Ön Yargı İle İlgili Konuşma

 

Ön Yargı İle İlgili Konuşma


Bir kimse veya bir şeyle ilgili olarak belirli şart, olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu veya olumsuz yargı, peşin yargı, peşin hüküm, peşin fikir. İnsanlar hakkında   onları tanımadan peşin hüküm verme iyi bir şey değildir. Ön yargılı olmak aynı zamanda hoşgörüsüz olmak, farklılıkların bir değer olduğunu görememektir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Önyargı, genellikle bir yargıda bulunmak için yeterli bilgiye ve deneyime sahip değilken ortaya çıkar. Bu sebeple de aslında rasyonel bir temele dayanmaz. Bilinçli veya bilinçsiz olarak pek çok farklı sebeple önyargılar oluşabilir.


Ön yargının sebepleri şunlardır: Bilgi ve deneyim eksikliği, çevresel faktörler, kişisel deneyim, kitle iletişim araçlarıdır. İnsanlar bundan dolayı hemen ön yargıya kapılırlar. Ön yargılı olunduğu için de arkadaşlıklar, dostluklar kurulamaz ve bu da toplum içinde ötekileştirmeyi doğurur ve toplum içindeki insanların birbirinden uzaklaşmasına neden olur. Ön yargı sonucu eksik ya da yanlış bilgi sahibi olan kimseler acele karar alırlar ve bu durumda adil olmayan sonuçların ortaya çıkmasına neden olur. Olumsuz önyargıların güçlenerek ayrımcı davranışlara dönüşmesi, sosyal dışlanma veya mobbing gibi ciddi durumlara sebep olabilir. Bu durum toplumsal adaletin ve refahın bozulmasına neden olabilir. Yeni deneyimler sağlanamaz ve insanların birbirini yüzeysel tanımalarına neden olur ve bu da toplumdaki sevgi ve saygı ortamını azaltır. Ön yargıya uğrayan insanlarda özgüven eksikliği oluşabilir ve bu durumda kişinin kendini kötü hissetmesine ve yalnız kalmasına neden olabilir."Ön yargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur." der  Alber Eınsteın


Sevgili öğretmenim,

İnsanlar hakkında ön yargılı olmadan kalıplaşmış düşüncelerimizden kurtulmaya çalışmalıyız ve insanlar tanımadan onları anlamadan peşin hüküm vermemeliyiz. Algılama biçimlerimizde milliyet, cinsiyet, din, yaş ve deneyim temelli önyargının etkisi varsa bunun gerçek bir bilgi değil, öğrenilmiş bir varsayım olduğunun bilinci ile hareket etmeliyiz. Gündelik hayatımızda ve iş yaşamımızda ön yargılara karşı dirençli olabiliriz ve akılcı davranabiliriz. Yani duygusallığa kapılmamalıyız, hoşgörülü olmalıyız, yeniliklere açık olmalıyız. Düşünce şeklimizi değiştirmeliyiz, çok okumalıyız, çok araştırmalıyız ve ön yargının insanın gelişmesinde eve ilerlemesinde, sosyal hayatında en büyük engel olduğunu bilerek ön yargılarımızı kırmalı, yeni yelkenlere yol açmalıyız.  Anlatacaklarım bu kadardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Teknolojinin Sosyalleşme ve Toplumsal İlişkiler Üzerine Etkileri Nelerdir?

 

Teknolojinin Sosyalleşme ve Toplumsal İlişkiler Üzerine Etkileri Nelerdir?


Teknolojinin gelişmesi her ne kadar hayatımızı daha konforlu hale getirse de olumsuz yanlarını da göz ardı etmemek gerekir. Özellikle çocukların teknoloji ile iç içe olması, ellerinden telefonları, tabletleri düşürmemesi onların sosyal yaşamdan kopmasına neden olmakta ve bu durumda asosyal bir kişiliğe dönüşmesine zemin hazırlamaktadır. Yapılan araştırmalara göre  internet kullanımının öğrencilerde teknolojik bağımlılık yarattığı ve bu bağımlılık nedeniyle öğrencilerin çevreleriyle uyum sağlamada problemler yaşadığını göstermektedir. 

