Sokak Oyunları Konulu Bir Hikaye Yazınız

 

Sokak Oyunları Konulu Bir Hikaye Yazınız

 

Havalar ısınmış, yaz tatili gelmişti. Güneş  tüm sıcakkanlılığı ile evlerimizi, bedenlerimizi ve ruhlarımızı ısıtıyordu. Geçen hafta karnelerimizi almıştık ve herkes dinlenmeye evine çekilmişti. Bu kadar dinlenmenin benim için yeter ki olduğunu düşündüm ve hemen komşu çocuklarını sokağa çağırıp oyun oynamaya başladık. Saat sabah on gibi oyunlara başladık. İlk önce arkadaşlarla güzel bir futbol oynadık. 


Daha sonra kız arkadaşlarımızın da gelmesi ile  ortam daha da kalabalık oldu ve mahallede söbe oynamaya başladık. Ebe olan kişi sayıyor, diğerleri saklanıyor ebe de onları bulmaya çalışıyordu. Çok heyecanlı  ve eğlenceli bir oyundu söbe. Daha sonra bu oyunu bitirip yağ satarım bal satarım, mendil kapmaca ve yakan top oynadık. Oyunlar harika gidiyordu. Melisa, Betül, Fatih, Mehmet, Cihat, Aydın, Buse, Reyyan ve ben Asım  olarak harika bir ekip olmuştuk. Oyunlara doyamıyorduk bugün. Öğle arası annem çağırdı ve çocuklar biraz mola verin dedi. Hemen bize sürahide getirdiği limonatalardan ve keklerden ikram etti. Bunların tadı harikaydı. Daha sonra bizim evimizin bahçesinde kiraz ağacına çıktık hep birden. Karnımız doyana kadar kirazlardan da yedik bir güzel. Daha sonra oyunlarımıza devam ettik.


 O gün akşama kadar oynadık, yorulduk ve mutlu bir gün geçti. Ertesi sabah ailelerimizle Sivas Kongre Müzesi’ni ziyaret ettik ve yaz tatilimiz güzel bir şekilde devam ediyordu. Yaşadığımız şehir olan Sivas'ı çok seviyorduk. Çünkü yaşadığımız mahallede eskisi gibi komşuluk ilişkileri devam ediyor, sokak oyunları devam ediyordu ve biz çocuklar da çok mutlu oluyorduk.

Hayalini Kurduğunuz Bir Dünyayı Anlatınız

 

Hayalini Kurduğunuz Bir Dünyayı Anlatınız

 

Hayalini kurduğum dünyada insanların çalışkan, dürüst ve güvenilir olmasını isterdim. İsterdim ki kimse yalan söylemesin, kimse bir başka insanın duyguları ile oynayıp onu kandırmasın. Yoksullar olmasın. Her insan çalışsın ve herkes kendi ayakları üzerinde durabilsin. Böylece kula kulluk edilmesin, sadece Allah’a kulluk edilsin isterdim. Güçlü ya da güçsüz , zalim ya  mazlum olmasın. Her insan dünyayı daha güzel hale getirmek için, daha barış dolu bir dünya olması için  dünyaya bir katkı sağlasın.

 

Sevgili öğretmenim,

Savaşlar olmasın, çocuklar ölmesin, kadınlar savaş yüzünden ülkelerini terk etmek zorunda kalmasın isterdim. Ülkemin ve diğer dünya ülkelerinin her alanda gelişmesini ve uygar olmasını isterdim. Daha bilinçli insanlar, daha çevre dostu insanlarla dolu bir dünyamız olsun. Hiçbir yerde kötülük barınmasın. Kötülere, adaletsizlik yapmaya çalışanlara fırsat verilmesin, rüşvet ortadan kalksın, insanlar kendi emeği ile kendi helal parasını evine götürebilsin. Mutlu anne ve mutlu babalar olsun. Kadınlara ve çocuklara şiddet uygulanmasın. Kadınlar ve çocuklar mutlu olsun, yaşatılsın ve dünyayı güzelleştirmeye devam etsin.

