Genelden Özele Özelden Genele İfadeler İle İlgili Örnekler Verir Misiniz ?

Genelden Özele Özelden Genele İfadeler İle İlgili Örnekler Verir Misiniz ?

Aynı kavram alanına giren kelimelerden bazıları diğerini kapsayacak şekilde kullanılabilir . Bu tür sözcüklerin cümledeki sıralaması genelden özele ya da özelden genele olabilmektedir  .


Özelden Genele Sıralama :

Anlam kapsamı olarak dar olan kelimeden anlam kapsamı olarak geniş olan kelimeye doğru yapılan sıralamaya özelden genele sıralama denilmektedir .

Örnekler :

Sivas - İç Anadolu - Türkiye - Avrupa - Dünya

Papatya - Çiçek - Bitki - Canlı 

Çalı Kuşu - Roman - Edebi Eser






Harf - Hece - Kelime - Cümle - Paragraf - Metin 


Genelden Özele Sıralama :

Kelimeleri anlam kapsamı geniş olandan dar olana doğru sıralamaya genelden özele doğru sıralama denir .


Örnekler :

Uzay - Dünya - Afrika - Senegal 

Spor - Takım Sporları - Hokey - Buz Hokeyi 

Canlı - Hayvan - At

Şehitlerimiz Ve Vatan Sevgisi Temalı Kompozisyon Yazınız.

Şehitlerimiz Ve Vatan Sevgisi Temalı Kompozisyon Yazınız.

Üzerinde bir milletin yaşamını devam ettirdiği toprak parçasına vatan denilir. Vatan sadece toprak parçası olmayıp bir milletin  namusudur, onurudur, ana kucağıdır.  Özgürlüğü, hürriyeti kısaca her şeyidir. Vatan denince akan sular durulur. Çünkü vatan bir milletin  kutsal  toprakları, şehitlerinin, gazilerinin kanının aktığı  yerdir.


Vatan uğrunda düşman ile korkusuzca savaşan, düşmana aman vermeyip canını bu millete feda eden, vatan evlatlarına ise şehit denilir.  Şehitlik  aslında  kahramanın ölümü değil, ölümün kahramanlığıdır. Yüce Allah katında Peygamberlikten sonraki en değerli makamdır şehitlik makamı. Çünkü şehitlerimiz kutsal değerleri uğruna hayatını kaybetmiş ve vatanım özgür olsun diye  bu dünyadan ayrılmıştır. Kuran-ı Kerim’de şehitlerimiz içi şu ifade kullanılmıştır: “ Onlara ölüler demeyiniz; zira onlar diridirler fakat siz farkında olmazsınız.” Yaralanan kişilere ise gazi, denir. Şehitlerimiz ve gazilerimiz bizim en değerlilerimiz, vatanını satmamış, vatanına ihanet etmemiş yürekli kahramanlarımızdır.


 Her vatan toprağı kendi insanları için değerliyse bizim vatan toprağımız, ecdadımızdan bize miras kalan bu kutsal topraklar da Türkiye Cumhuriyeti  için çok önemlidir. Bu vatan toprakları üzerinde  savaşlar yapılmış, olağanüstü olaylar yaşanmış, çok sayıda vatan evladı şehit düşmüş, kadını ile erkeği ile, yaşlısı ile çocuğu ile bu vatan toprakları bugüne bağımsız bir şekilde gelebilmiştir. Kolay kazanılmamıştır bu topraklar.


Bir yandan savaşla baş etmeye çalışan  bizim  fedakar milletimizin asil evlatları bir yandan da açlık,  geçim sıkıntısı, zorlu doğa şartlarının  koşulları ile mücadele etmek zorunda kalmıştır. Vatanımızın  , bağımsızlığımızın simgesi olan ay yıldızlı al bayrağımız göklerde  özgürce şahlansın diye nice yiğitlerimiz, nice kahraman kadınlarımız, çocuklarımız şehitlik mertebesine erişmiştir.


 Çanakkale’de, Sarıkamış’ta,  Conkbayırı’nda,  Antep’te, Urfa’da,  Maraş’ta kısacası ülkemizin  doğusu, batısı, güneyi, her yerinde düşmanla çarpışmış, düşmanı yurttan atmış tüm şehitlerimize  ve Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına minnet duyarım. Mekanları cennet olsun, kabirleri nurla dolsun. Yüce Allah içimizdeki vatan sevdasını hiçbir zaman söndürmesin.

