11 Atasözü ve Anlamları

 

11 Atasözü ve Anlamları


1) Pire yüzünden yorgan yakılmaz: İnsan hayatında birçok basit engellerle karşılaşabilir. Böyle basit bir engel karşımıza çıktığında çok değerli varlıklarımızı yok etmemiz akıl işi değildir.

2) Pilavdan dönenin kaşığı kaşığı kırılsın: Yaralı bir şeyi elde etmek için sonuna kadar uğraşmalı, direnilmelidir.

3)  Odunun kurusu, suyun durusu: Kullanılacak eşyanın kalitelisi ve işe yarar olanı makbuldür.


4) Kar susuzluk kandırmaz: Gerçek ihtiyaçlar avutucu, oyalayıcı, göz boyayıcı şeylerle karşılanmaz.

5) Gitsen de beni bağlamaz, kendi düşen ağlamaz: Gitmek isteyen bir kişiyi durduramam. Ancak gitmesinden dolayı kendisine zarar veren kişinin yakınmaya hakkı yoktur.

6) Düzlükte kurt ulusa evde itin bağrı sızlar: Geçmişte kötü olaylar yaşayanlar o olayı en ilgisiz zamanda ve en ilgisiz şeylerde hatırlarlar.

7) Anamızı rüşvet ile işret ağlatır: Dürüst elde edilmeyen kazanç ve zevk ile sefa insanın yok oluşunu hazırlar.

8) Balık baştan avlanır: Eğer bir yeri ele geçirmek istiyorsan oranın hakimi olan yöneticileri ele geçirmen yeterlidir.


9) Balcıya pekmez satılmaz: Bir işin ehline  yaptığı iş konusunda büyüklük taslanmaz.

10) Geç geçenden: İnsan kendisine değer vermeyen, saygı göstermeyen kişiye aynı şekilde değer vermemeli, saygı göstermemelidir.

11) İyi yoldaşla uzun yol  kısalır: İnsan her konuda anlaştığı bir kimse ile mutlu ve huzurlu olur.

Kurunun Yanında (Veya Arasında) Yaş Da Yanar Konulu Konuşma

 

Kurunun Yanında (Veya Arasında) Yaş Da Yanar Konulu Konuşma

 

Hiç suçu günahı olmayan kimseler bazen yanlış davranışlarından dolayı cezalandırılan kişiler gibi hırpalanırlar. Bunun için atalarımız kurunun yanında yaş da yanar demiştir.

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,


Yanlışı yapan kişiye gereken ceza verilse de onun yanında hiçbir yanlışı olmayan, hiç suçu olmayan insanlar da suçlu gibi görülür ve bu durumdan onlar da kötü etkilenir. Yani masum olan da zarar görür. Buna en güzel örnek savaşları verebiliriz. Savaşlar ne yazık ki binlerce, on binlerce, yüz binlerce sivil ve masum insanların ölmesine neden olan bir olaydır. Hiçbir günahı olmayan bebeklerin, çocukların, yaşlıların, kadınların bundan zarar görmesi atasözüne iyi bir örnektir. Başka bir örnek ise şunu verebiliriz: Trafiğe alkollü çıkan birisi kaza yaptığı zaman hem kendine zarar vermiş olur, hem de başka bir cana zarar vermiş olabilir. Masum olan diğer sürücü yok yere canından olabilir ya da büyük zarara uğrayabilir. Burada da görüldüğü gibi suçlunun yanında suçu olmayan da olumsuz sonuçlara katlanır. Sınıfta bir arkadaşımızın yaramazlık yapması sonucunda öğretmenimizin hepimizi sıra dayağına da çekmesi kurunun yanında yaşın da yanmasına güzel bir örnektir.


Bu atasözü ile ilgili anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür eder, konuşmamı burada sonlandırırım.

7 Atasözü ve Anlamları

 

7 Atasözü ve Anlamları


1) Adam adamı bir kere aldatır: İnsanlar arasındaki ilişkilerde iyi niyeti kötüye kullanıp aldatıcı olanlar bunu ancak bir kez yapabilirler. Bu tutumları onlara bir defalık kazandırsa da bu olay duyulacağı için bir daha kimse onlarla iş yapmaz, dolayısıyla uzun vadede zararlı çıkarlar.

