Âmâk-ı Hayal Kitabı İle İlgili Klasik Sorular ve Cevapları

 

 Âmâk-ı Hayal Kitabı İle İlgili Klasik Sorular ve Cevapları

 

1) Ahmet Raci nasıl biridir?

cevap: Ahmet Raci, çevresi tarafından sevilen, tahsilli bir gençtir. Hayatında somut bir sorundan bahsetmek zor olsa da kalbinde bir ağırlık bulunmaktadır: bildiği şeylerden kuşku duymaktadır. Ruhu, maneviyatı tamamen kabul etmek ister; başaramaz, inkâr etmek ister, kalbi tatmin olmaz. Kısacası hayatı anlamlandıramaz, bildiği şeylere şüphe içinde bocalayıp durmaya devam eder. Kısacası kendi yolunu bulma arzusu içinde olan biridir.

 

2) Ahmet Raci evine yakın olan mezarlığı görür ve bunun ne kadar dikkat çekici olduğunu anlar. Mezara gider ve mezarda bire kulübe görür. O kulübeden çıkan kişinin adı nedir?

Cevap: Aynalı Baba ya da dem Baba diye de tanınır.

 

3)  Amak-ı Hayal kitabı ne anlatır? Kısaca açıklayınız.

Cevap: Türk edebiyatının ilk felsefi ve gerçeküstü romanı kabul edilen A'mâk-ı Hayal, Filibeli Ahmet Hilmi'nin felsefi ve tasavvufi görüşlerini içermektedir. Romanın kahramanı Raci, içindeki şüphe ejderhasını susturmak ve mutlak hakikate ulaşmak için mezarlıkta karşılaştığı Aynalı Baba'nın yardımıyla manevi seyahatlere çıkar.

 

4) Amak-ı Hayal kitabında yazılanlara göre  “Gerçek mutluluk” nedir?

cevap: Kitaba göre gerçek mutluluk; Allah’a varmak ve Evren ile Yaratıcı arasında bağ kurarak bu ilişkiyi bütünlemektir.

 

5)  “Vahdet-i Vucut”  anlayışı ne demektir?

Cevap:  Yaratanla yaratılanın tek ve "bir" olduğunu savunan görüştür.

 

 6)   “Kin, kıskançlık, nifak hiddet, düşmanlık, hırs ve haset gibi çirkin zulüm özelliklerinizi benliğinizden atınız, her durumda Tanrı’ya şükrediniz, her ne verdiyse onunla yetininiz. Yani bu imtihan yerinden nurdan olan iyilik özellikleri ile gidiniz ki güzellik alemi sonsuza kadar sizin yaşadığınız yer haline gelsin.” Kitaba göre bu sözleri söyleyen aşağıdakilerden hangisidir?

Cevap:  Ehrimen’dir.

 

7)  Nefs-i emmare nedir?

Cevap:  Kötülüğü emreden ve bundan zevk alan nefise verilen isim. Bunun için kötü nefisten uzak durmak gerekir. 

 

8)   Aşağıdakilerden hangisi  Aynalı Baba’dan  Raci’ye kalan eşyalar nelerdir? 

cevap: Kuran-ı Kerim, Bir büyük, iki küçük cezve, kahve, dört beş tane fincan.

 

9) Kitapta geçen özlü sözlerden aklınızda kalanlardan birkaçını yazınız.

Cevap: 

 "Seni gerçekten anlamayı denememiş biri için söyleyeceklerin hep fazla gelir..."

“Bir şey pahalı alınmazsa kıymeti anlaşılmaz.”

 "Hayatın zevki ölüm sayesindedir. Eğer ölüm olmazsa, hayatın hiçbir kıymeti olmazdı."

"Ben insanlardan o kadar çok ihanet gördüm ki onlara fenalık etmemek şartıyla ömrümü huzur veren şekilde geçirmeyi daha uygun buldum."

 “Halkımız içinde bir zümre var ki yalnız "bilmediğini bilmez", bundan başka her şeyi bilmek iddiasındadır.”

"Nedense insan yaradılışça tuhaftır; bir çok şeye sahip olur, oldukça hırsı artar"

"Hayatın zevki ölüm sayesindedir. Eğer ölüm olmazsa, hayatın hiçbir kıymeti olmazdı."

