K Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları
Kabahat samur kürk olsa, kimse üstüne almaz: Cezalandırılmamak için kimse suçu üstüne almaz.
Kadın erkeğin eşi, evin güneşidir: Kadın erkeğin eşi olmakla birlikte güzelliği ile evin güneşi gibidir.
Kabadayı tükürdüğünü yalamaz: Kabadayı kimse sözünde duran kimsedir.
Kaçan balık büyük olur: Yakalanamayan ve kaçan balık başkalarına abartılarak anlatılır. Her şeyi olduğu gibi anlatmalıyız, abartılarda bulunmamalıyız.
Kabahat öldürende değil, ölendedir: (Kabahat öldüren de mi, ölende mi?): Kimse durup dururken adam öldürmez. Öldüren kadar ölende de suç vardır.
Kader olmayınca kadir bilinmez: Şanssız, başı bir türlü dertten kurtulmayan kişiye kimse saygı göstermez.
Kalaylı bakır küflenmez: Önlemi alınan şeyler, zarara uğramazlar.
Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş: Kardeş kardeşe ne denli kızarsa kızsın, onun zarar görmesini istemez.
Kar kuytuda, para pintide eğleşir: Kar güneşin değmediği yerlerde olur, para da yemesini bilmeyenlerde durur.
Kâr zararın kardeşidir: Kazanmak için yaptığımız işte zara de edebiliriz. Kazanırken iyi oluruz kazanmadığımız zaman da hemen üzülmemeli, yıkılmamalıyız.
Kalın incelene kadar ince üzülür: Kalın bir cisim incelene dek cisim kırılır, denge sağlanamaz. Doğal bakımdan eşit olamayan şeyler, yapay yollarla eşit duruma getirilemez.
Kadının fendi erkeği yendi: Kadınlar işve naz ile erkeği kandırır ve erkeğe her istediğini bu sayede yaptırır.
Kara haber tez duyulur: Kötü haber herkes tarafından hemen duyulur
Kar ne kadar çok yağsa yaza, kalmaz: Doğada her şey karşıtını da içinde barındırır.
Kardeşin büyüğü peder, küçüğü evlat yerine geçer: Kardeşler arasındaki sevgi ve saygıyı karşılıklı anlayış doğurur.
Kardeşte karın yakın, kulaktan burun yakın: Eş ile tüm yaşam paylaşıldığı için , eşlerin kardeşten daha yakın olması doğaldır.
Karpuz sulandıkça büyür: İyi bir ürün elde edebilmek için , bakımını da iyi yapmak gerekir.
Kavak yaprağını tepeden dökerse kış çok olur: Halk tarafından denenmiş bir durumdur. Doğanın oluşturduğu denge, kimi olayların belirtilerini de beraberinde getirir.
Karnı tok it gölgede yatar: Tembel kişiler, karınları tok olduğu sürece çalışmak istemezler ve tembelliğe devam ederler.
Karpuz kökünde büyür: İyi bir ailede yetişen çocuklar, daha başarılı olur.
Kavganın iyisi olmaz: Kavga her iki tarafa da zarar verir ve bir fayda sağlamaz.
Kaza, dur ben geliyorum demez: Kazanın ne zaman geleceği bilinmez.
Kaynayan kazan kapak tutmaz: Dirliğin olmadığı yerde kargaşa ve kaos vardır.
Kazanırsan dost kazan, düşmanını anan da doğurur: Bazen kardeşler de düşman olur. Önemli olan dost kazanmaktır. En yakınımız bile düşman çıkabilir. Herkesle iyi geçinmeye bakmalıyız.
Keçinin sevmediği ot burnunun dibinde biter: Her zaman umduğumuz şeylerle karşılaşmayabiliriz, her duruma hazırlık olmak gerek.
Kazanamayanın kazanı kaynamaz: Yoksul kişi yemek pişiremediği için kazanı da kaynamaz.
Keçinin uyuzu, çeşmenin gözesinden içer suyu: Kimi pis kişiler, durumlarına bakmaksızın en tiksindirici şeyleri yaparlar.
Kelin ayıbına takke örter: Erdemsiz bir çok kişi, zenginliği ile, varlığı ile erdemsizliklerini gizlemeye çalışır.
Kendi düşen ağlamaz: Suçlu kişi kendi düştüğü için ağlamaz.
Kelle sağ olsun da külah bulunur: Yaşayan her insan başını örtecek şapkayı bulur. Sağlıklı insan da kendi geçindirecek bir yol bulur.
Kel derman bulsa kendi başını onarır: Daha kendine bile faydası olmayanın başkalarına hiç bir faydası olmayacağını bilmeli ve böyle kimselerden yardım beklenilmemelidir.
