Teknoloji Çağında İp Veya Top Gibi Basit Malzemelerle Oynanan Oyunlar Çocuklar İçin Neden Hâlâ Önemli Olabilir? Deneyimlerinizden Hareketle Düşüncelerinizi Yazınız.

 

Teknoloji Çağında İp Veya Top Gibi Basit Malzemelerle Oynanan Oyunlar Çocuklar İçin Neden Hâlâ Önemli Olabilir? Deneyimlerinizden Hareketle Düşüncelerinizi Yazınız.


Teknolojinin gelişmesi ile oynadığımız oyunların sayısı da artmıştır. Cep telefonlarından, tabletlerden çok sayıda oyuna daha kısa zamanda ulaşır olduk ve böylece farklı oyunları da oynamaya başladık ama bunların hiçbir çocukların oynadığı geleneksel oyunların yerini alamıyor. Çünkü geleneksel oyunlar çocukları bir araya getirir, onların daha sosyal olmasını sağlar ve onları daha mutlu eder.


 Çünkü bu oyunlarda sanal bir ortam yoktur, yüz yüze iletişim ve etkileşim vardır. Teknoloji çağında ip veya top gibi basit malzemelerle oynanan oyunlar çocuklar için önemlidir çünkü çocuklar bu oyunlar birlikte oynuyorlar, birlikte vakit geçirip eğlenebiliyorlar ve daha eğlenceli bir ortam ortaya çıkıyor. Daha üretici fikirle ortaya çıkıyor ve çocuklar bir top bile daha yaratıcı fikirler ileri sürerek oyunu daha zevkli hale dönüştürebiliyor. Bu oyunlar sayesinde çocuklarda  sosyal becerilerin gelişimi, zihinsel gelişim, problem çözme yetenekleri, duygusal gelişim, risk alma ve özgüven gelişimi  daha çok olur ve böylece daha doğal bir ortam da sağlanmış olur. 


Çocuklar bir araya geldiği zaman çocukluğunu daha güzel yaşıyorlar ve birlikte oynamanın verdiği lezzet ise bir başka güzel oluyor diyebilirim. Kısacası bu oyunlar çocukların başkalarıyla iletişim kurmalarına, sosyal becerilerini ve özgüvenlerini artırmalarına ve daha mutlu yetişkinler haline gelmelerine yardımcı oluyor.

Geleneksel Çocuk Oyunlarını Araştırınız. Seçtiğiniz Bir Oyunun Kurallarını Defterinize Yazınız

 

Geleneksel Çocuk Oyunlarını Araştırınız. Seçtiğiniz Bir Oyunun Kurallarını Defterinize Yazınız


Geleneksel çocuk oyunları şunlardır: Körebe, çelik, çelik-çomak, gömme çelik, kemik, saklambaç, kazık, dokuz kiremit, beş taş, dokuz taş gibi eğlenceye yönelik oyunlar, zekaya dayalı dokuz korgol veya dokuz kumalak gibi oyunların yanında orta oyunu tarzında düğün ve diğer özel gecelerde oynanan seyirlik oyunlar da bu kategorinin içine giren oyunlar arasında yer almaktadır.


Geleneksel oyunlardan seçtiğim ve sizlere anlatacağım oyun ise beş taş oyunudur.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,


Beş taş oyunun kuralları şu şekildedir ve şu şekilde oynanır: En az iki kişiden en fazla ise beş kişiden oluşan bir oyundur. Hem çocuklar hem de yetişkinler zevkle oynayabilir. Oynadığımız taşlar bir avucun içine sığabilecek boyutta olmalıdır. Oyun esnasında, oyuncu taşı düşürürse veya yerdeki taşı alamazsa oyundan çıkar ve oyun oynama sırası diğer oyuncuya geçer. Oyuncular yere oturarak oynamaya devam ederler. Kura sonucu belirlenen birinci kişi  beş taş oyununu oynamaya başlar. Taşlardan birini eline alır, havaya doğru atar, o havada iken diğer taşlardan birini eline alıp havadaki taşı tutması gerekir, tabi bunu yaparken hızlı yani dikkatli ve aktif olması gerekmektedir. Beş taş oyununu oynayan oyuncu taşları önce birer birer, sonra ikişer, üçer ve dörderli gruplar halinde toplar ve bir diğer aşamaya geçer. Bir diğer aşamada oyuncu işaret parmağını orta parmağın üzerine koyarak elini köprü yapar. Öteki oyuncunun seçtiği taşa değdirmeden tüm taşları bu köprüden geçirir. Bu şekilde de taşları toplarsa bir sonraki aşamaya geçer. Son aşama­da ise taşların tümünü havaya atıp elinin tersiy­le tutar ve bunları da fırlatılıp bu kez avuçla yakalar. Avucunda ne kadar taş varsa o kadar sayı kazanır. 


