O Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 O Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları


Okumayı öğrenmeyen, çuval tutmayı öğrenir: Okumayıp kendini aydın etmeyen insan cahil kalır ve  zor ve kaba işlerde çalışmak zorunda kalır.

Oğlan atadan öğrenir sofra açmayı, kız anadan öğrenir dikiş dikmeyi: Erkek çocuk babasını örnek, kız çocuk da anasını örnek alır. Çocuklara doğru örnek olmak gerek.

Ocağın yakışığı odun, evin yakışığı kadın: Ocak için odun gerekir, ev işin de kadın gerekir. Kadınlar evi güzelleştiren çiçekler, evin vazgeçilmez değerleridir.

Oduncunun gözü ağaçtadır: Oduncu geçimini odundan sağladığı için gözü hep ondadır. Her insan kendine en gerekli olan şeye ilgi duyar.

Ocak içinden tutuşur: Bir toplumun yıkılmasına neden olan en önemli etken, o toplumun içindeki iç sorunları, iç karışıklıklarıdır.


Olan bulgur kaynatır, olmayan elini oynatır: Varlıklı yer, yoksul da ona imrenir.

Osmanlı’nın ayağı üzengidedir: Osmanlı Türklerinin askerlikle uğraştığını anlatır.  Gelebilecek tehlikelere karşı her zaman tetikte olmak şart.

Ortak çok olunca, zarar azalır: Ortak olunca da kar da zarar da eşit olarak paylaşılır.

Oynamasını bilmeyen gelin “yerim dar”, demiş, yerini genişletmişler, “yenim dar” demiş: Gelin oyun bilmeyince, utandığı için bahaneler arar. Kendisinden beklenilen işi beceremeyen kişi de çeşitli engellerin işi zorlaştırdığını söyleyerek beceriksizliğini belli etmemeye çalışır.

Ot içinden tutuşur: Kimi insanlar acılarını dışa vurmazlar ve içten yaşarlar.

Orman yağmurun yularıdır: Orman, yağmur sularının önüne geçerek sel olmasını ve insanlara zarar vermesini engeller.

Olacakla öleceğe çare yoktur: Alnımıza yazılmış olanın önüne geçemeyiz.

Ortaklı öküzden buzağı yeğdir: Ortak alınan öküzdense tek başına alınan mal ya da hayvan daha iyidir.


Otuz iki dişten çıkan, otuz iki mahalleye yayılır: Bir ağızdan  çıkan söz, ağızdan ağza yayılarak herkes tarafından öğrenilir. Dilimize sahip olmalıyız.

Oturan aslandan, gezen tilki yeğdir: Güçlü ama tembel biri olmaktansa çalışkan olmak daha iyidir. Ne denli varlıklı olursak olalım çalışmayı elden bırakmamak gerekir.

Otururken düşünmeyen, kalkarken ayıplanır: Dinlenme zamanlarımızda sonradan yapacağımız işlerin planını yapmazsak boşuna çalışmış oluruz.

N Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 N Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları


 

Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz:  İş yapmak istemeyenin, ayrıntılarla da ilgisi olmaz.

Nalbandın eşeği nalsız geçer: Başkalarının işi ile uğraşan  kendi işine vakit bulamaz.

Nikahta keramet vardır: Evlenen kişiler yaşamı ortak olarak paylaşacakları için, birbirleri ile kolay anlaşırlar. Eşimizle anlaşmalı, aile huzurunu kaçıracak davranışlardan uzak durmalıyız.

Nasihat istersen, tembele iş buyur: Tembel çalışmak yerine ona buna akıl vermeye çalışır. Halbuki kendisi bir iş yapmaz. Tembellere güvenerek işimizi aksatmamalıyız.

Nisan yağarsa sap olur, mayıs yağar geç olur: Her şey zamanında olursa güzel olur.

Niyet hayır, akıbet hayır: İsteyerek ve iyi niyetle  girişilen işin sonucu da iyi olur. Her şeyin iyisini dilemeliyiz  ki sonu da iyi olsun.


Nisan yağmuru altın araba, gümüş tekerlek:  Nisan ayında yağan yağmurlar çok faydalıdır. Çiftçinin ürünlerinin bollaşmasına, iyi verim elde etmesini sağlar. Böyle olunca da çiftçiyi zengin eder.

Nefesin el verirse, borazancıbaşı ol: Borazan çalmak nefesi güçlü kimselerin işidir. Nefesine güvenmeyen borazan çalmaya kalkışmamalıdır. Gücümüzün yetmeyeceği, yapamayacağımız işlere girmemeliyiz.

Nisan yağmursuz, mayıs gülsüz olmaz: Nisan yağmurun bol olduğu, mayıs da güllerin açtığı aydır. Her şey gerektiği zaman ve alışıldığı biçimde yerine gelmelidir.

 

M Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 M Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları


Mal bulunur, can bulunmaz: Can maldan daha tatlıdır. Dünya malına değer vermemeli, canımızı düşünmeliyiz. Çünkü can tektir ve bir daha bulunmaz.

Mahkeme kadıya mülk olmaz (değildir): Kadı mesleğinin sonsuza kadar sahibi değildir. Makam kişilerin değildir ve sonsuza kadar bir kişi aynı makamda durmaz, başka kişiler de gelir. Yetkilerimizin sonsuza kadar süreceğini düşünerek çevremizi rahatsız edecek davranışlardan kaçınmalıyız.

Mal canın yongasıdır:  İnsanoğlu emeğiyle kazandığı malını canının bir parçası gibi görür.

Mal canı kazanmaz, can malı kazanır: Mal bulunur, can bulunmaz demektir.

Mal adama hem dost, hem düşmandır: Varlıklı kişi, çevresine yardımcı olup düşman kazanmamalıdır. Çok olan mal, sahibine rahat bir yaşam sağlar ama düşman da kazandırır.




Martta yağmaz nisanda dinmezse, sabahlar altın olur: Martta hava daha soğuk olduğu için yağmur yağması toprağa zarar verir. Zamanında yapılmayan işler fayda yerine zarar verir.

Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır: Zor durumda kalmamak için önceden önlemlerimizi almalıyız.

Malın bekçisi sadakadır: Yoksullara yardım ederek yoksulların malımıza düşman olmalarını engellemeliyiz.

Mart içeri, pire dışarı: Evde hayvan beslememeli, besliyorsak da sağlık ve temizliği ile ilgilenmek gerek.

Mart martladı, tavuk yumurtladı: Her şeyin belli bir zamanı ve oluşum evresi vardır.

önlemeliyiz.

Malını yemesini bilmeyen zengin, her zaman züğürttür: Cimrilik etmeden malımızı yemeli, kendimize bakmalı, insanca yaşamalıyız.

Malın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın: Eve yakın malın denetimi de kolay olur. İş yerinin eve yakın olması, bize hem güven hem de zaman kazandırır.

Mazlum eşeğe herkes biner: Sakin  eşeğe herkes binebilir. Kolay işlere girişmek yerine, zor olanları seçmeliyiz.

Mayasız yoğurt tutmaz: Her şey için gerekli temel etkenler olmadan o işte başarı sağlanamaz.

Mazlumun âhı yerde kalmaz:  Başkalarına zulmeden kişilerin yaptığı zulüm yanlarına kalmaz.

Meleyen inek süt vermez: Kendi canının derdine düşmüş kişilerden yararlanmayı düşünmemeliyiz., aksine onlara yardımcı olmalıyız.

Meramın elinden bir şey kurtulmaz: İstek ve kararlılık ile yapılamayacak iş yoktur.

Merdivene ayak ayak çıkılır: Her şey belirli aşamalardan sonra olur, sabırla da bu aşamaları gerçekleştirmek gerekir.

