Ahirete İman Etmek Kişinin Dünyadaki Davranışlarında Etkili Olur Mu?

 

Ahirete İman Etmek Kişinin Dünyadaki Davranışlarında Etkili Olur Mu?


Ahirete imanı olan, Alla inancı, peygamber inancı olan, öbür dünyanın var olduğuna iman getiren kişi dünyadaki davranışlarına elbette çekidüzen verecektir. Müslüman olan kişi elinden ve dilinden emin olan kişidir. Yalan söylemeyen, dürüst,  güvenilir ve adaletli bir kimsedir. Ahirete inanan kişi bunların farkında olarak daha dürüst insan olmak için çalışır, ahlaklı olur, adaletli olur, ibadetlerini yerine getirir, yalan söylemez gücün karşısında olmaz mazlumun ve doğrunun yanında olur.


 Çünkü önemli olan Allah'ın istediği doğrultuda bir hayat yaşamaktır. Ahirete iman etmiş kişi dünyadaki davranışlarını da güzel yönde geliştirir ve kötülükten, gıybetten uzak durmaya çalışır. Kendi alın terini yer, hırsızlık yapmaz, devlet malı yemez, rüşvet almaz, din ile insanları kandırmaz ve insanların dini duyguları ile oynamaz, dini görevlerini kimseye gösteriş yapmadan yerine getirir, nerede mazlum ve zulme uğrayan varsa onun yanında olur. Cennete gitmeyi ister ve bunun için de dinine dört elle sarılır ve hem bu dünya için hem de öbür dünya için son nefesine kadar çalışmaya, umut etmeye, alın teri dökmeye devam eder.


 Ölümden sonra dirileceğine inanan bir mümin sorumluluk bilinci ile hareket eder, iyilik ve yardımlaşma içinde olur, sabırlı ve umutlu olur, günah işlememeye gayret eder, hayatına güzel anlam yükler  bu dünyanın geçici öte dünyanın kalıcı olduğunun farkında olarak yaşamaya devam eder.

Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk Kitabında Geçen Önemli Alıntılar

 

Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk Kitabında Geçen Önemli Alıntılar

 

Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk adlı kitapta çocukların küçük yaşta maruz kaldığı her türlü fiziksel, psikolojik, sosyolojik şiddetten bahsedilir. Çocukların yaşadığı travmalar onları uzun süre kendilerine getiremese de doktorun onlar için çalışması, çocukları çok sevmesi ve onlarla bire bir ilgilenmesi çocukların daha iyi olması sağlanır. Çocuklarımıza sahip çıkmalıyız, onları korumalıyız ve onları sevgiden asla mahrum bırakmamalıyız. Mesela elini tutmalı, yüzünü okşamalı, onlara sarılmalı ve daha çok sayıda sevgi ifade eden, merhamet davranışları içinde olan davranışlar göstermeliyiz.

 

Kitapta geçen dikkatimi çeken önemli alıntılar şunlardır:


“En güçlü terapi insan sevgisidir.”

“Çocukları korumak, toplumu parçalayarak değil; toplumu güçlendirip, çocukların ihtiyaçlarına saygı duyarak yapılmalıdır.”
“Kötü muamele görmüş ve travma geçirmiş çocukların en çok ihtiyaç duyduğu şey, eskiden geçirdikleri travmanın yarattığı acıyı, sıkıntıyı ve kayıp verme durumunu dindiren sağlıklı bir toplumdur.”


" Bana, senden bahsedecek en doğru kişinin sen olduğunu düşündüm. Herkesin senin hakkında bir fikri var. Ben sen ne düşünüyorsun, onu öğrenmek istiyorum. "
“Hepimiz mutsuzluğun kesinliğini, belirsizliğin mutsuzluğuna tercih etme eğilimi taşırız.”

“Tam aksine, çocuklar yetişkinlere kıyasla travmaya karşı daha savunmasızdır…çocuklar dünyaya dirençli olarak gelmezler, onların öyle olmaları sağlanmalıdır.”

“Şiddeti ve suçları yok etmek istiyorsak ekonomik eşitsizliği azaltmak ve aile içi şiddet ve çocuk istismarı kurbanlarına yardım etmek çok büyük önem taşıdığını bilmeliyiz.”

“Sorunlu çocuklar bir tür acı içindedir ve acı insanları sinirli, endişeli ve saldırgan yapar. Sadece sabırla, sevgiyle ve sürekli olarak sağlanan bakım işe yarar; kısa vadeli mucizevi tedaviler yoktur.”