Vatan sevgisinin  önemi ile ilgili şu sözleri de aklımızın bir köşesinde bulundurmalıyız:

 “ Vatan sevgisi imandan gelir.” Hz. Muhammed.

“ Vatan sevgisi; ruhları kirden kurtaran  en kuvvetli rüzgardır.” Mustafa Kemal Atatürk



 

Bizim için canlarını feda eden  şehitlerimize çok şey borçluyuz. Onlara yakışır bir nesil olmak için vatanını ve milletini çok seven , bu uğurda  gerektiği zaman canını vatan için feda insan vatanseverler olmalıyız. Vatan tehlikeye düştüğü zaman düşmana dersini vermeliyiz. Vatanımızın ve milletimin her alanda gelişmesi ve ilerlemesi için ilimin öncülüğünde hareket etmeliyiz.

 Dinimizi yaşamak ve yaşatmak için, kültürümüzü yaşamak ve yaşatmak için, benliğimizi kaybetmemek için  vatanımıza, değerlerimize sahip çıkmalıyız. Bizler için canını kaybetmiş ve kaybetmeye de devam eden şehit yakınlarına sahip çıkmalıyız. Onların o güzel yürekli yiğitlerin  emanetlerini  yalnız bırakmamalıyız.

Somutlama Ve Soyutlama Nedir ?

 Somutlama Ve Soyutlama Nedir ?


Somutlaştırma ve soyutlaştırma anlam bilgisi konusu ile ilgili kavramlardır. İlköğretimin ortaokul kısmında karşımıza çıkmaya başlayan bu konunun temelinde isimler konusu yatar. İsiler üç gruba ayrılır. Bunlardan biri de “Oluşlarına Göre İsimler”dir. Oluşlarına göre isimler ise “Somut İsimler” ve “Soyut İsimler” olmak üzere ikiye ayrılır. Somutlaştırma ve soyutlaştırma bu iki grup arasında çeşitli şekillerde geçiş sağlanması olarak tanımlanabilir.

Somutlama (Somutlaştırma) Nedir ?


               Soyut anlamlı kelimeler duyu organları vasıtasıyla algılayamadığımız ancak varlığını hissettiğimiz şeylerin adıdır. Örnek olarak hayal, rüya, korku, sevgi, üzüntü gibi kavramları gösterebiliriz. Bu kavramların hiçbiri doğada şekil, koku, ses ya da dokunma şeklinde tespit edilebilecek nesneleşmiş varlıklar değildir. İşte bu duyguların somut varlıklara benzetilmesi ya da bu varlıklara kişileştirme yoluyla insani özellikler verilmesine somutlama ya da somutlaştırma denir.

Örnekler :
- Aşk kanadı kırık bir kuş olup uçtu. ( soyut bir kavram olan aşk, somut bir varlık olan kuşa benzetilerek somutlaştırılmıştır. )
- İyiler, her zaman kaybeder. ( İyi kelimesi soyut anlamlı bir kelime olmasına rağmen, iyiler kelimesiyle insanlar kastedilmiş ve somut bir varlık yerine kullanılmıştır. )
- O an ölüm soğuk bir demirdi. ( Ölüm soğuk bir demir kelimesiyle somut bir varlıkla benzetme yoluyla somutlaştırılmıştır. )
Cesurlar hayatları boyunca başı dik gezmiştir. ( Bu örnekte ismi düşmüş sıfat tamlaması şeklinde bir somutlama yapılmıştır. Cesur insanlar sıfat tamlamasında insanlar kelimesi düşünce cesur soyut ismi somutlaşmıştır.)
- O an yaşamı bir film şeridi gibi gözünün önüne geldi ( Soyut anlamlı yaşam kelimesi film şeridine benzetme yoluyla somutlaştırılmıştır. )
Soyutlama ( Soyutlaştırma ) Nedir ?

Somut anlamlı kelimelere çeşitli şekillerde soyut anlam yüklemeye soyutlaştırma denir. – lık/-lik eki ve –lı/-li eki soyutlaştırma yaparken sıkça kullanılan eklerden bazılarıdır.