Beş taş oyunu çok eğlenceli bir oyundur. Oyunun daha ilk başında da kişi hata yapabilir ve oyun sırası diğer oyuncuya geçer. İleri aşamasında da hata yapabilir. Önemli olan oyunu sonuna kadar götürebilmek ve başarılı bir sonuç ortaya çıkarabilmektir. Beş taş oyunun kuralları bu şekildedir. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Arkadaşlarınızla Birlikte Oynamaktan Zevk Aldığınız Fiziksel Oyunlar Nelerdir?

 

Arkadaşlarınızla Birlikte Oynamaktan Zevk Aldığınız Fiziksel Oyunlar Nelerdir?


Arkadaşlarımla birlikte oyun oynamak çok zevkli oluyor ve çok mutlu oluyorum. Onlarla oyunlar oynadığım zaman günüm daha çabuk ve daha eğlenceli geçiyor. Arkadaşlarımla birlikte oynamaktan zevk aldığım fiziksel oyunlar şunlar şunlardır: Saklambaç, istop, bezirgan oyunu, ip atlama oyunu, körebe, mendil kapmaca, çuval yarışı, bowling oyunu, çemberle iş birliği oyunu, sırt sırta top taşıma oyunu, uzağa top fırlatma oyunu, top yuvarlama oyunu, hazine avı oyunu, sıcak soğuk oyunu, yakan top oyunu, futbol, basketbol, voleybol gibi daha çok sayıda oyunlardır. 


Bu oyunları oynarken daha sosyal insanlar oluyoruz ve arkadaşlarımızla birbirimizin özelliklerini zaman içinde daha yakından öğrenmiş oluyoruz. Hem eğlenceli, hem mutlu bir gün geçirmiş oluyoruz. Dijital oyunlara da meraklıyım ama ailem sokak oyunlarının beni daha çok mutlu edeceğini biliyor ve bunun için de arkadaşlarımla daha fazla vakit geçiriyorum.


 Dijital oyunların kimisi de fiziksel oyunlara dökülebiliyor. Değişik kartlar ve görsellikler hazırlayarak oyunumuzu fiziksel oyun haline getirebiliyoruz ve bu da gayet eğlenceli oluyor.

Bir Konuşma Yaparken Sadece Konuşmak Mı, Konuşmayı Resim, Müzik, Grafik Gibi Ögelerle Desteklemek Mi Daha Etkileyicidir? Niçin?

 

Bir Konuşma Yaparken Sadece Konuşmak Mı, Konuşmayı Resim, Müzik, Grafik Gibi Ögelerle Desteklemek Mi Daha Etkileyicidir? Niçin?


Konuşma eğitim ve öğretim faaliyetlerinin de temelinde yer alır. Öğretmen-öğrenci arasındaki bilgi alışverişi, açıklama, anlatma, değerlendirme en çok konuşma aracılığıyla yapılır. Konuşmada konu ve konunun nasıl anlatıldığı kadar konuşanın ses tonu, diksiyonu, vurgulama ve telaffuzu da çok önemli hususlardır. Konuşmada anlamı vurgulama konusunda yardımcı bir özellikte vücut dilini doğru ve güzel kullanabilmektir. Vücudumuz duyguları ifadede ve konuşmayı etkili kılmada en önemli yardımcımızdır. Ancak onu nasıl kullanacağımızı bilmemiz gerekir.  Bir konuşmayı yaparken  etkili konuşmak elbette iyidir ama sadece konuşarak etkili konuşma da sağlanamaz. 


