Roman Nedir ? Özellikleri Nelerdir ? Roman Türleri Hakkında Bilgi Veriniz ?

Roman Nedir ? Özellikleri Nelerdir ?  Roman  Türleri Hakkında Bilgi Veriniz? 


Roman : İnsanların yaşadıkları veya yaşayabilecekleri olayları, yere, zamana ve kişiye  bağlayarak anlatan eserlere roman denir . Romanın özellikleri şunlardır :
* Romanda olaylar ayrıntılı olarak anlatılır .
* Romanın kişi kadrosu geniştir .
* Ana olay vardır ve ana olaylar vardır.



* Zaman olarak geri dönüşler vardır.
* Karakter tahlilleri yapılır .
* Türk romanı  Tanzimat döneminde gelişme göstermiştir .
* Türk edebiyatının  ilk çeviri romanı Yusuf Kamil Paşa'nın   eseri olan  '' Terceme-i  Telemak'' adlı romandır.
* Çağdaş Türk  romanı ise Cumhuriyet döneminde ortaya çıkmıştır.
Romanlar konusu bakımından farklı türlere ayrılır.

Roman türleri şunlardır :
* Tarihi  Roman
* Sosyal Roman
* Macera Romanı
* Otobiyografik Roman
Şimdi de bu roman türleri hakkında kısaca bilgi verelim:
1) Tarihi Roman:
- Konusunu tarihten alan romanlara Tarihi Roman denir.
- Tarihi romanın temsilcileri şunlardır:
*  Tarık Buğra ( Küçük Ağa)
* Kemal Tahir ( Devlet Ana)
* Gogol ( Taras Bulda)
* Walter Scott ( Waverly)
* Alexsandre Dumas ( Monte  Cristo Conto)

2) Sosyal Roman : İnsan hayatının  sınırsız  kültür birikimi içinde yer alan ve insanı  derinden etkileyen  siyasi olaylar, toplumsal olaylar, gelenek ve görenekler, inançları bazen eleştirel yönden bazen de  bilimsel açıdan ele alıp anlatana roman türlerine  Sosyal Roman denilir. 

Sosyal roman türleri de kendi içinde  beşe ayrılır. Bunlar ; Tezli  roman, Mahalli roman, Psikolojik roman, Yergi romanı, Töre romanı.

3) Macera Romanı : Günlük hayatta her zaman   olmayan , sürükleyici, şaşırtıcı ve esrarengiz olayları anlatan romanlara Macera ( Serüven) Romanı denilir. Macera romanları kendi içinde  ikiye ayrılır. Bunlar; Polisiye Romanı ve Egzotik Roman'dır .
4) Otobiyografik Roman :
 Yazarın kendi hayatını anlattığı romanlara otobiyografik roman denilir. Örneğin  Peyami Safa : Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Yakup Kadri Karaosmanoğlu Anamın Kitabı adlı eserler Otobiyografik romana örnektir.

Merak İle İlgili Atasözleri Ve Özdeyişler

Merak İle İlgili Atasözleri Ve Özdeyişler


Merak etmek , araştırmak , inceleme yapmak insanın doğasında vardır . Kişi merak ettikçe bilgi sahibi olur ve bir şeyler öğrenir.  Merak etmeyen kimse ise yerinde sayar ve hiçbir şey öğrenemez. 

Bunun  her zaman ilime ve bilime , öğrenmeye merak salmalıyız. Ama her şeyi merak etmek de iyi bir şey değildir. Bazen bizim alanımız dışındaki şeyleri merak edersek  ya da bizi ilgilendirmeyen şeyleri merak edersek başımız belaya sokabiliriz. Bunun için açık gözlü ve dikkatli olmamız gerekir.


Merak ile ilgili  atasözleri ve özdeyişler ise şunlardır:
* Çok merak adamı mezara sokar . ( Başımıza bela olabilecek şeyleri de merak etmemeliyiz. Çok merak iyi değildir.
* At görür aksa , su görür susar. ( Meraklı olan kişi merak ettiği  şeyi öğrenmek için   her yolu dener, yani şekilden şekle girer. )
* Fazla merak iyi değildir.
* İnsanın başına ne gelirse meraktan gelir.