Örnekler :
-Haksızlık karşısında dayandı ve ne kadar yürekli olduğunu herkese gösterdi. ( Yürek kelimesi hayvanların kalbine verilen addır ve –li ekiyle cesaret anlamı katılıp soyutlaştırılmıştır. )
-Bileğine güvenen çok insan gördük. ( Bilek kelimesi somut iken bu cümle de kuvvet anlamında soyut bir mana kazanmıştır. )
- Öyle saçma konuşurdu ki çoğu zaman kafasızın birisin diyesim gelirdi. ( Kafa kelimesi somut anlamlıdır ancak bu cümlede düşünememe anlamında soyutlaştırılmıştır. )

Ormanların İnsanlar İçin Önemi Konulu Kompozisyon Yazınız.

Ormanların İnsanlar İçin Önemi Konulu Kompozisyon Yazınız.

İnsanın baktıkça huzur bulduğu, nefes  aldığı  ve temiz havayı doya doya içine çektiği muhteşem doğa güzelliklerinden biridir ormanlar. Boy boy  dev  gibi çınarların, ladinlerin, sarıçamların, karaçamların nazlı nazlı süzülüp insanı kendine hayran bırakan cennet köşesidir ormanlar. Yeşil rengi ile insana canlılık veren, baktıkça bakasımız gelen bu muhteşem rengin,  zengin içeriklerle dolmasını sağlayan hazinedir ormanlar.


Vatan denece akla gelen ilk şey topraktır deriz.  Aslında  vatan denince akla gelen ilk şey o toprakların üzerinde yetişen ağaçlar, bitkiler, meyveler ve daha birçok şeydir. Çünkü ormanlar vatanın bizzat kendisidir. Tüm canlılar için son derece hayati bir öneme sahip olan ormanlarımız, can damarlarımız biz insanlar için de çok ama çok değerli ve önemlidir.

 Oksijen kaynağımız, yaşamın tadını, anı yaşamanın  keyfini  çıkardığımız yerdir ormanlar. Sıcak yaz günlerinde serinlemek amacı ile dinlenmeye gittiğimiz, ailemizle, sevdiklerimizle birlikte güzel anılar biriktirdiğimiz ormanlar sevilmeye, korunmaya muhtaç olan muhteşem doğa eseridir. 

Dünyanın akciğeri olan ormanların insanlar açısından ve doğanın dengesi açısından faydalarına baktığımızda şunları görüyoruz:

·         * Büyük bir oksijen kaynağıdır.

·         * Erozyonu önler ve rüzgarın hızını azaltır.

·         * Sel ve taşkınların olmasını önler.

·         * Su buharını yoğunlaştırarak yağmurların oluşmasını sağlar.

·         * Sıcak ve soğuğu dengeler. Örneğin yazın sıcağında bizleri serinletir, kışın soğuğunda ise sıcaklığı  artırır.

·         * Biz insanlar için eğlenme, dinlenme, güzel vakit geçirme yeridir.

·         * Ulusal savunma ve güvenlik açısından son derece büyük bir fayda sağlar.

·         * Ormanlar çevresindeki yerleşim yerindeki insanlara iş olanakları sağlar.

·         * Birçok canlının barınma alanı olduğu için yaban hayatını ve av kaynaklarını korur.

·         *İnsanın psikolojik ve ruhsal olarak dinlenmesini,  sakin kalmasını sağlar. Mesela ormana gittiğimiz zaman yere yatıp  göğe baktığımız zaman, ağaçların , o muhteşem kokulu çiçeklerin kokusunu içimize çektiğimiz zaman müthiş haz alırız ve kendimizi mutlu ve huzurlu hissederiz. Bir çeşit terapi gibidir ormanlarımız.

·         *Doğal güzellikleri sayesinde turizme büyük katkı sağlar.

·         * Havanın kirlenmesini önler ve temiz bir yaşamda ömür geçirmemizi sağlar.

* Orman içinde kuruyan ağaç kökleri, yıkılmakta olan ağaçlar biz insanlar için yakacak ve hammadde kaynağı olur.



Faydalarını yazmakla bitiremeyiz.  Ormanlar canlıların sahip olduğu en büyük armağandır. Onun için ormanları korumalı ve onlara sahip çıkmalıyız. Ormanların önemi için şu güzel sözü de aklımızda bulundurmaya çalışmalıyız:

-          "Yeşil görmeyen gözler renk zevkinden yoksundur. Burasını öyle bir ağaçlandırın ki kör bir insan dahi yeşillikler  arasında olduğunu anlasın." Mustafa Kemal Atatürk.

İşte tüm bunlardan da anlaşılacağı gibi ormanlarımızın önemini bilmeliyiz ve yeşil alanların çoğalması için, sağlıklı yarınlar için ağaç dikelim, ormanları yaşatalım.