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Teknoloji çocukları sosyal hayattan koparmakta ve daha sanal bir dünyaya yönlendirmektedir. Çocuklar bundan dolayı toplumsal yaşamdan kopmakta ve sosyal medyada daha fazla vakit geçirmeye başlamaktadır. Burada önemli olan teknolojiyi bilinçli kullanmaktır. Yani teknolojinin işimize gelen yanını alıp işimize gelmeyen, bizi olumsuz etkileyen yanlarını örnek almamaktır. Örneğin; derslerimizde yapay zekadan faydalanmak işimize yarar. Uzaktaki akrabalarımızla görüntülü konuşmak bizi mutlu eder ama saatlerce internet ile iç içe olmak bizi bir zaman sonra strese sokar ve bağımlı bir kişiliğe dönüşebiliriz. Bilgisayar ile cep telefonları ile saatlerce vakit geçirmek hem beden sağlığımızı kötü etkiler, hem de  ruh sağlığımızı kötü etkiler. Sürekli bu aletlerle vakit geçiren çocukların daha bağımlı, daha öfkeli olduğunu görebiliriz. Çocukların arkadaşları ile ilişkileri zayıflamakta, çocuklar daha öfkeli ve daha saldırgan olmaya başlamaktadır.

 

Çocuklar teknolojiye bağımlı hale gelirler ve derslerinde de başarısızlıklar ortaya çıkar.  Çocukların topluma uyumlu olması için yüzü yüze iletişim ve etkileşim devam etmelidir. Aileler bu konuda bilinçli olmalı ve çocuklarını düzenli olarak takip etmeli ve onlara bir sınır koymalıdır. Önemli olan aşırıya kaçmamaktır. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet’in İlanı 6. Sınıf Dinleme Metni, Soruları ve Cevapları

 

Cumhuriyet’in İlanı 6. Sınıf Dinleme Metni, Soruları ve Cevapları


 Mustafa Kemal Paşa, daha Erzurum Kongresi sırasında, zaferden sonra hükümet şeklinin cumhuriyet olacağını söylemişti. 23 Nisan 1920'den beri Türkiye'yi idare eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, millî egemenlik esasına dayanıyordu. Bu, adı konulmamış bir cumhuriyet yönetimiydi. 20 Ocak 1921 tarihli anayasada "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." deniliyordu. Bu, yeni rejimin ilân edilmemiş bir cumhuriyet olduğunu gösteriyordu. Cumhuriyetin ilânının önündeki en büyük engel saltanattı. 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla bu engel aşıldı.
   Millî Mücadele'nin zaferle sonuçlanmasında tarihî bir görev yapan birinci dönem TBMM üyeleri, yeni seçim kararı alarak dağıldı (l Nisan 1923). Yeni seçimlerin yapılmasından sonra TBMM ikinci dönem çalışmalarına başladı. Yeni kurulan meclis, Lozan Barış Antlaşması'nı onayladı. Böylece millî bağımsızlık tam olarak gerçekleşmiş oldu.


  23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığı sırada yeni Türk devletinin adı henüz konulmamıştı. Hükümet, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti adını taşıyor, meclis başkanı hükümet başkanlığı da yapıyordu. Bu sistem içinde devlet başkanlığı boş görünüyordu. Şimdi, yürürlükte olan siyasî rejime uygun devlet şeklini bulmak zorunlu hâle gelmişti. Millî Mücadele Dönemi'ndeki, olağanüstü şartların bir ürünü olan meclis hükümeti sistemi de artık işlemez olmuştu. Bu sistemde, Bakanlar Kurulunun her üyesi için ayrı ayrı oylama yapılırdı. Bu durum ise hükümet kurulmasını zorlaştırıyordu.   25 Ekim 1923'te hükümetin istifasıyla bir bunalım ortaya çıktı. Bu olay Mustafa Kemal Paşaya, cumhuriyeti ilân etmek için beklediği fırsatı verdi. 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine, Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü'nde arkadaşlarına "Yarın cumhuriyeti ilân edeceğiz." diyerek fikrini açıkladı. O gece İsmet Paşa ile birlikte 1921 Anayasası'nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı. "Türkiye Devleti'nin hükümet şekli cumhuriyettir." hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde TBMM'de yapılan konuşmalardan sonra cumhuriyetin ilânı kabul edildi. "Yaşasın cumhuriyet!" sesleri arasında alkışlarla cumhuriyet ilân edildi (29 Ekim 1923).
Bundan sonra cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi.