2) Adamın kıymetini adam bilir: Bir kimsenin değerini ancak o kimsenin değerini ölçebilecek niteliklere sahip insanlar takdir eder.


3) Ak akçe kara gün içindir: İnsanın alın teriyle, emeğiyle ve bilgi birikimiyle kazanıp sağladıkları onu zor günlerinde yaşayacağı sıkıntılardan kurtarır.

4)  Çocuk onuna kadar ekmekçi, yirmisine kadar ortakçıdır: Çocuklar küçük yaşlarında anne ve babasından sadece yemek beklerler. Büyüdüklerinde ise onların her malına ortak olurlar.

5) Beşer şaşar: İnsan yaradılışı gereği zayıf olduğu için zaman zaman hatalar yapması doğaldır. Bunu hoş görmek gerekir.


6) Takke düştü, kel göründü: Bir ayıbı örtüp gizleyen şey ortadan kalktığında gerçek ortaya çıkar.

7) Şüphe insanı rahat komaz amma tehlikeden de korur: Her şeye şüphe ile yaklaşmak insanı rahatsız eder. Ancak bu şüphecilik karşılaşabileceği sıkıntılara karşı önlem almasını, bundan dolayı da  tehlikelere karşı kişinin korunmasını sağlar.

Kişilik Olarak Hangi Özelliklere Sahip Kişi Size Göre En Örnek Olanıdır?

 

Kişilik Olarak Hangi Özelliklere Sahip Kişi Size Göre En Örnek Olanıdır?


İnsanların kişilik özellikleri ahlaki, bireysel ve kültürel değerlerinize göre değişir ama evrensel olarak kabul edilen kişilik özellikleri  de bulunur. Bu erdemlere baktığımızda şunları söyleyebiliriz: Dürüst ve güvenilir olmak, sadakatlı olmak, empati kurmak ve affedici olmak, merhametli olmak, adaletli olmak ve adaletsizlik karşısında susmamak, cesaretli olmak, kararlı olmak, tutarlı olmak, bilgili olmak, alçakgönüllü olmak, öğrenmeye meraklı içinde öğrenme aşkı olmak, saygılı ve nezaket sahibi olmak, sorumluluk sahibi olmak, idealist olmak, ileri görüşlü olmak, gerçekçi olmak,  açık sözlü olma, sabırlı ve disiplinli olmak, çok yönlü olmak, temiz bir kalbe sahip olmak, yeri geldiği zaman iyimser yeri geldiği zaman da kötümser olmayı bilmek, kendine özgü olmak, umutlu olmak kimi kişilik özelliklerinden biridir. 


Beni en çok etkileyen kişilik özelliği insanların doğru, dürüst ve güvenilir olmasıdır. Doğru, dürüst ve güvenilir insanlar ile çalışmak, onlarla aynı yolda ilerlemek isterim. Sabırlı, disiplinli ve adaletli insanları da çok severim. Çünkü böyle insanlar kendini bilmiş, olgun ve kıymetli insanlardır. Özellikle de adaletli insanları daha fazla hayran kalırım. Ne olursa olsun adaletsizlik karşısında susmayan, haktan ve hukuktan yana olan kendi menfaatini değil doğru olanı tercih eden insanları benim model aldığım insanlardır. Bilge olan insanları da çok severim. Çünkü bilge olan kültürlü insanlardan öğreneceğim çok şey vardır.


 Merhametli olan, güzel kalpli olan, empati kurma becerisine sahip olan insanlar da ayrı bir güzeldir. Kısacası yukarıda saydığım özelliklere sahip olan herkese saygı duyar ve herkesi severim.

Akılsız Başın Cezasını (Veya Zahmetini) Ayak Çeker

 

Akılsız Başın Cezasını (Veya Zahmetini) Ayak Çeker


İyice düşünmeden alınan kararlar sonucunda ortaya çıkan sorunları gidermek için bedence, malca bedel ödemek gerekebilir. Düşüncesizce hareket edilmemelidir. Kişinin belirli bir planı ve programı olmalı ondan sonra bir işe kalkışılmalıdır. İnsan aklını iyi kullanmalıdır, bir işe başlamadan önce o iş ile ilgili ani kararlar almamalıdır. Örneğin; elinde olan tüm parasını borsaya yatırdığı zaman ve borsa da bir gün yerle bir olunca kişi elindeki tüm mal varlığını kaybetmiş olur. Böyle olduğu zaman da hem maddi olarak zarar eder, hem de manevi olarak büyük bir çöküş içine girer. 