Bir konuşma yaparken konuşmayı resim, müzik, grafik gibi ögelerle desteklemek daha etkileyicidir. Çünkü tüm bunlar sayesinde konuşma daha ilgi çekici olur ve dinleyiciler sizin anlattıklarınızı can kulağı ile dinler ve konuşmada  ve konuşmayı sunarken kullandığınız materyaller sayesinde anlatmak istediklerinizi daha net anlatırsınız bu sayede sizi dinlemeye gelen dinleyiciler de ve her zaman sizi dinlemek isterler. Böylece akıcı bir konuşma, akıcı bir sunum ve verimli bir ortam sağlanmış olur. Konuşmayı yaparken görsellerden faydalanıldığı zaman dinleyiciler o görselleri unutamazlar. Konuşmanın içeriğine uygun müzik konulması dinleyicide olumlu bir etki bırakır ve konuşmayı daha etkili ve dikkatli dinlemeye başlar. Konuşmayı grafikler ile desteklemek dinleyicilerin grafikteki bilgilere daha iyi odaklanmasını sağlar. 


Kısacası konuşma yaparken farklı materyaller konuşmayı daha etkili hale getirir ve hem zevkli, hem üretken bir ortam kurulmuş olur. Konuşmayı yaparken farklı öğretim yöntem ve tekniklerini kullanmak her zaman daha avantajlı olur. Bu sayede dinleyiciler o ortamdan sıkılmazla ve orada daha uzun süre kalıp konuşmacının bilgilerinden, deneyimlerinden ve yaptıklarından faydalanmak isterler.

Yeterli Ve Dengeli Beslendiğinizi Düşünüyor Musunuz? Niçin?

 

Yeterli Ve Dengeli Beslendiğinizi Düşünüyor Musunuz? Niçin?

 

Yeterli ve dengeli beslenme; vücudun sağlıklı büyümesi, yenilenmesi ve çalışması için gerekli olan enerjinin ve tüm besin maddelerinin yeterli ve uygun şekilde alınmasıdır. Yeterli ve dengeli beslenme hastalıklardan korunmanın ve sağlığın temelidir. Yeterli ve dengeli beslenildiği zaman kişi hem beden olarak daha sağlıklı olur hem de ruhsal olarak kendini daha enerjik ve daha mutlu hisseder. Yeterli ve dengeli beslendiğimi düşünüyorum. Çünkü ailem küçük yaşlardan beri yeterli ve dengeli beslenmemi sağlamış ve ben de aynı yoldan devam ediyorum.

 

Hemen hemen her vitamin grubundan, mineral grubundan, proteinden ve karbonhidrattan ölçülü olarak tüketiyorum ve uzmanların beslenme konusunda söylediklerine de elimden geldiğince uymaya çalışıyorum. Yeterli ve dengeli besleniyorum çünkü kolay kolay hasta olmuyorum ve yeterli beslendiğim için de bağışıklık sistemim bir anda çökmüyor ve kendimi daha güçlü ve daha sağlıklı hissediyorum. Öyle de oluyor. Arada sırada abur cubur da kaçırdığım oluyor ama bunu asla abartmıyorum. Çünkü abarttığım zaman bağımlılık oluyor ve hemen o tür kötü beslenme alışkanlığından kendimi koruyorum.

 

 Yeterli ve dengeli beslediğim için aşırı kilolu değilim. Bu yüzden kendimi daha dinç hissediyorum ve daha mutlu oluyorum. Hemen yorulmuyorum,  dişlerim çürümüyor, yüzümde fazla sayıda sivilce çıkmıyor, rahat hareket edebiliyorum. Yeterli ve dengeli beslenen kişiler, yetersiz ve dengesiz beslenen kişilere göre daha güçlü bir görünüme sahip, bakışları daha aktif ve dikkatli, ciltleri daha pürüzsüz ve nemli, baş ağrılarından, yorgunluktan ve isteksizlikten uzak; zihinsel, fizyolojik ve sosyal gelişim bakımından daha normal olan kişilerdir. Bu nedenle yeterli ve dengeli beslenmenin hayatımızı devam ettirmek için çok önemli olduğunun bilincinde olarak hareket etmeliyiz. 

Sağlıklı Yaşamın Sırları Konulu Konuşma

 

Sağlıklı Yaşamın Sırları Konulu Konuşma

 

Hayatta insanlar için en büyük hazinenin sağlık olduğunu düşünüyorum. Sağlık yerinde olmadığı zaman malın ve mülkün, eğlencenin hiçbir tadı olmaz. Çünkü acı çekerken, ağrı çekerken para bize mutluluk vermeyecektir. Oysa insanın sağlığı yerinde olduğu zaman kendine yetebilecek kadar parasının olması onu yeterince mutlu eder diye düşünüyorum.