 

Sevgili öğretmenim,

Hiç kimse kimseden üstün olmasın. Bilim ve fen alanında dünyamızda, ülkemizde kalkınmalar devam etsin. İnsanlar birbiri ile daha samimi olsun ve yüz yüz iletişimin yerini sosyal medya almasın. Akrabalık ilişkileri, arkadaşlık ilişkileri güven üzerine, sadakat üzerine, sevgi üzerine kurulsun. Çıkarlar için arkadaşlık kurulmasın. Yurtta barış dünyada barış olsun ve herkes mutlu, heyecanlı ve hayat dolu bir yaşam sürmeye devam etsin. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Çocukken İnandığın En Garip Şey Neydi, Neden Konulu Konuşma

 

Çocukken İnandığın En Garip Şey Neydi, Neden Konulu  Konuşma

 Her insanın çocukluğunda yaşadığı, gerçek olmadığı halde çocuk olduğu için gerçek olduğuna inandığı şeyler vardır. Çünkü çocukken hayal gücümüz çok fazladır ve hayalimizdeki şeyleri de gerçekmiş gibi hatırlayabiliriz kimi zaman.

 

Sevgili öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım,

Benim çocukken inandığım en garip şey devlet kavramının uzun boylu, esmer, kocaman bıyıkları olan bir adam olduğuna inanırdım. Çünkü aile büyükleri bir konu hakkında konuşurken devlet var kocaman, devlet ona izin vermezi, o  işin peşine devlet düşerse kimse bu işten kârlı çıkmaz gibi sözler duyardım ve bunun için de devletin kendi başına koca bir adam olduğuna inanırdım.  Devlet babanın yaşayan bir insan olduğunu düşünür ve onu görmeyi çok isterdim. Geceleri rüyamda devlet olan kişiyi görürdüm ve ben yanlış bir şey yapmıyorum Devlet Amca der  ter içinde uyanırdım. Bu benim inandığım garip bir şeydir. Bir de ünlü olan kişilerin olağanüstü yeteneklerinin olduğuna inanırdım.

 

Sevgili öğretmenim ve değerli arkadaşlarım

Bugün biliyorum ki devlet bir insan falan değilmiş. Devlet demek; toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Yani somut değil soyut bir kavrammış aslında. Öyle devlet diye bir adam falan yokmuş yani. Devlet toplumu oluşturan hepimizmişiz aslında. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Susuzluk, Toprak, Kirlilik, Atmosfer, Kuraklık Sözcükleri İle İlgili Hikaye

 

Susuzluk, Toprak, Kirlilik, Atmosfer, Kuraklık Sözcükleri İle İlgili Hikaye


Sabah erkenden uyandım. Bugün okulun ilk günüydü. Çok heyecanlıydım. Hemen yerimden kalktım, yeni okul kıyafetlerimi giyip doğruca elimi yüzümü yıkmaya gittim. Çeşmeyi açtığımda çeşmeden su gelmiyordu. Sular kesilmişti.  Susuzluk kadar kötü bir şey yoktu. Çünkü su ölmese kirimizden, pasağımızdan  birbirimizin yanına bile yaklaşamazdık. Ne kadar da önemliymiş suyun olması dedim kendi kendime.  Sivas Belediyesi'nden anons yapılmış akşam beşe kadar su gelmeyecek deniliyordu. Küresel ısınmanın etkisiyle iklimler değişmeye başlamış, iklimlerin zamanı da değişmeye başlamıştı. Bu yıl çok fazla kar ve yağmur yağmadığı için barajlar çekilmeye başlamış ve her yerden kuraklık sinyalleri gelmeye başlamıştı.