 

9)  Ahmet  Raci’nin ruhu ne zaman dinginleşir ve kalbi tatmin olmaya başlar?

cevap: Aynalı Baba ile yaşadıklarından sonra Raci’nin ruhu dinginleşir ve kalbi tatmin olur.

10)  Amak-ı Hayal ne demektir?

cevap:  Hayalin derinlikleri anlamına gelir.

 

11) Kitaptan nasıl bir mesaj çıkardınız?

Gerçek yöneliş sadece Allah’a olmalıdır. Her şey zıttı ile ve dengi ile güzel olur. İlim için lafı fazla uzatmaya gerek yoktur çünkü Kuran-da her şey en ince ayrıntı ile anlatılmıştır. Kibirli olmamak gerekir, hırslı, öfkeli olmamak gerekir, nifaktan uzak durmalıyız. Nefsimizin istediği kötü arzulardan uzak durmalıyız. O kötü arzular bize dünyada güzel gibi görünebilir ama bizi kötü yola götürebilir. Onun için yöneliş sadece Allah’a ve onun emirlerine olmalıdır. Bencil olmamak gerekir. Bu dünyadaki her şey Allah’ın tecellisidir. Çünkü her şeyi yaratan Yüce  Allah’tır. İnsan yaratılanların içinde en şereflisidir. Çünkü Yüce Allah insana akıl vermiştir. İnsan aklı ve iradesi ile doğru ve yanlış yolun ne olduğunu araştırıp bulabilir ve kendini temize çekebilir. Aklımızı iyi yönde kullanırsak doğru yola gideriz. Kötü yönde kullanırsak da kendimize kötülük etmiş oluruz. Aklımızı Allah yolunda kullanmalıyız, doğru işler, hayırlı işler yapmalıyız. Yoksullara, yetim ve öksüzlere yardım etmeliyiz. Nefsimizin kötü emellerine kendimizi kaptırmamalıyız ve içimizdeki şeytanın vesvesesine dur demeli, doğru yola yürümeliyiz. Çünkü her insan ölümü tadacaktır. Bu dünyada çile çekelim, zorluklara göğüs gerelim, sabredelim ki öbür dünyada rahat ve mutlu olalım.

Charlıe’nin Çikolata Fabrikası Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

Charlıe’nin  Çikolata Fabrikası Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları


1) Charlıe kimdir?

A) Yoksul bir ailenin tek çocuğu

B) Zengin bir ailenin en küçük çocuğu

C) Orta halli bir ailenin ortanca çocuğu

D) Yoksul bir ailenin en büyük çocuğu

 

 

2)  Charlıe’nin babasının mesleği nedir?

A)  Gazeteci

B) Diş macunu fabrikasında çalışan işçi

C) Beden Eğitimi Öğretmeni

D) Mühendis

 

3) Charli aşağıdakilerden hangi özelliğe sahip değildir?

A) Duygusal bir çocuktur.

B) Mücadelecidir.

C) Sabırlıdır.

D) Aylaktır.

 

4) Charlı’enin en sevdiği şey nedir?

A) Badem

B) Çikolata

C) Simit

D) Börek

 

 5)  Charlie ne zamanda bir çikolataya sahip olurdu?

A) Yılda bir kere

B) 15 günde iki kere

C) Ayda bir kere

D) Günde bir kere

 

6) ) Bay Willy Wonka kimdir?

A) Çay Fabrikası Sahibi

B) Fındık Fabrikası Sahibi

C) Çikolata Fabrikası sahibi

D) Un fabrikası sahibi

 

 7) Altın biletleri bulana ne verilecekti?

A)  Kupa

B) Altın top

C) Altın  zincir

D) Ömür boyu yetecek kadar  çikolata ve şeker

 

 

 8)  Charlie’ye doğum günü hediyesi olarak ne alınmıştır?

A) Günlük

B) Kalem kutusu

C) Top

D) Çikolata

 

9)  Son bilet  kime çıkmıştır?

A) Gloop

B) Mike Teave

C) Charlie

D) Veruca Salt

 

 

 10)  Charlıe fabrikaya giderken onun yanında kim gelmiştir?

