Kınalı Serçe Kitabında Geçen Anlamlı Sözler

 

Kınalı Serçe Kitabında Geçen Anlamlı Sözler


Saray adetlerini, işgal yıllarını, değişen toplumu ve yeniden yeşeren ümidi bu kez bir Şamaroğlan'nın gözünden anlatıyor. Kahkaha ve hüznü bir araya getiren bu tarihi yolculuk, Türk tarihçiliğinin büyük ismi İlber Ortaylı'nın verdiği bilgilerle zenginleşiyor. 


Kınalı Serçe kitabında geçen alıntılar şunlardır:

“Çocuk olunca hiçbir derdinin olmadığını sanıyorlar. Sanki bizim üzülecek hiçbir şeyimiz yok. Aklımızdan hiç hüzünlü şeyler geçmez. Hiç üzülmeyiz sanıyorlar.”

“Burada bana çınar ağacından başka sarılan yok. Sevenim çok ama kimse sarılmanın ne olduğunu bilmiyor. Sevdiklerini enseme vurarak, kulağımı çekerek, beni kızdırıp sinirlendirerek gösteriyorlar.”


Ben kınalı serçeyim. İşimi iyi yaparım. Sen de kınalı serçe olunca o zaman konuşuruz..

“Kendi tarihini iyi bilen, geleceğinden korkmaz.”
Atatürk, Türk tarihinin çok önemli bir lideridir. Tarihin akışını değiştiren, ona mührünü vuran veya büyük tehlikelere mâni olan liderler her memleketten çıkmaz. Nitekim Türklerin büyük mareşalleri, büyük devlet adamları her asırda vardı. Fakat Atatürk dünya tarihinin de nadiren gördüğü bütünleyici bir yönetici, bir dehadır. Bugün halen özlemle anılıyorsa ve gönülden seviliyorsa bu, beyhude değildir...”

“Yıllar, yüzyıllar geçer, elbet bir şeyler değişir, devletin adı bile değişir Türk’ün adı değişmez. Unutma, bizim şimdi Osmanlı İmparatorluğu dediğimiz, eskinin Osmanlı Beyliği’dir. O, Türklerin beyliğiydi, bu da Türklerin imparatorluğudur. Yarın adı belki aynı kalır, belki başka bir şey olur. Ama ne olacaksa yine Türklerin olur.”

“Memleketi koruyacağız, dilimizi koruyacağız, kültürümüzü koruyacağız, tarihimizi koruyacağız; sarayları, binaları, sokak taşlarını, surları, türküleri, şiirleri, masalları koruyacağız. Yediğimiz ekmeğin, içtiğimiz suyun tadını bile koruyacağız. Herkes bir ucundan tutacak.”

"Burada mı çalışıyorsun?" diye sordum çocuğa. Kafasını salladı sadece. İnsanların bu kafa sallama huyuna sinir oluyorum, ne dediklerini bir türlü anlamıyorum. Kelimeler çuvala mı girdi, doğru dürüst konuşsanıza!!

 “Ben bir tek biz sarayda yaşıyoruz sanıyordum, meğer herkesin evi kendine saraymış.”


“O an anladım durmadan çalışan, işini hakkıyla yapmaya gayret eden herkesin neden Kınalı Serçe olduğunu. O an anladım bundan böyle benim de kınalı Serçe olduğumu...”

“Türklerin tarihini iyice bir öğren, atalarını iyi tanı. Ben iyi bilirim, işte bu yüzden de korkmam. Sen de öğren, sen de korkma!”

Ben Kirke Kitabı İle İlgili Klasik Sorular ve Cevapları

 

Ben Kirke Kitabı İle İlgili Klasik Sorular ve Cevapları


1) Ben Kirke’nin amcası olan  Prometheus, neden cezalandırılmıştır?

Cevap:  Ölümlülere yardım ettiği için.

2) Kirke’nin amcası kim tarafından cezalandırılacaktır?

Cevap: Zeus

3)  Kirke’nin amcasına verilen ceza nedir?

Cevap:  Kirke’nin amcasına verilen ceza Kafkas Dağları’nda bir kayaya zincirlenerek, her gün bir kartal tarafından karaciğerinin yenilmesidir.

4) Ailesi Kirke için ne diyordur?

Ailesi Kirke’yi çok çirkin buluyor, çirkin olduğu için onu dışlıyorlar ve onu hiç sevmiyorlar. Kirke sevgisiz bir ortamda büyüyor ve sevilmediğine çok üzülüyor.


5) Kirke’nin annesi her doğum yaptığında eşi ona ne hediye eder?

Cevap:  Değerli bir taş.

6) Kirke ailesi tarafından dışlandığı için tek başına kalır ve sosyalleşmek için bir ölümlü ile tanışır. O ölümlünün adı ve mesleği nedir?

Cevap: Ölümlünün adı Glaukos ve mesleği balıkçılıktır.

7) Kirke neden ölümlüler dünyasına girmeye çalışır?

Cevap: Yalnız kaldığı için

8) Kirke’yi ıssız bir adaya kapatıp yüzyıllarca burada kalmasına sebep okan tanrı kimdir?

Cevap: Zeus

9) Kirke büyücülük güçlerinin olduğunun nasıl farkına varır?

Cevap:  Glaukos  adlı balıkçıyı Tanrı’ya dönüştürdüğü zaman.

10) Kirke’nin tek dostu kimdir?

Cevap:  Aietes

11) Kirke kimi kıskanıp o kişiyi bir canavara dönüştürmüştür?

Cevap: Skylla

12) Kirke  neden ve nereye sürgün edilmiştir?

Cevap:  Çünkü Skylla’yı canavatra dönüştürdüğü için Zeus tarafından Aiaie  adlı adaya sürgün edilmiştir.

13) Kirke ne ile büyü yapmayı dener ve değişik büyüler yapmaya çalışır?

Cevap: Bitkiler ile.

14) Kirke’nin birliktelik yaşadığı kişinin adı nedir?

Cevap:  Odysseus


15) Kirke’nin çocuğunun canının alınması gerektiğini söyleyen Tanrı'nın adı nedir?

Cevap: Athena

16) Kirke’nin çocuğunun adı nedir?

Cevap: Telegonos

17) Telegonos, annesinden izin isteyip babasının kral olduğu  ………………..’ya gitmek istediğini söyler.  Burası neresidir?

Cevap: İthaka

18) Telegonos neden babası ile hayal kırıklığı yaşar?

Çünkü babası tarafından hoş karşılanmaz ve kabul edilmez. Çünkü babası Telegonos’u kendisini öldürmek isteyen düşmanlarından biri sanır.

19) Telegonos’un babasının ilk eşinin adı ve ilk oğlunun adı  nedir?

Cevap:  İlk eşinin adı Penelope, oğlunun adı ise  Telemakhos’tır.


20)Ben Kirke kitabında sizi etkileyen alıntılardan beş tanesini yazınız.

Cevap:
"Cüretkar hareketlerle utanmazlık aynı şey değildir."

"Çocuklar, biri diğerinin yerine geçebilecek tahıl çuvalları değildir."

''Hayatım çamurdan ve derinlikten oluşuyordu ama ben o karanlık suların bir parçası değildim. O suların içindeki bir varlıktım.''
En muhtaç durumdakilerin en nefret ettiği şey minnettarlıktır, sırf kendilerini yeniden iyi hissetmek için İlk fırsatta saldırırlar.

“Kendimi yaşarken ölüme mahkûm etmeyeceğim.”

21) Ben Kirke adlı kitabın yazarı kimdir?

Cevap:  Madeline Miller

Kınalı Serçe Kitabı İle İlgili Klasik Sorular ve Cevapları

 

Kınalı Serçe Kitabı İle İlgili Klasik Sorular ve Cevaplar


1) Kınalı Serçe neden yere yatar ve ayaklarını gökyüzüne doğru kaldırırmış?

Cevap:  Çünkü gök gürlermiş. Gök gürlediği için de böyle yaparmış

2) Şamaroğlan'ı nerede yaşarmış?

Cevap: Topkapı Sarayı

3) Kitap neyi konu edinir?

Cevap: Saray adetlerini, işgal yıllarını, değişen toplumu ve yeniden yeşeren ümidi konu edinir.

4) Kitabın ana kahramanı  olan Şamaroğlan kaç yıl yaşamıştır?

Cevap: Yüz beş yıl yaşamıştır.


5) Lala şehzade yerine kime kızarmış?

Cevap: Şamaroğlan

6)Kitabın ana kahramanı ağaca sarıldığında onun yanına kim gelmiştir?

Cevap: Padişah gelmiştir.

7)  Kınalı Serçe kitabında olaylar kimin gözünden anlatılır?

Cevap:  Küçük bir çocuğun gözünden anlatılır.

8)  Şamaroğlan’ın  özellikleri nelerdir?

Cevap:  Empati kurma becerisi yüksek olan, zeki ve gözlemci biridir.

9) Umut, direnç ve inancı temsil eden kimdir?

Cevap: Kınalı Serçe

10)  Kınalı Serçe kitabı hangi dönemi anlatır?

Cevap:   Kınalı Serçe kitabı; Osmanlı Devleti’nin son dönemi ve Cumhuriyet’in ilk yılları anlatılır.

11) Kınalı Serçe kitabının yazarı kimdir?

Cevap: Şermin Yaşar

12) Şamaroğlan kaç yaşındadır?

Cevap: Dokuz yaşındadır.


13) Kitapta geçen alıntılardan iki tanesini yazınız.

Cevap: “Atatürk, Türk tarihinin çok önemli bir lideridir. Tarihin akışını değiştiren, ona mührünü vuran veya büyük tehlikelere mâni olan liderler her memleketten çıkmaz. Nitekim Türklerin büyük mareşalleri, büyük devlet adamları her asırda vardı. Fakat Atatürk dünya tarihinin de nadiren gördüğü bütünleyici bir yönetici, bir dehadır. Bugün halen özlemle anılıyorsa ve gönülden seviliyorsa bu, beyhude değildir...”

“Çocuk olunca hiçbir derdinin olmadığını sanıyorlar. Sanki bizim üzülecek hiçbir şeyimiz yok. Aklımızdan hiç hüzünlü şeyler geçmez. Hiç üzülmeyiz sanıyorlar.”

“Burada bana çınar ağacından başka sarılan yok. Sevenim çok ama kimse sarılmanın ne olduğunu bilmiyor. Sevdiklerini enseme vurarak, kulağımı çekerek, beni kızdırıp sinirlendirerek gösteriyorlar.”

“Ben bir tek biz sarayda yaşıyoruz sanıyordum, meğer herkesin evi kendine saraymış.”

14) Kınalı Serçe kitabının yazarları kimlerdir?

Cevap: İlber Ortaylı ve Şermin Yaşar

Çamur Çocuk Kitabı İle İlgili Klasik Sorular ve Cevapları

 

 

Çamur Çocuk Kitabı İle İlgili Klasik Sorular ve Cevapları

 

1) Çamur Çocuk adlı kitapta yer alan çocukların neden adları yoktu?

Cevap: Çünkü bu çocuklar savaş olurken savaştan kaçmışlardır. Savaştan kaçtıkları sırada ise kimliklerini kaybetmişlerdir.

2) Çocuklar kendilerini özgür hissetmedikleri için yani özgürlüklerini kısıtlı hissettikleri için ne yapmışlardır?

Cevap: Kampı terk etmek istemişlerdir.

3) Kitapta geçen olayda olaylar kimin gözünden anlatılır?

Cevap: Kitapta çocukların adları harflerle sembol edilmiştir. Dolayısı ile ile olaylar da  I’nın gözünden  anlatılır.


4) Çocukların kaldığı kampta pasaporta ne deniliyordu?

Cevap: Yaşam Defteri deniliyordu.

5) Gençlik kulübünde yer alan ve V ve L adlı kızlar niçin içeri alınmamıştı?

Cevap: Çünkü Gençlik kulübüne sadece erkekler alınabilirdi.

6) 3 Temmuz kimin doğum günüydü?

Cevap: I’nın

7) Çocuklara neden harflerle isim verilmiştir?

Cevap:  Adlarının ne olduğu bilinmediği için onlara harflerle isimler verilmiştir.

8)  Çocukların en büyük hayali ve özlemi nedir?

Cevap: Kimlik sahibi olmak, bir aile bulmak ve o ailenin yanında ait olma hissine sahip olmak ve onlarla yaşamak.


9) Kitabın ana teması nedir?

Cevap: Kimlik sahibi olmak, kendilerini sevebilecek bir aileye verilmek ve umutlarını asla kaybetmemek. Savaş, mültecilik, göçmenlik, kimsesiz çocuklar gibi konulara yer verilmiştir.

10) Çamur Çocuk adlı kitabın yazarı kimdir?

Cevap:  Steve Tasane

Çocuğunuzu Anlatan Bir Mektup Yazınız

 

Çocuğunuzu  Anlatan Bir Mektup Yazınız

 

Çocuğumun kıymetli öğretmeni Ebru Hanım,

 

Kemal adındaki çocuğum  güzel yüzlü siyah gözlü, iki tane çok güzel gamzeleri olan, bakışları masum bir can parçasıdır. Çocuğum olduğu için onu çok seviyorum. Çünkü benim kıymetli Kemal’im adalet duygusu çok yüksek olan, insanlara yardım etmeyi seven, arkadaşları ona kötü davransa bile onların arkasından  kötü konuşmayan ama hakkını da aramayı bilen akıllı bir çocuktur. Çok duygusal olduğu için hemen alıngan olabiliyor ve bu durumda da kendisini çok üzüyor. Onun bu kadar hassas bir kişiliğe sahip olması beni endişelendiriyor. Çünkü aşırı hassas bir ruha sahip olan kıymetli yavrumun ileride çok üzüleceğinden korkuyorum. Onun için Kemal’i hayata daha iyi hazırlamaya çalışıyorum ve aşırı alıngan olmaması için elimden gelenleri yapıyor, onunla sohbet ediyor ve onun konuşmalarını dinliyorum. Kemal’in dünyası çok renkli ve samimi.

 

Bu konu da sizin de elinizden geleni yapacağınıza eminim kıymetli Ebru Hocam. Ona çok değer veriyorum. Çünkü Kemal bana Yüce Allah’ın verdiği büyük bir emanet, büyük bir candır. Hiç boş durmayan, kendini geliştirmeyi seven bir çocuktur. Kendine özgü yetenekleri vardır. Çok güzel resim yapar, psikomotor beceri gerektiren işlere eli çok yatkın, zeki, duyarlı ve meraklı bir çocuktur. İçinde müthiş bir öğrenme isteği vardır. Onun için hiç boş durmaz. Biraz  yetersiz olduğumuz konu kitap okuma konusudur. Çok zeki ama kitap okuma konusunda biraz eksik. Onu daha çok kitap okuma konusunda yönlendirirseniz çok memnun olurum değerli hocam. Futbola gidiyor ve futbolda çok başarılı. Futbol oynamak onun için hayatın anlamı. Çünkü futbola gideceği zaman hayat dolu oluyor ve çok iyi oynadığı zaman cıvıl cıvıl oluyor. Onun için futbol büyük bir tutkudur. İleride dünyaca ünlü bir futbolcu olmak istiyor. Bu onun en büyük hayali.

 

 Tuttuğunu koparmayı seven bir çocuktur. Bir şeye karar verdiyse onu yerine getirmek için sonuna kadar çalışıyor. Azimli, kararlı ve çalışkan bir çocuktur. Genelde sorumluluklarını yerine getiren bir çocuktur ama bazı zamanlar tembelleşebiliyor. Onu uyarınca kendine geliyor ve daha sorumluluk sahibi ve bilinçli bir çocuk oluveriyor. Hayvanları çok seviyor, ağaçları çok seviyor ve onları korumaya çalışıyor. İnsanlara yardım etmeyi çok seviyor. Güzel bir kalbe sahip olan, bencillikten uzak tatlı mı tatlı bir çocuktur benim güzel yavrum. Çocuğum hakkında söyleyeceklerim bunlardır. Her şey için çok teşekkür ederiz hocam, sevgi ile, ilgi ile kalın…

Bir Göz Ağlarken Öbür Göz Gülmez

 

Bir Göz Ağlarken Öbür Göz Gülmez


Birbirine çok yakın insanlardan biri sevinçli iken diğerinin  mutlu olması mümkün değildir. Aile bireylerinden birinin hastalık ve benzeri durumlardan ileri gelen üzüntüsü ailenin tümünü etkiler. Dolayısıyla ailede bir kişinin başına gelen üzücü bir olay bütün aile fertlerinin başına gelmiş gibi olur. Hemen hepsi de aynı ölçüde acı çeker, üzüntülü olur, kalp sızlar ve yanar. 


Bir kesimi büyük sıkıntılar çekerken diğer kesimlerinin rahatlık içinde olması yadırganacak ve sosyal çalkantılara neden olabilecek bir durumdur. Bunun için atalarımız” bir göz ağlarken öbür göz gülmez.” der. Örneğin aileden büyüklerden biri ağır bir kanser hastası olduğu zaman aile bireylerinin hepsinin yüreği yanar ve ailedeki bireyler üzüntüden uzun bir süre kendine gelmez ve canları yanar. Yani ailedeki bir kısım eğlenmeye gezmeye devam ederken diğeri de üzülmeye devam eder gibi bir durum olmaz. 


Herkes üzülür, herkes eğlenceyi, zevki bir köşeye bırakır ve o hasta olan büyükleri için ellerinden gelen her türlü maddi ve manevi desteği sağlamak için  yürek birliği yaparlar. Birlik, beraberlik ve dayanışma içinde o büyüklerine destek olurlar. Ona dokunurlar, onu severler ve onun yanından ayrılmazlar. Çünkü bir göz ağlarken öbürü gülmez hepsi ağlar, hepsi acı çeker ve hepsinin içi kan ağlar.

 

Bir Tutam Tarhanan Varsa Ehline Pişir

 

Bir Tutam Tarhanan Varsa Ehline Pişir


 Tarhana, Anadolu’da kıtlık zamanlarında bile pişirilen, bereketli ve değerli bir gıdadır. Bir tutuma demek ise  az miktarda demektir. Ehline pişir demek ise onu hak edene yap anlamına gelir. Yani bir kimsenin imkanları az olduğu halde elinde bulunan kıymetli bir şeyi değerini bilecek kişiye verirsen daha doğru olur. Çünkü o az olan şey hak edenin elinde olursa daha anlamlı olur. Yani kıymet bilene kıymet vermek gerekir. Bu her ne olursa olsun.


 Örneğin;  Bir öğretmen okul dışında kalan zamanlarında maddi durumu iyi olmayan ve özel derse muhtaç olan, meraklı ve öğrenme isteği olan bir öğrencisine  bir şeyler  anlatır ve o öğrencisi için  için elinden gelen fedakarlığı yapar. Çünkü o meraklı öğrenci öğretmeninin onun için gösterdiği çabayı hak ediyordur. Belki öğretmenin zamanı çok kısıtlıdır ama o öğrenci bu zamanı hak ediyordur. 


Az olan nimeti, onu takdir eden insanlarla paylaşmak gerekir. Hem o nimet boşa gitmemiş olur hem de karşılıklı sevgi ve saygı ortamı oluşur. Atasözünden anlatılmak istenen sadece yemek değildir. Bilgi, emek, zaman, mal, dostluk, sevgi vb.’dir. Elindeki kıymetli bir şey az da olsa onu hak edene ver ki anlamlı olsun, için de rahat etsin.

O Mu Bu Mu (Kalp Kırmak Mı Pot Kırmak Mı? Bitap Düşmek Mi Gözden düşmek Mi?)

 

 

 O Mu Bu Mu (Kalp Kırmak Mı Pot Kırmak Mı? Bitap Düşmek Mi Gözden düşmek Mi?)


1) Kalp Kırmak mı pot kırmak mı?

Cevap: Aslında ikisinin de yapılması doğru olmaz ama biri daha ağır olur ve insanda hasar oluşturabilir. Bu da elbette kalp kırmaktır. Çünkü kalbi isteyerek kırarız ve karşıdaki kişiyi incitmiş oluruz ve onu çok üzmüş oluruz. Onun için kalp kırmayı değil pot kırmayı tercih ederdim. Kalp kırmaktansa pot kırmak her zaman daha hafif ve onarılabilir bir durumdur. Kalp kırmak mı pot kırmak mı diye bakıldığında verecek cevabım elbette pot kırmak olacaktır. Çünkü kalp kırılınca bir daha yerine gelmeyebilir ve kalbini kırdığımız kişi bizi eskisi kadar sevmez ve bize olan inancı ve güveni sarsılır. Oysa pot kırdığımız zaman bu bir gaf olur, açıklanır, düzeltilir ve çoğu zaman da affedilir. Bunun için pot kırmak daha mantıklıdır diye düşünüyorum.


2) Bitap düşmek mi gözden düşmek mi?

Cevap: Bitap düşmek çok yorulmak, halsiz kalmaktır. Oysa gözden düşmek bir itibar kaybıdır, güven kaybıdır. İkisi arasında kalsam elbette bitap düşmeyi tercih ederdim. Çünkü bugün yorulduysam yarın dinlenirim ama birinin gözünden düşersem bir daha aynı değere sahip olamam. Onun  için tercihim bitap düşmektir.


3) İğneyle kuyu kazmak mı, deveye hendek atlatmak mı?

Cevap: Deveye hendek atlatmak: Zorluk, daha çok imkansızlığı anlatır.

İğneyle kuyu kazmak: Zordur ama sabredilirse başarılı olunur. Onun için tercihim iğneyle kuyu kazmak olurdu. Çünkü birinin sonunda amacına ulaşıyorsun ama diğerinde amaca ulaşmak zordur.


4) Bata çıka mı, düşe kalka mı?

Cevap: Bata çıka demek: Genellikle karışıklık ve çıkmaz bir durumun içinde kaybolmaktır. Düşe kalka ilerlemek ise; çaba, azim göstererek sonuca gitmektir. Ben de düşe kalka ilerlemeyi tercih ederdim çünkü burada zor da olsa ilerleniyor ve pes edilmiyor. Yani bir karışıklık olmuyor.


5) Göle maya çalmak mı, ipe un sermek mi?

Cevap: Her ikisi de boşa çaba harcamak anlamına gelir ama arada kalsaydım  ipe un sererdim çünkü çok az da olsa unun kalıntıları ipin üzerinde olabilir oysa göle maya çalınca gölde yoğurt suyun içinde tamamen yok olup gider.


6) Ne var ne yok mu, N’aber mi?

Cevap: Ben olsam ne var ne yok demeyi tercih ederdim. Çünkü burada hal hatır sormak vardır ve daha samimi bir ortam oluşturur. Diğeri ise daha kısa cevaplı ve daha soğuk bir duygu oluşturur diye düşünüyorum.

Geçmişten Günümüze Türkçenin Gelişimine Katkıda Bulunmuş İsimleri Araştırınız

 

Geçmişten Günümüze Türkçenin  Gelişimine Katkıda Bulunmuş İsimleri Araştırınız


Geçmişten günümüze Türkçenin gelişimine katkı sağlayan çok sayıda şair, bilim insanı, dilci, yazar ve devlet adamı etkili olmuştur. Tonyukuk, Yollug Tigin, Bilge Kağan, Kaşgarlı Mahmut, Edip Ahmet Yükneki, Yusuf Has Hacip, Mevlana Celaleddin Rumi, Aşık Paşa, Yunus Emre, Ali Şir Nevai, Bâki, Evliya Çelebi, Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Ömer Seyfettin, Mustafa Kemal Atatürk, Ahmet Bican Ercilasun, Muharrem Ergin, Şükrü Haluk Akalın, Doğan Aksan vb. sayıda insanlar Türkçenin gelişimine büyük katkıda bulunmuş kişilerdir.

 

Mesela;

Yunus Emre; Tasavvuf olarak yazdığı şiirlerini yalın bir Türkçe ile yazmış, halk Türkçesini edebiyat dili haline getirmiştir. Edip Ahmet Yükneki ise  Atabetül Hakayık adlı eseri ile Türk ahlak anlayışını Türkçe aktarmıştır. Yine baktığımızda Kaşgarlı Mahmut'u diyebiliriz. Kaşgarlı Mahmut Divan-u Lügati’t Türk adlı eseri ile Türkçeyi Araplara tanıttı ve ilk Türkçe sözlüğü hazırladı. 


Mustafa Kemal Atatürk ise Türk Dil Kurumunu kurdu ve Türkçeyi bilim, kültür ve eğitim dili haline getirdi. Namık Kemal Türkçeyi vatan ve özgürlük düşüncesi ile birleştirdi. Daha çok sayıda örnek verebiliriz.

Atasözü Nedir, Tanımını Yapınız, Örnekler Veriniz.

 

Atasözü Nedir, Tanımını Yapınız, Örnekler Veriniz.


 Arasözü; geçmişten günümüze gelen, uzun deneyimlerden yararlanarak kısa ve özlü öğütler veren, toplum tarafından benimsenerek ortak olarak kullanılan kalıplaşmış sözlerdir. Türkçede "sav" ve "irsal-i mesel, darb-ı mesel" olarak da adlandırılır.


Atasözü örnekleri

İzinsiz bağa girilmez,

 iyilik yapan iyilik bulur,

 herkes evinin ağasıdır,

 her zaman papaz pilav yemez,

ecel geldi cihana, baş ağrısı bahane,

deve ağır gider ama yol alır,

 dert, çekene göredir,

çocuğun yediği helal, giydiği haram,

çalışanın yatanda hakkı vardır

beş para etmez

 başına gelen bilir

başa gelen çekilir

baş kes, yaş kesme


babadan mal kalır, adamlık kalmaz

altını saklamak değil, kuruşu saklamak hünerdir

gelen gideni aratır

gelene git denilmez

 harman yel ile, düğün el ile

insanın kıymetini insan bilir

karganın yavrusu şahin olmaz vb gibi çok sayıda atasözü örneklerimizi çoğaltabiliriz.


*Atasözlerini günlük hayatta şu şekilde kullanırız: Öğüt verme, durumu kısaca anlatma, ikna etme ve hatırlatma, toplumsal bilgelik aktarma vb gibi.

*Edebi metinlerde ise yazar ve şairler atasözleri ile sözünü daha etkili anlatır, gerçekçilik katmak amacı ile, sanatsal zenginlik sağlama amacı ile, halkın duygu ve düşüncelerini dile getirme amacı ile atasözlerinden faydalanılır.