 Çok korktum ve çok üzüldüm ama bugün moralimi bozmamalıydım. Çünkü bugün okulun ilk günüydü ve okulumuz farklı bir mahallede olduğu için orada sular kesik değildi. Hemen servise binip okuluma vardım. Okula girdiğimde öğretmenimiz ve arkadaşlarımı görünce çok heyecanlandım ve hemen onlara sarıldım. Okuldaki suyu da dikkatli kullanmayı ihmal etmedim. Çünkü kuraklık kapıdaydı. Daha sonra öğretmenlerimle ve arkadaşlarımla küresel ısınma üzerine, atmosferin kirliği üzerine muhabbet ettik. Öğretmenimiz bir Kızılderili atasözü  söyleyerek doğamızın önemine dikkat çekti. O söz aklımda kaldığı kadarı ile şöyleydi: “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak”.  Ne kadar da çok önem veriyorlarmış yaşadıkları çevreye diye düşündüm. Daha sonra okul bitti ve servise binip tekrar eve geldim. Yemeğimi yedikten sonra üstümü çıkarıp arkadaşlarımla dışarı çıktım ve mahallede top oynamaya başladık. Top oynarken yerde bir sürü pet şişeler, abur cubur kağıtları, kullanılmış peçeteler,  sigara izmaritleri vardı. İnsanlar olarak çevreyi ne kadar çok kirletiyoruz diye düşündüm. Havayı, suyu, toprağı kirletiyor sonra da mucize bekliyorduk. Mucize kendi elimizdeydi oysa. Temiz olmak, doğamızı korumak kendi elimizdeydi. Hemen arkadaşlarıma döndüm ve top oynamayı bırakalım ve önce oynayacağımız yeri temiz hale getirelim dedim ve birlikte top oynadığımız yeri ve diğer çöp atıkları olan yerleri tertemiz yaptık. Birlik, beraberlik ve dayanışma içinde çalışmak da ayrı bir zevk veriyordu insana. Böylece daha temiz bir çevre ortaya çıkmıştı. Çok mutlu olmuştuk.


 Arabadan çıkan gazlar, kalitesiz yakıt kullanımı, doğaya zararlı kozmetik kullanımı, egzoz gazları ve ve daha birçok etmenler atmosferimizi kirletiyordu. Atmosfer kirlendiği zaman cilt hastalıkları, saç dökülmesi, akciğer hastalıkları ve kansere yakalanma kaçınılmaz sonumuz olurdu.. Ayrıca kükürt dioksit ve ozon;  bitkiler için zararlı olup; özellikle ozon, ürün kayıplarına sebep olmaya ve ormanlara zarar vermeye başlardı. Kirli hava genlerimizi etkiler ve bu da bizde çeşitli sağlık sorunlarına neden olurdu. Arkadaşlarımla da güzel bir sohbet gerçekleşmişti. Daha sonra biz bugün çok ders çalıştık galiba dedik ve hemen futbol oynamaya başladık ama daha temiz bir sahaydı artık oynadığımız yer ve biz daha bilinçli insanlar olacağımıza söz vermiştik adeta.

İnsanlar İçin Mutluluk Nedir, Sizce Gerçek Mutluluğu Yakalamak İçin Neler Yapılması Gerekiyor ve Sizin Mutlu Olmak İçin Yaptıklarınız Nelerdir Konulu Konuşma

 

İnsanlar İçin Mutluluk Nedir, Sizce Gerçek Mutluluğu Yakalamak İçin Neler Yapılması Gerekiyor ve Sizin Mutlu Olmak İçin Yaptıklarınız Nelerdir Konulu Konuşma


Mutluluk kavramı her insana göre değişiklik gösterebilir. İnsanlar  için mutluluk bana göre ilk olarak sağlıklı olmaktır. Çünkü sağlığınız yerinde olduğu zaman kendini dinç hissedersiniz ve yapabileceğiniz  bir işi en iyi şekilde yapmaya çalışırsınız.  Mutluluk affedebilmek, sevmek, sevilmek, saygı göstermek, saygı duyulmasını beklemek, maddi  olarak kimseye muhtaç olmamak, iki yüzlülük olmamak, dil ile kalbin aynı şeyi söylemesi, ne istediğini bilen kararlı bir yürek olmak, samimi olmak, manevi olarak sağlam bir psikolojiye sahip olmak, merhametli olmak, birlik ve beraberlik içinde olmak, güven vermek, güven duyabilmek mutluluğa gidilen yollardır.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