 Yapılan gizli oylamada 158 milletvekilinin tamamının oyunu alan Gazi Mustafa Kemal Paşa, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Bunun üzerine kürsüye gelen Mustafa Kemal, yaptığı konuşmasını "Türkiye Cumhuriyeti mesut, başarılı ve muzaffer olacaktır." sözü ile bitirdi. Böylece devletin adı ve rejimiyle ilgili tartışmalara son verildi.Devlet başkanlığı konusu çözüme kavuştu. Hükümetin kurulma şekli yeniden düzenlendi. Buna göre; cumhurbaşkanı başbakanı atayacak, başbakan da bakanlarını seçip cumhurbaşkanının onayına sunacaktı. Bu uygulamayla, meclis hükümeti sistemi yerine parlamenter rejime geçilmiş oldu. İlk hükümeti kurmakla İsmet Paşa görevlendirilmişti. Böylece Türk Milleti'nin tarihinde yeni bir devir açılıyordu. Türk milletinin yapısına en uygun idare şekli olan cumhuriyet rejimine sahip çıkmak ve onu yaşatmak, hepimizin başlıca vatandaşlık görevidir.

 

Sorular ve cevaplar

1) Mustafa Kemal hangi kongre sırasında  hükümet şeklinin cumhuriyet olacağını söylemişti?

cevap: Erzurum Kongresi

2) Cumhuriyet’in ilanındaki en büyük engel neydi?

cevap: Saltanattı.

3)  Türkiye Büyük Millet Meclisi ne zaman açılmıştır?

cevap: 23 Nisan 1920

4)  Yeni kurulan meclisin imzaladığı antlaşmanın adı nedir?

cevap: Lozan Barış Antlaşması

5) Hükümet ne zaman istifa etmiştir?

cevap: 25 Ekim 1923

6) Mustafa Kemal ne zaman “Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz.” demiştir?

cevap: 28 Ekim 1923 tarihinde.

7) Cumhuriyet ne zaman ilan edilmiştir?

cevap: 29 Ekim 1923

8)  Yeni Türk Devleti’nin ilk cumhurbaşkanı kimdir?

cevap: Mustafa Kemal Paşa

9) İlk hükümeti kurma görevini kim üstlenmiştir?

cevap: İsmet Paşa

 10) Cumhuriyet’in ilanı ile hangi sisteme geçilmiştir?

cevap: Parlementer sisteme geçilmiştir.

 11)  Türkiye Devleti’nin hükümet şekli nedir?

Cevap: Cumhuriyet


12) 20 Ocak 1921 tarihli anayasada ne deniliyordu?

cevap:20 Ocak 1921 tarihli anayasada "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." deniliyordu.

 

Müzik Dinlemenin Faydaları İle İlgili Konuşma

 

Müzik Dinlemenin Faydaları İle İlgili Konuşma


Müzik dinlemeyi seven biriyseniz ruhsal açıdan pek çok insana göre daha iyi durumdasınız demektir. Yapılan son araştırmalar, müzik dinlemenin zihinsel sağlığımızı iyileştirdiğini göstermektedir. Ancak müzik dinlemek aynı zamanda fiziksel sağlığımız açısından faydalıdır. Müzik dinlemek insana kendini iyi hissettir ve kişinin gün içindeki stresini alır.