A) Kuzeni

B) Babası

C) Öğretmeni

D) Dedesi

 

 

 11) Umpa Lumpaların en sevdiği yiyecek nedir?

A) Elma

B) Fındık

C) Fıstık

D) Kakao çekirdeği

 

12) Charlıe’ye altın bilet  nasıl çıkmıştır?

A) Yolda bulduğu para  ile çikolata almış ondan çıkmıştır.

B) Annesinin aldığı çikolatanın içinden altın bilet çıkmıştır.

C) Dedesinin aldığı çikolatnın içinden çıkmıştır.

D) Arkdaşının ona hediye ettiği çikolatanın içinden altın bilet çıkmıştır.

 

13) ) Sabırsız olduğu için  çikolataların içine düşüp kaybolan çocuğun adı nedir?

A) Augustus

B) Violet

C) Charlie

D) Mike Teave

 

14) Violet çikleti çiğneyince neye dönüşmüştür?

A) Cadı

B) Canavar

C) Böğürtlen

D) Kuş

 

 

 15)  Charlie’nin Çikolata Fabrikası kitabı ile ilgili aşağıdakilerden bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Çocuklar varlık içinde doğmuş olsa bile onlara hayatın zorluklarını göstermek ve her şeyi hazır olarak sunmamak en doğrusudur.

B) Çocukları sevelim, sayalım ama onları asla ve asla şımartmayalım ve bencil insanlar olmamasını sağlayalım.

C) Çocuklara sürekli çikolata verelim ve her gün yatana kadar televizyon seyrettirelim

D) Çocukların televizyon kutusu ile baş başa bırakmayalım ve onların hayatı yaparak yaşayarak öğrenöesine destek olalım.

 

16)  Fabrika sahibinin imtihanından geçip başarılı olan, zekiliği ve sabrı sayesinde çikolata fabrikasının sahibi  olmaya hak kazanan çocuk kim olmuştur?

 

A) Charlıe

B) Agustus

C) Veruca

D) Mike Teave

 

17)  Kitabın yazarı kimdir?

A) Roald  Dahl

B) Şermin Yaşar

C) Tarık Uslu

D) Ahmet Şerif İzgören

 

Cevaplar:

1.a   2. b  3.d   4.b   5.a   6.c   7. d  8. d   9. c   10.d   11. d   12.a   13.a   14.c   15.c   16.a   17.a

Charlıe'nin Çikolata Fabrikası Kitabının Özeti

 

Charlıe'nin Çikolata Fabrikası Kitabının Özeti


Charlie yoksul bir ailenin tek çocuğudur.  Charlie ve ailesi derme çatma bir evde iki ninesi, iki dedesi , anne ve babası ile birlikte yaşayan, iki odaları bir de yatak odası olan bir evde zor koşullar altında hayatlarını idame ettiren kimselerdir. Charlie’nin babası ise diş macunu fabrikasında çalışan bir işçidir. Ailenin yediği yemek ise lahana çorbasıdır ve çok yoksul oldukları için ailedeki her birey zayıflıktan kopmak üzeredir. Charlie’nin en büyük hayali ise her gün önünden geçtiği çikolata fabrikasının içine girmek, oranın nasıl bir yer olduğunu görmek ve orada doyasıya çikolata yemektir.

 

