Mektup örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mektup örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Soykırımdan Kurtulan Birinin Bir Öğretmene Yazdığı Mektup

 

Soykırımdan Kurtulan Birinin Bir Öğretmene Yazdığı Mektup


Sevgili Öğretmen,


"Ben toplama kampından kurtulmuş bir Kişiyim. Gözlerim, hiçbir insanın tanık olmaması gereken şeyler gördü: Eğitimli mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, eğitimli doktorların mahkum ettiği çocuklar, eğitimli hemşirelerin öldürdüğü bebekler, lise ve üniversite mezunlarının kurşuna dizdiği kadın ve bebekler… Bu nedenle eğitim konusunda kuşkularım var.


Sizden ricam şu: Öğrencilerinizin daha çok insan olmasına yardım edin. Çabalarınızın sonucunda ortaya eğitimli canavarlar, başarılı psikopatlar çıkmasın. Okuma, yazma ve aritmetik ancak çocuklarımızın daha iyi insan olmasına katkıda bulunduğu sürece önemlidir.”


Yani burada önce ahlaklı insanlar, meleğine de güzel ahlakını yansıtan insanlar olmalıdır. Ahlak olmadıktan sonra, insan olmadıktan sonra mesleğinizin hiçbir öeni olmaz. Bundan dolayı çocuk yetiştirirken aileler çok dikkatli olmalıdır. Sevgi ile, saygı ortamında çocuklar yetiştirilmelidir. Şiddete maruz bırakılmayan, baskı yapılmayan, her türlü kötülüğe şahit olmayan çocuklar yetiştirilmelidir. Böyle olunduğu zaman ortaya canavarla çıkmaz, kötü insanlar çıkmaz ve dünyamız daha yaşanılır ve daha güvenilir bir dünya olur. Şunu unutmamalıyız ki çocukların, başarı tekniği kadar, başarı ahlakına da önem verilmelidir."

Filistinli Kardeşlerimize Mektup

 Filistinli Kardeşlerimize Mektup


Ne pahasına olursa olsun İsrail zulmüne karşı direniş gösteren, binlerce çocuğunu, binlerce insanını kaybeden sevgili ve kıymetli Filistinli kardeşlerim!

Yetim bir kederin gölgesi var kalbimde. Sizi düşündükçe, yaşadıklarınızı televizyon ekranlarınızda izledikçe canım yanıyor, kalbim acıyor ama elimizden bir şey gelmemesi beni çok üzüyor annelerim, abilerim, ablalarım, kardeşlerim... Keşke Müslüman ülkeleri bir araya gelip o zalimleri zulmüne uğratsak. Keşke daha gelişmiş bir ülke, gelişmiş bir Müslüman coğrafyası olsaydık da sizler de acı kayıpları yaşamak zorunda kalmasaydınız ve birlik, beraberlik ve dayanışma içinde yaşamaya devam edilseydi.


İncittiler, üzdüler sizi o zalim İsrail, o hain İsrail, O insanlıktan nasibini almamış ülke!

Haksızlığa ve zulme karşı direnişiniz bir onurlu duruş örneğidir. Kendi topraklarınızdan sürgün edilmeye çalışılmanız insanlığın bittiği noktaya geldiğinin göstergesidir. Hastanelerinizi bombaladılar, evlerinizi yakıp yıktılar ve utanmadan, zalimliklerine devam eden İsrail Devleti elbet bir gün hesap verecek ve kimsenin yaptığı yanına kalmayacaktır.

Onurlu duruşunuz tüm dünyaya örnek oldu. Asil insanlar!


Çektiğiniz acıları biz düşündükçe üzülüyoruz ama siz bunu yaşıyorsunuz hem de canınız yana yana, kayıplarınız her geçen gün arta arta. Allah o zalim İsrail ülkesine hak ettiği cezayı en kısa zamanda versin ve kendilerini seçilmiş ülke olarak gören, kendilerini seçilmiş din olarak gören bu zalimleri zulmüne Uğratsın ve Kahhar ismiyle kahr-u perişan eylesin inşallah.


