Sevdiğiniz Bir Hayvanı Kişileştirerek Aşağıya Onun Duygularını Anlatan Hikaye Edici Metin Yazınız

 

Sevdiğiniz Bir Hayvanı Kişileştirerek Aşağıya Onun Duygularını Anlatan Hikaye Edici Metin Yazınız


Hava kararmış, yağmurlar başlamış ve tavuklar kümese girmişti. Tavukların başı olan Anne Tavuk Şirin küçük tavuğun yuvaya girmediğini görünce endişelendi ve diğer tavuk arkadaşlarına dönerek Minnak nerede diye sordu. Tavuklar hep bir ağızdan arkamızdan geliyordu ama galiba bize yetişemedi dediler. Anne Tavuk Şirin hemen hava iyice kararmadan koşarak dışarı çıktı. Koştu koştu ve yolun kenarında Minnak'ı gördü. 


Minnak yerde yatıyor ve karnı ağrıyordu. Anne Tavuk Şirin’e dönerek iyi ki geldin, iyi ki beni buldun canım anneciğim dedi. Sen olmasan burada hasta olup kalacaktım. Sen geldin kendime geldim. Birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olmak, bir yere ait olmak ve sevildiğini hissetmek ne güzel bir duyguymuş dedi. Anne Tavuk da ona sarıldı ve onu kucağına alarak yuvaya götürdü. 


Diğerleri de hep bir ağızdan Minnak’a hoş geldin güzel kardeşimiz dediler ve başladılar gık gık gıdak demeye. Sonra hepsi güven içinde, sevgi içinde uykuya daldı. Sabah güneşi ile Horoz Baba’nın sesi tavukları uyandırdı ve yine güzel bir güne hep bir ağızdan merhaba diyerek yaşamaya devam ettiler.

Yeşil Vatan Geleceğimizdir Çünkü….

 

Yeşil Vatan Geleceğimizdir Çünkü….


Yeşil vatan geleceğimizdir çünkü vatan yeşil olmazsa, ormanlarımız yanarsa vatan diye bir şey kalmaz ve çorak ve kirli bir ülkede, kirli bir dünyada yaşamaya başlarız. Yeşil vatandır çünkü ormanlarımız sayesinde temiz hava alırız, ormanların içinde binlerce canlı türü yaşar ve orman binlerce canlı türüne ev sahipliği yaparak doğanın dengesini korumaya devam eder. Yeşil vatandır çünkü doğa olmadan, ormanlar olmadan vatan olmaz. Toprak, hava, su ve ormanlar korunmazsa, temiz bırakılmazsa o coğrafyada yaşamak da imkansız hale gelir. Yeşil yaşamın kaynağıdır. Ormanlar bizlerin nefesidir. Tarım alanları gıdamız, su kaynakları ise geleceğimizdir. 


Yeşil vatandır çünkü yeşil olmayan bir vatan, gelecekte yaşanabilir bir yurt olmaz. Yeşil vatandır çünkü ormanlarımız bize aidiyet duygusu hissettirir, huzur ve özgürlük hissettirir. Güven hissettirir, birlik, beraberlik, dayanışma, koruma hissettirir. İşte tüm bunlardan doğamızı, ormanlarımızı, su kaynaklarımızı, havayı, toprağı korumalıyız: Orman yangınlarının çıkmaması için var gücümüz ile mücadele etmeliyiz ve orman yangınlarına dur demeliyiz, bilinçli vatandaş olmalıyız ve vatanımızı, ormanlarımızı korumalı ve çok ama çok sevmeliyiz.


 Yeşil vatandır çünkü yeşil yok olursa salgın hastalıklar başlar ve hayat da kötü bir şekilde son bulur. Bunun için gelin birlik olalım vatanımıza ve yeşilimize sahip çıkalım ve onu koruyalım ve tertemiz bırakalım. Çünkü gelecek nesillerin de bunda hakkı vardır.