Merhametten maraz doğar: Acınmaması gereken kişilere acıyarak başımızı derde sokabiliriz.

Mendil ile değnek meddahlara görenek: Her meslek için  olması gerekli araç ve gereçler vardır, bunlar sağlanmadan işe başlanmamalıdır.

Mermerde kil bitmez: Mermer sert ve değerli bir taştır, onda kil bitmez. İyi insanlardan kötülük gelmez.

Mürüvvete endaze olmaz: İyilik ve yardımın ölçüsü olmaz. İyilik ve yardım güç oranında yapılır.

Mühür kimse ise Süleyman odur: Yetkili kişilerin  yönetsel ve akla uygun buyruklarına uymak gerekir.

Misk yerini belli eder: Üstün nitelikli kimse, nerede olursa olsun, kendini belli eder.

Misafirin akılsız ev sahibini ağırlar: Kendine güveni olmayan konuk, ev sahibini ağırlamaya kalkışır.

Mum yanmayınca pervane dönmez: Bilgili kişilerin çevresi bilgi almak isteyenlerle dolar.

 

 

L Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 L Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları


Laf söyledikçe, toprak kazdıkça çoğalır: Söz sözü açar, toprak da kazıldıkça verimli olur. Yerinde, zamanında ve gerektiği kadar konuşmalıyız.

Leyleğin ömrü laklaka geçer: Leylek, zamanının çoğunu gagasını şakırdatarak boş boş geçirir. İşi gücü olmayan kimseler de  ancak gevezelik yaparak vakitlerini doldururlar ve elde sıfır olur. Boş durmamalı, işimizle uğraşmalıyız.

Laf torbaya girmez. (sığmaz): Söz, torbaya konacak bir şey değildir. Söz söylendiğinde hemen duyulur. Kimsenin bilmemesi gereken sözleri söylememeliyiz.


Lezzetsiz çorbaya tuz kâr etmez: Çorbanın diğer malzemeleri bulunmuyorsa, tadı yoksa,  tuz tek başına çorbaya lezzet katmaz. Düzeltilmesi imkansız şeyler için de boş yere güç ve emek harcamamak gerekir.

Lafla pilav pişerse, deniz kadar yağı benden: Sözle hiç bir şey gerçekleşmez. Lafla pilav da pişmez. Yapamayacağımız işler ile boş boş havadan laflar atmamalıyız.

Latife latif gerek: Şakacı birini ancak kendisi gibi şakayı bilen anlar.

Lokma bile çiğnenmeden yutulmaz: Lokma çiğnenmeden yutulursa ya bizi boğar, ya da  midemizi rahatsız eder. Emeksiz iş olmaz. En küçük şeylerde bile emek gerekir.

Lütuf ve ihsanın gücü, terazisi olmaz: Bağışın küçüğü ya da büyüğü olmaz. Önemli olan  iyiliği yapmamızdır. Başkalarına yapılan yardımları şu kadar bu kadar diye nitelendirmemeliyiz.

 

K Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 K Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları


Kabahat samur kürk olsa, kimse üstüne almaz: Cezalandırılmamak için kimse suçu üstüne almaz.

Kadın erkeğin eşi, evin güneşidir: Kadın erkeğin eşi olmakla birlikte güzelliği ile evin güneşi gibidir.

Kabadayı tükürdüğünü yalamaz: Kabadayı kimse sözünde duran kimsedir.

Kaçan balık büyük olur: Yakalanamayan ve kaçan balık başkalarına abartılarak anlatılır. Her şeyi olduğu gibi anlatmalıyız, abartılarda bulunmamalıyız.

Kabahat öldürende değil, ölendedir: (Kabahat öldüren de mi, ölende mi?): Kimse durup dururken adam öldürmez. Öldüren kadar ölende de suç vardır.

Kader olmayınca kadir bilinmez: Şanssız, başı bir türlü dertten kurtulmayan kişiye kimse saygı göstermez.

Kalaylı bakır küflenmez: Önlemi alınan şeyler, zarara uğramazlar.

Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş: Kardeş kardeşe ne denli kızarsa kızsın, onun zarar görmesini istemez.

Kar kuytuda, para pintide eğleşir: Kar güneşin değmediği yerlerde olur, para da yemesini bilmeyenlerde durur.



Kâr zararın kardeşidir: Kazanmak için yaptığımız işte zara de edebiliriz. Kazanırken iyi oluruz kazanmadığımız zaman da hemen üzülmemeli, yıkılmamalıyız.

Kalın incelene kadar ince üzülür: Kalın bir cisim incelene dek cisim kırılır, denge sağlanamaz. Doğal bakımdan eşit olamayan şeyler, yapay yollarla eşit duruma getirilemez.

Kadının fendi erkeği yendi: Kadınlar işve naz ile erkeği kandırır ve erkeğe her istediğini bu sayede yaptırır.

Kara haber tez duyulur: Kötü haber herkes tarafından hemen duyulur

Kar ne kadar çok yağsa yaza, kalmaz: Doğada her şey karşıtını da içinde barındırır.

Kardeşin büyüğü peder, küçüğü evlat yerine geçer: Kardeşler arasındaki sevgi ve saygıyı karşılıklı anlayış doğurur.

Kardeşte karın yakın, kulaktan burun yakın: Eş ile tüm yaşam paylaşıldığı için , eşlerin kardeşten daha yakın olması doğaldır.

Karpuz sulandıkça büyür: İyi bir ürün elde edebilmek için , bakımını da iyi yapmak gerekir.

Kavak yaprağını tepeden dökerse kış çok olur: Halk tarafından denenmiş bir durumdur. Doğanın oluşturduğu denge, kimi olayların belirtilerini de  beraberinde getirir.

Karnı tok it gölgede yatar: Tembel kişiler, karınları tok olduğu sürece çalışmak istemezler ve tembelliğe devam ederler.

Karpuz kökünde büyür: İyi bir ailede yetişen çocuklar, daha başarılı olur.

Kavganın iyisi olmaz: Kavga her iki tarafa da zarar verir ve bir fayda sağlamaz.

Kaza, dur ben geliyorum demez: Kazanın ne zaman geleceği bilinmez.

Kaynayan kazan kapak tutmaz: Dirliğin olmadığı yerde kargaşa ve kaos vardır.

Kazanırsan dost kazan, düşmanını anan da doğurur: Bazen kardeşler de düşman olur. Önemli olan dost kazanmaktır. En yakınımız bile düşman çıkabilir. Herkesle iyi geçinmeye bakmalıyız.

Keçinin sevmediği ot burnunun dibinde biter: Her zaman umduğumuz şeylerle karşılaşmayabiliriz, her duruma hazırlık olmak gerek.

Kazanamayanın kazanı kaynamaz: Yoksul kişi yemek pişiremediği için kazanı da kaynamaz.

Keçinin uyuzu, çeşmenin gözesinden içer suyu: Kimi pis kişiler, durumlarına bakmaksızın en tiksindirici şeyleri yaparlar.

Kelin ayıbına takke örter: Erdemsiz bir çok kişi, zenginliği ile, varlığı ile erdemsizliklerini gizlemeye çalışır.

Kendi düşen ağlamaz: Suçlu kişi kendi düştüğü için ağlamaz.

Kelle sağ olsun da külah bulunur: Yaşayan her insan başını örtecek şapkayı bulur. Sağlıklı insan da kendi geçindirecek bir yol bulur.

Kel derman bulsa kendi başını onarır: Daha kendine bile faydası olmayanın başkalarına hiç bir faydası olmayacağını bilmeli ve böyle kimselerden yardım beklenilmemelidir.