Merak ile ilgili özdeyişler ise şunlardır :
*Kendine kayıtsız olduğu halde kendinin ilgili olmadığı bir alana duyulan merak saçmalıktır .  Platon

*Hiçbir özel yeteneğim yok. Yalnızca tutkulu bir meraklıyım .  Albert Einstein
*Önemli olan sorgulamayı bırakmamak. Merakın var olmak için kendi nedeni vardır. Kimse bunu anlayamaz ancak bunun içinde, sonsuzluğun, hayatın, gerçekliğin inanılmaz yapısının gizlerini çözmeye çalışarak, olabilir.  Albert Einstein.

*Merak dinç bir beynin en kesin ve kalıcı karakteristiklerindendir.  Samuel Johnson
.
*Bazen sorular cevaplardan çok daha önemlidir.  Nancy Willard.

*Merak, yüce ve cömert beyinlerde, ilk ve son tutkudur. Samuel Johnson.

*İnsan aklında keşfettiğimiz ilk ve en basit duygu meraktır.  Edmund Burke.


*Meraklı olduğunda, yapacak bir sürü ilginç şey bulursun. Walt Disney

*Merak öğrenme mumunun fitilidir.  William Arthur Ward

. İleri gitmeye devam edeceğiz, yeni kapılar açacağız, yeni şeyler yapacağız, çünkü biz meraklıyız ve merak bizi yeni yollara götürüyor.  Walt Disney

*1789-1991 Çağı'nın sonrasındayız .Meraksızlar dünyasındayız. Sürü sürü sürülere benziyoruz. En sürüler, en tepedeler.  Yalçın Küçük.

*“Merakın formel eğitimde hala hayatta olması bir mucize. Albert Einstein.



Dil İle İlgili Deyim, Atasözü ve Özdeyişler

Dil İle İlgili Deyim, Atasözü ve Özdeyişler


Dil ile ilgili Deyimler:
ağız dil vermemek: Sırrını açıklamamak , sus pus olmak
ağzı dili (ağzı) kurumak : Çok susamak , susuz kalmak
ağzı dili bağlanmak : Herhangi bir nedene bağlı olarak konuşamaz hale gelmek .
ağzı dili tutulmak : Aşırı heyecan , korku vb. sebebiyle konuşamaz hale gelmek
ağzı var dili yok : Kendi halinde , sessiz , lafa söze karışmayan
baş dille tartılır : Kişinin zekası konuşmasından belli olur .
dil bir karış : Ukalaca konuşan , her söze cevap verenler için kullanılır .
(birinin) diline düşmek : Bir yanlış ya da ayıp yüzünden sürekli insanlar tarafından konuşulmak
(birinin) dilini bağlamak : Bir kişiyi konu ile ilgili konuşamaz hale getirmek.
dil otu yemek
 : Sürekli konuşmak
dile dolamak : Aynı sözleri sürekli tekrarlamak
dili açılmak : Uzun süre suskun olarak görülen birinin bir anda çok konuşmaya başlaması
dili çözülmek : Konuşmayan birinin çok konuşmaya başlaması
dili (dilinin) döndüğü kadar : İfade gücünün el verdiği ölçüde halini anlatmak
dili dolaşmak : heyecan, korku , sevinç gibi duygular sebebiyle söyleyeceklerini karıştırmak .
dili dönmemek : Söyleyeceklerini tam olarak anlatamamak
dili durmak : Susmayı becerememek
dili kılıçtan keskin : Kırıcı ve ağır sözlerle konuşan
dili pabuç kadar : Ukala ve saygısız konuşan
dili sürçmek
 : Konuşurken bir kelimeyi yanlış telaffuz etmek


dili varmak : Bir sözü söylemeye gönlü razı olmamak
dili yanmak : Bir konuda büyük zarara uğramak
dilinde tüy bitmek : Aynı sözleri sürekli tekrar etmekten bıkmak
dilinden düşürmemek : Devamlı aynı kişi ya da olaydan bahsetmek
diline dolamak (takmak) : Aynı şeyi olur olmadık her yerde söylemek
dilini tutamamak : Sonunu düşünmeden aklına geleni söylemek
dilini yutmak : Korku , sevinç gibi duyguların etkisiyle konuşamaz hale gelmek .
dilinin altındaki baklayı çıkarmak : Gizlenen bir şeyi söylemek
dilinin ucuna gelmek : Söylemek üzere olmak
dilinin ucuyla konuşmak : İsteksizce , samimiyetsizce konuşmak
dillere destan olmak  : Herkes tarafından tanınmak ve konuşulur olmak
pabuç kadar dili olmak
 : Ukalaca konuşmak