 

Sevgili Öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım,


Sağlık yaşamın sırları şunlardır. Öncelikle yeterli ve dengeli beslenmeyi kendimiz ilke edinmeliyiz ve bundan kesinlikle vazgeçmemeliyiz. Bazen istisnai durumlar olabilir ama genel olarak bu şekilde yaparsak daha sağlıklı oluruz. Sigara, alkol gibi kötü alışkanlıklardan uzak durmalıyız. Düzenli uyumalıyız. Her gün aynı saatte yatıp aynı saatte kalkmalıyız. Erken yatıp erken kalkarsak gün ışığından daha fazla yararlanırız ve gece de uykusuz kalmamış oluruz. Gece geç saatlere kadar uyumayıp geç kalkarsak gün boyunca halsiz ve gergin oluruz. Sağlığımız için spora özen göstermeliyiz. Yürüyüş yapmalı, egzersiz yapmalıyız vb.

 

 

Sevgili öğretmenim,

Beynimizi aktif tutmalıyız ve aşırtı konforlu bir yaşamdan uzak durmalıyız. Sürekli yemek, dinlenmek, yatmak insan beynini bir zaman sonra yavaşlatmaya başlar ve üretici düşünemez hale geliriz. Onun için kitap okumalı, derslerimize iyi çalışmalıyız. Böylece beynimiz daha aktif olur ve daha az unutkan biri oluruz. Bedensel ve ruhsal sağlığımıza da dikkat etmeliyiz. Kendimizi temiz tutmalıyız. Kirli bir ortamda yaşamamalıyız. Ruhumuzu temiz tutmalıyız ve insanlara karşı kötü duygular beslememeliyiz, kendi sağlığımız için bize kötülük edenleri affetmeliyiz  ama iyi niyetimizi de kimsenin istismar etmesine göz yummamalıyız.

 

 Aşılarımızı zamanında yaptırmalıyız. Aşırı güneş ışığına maruz kalmamalıyız. Stresle başa çıkmayı öğrenmeliyiz ve  olumsuz bir durum yaşadığımız zaman ona takılıp kalmamalıyız ve sorunlarımıza farklı çözüm yolları bulmaya çalışmalıyız ve hayatta da asla umudumuz kaybetmemeliyiz. İşte bunları yaptığımız zaman daha sağlıklı, daha aktif ve daha mutlu bir insan olabiliriz. Anlatacaklarım bu kadardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Gönül Bir Sırça Saraydır Kırılırsa Yapılmaz Atasözünden Ne Anlıyorsunuz?

 

Gönül Bir Sırça Saraydır Kırılırsa Yapılmaz Atasözünden Ne Anlıyorsunuz?


Gönül kırmak çok kolaydır. Ağzına gelen her şeyi bir anda söylersin ve insanların kalbinde onulamaz yaralar açarsın. İşte bu yaraları açmamak için gönül kırmak yerine gönül kazanmayı bilmek gerekir. Kolaylıkla onarılamayacağı için hiç kimsenin özellikle de  yakınlarımızın, dostlarımızın, gönüllerini kırmamaya özen göstermeliyiz. Çünkü kırılan kalp bir daha yerine gelmez. Sizi seven kişiler sizi affetse bile ona söylediğiniz kırıcı sözleri unutmazlar ve siz o kişiler için büyük bir hayal kırıklığı olursunuz.


 Bunun için de atalarımız “Gönül bir sırça saraydır, kırılırsa yapılamaz.” demiştir. Yıkılan bir evi, yıkılan bir sarayı yapabilirsiniz ama kırılan gönülse  onu geri yapamazsınız. Çünkü insan gönlü çok hassastır. Yapılan vefasızlıkları, dil  belasını asla unutmaz. Bundan dolayı dilimize hakim olmalıyız, hal ve hareketlerimize dikkat etmeliyiz. Dost kazanmalıyız, gönül almalıyız. 


Ne güzel demiş "Yunus Emre 

Bir kez gönül yıktın ise

Bu kıldığın namaz değil

Yetmiş iki millet dahi

Elin yüzün yumaz değil."


İşte yukarıdaki dörtlükte her şeyden önce gönül almanın önemli bir erdem olduğuna değinilmiştir. Bunun için yine Yunus Emre’den devam edeceğim ve şunları söyleyeceğim:

Gelin danış olalım, işi kolay kılalım, sevelim, sevilelim Bu dünya kimseye kalmaz. İşte tüm bunlardan dolayı gönülleri yapalım, gönülleri yıkmayalım.

