Şermin Yaşar’ın Biri Daha Var Kitabında Geçen Alıntılar


Şermin Yaşar’ın Biri Daha Var  Kitabında Geçen Alıntılar


 Şermin Yaşar Biri Daha Var adlı eserinde  masalların görünmeyen kahramanlarını anlatıyor; okuru söylenmeyeni merak etmeye, düşünülmeyeni düşünmeye ve dünyayı her yönüyle görmeye davet ediyor.


Kitapta geçen alıntılar şunlardır:

“Ünlü olmanız, masal kahramanı olmanız, hatta zengin olmanız, iyi mevkilerde olmanız size istediğiniz gibi yaşama hakkı vermiyor.. Herkesin hakkına saygı duymalısınız. Ünlü olmanız sizi ayrıcalıklı yapmaz. Hepimiz eşitiz ve eşit haklara sahibiz.”

“İyiler kendini belli eder biliyor musunuz? İyi insanların yüzleri, bakışları, sakinlikleri, neşeleri, cümleleri, bir çocuğun yüzü, bakışı, hâli, sesi, neşesi gibidir. Ve bütün çocuklar iyidir.”

“Herkes zannediyor ki sadece çirkin olduğu düşünülenlere, dersleri kötü olanlara, bir yetenek gösteremeyenlere zorbalık yapılıyor. Gerçek şu ki zorbalar, kendilerinden farklı olan hiç kimseye tahammül edemezler.”

“Asıl kahramanlık birine zarar verebileceğin halde vermemeyi seçebilmekte. Birine kötülük yapabileceğin halde yapmamayı bilmek de kahramanlık.”


“Birini sevmek böyle bir şey değildir, her haliyle seversin… Karşındakinin dış görünüşüne göre insanın sevgisi değişir mi?”

“Doğuştan sakin ve yavaş olana kimsenin tahammülü yok ama yavaşlamak isteyene kamplar var.”

" Ben vardım, varım. Kimse görmek istemese de varım. Her masalda sizin görmediğiniz, bilmediğiniz, dinlemediğiniz birileri mutlaka vardır. "

“Ve biz, Çirkin Ördek Yavrusu'na üzülürken; güzel, başarılı ve çalışkan dediklerimizden de zorbalığa uğrayabileceğini hiç düşünmedik.”

“Kahramanlar konuşulur... Başarılılar, güzeller, yakışıklılar, göz önündekiler, hızlı ve dikkat çekici olanlar konuşulur. Oysa her hikâyede birileri daha vardır. Görmediğimiz, bilmediğimiz, konuşulmayan, anlatılmayan ama en az anlatılanlar kadar değerli olan birileri.”

“İnsanlar kötüler için genellikle dua etmezler, onlar için iyi dileklerde bulunmazlar. Kimse bize "Kötülere yardım edin," diye başvuruda bulunmaz. Bütün dilekler hep iyiler içindir. Oysa kötülerin iyi olmak, kötülüğü bırakmak için yardıma ihtiyacı vardır.”

“Babam hep, ”Eğer sen dürüst biriysen, sadece dürüstlüğü bilirsin. İnsanların yalan söyleyebileceklerine ihtimal vermezsin. Onlar da seni kandırdıklarını ve senin saf olduğunu düşünürler çünkü dürüstlüğün ne olduğunu bilmezler,” derdi.”


“Kızlara kaç kez, “Arkadaşım bak tesadüfen karşına çıkacak bir prens seni prenses yapmaz. Bırak kurbağa peşinde koşmayı, git oku, eğitimine odaklan, kendi sarayını kur. Bunu yapmak varken ne diye kurbağa peşinde koşuyorsun?” dedim. Ama kimseye dinletemedim.”

“Masaldaki kurabiyeleri ve yemek sepetini ben hazırlamıştım zaten. Ama masalın içinde çok küçük bir detay yemek sepeti. İçinde ne olduğunu kimse merak etmedi bugüne kadar. Acaba o gün her şey yolunda gitseydi, büyükannem hangi yemekleri yiyecekti, kimse sormadı. Dedim ya, insanlar ayrıntıları merak etmiyor.”

Başınızdan Geçen İlginç Bir Olayı Anlatınız

 

Başınızdan Geçen İlginç Bir Olayı Anlatınız

 

Her insanın başından geçen olaylar olur zaman zaman. Benim de başımdan geçen ve benim için ilginç olan olay  şuydu: İzmir’e ablamın yanına tatile gitmiştim küçük kardeşimle. Ablam hastanede çalıştığı için gece nöbete kalmış daha eve gelmemişti. Ben de erkenden kalkıp o eve gelmeden çöpleri dökeyim kahvaltıyı hazırlayım da o da rahat etsin diye düşündüm.

 

Sevgili öğretmenim, değerli dinleyiciler,

Yaz tatili olduğu için dışarısı hele hele İzmir’in o sıcağı çok bunaltıcıydı. Ben biraz panik insan olduğum için en ufak bir şeyde çok heyecanlanırım. Asansöre bindim aşağı indim ve  evden dışarıya çıkıp çöpü döktüm ve tekrardan asansöre bindim. Yukarı kata çıkacaktım.  Hava beni bunaltmıştı. Asansöre bindim ama o sırada  gideceğim katın numarasına basmadığım için asansörün içi karardı ve hiçbir ilerleme olmadı. Unutmuşum düğmeye basmayı. Bekliyorum bekliyorum ne ses geliyor ne de bir ilerleme. Bir anda paniğe kapıldım ve kalbim sıkışmaya başladı. Bir anda havasız kaldığımı ve burada öleceğimi düşündüm ve korkmaya ve ağlamaya başladım. Allah’a dua ediyor, yalvarıyor ve bana yardım etmesini diliyordum. “Allah’ım ne olur yaşayım, ne olur kurtar ben daha çok küçüğüm.” diye ağlıyordum ama kalbim bu arada yerinden fırlayacakmış gibi atıyor ve  yavaş yavaş öbür yere  gidiyor gibi oluyordum.