 Müzik insanın hayatının bir parçası olmalıdır. Çünkü insana bu dünyada kendi en iyi hissettiren şeyin müzik olduğunu düşünüyorum. Üzgün zamanlarımızda türküler dinlemek, sevinçli zamanlarımızda hareketli şarkılar dinlemek bizim coşkumuzu daha da artırır. Müzik dinlemek insanı özgür bir yolculuğa çıkarır ve müzik dinlerken kimse duygularımıza ve düşüncelerimize müdahale edemez.


 Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,


 Müzik dinlemenin önemi ile ilgili şu söz çok kıymetlidir: Müzik ruhu gıdıklayan bir sanattır, o olmadan dünya çok sessiz olurdu." der Lemony Snicket.

"Müzik, en zor zamanlarda bile umudu besleyen bir ışıktır." der Dave Grohl. İşte müzik bu kadar değerlidir ve bizi mutlu eder. Müzik dinlemek;  kişinin uyku kalitesini artırır, sözel zekayı artırır, depresyonu azaltır, ağrı kesici özelliği vardır, metabolizmayı düzenler, insanı mutlu eder, daha az yemek yememizi sağlar ve daha çok sayıda faydası vardır.


 Müzik dinleyerek daha merhametli, daha paylaşımcı insan olabiliriz. Empati kurma becerimiz de gelişebilir ve insana ait olan güzel duygular ve düşünceler gelişebilir. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Hatasız Kul Olmaz Sözü İle İlgili Hikaye

 

Hatasız Kul Olmaz Sözü İle İlgili Hikaye


Kubilay Bey işten eve gelmiş ve çok yorgundu. Hemen eşi Esma Hanım.2ın hazırladığı yemeklerden yedi ve dinlenmek için odasına geçti. Bu arada Esma Hanım çay koymuş, çay ocakta fokur fokur kaynıyordu. O sırada Bu küçük ailenin çocukları Kemal ve Buğra tartışıyor, oyuncak kavgası ediyorlardı. Kubilay Bey işin de yorgunluğu ile kafa dinlemek için evine gelmişti ama evde de çocukla bağırıyor, çağırıyordu. 


Kubilay Bey ise çok yorgundu ve bu seslere tahammül edemiyordu. Çocuklar dövüşürken yeter diye öyle bir sert şekilde bağırdı ki çocuklar çok korkmuşlardı. İkisi de hemen odaya kaçtı ve uzun bir süre odalarından çıkmadı. Kubilay Bey o kadar sert bağırdığına pişman olmuştu. Çünkü çocuklar korkudan ağlıyorlar, konuşurken ise kekeliyorlardı. Kubilay Bey işte o zaman fark etti hatasını ve çok pişman olmuştu bağırdığı için. Hemen çocuklarının odasına gitti ve onları kucağına aldı. Canım yavrularım ikinizden de özür dilerim. Sizi uyarırken biraz daha ses tonumu yumuşak şekilde yapabilirdim, lütfen beni affedin dedi. 


Çocuklardan büyük olanı babasına döndü ve şöyle dedi: Babacığım olur böyle şeyler, bizim de hatamız vardı. Sen de insansın senin de hatan olabilir.  Ne de olsa  hatasız kul olmaz dedi. Babası ikisine  de sarıldı ve o gece onlarla uyudu bir daha da çocuklara sert bir şekilde bağırmadı. Hatasını anladı ve kendi kendine tebessüm ederek çocuğum bana ne güzel ders verdi. Evet ben de insanım ve hatasız kul olmazmış dedi.

Kalabalık Bir Topluluğa Tek Bir Tavsiye Hakkın Olsaydı Bu Ne Olurdu? Neden?

 

Kalabalık Bir Topluluğa Tek Bir Tavsiye Hakkın Olsaydı Bu Ne Olurdu? Neden?


Kalabalık bir topluluğa tek bir tavsiye hakkım olsaydı kesinlikle şunu tavsiye ederdim: Adalet. Çünkü bir toplumda adalet yoksa o toplumda çürüme ve yozlaşma başlar. Bir toplumda adalet yoksa o toplumda haklı olan hakkını alamazken zalim olan ve güçlü olan taraf kazanan taraf olur. 