Kedinin gideceği yer samanlığa kadardır: Suçlu kişiler isteseler de bildikleri çevreden fazla yere gidemezler, onları orada aramalıyız.

Kem söz, kem akçe sahibinindir: Kötü söz sahibine aittir. Karşılığı olmayan her şey sahibinindir. Kötü söze karşılık vermediğimiz zaman o söz sahibinin olmuş olur.

Kedi erişemediği ciğere mundar (pis) der: Beceriksiz kimseler, elde edemedikleri başarıları küçümser.

Kırkından sonra azanı teneşir paklar: (Azana çare bulunmaz):  Kırk yaşından sonra gençmiş gibi davranan kişi, bu hareketliliğine uzun zaman dayanamaz. Yaşımıza göre davranmalı, kendimizi gülünç duruma düşürmemeliyiz.

Kız evi naz evidir: Geleneklerimize göre, erkek tarafı kız evine gider ve kızı erkeğe istedikleri için kız tarafı naz eder.

Kırk yıl yağmur yağsa, mermere geçmez: Kararlı ve dayanıklı kimseleri hiçbir şey yolundan döndüremez.

Kısmetsiz köpek, sabaha karşı uyuyakalır: İnsanlar, kısmetinde olmayan şeyleri elde edemezler.

Kırk yıl tavuk olmaktansa bir gün horoz olmak yeğdir: Horoz yöneticidir ve kendini kimseye ezdirmez. Dünyadaki en değerli şey de özgürlüktür. İnsan özgürlüğünün kıymetini bilmelidir.

Kısmet gökten zembille inmez: İnsan kısmetini kendi çalışması ile alır. Kısmet durup dururken kimsenin ayağına gelmez.

Kırk yıl kıran olmuş, eceli gelen ölmüş: Koşullar ne olursa olsun insanın kaderinde ölüm yoksa ölemez. Salgın, ölümcül hastalık dahi eceli gelmeyen kişiyi öldürmez.

Kiminin parası (devesi), kiminin duası: Her iş para karşılığı yapılmaz.

Kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye: Kimileri suyun bolluğundan , kimisi de suyun kıtlığından yakınır. Toplumda sosyal adalet sağlanmalıdır.

Kimse kimsenin çukurunu dolduramaz: Birinin yerine başkasının ölmesi doğanın kanuna ters düşer.

Kişi anasından üryan doğar: Doğarken herkes çıplak ve eşit durumdadır.

Kiraz güzelliğine mağrur olduğu için kurtlanmış: Kendini beğenen kişiler bir süre sonra yalnız kalırlar.

Komşu iti komşuya ürümez:  Komşu komşuyu tanıdığı için  birbirlerine kötü davranmazlar. Komşunun delisi, serserisi birbirini tanıdığı için birbirine kötü davranmaz.

Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür: İnsanlar sahip olmadıkları şeylere özlem duydukları için  sahip olmadıkları şeyi abartırlar.

Kocamış tilki faka basmaz:  Yaşlı, tecrübeli ve  bilgili kimseler hemen tuzağa düşmez ve kurnazlığa inanmazlar, işlerini düzenli yaparlar.

Komşu komşunun külüne muhtaçtır: En önemsiz şeylere bile yeri geldiğinde ihtiyacınız olacağını düşünerek komşularınız ile iyi geçinmek gerekir.

Korkunun ecele faydası yoktur: Korku ölümü engellemez.

Korkma martın kışından, kork aprilin beşinden: İlkbahardayız deyi açılıp saçılmamak gerekir. Çünkü bu mevsimde de hava yine soğuktur.

Komşunun kötüsü, insanı mal sahibi yapar:  Kötü komşu yardımsever olmadığı için  hiçbir şeyini vermez. Biz de araç ve gerecimizi kendimiz almak için daha çok çalışırız.

Korkulu rüya görmektense, uyanık durmak hayırlıdır: Korkulu rüya görmektense uyumamak daha yeğdir.

Korkak bezirgâna ne kâr eder ne zarar: Korkak iş adamı girişimci olmadığı için, olduğu yerde kalır.

Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler: Güzel olan bulunmazsa çirkinle de yetinilir.

Köpeksiz köy olmaz: Kötü durumlara karşı önlem almalıyız.

Köşe taşı köşede yakışır: Kişiliği yüksek olan kimseler, toplumda önemli bir yere yakışırlar.

Köpeksiz sürüye kurt girer: İyi yönetilemeyen toplumlar düşmanları tarafından yok edilir.

Köpek nerede ise kuyruğu oradadır:  Saldırgan ve kötü amaçlı kişilerin beslenmeleri de  yanlarından eksik olmazlar.

Kör görmez sezer, sağır duymaz uydurur: Sezgilerimiz bizi aldatabilir, yargılarımızda dikkatli olmak gerekir.

Kör Âşığa yoldaş olan it güder:  Becerikli ya da usta kişilerin yanında durmalı, onlardan bir şey öğrenmeliyiz.

Kurdun adı çıkmış, tilki dünyayı yıkmış: Kimilerinin adı kötüye çıkmış ama kimileri de sinsi olduğu için asıl gerçek kötü onlardır.

Kurdun oğlu kurt olur: Kötü bir ailede yetişen çocuğun  iyi olmasını beklememeliyiz.

Kul bunalmayınca Hızır yetişmez: En sıkıntılı zamanlarda bile bir çözüm yolu olur.  İnsan umudunu her ne pahasına olursa olsun yitirmemelidir.

Köyden köye köpek ürümez:  Bize kötülüğü dokunmayan kişilere sataşmamalıyız.

Kurdun davetine gidersen, köpeği beraber al: Düşman olan bir kişinin birden yumuşamasına asla inanmamalıyız, uyanık olmalıyız.

Kötü söyleme eşine, ağı katar aşına: Evde huzur iyi ilişkiler ile sağlanır.

Kurdun yanında kuş da geçinir: Güçlü olanların fazlasından güçsüzler de geçinir.

Kurt dumanlı havayı sever: Kötü niyetli kişiler, karışık ortamı sever ve yapacağını da o karmaşada yapar.

Kurtla koyun, kılıçla oyun olmaz: Birbirlerine zararlı olacak nesnelerin bir arada bulunmaması gerekir.

Kurt kocayınca köpeğin maskarası olurmuş: Büyük görevlerde bulunmuş kişiler eskiki güçlerini yitirince, önce saygısızlık yapmaya başlar , sonra selam bile vermezler.

Kurunun yanında yaş da yanar: Toplumsal olaylarda, haklıyla haksızı birbirinden ayrılmak zor olduğu için, sonuç herkesi etkiler.

Kuşa kafes lazım, boruya nefes: Bir şeyden yararlanmak için  kullanılacak olan araç o şeyin niteliğine uygun olmalıdır.

Kuş, kanadına kira istemez: Kendimize harcadığımız  emek için başkasından yardım isteyemeyiz.

Kuşa süt olsa, anasından olurdu: Gereken yardımı yakınlarımızdan alamazsak tanımadığımız kimselerden hiç alamayız.

Kürkçünün kürkü olmaz:  İnsanlar genelde yaptıkları şeyden para kazandığı için  yaptıkları şeyden yararlanmayı düşünmezler.

Küçük suda büyük balık olmaz: Küçük işlerden büyük kazançlar beklememeliyiz.

Külhancının beyliği hamamcılık, demişler:  Herkes görebildiği yüksekliği amaçlar. Külhancı da  hamamcı olmayı beylik zanneder.

Keyif çatmak: Tembellik edip eğlenmek.

Keyif sormak: Hâl hatır sormak.

Keyif  hâli:  Sarhoşluk durumu.