 

 Korku, kaygı, aşırı heyecan beni bayıltacak gibi oldu ve son anda aklıma asansörün düğmesine dokunmadığım geldi ve dokunur dokunmaz asansör çalıştı ve bir ohhhh çektim ve kapı açılıp ablamın evine vardım. Bu olay başımdan geçen ve benim için ilginç olan bir olaydı. O olaydan sonra uzun süre asansöre tek başıma binmedim ancak yeni yeni binmeye başladım. Şimdi biner binmez hemen  numaraya basıyorum ve çok şükür bir şey olmuyor.

Yazmayı Mı Yoksa Okumayı Mı Çok Seviyorsunuz? Neden?

 

Yazmayı Mı Yoksa Okumayı  Mı Çok Seviyorsunuz? Neden?

 

Yazmak da okumak da insan için, insan zihninin daha iyi gelişmesi, insanın kendi daha iyi ifade edebilmesi için oldukça faydalı etkinliklerdir. Ne kadar çok ve farklı türden kitaplar okursak kendimizi o derece daha iyi eğitmiş oluruz ve genel kültürümüz de daha iyi gelişir. Ben okumayı çok seviyorum. Çünkü insan okudukça farklı düşüncelere sahip olmayı başlar ve daha çok öğrenir. Bu öğrendiklerini de dilerse yazabilir fakat okumadan sadece yazmakla ilerlenmez. Çünkü okudukça daha çok öğrenir insan ve daha çok yazar.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Okumak bize evrenin kapılarını aralar ve daha bilmediğimiz çok şeyi öğrenmiş oluruz çünkü bilgi sonsuzdur ve bunlara ulaşmak için çok ama çok okumak gerekir. Ben de okumayı çok sevdiğim için hayatım boyunca bilginin peşinde koşmaya devam edeceğim. İnsan okuduğu zaman daha iyi empati kurar. Yazarın kitabını okurken sanki  yazarla iletişim halinde olunuyormuş gibi bir ruh hali içinde oluruz. Okuyarak daha duyarlı insan oluruz, daha şefkatli oluruz ve cahil kalmayız. Okuyarak farklı kültürleri öğrenmiş oluruz, hafızamız da daha iyi gelişir. 


İnsan okuyarak zihinsel antrenman yapmış olur. Hayal gücümüz daha iyi gelişir ve daha sayamayacağımız çok sayıda faydası vardır. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Halide Edip Adıvar’ı Tanıtan Bir Konuşma Hazırlayınız

 

Halide Edip Adıvar’ı Tanıtan Bir Konuşma Hazırlayınız


Halide Edip Adıvar Kurtuluş Savaşı yıllarında büyük başarılara imza atan, Mustafa Kemal’in izinden giden güçlü bir kadın sembolü, eğitimli, kültürlü bir insandır. Halide Adıvar, Türk yazar, siyasetçi, akademisyen ve öğretmen. Halide Onbaşı olarak da tanınır.

 

Sevgili öğretmenim, değerli dinleyiciler,

İlk zamanlar İngiliz edebiyatının etkisinde yazılarını yazmıştır Halide Edip Adıvar. İlk romanlarında aşk konusunu işlemiş ve kadın psikolojisi üzerinde durmuştur. Türkçülük akımını benimsemiştir. Sultan Ahmet mitingi ile halkı coşturmuş, halkının yanında Kurtuluş Mücadelesi yürütmüş ve Mustafa Kemal’e olan desteğini her yerde dile getirmiştir. Milli Mücadelenin bizzat içerisinde yer almış tır. Eserlerinde gözlem, tasvir ve tahlillerinde başarılıdır. Yazarın romanlarının kahramanları genelde kadındır. Mustafa Kemal’in yanında sivil olarak görev almasına rağmen kendisine rütbe verilerek savaş kahramanı ilan edilmiştir. Eserlerinde kadının eğitilmesine ve toplum içindeki konumuna özellikle yer vermiş, yazıları ile kadın hakları savunuculuğu yapmıştır. Birçok kitabı sinemaya ve televizyon dizilerine uyarlanmıştır.1926 yılından itibaren yurt dışında yaşadığı 14 sene boyunca verdiği konferanslar ve İngilizce olarak kaleme aldığı eserler sayesinde zamanının dış ülkelerde en çok tanınan Türk yazarı olmuştur.

 

Sevgili öğretmenim

Yazarın eserleri şunlardır: Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Handan, Seviye Talip, Kalp Ağrısı, Sinekli Bakkal, Zeyno'nun Oğlu, Tatarcık adlı romanları vardır. Dağa Çıkan Kurt ve Harap Mabetleri adlı hikayeleri vardır. Anı türünde ise Türk'ün Ateşle İmtihanı adlı anısı vardır. İngiliz Edebiyatı Tarihi adında ise inceleme türünde yazısı vardır. Halide Edip ile ilgili anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür eder, konuşmamı burada sonlandırırım.

Yaşar Kemal’i Tanıtan Bir Konuşma Hazırlayınız

 


Yaşar Kemal’i Tanıtan Bir Konuşma Hazırlayınız


Yaşar Kemal asıl adı Kemal Sadık Göğçeli roman, hikaye yazarıdır. Eserlerinde yerel kelimelere, atasözlerine ve deyimlere fazlasıyla yer vermiştir. Uluslararası bazı ödüller almıştır. Yapıtları kırk dilde yayımlanmıştır. Yaşar Kemal yazdığı eserlerinde Torosları, Çukurova insanının acı yaşamını, ezilişini, kan davasını anlatmıştır. Haksızlıklara susmamak gerektiğini, güçlüden yana değil doğrudan yana olunması gerektiği mesajını vermiştir. Doğa betimlemelerinde başarılı bir yazar olan Yaşar Kemal çok okunan nitelikli yazarlarımızdan biridir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Yaşar Kemal adlı yazarımız röportaj tekniğini bazı romanlarında uygulamıştır. Köy romanlarına özgü bir bakış acısı geliştirmiştir. İnce Memed adlı romanı ile haksızlığa karşı çıkan bir gencin hikayesini anlatır. Yazarın bilinen en önemli kitabı İnce Memed adlı eseridir. Eser dört ciltten oluşur ve dört ciltte de Memed’in eşkıyalık hayatı, köy ağalarına karşı gelişi, zulme isyan etmesi anlatılır. Bu eseri ile Yaşar Kemal uluslararası bir üne kavuşmuş, eser birçok dile çevrilmiştir. Yazarın romanların; İnce Memed, Çakırcalı Efe, Yılanı Öldürseler, Ağrı Dağı Efsanesi, Bir Ada Hikayesi, Ölmez Otu, Üç Anadolu Efsanesi, Orta Direk, Yer Demir Gök Bakır, Demirciler Çarşısı Cinayeti, Yusufçuk Yusuf adlı eserleridir.