Ülkemiz size her zaman kucak açmakta ve sizin için elimizden gelen her türlü insani yardımı yapmaya hazır olduğumuzu bilin can kardeşlerim. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin onurlu askerleri sizlere yardım etmek için elinden geleni yapmaya devam etmektedir. Kapımız her zaman size açık olacaktır ve sizi bağrımıza basacağımız asla unutmayın can yoldaşlarımız, din kardeşlerimiz. Çocuk kardeşlerimiz, çocuk arkadaşlarımız yüreğimiz sizin için atıyor. Allah yar ve yardımcımız olsun. Allah’a emanet olun. Umarım savaş bir an önce son bulur ve kendi ülkenizde yaşamaya devam edersiniz.

Özlediğimiz Birine Mektup Örneği

 Özlediğimiz Birine Mektup Örneği


Sevgili babacığım

 Öğretmen bugün bize ödev verdi. Özlediğiniz bir kimseye mektup yazın dedi. Benim aklıma ilk olarak sen geldin. Merhabalar baba! Nasılsın? İyi misin? Sağlığın nasıl, keyfin yerinde mi?  Yemeklerini güzelce yiyebiliyor musun oralarda? Bugün öğretmen kırtasiye malzemelerini herkes getirsin  demişti . Ben de dün senin gönderdiğin para ile tüm kırtasiye ihtiyaçlarımı aldım babam. Annem sayende hiçbir şeyimi eksik almadı. Ben ve kardeşlerim için başka bir ülkede çalışmak zorunda kaldın. Bizim için, bizi mutlu etmek için canım babam.  Sen gittiğinden beri küçük kardeşim Ayşe sürekli huysuz davranıyor ve hep baba diye ağlıyor.


 

Ben de seni çok özledim baba. Bana göz kırpışını , beni kollarına alıp havaya atışını ve en çok da beni sımsıkı sarmanı…. Abim de keşke babam gitmek zorunda kalmasaydı diyor. Bazen geceleri bir anda yatağımdan uyanıyorum. Çünkü rüyamda seni görüyorum baba. Sonra annemin odasına doğru vardığımda onun sessizce ağladığını duyup geri kendi odama dönüyorum. Keşke burada iş bulabilseydin, keşke gitmeseydin baba. Bizim iyiliğimiz için gittin biliyorum ama yine hasretine dayanamıyorum.



Almanya nasıl bir yer baba? Orası da benim yaşadığım ülkem gibi güzel mi? Mesela orada da yaş incir oluyor mu? Burada incirler oldu da geçiyor bile. Havalar soğumaya başladı ama  güzel İzmir’imiz çok soğuk değil. Bugün annem bizi yemeğe götürdü lokantaya. Hepimize kıymalı pide aldı, yanında da en sevdiğim meyve suyundan. Lokanta çıkışı sahilde biraz yürüdük, koştuk ve yorulana kadar eğlendik. Şimdi eve doğru yürüyoruz. Ayşe yine huysuz bu defa uykusu geldi . O kadar koşarsa olacağı buydu zaten. Şimdi eve geldik, annem hepimizi banyo yaptırdı, dişlerimizi fırçalayıp yataklarımıza doğru gidiyoruz.






 

Canım babam!

Ne zaman Türkiye’ye geleceksin. Burada kaç gün kalacaksın. Bu geldiğinde dizinin dibinden hiç ayrılmayacağım ve seni daha çok öpüp daha saracağım benim yakışıklı ve mavi gözlü babam. Seni özlemle bekliyoruz. Sen de mektuba cevap yaz babam. Bizi merakta bırakma olur mu? İnşallah en yakın zamanda görüşürüz. Seni Allah’a emanet eder ve kocaman ellerinden ve yakışıklı yüzünden öperim. Sevgili kızın  , prensesin Tuğçe...

Arkadaşa Mektup Örneği

 Arkadaşa  Mektup Örneği

 

Sevgili arkadaşım Derya!

Şu anda sana bu mektubu nereden yazdığımı bir bilsen çok şaşırırsın. Bugün hava çok güzel ve güneş altın gibi parlayarak yüzüme vuruyor. Sonbaharın gelmesi  ile birazcık da olsa soğuyan havaya karşı yaz mevsimi ;   “henüz pastırma havası var   henüz soğuma zamanı tam gelmedi” diyor.