 

Kültürümüzde Misafirlere Ne Tür İkramlarda Bulunulmaktadır? Örnekler Veriniz

 

Kültürümüzde Misafirlere Ne Tür İkramlarda Bulunulmaktadır? Örnekler Veriniz


Kültürümüzde misafirlere ayrı bir önem verilir. Çünkü misafir evin bereketi, neşesi, sevinç kaynağıdır. Eve misafir geldiği zaman ev sahibi heyecanlı olur, evini tertemiz hale getirir ve misafire ne ikram edeceğini önceden ayarlar ve misafir eve geldiği zaman ikramlıklar misafirin önüne getirilmeye başlanır. Kültürümüzde misafire şu tür ikramlarda bulunulur: Öncelikle güzel bir ev yemekleri yapılır. Sac kavurma, pirinç pilavı ya da salçalı bol tereyağlı bulgur pilavı, çorbası, tatlısı yer alır. 


Daha sonra pastalar, poğaçalar, kuruyemişler, yoğurtlu ve sebzeli salatalar, çeşitli içecekler (ayran, şerbet, limonata, çay, kahve vb.) gibi ikramlarda bulunulur. Kimi yörelerde misafir eve geldiği zaman kolonya ve şeker tutulur. Kimi yörelerde ise misafir evden gideceği zaman kolonya ve şeker ikram edilir. Enfes yöresel yemekler, tatlılar, meşrubatlar misafire ikram edilir. Misafir en güzel şekild ağırlanmaya çalışılır ve misafirin kalbi asla kırılmaz. Ona en güzel ikramlıklar verilir fakat bu da he ailenin maddi durumuna göre değişir. Örneğin; Maddi durumu çok iyi olmayan bir aile kendi durumuna göre yemekler hazırlarken maddi durumu çok iyi olan da kendi durumuna göre ikramlıklar hazırlar.


 Eğer bir köye misafir gidecek olursanız ev sahibi hemen tavuğundan birini keser ve misafire ikram der, baklavalar yapılır, sarmalar dolmalar yapılır vb.  Misafirin evin en baş köşesine oturtulur, en temiz çarşaflar, yataklar, en temiz havlular onun için hazır hale getirilir. Ev sahibi misafire küçük hediyeler verir ve elinden geldiğince misafiri mutlu etmeye bakar. Daha birçok örneğini verebiliriz.

 

Aile Büyüklerinizin Düğünleri Ve Yörenizdeki Düğün Gelenekleri Hakkında Edindiğiniz Bilgileri Arkadaşlarınızla Paylaşınız.

 

Aile Büyüklerinizin Düğünleri Ve Yörenizdeki Düğün Gelenekleri Hakkında Edindiğiniz Bilgileri Arkadaşlarınızla Paylaşınız.

 

Aile büyüklerimin anlattığına göre eskiden düğünlerde gelin at üzerinde getirilirmiş. Erkek evine düğünden birkaç gün önce bayrak dikilirmiş. Cuma namazı çıkışı bayrak dikildikten havaya birkaç el silah sıkılır, daha sonra düğün evine gelen yakınlara, komşulara akide şekerleri ve fıstık dağıtılırmış.  Cuma ve cumartesi akşamı erkek evinde  davul, zurna eşliğinde oyunlar başlarmış. Gelin evinde de kına gecesi olurmuş. Geç saate doğru damat ve yakınları gelinin eline kına yakar sonra giderlermiş. Kaynanası gelinin kınalı eline çeyrek altın koyarmış ve daha birçok şey olurmuş. Gelin eve girilirken testi kırdırılırmış vb.

 

Yaşadığım bölge İç Anadolu Bölgesi’dir. Yaşadığım şehir ise Sivas’tır. Yöremin düğün gelenekleri şunlardır:

Gelin evi erkek evine, erkek evi de gelin evine bohça hazırlar. Erkek evi  gelin evine kurbanlık koç ya da koyun getirir. Bu adet her ne kadar eskilerde kalmışsa da devam eden yerler az da olsa vardır. Geline damat evi tarafından çarşıya çıkarılır ve geline takılar, çeşitli ev eşyaları ve kıyafetler alınır. Türk düğün gelenekleri, ülkemizin  kültürel  açıdan en önem verdiği geleneklerden birisidir. Düğünde halaylar çekilir, Ankara havaları oynanır. Kına gecesinde geline kayınvalidesi tarafından altın verilir. Eline kına yakılan gelinin avuna altın konulur. Gelin ve damat düğünde ilk şarkıları ile dans eder ve daha sonra diğer konuklar da dansa eşlik eder. Düğünde çeşitli ikramlıklar verilir. Düğün sona erdiğinde damat ve gelin evine araba konvoyu eşliğinde bırakılır ve gelinin üzerinden bir tabak dolu para, kuru yemiş, şeker dökülür ve böylece gelinin eve bereket getireceğine dair inanış hakim olur.