Babaannem Geri Döndü Kitabının Özeti

 

Babaannem Geri Döndü Kitabının Özeti


Çınar adındaki çocuk ailesiyle mutlu bir hayat sürmektedir. Her ne kadar ailesi Çınar’ı çok sevse de kimi zaman ondan şikayet eder ve onun yaramazlıklarını yakınlarına anlatırmış . Çünkü kendilerinin de çocuk olduğunu unutup giderlermiş. Bir gün ailece evdeyken kapı çalınmış ve gelen kişi Çınar’ın babaannesiymiş. Çınar’ın bu dünyada sıkılmadığı tek yer babaannesinin eviymiş ama bu defa babaanne onların evine gelmiş. Hasibe Babaanne eve geldiğinde ilginç bir şekildeymiş. Saçları değişmiş, kıyafetleri değişmiş, konuşması değişmiş bundan dolayı Çınar ve ailesi büyük bir şok yaşamış. Babaanne Hasibe Hanım Çınarlara geldiği zaman yanında çok sayıda eşya getirmiş. Şapka, balerin eteği, balıklar, kaplumbağalar, köpek, kedi vb. Bir de boş valiz varmış. O valizin içi boşmuş. O valizde de babaannenin hayali arkadaşı olan Rıfkı varmış. Babaannenin tavırları çocuk gibi olmuş. Mesela şöyle diyormuş:” naber millet naaaabıyonuz.” Bu duruma çok şaşıran aile Hasibe babaannenin aklını yitirdiğini düşünmüş ve onu alıp hemen bir doktora götürmüşler. 


Doktor babaannedeki hastalığın teşhisini koymuş ve hastalığının adı  uslu çocuk sendromu hastalığıymış. Aile babaanneyle en ince ayrıntısına kadar ilgilenmiş ve onu tıpkı bir çocuk gibi sevmişler, korumuşlar, yaramazlıklarına göz yummuşlar ama en sonunda çok yorgun düşmüşler ve üzülmekten bitap düşmüşler. Çınar ailesi ile geçirdiği eski zamanları özlemiş, babaannesinin eski halini özlemiş ve bir gün o yatarken onun yanına yatmış ve babaannesi ona sımsıkı sarılmış ve kuzum demiş. Sabah olduğunda babaannesi hiçbir şey yokmuş gibi eski haline dönmüş ve tüm yaptıklarının oyun olduğunu gelinine, oğluna ve kızına anlatmış. Meğer ki babaanne aklını kaybetmemiş sadece çocuklarından sürekli şikayet eden kızına ve gelinine, oğluna ders vermek istemiş. Çünkü Çınar’ın babası da halası da küçükken yaramazlıklar yaparmış. Bunun için de babaannesi Çınar’ın yaptığı yaramazlıkları, Beren’in yaptığı yaramazlıkları çocuk oldukları için yaptıklarını anlatmış ve her çocuğun küçükken yaramaz olacağını aileye anlatmak istemiş.


  Aslında babaanne aileye büyük bir ders vermiş ve her çocuğun çocukken yaramazlık yapmasının olağan bir şey olduğunu anlatmak istemiş ve böylece olay şimdi anlaşılmış. Daha sonra babaanne kendi evine dönmüş, Çınar ve ailesi Hasibe Babaannenin iyileştiğine çok ama çok mutlu olmuş.

Yaz Tatilinde Neler Yaptınız?

 

Yaz Tatilinde Neler Yaptınız?

 

Yaz tatilinde ilk olarak dinlenmeyi tercih ettim ve doyasıya uyudum. Kısa süreliğine kitaplardan uzak durdum ve yaklaşık on beş gün sonra kitap okumaya tekrar başladım. Sokakta arkadaşlarımla mahalle oyunları oynadık. Koştuk, yorulduk, terledik, güldük, eğlendik ve yeri geldiği zaman da tartıştık. Yaz tatili her hali ile güzel geçti. İlk bir ayı evde geçirdikten sonra ikinci ayında ailemle Karadeniz turuna çıktık.