Bay Wonka adında bir adam vardır. Bu adam da çikolata fabrikasının sahibidir. Çok zengindir ve yaptığı enfes çikolatalar ile dünyaya nam salmıştır. Bonbonlar, çikletler, şekerler, çikolatalar  ve daha birçok şekerlemeler rüyapılır bu fabrikada. Eskiden bu fabrikada işçiler çalışırmış ama fabrikaya giren kimi işçiler casus oldukları için  işçiler Bay  Will Wonka’nın çikolatasının sırlarını başka iş adamlarına anlatınca Bay Wonka iflas etmiş ve bir daha fabrikaya işçi almamış  ve belli bir zaman fabrika kapanmış ve çikolata da yapılmaz olmuştur. Bir zaman sonra Charlie fabrikadan dumanlar tüttüğünü görmüştür. Bay Wonka 10 yıl aradan sonra tekrar ortaya çıkmıştır. Bir yarışma yapacağını ve bu yarışmada sadece ve sadece beş çocuğun fabrikaya girebileceği yazıyordu. Charlie de bu yarışmaya katılmak için Wonka çikolatasından satın almıştır. Dedesinin parası ile çikolatan almış ama çıkmamıştır. Daha sonra yolda bulduğu para ile çikolata almış ve çikolatanın içinden altın bilet çıkmıştır. Son bilet Charlie’ye çıkmıştır. Altın bilet kazanan çocuklar fabrikaya girmiş ve orada olağanüstü olaylar ile karşılaşmışlardır. Kimi çocuklar açgözlülüğünden, kimisi şımarıklığından, kimisi ekran bağımlılığından dolayı yarışmayı kaybetmiştir. Charlie ve dedesi yarışmayı kazanmıştır. Çünkü Charlie sabırlı ve olgun bir çocuktu.  


Bay Wonka bu yarışmayı çocukları denemek ve kendisinden sonra başa geçecek kişiyi seçmek için bu yarışmayı yapmıştır. Çünkü kendisinin bir ailesi yoktur. Yarışmayı kazanan, sabrı ile, tok gözlülüğü, güzel ahlakı  sayesinde Charlie olmuştur. Daha sonra uçan asansöre binip evlerine gitmişlerdir ve o asansörün içine ailesini de almıştır Charlie ve Bay Will Wonka. Ailesi de fabrikaya taşınmıştır ve Charlie ve ailesi de çikolatalardan istediği kadar yemiştir. Charlie çikolata fabrikasının sahibi olmuştur artık.  Yoksulluktan kurtulmuş, amaçlarına ulaşmıştır Charlie. Kitapta ayrıca şunlardan da bahsedilir. Çocuklarınızı asla şımartmayın denilir. Televizyon denilen kötü kutuyu eve almamalıyız ve çocuklarımızı televizyon ile zehirlememeliyiz. Onların kitap almalarını, kendi odalarına kütüphane kurmalarını sağlamalıyız. Çünkü eskiden çocuklar çok kitap okurdu, hayal kurardı ve kendilerini daha iyi geliştirirlerdi. Şımarık, ahmak ve mızmız olmazlardı.


 Not:  Bu dünya da her davranışımızın bir ödülü ve cezaları vardı. Kitap da ki Charlie haricinde ki diğer çocuklar her istediklerine sahiplerdi ve para ile her şeyi satın alabileceklerini zannediyorlardı. Oysaki para ile satın alınamayan birçok de vardı. Örneğin karakter gibi… Zaten Charlie’nin satın alması gereken bir karaktere ihtiyacı yoktu. Kendisi kendine özgün, örnek bir karakterdi.

Fahrenheit 451 Kitabında Geçen Alıntılar

 

Fahrenheit  451 Kitabında  Geçen Alıntılar


Kitap; enformasyon çağında oluşabilecek olası bir yaşamı anlatır. Yangına dayanıklı evlerin, böcek adı verilen dönüşebilen araçların, mekanik tazıların, evlerde adına “duvar” denilen son teknoloji canlı yayın ekranlarının bulunduğu gelişmiş ve robotikleşmiş bir dünyayı betimliyor yazar.


Kitapta geçen alıntı cümleler şunlardır:


"Mutlu olmamız için gerekli her şeye sahibiz, ama mutlu değiliz. Bir şey eksik. Etrafa bakındım. Ortadan kaybolduğunu bildiğim tek şey, on on iki yıldır yaktığım kitaplardı. Bu yüzden kitapların faydası olur diye düşündüm."

“Belki kitaplar bizi mağaradan biraz çıkarabilir. Belki hep aynı, lanet olası, çılgınca hataları yapmaktan alıkoyabilirler bizi!”

“Bir insan kaç kez dibe vurup da yaşamayı sürdürebilir?”


“Bir kitabı kapağına göre yargılama.”

“Bir kadın kitaplar uğruna yanabiliyorsa, kitapların içinde birşeyler olmalı...”

“İyi yazarlar genellikle hayatın gerçeklerine dokunurlardı. Bu bakımdan kitaplardan neden bu kadar nefret edildiğini, korkulduğunu anlıyor musunuz? Hayatın gerçek yönlerini veriyorlar.”