Hikayesi ise Sarı Sıcak adlı hikayedir. Peri Baları, Bu diyar Baştan Başa vb. gibi röportajları vardır. Çocuklar ile ilgili yazdığı kitapları da vardır. Bunlar Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı eseridir. Yazar ile anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Uzun Beyaz Bulut Gelibolu Kitabının Özeti

 

Uzun Beyaz Bulut Gelibolu Kitabının Özeti

 

Buket Uzuner güzel bir kitabı olan Uzun Beyaz Bulut Gelibolu kitabı Birinci Dünya Savaşı yıllarını ve ve Çanakkale Cephesi’nde yaşanan o büyük savaşı ve askerlerin hüzünlü hikayelerini anlatan güzel bir kitaptır. Birinci Dünya Savaşı yılları devam etmektedir. Çanakkale Savaşı yaşanır ve o sırada Anadolu halkı büyük yoksulluk içindedir. Bir yandan yoksulluk bir yandan da yabancı devletlerin ülkemizi işgale başlaması Anadolu halkını daha da zor duruma sokmuştur. Cephede askerlerimiz açlıkla, susuzlukla, yoklukla imtihan olmuş ama kurtuluş umudu onları yıldırmamış ve Çanakkale Cephesi Çanakkale Geçilemez dedirtmiş ve askerlerimiz ve cephede başarılı olmuştur. O yıllarda Ali Osman adında hukuk okuyan genç bir adam Çanakkale Cephesi’nde görev alırken ağır yara alır ve ölmek üzereyken üzerindeki kıyafeti Yeni Zelandalı düşman askere verir ve onun bu kıyafetleri giymesini ve kendini kurtarmasını ister. O yabancı askeri öldürmez. Çünkü İngilizlerin Yeni Zelandalı gençleri kandırıp bizim ülkemize getirdiğini ve onların da kandırıldığını anlar  Türk askeri Ali Osman. Bu yabancı asker de her şeyi anlar ve artık bir kere Çanakkale’ye gelmişlerdir. 


Yabancı askeri gören Meryem adlı Türk kızı onu yerde yatarken görür ve onu alır evine götürür, ona aşık olur ve ona çok iyi bakar.  Yeni Zelendalı yabancı askerin adı artık Gazi Alican Çavuş olur. Gazi Alican Çavuş şehit olan Ali Osman'ın annesinin evine gider ve Semahat Hanım onu kendi oğlunun kıyafetleri ile görünce yabancı askeri de kendi evladı kabul eder ve onu çok sever. Gerçek adı ise  Alistair John Taylor’dur. Meryem bu yabancı adamı çok sever ve onu her şeyden kıskanır. Yeni Zelenda’ya Uzun, Beyaz, Bulut dendiği için Gazi Alican çavuş (Yani o yabancı Yeni Zelendalı genç) çocuklarının adlarını sıra ile Uzun, Beyaz, Bulut koyar. Oğullarını çok sever ama kızını daha çok sever Gazi Alican Çavuş. Meryem bile kendi kızını kıskanır. Çünkü Babası en çok Beyaz’ı sever. Meryem kızı Beyaz’ı okutmaz ve bu yüzden babası ve annesi arasında bir soğukluk başlar ve bu böyle devam eder. Daha sonra anne, baba ölür. Beyaz Hanım okuyamadığı için hiç evlenmez ve evinde kalır. Babası ona zamanında çok sayıda yabancı dil öğretir. Beyaz Hala zeki, inatçı, kendine güvenen, kültürlü biridir. O yıllarda Eceyayla köyüne Viki adında yabancı bir turist gelir. Bu turist kadın Gazi Alican Çavuş'un kendi büyük dedesi olduğunu iddia eder ve rehber Mehmet onu Beyaz Halanın evine götürür. Victoria ve Beyaz Hala evde günlerce konuşur. Mektuplar okunur ve gerçekten de Gazi Alican Çavuş Viki’nin büyük dedesi,Beyaz Halanın babasıdır. Yani kişi akraba çıkar. Beyaz Hala bu durumu kimseye anlatmaması gerektiğini söyler Viki’ye. Çünkü halk bunu duyarsa atalarımızın geçmişine saygısızlık edebilir ve onların mezarlarını rahatsız edebilir der ve Viki de bunu kimseye demez.


 Beyaz Halanın kardeşten olan torunu Ali Osman ve Viki de çok iyi arkadaş  olurla rama birbirlerini sevmeye de başlarlar. Kitabın sonunda şeyi öğrenen Viki, Beyaz Hala ve onun torunu olan Ali Osman sayesinde gerçeği açıklamak istemedi. Bu bir aile sırrıydı ve sadece dört kişi biliyordu. Viki büyük dedesinin hatırasına saygı duyarak mezarını ziyaret etti ve bütün sırlarını çözmüş olarak ülkesine geri döndü.

Seyahatname Kitabında Geçen Alıntılar

 

Seyahatname Kitabında Geçen Alıntılar


Tür kültür tarihi ve gezi edebiyatı açısından önemli bir yere sahiptir

Kitapta geçen alıntılar şunlardır:

“Hz. Adem' in yeryüzüne inişinden sonra ilk defa tarihi olayları kaydeden İdris Aleyhisselamdır.”

“Erzurum şiddetli kış ülkesidir. "Arazisi geniş, fiyatları ucuz" dedikleri yer burasıdır. Toprağı bereketlidir.”