Bir toplumda adalet ölürse o toplumda yaşayanlar da ölmüş demektir. Her işin başı adalettir. Bir yerde adalet varsa orada toplumsal kalkınma ve ilerleme vardır. İnsan haklarına önem veriliyordu. İnsan yaşamına saygı vardır. İnsan duygularına ve insanın dürüstlüğüne değer veriliyordur. Bunun için her şeyden önce insanlara adaletli insanlar, adaletli yöneticiler olmaları gerektiğini söylerdim. Adalet olmadığı zaman toplumda karmaşa olur.


 Adalet olmadığı zaman huzur olmaz, mutluluk olmaz, insanların birbirine güveni kalmaz, insanlık ölür, hak ölür, hakkaniyet ölür. Bunun için her işin başı adaletten, insan haklarından geçer. Adalet ile ilgili şu söz de adaletin önemini bize anlatır: Haksızlığa yönelip bütün insanların senin peşinden gelmesi yerine, adaletli olup yalnız kalman daha iyidir." der Mahatma Gandhi. Böylece sen haktan yana olursun ve vicdanın rahat olur. 

Mutlu Bir Hayat Sürebilmenin Sırları Nelerdir Konulu Konuşma

 

Mutlu  Bir Hayat Sürebilmenin Sırları Nelerdir Konulu Konuşma

 

İnsanın mutlu olması için kendini geliştirmesi ve olumsuz alışkanlıklarını değiştirmesi gerekir. Daha sonra aile içinde sevgi ve saygı olduğu sürece insanlar da mutlu olur. Mutluluğun çeşitleri her ne kadar kişiden kişiye farklılık gösterse de her insan sevilmek ister, huzurlu bir yuvada yaşamını devam ettirmek ister, başarılı olmak ister, kimseye muhtaç olmamak ister.

 

Sevgili öğretmenim,

Mutlu bir hayat sürmek için mutlu bir ailede olmak gerekir. Anne ve baba çocuklarına karşı örnek olmalı ki o ailede yetişen çocuklar da mutlu olsun. Maddi olarak kimseye muhtaç olmamak, kendi ayakların üzerinde durabilmek,  sevdiğin mesleği yapabilmek, farklı türden kitaplar okuyarak zihnini geliştirmek ve hayata farklı pencerelerden bakabilmek insanı mutlu eder. Kişinin kendisi için farklı bir hobi edinmesi. Örneğin; Bisiklet kullanmak, araba sürmek, spor salonuna gitmek, bir müzik aleti çalabilmek vb. gibi. Arkanda güçlü bir ailenin olması, iyi arkadaşlıklar, güvenilir dostlar insanı mutlu eden şeylerdir. Güvenebileceğin bir ortamın varsa, arkanda dağ gibi ailen varsa senden mutlusu yoktur diyebilirim. İnsan mutlu olmak için şükretmeyi de bilmelidir. 


Sağlıklı olduğuna, kimseye muhtaç olmadığına şükretmek kişiyi manevi olarak besler. Merhametli olmak, yeri geldiğinde birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket etmek mutlu olmanın sırları arasında yer alır. Yeri geldiğinde harcamak, yeri geldiğinde tasarruf etmek, anın tadını çıkarmak ve kötümser olmamak mutluluğun anahtarıdır diye düşünüyorum. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Akıllı Olmak Da Bir Şey Değil Mühim Olan O Aklı Yerinde Kullanmaktır Kompozisyon

 

Akıllı Olmak Da Bir Şey Değil Mühim Olan O Aklı Yerinde Kullanmaktır Kompozisyon


İnsanı diğer canlılardan ayıran ve onu sorumlu kılan temyiz gücü, düşünme ve anlama melekesidir. Akıl,  İslam’da  akıl  zekadan öte ileriyi görebilmek ve ona göre hazırlık yapabilmektir. Akıl insanı olumlu yönde değiştirebilmeli, kişinin gelişimine ilerlemesine katkı sağlamalıdır.