“Hakkımda söyledikleri her şey doğru sanırım. Hiç arkadaşım yok. Bu anormal olduğumu kanıtlıyormuş. Ama tanıdığım herkes ya bağırıyor ya ortalıkta çılgınca dans ediyor ya da birbirini dövüyor. Bugünlerde insanların birbirini nasıl incittiğini fark ediyor musun?”


“İnsan bilmediği şeyden korkar hep.”

“Kurtarılma arayışına da girme. Kendini kurtar, boğulursan da en azından kıyıya doğru gittiğini bilerek ölürsün.”

“Gözlerini merakla doldur ve sanki on saniye sonra ölecekmiş gibi yaşa...”

Fahrenheit 451 Kitabı İle İlgili Test Soruları

 

Fahrenheit  451 Kitabı İle İlgili Test Soruları


1)  Kitapları yakan kimlerdir?

A) Doktorlar

B) Mühendisler

C) Çöpçüler

D) İtfaiyeciler

 

2)  Düşünen insanlar neden yok edilmeye çalışılmıştır?

A) Başka insanlara zarar verdikleri için

B) Kitap okudukları için

C) Televizyon izledikleri için

D) Sadece eğlenceye düşkün oldukları için

 

3) Kitap ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Fahrenheit 451 Ray Bradbury’nin,  ilk kez 1953’te basılan ünlü distopik bilimkurgu romanıdır.

B) Kitap ünlü Fransız sinemacı, François Truffaut  tarafından sinemaya uyarlanmıştır. 

C) Kitapta okuyan insanlara çok değer verilmiştir.

D)  Kitabın adı bir kağıdın genelde 451 fahrenheitta (~233 santigrat) tutuşmasından kaynaklanmaktadır.

 

 

4) Kitabın ana kahramanın adı nedir?

A) Montag

B) Alice

C) Jimmy

D) Marian

 

5) Kitabın ana kahramanın görevi  görevi nedir?

A) Hırsızlık yapmak

B) Kitapları yakmak

C) Kitapları okumak

D) Kitapları saklamak

 

6) "Yaptığı iş üzerine tek bir gün dahi düşünmemiştir ve tüm zamanını televizyonlarla kaplı odalarda zaman öldüren eşi Mildred'le beraber geçirmektedir." Bu kişi aşağıdakilerden kimdir?

A) Faber

B) Clarisse

C) İtfaiye müdürü

D) Montag

 

7) Kitabın ana kahramanın düşünceleri ve hayata bakış açısı, kitaplara bakış açısı kimin sayesinde değişmiştir?

A) Clarisse

B) Faber

C) Mildred

D) Annesi

 

8)Aşağıdaki alıntılardan hangisi kitapta geçmemektedir?

A) “İnsan bilmediği şeyden korkar hep.”

B) “Belki kitaplar bizi mağaradan biraz çıkarabilir. Belki hep aynı, lanet olası, çılgınca hataları yapmaktan alıkoyabilirler bizi!”

C) "Dışımız serseri, içimiz kütüphane."

D) "Yalan dünya yahu bu da geçer.”

 

 Cevaplar:

1.d  2.  b   3.c   4.a   5.d  6.d   7.a   8.d

Muhatabın Duygularını Anlamanın İnsanlar Arası İlişkilere Katkıları Nelerdir?


Muhatabın Duygularını Anlamanın İnsanlar Arası İlişkilere Katkıları Nelerdir?


Muhatap olduğumuz kişi ya da  kişilerin duygularını anlamak, kendimizi onların yerine koyarak empati kurma becerisini kazanmak muhatap olduğumuz kişiler ile aramızı daha iyi hale getirir ve daha sağlıklı bir iletişim ortamı kurulmuş olur. Muhatap olduğumuz kişilerin duygularını anlamadığımız zaman, onlara karşı ön yargılı bir tavır sergilediğimiz zaman iletişim ortamı sağlıklı olmaz. Gereksiz yere kin duygusu, öfke duygusu olur içimizde.