 Gerçek mutluluğu yakalamak için kişinin ilk olarak sağlıklı olması gerekir. Daha sonra sevdiği ve yetenekli olduğu alanda çalışması, o işten büyük bir zevk alması gerekir. Kendine güvenmek, yeri geldiği zaman kendini ve başkalarını affedebilmek, ileriye dönük olma, geçmişe takılmama, doğadaki canlılara merhamet göstermek, empati kurma becerisine sahip olmak, sevmek, sevilmek gibi erdemler gerçek mutluluğa ulaşmamızı sağlar. Gerçek mutluluğun yakalanması için kişinin ruhunun zengin olması gerekir. Yani açgözlü olmamak, kibirli olmamak, merhametli olmak gerekir. Yerini geldiğinde acını yaşayabilmek ve hıçkıra hıçkıra, bağıra bağıra ağlayabilmek, yumuşak huylu olmak, tatlı dilli ve güler yüzlü olmak, adaletli olmak, doğruluktan ve haktan yana olmak, yurtta barıştan dünyada barıştan yana olmak, zulme sessiz kalmamak gerçek mutluluğun  hazineleridir diye düşünüyorum. İşte bunları hayatımızda uyguladığımız zaman gerçek mutluluğa kavuşmuş oluruz.

 

Sevgili öğretmenim,

Ben mutlu olmak için sağlıklı olduğuma her sabah kalktığımda şükrediyorum. Çünkü sağlıklıyım ve mutluyum. Ailemle olduğum için mutluluğu iliklerime kadar hissedebiliyorum. Sorumluluklarımı yerine getirdiğim zaman, bağımsız bir ülkede yaşadığım için çok mutlu oluyorum. Birine haksızlık yapıldığında sessiz kalmıyorum ve gereken cevabı verebiliyorum. Bana yapılan kötülükleri affediyorum ama bir daha unutmamak için aynı kişilerle eskisi kadar samimi olmuyorum ve mesafeli oluyorum. Karnımı doyurabiliyorum, kitaplarla ruhumu doyurabiliyorum, çevremdeki her canlıya merhamet gösteriyorum. tatlı dilli ve güler yüzlü olmaya dikkat ediyorum. Zor durumda olanın elinden tutuyorum. İnsanların bana olan güvenini boşa çıkarmıyorum, dürüst ve güvenilir bir insan olarak, sevgi dolu bir insan olarak hayatıma mutlu bir şekilde devam ediyorum. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Bir Bilim İnsanını Tanıtan Konuşma Hazırlayınız (Daron Acemoğlu)

 

Bir Bilim İnsanını Tanıtan Konuşma Hazırlayınız (Daron Acemoğlu)


Daron Acemoğlu  Nobel Ekonomi ödülünü kazanan ilk Türk vatandaşıdır. Yaptığı çalışmalar ile büyük bir başarıya imza atmıştır. Daron Acemoğlu İstanbul doğumdludur. 1967 yılında dünyaya gelmiş olup aslen Ermeni kökenli olan başarılı insanı İlköğrenimini İstanbul Kadıköy'deki Aramyan Uncuyan Ermeni İlkokulunu bitirmiş daha sonra Galatarasay Lisesi’nden mezun olmuştur. Daron Acemoğlu Londra Ekonomi Okulu York Üniversitesi'nden mezun olmuştur. Evlidir. 2024 yılında  James Johnson ve Simon Johnson ile birlikte yılında Nobel Ekonomik ödülünü almaya hak kazanmıştır.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım

Hem dünyaya hem de ülkemize büyük gurur yaşatmıştır. Profesör Doktor Daron Acemoğlu Türkiye’nin  Nobel gururu olmuştur. Kurumların oluşu ve refaha etkileri çalışmaları ile bu ödüle layık görülmüştür. Orhan Pamuk ve Aziz Sancar’dan sonra Nobel ödülü kazanan 3. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmuştur. Dünyada en çok alıntı yapılan on ekonomistten biri olmuştur. Aldığı ödül ile ülkemizi Nobel liginde otuz birinci sıraya yükselten Acemoğlu'nun bu başarı tesadüf değil büyük bir emek, azim ve çalışmanın sonucudur. Refah için çalışmak çok önemlidir. Kurumların kapsayıcı olması gerekir dışlayıcı değil demiştir. Ulusların refahının artması için hukukun üstünlüğü zayıflayan ülkelerde sömüren kurumlar çok olur ve bundan dolayı da ekonomi zaten gelişmez ve dibe gitmeye mahkumdurlar.