 

Şimdiki Komşuluk İlişkileri İle İlgili Kompozisyon

Şimdiki Komşuluk İlişkileri İle İlgili Kompozisyon

 

Komşuluk; aynı mahallede, aynı köyde ya da aynı apartmanda birbirlerine yakın evlerde yaşayan insanlar arasındaki ilişkilere verilen addır. Komşuluk, her zaman olduğu gibi günümüzde de önemini devam ettiren bir olgudur. Hatta belki de her zamankinden daha önemlidir bile diyebiliriz. Çünkü günümüzde teknolojik gelişmeler, geçim sıkıntısı vb. sebepler insanların kendi kabuğuna çekilmesine sebebiyet vermektedir. Bu durumda en yakınımızdakilerden bile bihaber yaşamamıza sebep olabiliyor.

 

Maalesef günümüzde komşuluk ilişkileri eskisi kadar samimi değildir. Haberlerde ve gazetelerde en yakın komşularının başına gelen felaketten haftalar sonra haberdar olanları sıkça duymaya başladık. Geçim kaygısı, yoğun iş temposu, son zamanlarda ortaya çıkan salgın hastalıklar vb. sebepler insanların evin içine hapsolmasına sebep oldu. Böyle bir ortamın doğal sonucu olarak da çoğu insan kendi evi dışındaki gelişmelerle çok fazla ilgilenmemeye başladı.

 

“Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” ya da “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” gibi sözlerin önemini unutmamalı ve komşularımız ile daima dayanışma içerisinde olmalıyız. Akrabalarımızdan bile çok gördüğümüz komşularımızın dertleri ile ilgilenmeli, onlara gerektiği zaman kol kanat germekten geri durmamalıyız. Unutmamak gerekir ki yanı başımızdaki insanların dertleri varken bizler huzur içinde yaşayamayız.



Her ne kadar çağ değişse de millet olarak bizim değişmeyen vasıflarımız vardır. Bu özelliklerimizi yitirmemek için değerlerimize sımsıkı sarılmak zorundayız. Bu nedenle komşularımız ile devamlı irtibat içerisinde olmaya, onların dertleri ile dertlenmeye ve elimizden geldiğince onlara yardımcı olmaya çalışmalıyız.

Yürüyen Şato Kitabının Kısa Özeti

Yürüyen Şato Kitabının Kısa Özeti 

Sophie Hatter 3 kız kardeştir ve kız kardeşler içerisinde en büyüğüdür . Büyük olmasının kendisine büyük  sorumluluklar yüklediğine ve kötü şansla bezeli bir hayatı olacağına çoktan kanaat getirmiştir . Babasının sonsuz alem göç etmesinden sonra ona ve ailesine Pazar kasabasındaki küçük şapka dükkanından başka hiçbir şey kalmamıştır .


İşlerin istedikleri gibi gitmeyeceğini düşünen üvey anne  kardeşlerinden birini pastaneye çırak olarak, diğer kardeşini  büyücü bir krabasının yanına, Sophie’yi ise terzilikte ustalaştığı için Şapkacı dükkanına koyar .

Sophie 18 yaşında fiziki görüntüsü güzel , şirin, uzun kızıla yakın saçlara sahip, dikişte uzmanlaşmış  vücudunun aksine ruhu yaşlanmış ve geleceğinden umutsuz olan  gencecik bir kızdır . Zamanını  dükkan ve ev arası mekik dokumaktan başka bir iş  yapmadan geçiren Sophie , dünyayla arasında ki iletişimi  koparmış şekilde gece gündüz şapka tasarlamakta ve endişeleriyle  günlerini geride bırakmaktadır .

Bir gün dükkanına davetsiz bir konuğun gelmesiyle yaşamı değişir. Gelen kişi, kimsenin adını söylemeye cesaret edemediği, kasabalıların korkulu rüyası olan Çöl Cadısının ta kendisidir .

Çöl Cadısı Sophie'ye birkaç soru sormasının ardından onu aradığı kişi sanarak , ruhunun hissettiği yaşa dönüştürür . Sophie artık yaşlanmış , eli ayağı tutmayan, vücudu  buruşmuş pamuk babaanneleri andırmaktadır  fakat bunu kimsenin görmesini istemediğinden evden gider . Pazar kasabasının karşısında dağlık alanda bir görünüp bir kaybolan “Yürüyen Şato” da hayatını sürdüren  o zamana kadar kimsenin görmediği fakat söylentilere  göre genç kızların kalbiyle beslenen kötü kalpli büyücü Howl’a gitmeye karar verir. Artık yaşlı bir kadın olduğu için Howl’un ona zarar vermeyeceğini sanmaktadır .