 Sevgi gibi değerli bir duygudan yoksun bırakırız kendimizi. Duyguları anlayan insan ona göre davranır. Nazik olur, insanları kırmamaya çalışır. Böyle olduğu zaman kişiler bizi sever ve aranan, sorulan arkadaşlar oluruz. Güzel bir çevremiz olur, güven duyabileceğimiz ve bize de güven bir çevremiz olur. Empati kurmak gibi güzel beceriye sahip oluruz. Empati kurduğumuz için de bizim de bir sorunumuz olduğu zaman insanlar da bize karşı hoşgörülü olur, bizi dinler, bize sever ve bizi hemen yargılamaz. 


Böylece daha iyi insan olma, daha iyi ilişkiler kurma yolunda güzel adımlar atılmış olur. Yeter ki insanları can olarak görelim, insanlara sevgi ile bakalım ve kimseyi yargılamayalım, anlayalım, dinleyelim, konuşalım.

En Mutlu Olduğunuz Yer Konulu Konuşma

 

En Mutlu Olduğunuz Yer Konulu Konuşma


İnsanın en sevdiği ve en mutlu olduğu yer kişiden kişiye değişebilir. Benim en mutlu olduğum yer evimiz, evimizin bahçesi ve orada yaşayan canım ailemdir. En mutlu olduğum yer ailemin yanıdır. Anne, baba ve kardeşlerimle yaşadığım müstakil evimde çok mutluyum. Çünkü evimizin bahçesinde küçük de bir kümesimiz var.  


Bu kümeste tavuklarım, horozlarım, hindilerim ve kazlarım var. Her gün onlara yem veriyorum ve su veriyorum. O küçük canlıların karnını doyurmak beni çok mutlu ediyor ve çok eğlendiriyor. Onların yumurtalarını alıyorum ve o yumurtalardan annem güzel kekler, kurabiyeler ve tatlılar yapıyor.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

En mutlu olduğum yerlerden biri de okulumdur. Çünkü okulumda öğretmenlerim var, sınıf arkadaşlarım var. Onlarla zaman geçirmek çok keyifli oluyor. Sınıf arkadaşlarımla yardımlaşma ve dayanışma içinde oluyoruz ve bu sayede üstesinden gelemediğimiz sorunları birlikte çözüyoruz. Teneffüste değişik oyunlar oynuyoruz ve bunun için okulumu ve arkadaşlarımı çok seviyorum. En mutlu olduğum yerler ailem ve okulumdur. Evim ve okulum hayatımın anlamıdır, hayatımın neşesidir. Benim sosyalleştiğim yerlerdir. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

8 Atasözü ve Anlamları

 

8 Atasözü ve Anlamları


1) Rızkı tükenmeyince kişi aç kalmaz: Allah her insanın rızkını verir ve hiç kimse hayatta nasipsiz kalmaz. Rızkı tükenmişse ömrü de bitmiş demektir.

2) Pulsuz iş, yolsuz iş: Karanlık işler çeviren kişi yasal olmayan yollara sapar.

3) Pişmiş aşa soğuk su katılmaz: Yürümekte olan bir işe gereksiz yere müdahale edilmemelidir.


4) Keskin kılıç kınını kesmez: Sert ve öfkeli kimsenin onu destekleyenlere, ona yardım edenlere herhangi bir zararı olmaz.

5)  Keskin bıçak olmak için çok çekiç yemek gerek: Başarılı olmak içim çok çalışmak, alın teri dökmek, sıkıntı çekmek gerekir. Bu sayede insan daha deneyimli olur. Deneyimli olan kimseler de daha başarılı olur ve daha az hata yapar.

6)Mecnun sever Leyla’yı, ben severim Mevla’yı: Ben herkesin ilgilendiği konudan ve işten başka konu ve işlerle uğraşıyorum.


7) Sopayı  yiyen eşek atı geçer: Bir konuda canı yanmış olan kişi o duruma bir daha düşmemek için elinden gelen çabayı harcar. Gücü yetmez sanılan, en zor işleri bile başarır.

8) Söz biliyorsan söyle, inansınlar; bilmiyorsan söyleme, seni bir adam sansınlar: İnsan çok iyi bildiği konu üzerinde konuşmalıdır. Bilmediği konuda ise hiç konuşmamalı, yorum yapmamalıdır.