“Bütün streslerin kötü olmadığını, çocukların emniyet kadar zorluklara ve risklere de ihtiyacı olduğunu unutmamalıyız. Çocuklarımızı korumak istememiz doğal ama kendimize risksiz çocukluk arzusunun ne kadar ileri gittiğini de sormamız gerek. En güvenli oyun bahçelerinde ne salıncaklar, ne dik kaydıraklar, ne de sert yüzeyler, ne ağaçlar ne de diğer çocuklar olabilirdi. Çocukların beyinleri yaptıklarıyla ve zamanla tekrarladıkları şeylerle yavaş yavaş şekillenir. Ufak risklerle ve seçimlerin sonuçlarıyla başa çıkmayı pratik etmezlerse, daha büyük ve sonuçları daha önemli olacak kararları da almaya da hazırlıklı olamazlar.”


“Bir çocuğun beyni sözcüklerden, derslerden ve düzenlenmiş faaliyetlerden daha fazlasına ihtiyaç duyar: Sevgiye, arkadaşlığa, oyun oynama ve gündüz hayalleri kurma özgürlüğüne ihtiyaç duyar.”

“İnsanlar birbirinin yerini alamaz. Bebeklikten itibaren sevginin bedeli kaybetmenin yarattığı ıstıraptır.”

Doğru Acıdan Ağıdır Konulu Konuşma

 

Doğru Acıdan Ağıdır Konulu Konuşma


 Kusurları, yanlışları, yolsuzlukları, düzensizlikleri, kötülükleri tüm çıplaklığa ortaya koyan ve eleştiren kişinin sözleri zaman zaman insanın canını yaksa da bu sözlerden ötürü alınmamak, kırılmamak gerekir. Her biri kişinin iyiliği için söylenen sözlerdir. Bundan dolayı atalarımız doğru ağıdan acıdır demiştir.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Kusurlarımızı, yanlışlarımızı, yaptığımız kötü davranışları bizim yüzümüze diyen kişiler ailemiz, yakın dostumuz olabilir. Bu kişiler bizim kötülüğümüzü istemeyen, iyi yolda olmamızı isteyen kimselerdir. Hatalarımızı söyledikleri zaman onlardan nefret etmemeliyiz, onlara düşmanlık etmemeliyiz. Aksine kötü yanlarımızı eleştirdiği için, tarafsız olduğu için onlara teşekkür etmeli ve kendi davranışlarımızı düzeltmeliyiz. Böylece daha iyi insan, daha doğru insan ve daha sorumluluk sahibi insan oluruz. Kırılmanın, alıngan olmanın bir anlamı yoktur.


 Akılcı olmalıyız, doğrular canımızı yaksa da buna tepki göstermemeliyiz ve doğru yolda gitmeliyiz. Çünkü yanlışlarımızı bize sevdiklerimiz söyler, başkalarının umrunda bile olmayız. O yanlışları bize söyleyen kişiler de gerçekten bizi seven, sayan kimseler olur. Bu konu hakkında anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ederim..

Matematiği Nerelerde Görmekteyiz?

 

Matematiği Nerelerde Görmekteyiz?


Matematik sadece okulda anlatılan, sınavları yapılan bir ders olmaktan öte hayatımızın her alanında bize yarayacak olan pozitif bilimlerden biridir. Matematiği iyi bilmek zekamızı daha da geliştirir ve günlük hayatta da bize çok yardımcı olur. Günlük hayatımızda mesela yemek yaparken kek yapacağımız belli bir tarife göre o keki yapmak için bir su bardağı süt, bir su bardağı yağ, üç yumurta vb. gibi matematiği kullanabiliriz. Alışveriş yaparken, saatte ve zaman yönetiminde, yemek yaparken, yolculukta matematikten faydalanırız.  Doğada da matematikten faydalanırız. Örneğin arıların yaptığı ballar altıgendir. 


Dünyanın hareketleri, güneşin doğma ve batma süreleri bile matematiksel hesaplarla yapılır. Sanatta ve mimaride,  spor ve eğlencede, toplum ve ekonomide, teknolojide kısacası hayatın her alanında matematik olmazsa olmazlarımızdandır. Bunun için matematikten kaçış yoktur. Ondan dolayı da küçük yaşlarda matematiğin temeli iyi atılmalı ve ileri de büyük sıkıntılar yaşanmamalıdır.  Unutmayın ki matematik hayatın gizli dilidir. 