 

Samsun, Ordu, Trabzon, Rize, Karabük gezisi yaptık. Farklı şehirleri görmek, farklı kültürleri görmek güzel oldu. Gittiğim tatil beldelerinden sevdiklerime küçük hediyeler aldım, denize girdim ve kumun ve güneşin tadını çıkardım. Doyasıya yüzdüm. Tarihi ve doğal yerleri gezdik. Gittiğim yerler gerçekten ilgi çekici ve çok güzel yerlerdi. Örneğin; Trabzon’daki Sümela Manastırı  ve Uzungöl harika bir yerdi. Rize’deki lale lokantasındaki kuru fasulyenin tadı bir başkaydı. Kıble Dağı Camiine gittik ve orası da muhteşemdi. Çok sayıda yer gezdik ve en sonunda yorulduk.

 

 Daha sonra evimize döndük. Yaşadığım şehirde doğa aktivitelerine katıldım. Arkadaşlarımla, komşularımla güzel anlar geçirim. Pikniğe gittik, mangal yaptık, top oynadık ve muhteşem anlar yaşadık. Egzersizlerimi de ihmal etmedim. Büyük annem ve büyük babamı ziyaret ettik, çok sayıda kitap okudum ve dinlendim. Yaşadıklarım bunlardır.

En Yakın Dostunuzu ve Bu Dostluğun Sizde Bıraktığı Hisleri Yazınız

 

En Yakın Dostunuzu ve Bu Dostluğun Sizde Bıraktığı Hisleri Yazınız


En yakın dostum Seher   adında arkadaşımdır. Seher çok anlayışlı ve empati kurabilen bir arkadaştır. İlkokul yıllarımda ailemin maddi durumu çok iyi olmadığı için babam her şeyi alamıyordu ve büyük sıkıntı yaşıyorduk. Seher adındaki dostum, benim en yakın arkadaşım ve ailesi bana ve aileme her zaman destek olmuştur. Bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadılar. Seher okula getirdiği keklerden, poğaçalardan bana da getiriyordu ve böylece benim de beslenme oluyordu. Onların bize yaptığı insanlığı hiçbir zaman unutmayacağım.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,


Dostum olan kişi paylaşmayı seven, merhametli ve insan gibi bir insandır. İnsani özelliklerinin hepsi onda mevcuttur. O her zaman güler yüzlü ve paylaşımcı bir arkadaş olmuştur. Şu anda ortaokula gidiyorum ve Seher ile okulları ayrılmak zorunda kaldık. Çünkü dostumun ailesi başka bir şehre taşındı. Onun bende bıraktığı hisler şunlar olmuştur: Güven duygusu, aidiyet duygusu, sevgi, saygı, paylaşma ve dayanışma, merhamet, aydın bakışlar, hayat dolu gülümsemesi kalmıştır. 


Onu çok seviyorum ve sevmeye de devam edeceğim. Dostumla telefonda görüşmeye devam ediyorum. Bizim de maddi durumumuz iyi oldu ve biz de onlar zor duruma düştüğü zaman yardım ettik ve böylece dostluğumuz daha çok pekişti. Bu konu hakkındaki konuşmalarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum, konuşmama burada son veriyorum.

Türkiye’nin Hangi İlinde Yaşamak İsterdiniz? Niçin?

 

Türkiye’nin Hangi İlinde Yaşamak İsterdiniz? Niçin?


Türkiye’nin en güzel ve en gelişmiş illerinden olan İstanbul’da maddi durumum iyi olacak şekilde yaşamak isterdim. Yani zengin de olmak isterdim. Çünkü yoksul bir şekilde olunca orada yaşamak daha güç olabilir. Çünkü İstanbul büyük bir şehir olduğu için her şey orada daha pahalı yani orada hayat pahalılığı vardır. İstanbul'da yaşamak isterdim çünkü orası doğal güzellikleri ve tarihi güzellikleri olan bir şehrimizdir. Akşamları deniz kenarına gider arada bir balık ekmek yerdik. Denizin havası, denizin  kokusu beni mest ederdi.