Nuri Pakdil Sözleri

 

Nuri Pakdil Sözleri


Nuri Pakdil, Türk şair, mütefekkir, deneme ve oyun yazarıdır.

Nuri Pakdil sözleri şunlardır:

“Sevdiklerinizi, yüreklerinden sımsıkı tutun. Yarın, geç olmakla meşhurdur...”

“Okumadığın gün karanlıktasın.”


“Yüreğimin yarısı Mekke'dir, geri kalanı da Medine'dir. Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır.”

“Bildiğim her şeyden sorumlu olmazsam, nasıl hak edebilirim yaşamayı?”

“Ben bir şeyi hiç mi hiç az sevemedim hele orta hiç sevmedim Hep çok sevdim Arkadaşlarımı da çok severim Yeryüzünde biterim Eve portakal aldığımda kasayla alırım dayanamayanlar çürür.”

“Umut ,konuştukça büyür, aşar sizi, kentinizi de , ülkenizi de aşar: Yeryüzüne bir elektrik akımı gibi geçer umut.”

"Yargılıyız acı çekmeye. Acının her şeye egemen olduğu bir çağda yaşıyoruz : en çok insan öldürülen bir çağ çünkü bu."

“Yorulduk Üstadım. Çalışıp koşturarak değil, öylece oturarak yorulduk, bir tutam şefkat aramaktan ,zerrece vefa yoksulluğundan, insanları seyretmekten ve insanlığı gözlemekten yorulduk. Çok severek haddimizi aşıyoruz üstadım. Ya yanlış zaman insanlarıyız, ya da; İnsanlık için yanlış bir zamandayız...”


“Bir ülke, utanma duygusunu yitirmişlerle dolunca, sürgünler ülkesi olur.”

“Namaz, zamanın kalp atışıdır.”

"Yapayalnız dolaşıyor bu çağın insanı. Çünkü birlikte yürüyecek kadar güvenmiyor kimse birbirine..”

Yusuf Atılgan Sözleri

 

Yusuf Atılgan Sözleri


Yusuf Atılgan, Türk yazar ve öğretmen. Türk edebiyatının ve Türk romanının modernist bir düzleme geçtiği 1950-1980 yılları arasında yazdı. Bu dönemin ilk modernist Türk yazarlarından birisiydi. 

Yusuf Atılgan sözleri şunlardır:

 İnsanlar haksızken daha çok bağırırlar.

 Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?

Konuşmam yetmiyormuş gibi düşünmeye de başladım. En kötüsü buydu. Çoğu insanlar gibi düşünmeden konuşsaydım kimse bir şey demeyecekti; ama ben düşündüğümü söylemeye kalktım.

 

Bir gün sana dünyada katlanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğreteceğim.

İnsanları yalan söyledikleri zaman dinlemeyi severim. Olmak istedikleri, olamadıkları “kişi”yi anlatırlar.

Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak.

Hep böyleydi. Bir şey en gerektiği anda olmazdı.

Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı.

 Böyle içten yalnız çocuklar gülebilir. Bir de deliler.

Belli bir yaşayış uygulamışlar bana. Görünmeyen bir giysi giydirmişler. Sıkıyor beni, çıkarıp atamıyorum. Düğmelerini çözemem mi? Bu bile güç. Ya çıkarıp atanlar? Tutuyorlar onları. Deliler evine kapıyorlar ya da kodese.

Güldüler... Birlikte gülündü mü insan rahatlıyordu.

Bazen, görünür bir sebep olmadan, insana önünden geçtiği yapı ,bir sokak köşesi, üstünde oturduğu sandalye hayatında önemli bir yer tutacakmış gibi gelir.

Gözler konuşmaya başladığı zaman her şey susar.

 

Yaşamanın güç olduğu bir dünyadan uzağa, çocuklukta tadılmış bir huzura kaçmak gerekti.

Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?

 Sus bağırma ! Sonra böyle olduğuna inanırız. İnsanlar haksızken daha çok bağırırlar.

Bence insanın adı onunla en az ilgili olan yanıdır. Doğar doğmaz, o bilmeden başkaları veriyor. Ama yapışıp kalıyor ona. Onsuz olamıyor.