Kıl payı: Çok az bir fark.

Kılı kıpırdamamak:  Umursamamak.

Kırk tarakta bezi olmak: Birbirinden ayrı birçok işle uğraşır olmak.

Kılı kırk yarmak:  En ince ayrıntılara dek titizlikle incelemek.

Kılıçtan geçirmek:  Hepsini kılıçla öldürmek.

Kılık kıyafet, köpeklere ziyafet:  Üstü başı pis.

Kıran kırana:  Kıyasıya yarış, öldüresiye kavga.

Kırılıp bükülmek:  Kırıtarak konuşmak.

Kırıp sarmak: Çeşitli yerlerden bulduğu parayı bir araya getirmek.

Kılını bile kıpırdatmamak:  Bir iş karşısında  en küçük bir davranışta bile bulunmamak.

Kırk katır mı satır mı?: Ölümlerden ölüm beğen.

Kırk bir buçuk maşallah: Nazar değmesin.

Kırıp sarmak:  Çeşitli yerlerden bulduğu parayı bir araya getirmek.

Kıran girmek:  Öldürücü hastalığın yayılması. /  Daha önce bulunan bir nesne bulunmamak.

Kırk kargaya bir sapan: Birçok kişinin paylaşacağı küçük bir nesne.

Kırk öksüzle bir mağarada mı kaldı:   O denli çaresiz mi kaldı?

Kırıp geçirmek:  Kırdığı koz kırkı aşmak:  Yaptığı yanlış işlerin sayısı çok olmak.

Kılık kıyafet, köpeklere ziyafet:  Üstü başı pis.

Kılına hata gelmemek:  En küçük zarara bile uğramamak.

Kıtlıktan çıkmış gibi yemek: Doymaz bilmezcesine yemek.

Kıyamet gibi (kadar):  Pek çok.

Kıyameti koparmak:  Aşırı derecede bağırıp çağırmak.

Kıtlıkta elinde buğday bulunmak: Kimsede bulunmayan şeye sahip olmak

 


I ve İ Harfi İle Başlayan Tüm Atasözleri ve Anlamları

 I ve İ Harfi İle Başlayan Tüm Atasözleri ve Anlamları



 Isıran it dişini göstermez: Isırmayı düşünen köpek, ısıracağı kişiye sinsice yaklaşır. Gevezelik eden insanlardan, şunu yapacağım bunu yapacağım diye birilerine göz dağı veren insanlardan  kimseye zarar gelmez.

Ismarlama iş askıda kalır: Kendi işini başkalarına yaptıran kişi, o işten fayda sağlamaz.

Issız eve it buyruk:  Gireni çıkanı belli olmayan, sahipsiz evlerde köpeğin olmasının bir anlamı yoktur. İyi yönetilmeyen yerin korunması da  anlamsızdır.

İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır: Bizi üzecek bir davranışı biz de başkasına yapmamalıyız. Kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi biz de başkasına yapmamalıyız.

İbadet de kabahat de kul içindir: İnançlı insanlar da hata yapabilir. İnsanların iyi yönleri olduğu gibi kötü yönleri  vardır ve bu doğaldır.

İki el bir baş içindir: Kimseye el açmamak için çalışmalıyız. Elimizi çalışmak ve geçimimizi sağlamak için kullanılmalıyız.

İbadet de gizli kabahat de: Hatalarımızı başkalarının duymasını istemediğimiz gibi inançlarımızı da gizli tutmalıyız. Çünkü ikisi de yalnızca bizi ilgilendirir.

İki elin vergisi, gönül sevgisi: Sevgili dolu kişi özverili ve gönlü bol olur.

İneğin sarısı, toprağın karası: Her şeyin denenmişi, verimlisi yararlıdır.

İnsana iyilik yarasa, sarı öküze bıçak olmazdı: İnsan , en çıkarcı canlıdır. İşi bitince öküzünü bile keser. İnsanoğlu çıkarcıdır. İşimiz bitine hemen vefasız kimse olmamalıyız.

İki vuran okçudur: Becerikli kişi işini aksatmadan yapar.

İki çıplak bir hamama yakışır: İki fakir kişinin  birbirine yardım etmesi olanaksızdır.

İnsan yedisinde ne ise yetmişinde de odur: İnsan huyu kolay kolay değişmez.

İki tımar bir yem yerine geçer: Hayvanları karnını doyurmak kadar onları temizlemek de gerekir. Kendimizi ve çevremizi temiz tutmalıyız.

İki gönül bir olunca samanlık seyran olur: Birbirini seven kişiler, her ortamda mutlu olurlar.

İnsan olan bir kere yanılır: İnsan bir kere aldanır, akıllı kişi iki kere aldanmaz. Hatalardan ders çıkarmak gerekir.

İki kişi dinden olursa, bir kişi candan olur: Eski yıllarda yargılama yaparken sanığa da tanığa da yakınına da yemin ettirilir yalan söyleyen ise asılırdı. Yalancı tanıklık etmemek gerekir, yoksa başka kişilerin yaşamlarının sona ermesine neden olan biri oluruz ve bu da büyük vebaldir.

 İşi olmayanın aşı olmaz: İşi olmayan kişi geçimini sağlayamaz ve aç kalır.

İşin yoksa yoksa şahit ol, paran çoksa kefil ol: Duruşmalar bizim ülkede uzun sürdüğü için , tanıklık yapacak kişinin de boş zamanının çok olması gerekir. Kefil olanın da borcunu ödemeyeceğini hesaba katması gerekir.

İş insanın aynasıdır: Yaptığı işe bakılarak  kişinin nitelikleri anlaşılabilir. İşimizi gerektiği şekilde yapmalı, kimsenin alay konusu olmamalıyız.

İnsanın soyu bir, huyu bindir: Aynı soydan kişiler  ayrı kişiliklere sahip olabilirler.

İş anlatılıncaya kadar baş elden gider: Karşı taraf anlayışsızsa, durum anlatılıncaya kadar olan olur, iş işten geçer.

İş düzelir ömür azalır, sac düzelir hamur azalır: İşi düzeltmek insanı yorar ve yıpratır. Sacın düzelmesi de  daha çok ekmek yapılmasına neden olur. Her şeyi yerinde, zamanında ve kıvamında yapmak iyi olur.

İşini kış tut da yaz çıkarsa bahtına:   Kişi kendini ve işini zor koşullara göre ayarlamalı, iyi koşullarda rahat etmelidir.

İt ürür, kervan yürür: Kararlı kişiler , tehditlere kulak asmaz ve işlerini yapmaya devam ederler.

İte dalaşmaktansa çalıyı dolaşmak yeğdir: Kötü insanlara bulaşmaktansa, öyle insanlardan uzak olmak daha akıllıca davranış olur.

İt sahibini tanır: Başkalarının emrinde çalışan kişiler patronunun sözünden çıkmazlar.

İşleyen demir ışıldar, İşleyen demir pas tutmaz:  Çalışan insan körelmez, bilgileri taze kalır, becerilerini unutmaz.

İt yattığı yeri eşer: Yatıp kalktığımız yeri temiz tutmak gerek.

İt itin ayağına basmaz: Kötü kişiler çıkarları birbirine ters düşmediği sürece çatışmazlar.

 

İyi olacak hastanın hekim ayağına gelir: Olumlu sonuçlanacak işin sebebi kendiliğinden doğar.

İyilik iki baştan olur: Birbirleri ile ilişkileri bulunan iki kişinin iyi geçinmesi için yalnızca birinin iyi olması yetmez. Her iki taraf da anlayışlı olmalıdır ki iyilik olsun.