 İstanbul'da yaşamak isterdim çünkü çok gelişmiş bir şehirdir. Her yenilikten anında haberimiz olurdu. İstanbul farklı kültürlerin, mutfakların ve dillerin bir arada olduğu bir şehirdir. Her köşesinde tarih kokar ve geçmişimin izleri içinde yaşamak beni mutlu ederdi. Konserlere giderdim, tiyatroya giderdim, sergilere katılırdım ve her türlü etkinliğe vakit buldukça giderdim. Çünkü İstanbul her açıdan çok avantajlı bir şehirdir. Trafik sorunları var ama o kadar da olacak. 


Çünkü bir şehir her şeyi ile mükemmel olmayabilir ama İstanbul genel olarak mükemmele yakın bir şehirdir. İstanbul Boğazı'nda gün batımını izlemek isterdim ve daha çok sayıda nedenlerim olabilir. Onun için ülkemin İstanbul şehrinde hayatımı devam ettirmek isterdim.

Robonlar (Bir Kaçış Operasyonu) Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları


Robonlar (Bir Kaçış Opresyonu) Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları


1) Sabri Uçankalem  kaç yaşında genç bir yazardı?

A)  22

B) 19

C) 20

D) 33

 

2) Sabri Uçankalem’in köpeğinin adı nedir?

A) Yumak

B) Star

C) Haydut

D) Sakız

 

3)  Sabri’nin adlığı robotun rengi nedir?

A) Siyah

B) Beyaz

C) Mavi

D) Turuncu

 

4)  Aşağıdakilerden hangisi Robon'un özelliklerinden biri değildir?

A) Sadece türkçe kelimelerin anlamını biliyordu.

B) Kelime oyunları yapar.

C) Kelime hazinesi geniştir

D) Her türlü dil kıvraklığına sahipti.

 

5) Robon’un diğer robonlardan farkı nedir?

A) Tüm dilleri bilmesi

B)  İnsanların aklından geçenleri bilmesi

C)Çok kısa bir sürede kendine has kusursuz kitaplar yazması

D) Şarkı söylemesi

 

6) Sabri’nin anlaştığı yayınevinin adı nedir?

A) Yeşil Panda

B) Kara Kutu

C) Üretken Dergisi

D) Yurt Yayınevi


7)  Sabri’nin ilk kitabının adı nedir?

A)  Bir İlkbahar Sabahı

B) Yardım Çığlıkları

C) Sardunyaların Gece Yürüyüşü

D) Yaramaz Fino İş Başında

 

8) Robon’un istediği şey şey nedir?


A) Kendisini şar edecek iyi bir pile sahip olmak

B) Yemek yemek

C) Futbol oynamak

D) Havuza gitmek

 

9)  Sabri hakkında sert bir eleştiri yayınlayan yazarın adı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yılmaz Hiçyılmaz

B) Ayşen Neyşan

C) Cezmi Hepeleştirir

D) Murat Ünlüer

 

10) Aşağıdakilerden hangisi  Sabri'nin kitabının eleştirilme nedenlerinden biri değildir

A) Sabri’nin hayatın acı ve hüzünlü yönlerini ele almaması

B) Kitapları gerçek değerlerden yoksundu.

C)Sabri’nin yazdığı eserlerin gerçek hayattan kopuk olması

D) Sabri’nin kitaplarının insanlığa hizmet etmesi

 


11)  Sabri’nin eserleri ne ile suçlanıyordu?

A) Polyannacılık

B) Yadsıma

C) Bencillik

D) Yalancılık

 

12) Robon’un hayatında dönüm noktası olan şey neydi?