Dil İle İlgili Atasözleri :
bıçak yarası geçer (onulur), dil yarası geçmez (onulmaz) :
İnsanlara karşı kırıcı , aşağılayıcı konuşmalar hiçbir zaman unutulmaz .
buğday ekmeğin yoksa buğday dilin de mi yok? :
Maddi imkanların sebebiyle belki insanları çok iyi ağırlayamayabilirsin ama tatlı dil ile konuşarak insanları güzelce ağırlamak her zaman mümkündür .
bülbülün çektiği dili belası :
Söylenen sözler düşünülmediği zaman insanın başına bela açar .
dilden gelen elden gelse, her fukara padişah olur :
İnsanlar sadece konuşmakla yetinirse isteklerine kavuşamaz . Aynı zamanda icraat da gereklidir .
dili olsa da söylese (anlatsa) :
Bir insanın neler yaptığını insanlar görmese bile türlü nesne oradadır . Konuşabilseler neler anlatırlar .
dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim:
İnsanların dillerine hakim olamamaları başlarına türlü bela açar .
dilin kemiği yok :
İnsanlar doğru yanlış ya da kırıcı aklına gelen her şeyi söyleyebilir .
dille düğümlenen, dişle çözülmez :
İnsan verdiği sözü tutmazsa , bunu açıklaması zor olur .
iki kulak bir dil için :
İnsan çok konuşmaktan ziyade çok dinlemeyi bilmelidir .
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır :

Hoş sözlerle , aşılamaz sanılan zorluklar kolaylıkla aşılır .

Dil İle İlgili Özdeyişler
Dil ile düğümlenen diş ile çözülmez. Kaşgarlı Mahmut
Gönlü ve sözü bir olmayan kişinin yüz dili bile olsa, o gene dilsiz sayılır. Mevlâna
Dil, insanın karakterinin bir parçasıdır. Bacon
Konuşma, insanın aklını kullanma sanatıdır. Eflâtun
Kültürün ilk basamağı, anadilini iyi konuşmak ve iyi yazmaktır. Peyami Safa
Akıllının dili kalbindedir; ahmağın dili ise ağzındadır. Hz. Ali
Aklın güzelliği dil ile, dilin güzelliği söz ile, kişinin güzelliği yüz ile, yüzün güzelliği göz ile belli olur. Yusuf Has Hacip





Bir Ülkede Bilim Ve Tekniğin Gelişmesi Neleri Değiştirir?

Bir  Ülkede  Bilim  Ve Tekniğin Gelişmesi Neleri Değiştirir?


Vatanını ve milletini çok seven, içinde insanlık  sevgisi  ve  insanlığa   hizmet olan kişi yada kişiler her zaman bilim ve teknik peşinde koşmak için can atarlar. Bilim ve tekniğin olduğu yerde ilerleme,  aydınlanma,  gelişme  ileri seviyede olur. Bir ülke yer altı  kaynakları  bakımından  zengin  olabilir, coğrafi koşulları gelişmeye uygun olabilir. 

Bütün bunlara rağmen bunlar tek başına bir gelişmişlik göstergesi değildir. Örneğin Suudi Arabistan zengin bir ülkedir, orada çıkarılan petrol ülkeye büyük bir mali kaynak sağlamaktadır. Peki bu ülke  zengin  olmasına  rağmen  bilim  ve teknik açıdan gelişmiş bir ülke mi diye sorduğumuzda yanıtımız elbette hayır olacaktır. Çünkü yer altı kaynakları tek başına bir hazine değildir. 

Bir ülkeyi  ayakta  tutan  en  önemli  etken o ülkenin insanlarının bilinçli insanlar olmaları ve bilim yolunda  yorulmadan ilerlemeye devam etmeleridir.

Bilim ve tekniğin geliştiği ülkede şunlarda da değişimler gözlenir:

·        *Gelişmiş ülkede kişi başına düşen milli gelir artar.

·        * Bilim ve teknik geliştiği için o ülke beyin göçü vermez aksine başka ülkelerden beyin göçü alır.

·        *Ekonomik anlamda, kültürel anlamda ilerleme sağlanır.

·        * Eğitim  işleri yolunda gider ve çocuklara verilen eğitimin niteliği kaliteli olur ve o eğitim yaşamda faydası görülür.

·        * Sağlık hizmetleri çok gelişmiştir.

·        * Alt yapı gelişir.

·        * Tarımda geleneksel yöntemler değil modern yöntemler kullanılarak daha yüksek verim elde edilir.