Akılsızca hareketlerin zararı yine kişinin kendisine olur. Kişinin bedeni yorulur, ruhu yorulur, hayat neşesi kaybolur. Tüm paramızı sadece bir alana yatırmak doğru değildir. Başka bir örnek ise şunu verebiliriz: Yazılı zamanı geldiğinde dışarıda saatlerce oyun oynayıp sınavdan da düşük not alındığı zaman iş işten geçmiş olur. O alınmış olan düşük not karneye geçer. Böylece akılsız başın cezasını da yine kişinin kendi çekmiş olur. 


Trafikte hız yapmak çok tehlikelidir. Kişi bunun yüzünden hem başka insanların canına zarar verebilir hem de büyük para cezasına ve hapis cezasına çarptırılabilir. İşte bunların olmaması için akıllıca hareket etmek en doğru olanıdır. İyice düşünmeli, planlı olunmalıdır.

Kentte Yaşayan Çocukların Arkadaşlık İlişkileri Daha Çok Gelişmiştir Çünkü…

 

Kentte Yaşayan Çocukların Arkadaşlık İlişkileri Daha Çok Gelişmiştir Çünkü…


Kentte yaşayan çocukların arkadaşlık ilişkileri daha çok gelişmiştir çünkü kentlerde insan sayısı köylere göre daha fazladır. Dolayısıyla çocukların da arkadaşları daha fazla olur. Farklı kültürlerden kişilerle arkadaşlık kurmak çocukların sosyal becerilerini daha iyi geliştirir. Çocuk farklı kültürleri de öğrenmiş olur. 


Kentlerde sosyal etkinlikler köylere göre daha fazla olduğu için çocuklar da daha sık bir araya gelir, kaynaşır, oynar, konuşur, yeri geldiği zaman bir konu hakkında konu konuşulur, tartışılır ve herkes görüşünü dile getirir. Bu da farklılıkların bütün olduğunu, başka insanlara karşı da hoşgörülü olunmayı gerektirir. Çocuklar birbirlerinden daha fazla bir şey öğrenmeye başlar ve bu da çocuklar arasında derin bağlar kurulmasını sağlar re arkadaşlık ilişkileri gün geçtikçe daha da anlamlı olmaya başlar ve çocuklar birbirine sevgi ile bağlanmaya başlar. Kentlerde toplu taşıma ve ulaşım imkanları daha çok geliştiği için çocuklar daha sık bir araya gelir ve birbirinden daha çok şeyler öğrenmeye başlar. 


Kentlerde yaşayan çocuklar sosyal medya ve dijital iletişim araçlarına daha fazla erişime sahip olurlar ve bu sayede arkadaşlık ilişkilerini bu şekilde de devam ettirebilirler. Kentlerde imkan daha fazladır. Örneğin; parklar, sinemalar, alışveriş merkezleri, spor kulüpleri, çocukların daha çok içe içe olmasını sağlar. Böylece çocukların sosyal gelişimi de daha iyi sağlanmış olur.

Türk Kültüründe Komşuluk Konulu Konuşma Örneği

 