Tamam tamam her neyse çok merak içinde bırakmayım seni. Neden yazdığımı söylüyorum: Şu anda Kayseri’nin Yahyalı İlçesi’nin  yaylalarından  yazıyorum.  Buradan sonra istikamet ormanlara dalmak… Yanıma bir tane de pilli radyo aldım. Şu anda radyoda senin en çok sevdiğin müzik olan “Dostum Dostum”  şarkısı çalıyor. Selda Bağcan’ın söylediği bu şarkıyı ne çok dinlerdik be Derya. Dostuz ya hemen gözlerimiz duygulanır, ayrılacağımız zaman birbirimize daha da yaklaşırdık. Annem bana her gün :  “Gökçe kızım,  Derya’dan haber var mı? “  Mektuplaşmayı sakın bırakmayın diyor. Ben de haber olmaz olur mu annecim ayda bir mektuplaşıyoruz diyorum. O da bu duruma çok seviniyor.


Canım arkadaşım!

Hava şu anda o kadar güzel ki tam da çay içme, kafa dağıtma zamanı biliyor musun? Bu arada anneme senin en sevdiğin kurabiyelerden yaptırdım. Canın istedi biliyorum;  ama annem gelecek ay otobüsle İstanbul’a Derya’ya kurabiye yapıyım, pastırma yapalım,  bahçedeki meyvelerden de meyve paketi yapıp gönderelim dedi. Merak etme sensiz bir şey boğazımdan geçmiyor. Beni düşüncesiz zannetme  olur mu?  Olur der , dediğini duyar gibiyim benim maviş gözlü can dostum. Yeme içme bahane.  Bizim dostluğumuz önemli oaln öyle değil mi? Ne güzel bir beş yıl geçirdik seninle. Babanın görevinden dolayı ayrılmak zorunda kaldık ama her yıl yaz tatilinde dedenlere gelince yine görüşeceğiz.  Tatlı baş belan olmaya devam edeceğim unutma sakın!


 

Canım dostum , can arkadaşım!

Yayla havası çok güzel. Deminki güneşli hava yerini hafifi hafif rüzgarlı havaya bıraktı. Mis gibi rüzgar vuruyor yüzüme. Annem buradan kuzukulağı otu topluyor. Bilirsin biz onları kurutur boranı çorbası yaparız. Sen de çok severiz. Her yer çiçek ama renkleri bahardaki gibi değil be Derya. Solmaya başlamışlar, baharda olsan beni daha çok beğenirdin der gibi bana mahzun mahzun bakıyorlar. İşte şimdi de babam yanımda. Derya’ya yazıyorsun değil mi diyor? Gülümsüyorum ve onu onaylıyorum. Seni çok özledim kuzum. Nasılsın, sağlığın nasıl? Necla Teyzem ve Kadir Amcam nasıl ?


Çok özledim onları. Benim minik kurbağam  Mert Ali  ne yapıyor. bir yıldır görmüyorum. 2 yaşına geldi. O tombul yanaklarından doya doya öpmeyi çok özledim . Annem ona şimdiden çok güzel bir kazak örüyor. Kışın gönderecek.


Şimdi babamla ormana gidiyoruz. Badem ağaçlarındaki kuruyan bademler yere düşmüş. Onları kovaya topladık. İki kova badem topladık.  Babam çok heyecanlısın hayırdır dedi. Arkadaşıma badem topluyorum dedim. Ailece yersiniz canım dostum. Buradan istediğin bir şey olursa mutlaka yaz, sakın çekinme!


Senin için gücümün yettiği her şeyi yaparım. Çünkü sen benim için çok kıymetlisin. Bu dünyada en çok güvendiğim kişi ailemden sonra sensin biliyorsun değil mi? Çünkü hiçbir zaman bana kötü davranmadın, yalan söylemedin, ihanet etmedin, iki yüzlü olmadın. İşte ben seni bu güzel ahlakın için çok seviyorum. Yaz tatili bir gelse de sana bir sarılsam sarı saçlı mavi gözlü güzel kız.


Mektubuma artık son veriyorum. Cevap yazmayı unutma, beni merak içinde bırakma. Sende yaz ne yaptığını. Seni çok seviyorum dostum. Önce Allah'a sonra ailene emanet ediyorum. Cansınız, emanetsiniz…. Selametle…..