·        *Nitelikli işgücü gelişir.

·        *Okuryazarlık oranı artar.

·        *Teknolojik imkanlar  fazla olur.

·        *Gelir dağılımı dengeli olur vb.

 

İşte  bütün bunlardan da yola çıkarak ülkemizin   vatansever insanları olarak bilimin yolundan ayrılmamalıyız ve ülkemizi her anlamda geliştirmek için mücadele etmeliyiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün bilim ile ilgili şu sözünü de kendimize rehber edinmeliyiz:

·         Bu millet ve memleket ilme ve irfana çok muhtaç; eğitim ve öğretim görmek için, ilim ve fen almak için Avrupa’ya, Amerika’ya ve her tarafa çocuklarımızı göndermeye mecburuz. İlim ve fen ve ihtisas nerede varsa, sanat nerede varsa gidip öğrenmeye mecburuz. Çok çalışmaya mecburuz. Çalışmak demek ise boşuna yorulmak terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü medeni buluşlardan azami derecede yararlanmak zorunludur.”




“İşinin Başında Olmayıp Çaba Harcamayanın Başarı Kazanması Mümkün Değildir.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

“İşinin Başında Olmayıp Çaba Harcamayanın Başarı Kazanması Mümkün Değildir.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


İnsan  ancak çalışarak  bir yerlere gelebilir  ve  işinde başarılı olabilir. Çalışmadan sadece hayal kurup sürekli oturan kimsenin başarısı da hayalden öteye gitmez.  Başarıya ulaşmak isteyen insan önce  iyi bir  hazırlık yapmalıdır. İyi bir hazırlıktan sonra  da elinden gelenin en iyisini yapmalıdır. İşinin başında durmalı, boş  işlere zaman ayırmamalıdır.


Kişi  işinde başarılı olmak için  önüne çıkan engelleri ortadan kaldırmalıdır. Karşısına çıkan bu engeller kendinden kaynaklıysa hemen kendine çekidüzen vermelidir, kendiyle ilgili değilse o halde yoluna bakmalı ve işini en iyi şekilde yapmak için mücadeleye devam etmelidir. O engeller de ortadan kalktıktan sonra zamanını iyi değerlendirmelidir. Gündemi takip etmeli, kendisinden deneyimli olan kişilerin sözlerine kulak vermeli ve işinin başından asla ayrılmamalıdır. Bütün bunlar yapıldığı zaman  kişi başarıya ulaşır. İşinin başında olmayan, alın teri dökmeyen kişinin başarısızlığı kaçınılmaz olur.  Çünkü çalışmayan, işlerini takip etmeyen kişi ne kendisine faydalı olur, ne de içinde yaşadığı topluma faydası dokunur.


Hayallerin gerçekleşmesi için, yaşama aktif bir şekilde katılmak ve gelecekte mutsuz olmamak için her işlerin başında olunmalıdır.  Başkalarına sırtımızı dayarsak bir arpa yolu bile yok kat edemeyiz. Bundan dolayı işinin  başında olup işinin ehli olmak için uğraşmalıdır insan.




Saygılı İnsan Nasıl Davranır?

Saygılı  İnsan Nasıl Davranır?


Yaşlılara, büyüklere,  değeri olan kimselere, kutsal bilinen kimselere karşı duyulan  sevgi ve çekinmeyle karışık bağlılık duygusunun  adıdır saygı. Ya da başka kimseleri  rahatsız etmekten çekinme de diyebiliriz.   Saygının olduğu ortamda kişinin kendini bilme eylemi vardır.   Saygılı olan kimseler  başka  insanların özel yaşamına müdahale etmekten  hoşlanmazlar. Aynı zamanda kendi yaşantılarına da başkalarının  girmesine izin vermezler. Saygılı olan kimseler aynı zamanda insanlar ile  arasına  iyi yönde mesafe koyanlardır. 