Matematik aklın sporudur. Hayatı anlamak istiyorsan sayıları dinle. Her denklemde bir çözüm, her problemde bir umut vardır. Bunun için iyi ki  matematik vardır.

Sevdiğiniz Bir Hayvanı Kişileştirerek Aşağıya Onun Duygularını Anlatan Hikaye Edici Metin Yazınız

 

Sevdiğiniz Bir Hayvanı Kişileştirerek Aşağıya Onun Duygularını Anlatan Hikaye Edici Metin Yazınız


Hava kararmış, yağmurlar başlamış ve tavuklar kümese girmişti. Tavukların başı olan Anne Tavuk Şirin küçük tavuğun yuvaya girmediğini görünce endişelendi ve diğer tavuk arkadaşlarına dönerek Minnak nerede diye sordu. Tavuklar hep bir ağızdan arkamızdan geliyordu ama galiba bize yetişemedi dediler. Anne Tavuk Şirin hemen hava iyice kararmadan koşarak dışarı çıktı. Koştu koştu ve yolun kenarında Minnak'ı gördü. 


Minnak yerde yatıyor ve karnı ağrıyordu. Anne Tavuk Şirin’e dönerek iyi ki geldin, iyi ki beni buldun canım anneciğim dedi. Sen olmasan burada hasta olup kalacaktım. Sen geldin kendime geldim. Birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olmak, bir yere ait olmak ve sevildiğini hissetmek ne güzel bir duyguymuş dedi. Anne Tavuk da ona sarıldı ve onu kucağına alarak yuvaya götürdü. 


Diğerleri de hep bir ağızdan Minnak’a hoş geldin güzel kardeşimiz dediler ve başladılar gık gık gıdak demeye. Sonra hepsi güven içinde, sevgi içinde uykuya daldı. Sabah güneşi ile Horoz Baba’nın sesi tavukları uyandırdı ve yine güzel bir güne hep bir ağızdan merhaba diyerek yaşamaya devam ettiler.

Yeşil Vatan Geleceğimizdir Çünkü….

 

Yeşil Vatan Geleceğimizdir Çünkü….


Yeşil vatan geleceğimizdir çünkü vatan yeşil olmazsa, ormanlarımız yanarsa vatan diye bir şey kalmaz ve çorak ve kirli bir ülkede, kirli bir dünyada yaşamaya başlarız. Yeşil vatandır çünkü ormanlarımız sayesinde temiz hava alırız, ormanların içinde binlerce canlı türü yaşar ve orman binlerce canlı türüne ev sahipliği yaparak doğanın dengesini korumaya devam eder. Yeşil vatandır çünkü doğa olmadan, ormanlar olmadan vatan olmaz. Toprak, hava, su ve ormanlar korunmazsa, temiz bırakılmazsa o coğrafyada yaşamak da imkansız hale gelir. Yeşil yaşamın kaynağıdır. Ormanlar bizlerin nefesidir. Tarım alanları gıdamız, su kaynakları ise geleceğimizdir. 


Yeşil vatandır çünkü yeşil olmayan bir vatan, gelecekte yaşanabilir bir yurt olmaz. Yeşil vatandır çünkü ormanlarımız bize aidiyet duygusu hissettirir, huzur ve özgürlük hissettirir. Güven hissettirir, birlik, beraberlik, dayanışma, koruma hissettirir. İşte tüm bunlardan doğamızı, ormanlarımızı, su kaynaklarımızı, havayı, toprağı korumalıyız: Orman yangınlarının çıkmaması için var gücümüz ile mücadele etmeliyiz ve orman yangınlarına dur demeliyiz, bilinçli vatandaş olmalıyız ve vatanımızı, ormanlarımızı korumalı ve çok ama çok sevmeliyiz.


 Yeşil vatandır çünkü yeşil yok olursa salgın hastalıklar başlar ve hayat da kötü bir şekilde son bulur. Bunun için gelin birlik olalım vatanımıza ve yeşilimize sahip çıkalım ve onu koruyalım ve tertemiz bırakalım. Çünkü gelecek nesillerin de bunda hakkı vardır.