A) Sabri’nin ona öfkeyle kitap fırlatması

B) Sabri’nin onu başkasına satması

C) Şirketin Robon’u geri almak istemesi

D) Robon’un sabriye zarar vermeye başlaması

 

13) Meğer robotlar da ……………………….. noktalı yere kitapta  anlatılanlara göre  aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?

A) Öksürürmüş

B) Kusarmış

C) Yemek yermiş

D) Ağlarmış

14)  Sabri yazarlık kariyerinin kaçıncı gününde ilk büyük başarısını yakalamıştı

A) 43. gün

B) 38. gün

C) 89. gün

D) 66.gün

 

15)  Sabri’nin özel olarak getirdiği çiçeklerin adı nedir

A) Unutma Beni Çiçekleri

B) Yalandan Gül Çiçekleri

C) Hayata Tutun Çiçekleri

D) Umutlu Ol Çiçekleri

 

16) Robon adlı robot Sabri'den kurtulmak ve özürlüğüne kavuşmak için ne  zaman kaçmaya karar vermiştir?

A) Öğle vakti

B) Sabah vakti

C) Gece yarısı

D) Akşam saatleri

 

17)  Robon’un sevimli minik ayıcığının adı nedir?

A) Tokyo

B) Pinokyo

C) Yokyo

D) Kokyo

 

18)  Robon neyden ibaret değildir?

A) Programlar

B) Yazılımlar

C) Algoritmalar

D) Her türlü gıdalar

 

19) Sabri, Robon’u Şimdiye kadar neden hiç dışarı çıkarmamıştı?

A) Islanır diye

B) Kurur kalır diye

C) Hasta olur diye

D) Kaçar diye

 

20)  Robon’un gece yarısı karşılaştığı kişinin adı nedir?

A) Ahmet

B) Mustafa

C) Rıfkı

D) Şemsettin


 

21)  Robon ve Robon2un sevimli minik ayıcığı ghece yarısı neyin içine konulmuştur

A) Bulgur torbası

B) Un torbası

C) Kömür torbası

D) Büyük bir tencere

 

22) Robon ve minik ayıcığı nereye götürülmüştür?

A) Hurdacıya

B) Demirciye

C) Terziye

D) Ayakkabıcıya

 

23) Hurdacının sesi nasıldı?

A) Sert ve ilgisiz

B) Yumuşak ve dokunaklı

C) Öfkeli ve ağlamaklı

D) Kibar ve ince sesli

 

24)  Hurdaların içinde kimin gelişi Robon’un içinde yeniden bir umut ışığı taramıştır?

A) Tero

B) Ebro

C) Kero

D) Mero

 

25)  Tokyo’nun tek çıkardığı ses nedir?

A) Tık tık

B) Kıt kıt

C) Tuk tuk

D) Pupuk

 

26) Hurdalıktaki tüm robotların hayali nedir?

A) Konuşmak

B) Yazmak

C) Kaçmak

D) Ağlamak

 

27) Aşağıdakilerden hangisi yeni kurulmuş ekipten biri değildir?

A) Tokyo

B) Ebro

C)  Robon

D) Sabri

28)   Robotların hurdalıkta gördükleri eski mutfak robotunun adı nedir

A) Çırpıcı

B) Yıkayıcı

C) Soyucu

D) Kesici

 

29)  Aşağıdakilerden hangisi arkadaş olan robotların özelliklerinden biri değildir?

A) Birbirlerine karşı bencilce davranmışlardır.

B) Birlikte sevinmişler, birlikte üzülmüşlerdir.

C) Kimin yardıma ihtiyacı varsa ona yardım etmişlerdir.

D) İşbirliği ve dayanışma içinde hareket etmişlerdir.

 

30)  Bilge olan robot hangisidir?

A) Tokyo

B) Çırpıcı

C) Robon

D)Ebro

 

31)  Lütfen yardım edin, burada sıkıştım kaldım diyen kimdir?