Türk Kültüründe Komşuluk Konulu Konuşma Örneği


Türk kültüründe komşuluğun önemi büyüktür. Çünkü Türkler yüzyıllardan beri komşuluk ilişkilerine önem vermiş, komşu yeri gediği  zaman aile gibi olmuş, yeri geldiği zaman dert ortağı olmuştur. Atalarımız “Ev alma komşu al,” diyerek komşunun ne kadar önemli olduğunu söylemiştir. İyi bir komşu iyi bir aile, iyi bir arkadaş, dost demektir. Kötü bir komşu ise baş belasından başka bir şey değildir. Onun için insanların oturacağı yerden önce orada oturan kişilerin nasıl özelliklere sahip olduğunu iyi araştırıp ondan sonra oralardan ev alması gerekir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Komşular birbirine maddi ve manevi anlamda destek olan, birbirlerinin günlük yaşamından haberdar olan kimselerdir. Kültürümüzde komşularımız evin bir üyesi olarak görülür, benimsenir. Yeter ki komşularımız güvenilir, dürüst  ve namuslu insanlar olsun. Önemli olan bu erdemlere sahip olabilmektir. Maddi durumu iyi olan komşu maddi durumu iyi olmayana yardım eder, acısı olanın yanında olunur, sevinci olanın sevincine ortak olunur. Yardımlaşma, dayanışma ruhudur komşuluk. Türk kültüründe komşuluk sadece fiziki yakınlık değil aynı zamanda sosyal bir sorumluluk ve manevi bir bağdır. Bu gelenek nesilden nesle aktarılarak Türk toplumun samimi ve sıcak yapısını ortaya koyar.

 

İşte tüm bunlardan dolayı komşularımızla aramızı iyi tutmalıyız ama sınırı da aşmamalıyız. Çünkü her ne kadar komşuluk iyi de olsa en iyisi ölçü olan ilişkilerdir. Atalarımız “Komşunla aranı iyi tut ama aradaki bahçe duvarını yıkma,” diyerek de komşuluk ilişkilerinde  mesafeli olmanın önemini dile getirmişlerdir. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Keskin Bıçak Olmak İçin Çok Çalışmak Gerekir Konulu Konuşma

 

Keskin Bıçak Olmak İçin Çok Çalışmak Gerekir Konulu Konuşma


Başarılı olmak için çok çalışmak, emek harcamak, sıkıntı çekmek gerekir. Böylece tecrübe edinilir. Deneyimli kişiler başarıya daha kolay ulaşırlar. Bunun için atalarımız deneyimli kişilerin  başarıya daha kolay  ulaşacağını dile getirmiştir.


 Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım

Başarılı olmak için hayata dair planları olmalıdır insanın. Çünkü insanı özgürleştiren disiplinli olmak, çalışmaktır. Tüm bunlar da başarıyı doğuracaktır. Keskin bıçak olmak çok çalışmak, tecrübe kazanmak gerekir. Yılların birikimi ve tecrübesi sayesinde insan yaptığı işte daha başarılı olur ve daha yetkin olur. Örneğin; bir öğretmen öğretmenliğinin ilk yıllarında daha deneyimsizdir ama yıllar geçtikçe daha deneyimli olur ve öğrencilerini daha iyi anlar, bir öğrencinin sorunun ne olup olmadığı hakkında daha bilgili olur ve öğrencilere nasıl yaklaşılması gerektiğinin farkında olur. Yıllar öğretmene çok şey kazandırmıştır. O öğretmen bilgili, deneyimli, kültürlü keskin bir bıçağa dönüşmüştür adeta. 

 

Ya da başka bir örnek verelim; Bir kuaför işe ilk başladığı zamanlarda çok becerikli olmayabilir ama işi yapa yapa iyice tecrübe kazanmıştır ve işini daha hızlı ve daha güzel yapmaya başlamıştır. İşte tüm bunları çok çalışmaya, tekrar tekrar yapmaya borçludur.  Bilim insanları, ilim insanları tüm başarıları çok çalışmaya borçludur. Atasözü ile anlatacaklarım ve bildiklerim bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Baharın Gelişiyle İlgili Hikaye

 

Baharın Gelişiyle İlgili Hikaye


Sabah uyandığımda hemen pencereye koştum. Güneş açmış, kuşlar ötüyordu. Meyvelerin çiçekleri açmış, kelebekler, arılar dışarıda cirit atıyordu. Çok güzel ve güneşli bir ilkbahar sabahıydı. Hemen annemle çardağa gittik ve orada kahvaltımızı güzelce yaptık. Babam hafta sonu şehir dışında olduğu için yanımızda yoktu. Kahvaltıyı yaptıktan sonra hemen dışarı fırladım. 