Babaannem Geri Döndü Kitabının Özeti

 

Babaannem Geri Döndü Kitabının Özeti


Çınar adındaki çocuk ailesiyle mutlu bir hayat sürmektedir. Her ne kadar ailesi Çınar’ı çok sevse de kimi zaman ondan şikayet eder ve onun yaramazlıklarını yakınlarına anlatırmış . Çünkü kendilerinin de çocuk olduğunu unutup giderlermiş. Bir gün ailece evdeyken kapı çalınmış ve gelen kişi Çınar’ın babaannesiymiş. Çınar’ın bu dünyada sıkılmadığı tek yer babaannesinin eviymiş ama bu defa babaanne onların evine gelmiş. Hasibe Babaanne eve geldiğinde ilginç bir şekildeymiş. Saçları değişmiş, kıyafetleri değişmiş, konuşması değişmiş bundan dolayı Çınar ve ailesi büyük bir şok yaşamış. Babaanne Hasibe Hanım Çınarlara geldiği zaman yanında çok sayıda eşya getirmiş. Şapka, balerin eteği, balıklar, kaplumbağalar, köpek, kedi vb. Bir de boş valiz varmış. O valizin içi boşmuş. O valizde de babaannenin hayali arkadaşı olan Rıfkı varmış. Babaannenin tavırları çocuk gibi olmuş. Mesela şöyle diyormuş:” naber millet naaaabıyonuz.” Bu duruma çok şaşıran aile Hasibe babaannenin aklını yitirdiğini düşünmüş ve onu alıp hemen bir doktora götürmüşler. 


Doktor babaannedeki hastalığın teşhisini koymuş ve hastalığının adı  uslu çocuk sendromu hastalığıymış. Aile babaanneyle en ince ayrıntısına kadar ilgilenmiş ve onu tıpkı bir çocuk gibi sevmişler, korumuşlar, yaramazlıklarına göz yummuşlar ama en sonunda çok yorgun düşmüşler ve üzülmekten bitap düşmüşler. Çınar ailesi ile geçirdiği eski zamanları özlemiş, babaannesinin eski halini özlemiş ve bir gün o yatarken onun yanına yatmış ve babaannesi ona sımsıkı sarılmış ve kuzum demiş. Sabah olduğunda babaannesi hiçbir şey yokmuş gibi eski haline dönmüş ve tüm yaptıklarının oyun olduğunu gelinine, oğluna ve kızına anlatmış. Meğer ki babaanne aklını kaybetmemiş sadece çocuklarından sürekli şikayet eden kızına ve gelinine, oğluna ders vermek istemiş. Çünkü Çınar’ın babası da halası da küçükken yaramazlıklar yaparmış. Bunun için de babaannesi Çınar’ın yaptığı yaramazlıkları, Beren’in yaptığı yaramazlıkları çocuk oldukları için yaptıklarını anlatmış ve her çocuğun küçükken yaramaz olacağını aileye anlatmak istemiş.


  Aslında babaanne aileye büyük bir ders vermiş ve her çocuğun çocukken yaramazlık yapmasının olağan bir şey olduğunu anlatmak istemiş ve böylece olay şimdi anlaşılmış. Daha sonra babaanne kendi evine dönmüş, Çınar ve ailesi Hasibe Babaannenin iyileştiğine çok ama çok mutlu olmuş.

Yaz Tatilinde Neler Yaptınız?

 

Yaz Tatilinde Neler Yaptınız?

 

Yaz tatilinde ilk olarak dinlenmeyi tercih ettim ve doyasıya uyudum. Kısa süreliğine kitaplardan uzak durdum ve yaklaşık on beş gün sonra kitap okumaya tekrar başladım. Sokakta arkadaşlarımla mahalle oyunları oynadık. Koştuk, yorulduk, terledik, güldük, eğlendik ve yeri geldiği zaman da tartıştık. Yaz tatili her hali ile güzel geçti. İlk bir ayı evde geçirdikten sonra ikinci ayında ailemle Karadeniz turuna çıktık.

 

Samsun, Ordu, Trabzon, Rize, Karabük gezisi yaptık. Farklı şehirleri görmek, farklı kültürleri görmek güzel oldu. Gittiğim tatil beldelerinden sevdiklerime küçük hediyeler aldım, denize girdim ve kumun ve güneşin tadını çıkardım. Doyasıya yüzdüm. Tarihi ve doğal yerleri gezdik. Gittiğim yerler gerçekten ilgi çekici ve çok güzel yerlerdi. Örneğin; Trabzon’daki Sümela Manastırı  ve Uzungöl harika bir yerdi. Rize’deki lale lokantasındaki kuru fasulyenin tadı bir başkaydı. Kıble Dağı Camiine gittik ve orası da muhteşemdi. Çok sayıda yer gezdik ve en sonunda yorulduk.