Howl ona yardımcı olacak mıdır ?
Sophie eski şekline kavuşabilecek midir ?
Howl söylendiği  kadar kötü biri midir?
Sophie, Howl’u yanında kalmaya ikna edebilecek midir?


Kitap anlattığım gibi fantastik özellikler barındıran, ufkunuzu ve yaratıcılığınızı uç noktalara taşıyacak  nitelikte bir romandır. Çocuk romanı diyenler var . KATILMIYORUM ! Biz yetişkinliğe yavaş yavaş  adım atan gençlerin ve her yaştan insanın kafa dağıtmak için okuyabileceği yumuşacık bir kitap. Diana Wynne Jones’un yazdığı bu eşşiz kitap 3 seridir.
          
  "Yürüyen Şato, Uçan Şato, Sihirli Ev"  

Yürüyen Şato kitabından etkilenen Hayao Miyazaki kitabı beyaz perdeye uyarlayarak  animasyon film yapmış , film çok başarılı olmuş ve Oscar’a aday gösterilmiştir.

Fazıl Hüsnü Dağlarca Hakkında Bilgi Veriniz.

 Fazıl Hüsnü Dağlarca Hakkında Bilgi Veriniz.


*Fazıl  Hüsnü  Dağlarca 1914 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir.

* Kendi şiirine çizgisine ise  “Çocuk ve Allah, ve  “Daha” keseri ile başlamıştır.

* Babası süvari yarbayı Hasan Hüsnü Beydir.

* 1935 yılında piyade subayı görevi  ile  Orta Anadolu, Trakya ve Doğu Anadolu’nun  pek çok yerinde görev yapmıştır.

* Orduda 15 yıl kadar görev yapmıştır.

* Çalışma Bakanlığında da iş müfettişi olarak görev yapmıştır.

* İlk şiirlerinde Necip Fazıl Kısakürek’in etkisinde kalmıştır.

* Türk şiirinin büyük şairi olarak bilinir.

* Bilinçaltı ile ilgili şiirlere yeni ürperişler getirmiştir.

* İlk yazısı Yeni Adana Gazetesinde yayınlanan bir hikayedir.

* İlk şiirinin adı ise “ Yavaşlayan Ömür” adlı şiiridir.

* Türkçeye bakışını  “Türkçem Benim Ses Bayrağım” diyerek  Türkçe Katında Yaşamak  isimli şirinde sergilemiştir.

* 1970 yılından sonra çocuk şiirleri yazan şair genellikle lirik, epik, didaktik ve toplumsal gerçekçi anlayışını şiirlerine de yansıtmıştır.

* Yazdığı eserler ile çok sayıda ödül alan Fazıl Hüsnü Dağlarca  1967’de Amerika Birleşik Devletlerindeki  Milletlerarası Şiir Forumu tarafından   “En İyi Türk Şairi” seçilmiştir.  1967'de ABD'deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından "En iyi Türk Şairi" seçilmiştir.

* Şiirleri sezgi  ve us dönemi olarak iki şekildedir.

* Sezgi döneminde  kendine özgü bir şiir dili yaratmaya çalışmıştır.

* Us döneminde ise güçlü bir Türkçe ile  şiirlerini yazmıştır.

* Şiirlerinde evrensel l konulara ve temalara da değinmiştir.

* Başarılı bir şair olduğu için çok sayıda ödüllere layık olmuştur.

* Fazıl Hüsnü Dağlarca 15Ekim 2008 yılında , 94 yaşında doğduğu yer olan İstanbul’da hayata gözlerini yummuştur.

* Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın eserleri şunlardır:

* Havaya Çizilen  Dünya

* Toprak Ana

* Çocuk ve Allah

* Daha

* Aç Yazı



*İstiklal Savaşı- Samsun’dan Ankara’ya

*İstanbul- Fetih Destanı

*Türk Olmak

*Çakırın Destanı

* Üç Şehitler Destanı

* Yedi Memetler

* İstiklal Savaşı- İnönüler

* Asu

*Sivaslı Karınca

* Taşdevri

* Anıtkabir

* Hoo’lar

*Özgürlük Alanı

* Kubilay Destanı

-*19 Mayıs Destanı

* Gazi Mustafa Kemal Atatürk

*Yunus Emre’de Olmak

*Çukurova Koçaklaması

* Uzaklarda Giyinmek

* Kınalı Kuzu Ağıdı

* Çıplak

*Malazgirt Ululaması

 *Vietnam Körü

* Hollandalı Dörtlükler

 *Dildeki Bilgisayar

* Yeryağ

* Vietnam Savaşımız

* Nötron Bombası

*Kazmalama

* Haydi

* Dışarıdan Gazel

-          - Hiroşima

-*İlk Yapıtla 50 Yıl Sonrakiler

*Horoz

* Batı Acısı

*Delice Böcek

* Mevlana’da Olmak

 

Zararlı Alışkanlıkların Gençler Üzerindeki Etkileri Hakkında Bir Kompozisyon Yazınız

Zararlı Alışkanlıkların Gençler Üzerindeki Etkileri Hakkında Bir Kompozisyon Yazınız

Zararlı alışkanlıklardan olan sigara , alkol , uyuşturucu, kumar vb .  ne yazık ki gençler tarafından daha çok kullanılmakta ve bu da hızlı bir şekilde ilerlemeye devam etmektedir . Zararlı alışkanlıkları kullanan gençler  fiziksel ve ruhsal sağlığını kaybetmekte ve kendine ve çevresine zarar vermektedir . Bu kötü alışkanlıklar  insanı kendisine bağımlı yapar .

Kişiyi bu kötü alışkanlıklardan vazgeçirmek kolay değil fakat imkansız da değildir . Kötü alışkanlıklardan korunmak için çeşitli önlemler alınmalı ve bunu uygulamak içinde okul , aile ve çevre olarak  işbirliği içerisinde hareket edilmelidir . Burada en büyük görev gençlerin ailelerine ,  daha sonra ise okul ve  yakın çevresindeki insanlara düşmektedir . Son zamanlarda sokak ortasında kendinden geçen daha yaşamının baharında yapacak çok şeyi olan çocuklarımızı gördükçe içim kan ağlıyor ve bir an önce ülke olarak  millet olarak gençlerimize sahip çıkılması gerektiğini düşünüyorum .  Zararlı alışkanlıklar insanı bunalıma sokar.  Kısa süreliğine kişi rahatladığını düşünse de bu kötü alışkanlıklar hiç bir derde deva olmaz ve kişiyi daha da bataklığa sürükler.

 O tertemiz  , pırıl pırıl gençliğini bu kötü alışkanlıklar ile kirleten gençlerin bir an önce bu yoldan vazgeçmesi için gençlerimize sahip çıkalım ve onları bu zorlu yolda yalnız bırakmayalım lütfen .

Gençlerimizi , çocuklarımız bu kötü alışkanlıklara hiç bulaşmaması için onları sağlıklı nesiller olarak yetiştirmeli ve bu konularda çeşitli konferanslar verilmeli , çeşitli çalışmalar yapılmalıdır . Bir ülkenin umudu olan gençler  ilim ve fen ile uğraşmalı ve onlar için elimizden gelen her türlü fedakarlıklar yapılmalıdır . Onları kötü alışkanlıklar ile uğraşırken değil laboratuvarlarda ilim ile , fen ile uğraşarak görmeli ve birlik içinde hareket etmeliyiz.




Dostluk ile İlgili Atasözleri ve Açıklamaları

  Dostluk ile İlgili Atasözleri ve Açıklamaları


Dostluk bizim milletimizin en çok önem verdiği ve en hassas olduğu konuların başında gelmektedir . Durum böyle olunca da " gerçek dostluk , iyi dost , kötü dost , dostluk nasıl olmalı ? " gibi konularda atalarımız birçok söz söylemiştir . Bu sözler şu şekildedir : 

- Dost acı söyler : Gerçek dost bize doğruyu gösterendir . Söylediklerinin bizi kıracağını , üzeceğini bilse bile bizi içinde bulunduğumuz yanlıştan kurtarmak için doğruları söylemekten çekinmez . 

- Dost başa, düşman ayağa bakar : Dostlar daima bizim en iyi yerlerde olmamızı yani "baş"ta olmamızı isterler . Düşmanlarımız ise hep daha kötü olmamızı yani "ayağa düşmemizi" isterler .