 

Sevgili dinleyiciler,

Eğitim alanındaki çalışmaları şunlardır: Çalışma ekonomisi, ekonomik kalkınma, siyasal ekonomi, ekonomik büyüme, gelir ve ücret dengesi eşitsizliği, beşeri sermaye, iktisat teorisidir. Nobel Ekonomi Ödülü alan Daron Acemoğlu Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşamakta ve orada çalışma hayatına devam etmektedir. Bizler de böyle bilim insanlarının yolundan gitmeliyiz ve ülkemizi dünyada büyük başarılar ile temsil etmeye çalışmalıyız. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Türk Milleti’ni Türk Milleti Yapan Değerler İle İlgili Kompozisyon

 

Türk Milleti’ni Türk Milleti Yapan Değerler İle İlgili Kompozisyon


 Milletimiz nerede yardıma muhtaç olan bir ülke olsa, nerede yardıma muhtaç olan bir insan görse hemen el birliği ile yardım etmekte, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket etmektedir. Çünkü Türk Milleti fedakar bir millet, sorumluluk sahibi bir millet ve merhametli bir millettir. Milletimizin en önemli özelliği vatansever bir mille olmasıdır. 


Vatanımızı o kadar çok seviyoruz ki Kurtuluş Savaşı yıllarında kadınlarımız erkeğinin yanında olmuş, yeri  gelmiş cephaneye silah götürmüş, yeri gelmiş aş yapmış da yine de bu vatanı düşmanlara teslim etmemiştir. Bizi biz yapan en önemli değer vatan sevgimizdir. Türk Milleti çalışkandır, Türk Milleti zekidir demiştir Mustafa Kemal Atatürk. Bu da bizi biz yapan önemli özelliklerimizden biridir. Türk Milleti bağımsızlığına düşkün bir millettir. Başka bir milletin uşağı olmaktansa ölmeyi tercih eden  bir millettir. Türk Milleti misafirperver bir millettir. Yedirmeyi, ikram etmeyi çok sever. Özellikle empati kurma becerisi çok gelişmiş bir millettir. Bir doğa afet olduğu zaman, bir terör örgütünün ülkemizi bölmeye çalıştığı zaman milletimiz hemen birlik, beraberlik içinde hareket etmesini bilmiştir. Yeri geldiği zaman tasarruf etmesini bilen milletiz.


 Hoşgörülü, özverili, çalışkan, üretken, bağımsızlığına düşkün milletiz. İşte bunlar da bizi biz yapan değerlerimizdir. Kısacası bizi biz yapan değerlerimiz şunlardır;  dil din, aile, vatan, tarih, töre, sanat ve kültür, bayrak şeklinde sıralayabiliriz.

Çevreye Duyarlılık Konulu Konuşma

 

Çevreye Duyarlılık Konulu Konuşma

 

 Canlılar olarak kendimizi doğadan ayrı düşünemeyiz çünkü bizler doğanın birer parçasıyız. Çevre duyarlılığı, insanların doğanın değerini anlamalarını ve doğaya zarar vermekten kaçınmalarını sağlar. Gelecek nesiller için sürdürülebilir bir dünya yaratmak için doğal kaynakları korumak, atık yönetimini sağlamak ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak önemlidir. Çünkü bunları yaptığımız taktirde çevreye duyarlı ve bilinçli insanlar olmuş oluruz.