A) Külüstür

B) Mutfak robotu

C) Robot süpürge

D) Robot çaycı


 

32)  Robotların kurtardığı tost makinesinin adı nedir?

A)  Çıtır çıtır

B) Kıtır kıtır

C) Pıtır pıtır

D) Tıkır tıkır

 

33)  Aşağıdakilerden hangisi Tokyo’yu kurtaran robotlardan biri değildir?

A) Külüstür

B) Kıtır kıtır

C) Tıkır tıkır

D) Çırpıcı

 

34)  Robotlar arkadaş robotlarından  en çok hangisinin hikayesini merak ediyorlardı?

A) Robon

B) Kıtır kıtır

C) Ebro

D) Çırpıcı

 

35) Bir zamanlar şehrin en ünlü restoranlarında çalışan robot aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tokyo

B) Ebro

C) Kıtır kıtır

D) Robon

 

36) Hamburger tasarlamak için yapılmış özel robotun adı nedir?

A) Tokyo

B) Ebro

C) Çıtır çıtır

D) Kıtır kıtır

 

37) Ebro adlı robotun patronun adı nedir?

A) Asım

B) Kasım

C) Hayri

D) Mehmet

 

38)  “r” harfini söyleyemen kişin adı nedir?

A) Bay T

B) Bay  K

C) Bay J

D) Bay V

 

39) Robotların kalp yerine ne ile çalışır?

A) Gaz

B) Benzin

C) Sensör

D) Batarya

 

40)  Ebro’nun en sevdiği şarkı nedir?

A)  Simge Söylenmedi Hiç

B) Tarkan Kuzu Kuzu

C) Edis Martılar

D) Sıla Ben Yoruldum


 

41) Robon’un hurdalıkta karşısına çıkan ilk robotun adı nedir?

A) Çırpıcı

B) Kıtır kıtır

C) Ebro

D) Külüstür

 

42)  Vücudunda harf olmayan robotun adı nedir?

A) Kıtır kıtır

B) Robon

C) Tokyo

D) Çırpıcı

 

43)  Ebro’nun patronunun en sevdiği renk modaacısınaa göre hangisidir?

A) Beyaz

B) Siyah

C) Mavi

D) Mor

 

44) Hayri’nin eşinin adı nedir?

A) Nuriye

B) Hayriye

C) Hatice

D) Neriman

 

45)  Hayrinin en sevdiği renk neydi?

A) Turuncu

B) Kırmızı

C) Yeşil

D) Mavi

 

46) Ebro günde kaç saat çalışmaya başlamıştır?

A) 5

B) 7

C) 9

D) 20

 

47)  Daha az malzeme ile daha çok hamburger yapma fikrini kim ortaya atmıştı?

A) Kıtır Kıtır

B) Bay V

C) Sabri

D) Hayri

 

48)  Robonlar kitabının yazarı kimdir?

A) Şermin Yaşar

B) Mert Arık

C) Tarık Uslu

D) Behiç Ak


49) Ebro'nun sahibi Ebro'yu kaç taksitle satın almıştı?

A) 24

B) 12

C) 8

D) 5


50) Ebro kötü hamburger yapmadığı halde ona iftira atan kimdir?

A) Hayri 

B) Murat

C) Sabri

D) Rıfkı

 

51) "Bu hurdalık son durağımız olmayacak." diyen robotun adı nedir?

A) Ebro

B) Karıştırıcı

C) Kıtır kıtır

D) Tokyo


52) Birlikteyiz ve bu en büyük gücümüz, mutlaka bir çıkış yolu bulacağız diyen robot hangisidir?

A) Külüstür

B) Robon

C) Tokyo

D) Ebro


53)  Yeniden işe yarayacağımı düşünmek ne güzel! diyen robot hangisidir?

A) Ebro

B) Tokyo

C) Robon

D) Kıtır kıtır


54)  Özgürlük ......................... ile yazılan bir hikayedir. Boşluktaki yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Sabır

B) İnanç

C) Cesaret

D) Umut


55)  "Hadi neden bekliyoruz gazlayalım" diyen kimdir?