İyilik et denize at, balık bilmezse Hâlik bilir: İyiliği karşımızdaki kişi anlamasa da Allah anlar. Karşılık beklemeden yapılan iyilik en güzelidir.

İyi nasihat verilir ama iyi ad verilemez: Başkalarına öğüt vermek kolaydır ama kötü kişiye ün verilemez. Olanakların, şartların elvermediği şeylerde değişiklik yapılamaz.

İtle yatan bitle kalkar:  Kötü, pis kişiler ile birlikte olan kendi de o pis kişi gibi olur. O tip kimselerle ilişki kurmamalıyız.

İyi gün doğuşundan bellidir: Gün nasıl başlarsa öyle devam eder.

İtin duası kabul olsaydı, gökten kemik yağardı: Yüce Allak kötü insanların dileğini yerine  getirmiş olsaydı, toplum altüst olurdu.

İtin canı azapta gerek: Kötü insanlara yardım ederek onların güçlenmesine kesinlikle yardım etmemeliyiz.

İyilik et kele, övünsün ele:  Sen iyilik yap da  senin iyiliğinle bir başkası övünsün.

İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı: İyiliğe iyiliği herkes yapar, asıl mesele kötülüğe karşı iyiliği yapmak, yiğit davranmak, asil olmaktır.

İti yol kocatır: Ahmak kimseler , başkalarının sözüne aldanıp her yere koşar ve onun için de tez yıpranırlar.

H Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 H Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları


Hacı Hacı Olmaz Gitmekle Mekke’ye, Dede; Dede Olmaz Gitmekle Tekkeye: İş olsun diye yapılan şeyler kişiye bir fayda sağlamaz.

Hafif çalıyı yel alır; ağır çalı yerinde kalır: Ağırbaşlı olmayan kimseler zarar görür, ağırbaşlı olan kişiye ise kimse zarar veremez.

Hacı’ya “Tespih alır mısın?” demişler, “ Ya biz buraya niye geldik?” demiş:  Öyle şeyler vardır ki  sorguyu, araştırmayı gerekmeyen şeylerdir bunlar. Yani hemen gereğini yapmalıyız.

Hak denince akan sular durur: Adil davranış karşısında kimsenin söyleyeceği bir şeyi olmaz.

Hak yerde kalmaz: Gerçekler er geç ortaya çıkar ve hakkı yenenin hakkını aldığı gün mutlaka bir gün gelir.



Halının tozu tükenir, delinin sözü tükenmez: Bilinçsiz konuşan kimseler ile boş yere  tartışmaya girmemek akıllıca olur.

Hakkın kolu kuvvetlidir, bükülmez: Hak ve adalet her zaman güçlüdür, hiç kimse bunları yok edemez ve bunlara karşı gelemez. Hak ve adaletten yana ayrılmadığımız sürece kazanan biz oluruz.

Harman yakarım diyen orağa yetişmemiş: Harmanı yakacak kadar kötü niyetli olan kişinin ömrü, harmanı biçe zamanına yetişmeyebilir. Kötü niyetli kişilere kötü amaçlarını gerçekleştirecek fırsat verilmemelidir.

Hareket berekettir: Çalışan kişi kazanır. Boş durmamak iyidir.

Haramın temeli olmaz: Haram olarak kazanılmış servet kısa zamanda tükenir.

Harman sonu dervişlerindir: Derviş, sabırlı olduğu için her işin sonunda kazançlı çıkar.

Hasmını küçük gören, yenilmeye mahkumdur: Düşmanını önemsemeyen kişi ona yenilmekten kurtulamaz.

Hak kapıdan girince, batıl bacadan çıkar: Doğruluğun ve gerçeğin olduğu yerde hurafe yani batıl inanç yok olur. Gerçekçi ve doğru olmalıyız.

Hak verilmez, alınır: Hakkımızın verilmesini beklemeden , almanın yollarını aramalıyız.

Hakkı tanıya halka baş eğmez: Yönetici olan kimse  adil biriyse , halk içinde saygın olur, sevilir.

Hangi gün var akşam olmadık?: Doğa, yasası gereği aynı şeyleri yapmaya devam eder. Sabah biter akşam olur, akşam biter sabah olur. Yani her şey aynı kalmaz, değişir, gelişir ve yerini başka bir şey bırakır.

Hamama giren terler: Önemli bir  işe girişen kişi o işin getirdiği zorlukları da göze almalıdır.

Haklı söz haksızı Bağdat’tan çevirir: Doğru söz , yanlışın neresinde olursa olsun o yanlış yapanı doğru yola çevirir. Doğrudan yana olmalı, yanlış yolda olduğumuzu anladığımız zaman , yanlıştan hemen dönmeliyiz.

 

Hatasız kul olmaz: Her insanın hatası olur, kimse mükemmel olamaz.

Hayırlı komşu, hayırsız akrabadan iyidir: İyi bir dost, iyi bir arkadaş kötü bir akrabadan daha yakın ve iyidir.

Hayal baldan tatlıdır: İnsan bazen hayal kurarak da mutlu olur.


Hilekârın gözü yaşlı olur: Düzenbaz  kimseler yaptığı kötülükten kendileri zarar gördüğü için gözlerinin yaşı da dinmez. İnsan üzülmek istemiyorsa kimseyi üzmemelidir.

Hizmetkârın hizmetkârı olmaz:  Başkasının hizmetinde olan kişinin hizmetçisi olmaz. Başkasına kulluk edenin beylik taslaması o kişiyi gülünç duruma düşürür.

Hilekârın, dokuz ocak yıkmayınca bir ocak yapamaz: Düzenbaz yaptığı iyilik ile bile bir başkasına zarar verir. Yani yaptığı iyiliği de düzenbazlıkla yapmaya çalışır.

Hile ile iş gören, mihnet ile can verir: Başkasını dolandıran kişi, yatağında ölmez.  Hileci ve kötü insan olmamalıyız.

 

Haydan gelen huya gider (Selden gelen suya gider, Davuldan gelen zurnaya gider):  Alın teri ile kazanılmayan para , kolay harcandığı için çabuk biter.

Hastaya bakmaktan, hasta olmak yeğdir: Hastaya bakan kişi çok yorulur ve hastadan daha hasta olur. Onun için hastaya bakmak hasta olmaktan daha zordur.

Hayır dike komşuna, hayır gelsin başına: Komşusu veya eşi hakkında iyi dileklerde bulunursan senin de hakkında iyi şeyler olur.

Hasta yatan ölmez, eceli yeten ölür: Her hastalık ölümcül değildir fakat kimi hastalıklardan kişinin son anda haberi olur ve ve o hastalıklar da kişiyi öldüren hastalıklardır.

Her ağaç kökünden çürür: Toplum temelinden bozulur.

Helal malın şeytan yarısını alır, haram malı sahibiyle götürür: Alnımızın teri ile kazandığımız şeylere kötü niyetli kişiler zarar veremezler.

Her ağaç altında yatılmaz: Her ağaca dayanılmaz atasözü ile aynı anlama gelir.

Hem hırsızlık hem mirasyedilik olmaz: Mirasyedinin mirası bitene kadar hırsızlık yapmasına gerek yoktur. İki zıt davranışın bir arada olması çelişki doğurur.

Hekim kendini kullanandır: Hastalığı yaşayıp geçirmiş olan, o hastalığı hekimden iyi bilir.

Hazıra dağlar dayanmaz: Hazır mal çabuk tükenir.

Hayvan koklaşa koklaşa, insan söyleşe söyleşe: Hayvanlar koklaşarak, insanlar konuşarak anlaşırlar.

 

Her damardan kan alınmaz: Kolay bulunmayan damardan kan olmak olanaksızdır. Herkesten umulan yardım bazen gelmeyebilir.