"Şefaat yâ Resûlallah" diyecek yerde "Seyahat yâ Resûl- allah" demişiz. Kutlu zât, yüzündeki örtülerini açtıktan sonra güzel yüzünü gösterip gülümseyerek; "Şefaatim, seyahatim ve ziyaretim. Allah'ım ona (bu yolda) sıhhat ve selâmet ver" diye Fatiha dediler. “Aldanma dünyasına Dünya benim diyenin Gittik dün yasına.”

“İşitmek görmek gibi değildir.”

“Sırrı öyle bir sakla ki vücudundaki canın duymasın. Yanlışlıkla ağzına alma ki dilin duymasın.”

“Bir dervişe: Nerden geliyorsun? demişler. Kar rahmetinden geliyorum, demiş. O ne diyardır? demişler. Soğuğu ere zulüm olan Erzurum'dur, demiş. Orada yaz olduğuna rast geldin mi? demişler. Vallahi, on bir ay, yirmi dokuz gün sâkin oldum. Halk hep yaz gelecek, dediler. Ben göremedim, demiş.”


“Nitekim büyüklerin dediği gibi “ Zeki insanlar aklını kullanan insanlardır ama daha zeki insanlar başkalarının aklını kullananlardır”.

“Saltanat merkezi olan büyük Konstantiniye şehri -Allah belalardan korusun - daha önce Ak Şemseddin Hazretlerinin Fatih'e bildirdiği gün ve saatte feth edildi ki, 20 Cemaziyelahir 857 Çarşamba (12 Temmuz) günü idi. İstanbul'un fetih günü için bir çok şairler tarihler düşürmüşlerdir. Fakat Kur'an'da bulunan "Beldetün tayyibetün" (En güzel belde) sözü en doğru tesadüftür.”

“Yunan Rum kavmi ilk defa Hz. Davut (as) zamanında Rum ülkesinde çoğalarak mal ve mülk sahibi olunca ilk olarak yaptıkları büyük şehir Makedonya şimdiki Felibe şehridir. Bundan sonra kurdukları şehir Bozanta'dır ki sonra ona Konstantiniye dediler, şimdi İstanbul denmektedir. Daha sonra Rum denizinin Rumeli tarafının kuzey batı tarafındaki körfez bitimine bu Atina şehrini kurdular.”

“Lagari, elli okka barut macunundan yedi kollu bir fişek yaptı. Sarayburnu'nda hünkarın huzurunda fişeğe bindi. Fişeği ateşlediler. Lagari: 'Padişahım Allah'a ısmarladık! İsa Peygamber'le konuşmaya gidiyorum.' diyerek göğe yükseldi. Barutu bitince kartal kanatlarını açıp denize indi. Yüzerek padişahın huzuruna geldi ve: 'Padişahım İsa Peygamber size selam söyledi.' diye şakaya başladı.”

"Gün akşamlıdır devletlim; dün doğduk, bugün ölürüz!"

“Oğul! İnsan Yoksul olabilir , ancak asla besmelesiz yemek yeme.”

"Acaba baba, anne, üstat ve kardeş kahırlarından nasıl kurtulup dünyayı dolaşırım?" diye düşünür, her an Allah'tan dünyada vücut sağlığı ve büyük seyahat, son nefesimde de iman dileğinde bulunurdum.”

“Bu timsah denilen hayvan, mübarek Nil'in ejderhasıdır. Bütün yaratıklar ondan korkarlar. Nil içinde ondan hızlı giden, ondan sert hayvan yoktur. Ama karada gayet yavaştır. Zira elleri ve ayakları kısadır. Karnı yere sürtündüğü için çabuk hareket edemez ve çok gezemez.”

“Oğul! Dünya bakımından nasihatim odur ki her vakit hoş meşrep ol, beraber olduğun vezir ve devlet adamlarına varıp dünya için bir şey isteme ki senden nefret edip seni hor görmesinler. Rıza lokmasına kanaat et. Eline giren mali israf etme. Kanaatle geçin, kanaat, tükenmez bir hazinedir.”


“Lâlanın dünyası ne? Aldanma dünyasına, Dünya benim diyenin, Gittik dün o yasına.”

“Şeyh Sa'dî ne güzel demiş: “Denizde çok kazanç vardır ama kurtuluş istiyorsan kıyıdadır. ”

" Doğru yolu elden bırakma. Kinden, garezden uzak kal. Tuz, ekmek hakkını gözet. İyi dost ol. Kötülerle arkadaş olma. İyilerden iyilik öğren. "

 “Kayseri’nin pastırması ve sucuğu padişahlara hediye gider. Erciyes Dağı eteğinde olduğundan havası soğukçadır. Bütün halkı zinde ve yiğittir. Şehrin Zarifleri Farsça ve Arapça konuşurlar ama halkın dili Etrak (Türkçe) dilidir. Genellikle reayalarıyla Ermeni dilini konuşurlar ama Kürt ve Rum lisanını konuşmazlar."

Seyahatname Kitabı İle İlgili Klasik Sorular ve Cevapları

 

Seyahatname Kitabı İle İlgili Klasik Sorular ve Cevapları

 

1)  Evliya Çelebi’nin meşhur gezilerine başlamasının nedeni nedir?

Cevap: Evliya Çelebi, anlattığına göre bir rüya üzerine meşhur gezilerine başlamıştır.

2) Evliya Çelebi gördüğü rüyada hangi camide bulunuyormuş?

Cevap: İstanbul’da Yemiş İskelesi civarında Ahi Çelebi Camiindedir.

3)  Evliya Çelebi rüyasında kimi görmüştür?

Cevap: Evliya Çelebi rüyasında Sevgili Peygamber Efendimiz  Hz Muhammed’i görmüştür. (sav) görmüştür. Hz Muhammed’in yanında olan dört sadık halifesi ve ashabını da görmüştür. Evliya Çelebi rüyasında gördüğü Hz Muhammed’den ne dilemek istemiştir?

Cevap: Şefaat dilemek istemiş ama bir türlü gidememiştir ama en sonunda cesaretlenip gitmiştir.