A) Külüstür

B) Robon

C) Çırpıcı

D) Tokyo




Cevap:

1.a   2.d  3.d  4.a  5. c  6.a   7.c  8.a   9.c  10.d   11.a  12.a  13.d  14.a  15.a   16.c  17.a  18.d  19.a  20.c  21.b  22.a   23.a  24.b   25.d  26.c  27.d   28.a  29.a   30.d  31.a  32.b  33. c  34. c  35. b  36.b  37.c  38. d  39.d   40. b   41.c   42.c   43.d  44.b   45.a   46. d  47. b  48.b  49.c  50.a  51.c   52.a  53. d  54.c  55. a


Aile Büyüklerinizden Sıkça Duyduğunuz Atasözü ve Deyimler Nelerdir? Arkadaşlarınızla Paylaşınız.

 

Aile Büyüklerinizden Sıkça Duyduğunuz Atasözü ve Deyimler Nelerdir? Arkadaşlarınızla Paylaşınız.

 

 Büyüklerimden Duyduğum Atasözleri Şunlardır:

Azıcık aşım kaygısız başım

Çalışan kazanır

Danışan dağ aşmış, danışmayan düz yolda şaşmış.

Ayağını yorganına göre uzat

Ev alma, komşu al.

Güneş balçıkla sıvanmaz.

Her işin başı sağlık.

İşleyen demir ışıldar

İşleyen demir pas tutmaz.

İş, insanın aynasıdır.

Doğru söyleyen dokuz köyden kovulur.

Görünen köy kılavuz istemez.

Sakla samanı gelir zamanı

Adam olana bir söz yeter.

Armut dibine düşer.

Emek olmadan yemek olmaz.

Et tırnaktan ayrılmaz.


Taşıma su ile değirmen dönmez

Ne ekersen onu biçersin

Damlaya damlaya göl olur

Bir elin nesi var, iki elin sesi var.

Acele giden ecele gider.

Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur.
Bir elin nesi var iki elin sesi var.
Büyük balık, küçük balığı yutar.

Büyük lokma ye, büyük söz söyleme.

Gülü seven dikenine katlanır.

Gün doğmadan neler doğar.

Lâfla peynir gemisi yürümez.

Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli.

Abanın kadri yağmurda bilinir.

Eğri oturup doğru konuşmak lazım.

Güneş girmeyen eve doktor girer.

Terzi kendi söküğünü dikemez.



Üzüm üzüme baka baka kararır.

Zararın neresinden dönülse kârdır.

Acele işin sonu pişmanlık.

Aç ayı oynamaz.

Komşu komşunun külüne muhtaçtır.

 

Büyüklerimden Sıkça Duyduğum Deyimler Şunlardır:


Göze gelmek, gözden düşmek, gönül vermek, gönülden düşmek, abayı yakmak, açığa vurmak, ağzı laf yapmak, akşamı iple çekmek, dallanıp budaklanmak, göz hapsine almak, ecel teri dökmek, et tırnak olmak, ısıtıp ısıtıp önüne koymak, har vurup harman savurmak,  icat çıkarmak, ipe un sermek, leb demeden leblebiyi anlamak, nabzını yoklamak, sabahın köründe, zehir zemberek, zaman öldürmek, sağır sultan bile duydu, eski defterleri karıştırmak, avurdu avurduna geçmek gibi deyimler kullanılır.

Atasözü Kelimesine Bu İsmin Verilme Sebebi Ne Olabilir?

 

Atasözü Kelimesine Bu İsmin Verilme Sebebi Ne Olabilir?


Atasözü kelimesine bu ismin verilme sebebi ne olabilir? Bir sözün atasözü haline gelmesi için  sizce ne kadar süre geçmesi gereklidir? Tahminlerinizi arkadaşlarıyla paylaşınız.