 İnsan sahip olduğu aklı yerinde kullanamıyorsa, aklını faydalı işlere vermiyorsa o kişinin zeki olup olmamasının hiçbir önemi yoktur. Önemli olan aklı yerinde kullanabilmek, yerinde kararlar alabilmek, girişimci bir ruha sahip olmak ve aklını çalışarak daha iyi hale getirmektir. Çünkü akıl çalışarak süper güce ulaşır ve kişiyi zirveye doğru yaklaştırır. Her insanda akıl vardır ama önemli olan aklı yerinde kullanabilmektir. Başarılı olan bilim insanları, ilim insanları, sporcular da bu aklı yerinde kullandıkları için adını tarihe yazdırmışlardır.

 

Akıl yerinde kullanıldığı zaman  insanın  algılama, anlama, düşünme, öğrenme, karar verme ve problem çözme yeteneğini doğru bir şekilde kullanmasıdır. Akıl yerinde kullanmak, insanın dünyayı anlama ve ona uyum sağlama yeteneğini doğru bir şekilde kullanmasıdır. Akıl yerinde kullanıldığı zaman  boş işlere fazla vakit kalmaz. İnsanın uğraşı hep işi ile olur. Kişi tembel olmaz, aylak aylak orda burada gezmez. Kendini işine odaklandırır ve büyük başarılara imza atar. Bunun için aklı yerinde kullanmak ve çok çalışmak gerekir. Sadece zekalı olmak kişiyi akıllı yapmaz. Çalışmak kişiyi akıllı ve zeki yapar.

Alışkanlıkların Zinciri Önce Hiç Duyulmayacak Kadar Hafif Sonra Kırılmayacak Kadar Güçlü Olurlar

 

Alışkanlıkların Zinciri Önce Hiç Duyulmayacak Kadar Hafif Sonra Kırılmayacak Kadar Güçlü Olurlar.


Alışkanlıklar hayatımıza girdiği andan itibaren güçlü olmaya başlar. İlk başlarda kimi olumsuz alışkanlıkları fazla kafaya takmayız ve ne de olsa bu alışkanlıklardan vazgeçebilecek bir iradeye sahip olurum diye düşünebiliriz ama alışkanlıklar  önce yavaş yavaş hayatımıza girer ve daha sonra kırılmayacak kadar keskin ve güçlü olurlar. Örneğin; Sigaraya başlayan bir genç bir kere tadına baktım ne olacak ki diye bir düşünceye kapılır. 


İlk kez hayatında kumar oynayan bir kişi bir kere oynadım bir daha oynamam der  ve daha bunun gibi birçok kötü olumsuz alışkanlık bir kereden başlar ve sonra bir de bakmışsınız ki bunlardan vazgeçemeyecek kadar bağımlı, öfkeli bir insana dönüşmüşsünüz. İşte bunların olmaması için kötü alışkanlıklar değil  bize faydası dokunabilecek iyi alışkanlıklar edinmek gerekir. Yoksa sigaraya başlayan bir insan bir daha zor bırakıyor, ya da kumar oynamaya başlayan bu alışkanlığını kolay kolay bırakamıyor. Çünkü önce hayatına eğlence gibi girdiğini düşünüyor insanlar ama sonra hayatını felakete dönüştürüyor bu kötü alışkanlıklar. Aileler yıkılıyor, evler dağılıyor, sağlık elden gidiyor ve daha neler neler… İşte bunun için de kendimize güçlü alışkanlıklar edinelim. 


Örneğin; Kitap okuma alışkanlığı, bilim alanında bir çalışmaya hazırlanma ve kendini en iyi yere getirme alışkanlığı, dürüst ve güvenilir insan olma alışkanlığı, işini en iyi şekilde yapan karakterli insan olma alışkanlığı gibi güzel şeyleri yapalım. Unutmayalım ki kötü alışkanlıklar hayatımızdan çıkarmak çok zor oluyor. Örneğin çok yemeye alışmış ve aklında sürekli yemek bulunan kişi iradesine hakim olamıyor ve yemeyi kolay kolay bırakamıyor. Bunun sonucunda da başlıyor hastalıklar. 