 

 Daha sonra evimize döndük. Yaşadığım şehirde doğa aktivitelerine katıldım. Arkadaşlarımla, komşularımla güzel anlar geçirim. Pikniğe gittik, mangal yaptık, top oynadık ve muhteşem anlar yaşadık. Egzersizlerimi de ihmal etmedim. Büyük annem ve büyük babamı ziyaret ettik, çok sayıda kitap okudum ve dinlendim. Yaşadıklarım bunlardır.

En Yakın Dostunuzu ve Bu Dostluğun Sizde Bıraktığı Hisleri Yazınız

 

En Yakın Dostunuzu ve Bu Dostluğun Sizde Bıraktığı Hisleri Yazınız


En yakın dostum Seher   adında arkadaşımdır. Seher çok anlayışlı ve empati kurabilen bir arkadaştır. İlkokul yıllarımda ailemin maddi durumu çok iyi olmadığı için babam her şeyi alamıyordu ve büyük sıkıntı yaşıyorduk. Seher adındaki dostum, benim en yakın arkadaşım ve ailesi bana ve aileme her zaman destek olmuştur. Bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadılar. Seher okula getirdiği keklerden, poğaçalardan bana da getiriyordu ve böylece benim de beslenme oluyordu. Onların bize yaptığı insanlığı hiçbir zaman unutmayacağım.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,


Dostum olan kişi paylaşmayı seven, merhametli ve insan gibi bir insandır. İnsani özelliklerinin hepsi onda mevcuttur. O her zaman güler yüzlü ve paylaşımcı bir arkadaş olmuştur. Şu anda ortaokula gidiyorum ve Seher ile okulları ayrılmak zorunda kaldık. Çünkü dostumun ailesi başka bir şehre taşındı. Onun bende bıraktığı hisler şunlar olmuştur: Güven duygusu, aidiyet duygusu, sevgi, saygı, paylaşma ve dayanışma, merhamet, aydın bakışlar, hayat dolu gülümsemesi kalmıştır. 


Onu çok seviyorum ve sevmeye de devam edeceğim. Dostumla telefonda görüşmeye devam ediyorum. Bizim de maddi durumumuz iyi oldu ve biz de onlar zor duruma düştüğü zaman yardım ettik ve böylece dostluğumuz daha çok pekişti. Bu konu hakkındaki konuşmalarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum, konuşmama burada son veriyorum.

Türkiye’nin Hangi İlinde Yaşamak İsterdiniz? Niçin?

 

Türkiye’nin Hangi İlinde Yaşamak İsterdiniz? Niçin?


Türkiye’nin en güzel ve en gelişmiş illerinden olan İstanbul’da maddi durumum iyi olacak şekilde yaşamak isterdim. Yani zengin de olmak isterdim. Çünkü yoksul bir şekilde olunca orada yaşamak daha güç olabilir. Çünkü İstanbul büyük bir şehir olduğu için her şey orada daha pahalı yani orada hayat pahalılığı vardır. İstanbul'da yaşamak isterdim çünkü orası doğal güzellikleri ve tarihi güzellikleri olan bir şehrimizdir. Akşamları deniz kenarına gider arada bir balık ekmek yerdik. Denizin havası, denizin  kokusu beni mest ederdi.


 İstanbul'da yaşamak isterdim çünkü çok gelişmiş bir şehirdir. Her yenilikten anında haberimiz olurdu. İstanbul farklı kültürlerin, mutfakların ve dillerin bir arada olduğu bir şehirdir. Her köşesinde tarih kokar ve geçmişimin izleri içinde yaşamak beni mutlu ederdi. Konserlere giderdim, tiyatroya giderdim, sergilere katılırdım ve her türlü etkinliğe vakit buldukça giderdim. Çünkü İstanbul her açıdan çok avantajlı bir şehirdir. Trafik sorunları var ama o kadar da olacak. 


Çünkü bir şehir her şeyi ile mükemmel olmayabilir ama İstanbul genel olarak mükemmele yakın bir şehirdir. İstanbul Boğazı'nda gün batımını izlemek isterdim ve daha çok sayıda nedenlerim olabilir. Onun için ülkemin İstanbul şehrinde hayatımı devam ettirmek isterdim.