Kedinin gideceği yer samanlığa kadardır: Suçlu kişiler isteseler de bildikleri çevreden fazla yere gidemezler, onları orada aramalıyız.
Kem söz, kem akçe sahibinindir: Kötü söz sahibine aittir. Karşılığı olmayan her şey sahibinindir. Kötü söze karşılık vermediğimiz zaman o söz sahibinin olmuş olur.
Kedi erişemediği ciğere mundar (pis) der: Beceriksiz kimseler, elde edemedikleri başarıları küçümser.
Kırkından sonra azanı teneşir paklar: (Azana çare bulunmaz): Kırk yaşından sonra gençmiş gibi davranan kişi, bu hareketliliğine uzun zaman dayanamaz. Yaşımıza göre davranmalı, kendimizi gülünç duruma düşürmemeliyiz.
Kız evi naz evidir: Geleneklerimize göre, erkek tarafı kız evine gider ve kızı erkeğe istedikleri için kız tarafı naz eder.
Kırk yıl yağmur yağsa, mermere geçmez: Kararlı ve dayanıklı kimseleri hiçbir şey yolundan döndüremez.
Kısmetsiz köpek, sabaha karşı uyuyakalır: İnsanlar, kısmetinde olmayan şeyleri elde edemezler.
Kırk yıl tavuk olmaktansa bir gün horoz olmak yeğdir: Horoz yöneticidir ve kendini kimseye ezdirmez. Dünyadaki en değerli şey de özgürlüktür. İnsan özgürlüğünün kıymetini bilmelidir.
Kısmet gökten zembille inmez: İnsan kısmetini kendi çalışması ile alır. Kısmet durup dururken kimsenin ayağına gelmez.
Kırk yıl kıran olmuş, eceli gelen ölmüş: Koşullar ne olursa olsun insanın kaderinde ölüm yoksa ölemez. Salgın, ölümcül hastalık dahi eceli gelmeyen kişiyi öldürmez.
Kiminin parası (devesi), kiminin duası: Her iş para karşılığı yapılmaz.
Kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye: Kimileri suyun bolluğundan , kimisi de suyun kıtlığından yakınır. Toplumda sosyal adalet sağlanmalıdır.
Kimse kimsenin çukurunu dolduramaz: Birinin yerine başkasının ölmesi doğanın kanuna ters düşer.
Kişi anasından üryan doğar: Doğarken herkes çıplak ve eşit durumdadır.
Kiraz güzelliğine mağrur olduğu için kurtlanmış: Kendini beğenen kişiler bir süre sonra yalnız kalırlar.
Komşu iti komşuya ürümez: Komşu komşuyu tanıdığı için birbirlerine kötü davranmazlar. Komşunun delisi, serserisi birbirini tanıdığı için birbirine kötü davranmaz.
Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür: İnsanlar sahip olmadıkları şeylere özlem duydukları için sahip olmadıkları şeyi abartırlar.
Kocamış tilki faka basmaz: Yaşlı, tecrübeli ve bilgili kimseler hemen tuzağa düşmez ve kurnazlığa inanmazlar, işlerini düzenli yaparlar.
Komşu komşunun külüne muhtaçtır: En önemsiz şeylere bile yeri geldiğinde ihtiyacınız olacağını düşünerek komşularınız ile iyi geçinmek gerekir.
Korkunun ecele faydası yoktur: Korku ölümü engellemez.
Korkma martın kışından, kork aprilin beşinden: İlkbahardayız deyi açılıp saçılmamak gerekir. Çünkü bu mevsimde de hava yine soğuktur.
Komşunun kötüsü, insanı mal sahibi yapar: Kötü komşu yardımsever olmadığı için hiçbir şeyini vermez. Biz de araç ve gerecimizi kendimiz almak için daha çok çalışırız.
Korkulu rüya görmektense, uyanık durmak hayırlıdır: Korkulu rüya görmektense uyumamak daha yeğdir.
Korkak bezirgâna ne kâr eder ne zarar: Korkak iş adamı girişimci olmadığı için, olduğu yerde kalır.
Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler: Güzel olan bulunmazsa çirkinle de yetinilir.
Köpeksiz köy olmaz: Kötü durumlara karşı önlem almalıyız.
Köşe taşı köşede yakışır: Kişiliği yüksek olan kimseler, toplumda önemli bir yere yakışırlar.
Köpeksiz sürüye kurt girer: İyi yönetilemeyen toplumlar düşmanları tarafından yok edilir.
Köpek nerede ise kuyruğu oradadır: Saldırgan ve kötü amaçlı kişilerin beslenmeleri de yanlarından eksik olmazlar.
Kör görmez sezer, sağır duymaz uydurur: Sezgilerimiz bizi aldatabilir, yargılarımızda dikkatli olmak gerekir.