Futbol topunu elime aldığım gibi Harun, Hamza, Kürşad ağabeylerimi çağırdım ve onlarla futbol oynadım. Daha sonra mola verdik ve biraz dinlendik. Sonra bakkala gittik. Oradan dondurma ve çubuk aldık. Sonra çimlere uzandık ve muhabbet etmeye başladık. Biz muhabbet ederken kuşlar gökyüzünde uçuyor, meyvelerin açan çiçekleri mis kokuyordu. İlkbahar ayrı bir güzeldi. Biz uzanmış, çimlerde muhabbet ederken bir anda güneş kayboldu ve şiddetli bir şekilde yağmurlar yağmaya başladı. Şimşek çakıyor, gök gürlüyor ama biz yine de eve girmiyorduk. Annelerimiz eve girin diye bağırıyor ama biz inadına yağmurda ıslanmaya devam ediyorduk. 


İyice ıslandıktan sonra, bahar yağmurunun suyuna doyduktan sonra içeri girdik. Muhteşem bir ilkbahar gününde muhteşem ama yorgun bir gün geçmişti. Ertesi sabah da pikniğe gidecektik, papatya toplayacak, kırlarda oynamaya devam edecektik. Baharın gelişi hepimize umut ve aydınlık, huzur ve neşe kaynağı olmuştu.

Üç İstanbul Kitabı İle Klasik Sorular ve Cevapları

 

Üç İstanbul Kitabı İle Klasik Sorular ve Cevapları


1) Adnan’ın annesinin hastalığı nedir?

Cevap: Adnan’ın annesi veremdir.

2)  Kitapta ne anlatılır?

Cevap: İstanbul’un üç dönemi; Abdulhamit Dönemi İstanbul, İttihat ve Terakki Dönemi İstanbul ve  Milli Mücadeleyle Önemini Kaybeden İstanbul anlatılır. Bu dönemler Adnan'ın hayatındaki üç dönemi de içine alır. Yoksul ve idealist olan Adnan, zengin ve bir yerlere gelmiş olan Adnan, Hasta ve bedbaht Adnan anlatılır.


3)  Adnan nasıl bir yazardır?

Cevap  Para kazanmak için ve annesine bakabilmek için gazeteye yazıla yazan, özel dersler veren ve yaşadığı dönemi romanlaştırmak isteyen genç bir yazardır.

4) Adnan hangi mesleği yapmaya başlar?

Cevap: Avukatlık

5) Adnan ne sayesinde zengin bir avukat olur?

Cevap: İttihat ve Terakki’de önemli bir yere gelir ve  iktidar bağlantıları sayesinde zengin bir avukat olur.

6)  İstibdat Devri’nde, çevresinde dalkavukları toplayan, bütün ömrü dedikodu ile geçen hafiye kimdir?

Cevap: Adnan’ın en yakın dostu olan Hidayet’tir. Hidayet iki yüzlü biridir. Dışarıda Abduhamit’ten yana gibi gözükür ama dışarıda Abdulhamit düşmanıdır.

7)  Adnan iki yüzlü olan arkadaşlarının bu yönlerini bildiği halde neden onların yanından ayrılmaz?

Cevap: Kendi zaafları yüzünden gitmemezlik yapmaz. Çünkü refaha kavuşmuş ve particiliğin tatlı yanlarını almıştır bir kere.


8) Adnan kiminle evlenir?

Cevap: Adnan Belkıs ile evlenir. Belkıs yozlaşan tabakanın tipik bir örneğidir.

9) Adnan’ın sonu nasıl olur?

Ülkenin kaderinin belirlendiği Ankara’ya çağrılmayı ve eski itibarının iadesini bekleyen bedbaht bir avukat olarak hayatını kaybeder.

 10) Üç İstanbul kitabında geçen sizi etkileyen alıntılardan üç tanesini yazınız.

Cevap:” Allah bir kapıyı kaparsa, bin kapıyı açar…”

“Kitap başka, hayat başkadır."

“İnsanlar kendi rezaletlerini başkalarında görünce ne çabuk iğreniyorlardı!”

“İnsan kendi zayıf tarafını, herkesin bildiğini zanneder ve onu örtmek için zıddını söylerdi.”

 11) Üç İstanbul kitabının yazarı kimdir?

Cevap: Mithat Cemal Kuntay’dır.