4)  Evliya Çelebi Hz Muhammed'e şefaat ya Resulallah diyeceğine ağzından yanlışlıkla ne çıkmıştır?

Cevap: Evliya Çelebi yanlışlıkla “Seyahat Ya Resulallah” demiştir.

5) Evliya Çelebi rüyasından yola çıkarak her tülü tehlike ve sıkıntıya rağmen seyahatine devam etmiştir. Evliya Çelebi kaç yaşına kadar seyahat etmiştir?

Cevap: 70 yaşına kadar.

6) Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eseri kaç ciltten oluşur?

Cevap: On ciltten oluşur.

7) Seyahatname adlı eser ilk olarak ne zaman ve nerede yayımlanmıştır?

Cevap: İlk olarak Kahire Bulak Matbasında Müntebahatı Evliya Çelebi adıyla yayımlanmıştır.

8) Seyahatname adlı eser ne zaman UNESCO Belleği Listesi’ne dahil edilmiştir?

Cevap: Haziran 2013 yılında dahil edilmiştir.


9) Evliya Çelebi Seyahatname adlı eserinde neler anlatmıştır?

Cevap: 17. yüzyıl Osmanlı coğrafyası, o dönem konuşulan Türkçe ve ağız özellikleri, Osmanlı halkının özellikleri, dini, dili, kıyafetleri, ekonomik ve kültürel durumu, Müslümanlar ve gayrimüslimler arasındaki ilişkiler, sanatı, gündelik yaşamları, gelenek ve görenekleri, mimari yapıları, komşuluk bağlantıları, gezilen yörelerin evleri, camileri, çeşmeleri, mescidler ve daha çok sayıda şeyleri anlatır Evliya Çelebi. Bu eser Tür kültür tarihi ve gezi edebiyatı açısından önemli bir yere sahiptir.

10) Seyahatname adlı eserin yazarı kimdir?

Cevap: Evliya Çelebi

Çocuklardan Aile İlgili Şiir Ve Kompozisyon Örnekleri

 

Çocuklardan Aile İlgili Şiir Ve Kompozisyon Örnekleri


1) Aile Sevgisi

Ailem benim en mutlu olduğum yer

İyi ki hep onlarlayım

Lale gibi açar mutlu olunca

En çok ailemizi sevmeliyiz

 

Sevgim aileme sonsuzdur

Eğer ailemi üzdüysem hemen özür dilerim

Ve hediyeler alırım

Gül, çiçek gibi mesela

Sevgili ailem

İnşallah hep böyle devam eder. 

 

2)  Ailenin Önemi

Beni bu yaşıma kadar getiren canım annem

Bizim için işe gidip çalışan canım babam

Benim ödevime yardım eden canım ablam

Sizin değerinizi anlamak çok kısa sürdü

 

Ailem ile birlikte gülüp eğleniriz

İyilik yaparız hepimiz birbirimize

Nane gibi acı değil bal gibi tatlıyız

İnsan kaybedince anlar ailenin önemini

 

Annemin yaptığı yemekler çok güzel kokar

Küçükken babamın sırtına binmek çok eğlenceliydi

Bağırıp çağırsak bile ablamla birbirimizi çok severiz

Ailemle birbirimizi çok severiz. 

 

3)  Aile

Bir yuvadır aile

Kuşların uçtuğu bir gök

Neler sığmaz ki içine

Gezegenleri toplasan yine sığmaz

 

Dünyayı kucaklayan bir yuva

İçinde sevinç, mutluluk, huzur

Heyecanla sarılır birbirine

Aile dediğin böyle olmalı

 

İçinde dört yana koşturan çocuklar

 Birbirlerine bağlılar

Sımsıkı sarılan insanlar

Aile dediğin mutlu olmalı

 

Bir arada olan aileler

Hep mutlu huzurlu olurlar

Asla birbirini bırakmayan

Yavru kuşlar gibiler 

 

4) Ailemin Önemi

Canım ailem

Canım ailem

Beni hep koruyan ailem

Benim yaralarım vardı önceden

Yaralarımı  saran ailem

 

Annem babam vardı hep

Tek beni korurlardı

Benim düşüncemi anlardı

Mutlu köşemiz vardı.

 

Hep beraber otururduk

Sohbete dalardık

Fotoğraflara bakar rüyalara dalardık

Canım ailem

 

Canım ailem

Ödevlere yardım eden

Yüksek olmamı sağlayan

Tek barınağım olan Canım ailem

Canım ailem 

 

5) Ailenin Önemi

Ecrin çok tembel ve ailesine karşı saygısızdı. Annesini çok üzüyordu. Bir sabah Ecrin2in annesi Nur Hanım Ecrin’i okula kaldıracaktı. Odasına gitti canım kızım hadi okul saatin geldi. Ecrin of anne sabah sabah okula gitmek nedir ya? Bugün gitmeyeceğim dedi. Annesi bu duruma çok üzüldü. Annesi saaat sabah onda kahvaltı hazırladı. Ecrin’i çağıracaktı. Ecrin anne beni rahatsız etme dedi. Annesinin kalbi çok kırılmıştı. Ertesi gün okula gitmek için kalktı. Annesine söyleyip çıktı evden. Ecrin okula gitmemişti. Sınıf öğretmeni Necati Bey aramıştı. Necati Bey hayırlı sabahlar Nur Hanım dedi. Nur Hanım da hayırlı sabahlar hocam dedi. Öğretmeni Ecrin bugün okula gelmedi dedi. Annesi telaşlandı ve öğretmene öğretmenim nasıl olur ben sabah okula bırakmıştım onu dedi. Hemen eşi Şükrü Bey2i aradı ve durumu ona da bildirdi Nur Hanım. Daha sonra Nur Hanım bayıldı. Şükrü Bey eve geldi, kapıyı çaldı ama kapıyı açan olmadı. Anahtar da yoktu. Daha sonra Şükrü Bey evin yedek anahtarı var dedi ve onunla kapıyı açtı. İçeri girdiğinde eşi yerde baygın bir şekilde yatıyordu. Hemen eşini alıp hastaneye götürdü. Daha sonra Ecrin eve geldi ve evde kimse yoktu. Bu duruma çok şaşırdı ve hemen babasını aradı. Bası ise ona hastanedeyiz dedi. Sen okula gitmeyince annen telaşlanmış ve üzüntüden bayılmış dedi. Bunu duyan Ecrin çok üzüldü ve yaptığı hatayı anladı. Hemen hastaneye gitti ve annesine sarıldı ve ondan ve babasından özür diledi. Bir daha böyle bir hata yapmayacağım, sizi üzmeyeceğim canım ailem dedi. Ailesi de onun hatasının farkına vardığını anlayınca onu affettiler ve yaşamlarına mutlu bir şekilde devam ettiler. 