 




Korona Virüse Mektup Yazmak İsteseniz Ne Yazardınız?

 

Korona Virüse Mektup Yazmak İsteseniz Ne Yazardınız.


2019 yılında hayatımıza giren ve dünyayı etkisi altına alan korona virüs yaşamımızı olumsuz etkilemiştir. Dünya genelinde ve ülkemizde çok sayıda insanın canını alan bu hain virüs  henüz sona ermemiştir. Korona virüse mektup yazmak istesem şunları yazarım: 

Hayatımız girip hayatımızı  felç eden, çoluk çocuk demeden herkesin içine giren ve akciğerlerimize yapışan ve  bir an önce yok olmanı istediğimiz virüs türü korona!  Her yere hızla yayıldın ve şiddetli bir akut solunum yetmezliğine sebebiyet verdin ey korona!  Dünyayı görünmez savaş haline çevirdin. Genç, yaşlı, çoluk çocuk demeden çoğumuzun evine istenmeyen misafir oldun. Sevdiklerimizden ayırdın bizi, sevdiklerimizi aldın yanı başımızdan. Senin yüzünden sevdiğimiz insanlara gidemez, onları göremez olduk. Sevdiğimiz insanlara, eşe, dosta sarılamaz, hasret gideremez olduk.

Senin yüzünden insanlar daha kaygılı ve daha asosyal bir yaşam alanına kilitledi kendini.  Kimi insanların ciddi travmalar geçirmesine ve  intihar girişimine bulunmalarına neden oldun. Korku, panik ve çeşitli psikolojik ve sosyolojik sorunlara neden oldun hain korona!  Sadece korku ve panik ile de kalmayıp sağlıkçılarımızı da çok yordun. Sağlıkçılarımızın gücü senin yüzünden bitme noktasına geldi. Onlara hiç dinlenme fırsatı vermeden yayılmaya ve can almaya acımasızca devam ediyorsun. Emniyet güçlerimizi, ülkemizin faydası için ülkemize emek eden herkesi polisinden tut, hizmetlisine kadar herkesi yordun bıktırdın korona. Herkes evinde ve kimseyle iletişime geçemiyor. Belki telefonda tablette iletişim kuruluyor ama hiç biri insanın yüz yüze kurduğu iletişim kadar güzel ve anlamlı olmuyor.

 

Senin olumsuz etkilerin tüm dünyayı kasıp kavuruyor. İnsanlarda aşırı hastalık korkusu, alkol kullanımının artması gibi çok sayıda kötü alışkanlıkların artmasına neden oldun. Boşanma olayları arttı, aile içi problemler arttı ve daha çok sayıda kötü işler açtın başımıza ey korona!

Dünya genelinde sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel sorunlara yol açtın. Senin yüzünden çocuklar okula gidemez, arkadaşları ile hoş sohbet edemez oldu. İnsanlar işlerinden çıkarılmak zorunda kaldı ve çok sayıda ailenin maddi durumunu kötüye çevirdin. İnsanlar işsiz kaldı, iletişimsiz kaldı ve en önemlisi de ruhsuz kaldı. Tüm bunların tek sebebi sensin  zalim korona virüs! Çok sayıda fabrikanın üretimi durdu, çalışmalar durdu ve çok ekonomik sorunlar yaşanmaya başladı. Dünya genelinde büyük ekonomik sıkıntılar yarattın.

 

Senin yüzünden binlerce sağlık çalışanı yaşamını kaybetti. Binlerce çocuk annesiz ve babasız kaldı, kimileri anneannesini, dedesini, babaannesini, halasını, teyzesiniz vb senin yüzünden kaybetti. Sen bize çok can borçlusun, çünkü çok canımız yaktın ve çok sayıda sevdiğimizi bizden aldın götürdün korona. Çok sevdiğimiz, en değerlilerimiz , koca çınarlarımızı aldın bizden.

Ey korona! Bir an önce ülkemizden ve dünyamızdan git, yok ol hatta ve bir daha asla geri dönme. Git ki sevdalılar  sevenlerine kavuşsun, git ki yeni yeni kötü olaylar yaşanmasın ve yeni canlar bu dünyadan ayrılmak zorunda kalmasın.