 

Türkiye’nin neredeyse her bölgesinde düğün gelenekleri değişiklik gösterse de genelde düğünlerde  türküler ve çiftin yörelerinin dansları yapılır. Bunun yanı sıra şarkı eşliğinde düğündeki çiftler dans eder. Düğün sahipleri düğün salonuna gelen misafirlere kuruyemiş, meyveler, ve içecekler ikram eder.  Düğün salonunda nikah kıyıldıktan sonra düğün pastası kesilir, takı töreni yapılır ve çeşitli eğlenceler yapıldıktan sonra da düğün sonlandırılır. Müslüman vatandaşlar düğünden sonra imam nikahı kıyarlar. İmam nikahı sırasında dinimize göre geline mehir hakkı verilir. İster altın, ister arsa  ya da başka değerli bir şey geline verilir. Bazı yörelerde tamamıyla dini kurallara uyularak düğünler yapılır. Bu düğünlerde, düğünün yapıldığı yer ikiye ayrılır ve bir alanda sadece kadınlar bulunurken diğer bölümde sadece erkekler bulunur. Dini düğünlerde Kuran’ı Kerim okunur ve oyunlara yer verilmez, bazı yerlerde de hem Kuran okunur, dualar edilir fakat daha sonra oyun havalarına geçilir ve düğün sona erdirilir. Türk düğünleri şehirlerde genellikle düğün salonlarında yapılırken köylerde genellikle açık alanda yapılmaktadır. Açık alanda gençler davul ve zurna eşliğinde eğlenir, halaylar çekilir ve düğün evine gelen misafirlere ev yemekleri ve tatlılar ve içecekler ikram edilir.

Misafir Kısmetiyle Gelir Sözünden Ne Anlıyorsunuz Düşüncelerinizi Arkadaşlarınızla Paylaşınız

 

"Misafir Kısmetiyle Gelir." Sözünden Ne Anlıyorsunuz? Düşüncelerinizi Arkadaşlarınızla Paylaşınız.


Türk kültüründe misafir, adeta kutsal bir varlık olarak kabul edilir.  Ev sahibi için misafir, evin bereketini, neşesini ve sıcaklığını getirir. Türk kültüründe, misafirin varlığı bir evin bereketini artırır, bu nedenle “misafirin evi bereket kapısıdır” şeklinde bir inanış hâkimdir. Misafirlik, sadece kısa bir ziyaret ya da sohbet anı değil, aynı zamanda ev sahibiyle misafir arasında köklü bir bağın oluştuğu, karşılıklı sevgi ve saygının tezahür ettiği kutsal bir anı temsil eder. 


Bir misafirin ziyareti sırasında evde olan bolluk ya da kıtlık, misafirin kendi kısmetiyle geldiği düşünülür. Bu, misafirin getirdiği bereket ya da evdeki durumu değiştirmesi anlamına gelir. Misafirperverlik Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir. Çünkü eve gelecek olan misafirin bereket getireceğine olan inanış olduğu için Misafir kısmetiyle gelir sözü söylenmiştir. Çünkü eve gelen misafir yeme içme için değil ev sahiplerini görmek, sohbet etmek, güzel anılar biriktirmek için gelmiştir. Amaç birlik ve beraberlik içinde olmak, acı kahveyi yudumlarken eskilden yad etmektir.


 Misafir geldiği zaman ev sahibi en güzel yemekleri, en güzel meşrubatları hazırlar ve misafire en güzel bir şekilde sunmaya çalışır. Her şeyden bolca hazırlandığı için bir sürü yemek ve içecek artar. Bunun için misafir bereketlidir denilir. Çünkü misafir oraya karnını tıka basa doyurmaya gelmemiştir. Eğlenmeye, muhabbet etmeye, içten bir sohbete gelmiştir.