Alışkanlıkların bizi nasıl egemenliği altına aldığını şu sözle de anlatabilirim:  Hiç kimse bir alışkanlığa veda etmek cesaretini gösteremez.” Balzac Mademki alışkanlıklar, hayatımızın en ileri gelen hâkimleridir, öyle ise ne yapıp edip iyi bir alışkanlık edinmeye çalışmalıyız. Bacon. İşte bunlardan dolayı güzel alışkanlıklar, sizi geliştirecek alışkanlıklar edinmek gerekir, diğerleri hayatınızı kâbusa dönüştürebilir.

Kadına Şiddet Hakkında Konuşma Örneği

 

Kadına Şiddet Hakkında Konuşma Örneği


Cumhuriyetimizin Kurucu lideri, devlet adamı, eğitimci, yenilikçi büyük insan  Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Dünyada her şey kadının eseridir" sözü, tarihimizde ve töremizde kadının yerinin de, kadına bakış açımızın da özetidir. Hiç şüphesiz kadınlarımız, şanlı tarihimiz boyunca baş tacımız olmuştur. Kadına bu kadar fazla önem veren büyük bir liderimiz varken bugünkü geldiğimiz hale bakacak olursak toplumda bir çürümenin başladığını görebiliyoruz. Kadına şiddet, kadın cinayetleri, çocuğa şiddet, çocuk cinayetleri ve daha birçok alanda bozulmak, çürüme devam ediyor. Ne yazık ki bu durum ülkemiz açısından ve diğer dünya ülkelerine örnek olma açısından vahim bir örnektir. Çünkü diğer ülkelere güzel değil kötü örnek oluyoruz ve bu da ülkemizin adını kötüye ve geri kalmış bir ülkeye çıkarıyor.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım

Kadına kalkan her el acizliğin, cehaletin ve eğitimsizliğin göstergesidir. Bir kereden bir şey olmaz, kadındır susmalıdır, her türlü eziyete dayanmalıdır gibi saçma sapan gelenekselleşmiş cümleler kadını aşağıya çekmekten başka bir şey yapmaz. Kadın bu kadar önemli olmasaydı Yüce Allah dünyaya çocuk getirmek görevini kadına verir miydi. Bir erkeği kadın dünyaya getirirken erkeğin kadına el kaldırması, kadını öldürmesi insanlığa sığacak bir davranış değil cani bir eylemdir. Kadınlar korunmalı, sevilmeli, sayılmalıdır. Bir kadın ile bir erkeğin gücü yaratılış itibari ile aynı değildir. Erkek daha güçlüdür. Oysa kadın daha savunmasızıdır. Onun için kadınlarımıza şefkatle yaklaşmalıyız, onları sevmeli onlara kibar davranmalıyız. Çünkü onlar dünyamızı güzelleştiren çiçeklerdir. Her şey kadın eli ile daha güzel olur ve  dünya daha yaşanılır bir dünya olur.

 

Sevgili öğretmenim,

Kadına yönelik şiddet, kadınların cinsiyetleri nedeniyle maruz kaldıkları fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan her türlü eylem, uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit edilme, zorlanma veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakılmalarıdır. Dünyanın pek çok yerinde sıklıkla rastlanan bir insan hakları ihlalidir. Kadınlara yapılan fiziksel şiddet, ekonomik şiddet, psikolojik şiddet, cinsel şiddetin önüne geçmeliyiz ve bu tür canilikler son vermeliyiz. Hep birlikte hayır demeliyiz ve kadınları el üzerinde tutmalıyız. Bunun yolu eğitim ve güzel ahlaktan geçer. Kadına kadına destek olmalı, kadın kadını yüceltmeli ve her tülü kötülüğe dur denilmelidir. Kadınlarımızı korumalı ve şu sözü unutmamalıyız: "Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın." Mustafa Kemal Atatürk. Anlatacaklarım bunlardır.. Unutmayın ki "Ahlak, namus deyince sadece kadından bahseden herkes namussuzdur ve ahlaksızdır." der. Frida Kahlo. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.