Her çiçek koklanmaz: Güzel kokulu çiçekler olduğu gibi güzel kokulu olmayan çiçekler de vardır . Herkesten her istediğini alabileceğini sanan insanlar yanılabilir.

Her ağlamanın bir gülmesi olur: Dertler, sıkıntılar ömür boyu devam etmez. Umudu kaybetmemeli güzel günlerin de bir geleceğini düşünmeliyiz.

Her çok, azdan olur: Büyük servetler, küçük birikimlerle sağlanır.

Her başın bir derdi var, değirmencininki su: Herkesin bir sorunu olduğu gibi, değirmencinin de bir sorunu vardır.

Her atılan taşın arkasından bakmazlar: Taş vardır, hedefe varması için atılır, taş vardır ki korkutmak için atılır. Yaptığımız eylemin sonucunu almadan bırakmamalıyız.

Her ağacın meyvesi olmaz: Her ağaç meyve vermez. Her insan da faydalı ve çalışkan, üretken olamaz.

Her gönülde bir aslan yatar: Her insanın gönlünde yaşattığı bir duygusu, düşünce vardır.

Her kuşun kanadına göre olur kuyruğu: Kuşun gövdesine göre kanadı, kanadına göre de kuyruğu olur.

Her işin başı sağlık: Sağlığın olmadığı yerde dünya malının hiç bir önemi yoktur. Önce sağlık olsun gerisi her türlü olur.

Her gün baklava yense bıkılır: Her gün yediğimiz şey baklava kadar tatlı olsa bile bıktırır. Tekdüze bir yaşam insanı bir süre sonra sıkar. Yaşamımıza renk katacak değişiklikler yapmalıyız.

Her kuş, yuvasını kendi yapar: Her kuşun kendine özgü  yuvası olduğu gibi her insanın da kendine uygun evi olur. Herkes çalışmalı, kendi yuvasını kurmalı, kimseden bir şey beklememelidir.

Her kaşığın kısmeti bir olmaz: Kazançta hırslı olmamalıyız, çünkü kazancı koşullar belirler ve herkesin koşulları da farklıdır.

Her güzelin bir kusuru vardır: Kusursuz insan yoktur, insan hataları ile olan bir varlıktır.

 

Her ziyan bir öğüttür: Her zarar, yaşamdan ders almamızı sağlar.

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır: Her insanın çalışma biçimi birbirinden farklıdır.

Her şeyin yenisi, dostun eskisi makbuldür: Dostluk uzun bir sürede oluşur ve güven gerektirir. Eski dostlar her zaman değerlidir ve unutulmamalıdır.

Her şey yerinde yakışır: Her şeyin birbirine uygunu güzeldir.

Her zaman gemicinin istediği rüzgâr esmez: Koşullar her istediğimiz gibi gelişmez, işimizi şansa bırakmamalıyız.

Her şeyin vakti var, horoz bile vakitli öter: Her şey zamanında yapılırsa yararlı olur.

Her şey incelikten, insan kalınlıktan kırılır: Kaba olmamalı, insanları kırmamalıyız.

Hırsız, hırsıza yoldaştır: Kötü kişiler, birbirine kötülük etmezler.

Hırsız evden olursa, bulunması müşkül olur: Sadece dışarıdaki insanlara değil, yakınımızdaki olumsuz kişilere karşı da uyanık olmalıyız.

Hesapsız kasap ya bıçak kırar ya masat: İşini bilmeyen kasap, ya bıçağını ya da masadını kırar.

Hırsız anahtar istemez:  Kötü niyetli kişi, bu  kötü niyetini çeşitli yollar ile gerçekleştirir.

Hırsız kedinin boynu kalındır:  Toplum içinde hırsızlığı sermaye edenler çabuk zengin olurlar.

Herkesin hamuru ekmeğine göredir: Herkesin hazırlığı, kendi gereksinimlerine göredir.

Hırsıza beyler de borçlu: Hırsızlara karşı herkes kendini korumalıdır.

 

 

G Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 G Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

Gafil çobana dağ, taş kurt kesilir: Sürüsünü koruyamayan çoban için  en güçsüz canlılar bile  tehlike oluşturur. Kendimizi ve korumakla sorumlu olduğumuz şeyleri özenle korumalıyız

Garibe bir selam, bir altın değer: Yoksul ve kimsesiz kişiyle ilgilenmek bile ona yardım etmek demektir. Çevremizdeki yoksul ve kimsesiz kişiler ile konuşmalı onların gönlünü almalı, onlara elimizden geldiği kadar yardım etmeliyiz.

Gafil baş, düşmana olur aş: Dikkatli olmayan kişi düşmana yem olur. Düşmanları tanımalı ve uyanık olmalıyız.

Garip kuşun yuvasını Allah yapar: Kimsesiz kişilerin yâr ve yardımcısı Allah olur. Garip kişilere yardım etmeliyiz.

Gafile kelam, nafile kelam: Dikkatsiz kişiyi uyarmak boşunadır. İşimizi dikkatsiz kimselere yaptırmamalıyız.

Gel demek kolay, git demek güç: Bir şeyin sorumluluğunu olmak kolay onu yerine getirmek ise zordur. Altından kalkamayacağımız sorumluluklar almaya çalışmamalıyız.


Garip garibe sahip çıkar: Yoksul yoksulun derdinden anlar ve birbirine yardım eder.

Gavurun tembeli keşiş, Müslümanın tembeli derviş: Hangi dinden olursa olsun, üretime katılmadan başkalarının sırtından geçinene kimseler tembel ve sevimsizdirler. Tembellik edip inançlarımızı kullanarak dini duygularımızı istismar den din tüccarlarına fırsat vermemeliyiz.

Garibin yeri ya han ya külhan: Yoksul kimseler ya han ya külhanlarda yaşarlar. Yoksul insanlara yardım etmeliyiz.

Garibin parası pul, karısı dul: Yoksulun parası azdır ve işe yaramaz. Onun için yoksul adam yoksulluğu yenemeyince dertten ölür ve eşi de dul kalır.

Garip itin kuyruğu, bacağı arasında gerek: Sahipsiz köpek korkak olur.

Gelmek misafirin, gitmek ev sahibinin elinde: Misafir kendi isteği ile gelir ama  ev sahibinden izin almadan gidemez. Misafirliğe gittiğimiz yerde ev sahibine  saygılı olmalı, onu incitecek hal ve hareketlerden uzak durmalıyız.

Gemsiz ata dizgin olmaz:  Atın ağzında gem yoksa, dizgin bir işe yaramaz. Geçimsiz birini de yola getirmek imkansızdır.

Gele gidene rahmet okur: Gelen, gidenden daha kötü olur ve onu aratır. Birlikte çalışmak zorunda olduğumuz kişiler ile iyi ilişkiler kurmalıyız.

Gençlikte ölüm, yaşlılıkta yoksulluk güçtür: Genç hayatının baharında olduğu için onun ölümü insanları üzer. Yaşlı kimse de fakir olup başkasına el açtığı zaman yaşlı için dayanılmaz bir acı olur. Genliğimizde sağlığımıza dikkat etmeliyiz, yaşlanmadan önce de çalışıp yaşlılığımızı rahat bir şekilde geçirmeliyiz.

Gemisini batıran sandalını aramaz:  Büyük zararların yanında küçük zararlar aranmaz.

Gidemediğin yer senin değildir: Elde edemediğimiz şeye sahiplenmemeliyiz.

Gem almayan atın ölümü yakındır: Gem almayan at yaşlı ve işe yaramaz olduğu için, ölümü yakındır. Huysuz olduğu gibi üretime de katılmayan kişi, davranışlarından kendisine zarar verir.