 

Sevgili öğretmenim, değerli dinleyiciler

Çevreye duyarlı bir birey havayı, suyu ve toprağı kirletmez. Kimyasaldan yana değil organikten yani doğal olandan yana olur. İnsanlar  doğayı kirletmedikleri zaman daha temiz bir çevrede daha sağlıklı bir şekilde yaşamaya başlarlar. Temiz çevre temiz doğa demektir. Çevreye duyarlı olan insan doğal kaynakları boş yere kullanmaz ve tutumlu olmaya çalışır.  İmkanı olan kimseler  elinden geldiği kadar bir fidan bile dikse doğamız daha yeşil olur ve daha doğal hali ile korunmaya devam eder.

 

Bir Kızılderili  Şef doğa ile ilgili şu mektubu yazmış: Şef Seattle’ın Mektubu

“Beyaz adamların şefine; Toprak bizim anamızdır, toprağa ne olursa, toprağın çocuklarına da aynısı olur. İnsan toprağa tükürürse, kendi yüzüne tükürmüş olur. Kan bir aileyi nasıl birleştirirse, her şey birbirine öyle bağlıdır. Yaşamın dokusunu insan yaratmadı. O, o dokunun içinde iplikçiktir. Siz o dokuya ne yaparsanız aynısını kendinize yapmış sayılırsınız… Bize ait olmayan suların berraklığını, rüzgarın tazeliğini size nasıl satabiliriz? Bu toprakların her zerresi, ağaçlardaki yaprakların her biri, ormanlardaki hayvanlar, böcekler, benim halkım için mukaddestir. Fakat bize ait olduğunu hiç düşünmedik. Çünkü biliyoruz ki toprak insana değil, insan toprağa aittir. Güzel kokulu çiçekler bizim kız kardeşlerimiz, atlar, geyikler, kartallar ve buffalolar bizim kardeşlerimizdir. Yalçın kayalar, akarsular, ormanlar ve benim halkım toprağın sıcaklığından hayat bulan bir bütün ailedir. Toprağı satma fikrinizi düşüneceğiz. Ama halkım soruyor: beyaz adam ne istiyor, insan gökyüzünün parlaklığını, toprağın sıcaklığını, doğanın cömertliğini nasıl satın alabilir ? Washington’daki büyük şef bizim toprağımızı satın almak istemekle bizden ne istediğini bilmiyor. Buna rağmen istediğini yapmaya çalışacağız. Çünkü kaderin anlayamadığım bir oyunu onu kuvvetli, bizi zayıf yaptı. Teklifinizi düşüneceğiz beyaz adam…. Eğer bu toprakları sana satacak olursak, çocuklarına bu akan suların mukaddes olduğunu, bütün doğaya hayat veren bu derelerin ne pahasına olursa olsun temiz tutulması gerektiğini öğretmen lazım. Bu topraklardan son Kızılderili de gittiğinde ve anısı bu ovanın üstündeki bulutun sadece bir gölgesi olarak kaldığında, yine de atalarımızın ruhları bu kıyıda ve ormanlarda canlı olarak kalacaktır. Çünkü onlar, yeni doğan bir bebeğin annesinin kalp atışlarını sevdiği gibi sevmişlerdi bu toprakları…


İşte bu mektuptan anlaşılacağı gibi doğa bizim ana yuvamızdır. Ona karşı ilgili olmalıyız, merhametli olmalıyız ve onu hunharca yok etmemeliyiz. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Vurulup Tertemiz Alnından Uzanmış Yatıyor Bir Hilal Uğruna Ya Rab Ne Güneşler Batıyor Vatan Sevgisi Konulu Konuşma

 

Vurulup Tertemiz Alnından Uzanmış Yatıyor Bir Hilal Uğruna Ya Rab Ne Güneşler Batıyor Vatan Sevgisi Konulu Konuşma


Mehmet Akif Ersoy “Vurulup Tertemiz Alnından Uzanmış Yatıyor Bir Hilal Uğruna Ya Rab Ne Güneşler Batıyor.” sözü ile bu vatan için, bu bayrak için hayatını feda eden fedakâr askerlerimizin vatanına olan sevgisinden bahsetmiştir. Onlar ki bu vatan uğrunda canını feda etmiş kahraman vatan evlatlarıdır.  Onlar olmasaydı bugün bizler bu durumda olmayabilirdik ve ülkemiz bir başka ülkenin manda ve himayesi altında yaşayama devam ediyor olurdu.