 

6) Kuş Ailesinin Önemi

 Bir gün kuş sürüsü yemek ararken  ağacın üstünde yeni yumurtadan çıkmış bir yavru kuş görmüşler. Anne kuş o yavru kuşun yanına gidip sen burada ne yapıyorsun  tek başına demiş. Yavru kuş annem beni bırakıp gitti demiş. Daha sonra baba kuş anne kuşa dönüp bu yavru kuşa biz aile olalım, onu biz sahiplenelim demiş. Anne ve baba kuşun bir de kendi yavru kuşları varmış. Kendi kuşları sabah uyandığı zaman yeni gelen yavru kuşu görüp aaa bu da kuş da kim demiş, Anne kuş da senin kardeşin demiş. Bunun üzerine küçük kuş o zaman oyun oynayalım bu kardeş kuşla demiş. Anne kuş da önce yemeğinizi yiyin sonra oynarsınız demiş. Daha sonra kuş kardeşler yemeklerini yemişler ve dışarı çıkmışlar. Kardeş kuşlardan büyük olanı kardeş olan kuşa uçmayı öğretmeye başlamış ve bunu başarmış da . İlk denemde başarılı olmayan yavru kuş üçüncü denemde uçmayı başarmış ve yuppii demiş ve uçmuş. Böylece güzel ve tatlı bir aile olmuşlar.  Mutlu mesut yaşamışlar.

 

7) Ailenin Önemi

Aslı dersine çalışmayan, anne ve babasının sözünü dinlemeyen biriydi. Ama kardeşi Derin çok çalışkan, anne ve babasının sözünü dinleyen biriydi. Aslı ödevlerini yapmak yerine telefonla oynardı ama Derin öyle biri değildi. Ödevlerini yapar, yarım saat telefonla oynardı. Annesi ve babası Aslı ve Derin arasında ayrımcılık yapmazdı. Derin öğretmeni ve arkadaşları ile pikniğe gidecekti. Öğretmenleri izin belgesi dağıtmıştı. Derin eve geldiğinde annesine söyledi, annesi de izin verdi. Aslı bunu duyunca ben de gitmek istiyorum dedi ama Derin'in öğretmeni kendi sınıfında olan öğrencileri götürüyordu. Aslı çok üzülmüştü, anne ve  babası Aslı üzülmesin diye Aslı’yı da pikniğe götüreceklerdi. Aslı, anne ve babası ile pikniğe gitmiş, çok eğlenmiş, mutlu olmuşlardı. Derin de öğretmeni ve ailesi ile piknikte çok eğlenmişti. Harika bir gün geçmişti. Aslı da ailesinin önemini daha iyi anlamış ve onların kendisi için ne kadar değerli olduğunun bilincinde olmaya başlamıştı. 


8) Ailenin Önemi

Aile en önemlidir

İyilik yaparız hepimiz birbirimize

Lale gibi açar mutlu olunca

En çok ailemizi sevmeliyiz.


Öncelikle annemizi sevmeliyiz

Nane gibi acı değil bal gibi tatlıdır

En mutlu olmamız gereken ailedir

Mesela sürekli bağırırsak ailemiz üzülür

İnsan kaybedince anlıyor önemini



9) Aile

Ailede başlar eğitim, öğretim.

İnsanı insan yapan ailedir.

Sevinçlerinde, hüzünlerinde hep yanındalar

Annen, baban, kardeşin

Şimdi gelelim çocuklara

Renk katarlar aileye aslında

Aileler iyi korunmalıdır

Aileler çok kutsaldır.


10) Aile

Bir gün Mert okula gitmiş. Okulda öğretmenleri “Ailenin Önemi” adında bir film açmış. Filmde Eda adında bir kız varmış ve bu kız çok zengin bir ailede dünyaya gelmiş. Eda o kadar cimriymiş ki bütün hizmetçileri ondan nefret edermiş ve durum ilginç bir şekilde Eda’nın hoşuna gidermiş. Çünkü Eda, insanları kızdırmayı ve üzmeyi çok severmiş. Eda yine bir gün ışıltılı, pespembe odasında uyanmış ve nedense üzgünmüş. Çünkü içinde olumsuz bir duygu varmış. Sanki o gün başına kötü bir olay gelecekmiş gibi ama öyle olmamış aksine güzel bir olay yaşamış. Almanya’dan en sevdiği kuzeni gelmiş, ilk önce şaşırmış ama daha sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmış. Kuzeni hiç ama hiç mutlu olamamış çünkü Eda’nın ne kadar kötü kalpli olduğunu öğrenmiş. O gün Eda, kuzeninin kendine doğru koştuğunu zannederken kuzeni, Eda’nın annesi Fatma Hanım’a doğru koşmuştu. Bunu görünce Eda hem çok üzülmüş hem de çok sinirlenmişti. En sevdiği kuzenin kendine ihanet ettiğini düşünmüştü. Aslında bu Eda’ya yapılan bir şakaymış. Eda doğum günü pastasının mumlarını üflerken bunu öğrendiğinde her zaman ailesinin ve arkadaşlarının yanında olabilmeyi, onların değerini bilmeyi dilemiş.


11)

Aile; anne, baba ve çocuğun yaşadığı bir topluluktur. Anne bizim her türlü ihtiyacımızı karşılayabilen, beş dakikada duş alabilen, çoğu zaman da yemeğini en son yiyen kişidir.