 

Saygılı insan  kendini bilen insandır.  Başkalarına karşı dürüst davranan,  güzel ahlaklı olan, güler yüzlü, yardımsever,  başkalarının arkasından atıp tutmaktan zevk almayan, sabırlı, güvenilir, paylaşımcı, insanlara değer veren, davranışlarına dikkat eden  kimselerdir. Saygının olduğu yerde sevgi de güneş gibi doğar. Böylece o ortamda huzur olur, aydınlık olur ve olumlu iletişim süreci gerçekleşir. Saygılı insanlar  kendilerine başkalarına saygısı olanlardır. Böyle insanlar her zaman iyilikten yana olurlar ve kimseye kötülük düşünmezler. Aynı zamanda bencil olmayan  , merhamet ve vicdan sahibi olan  kimselerdir. Saygılı insan başkalarına yaptığı iyiliği göstererek değil gizliden yapan insanlardır. Saygılı insanın özelliğine şu örneği verebiliriz:  Yüzüne güldüğümüz bir insanın da arkasından konuşmamalıyız. Onun yüzüne gülüp arkasından konuşanlara da haddini bildirmeliyiz ve o kişiye olan saygımızı böylece yitirmemiş oluruz.   Saygının önemi ile ilgili şu söz de son derece değerli ve  akılda kalıcı bir sözdür:

 

‘’ Ana babanı sayarsan oğlundan da saygı görürsün. Saygı ve sevginin bir arada bulunduğu toplumlar uzun ömürlü olur ve hiçbir zaman kargaşa içine düşmez. O toplumda saygı ve sevgi ne zaman  kaybolursa  toplum da o zaman çökmeye mahkum kalır.’’



 Yazılanlardan anlaşılacağı üzere her zaman saygıdan yana olmalıyız. Saygılı insanların değerini bilmeliyiz ve onları el üstünde tutmalıyız. Onları örnek  alarak yaşama devam etmeliyiz.

‘’ Giden Hayatı Geri Getirebilecek Hiçbir İlaç Yoktur.’’ Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 ‘’ Giden Hayatı Geri Getirebilecek Hiçbir  İlaç Yoktur.’’  Sözü İle İlgili Kompozisyon  Yazınız.

 

Yaşam içinde en kolay harcadığımız, değerini bilemeyip israf ettiğimiz  en değerli hazine zamandır. Oysa biz insanlar  en  kolay israfın zaman olduğunu unutup zamanı hunharca harcamaya devam ediyoruz. Hem de bilerek ve isteyerek... Günlük yaşamımızda bile  zamanın önemi o kadar unutulmuş ki  randevuya bile biraz sonra geleceğim, misafirliğe gidileceği zaman akşama doğru gelirim,  birini arayacağımız zaman biraz sonra seni arayacağım deyip zamanı boşa harcamaya devam etmekteyiz.   Ya da günü gününe derslerimize çalışmak yerine yarın çalışırım, sonra yarın olur öbür gün çalışırım, çalışırım da çalışırım....  


Saatin, dakikanın , saniyenin bile  çok değerli olduğu bu yaşamda  yukarıdaki saydıklarım ne yazık ki insanların öncelikleri değil, sonraları durumuna dönüşmüştür.  Oysa geçirdiğimiz her zaman  gitmektedir, yok olmaktadır  ve bir daha da asla geriye gelme şansı bulunmayacaktır. Çünkü giden yaşamı, giden ömrü geri getirebilecek bir ilaç bulunmamıştır.

 

Okullar açıldığı zaman  eğitimcilerin, öğretmenlerimizin  önem vereceği, üstünde duracağı en önemli şey zaman olmalıdır. Çocuklara zamanın ne kadar önemli olduğu onlara anlatılmalı ve giden zamanın  bir daha gelmeyeceği söylenmelidir. Nasıl ki su  israfı yapılmasın, elektrik israfı yapılması diye çeşitli çalışmalar, hazırlıklar yapılıyorsa zaman konusunda da aynı şekilde  çalışmalar ve hazırlıklar yapılmalıdır. Çünkü zaman da  temel ihtiyaçlarımız kadar çok önemlidir ve  boş yere geçirilmemelidir. Gündemimizde zamana her zaman yer verilmelidir.  Zamanın ne denli  önemli olduğunu şu sözlerle de belirtmek isterim:

‘’  Bu dünyadan bir kez geçeceğime inanıyorum, eğer gösterebileceğim herhangi bir davranış ya da yapabileceğim bir iyilik varsa şimdi yapmalıyım; çünkü bu yolun dönüşü yok.’’ William Pen.

* ‘’ Hayatta bütün başarılarım; her zaman ve her işte  zamanından bir çeyrek saat önce, hareket etmeme borçluyum.’’   Oscar Wilde.

 


İşte tüm bu sözlerden de anlaşılacağı üzere zamanın kıymetini bilmeliyiz ve giden zamana üzülmek yerine anın kıymetini bilelim ki pişmanlıklarla dolu bir yaşamımız olmasın.