Gemisini kurtaran kaptandır:  İyi yönetici, en zor koşullarda bile çözüm aramaktan kaçmaz, sonunda kadar savaşır.

Gençlikte para kazan, kocalıkta kur kazan: Geleceğimizi düşünerek gençlikte çalışmalıyız.

Göğe direk, denize kapak olmaz: Gücümüzün yetmeyeceği şeylerle boşuna uğraşmamalıyız.

Gök ağlamayınca yer gülmez: Bir şeyin gerçekleşmesi için  gereken koşullar sağlanmadıkça, o iş sonuç vermez.

Gelen geçer, konan göçer: Bir gün bu dünyadan ayrılacağımızı düşünerek kimseyi incitmemeliyiz.

Gezen ayağa taş değer:  Başıboş dolaşan kişi, her türlü tehlike ile karşılaşır.

Gelmek misafirin, gitmek ev sahibinin elinde: Misafir kendi isteği ile gelir ama  ev sahibinden izin almadan gidemez. Misafirliğe gittiğimiz yerde ev sahibine  saygılı olmalı, onu incitecek hal ve hareketlerden uzak durmalıyız.

Gemsiz ata dizgin olmaz:  Atın ağzında gem yoksa, dizgin bir işe yaramaz. Geçimsiz birini de yola getirmek imkansızdır.

Gele gidene rahmet okur: Gelen, gidenden daha kötü olur ve onu aratır. Birlikte çalışmak zorunda olduğumuz kişiler ile iyi ilişkiler kurmalıyız.

Gençlikte ölüm, yaşlılıkta yoksulluk güçtür: Genç hayatının baharında olduğu için onun ölümü insanları üzer. Yaşlı kimse de fakir olup başkasına el açtığı zaman yaşlı için dayanılmaz bir acı olur. Genliğimizde sağlığımıza dikkat etmeliyiz, yaşlanmadan önce de çalışıp yaşlılığımızı rahat bir şekilde geçirmeliyiz.

Gemisini batıran sandalını aramaz:  Büyük zararların yanında küçük zararlar aranmaz.

Gidemediğin yer senin değildir: Elde edemediğimiz şeye sahiplenmemeliyiz.

Gem almayan atın ölümü yakındır: Gem almayan at yaşlı ve işe yaramaz olduğu için, ölümü yakındır. Huysuz olduğu gibi üretime de katılmayan kişi, davranışlarından kendisine zarar verir.

Gemisini kurtaran kaptandır:  İyi yönetici, en zor koşullarda bile çözüm aramaktan kaçmaz, sonunda kadar savaşır.

Gençlikte para kazan, kocalıkta kur kazan: Geleceğimizi düşünerek gençlikte çalışmalıyız.

Göğe direk, denize kapak olmaz: Gücümüzün yetmeyeceği şeylerle boşuna uğraşmamalıyız.

Gök ağlamayınca yer gülmez: Bir şeyin gerçekleşmesi için  gereken koşullar sağlanmadıkça, o iş sonuç vermez.

Gelen geçer, konan göçer: Bir gün bu dünyadan ayrılacağımızı düşünerek kimseyi incitmemeliyiz.

Gezen ayağa taş değer:  Başıboş dolaşan kişi, her türlü tehlike ile karşılaşır.

Gelmek misafirin, gitmek ev sahibinin elinde: Misafir kendi isteği ile gelir ama  ev sahibinden izin almadan gidemez. Misafirliğie gittiğimiz yerde ev sahibine  saygılı olmalı, onu incitecek hal ve hareketlerden uzak durmalıyız.

Gemsiz ata dizgin olmaz:  Atın ağzında gem yoksa, dizgin bir işe yaramaz. Geçimsiz birini de yola getirmek imkansızdır.

Gele gidene rahmet okur: Gelen, gidenden daha kötü olur ve onu aratır. Birlikte çalışmak zorunda olduğumuz kişiler ile iyi ilişkiler kurmalıyız.

Gençlikte ölüm, yaşlılıkta yoksulluk güçtür: Genç hayatının baharında olduğu için onun ölümü insanları üzer. Yaşlı kimse de fakir olup başkasına el açtığı zaman yaşlı için dayanılmaz bir acı olur. Genliğimizde sağlığımıza dikkat etmeliyiz, yaşlanmadan önce de çalışıp yaşlılığımızı rahat bir şekilde geçirmeliyiz.

Gemisini batıran sandalını aramaz:  Büyük zararların yanında küçük zararlar aranmaz.

Gidemediğin yer senin değildir: Elde edemediğimiz şeye sahiplenmemeliyiz.

Gem almayan atın ölümü yakındır: Gem almayan at yaşlı ve işe yaramaz olduğu için, ölümü yakındır. Huysuz olduğu gibi üretime de katılmayan kişi, davranışlarından kendisine zarar verir.

Gemisini kurtaran kaptandır:  İyi yönetici, en zor koşullarda bile çözüm aramaktan kaçmaz, sonunda kadar savaşır.

Gençlikte para kazan, kocalıkta kur kazan: Geleceğimizi düşünerek gençlikte çalışmalıyız.

Göğe direk, denize kapak olmaz: Gücümüzün yetmeyeceği şeylerle boşuna uğraşmamalıyız.

Gök ağlamayınca yer gülmez: Bir şeyin gerçekleşmesi için  gereken koşullar sağlanmadıkça, o iş sonuç vermez.

Gelen geçer, konan göçer: Bir gün bu dünyadan ayrılacağımızı düşünerek kimseyi incitmemeliyiz.

Gezen ayağa taş değer:  Başıboş dolaşan kişi, her türlü tehlike ile karşılaşır.

Gönlün yazı, kışı var: İnsan duygu, düşünce ve davranışları değişken olduğu  için  kimi zaman sevivçli , kimi zaman da hüzünlü olur.

Gönül evi düğün evinden kalabalıktır: Gönül evi, düğün evinden  daha geniştir ve oraya herkes duyar.

Göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü çıkar: Zamanında yapılmayan işin kimseye yararı dokunmaz.

Gökten ne yağar ki  yer kabul etmez?: Güçlü ve yönetici olanların her buyrukları , astlarınca  kabul edilir ve uygulanır.

Gönül bir sırça sarayıdır, yıkılırsa yapılmaz:  Kalbi bir kere kırarsak kırılan kalp kolay kolay düzelmez.

 Gök keçiyi gören içi dolu yağ sanır:  İyi incelemeden, dış görünüşe aldanarak karar vermeliyiz.

Gön yufka yerinden delinir: Her şeyin , her kişinin  bir güçsüz noktası vardır, bu öğrenilirse, yenilmesi kolaylaşır.

Gönle kötek olmaz, âşığa edep: Gönül zorla dizginlenmez, aşık olan da başkasının düşüncesine önem vermeden duygusal ve çılgınca davranır.

Gönül karımaz (kocamaz): İnsanlar fiziksel olarak yaşlanırlar ama gönülleri yaşlanmaz.

Gönül ferman dinlemez: İnsan duygusu, sevgisi yasak dinlemez.

Gönül kimi severse, güzel odur: Güzellik görece bir kavramdır ve insan kimi severse güzel odur.

Gönül gönle karşıdır, sevgi iki başlıdır: Sevgi karşılıklıdır.

Gönül var otluğa, gönül var çöplüğe konar:  Kişinin kimi seveceği belli olmaz, iyi de olabilir kötü de olabilir.

Görmemişin bir oğlu olmuş, çekmiş kolunu koparmış: Görmemiş kişi, elde ettiği mala nasıl sahip çıkacağını bilemediği için elindekilere zarar veriri.