Kör Âşığa yoldaş olan it güder: Becerikli ya da usta kişilerin yanında durmalı, onlardan bir şey öğrenmeliyiz.
Kurdun adı çıkmış, tilki dünyayı yıkmış: Kimilerinin adı kötüye çıkmış ama kimileri de sinsi olduğu için asıl gerçek kötü onlardır.
Kurdun oğlu kurt olur: Kötü bir ailede yetişen çocuğun iyi olmasını beklememeliyiz.
Kul bunalmayınca Hızır yetişmez: En sıkıntılı zamanlarda bile bir çözüm yolu olur. İnsan umudunu her ne pahasına olursa olsun yitirmemelidir.
Köyden köye köpek ürümez: Bize kötülüğü dokunmayan kişilere sataşmamalıyız.
Kurdun davetine gidersen, köpeği beraber al: Düşman olan bir kişinin birden yumuşamasına asla inanmamalıyız, uyanık olmalıyız.
Kötü söyleme eşine, ağı katar aşına: Evde huzur iyi ilişkiler ile sağlanır.
Kurdun yanında kuş da geçinir: Güçlü olanların fazlasından güçsüzler de geçinir.
Kurt dumanlı havayı sever: Kötü niyetli kişiler, karışık ortamı sever ve yapacağını da o karmaşada yapar.
Kurtla koyun, kılıçla oyun olmaz: Birbirlerine zararlı olacak nesnelerin bir arada bulunmaması gerekir.
Kurt kocayınca köpeğin maskarası olurmuş: Büyük görevlerde bulunmuş kişiler eskiki güçlerini yitirince, önce saygısızlık yapmaya başlar , sonra selam bile vermezler.
Kurunun yanında yaş da yanar: Toplumsal olaylarda, haklıyla haksızı birbirinden ayrılmak zor olduğu için, sonuç herkesi etkiler.
Kuşa kafes lazım, boruya nefes: Bir şeyden yararlanmak için kullanılacak olan araç o şeyin niteliğine uygun olmalıdır.
Kuş, kanadına kira istemez: Kendimize harcadığımız emek için başkasından yardım isteyemeyiz.
Kuşa süt olsa, anasından olurdu: Gereken yardımı yakınlarımızdan alamazsak tanımadığımız kimselerden hiç alamayız.
Kürkçünün kürkü olmaz: İnsanlar genelde yaptıkları şeyden para kazandığı için yaptıkları şeyden yararlanmayı düşünmezler.
Küçük suda büyük balık olmaz: Küçük işlerden büyük kazançlar beklememeliyiz.
Külhancının beyliği hamamcılık, demişler: Herkes görebildiği yüksekliği amaçlar. Külhancı da hamamcı olmayı beylik zanneder.
Keyif çatmak: Tembellik edip eğlenmek.
Keyif sormak: Hâl hatır sormak.
Keyif hâli: Sarhoşluk durumu.
Kıl payı: Çok az bir fark.
Kılı kıpırdamamak: Umursamamak.
Kırk tarakta bezi olmak: Birbirinden ayrı birçok işle uğraşır olmak.
Kılı kırk yarmak: En ince ayrıntılara dek titizlikle incelemek.
Kılıçtan geçirmek: Hepsini kılıçla öldürmek.
Kılık kıyafet, köpeklere ziyafet: Üstü başı pis.
Kıran kırana: Kıyasıya yarış, öldüresiye kavga.
Kırılıp bükülmek: Kırıtarak konuşmak.
Kırıp sarmak: Çeşitli yerlerden bulduğu parayı bir araya getirmek.
Kılını bile kıpırdatmamak: Bir iş karşısında en küçük bir davranışta bile bulunmamak.
Kırk katır mı satır mı?: Ölümlerden ölüm beğen.
Kırk bir buçuk maşallah: Nazar değmesin.
Kırıp sarmak: Çeşitli yerlerden bulduğu parayı bir araya getirmek.
Kıran girmek: Öldürücü hastalığın yayılması. / Daha önce bulunan bir nesne bulunmamak.
Kırk kargaya bir sapan: Birçok kişinin paylaşacağı küçük bir nesne.
Kırk öksüzle bir mağarada mı kaldı: O denli çaresiz mi kaldı?
Kırıp geçirmek: Kırdığı koz kırkı aşmak: Yaptığı yanlış işlerin sayısı çok olmak.
Kılık kıyafet, köpeklere ziyafet: Üstü başı pis.
Kılına hata gelmemek: En küçük zarara bile uğramamak.
Kıtlıktan çıkmış gibi yemek: Doymaz bilmezcesine yemek.
Kıyamet gibi (kadar): Pek çok.
Kıyameti koparmak: Aşırı derecede bağırıp çağırmak.
Kıtlıkta elinde buğday bulunmak: Kimsede bulunmayan şeye sahip olmak
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme