Vatan Sevgisi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 Vatan Sevgisi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


 

Vatan sevgisi, içimizdeki sevgilerin en kutsalı ve en anlamlısıdır. Uğruna kan dökülen yer, yeri geldiği zaman yaşamın anlamını kaybettiği ve onu korumak için  ölmek için,  her han hazır olduğun yerdir. İçinde bulunduğumuz bu topraklar, şehit kanları ile sulanan, Anadolu kadının alın teri ile, emeği ile yoğrulan ve anlam kazanan bu topraklar bizim vatansever milletimiz için çok önemlidir. Düşünsenize vatan elden gidiyor, vatan diye bir şey yok. Başka bir ülke geliyor ve senin toprakların üzerinde hakimiyet kuruyor, din elden gitmiş, dil elden gitmiş, kimlik gitmiş …vb . Vatan gitmiş, atalarımızın bin bir emeği ile , kanları pahasına kazandığı o topraklar düşman elinde. Düşünmesi bile zor değil mi? Çünkü insanın vatanı  , ana toprağıdır, toprak anadır vatan.


 

 Ecdadımız, o zor zamanlarında ayağında bir tek çarığı bile olmayan toy delikanlılarımız, Mehmetçiklerimiz, ayakları yalın ayak, üstlerinde hiçbir şey yok, yarı aç, yarı tok ama vatan söz konusu olduğu zaman bunları bile görmüyor gözleri.  Şehit oluyor bu topraklar için o kınalı kuzular.   O yaman delikanlılar, o körpe kuzular, yiğit adamlar bir ailenin belki en küçük çocuğu, bir ailenin belki ilk göz ağrısı ya da bir ailenin sadece tek çocuğu. Ana, babaları gözünü bile kırpmadan gönderiyor onları savaşa. Gidin diyor, gidin ki namus elden gitmesin, onur elden gitmesin, bağımsızlık  elden gitmesin diyorlar o vatansever atalarımız. Böyle bir ecdadın emanet ettiği bu toprakları korumak bizim elimizde değil de kimin olsun.  Bu güzel toprakları, bahar geldiği zaman kuzuların meleştiği, çiçeklerin rengarenk açıp vatanı güzel görünme kavuşturduğu, tohumların ekildiği , birliğin, dayanışmanın alın terinin sevgi ile birleştiği bu toprakları elbette severiz ve ölene kadar da bu vatan topraklarını koruruz. Bizimdir bu topraklar, bizim atalarımızın emaneti, onuru, namusudur.


 

Vatan sevgisi ile ilgili Mustafa Kemal’in şu sözü de bana her zaman yol gösterici olmuştur:

“Türklerin vatan sevgisi ile dolu göğüsleri, düşmanların melun ihtiraslarına karşı daima bir duvar gibi yükselecektir.” Gazi Mustafa Kemal Atatürk.




Bizler, gençler olarak bu vatanı korumak için durmadan , yorulmak bilmeden çalışmalıyız. Bağımsızlık elden gitmesin diye çalışırız, çalışmalıyız da her zaman.
 Vatanı kurtarmanın tek yolu, her bir ferdimizin nitelikli eğitim almasından geçer. Eğitime önem vermelidir ülkemin insanları. İlim yolunda, fen yolunda yükselmelidir  bu vatan toprakları. Yerli üretim ön plana çıkmalı, kendi teknolojik buluşlarımızı kendimiz yapmalıyız, ithalattan çok iharacatı kendimiz yapmalıyız ve öyle güçlü bir ülke olmalıyız ki hiçbir ülkenin manda ve himayesi altında hiçbir zaman olmayalım. Çalıştığımız zaman, bu vatanı geliştirdiğimiz zaman işte o zaman sevmiş oluruz bu toprakları. Çalışmaktır vatan sevgisi, yorulmak, alın teri dökme. Sana emanet edilen bu toprakları çalışarak sonsuza kadar korumaktır vatan sevgisi. Kimseyi vatanından ayrı koyma Allah’ım.

Durmadan Devam ettiğin Sürece Ne Kadar Yavaş Gittiğinin Bir Önemi Yoktur Sözünü Açıklayan Bir Yazı Yazınız.

 "Durmadan Devam Ettiğin Sürece Ne Kadar Yavaş Gittiğinin Bir

 Önemi Yoktur."  Sözünü Açıklayan Bir Yazı​ Yazınız.


İnsan  için  hayatta en önemli şey çalışmak olmalıdır.  Çünkü   çalışmak  insanı meşgul eden, kafasını boş  işlere vermekten kurtaran,  kişinin bir iş sahibi ve sorumluluk sahibi olmasını sağlayan en önemli uğraşıdır. Çalışmayan, boş duran kimseler hayattan zevk almazlar. Durmadan devam ettiğin sürece ne kadar  yavaş  gittiğinin  bir önemi yoktur. Önemli olan az da olsa bir işi devamlı olarak yapmandır.

 

Örneğin  ; Bir öğrenciyi ele alalım. Mehmet adındaki bir öğrencinin iki hafta sonra matematik sınavı vardır. Mehmet , öğretmen  ders anlattığı sürece onu dinlememiş, ödevlerini zamanında yapmamış, planlı ve programlı çalışmamıştır. Matematikten sınav  olacağı  zaman da sınava bir gün kala aklına gelmiştir sınavının olacağı. Bu durum karşısında hemen çalışmaya başlayan Mehmet sabaha kadar uyumadan matematik konularını çalışır.

 

 Sınav sonucu  açıklandığında  ise notu beklenildiği gibi kötüdür. Çünkü iki aylık konuları bir güne sığdırmaya çalışmıştır. Oysa her gün okuldan geldiği zaman az da olsa çalışmaya devam etseydi o sınavdan mutlaka  geçer  bir not alacaktı. Hayat da böyledir işte. Ne kadar çalışırsak o kadar kendimize faydalı oluruz. Bir işi bir anda yapmamız, ya da tüm günümüzü o işe vermek değildir önemli olan. Bir işi az da olsa devamlı yapmaktır. İbadet için de aynı şeyi söylemiştir Hz. Muhammed.  Efendimizin söylediği söz ise şudur:


“ İbadetin az da olsa devamlı olanı makbuldür.” İşte çalışmak için de aynı şey geçerlidir. Bizler yeter  ki  işlerimizi düzenli olarak adım adım yapalım. Başlarda çok muhteşem sonuçlar alamasak da sonunda güzel şeyler ortaya çıkacaktır.









 

Vefa İle İlgili Özlü Sözler

 

Vefa İle İlgili Özlü Sözler


Vefa insanı insan yapan en önemli değerdir. Vefalı insan yapılan iyiliği unutmayan, duyarlı , vicdanlı insandır. Bize iyilik edenleri, zor günlerimizde elimizden tutanları her zaman anmalıyız ve onlara olan vefa borcunu ödemeliyiz. Vefasız insan olmamalı, her zaman iyilik dolu bir yüreğe sahip olmalıyız.







 “Bilesiniz kıyamet günü ahdini tutmayan her vefasıza vefasızlığın derecesine uygun bir bayrak dikilecek böylece vefasızlığı teşhir edilecektir. “Ebu Saidil-Hudri


“Zulüm, ahde riayetsizlik ve hile denilen üç kötü haslet kimde varsa zararları yine kendisine dokunur. “Hz. Ebu Bekir


“Maviye çıkardı çocukluğumuz. Ne yana dönsek umut, kime tutunsak vefa. Çaldılar ceplerimizin çocukluğunu..”  Attila İlhan

 

“Bir adamın birçok hüner fen bilgi sahibi olduğuna bakma! Verdiği sözde duruyor mu? Vefâsı var mı? Ası ona bak! Hakla ettiği sözleşmeyi yerine getiriyorsa insanlara verdiği sözde duruyorsa vefâlıysa onu istediğin kadar öv! Onun iyi vasıflarını bir bir say! O senin övgünden saydığın meziyetlerden daha üstün bir kişidir”. Mevlana


“Vefa ve minnet vicdanın belleğidir. “ Dücane Cündioğlu


“Dostlarını daima vefa ile hatırla can! Arayan sen ol, bulan sen; tanıyan sen ol, kucaklayan sen. Kula vefası olmayanın Hakka vefası olmaz." Mevlana


“Vefa milletin tarlasıdır.”  Voltaire


“Her kimden vefa istediysem ondan cefa gördüm; kimi gördüysem vefasız dünyada, onun vefasızlığını da gördüm." Fuzuli.


“Su üstüne yazdığın yazıdan vefa umarsan iki elini ısırarak dönersin. Rüzgar, insandaki heba ve arzudur. “ Mevlana


“Vefa sözü verenlerden cefa buldum. Vefasız dünyada kimi gördümse, vefasız gördüm! “ İskender Pala


“Sevgilerin en büyüğü; bir ömür boyu sürendir. Vefasızların en büyüğü; sevdiğini terk edendir” . Necip Fazıl Kısakürek.


“İnsanlarda bir vefa görmedim. O yüzden de canı gönülden Allah’ın vefasını seçtim.”  Feridüddin Atta

“Ne bir vefa gördüm, ne fayda gördüm. Benim sadık yarim kara topraktır. “ Aşık Veysel Şatıroğlu.


“Herkese vefalı olsaydı dünya , sıra mı gelirdi senin yaşamana? “ Ömer Hayyam


“İhanet arkadaşlık zincirini karartır, fakat vefa onu her zamankinden parlak yapar.” Kızılderili Atasözleri

 

Misafir İle İlgili 10 Atasözü Yazınız.

 Misafir İle İlgili 10 Atasözü Yazınız.


Anadolu insanı misafire çok önem verir. Kültürümüzde misafirliğin ayrı bir yeri vardır. Eve planlı olsun, olmasın gelen herkes Tanrı misafiri olarak kabul edilir. Atalarımız misafire çok önem verdiği için yollar üzerine han, kervansaraylar, konacak çok sayıda yerler yapmışlardır. Yolda kalmışa, yoksula yardım etmek kültürümüzün en önemli insani yanlarındandır. Gelen misafire saygılı olmalıyız, surat asmamalıyız. Gittiğimiz misafirlikte de ev sahibini bezdirmemeliyiz, kibar olmalıyız ve orada kaldığımız süre de üç günü geçmemelidir

Misafirlik ile ilgili atasözleri:


*  Misafirin akılsızı, ev sahibini ağırlar: Kendine güveni olmayan misafir ev sahibini ağırlamaya kalkar. Buradan çıkarılacak sonuç ise şudur: Gittiğimiz yerlerde kendimizi küçük düşürecek hareketlerde bulunmamalıyız.


* Misafir misafiri istemez, ev sahibi de ikisini de:  Bir yere misafiri olarak giden kimse oraya başka bir misafirin gelmesini istemez, tek olmak ister, kendi ile ilgilenilsin ister. Ev sahibi ise  gelen her misafire ayrı ayrı yorulduğu için ikisini de istemez.


* Misafir kısmeti ile gelir: Eve gelen konuklar Tanrı misafiri olarak kabul edilmelidir. Çünkü her gelen misafir yanında bereketini de getirir.


* Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer: Misafir gittiği yerde bulduğunu yemeli, ev sahibinin kendi imkanları ile hazırladığı yiyecekleri yemeli, daha fazlasını beklememelidir.


 

* Misafirlik üç gündür: Misafirliğin de bir sınırı olmalıdır. İnsan ev sahibine yük olmamalı, kısa kalınmalıdır misafirlikte. Peygamber Efendimiz misafirlikte ölçüyü aşmamak gerektiğini söyler. “Misafirlikte üç günden fazlası ev sahibinin sadakası olarak kabul edilir” der.

 

* Misafir, ev sahibinin kuzusudur: Misafirliğe giden kişi ev sahibinin dediğine göre hareket eder. Çünkü o ev kendisinin olmadığı, nereye neyi koyacağını, nerden ne alacağını ev sahibine sorar.





 

Misafirlikle ilgili diğer atasözleri ise şunlardır:

- Gel demesi kolaydır ama git demesi zordur.

- Misafir on kısmetle gelir, birini yer dokuzunu bırakır.

- Misafirin umduğu, ev sahibine iki öğün olur.

- İç güveyi, iç ağrısı

- Köylü, misafir kabul etmeyiz demez, konacak konak  yok der.



 

Öğretmene Verilen Değer İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 Öğretmene Verilen Değer İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Bir gül bahçesinde tomurcuklanmış gülleri açtıran ve onların rengarenk güllere dönüşmesini sağlayan, emek veren,  ince eleyip sık dokuyan ve sonucunda muhteşem eserler ortaya koyan kişidir öğretmen. Öğretmen , sadece öğretmekle kalmayan, öğrencisine sevgiyi, sevme duygusunu, saygıyı öğreten ve onlara bu duyguları yaşatan kişidir. Öğrencisinin  gelişimi için, onu topluma hazırlayıp geleceğe aydın bir birey haline getirmek için gece gündüz demeden çalışan emektardır öğretmenlerimiz. 


Öğretmenlik meslek olmanın ötesinde çok daha derin anlamlara sahiptir. Çünkü öğretmenlik gönül işidir, coşku işidir, koşulsuz sevme işidir. Bir öğretmen mutlu olduğu zaman, yüzünde tebessüm olduğu zaman bu öğrenciye yansır. Öğretmen mutsuz ise çocuk da mutsuz olur. Öğretmen ve öğrenci arasında ahenk olmalıdır. Bir toplumun ulus olmasını sağlayan kişi de öğretmendir. Öğretmenlik kutsal bir meslektir, çünkü bütün mesleklerin  eğiticisi öğretmenlerdir. İster doktor olun, ister çiftçi, isterse hakim. Bu meslekte çalışanların hepsi öğretmenlerin onlara verdiği  eğitim ve öğretmen sayesinde olmuştur.


Peki öğretmene verilen değer nedir? Bunu hiç sorguladınız mı?  Dört yıllık eğitim fakültesini bitirip nice hayallerle öğretmen olmak için can atan bir öğretmen adayının o koca dört yıl sonunda büyük bir hayal kırıklığı yaşaması, öğretmenliği bitirdiği halde yıllarca köle gibi çalıştırılan ücretli öğretmenler, öğretmenlik eğitimi almadığı halde torpil ile öğretmenlik yapanlar ve asıl hakkın sahibi olan kişilere yer verilmemesi, öğretmen olup maddi sıkıntılar yüzünden geçimini sağlayamayan ve bunun için gece bile olsa ikinci bir işte çalışanlar, atanamadım, ailemin yüzüne nasıl bakarım, eşimin, çocuklarımın yüzüne nasıl bakarım diye canına kıyanlar, kıymaya çalışanlar  ve daha neler neler…. 


Ne yazık ki ülkemizde öğretmenlere yeteri kadar değer verilmemektedir.  Bir ülkenin en önemli değerlerine, öğretmenlerine yeteri kadar değer verilmiyorsa burada büyük bir problem var demektir. Kimi kendini bilmezler ise öğretmenlerin maaşını ile uğraşmaktadır.  Şu  kadar maaş alıyorlar, aldıkları çok bile, yattığı yerden para kazanıyorlar gibi son derece öğretmenlerin canını sıkan üzücü hadiseler de yaşanmaktadır.


 Öğretmenlik mesleği para ile değerlendirilecek kadar düştüyse vay o toplumun haline. Öğretmenler üzülürse, onlara yeteri kadar değer verilmezse onlar öğrencilerine hangi moralle ders anlatacaklardır, sizce içlerinde ders anlatma hevesi kalır mı? Lütfen öğretmenlere saygı duyalım, onlara hak ettiği değeri gösterelim ve öğretmenleri başımızda taşıyalım.


 Mustafa Kemal Atatürk öğretmenlere, öğretmenlik esleğine verdiği değeri şu sözlerle açıklamıştır:

* “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır.”

* “Ülkemizi gerçek hedefe, gerçek mutluluğa kavuşturmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanımızı kurtaran asker ordusu, diğeri ulusumuzun geleceğini yoğuran irfan (bilim, kültür) ordusudur.”

* “*Unutmayınız ki cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir.”

 

Öğretmene böyle değer veren Mustafa Kemal Atatürk onları geleceğin neferi olarak görmüştür. Öğretmenlerimizi sahip çıkalım, onların bizi sevdiği gibi biz de onları sevelim ve onlara hak ettikleri değeri verelim.





İçerisinde Kader Kavramı Geçen Deyim, Atasözü Ve Şiirler Bularak Sınıfta Arkadaşlarınızla Paylaşınız.

İçerisinde Kader Kavramı Geçen Deyim, Atasözü Ve  Şiirler Bularak Sınıfta Arkadaşlarınızla Paylaşınız.


Yüce Allah herkesin kaderini, yazgısını ayrı yazmıştır. Bizler ne kadar çok hayata karşı önlem alırsak alalım bazen kader bize dur der. Çünkü  bize verilen belli bir ömür süresi vardır. O da bir gün sona erecektir . Başımıza gelecek her şeyi önceden kestiremeyiz bazen ummadığımız şeyler bizi bekleyebilir. İşte bunun adına kader deriz.

 

Kader kelimesi ile ilgili atasözleri şunlardır:


* Kader olmayınca kadir bilinmez: Başı bir türlü dertten kurtulmayan kişiye kimse saygı göstermez. Bizler yine insanları birbirinden ayırmadan sevmeli, ayrıma karşı olmalıyız.

* Vermeyince Mabud neylesin Sultan Mahmud

*İş olacağına varır

* Başa gelen, çekilir.

* Kaderde yoksa pişmiş aş yanmazmış.

* Kadersiz başım gibi deyimler bulunur.

*Takdire yazılan tedbir ile bozulmaz.

*Kazaya rıza gerek

* Akacak kan, damarda durmaz.


 

Kader kavramı ile ilgili deyimler şunlardır:

* Kaderine küsmek: Şansızlığından şikayet etmek, yakınmak

* Kadere meydan okumak

*Kader mahkumu

*Kaderine boyun eğmek

*Kadere meydan okumak


 

Kader  İle İlgili Şiir Örneği

 

Sanki sam yelisin estin bağıma oy
Soldurdun bağımda gülümü kader oy
Düşürdün yolumu gönül dağına dağına oy
Aman aman aman aman belalı kader oy
Aşırdın dağlarda yolumu kader
Ayırdın dağlardan yolumu kader

Yar aşkına gizli gizli ağlarken oy
Hasretinle ciğerimi dağlarken oy
Gönül sazı yar aşkına çalarken çalarken oy
Aman aman aman aman belalı kader oy
Bozma düzenimi telimi kader
Bozma düzenimi belalı kader

Sanki mecnun gibi attın çöllere oy
Düşürdün beni dilden dillere oy
Düşürdün garibi gurbet ellere ellere oy
Aman aman aman aman belalı kader oy
Gelip de sormadın halımı kader
Bir kere sormadın halimi kader  (Neşet Ertaş)


 

Kader ile ilgili şarkı ise şudur:

Geçmedi yare sözümüz
Yollarda kaldı gözümüz
Yere sürüldü yüzümüz
Böyleymiş kara yazımız ey
Yere sürüldü yüzümüz
Böyleymiş kara yazımız ey

Çiçekler açılmaz oldu
Pınarlar içilmez oldu
Yar bize gülmez oldu
Böyleymiş kara yazımız ey

Yalnız ona yar demiştik

Onda bir şey var demiştik

O bizi anlar demiştik
Böyleymiş kara yazımız ey
O bizi anlar demiştik
Böyleymiş kara yazımız ey

Hey gönül gene bu gece
Kederim geceden yüce
Gel susalım beraberce
Böyleymiş kara yazımız ey!

 




 

“Yoksulun Tek Silahı Çalışmaktır. Tembellerin İse Çalışma Günü Yarındır.” Bu Söz İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Yoksulun Tek Silahı Çalışmaktır. Tembellerin İse Çalışma Günü Yarındır.”  Bu Söz  İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Beni hayata bağlayan ve hayattan zevk almamı sağlayan şey işimin olmasıdır. Her insan mutlaka kendine uygun bir işte çalışmalıdır. Çalışma olmazsa, alın teri olmazsa kişiyi mutsuz ve umutsuz bir gelecek bekler. Yoksul olabilirsin, beş parasız olabilirsin . Bunlara takılmamak gerekir. Önemli olan durmadan çalışmaya, üretmeye devam etmektir. Yoksulun silahı çalışmaktır diyen Aziz Nesin, çalışarak, bilime, ilime öncülük ederek ilerleyen kimselerin , başkalarına muhtaç olmayacağını belirtmek istemiştir.

 

 Yoksul insan , dürüst insan çalıp çırpmadığı için, başkalarının malına göz koymadığı için onun yapacağı tek ve önemli şey çalışmaktır. Çalışmaktan, alın teri dökmekten başka bir işi olmamalıdır. Yoksulun çalışmaktan başka seçeneği yoktur. Bir insan namuslu ve dürüst bir yaşam sürmek istiyorsa, insan haklarına, adalete önem veriyorsa ve  her şeyden insanca yaşamak istiyorsa çalışmalıdır. Türkiye’nin en önemli girişimci bilim adamlarından rahmetli Sakıp Sabancı hep şunu söylerdi: “Çalışmak çalışmak çalışmak. Hayatta doyamadığım bir şey varsa o da çalışmaktır.” derdi hep.  Israrla hep çalışmanın önemini vurgulardı. Gittiği her iş ortamlarında bile çalışmanın faydalarını, insanlığa katkılarını anlatırdı. Çalışan insan  başaran insandır. Alın teri ile kazanılan bir paranın değeri ve insana verdiği mutluluğu hiçbir şey ile kıyaslayamam.





 

 

Tembeller ise işlerini hep ertesi güne bırakırlar. Yarın başlayacağım, pazartesi ilk iş günüm olacak, şu sıkıntılar bir geçsin, hayata yeniden başlayacağım gibi boş laflar söyler ve ama bir adım da ilerlemez ve kılını bile kıpırdatmaz. Tembeller böyle söyleyerek günlerini, aylarını, yıllarını veeeee tabi ki en sonunda ömürlerini heba ederler. Arkaya dönüp çok pişman olurlar ama o kişilere aynı hayat yine verilse tembel kalmaya devam ederler. Birileri bize çalış, senin en büyük dayanağın, silahın çalışmaktır diyorsa bunu bir dinlemeliyiz, bu söze dikkat etmeliyiz  ve durmadan çalışmalıyız. Çünkü “Kişinin en büyük sermayesi çalışmaktır” der .Hz. Ömer.

 

Hayvan Sevgisi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 Hayvan Sevgisi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


İnsanlar ve hayvanlar dost olan iki canlıdır.  Aklını kullanan insan kendisini korumayı bilir ve aklı sayesinde  nerde n zarar geleceğini, nerden fayda sağlayacağını bilir. Hayvanlar ise her ne kadar aklı olmasa da bazı durumları önceden iç güdüleri ile sezer. Çünkü onlara da Allah tarafından farklı özellikler verilmiştir. Hayvanlar; korunmaya, sevilmeye, sıcacık bir yuvaya, bir kap suya yada bir kap mamaya ihtiyacı olan, savunmasız  masum varlıklardır. Dost canlısı olan hayvanlar çoğu zaman insanoğlundan daha vefakardır.

 

 Onlara bir iyilik yaptığınız zaman bunu asla unutmazlar. Size olan sevgisini ve ilgisini size yaklaşarak, çeşitli hareketler ile gösterir.  Örneğin sokakta rastladığım bir kediye bir kereliğine evimdeki sucuktan vermiştim. Kapıdan her çıktığımda işe doğru giderken o kedi beni durağa kadar götürüyor ve ben otobüse bindikten sonrada geri bizim evin tarafına doğru gidiyordu. Zamanla o bana , ben ona iyice alıştım. Ona mama aldım, süt aldım, ciğer aldım. Çok yakın iki arkadaş gibi olmuştuk. Başlarda kedilerden korktuğumu sanırdım ki ama aslında durum  hiç de öyle değilmiş. Zamanla alışıyormuş insan bir hayvana sahip olmaya ve bağlanmaya. Ben de Toto adını verdiğim kediye bu sayede bağlanmıştım.

 

Hayvan sevgisi daha küçük yaşlarda başlar insanda. Kimi çocuklar hayvanlardan korkarken kimi çocuklarda ise zerre kadar korku yoktur. Buda her çocuğun yapısı ile ilgilidir. Durum böyle de olsa aile büyükleri ,   çocuklarına  hayvan sevgisini küçük yaşlarda aşılamalıdır. Bir hayvana dokunamayabilirsiniz, ondan huylanabilirsiniz ama ona zarar veremezsiniz. Çünkü kimsenin o masum canlılara zarar vermeye hakkı yoktur.

 

 Onları korumaktan  başka    onlara sahip çıkmaktan başka daha güzel ne olabilir ki? Bir canlının yaşamasına vesile olma, onu açlıktan, susuzluktan ve soğuktan koruma … Ona bir kulübe yapıp onun da soğuk kış günlerini sıcacık yuvasında geçirmesini sağlamak kadar insana yakışan başka ne olabilir? Yeter ki içimizde hayvan sevgisi olsun, onlara karşı duyarlılık olsun.









İftira İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 İftira İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Sözlükteki anlamı;  uydurmak, yalan söylemek, asılsız isnatta bulunmak gibi anlamlara gelir. Dini olarak ise  bir kimsenin yapmadığı, işlemediği bir suçu yapmış gibi göstermek, onun adını lekelemek amacı ile ortaya konulan son derece çirkin bir davranıştır. İnsanı, insani vasıflarından uzaklaştıran karalama biçimidir. Bir insanı hele hele dürüst, namuslu, güvenilir ve başarılı insanları kıskanan, ona leke atmak isteyen  çok sayıda kötü kalpli insanlar vardır  ve ne yazık böyle kimselerin sayısı  da az değildir. Yapmadığın bir şeyi yapmış gibi göstermek, söylemediğin bir sözü söylemişsin gibi kişiyi rencide edecek şeylerin hepsine birden iftira denilir. İnsan hem iyi hem kötü varlıktır. Dil öyle bir şeydir ki nereye çevirirsen oraya döner. İnsanlar ne yazık ki manevi değerlerden uzaklaştıkça  kolayca  iftira atmaya başvurmaktadır.

 

 Hem de yüzü bile kızarmadan ve pişkince. Bunu da rahatlıkla söyleyebilmektedirler. Oysa bizim kültürümüz, bizim maneviyatımız böyle şeylere izin verir miydi hiç. Yok oluyor her şey zamanla. Değerler, gelenek, görenekler ve en önemlisi de maneviyat. Bir insanı lekeleyen, ona iftira atan bir kimseye sözüm şudur:  Gece yatağınızda  nasıl rahat uyuyorsunuz, birinin yapmadığı şeyi yapmış gibi orada burada  üstüne üstelik ballandırarak anlatarak vicdanınızı nasıl rahatlatıyorsanız. Sizce yaptığınız bu yanlış eylem doğru mu? Utanmıyorsunuz değil mi? Utansanız zaten mazlum, dürüst insanlara iftira atmazdınız öyle değil mi? Verecekleri cevapları olmaz elbette. Çünkü bunlar İslam dinini bile hiçe sayan aciz kimselerdir.

 

Gündelik yaşamımızda bile komşular arasında kişilerin birbirine iftira attığını duyarız. Örneğin; Ev sahibinin genç kızı  sınıftaki bir erkek  arkadaşı ile yolda konuşarak eve doğru yürürken içi fesat ve hasetlikle dolu olan komşu,  kızı hemen mahalleliye haber eder. Şu erkekle şöyle gördüm, böyle gördüm diyerek çok sayıda kafadan çeşitli şeyler atmaya başlar.  Milleti de zaten bir şey olsa da biz de inansak der gibi hazırdır ve atılan iftiraya kolayca kanar. Olan genç kıza olur, o kızın psikolojisine, hayallerine ve geleceğine olur. O dilleriniz yanmayacak mı sanıyorsunuz öbür dünyada? Kolay mı gencecik bir kızı bu kadar kolay lekelemek ve yapmadığı bir şeyi ona yüklemek? O genç kız oldu ki gülerek konuşuyor sevdiği arkadaşı ile ya da gerçekten seviyorlar birbirlerini. Bundan kime ne , bu neden o kıskan ve içi fesat olan komşuyu ilgilendiriyor?  Onun amacı kötülük, iftira atmak olduğu için insanları kolayca harcayabiliyorlar. Allah böyle iftira atan kimselerden çocuklarımız ve herkesi korusun. İftira atan mutlaka cezasını  hesap günü geldiği vakit çekecektir.




 

 

 

 

“Kibir Bele Bağlanmış Taş Gibidir Onunla Ne Yüzülür ne Uçulur.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Kibir Bele Bağlanmış Taş Gibidir Onunla Ne Yüzülür ne Uçulur.” Sözü İle İlgili  Kompozisyon Yazınız.


Kendisini herkesten üstün gören, büyüklenen, gururlanan kimselere kibirli kimseler denir. Kibirli davranış , insanı maneviyattan uzaklaştıran, onu karanlığa götüren ve insanlığından  uzaklaştıran kötü özelliklerden biridir. Kibirli olan kimseler kendilerini diğer kimselerden üstün gördükleri için kimseyi seçmezler, kimse de  onları sevmez. Çünkü kibirli insanla oturup kalkmak kişiyi yıpratır ve kişiyi mutsuz  eder. Kibirli insanlar kendilerini bir şey zanneden zavallı varlıklardır.

 

En önemli özellikleri şunlardır:


 Hata yapmaktan korkarlar ve başkalarının yanında küçük düşeceğim endişesi ile yaşarlar, yani kendilerine güveni olmayan, yaşamda yanlış yapmanın da doğal olacağını bilmeyen topluluktur. Eleştiriye kapalı insanlardır ve eleştiriyi sevmezler, insanlar ile ilişkilerinde mesafeli olurlar ve kimseye güvenmezler, hırslıdırlar ve rekabetten hoşlanırlar, onlara bir konuda öğüt verildiğinde kendilerinin küçük düşürüldüğünü sanırlar, kendilerini dünyanın en akıllısı ve en güzeli sayarlar ve daha bencilce birçok özelliklere sahiptir.


 

Kibir ile hiçbir yere varılmaz ve hiçbir mutlu son da gerçekleşmez. Hacı Bayram Veli bu anlamlı sözünde kibirli insanların kendilerine ve kimseye faydası olmayacağını anlatmak istemiştir. Kibir insanı insan yapan özelliklerden noksan bırakır. Kibirli insanlar kolay kalp kıran, gönül almayan, gönül yıkan acımasız kimselerdir. Oysa Hacı Bayram Veli ve şunu söyler. İnsanın gönlü Kâbe’ye benzer. Lakin gönül ondan da ileridir. Çünkü gönül Tanrı’nın evidir. Tanrı ile gönül arasında perde yoktur. Kâbe nasıl dokunulmaz, mübarek ise gönül de Tanrı’nın tecellî ettiği yer olduğu için mübarektir, ona dokunmayın.” der.


 

 Kibir insanın yakasını kolay bırakmayan bir zillettir. Bir kere o ona kendini kaptıran kolay kolay yakasını kurtaramaz. Allah kibirli kimse olmaktan hepimiz korusun. Kibir ile ne yüzülür, ne uçulur. Kibrin vardığı yer iyilik yerleri değil değildir. Kibrin olduğu yer can yakma, gönül kırma yeridir. Kibirli insanların yanında kimse yer almaz. Onların sohbet ettiği, candan kimseler yoktur. Çünkü onlar yalnızlığı seven bencil kimselerdir.


 

 Kendini diğer kimselerden üstün gören, bilgili gören, daha kültürlü gören bilgisizlerin tekidir aslında. Bir adım bile ileryemez böyle insanlar hayatta. Çünkü ufkunu genişletecek, insanları mutlu edecek bir şey yapmazlar. Bencilce yaşamayı tercih ederler. İnsan kibirli olmamalı, alçakgönüllü olmalıdır. Kendini üstün görmek yerine tevazu sahibi olmalıdır ve insana en yakışan davranış olan insanca yaşamayı bilmektir. Kibir ile ilgili şu söz benim için çok anlamlıdır ve bana hep yol göstermiştir:

 

* "Kalbinde hardal tanesi kadar îman olan hiç kimse, Cehennem’e girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan hiç kimse de Cennet’e giremez.” (Müslim, Îmân, 148-149).