Cevap:  Aslında bunu anlamak için atasözü kavramının ne anlama geldiğini bilerek yorumlayabiliriz . Atasözü; geçmişten günümüze gelen, uzun deneyimlerden yararlanarak kısa ve özlü öğütler veren, toplum tarafından benimsenerek ortak olarak kullanılan kalıplaşmış sözlerdir. Türkçede "sav" ve "irsal-i mesel, darb-ı mesel" olarak da adlandırılır. Yukarıda da anlattığım gibi uzun bir zaman geçmesi gerekir, uzun deneyimler gerekir, öğüt vermesi gerekir. Atasözü kelimesinin bu bu ismi almasının nedeni şudur: 


Atasözlerinin toplumların uzun deneyimlerinden süzülüp gelen, büyüklerin söylediklerine atfedilmesidir. Buradaki “ata” kelimesi sadece biyolojik anlamda  dede, baba değil aynı zamanda geçmiş kuşakları, eski bilgeleri, toplumun tecrübeli kişilerini kasteder.  Yani sadece yaşlılar anlamında değildir atasözü kavramının anlamı. “Söz” kısmı ise bu kişilerin söyledikleri, toplumda kabul görmüş, kalıplaşmış, öğüt ya da ders içeren ifadelerdir. Yani atasözü demek atalardan kalmış söz demek. Bir sözü atasözü haline gelmesi için zamanla denenmiş olması gerekir. Yani o söz ya da sözler kuşaklar boyunca tekrar edilmiş olmalıdır, O sözün doğruluğu ve gerçekliliği toplumca denenmiş olmalıdır.


 Genelde birkaç nesil tarafından kullanılması gerekir. Kalıplaşmış olması gerekir. Bu sözden kasıt;  cümle yapısı değişmeden, aynen tekrar edilerek söylenmeye başlanılmalıdır. Toplum tarafından kabul edilmesi gerekir: Genel geçer bir anlam taşıması gerekir. Yani bir atasözünün atasözü olması için halk arasında o sözün yaygınlaşmaya başlaması gerekir, zaman gerekir, deneme gerekir, anlam derinliği gerekir diyebilirim.

Tatlı Söz Can Azığı Acı Söz Baş Kazığı

 

Tatlı Söz Can Azığı Acı Söz Baş Kazığı


İnsanların duyguları ve düşünceleri karşısındaki kişinin iyi ve kötü sözleriyle şekillenir. Gönül alıcı, okşayıcı sözlerle karşımızdaki kötü niyetlileri bile yumuşatabiliriz.  Kötü ve sert sözler ise kişiyi çok öfkelendirir, ölçüsüz davranışlara iter Kişi din, ahlak ve toplum kuralları ile yasaları bir yana itip en kötü biçimde karşılık vermeye kalkışır. Bunun için atalarımız tatlı söz can azığı, acı söz baş kazığı demiştir.


 Burada anlatılmak istenen üsluptur. İnsan karşıdaki kişiye nasıl davranacağını iyi bilmelidir. Kaba bir şekilde davranan kaba bir karşılık alır, insanca davranan da insan gibi karşılık alır. Ne söylediğin değil nasıl söylediğindir önemli olan.  Gönül alıcı sözler söylemeliyiz. Nazik olmalı, kimseyi kırmamalıyız. Böyle olduğumuz zaman insanlar yanlış davranışlarını da düzeltir ve daha iyi insan olma eğilimi içinde olurlar. Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır diye boşa dememiş atalarımız. Kötü  söz ise adamı delirtir ve yapmayacağı şeyleri bile yaptırabilir. 


Öfke anında da geri dönüşü olmayan olaylar yaşanabilir. Bunun için tatlı söz her daim güzel olandır, edepli olandır. Çünkü tatlı söz birlik, beraberlik getirir. Kötü söz ise düşmanlık getirir, sevgisizlik getirir.