Gören gözün hakkı vardır: Birinin karşısında bir şey yiyorsak, ona da vermeliyiz.

Görgüsüzün ekmeği yenir de misafiri ağırlanmaz: Görgüsüz kişiyi evde ağırlamak zordur, sorun çıkar.

Gördün deli, savul ger: Deliye bulaşmamak iyi olur, oradan hemen uzaklaşmak gerekir.

Görenekli gördüğünü işler, görgüsüz bildiğini: Görgü ve bilgi yapılacak işlerin sağlamlığını sağlar.

Görenedir görene, köre ne denir, köre ne?: Bir şeyi gördüğü halde görmezlikten gelen ve sorumluluğunu yerine getirmeyen kişiye hoşgörülü davranmamalıdır.

Gönülsüz davara giden it, sürüye getirir kurt:   Gönülsüz kişilere iş yaptırmamalıyız, çünkü başarısız olurlar.

Gören göz kılavuz istemez: Gördüğümüz şeyi, başkalarının göstermesi gereksizdir.

Göz görmez, yüz utanmaz: Karşı karşıya gelinmedikçe işler istenildiği gibi yapılmaz.

Götürü Pazar, mideyi bozar: İyi incelemeden yapılan hesaplar zararlı olur.

Görünen dağın uzağı olmaz: Gözümüzün gördüğü yere doğru yürümekten çekinmemeliyiz.

Göz görür, gönül çeker: İnsan, gözü ile gördüğü ve hoşlandığı şeylere karşı istek duyar.

Göz iki, kulak iki, ağız tek; çok görüp, çok dinleyip, az söylemek gerek: İyice öğrenip bilgi sahibi olmadan çok konuşmamalıyız.

Göz görmeyince gönül katlanır: Yakınımızda olmayıp uzakta olan kişilerin sıkıntılarına katlanabiliriz.

Göz görmez, yüz utanmaz:  Karşı karşıya gelinmedikçe işler istenildiği gibi yapılmaz.

Görünen köy kılavuz istemez: Gören göz kılavuz istemez anlamına gelir.

Gülme komşuna, gelir başına: İnsan başkalarının başına gelen kötü şeylere gülmemeli, onlarla dalga geçmemelidir. Unutmayın ki güldüğünüz şey bir gün sizin de başınıza gelebilir.

Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz: Başkalarına zarar verenler, sonunda yakalanıp cezalandırılırlar.

Gözün karnı doymaz: Gözün her gördüğünden ummasının sınırı yoktur. Gözün ile gördüğünü eteğinle ört: Başkalarının kusurunu görüyorsak bunu kapatmalıyız. İnsan olana kapatmak yakışır.

Gülle düştüğü yer belli eder: Çalışkan ve ağırbaşlı kişiler,  bulundukları yerde hemen ilgi çekerler.

Gül güdük ama kokusu güzel, servi büyük ama yapısı güzel: Her güzelin bir kusuru vardır.

Göze yasak olmaz: Göze yasak olmaz ama bunu da başkalarını rahatsız edecek şekilde yapmamak gerekir.

Güneş giren eve doktor girmez:: Güneş sağlığımız için gereklidir ve  evlerimizi de güneş bakan yerlerden almalıyız ve hasta olmamalıyız.

Gümbürtüden korkan, demirci dükkanına girmez: Sonucunda korktuğumuz işe girişmemeliyiz.

Güvenme dostuna, saman doldurur postuna: Her yüze güleni dost sanmamalıyız yoksa o dost sandığımız kişilerden yeriz en büyük darbeyi.

Gülü seven dikenine katlanır: İnsanlar, sevdikleri şeylerin zararlarına katlanırlar.

Güneş balçıkla sıvanmaz:  Güneş duvar gibi balçıkla sıvanamaz çünkü çok büyüktür. Gerçekleri saklamak, değiştirmek  ya da tersine döndürmek olanaksızdır.

Gürültü istemeyen, hırkasını başına çeker: Gümbürtüden korkan, demirci dükkanına girmez atasözü ile aynı anlama gelir.

Güzellerin talihi çirkin olur: Güzeller umdukları ile kişiler evlenemeyebilirler. Kendilerine yaraşan bir hayat yaşayamadıkları için mutsuzdurlar.

Güzün gelişi yazdan belli olur: Kimi şeyler, belirtileriyle kendilerini belli ederler. Bunları görüp önceden önlemimizi almalıyız.

Güzele bakmak sevaptır: Güzellik, bakılması için vardır, bakılmasında sakınca yoktur. Güzele bakarken Allah’ın neler yarattığını  düşünür ve büyüklüğünü anlarız.

Güvenme varlığa, düşersin darlığa:  Savurgan olmamalı, geleceğimizi düşünmeliyiz.

Güzel göz için, akıllı gönül için: Güzellik geçici olduğu için sadece bakılır ve onunla yaşanmaz ama akıllık kalıcıdır ve yaşam boyunca onunla yaşanabilir.

F Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

F Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları


Fare çıktığı deliği bilir: Fare sezgileri yoluyla çıktığı deliği bilir ve geri oraya döner. Her insan da kendini güvende hissettiği yeri bilir ve oradan fazla uzaklaşmaz.

Fare kaçmayınca delik görünmez: Fare zor girilen, fazla bilinmeyen yerlerden çıktığı için  ancak onlar girip çıkarken fareleri onları görebiliriz. Kurnazca ve ustalıkla kötülük yapanları da  izleyerek onlara anında müdahale edebilir ve yapacağı kötülüğe engel olabiliriz.

Fakirlik ayıp değil, tembellik ayıp: Fakirlik ayıp olmaz, önemli olan tembel olmamak, çalışkan olmaktır. İnsan kaderine boyun eğip ben zaten fakirim deyip oturmamalı, çalışmaya devam etmelidir.




Fare geçer, yol bulur: Fareler diğer hayvanlara göre daha akıllı olduğu için  onların buldukları, girip çıktıkları yolu diğer hayvanlar da izler. İnsanlar da başka insanlara kötü örnek olacak davranışlardan kaçınmalıdır anlamı çıkar.

Fala inanma, falsız kalma: Eğlenmek amacı ile , rahatlama amacı ile  yaptırılan falı ciddiye almamalıyız. Gerçek dışı şeylerle kendimizi avutmamalı, onlara inanmamalıyız

Fazla aş ya karın ağrıtır, ya baş: Fazla yemek insanı rahatsız eder. Sağlığımızı bozacak kadar aşırı yemek yemeden uzak durmalıyız.

Fukaranın tavuğu, zenginin atı kıymetli olur: Az ve yetersiz olsa da kendimize ait olan şeylerin değerini bilmeliyiz ve onları korumalıyız.

Fazlası haram: Her şeyin gereğinden fazlası gereksiz ve ve yanlıştır. Fazla şey istememeli, başkalarının hakkına el uzatmamalıdır.

Fukaranın düşkünü, beyaz giyer kış günü: Toplumda saygın bir yeri olan kişiler, mevki kaybına uğradıklarında aykırı davranmaktan çekinmezler.

Felek kimine kavun yedirir, kimine kelek: Şans herkesin yüzüne eşit gülmez.

Fırsat her zaman ele geçmez: Başarılı olmak için her zaman uygun zaman ve uygun ortamı bulamayız ama bulduğumuz zaman da bu anları değerlendirip çalışmalıyız.

Faydasız baş  mezara yaraşır: Hayatta bir işe yaramayan, çalışmayan, üretmeyen insanın ölüden farkı yoktur. Kendimize ve içinde yaşadığımız topluma faydalı olmalıyız.