- Dost bin ise azdır, düşman bir ise çoktur : Dostlar faydalı insanlardır ve ne kadar çok dostumuz olursa o kadar çok bize yardımcı olan yakınımız var demektir . Düşmanlar ise hep kötülüğümüzü isterler . Bu yüzden ne kadar az düşmanımız olursa o kadar iyidir . Yani mümkünse hiç düşmanımız olmaması için çaba göstermeliyiz.

- Dost dostun ayıbını yüzüne söyler : Dostlar bir birinin arkasından konuşmaz , bir birinin kuyusunu kazmaya çalışmaz . Rahatsız olduğu durumlar olduğunda bunu bizzat dostunun yüzüne söyler ve düzeltmesini ister . 
- Dost dostun eyerlenmiş atıdır : Eyerlenmiş at yola çıkmaya hazır at demektir . İşte gerçek dost da tıpkı eyerlenmiş bir at gibi dostunun başına zor bir iş geldiğinde hemen harekete geçmeye hazırdır.


- Dost ile ye iç, alışveriş etme : Ticarette çıkarlar , kar ve zarar esastır . Para araya girince de anlaşmazlıklar ortaya çıkabilir . Bu yüzden mümkün olduğu kadar dostlarımızla ticari ilişkilere girmemeye çalışmalıyız .

- Dost kara günde belli olur : Ortada bir sıkıntı yokken herkes birbiriyle iyidir . Ancak işler kötü gittiği zaman sahte dostlar ortadan kaybolur . İşte böyle zamanlarda gerçek dostlarımızı tanırız .

- Dostluk başka alışveriş başka : Alışverişte kar zarar hesabı yapılır , dostluk ise menfaatlerden öte bir şeydir . Bu sebeple alışveriş yaparken dostluğumuzu ön plana çıkarıp menfaat elde etmeye çalışmamalıyız . 




- Dostun attığı taş baş yarmaz : İnsanlar gerçek dostlarının her zaman ve her şartta kendilerini düşündüğünü bilir . Bu yüzden onlar hoşumuza gitmeyecek bir söz söylese de biz onun bu sözü bizim iyiliğimiz için söylediğini biliriz . 

- Her şeyin yenisi dostun eskisi : İnsan bir insana dostum demek için uzun bir zamanın geçmesini bekler . Çünkü tecrübeler ve yaşananlar bir insanı tanımamızı sağlar . Bu yüzden dostluklar zaman geçtikçe yani eskidikçe daha da pekişir .

Atatürk'ün Hayatını Uzunca Anlatınız .

  Atatürk'ün Hayatını Uzunca Anlatınız .


Türkiye Cumhuriyeti'nin büyük lideri , vatansever insan olan Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Yunanistan'ın Selanik şehrinde dünyaya gözlerini açmıştır . Ana adı Zübeyde Hanım , baba adı Ali Rıza Bey'dir . Dede adı ise Hafız Ahmet'tir . Babası Kocacık yörüklerinden , annesi ise Konyar yörüklerindendir.

 Ulu Önder Mustafa Kemal'in  Ömer, Ahmet, Fatma, Makbule, Naciye adında kardeşleri olmuştur . Mustafa Kemal Makbule dışındaki diğer kardeşlerini  küçük yaşta kaybetmiştir . Mustafa Kemal Atatürk babasını da küçük yaşta kaybetmiştir . Bundan dolayı annesi Zübeyde Hanım Tütün Reji  İdaresi'nde görevli olan  Ragıp Efendi ile ikinci evliliğini yapmıştır.

 Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1923 yılında Latife Hanım  ile evlenmiştir . Bu evliliği kısa süren Mustafa Kemal'in bu evlilikten çocuğu olmamıştır fakat Mustafa Kemal daha sonraları çok sayıda evlatlık edinmiştir.

En çok bilinen evlatlıkları   Sabiha Gökçen , Ülkü Adatepe iken diğer evlatları ise Çoban Mustafa, Rukiye, Zehra, Afife, Abdurrrahim, Sabriye'dir .


* Gazi Mustafa Kemal'in  öğrenim gördüğü okullar ise şunlardır:
- Mahalle Mektebi
- Şemsi Efendi
- Selanik Mülkiye Rüştiyesi

- Selanik Askeri Rüştiyesi
- Manastır Askeri İdadisi
- İstanbul Harp Okulu
- İstanbul Harp Akademisi.