 

Sevgili öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım

Ülkemin kahraman askerleri vatan yolunda gözünü kırpmadan şehit olmuştur. Bayrak için, millet için, istiklal  için, istikbal için kahraman vatan askerleri kendilerini feda etmişlerdir. Unutmayalım ki fedakârlık, bir amaç bir ideal uğruna kendi çıkarlarından vazgeçme olarak tanımlanmaktadır. İstik lal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, “Çanakkale Şehitlerine” isimli şiirinde fedakârlık kavramını şu şekilde dile getirmiştir: “Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor; Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Vatanını çok seven insanlar yeri geldiği zaman vatan için canını vermeye seve seve giderler. 


Tıpkı Milli Mücadele yıllarında cepheden cepheye koşan, şehit düşen askerlerimiz gibi. Çünkü onlar için vatan her şeyden daha önemliydi. Vatan atalarımızın bize emanet ettiği, şehitlerimizin al kanlar ile sulandığı toprak parçasıdır. Bize düşen de bu vatana daha faydalı birey olmak, bu vatanı korumak ve daima ileriye gitmek, çalışmak, üretmektir. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey, Karanlık Liman’ın Martısı Metninin 2. Etkinliğinin Soru ve Cevapları

 

Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey,  Karanlık Liman’ın Martısı Metninin 2. Etkinliğinin  Soru ve Cevapları


1) Cevat Paşa’nın Yüzbaşı İsmail Bey ve Yüzbaşı Nazmi Bey’e verdiği görev nedir?

Cevap: Cevat Paşa’nın Yüzbaşı İsmail Bey ve Yüzbaşı Nazmi Bey’e verdiği görev şudur:  Düşman gemilerini durdurmak için Boğaz’a mayın döşeme işi verilmiştir.

 

2)  Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey’in rahatsızlığı nedir?

cevap:  Yüzbaşı İsmail Bey’in rahatsızlığı kalp ile ilgilidir. Çünkü kalp kirizi geçirmiştir.

 

3) Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey2in hasta olmasına rağmen tehlikeli bir görevi üstlenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yüzbaşı İsmail hakkı Bey hasta olmasına rağmen görevine devam etmek ve düşmanı vatanından çıkarmak için var gücü ile çalışmaya devam etmiştir. Çünkü o fedakar, cefakar ve çalışkan bir vatan evladıdır. Vatan sevgisi  ve vatanını kaybetme korkusu onun bu tehlikeli görevi üstlenmeni sağlamıştır.

 

4)Cevat Paşa’nın, Yüzbaşı Nazmi’nin ve Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey’in Çanakkale Deniz Savaşı'nın kazanılmasındaki rolleri nelerdir?

Cevap: Cevap Paşa, Yüzbaşı Nazmi Bey ve İsmail Hakkı Bey tehlikeli bir iş yapmalarına rağmen bundan korkmamışlar ve  Boğaz’ın farklı alanlarına mayınları döşemeye kahramanca devam etmişlerdir. Çanakkale Savaşı'nın son zamanlarında elde kalan son mayınları Boğaz’a döşeyerek savaşın kaderini değiştirmişler, düşman gemilerini Boğaz’dan geçirmeyerek oraya “Çanakkale  geçilmez.” mührünü vurmuşlardır.

 

5) Metnin, sizi  en çok etkileyen bölümü hangisidir? Açıklayınız.

İsmail Hakkı Bey’in kalp rahatsızlığı olmasına rağmen sağlığını hiçe sayıp vatanını korumaya çalışması beni en çok etkileyen bölümdür. İçindeki iman gücü ve vatan sevgisi onun sağlığının önüne geçmiştir. Onun için bu uruma çok üzüldüm ve çok duygulandım.


Metnin konusu: Kahraman vatan evlatlarının gözünü bile kırpmadan kendilerini tehlikeye atıp mayınları döşemeye devam etmeleri ve Çanakkale'yi geçilmez kılmalarıdır.