Eğer anne babamız olmasaydı ne yapardık? Yemek, duş, temizlik ve çok daha fazlası. Her şeyi tek başımıza yapmak zorunda kalırdık.

Ailesiz bir çocuk olursa ve bu çocuğun bir de kardeşi olsa, büyük kardeş önce kardeşini korur. Çünkü kardeş için her şey yapılır. İşte bu yüzden anne ve babalarımızın değerini bilmeli, aile olarak beraber yaşamanın kıymetini fark etmeliyiz.

Uzun Beyaz Bulut Gelibolu Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

Uzun Beyaz Bulut Gelibolu Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları


1)  Birinci Dünya Savaşı’nda ülkemizi işgale gelen yabancıların Sfenks dedikleri yer neresidir?

A) Alçıtepe

B) Arıburnu Yarı

C)  Seddülbahir

D) Conkbayırı

 

2)  Aşağıdakilerden hangisi köye gelen yabancı turistin fiziki özelliklerinden biri değildir?

A) Siyah saçlı

B) Uzun boylu

C) Mavi gözlü

D) Sarı saçlı

 

3) Çanakkale’yi tanıtan rehberimiz Mehmet kaç yıldır Çanakkale’de çalışıyordu?

A) 8

B) 7

C) 6

D) 5

 

4)  Aşağıdaki kişilerden hangisi Gazi Alican Çavuşun çocuklarından biri değildir?

A) Gök

B) Bulut

C) Beyaz

D) Uzun

 

5) Beyaz Hanım'ın okula gitmesine ve onun eğitim almasına kim izin vermemiştir?

A) Köy muhtarı

B) Ağabeyi

C) Babası

D) Annesi

 

6) Aşağıdakilerden hangisi Beyaz Halanın özelliklerinden biri değildir?

A) Zeki  biridir.

B) İnatçı biridir.

C) Kendine güvenen biridir.

D) Çok yalan söyleyen biridir.

 

7)  Uzun Beyaz Bulut diye hangi ülkeye deniliyormuş?

A) Hindistan

B) Yeni Zelanda

C) İsveç

D) Finlandiya

 

8)  Beyaz Hala kaç yaşındadır?

A) 73

B) 80

C) 91

D) 70

 

9)  Çanakkale Savaşı ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Askerler bir an önce savaşın bitmesini ve eve gidip dinlenmeyi istemişler.

B) Her şehirden gelenler birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket etmiştir.

C) Anadolu halkı büyük bir yoksulluk içinde savaşa girmiş.

D) Düşman askerler yeri gelip birbirine yiyecek vermişlerdir.

 

10) Aşağıdakilerden hangisi askerlerimizin cephede tükettiği gıdalardan biri değildir?

A) Avokado

B) Peksimet

C) Kuru üzüm

D) Hurma

 

11) Gazi Alican Çavuş’un askerdeki en yakın dostu, arkadaşı kimdir?

A) Mehmet

B) Üsküplü İskender

C) Ali

D) Hüseyin

 

12)  Köye gelen Viki’nin mesleği nedir?

A) Psikolog

B) Hemşire

C) Öğretmen

D) Doktor

 

13) Yabancı turist olan Viki Eceyaylası köyüne ne için gelmiştir?

A) Kuzeni burada çalıştığı için onu ziyaret etmek için

B) Büyük dedesinin izini bulmak için

C) İntikam almak için

D) Gezmek için

 

14) Askerlerimizin cephede en fazla eksikliğini şeyler aşağıdakilerden hangisiymiş?

A) Sirke ve şeker

B) Pilav ve salata

C) Et ve su

D) Ekmek ve çay

 

15)  Ali Osman’ın çok sevdiği türkünün adı nedir?

A) Benim Sadık yarim Kara Topraktır

B) Çanakkale Türküsü

C) Yemen Türküsü

D) Bülbülüm Altın Kafeste

 

17)  Ali Osman'a  “Sen asker olacak adam değilsin, senden ilim insanı olur, eğitimci, bilim insanı olur.” diyen kişi kimdir?

A) Üsküplü İskender

B) Hüseyin

C) Semahat Hanım

D) Köy Muhtarı

 

18)  Gazi Alican Çavuş'un en yakın arkadaşının şehit olmadan önce söylediği son söz ne olmuştur?

A) İnsan insana iyi gelmelidir.

B) Dünyanın en gelişmiş ülkesi olmalıyız.

C) Umuda kelepçe vurulmaz.

D) Bu memleketin akla ihtiyacı vardır.

 

19) Ali Osman Çanakkale’de hangi rütbede görev almıştır?

A) Astsubay

B) General

C) Subay

D) Teğmen

 

20)  Doğu cephesinde kimlerle savaşılmıştır?

A) Yunanlılar

B) Fransızlar

C) İngilizler

D) Ermeniler


 

21)  Güney Cephesinde kimlerle savaşılmıştır?

A) Ermeni ve Fransızlar

B) Rusya ve İngiltere

C) Amerika ve Yunanistan

D)  Japonya ve İngiltere

 

22) Birinci Dünya Savaşı devam ederken savaş esnasında ağır yara olan Ali Osman üzerindeki kıyafetleri kime veriyor?

A) Kendine su getiren çocuk

B) Komutanına

C) Yanına gelen yabancı askere

D) Başka bir Türk askerine

 

23)  Gazi Alican Çavuş’u bulan, ona aşık olan ve onu çocuklarından bile kıskanan kadının adı nedir?

A) Meryem

B) Nur

C) Sema

D) Halime

 

24) Viki sabahları en çok ne içeyi seviyor?

A) Kahve

B) Çay

C) Çorba

D) Ayran

 

25) Yeni Zelandalı askeri evlat olarak kabul eden ve onun adını değiştiren kişi kimdir?

A) Şehit düşen askerin annesi

B) Şehit düşen askerin babası

C)  Şehit düşen askerin amcası

D) Şehit düşen askerin ninesi

 

26) Viki hangi ülkeden gelmiştir?

A) Yeni Zelenda

B) İsveç

C) Rusya

D) İngiltere

 

27) Gazi Alican Çavuş soyadı kanununda hangi soyadı almıştır?