Mustafa Kemal'in yazdığı kitaplar şunlardır:
* Nutuk ( Söylev)
* Cumalı Ordugahı
* Medeni Bilgiler
* Geometri
* Karlsbad
* Zabit ve Kumandan İle Hasbıhal
* Söylev Ve Demeçler
* Tabiye  ve Tatbikat Seyahati
* Takmın Muharebe Talimi
* Bölüğün Muharebe Talimi
Arıburnu Muharebeleri Raporu
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal


* Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal 1905 yılında  Harp Akademisi'nden  Kurmay Yüzbaşı olarak mezun olmuş ve ilk görev yeri olan Şam'a atanmıştır . Atatürk Şam'da Vatan ve Hürriyet  adlı Cemiyeti kurmuştur .
*  Atatürk 1906 yılında  Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'nin  Makedonya Şubesi'ni açmıştır .
* Atatürk 1907 yılında Makedonya'ya atanmıştır .
*  Atatürk 199 yılında  3. Ordu Selanik  Tümen Kurmay Başkanlığı'na atanmıştır .
* 1909 yılında Hareket  Ordusu Kurmay  Başkanı olarak  31 Mart Vakası'nın bastırılmasında görev almıştır .
* 1910 yılında  Fransa'daki Picardia Manevralarına katılacak heyetin içinde yer almıştır .
* 1912 yılında  Derne ve Tobrukda İtalyanlara karşı başarılı mücadelelerde bulunmuştur .
* 1913 yılında  Akdeniz Mürettep Kuvvetler Kumandanlığı Kurmaylığı Hareket Şube Komutanı olarak Edirne'nin alınmasında görev yapmıştır .
* 1913 yılında Sofya Ateşemiliteri olarak görev yapmıştır .
* 1914 yılında  19. Tümen Komutanı olarak atanmıştır .
* 1915 yılında  Çanakkale Savaşı'na katılmıştır ve  bu savaşın kazanılması ile Albaylık rütbesi almıştır .
* 1916 yılında Kafkas Cephesi'nde Bitlis ve Muş'un  Ruslar'dan alınmasını sağlamıştır . Buradaki başarısı ile de Tümgeneralliğe terfi edildi .
* Daha sonra Suriye'ye  7. Ordu Komutanı olarak atandı . Burada Alman General Falkenhayn  ile anlaşmazlıklar yaşamıştır .
* 1917 yılında Veliaht Vahdettin ile  Almanya'ya  seyahate gitmiştir .
* 1918 yılında  7. Ordu Komutanı  olarak Suriye Cephesi'nde  İngilizlere'e karşı başarılı mücadelelerde bulunmuştur.
* 1918 yılında  Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra  görevi sona eren Limon Van Sanders'ten  Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı  görevini almıştır .
* 1919 yılında  9. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a atanmıştır .
* 8 Temmuz  1919 yılında  askerlik görevinden istifa etti .
*  23 Temmuz 1919  yılında Erzurum'da Temsilciler Kurulu Başkanı oldu.
* 12 Ocak 1920 yılında  Son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne  Erzurum Milletvekili olarak seçildi .



* 23 Nisan 1920 yılında  Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde  Ankara Milletvekili olarak göreve başlamıştır .
* 24 Nisan 1920 yılında   Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından  meclis başkanı seçildi .
* 5 Ağustos  1021 yılında  Kütahya Eskişehir Savaşı'ndan  sonra Başkomutan seçildi .
* 1921 yılında  Gazi ve Mareşal unvanı verildi .
* 29 Ekim 1923'te  Cumhurbaşkanı seçildi . Üç kez Cumhurbaşkanlığı yapmıştır Mustafa Kemal Atatürk .
* 1934 yılında  Yunanistan Başbakanı Venizeolos tarafından  Nobel Barış Ödülü'ne  aday olarak gösterildi .
* 10 Kasım 1938 yılında hayata gözlerini yumdu .
* 21 Kasım  1938 yılında Etnografya Müzesi'ne defnedildi .
*  10 Kasım  1953 yılında  Anıtkabir'e nakledildi .
* 1981 yılında  Unecso tarafından   doğumunun yüzüncü  yıl dönümünün  dünya çapında  farklı etkinlikler ile  kutlanması kabul edildi .
Not : Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk  vasiyetinde mal varlığını şu kurumlara bırakmıştır :
- Türk Tarih Kurumu
- Türk Dil Kurumu
- Kız Kardeşi Makbule Hanım
- Manevi Çocukları
- İsmet İnönü'nün  çocuklarının eğitim giderleri
- Cumhuriyet Halk Fırkası.