A) Erdemli

B) Taylar

C) Güçlü

D) Umutlu

 

28) Yeni Zelanda dilinde Uzun Beyaz Bulut anlamına gelen kelime aşağıdakilerden hangisidir?

A) takurua

B) kuihipere

C) aotearoa

D) Paahau

 

29) Yeni Zelanda'dan gelip Gazi Alican Çavuş'un kendi dedesi olduğunu iddia eden kadının adı nedir?

A) Adriana

B) Victoria

C) Alice

D) Maria

 

30) Viki’nin Çanakkale’de kaldığı otelin adı nedir?

A) Dost Çanakkale

B) Gelibolu Yurdu

C) Hoşgörü Oteli

D) Dost Anzak


 

31) “ ANZAK” kelimesi ne anlama gelir?

A) Yeni Zelendalı Zeki Askerler

B)  Macera Tutkunları

C) Geleceğin Umudu

D) Avusturalya Yeni Zelanda Kolordusu

 

32) Ali Osman Bey hayatını kaybederken onun başında iki gün bekleyen kişi kimdir?

A) Lee Van Cleef

B) Haryy Lapwood

C) Clay Shaw

D) Anzak Er Alistair John Taylor

 

33) Yeni Zelandalıların anavatan olarak gördüğü ülke neresiymiş?

A) Yunanistan

B) Fransa

C) İngiltere

D) Rusya

 

34) Alistair John Taylor'un Çanakkale bülbüllerine taktığı TNA ismi ne anlama geliyor?

A) Minik Serçe

B) Umut Kuşu

C) Anzak Bülbülü

D) Ege Bülbülü

 

35)Victoria'nın Gelibolu'da savaşan büyük dedesinin adı nedir?

A) Yüzbası Arthur Wellesley Hyman

B)  Alistair John Taylor

C) Teğmen Oliver Hogue

D) Er Frank Thomas Makinson

 

36)  "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir." Mustafa Kemal bu sözü hangi cephede söylemiştir?

A) Galiçya Makedonya Cephesi

B) Kafkas Cephesi

C) Çanakkale Cephesi

D) Kanal Cephesi

 

37) Mustafa Kemal Çanakkale Cephesi’nde kaçıncı tümenin komutanı olarak görev yapmıştır?

A) 14

B) 17

C) 19

D) 22

 

38) Gelibolu'ya bir bulutun içerisine girdikten sonra kaybolduğu söylenen İngiliz birliğinin adı nedir?

A) Kraliyet Norfolk Taburu

B) Kraliyet Savaş Taburu

C) Kraliyet Gizli Timi

D) Kraliyet Barış Güvercini

 

39) Mehmet’i kolundan sıkarak bir köşeye çeken ve “Bu kadının burada ne işi var, bizim çavuşumuza iftira atamaz bir an önce köyümüzü terk etsin.” diyen kişi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Beyaz Hanım

B) Hasan

C) İhsan

D) Tahsin

 

40) Beyaz Halanı annesi olan Meryem Hanımın babasının mesleği nedir?

A) Sucu

B) Terzi

C) Simitçi

D) Sünnetçi

 

41) Beyaz Halanın dış dünya ile ilişkisini kesmesine neden olan olay neydi?

A) Kardeşlerinden olan torunları ile yaşama isteği

B) Köyde çıkan bir yangın

C) Köylünün ona yasak ilişki yaşadı diye iftira atması

D) Köyde çıkan salgın bir hastalık

 

42) ANZAK Anma Törenleri ne zaman yapılmaktadır?

A) 18 Mart

B) 12 Mayıs

C) 11 Eylül

D)  24 Nisan

 

43) Yeni Zelanda'da yaşayan yerlilere ne denir?

A) Maori

B) Kalash

C) Cahuilla

D) Spinifex

 

44) Victoria'nın Zelanda'dan Gelibolu'ya gelmesini sağlayan hikayeleri kendisine anlatan halasının adı neydi?

A) Selena

B) Helen

C) Annabel

D) Darla

 

45) Şehit olan Ali Osman Bey savaşa gitmeden önce ne okuyormuş?

A) Doktorluk

B) Hukuk

C) Mühendis

D) Öğretmen

 

46) Ali Osman adlı kahraman Türk askerinin kendi kıyafetini çıkarıp yabancı bir askere verip onun hayatını kurtarması onun nasıl bir kişilik özelliğine sahip olduğunun göstergesidir?

A) İnsan sevgisi

B) İleri görüşlülük

C) İdealist

D) Açık görüşlülük

 

47) Viki yabancı ülkeden nereye gelmişti?

A) Ulaş

B) Develi

C) Kadıköy

D) Gelibolu

 

48) Turist rehberi Mehmet Viki’yi aşağıdaki yerlerden hangisine götürmemiştir?

A) Sümela Manastırı

B) Arıburnu

C) Anzak Koyu

D) Conbayırı

 

49)  Aşağıdakilerden hangisi kitapta geçen alıntılardan biri değildir?

A) "Vatan, uğrunda savaşmak ve üzerinde yaşamak isteyeceğimiz topraktır"

B) " İnsan denen aklı yüce mahlûkat, maalesef şeytandan hain, akbabadan beter, cellattan acımasızdır. "

C) Cahillikle yan yana yaşayan beşerin köle olmaktan başka kaderi yoktur. Buna da kader denmez,

D) Yatanın yürüyene borcu vardır.

 

50) Uzun Beyaz Bulut kitabının yazarı kimdir?

A) Namık Kemal

B) Ömer Zülfü Livaneli

C) Buket Uzuner

D) Orhan Pamuk

 

 

Cevaplar:

1.b   2.a   3.d   4.a  5.d  6.d  7.b  8.b  9.a  10.a   11.b   12.a   13.b   14.a  16.b   17.a   18.d   19.d   20.d   21.a  22.d   23.a   24.a  25.a  26.a  27.a  28. c  29.b  30.d  31.d   32.d  33.a  34.c   35.b   36.c  37.c   38.a  39. d  40.d   41. b  42.d  43.a  44.b  45.b  46.a  47.d  48.a  49.d  50. c