İkilemelerin Yazımı İle İlgili Test

Özet : İkilemelerin yazımı ile ilgili test, ikilemelerin yazılışı ile ilgili test soruları, 6. sınıf ikilemelerin yazımı ile ilgili test soruları



1 . Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ikileme yanlış yazılmıştır ?

A) Uzun uzun düşündüm ve karar verdim .
B) Yalan yalnış sözlerle bizi oyalıyor .
C) Onun hakkında ileri geri konuşup durdu .
D) Saatlerdir mışıl mışıl uyuyor .  

2.  İkileme aşağıdaki cümlelerin hangisinde doğru yazılmıştır ?

A) Eski püskü bir elbise ile dolaşıyor .
B) Akşama kadar abur , cubur yiyor .  
C) Bata-çıka çamurdar zor kurtulduk .   
D) Şimdi beni güzel-güzel dinleyin .   

3. İkilemeyi oluşturan kelimeler her zaman ayrı yazılır .
Yukarıdaki bilgiye göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde  yazım yanlışı vardır ?
A) Ivır zıvır her işe beni çağırıyorlar .  
B) Kırlardan demet demet çiçekler topladım .
C) İşler tıkırtıkır ilerlemeye devam ediyor .
D) Fakir fukara bir parça ekmek için bekliyor .    

4.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ikilemenin yazımında bir hata yapılmıştır  ?

A) Sabah sabah beni meşgul etmeyin .  
B) Sokaklar fokur-fokur kaynıyor .
C) Kara kara gözleri ile bana bakıyordu .
D) Her gün bol bol su içmek gerekir  .  

5. Aşağıdaki atasözlerinin hangisinde bir ikileme kullanılmıştır  ?
A) Bugünün işini yarına bırakma  .
B) Dağ ne kadar yüce olsa da yol üstünden aşar  .  
C) Taşıma su ile değirmen dönmez  .  
D) Üzüm üzüme baka baka kararır  .  


6. İkilemelerin yazımı ile ilgili olarak verilen aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır ?
A) Kalıplaşmış söz yapılarından biri de ikilemelerdir  .
B) İkilemeler arasına herhangi bir noktalama işareti getirilemez  .
C) İkilemeler zıt anlamlı sözcüklerle de kurulabilir .                
D) İkilemeler birleşik de yazılabilir  .



7.  Aşağıdaki cümlelerin ikilemenin yazımı ile ilgili yanlışlık yapılmıştır  ?

A) İyikötü bir evimiz olsa kötü mü olurdu  ?
B) Yavaş yavaş yanımızdan uzaklaştı  .  
C) Zaman zaman başkalarını da dinlemelisin .
D) Abuk subuk konuşmalara hiç gerek yok  .  
  
8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı yapılmıştır  ?

A) Bu günlere düşe kalka geldik  .            
B) Sorunları artarda çözüyoruz  .
C) Bol bol spor yapmak gerekir .                
D) Azar azar istediklerimizi getiriyor .

9.  İkilemeleri oluşturan kelimeler arasına virgül konulmamalıdır  ?

A) Otobüse ucu ucuna yetişebildik  .  
B) Dolu dolu bir dergi çıkarmayı başardık .
C) Bire bir mücadelelerden kaçınmam .  
D) Günden , güne dertlerimiz çoğalıyor  .    

10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir ikileme kullanılmıştır  ?

A) Hemen kızdığı için dışlanıyor .
B) Hatırımızı sormak  için yanımıza  geldiği olur .  
C) Çok üzüldüğünde için  için ağlıyor  .
D) Soğuk  kanlı olduğu için saygı görüyor  .     
Cevap Anahtarı
1
B
2
A
3
C
4
B
5
D
6
D
7
A
8
B
9
D
10
C
11

12

13

14

15

16

17

18

19

20


"Keramet" Öyküsündeki Fiilimsiler

Özet : Herhangi bir hikayedeki fiilimsiler, ömer seyfettinin bir hikayesindeki fiilimsiler, keramet adlı öyküdeki fiilimsiler,fiilimsiler geçen uzun bir hikaye

Yangın yarım saatten beri devam ediyordu. Fakat mahallenin ahalisi iki ev sonra söneceğine ( ecek-sıfat fiil ) inanıyorlardı. Çünkü bir değerli kişinin türbesi vardı. Mümkün değil, o tutuşmazdı! Şiddetli bir kıble rüzgarı esiyor, alevleri, kıvılcımları saçan ( an- sıfat fiil ) tahta parçalarını, türbenin üzerine altındaki evlerin çatılarına fırlatıyordu. İtfaiye bölüğü, tulumbalar son gayretlerini sarf ediyorlardı. Polisler etrafı ablukaya almışlar, kaçırılan ( an- sıfat fiil ) eşyanın yağmasına ( ma- isim fiil ) meydan vermiyorlardı. Çiroz Ahmet etrafına bir göz gezdirdi. Bu kaşarlanmış ( mış - sıfat fiil ) bir külhanbeyi idi. Onca yangın demek ( mek - isim fiil ) vurgun demekti. Ama mahalle çok fakirdi. Biliyordu ki, şu yanan ( an - sıfat fiil ) zavallı kulübeciklerin içinde yatak yorgandan başka bir şey yoktu. Halbuki vurgunda adet “yükte hafif, pahada ağır şeyler”i bulmaktı ( mak - isim fiil ) . Allah belasını versin! Faydasız yangın! diye başını salladı. Ahali türbenin önüne toplanmıştı.
-Buraya gelince ( ince - zarf fiil )  söner! diyorlardı.
Çiroz Ahmet, yeşil boyalı türbenin penceresine sokuldu. Kör bir kandilin hafifçe aydınlattığı ( dık - sıfat fiil ) sandukaya baktı. Başı ucunda iki büyük şamdan duruyordu. Sandukanın iki tarafında iki seccade yayılı idi. Açık rahlelerde büyük Kuranı Kerimler yan gelmiş yatıyorlardı. Çiroz Ahmet kelepir karşısında parlayan ( an - sıfat fiil )  bir Yahudi gözüyle bunlara baktı. Askeri bir hesap yaptı. İçinden “şamdanlar onar liradan yirmi… seccadeler on beşerden otuz… kitaplardan mutlaka yazmadır ( ma - ism fiil ) . Yirmi de onlara de! etti yetmiş…” dedi. Yeşil boyalı kapıya gitti. Çiroz, kemikli omuzlarıyla kapının kuvvetini yokladı. Sonra kilidine baktı. yavaş yavaş dayanmaya ( ma - isim fiil ) başladı.
Halk yangınla meşguldü. Çiroz Ahmet son derece kuvvetli idi; hani o yalnız külhanbeylerine mahsus, bahusus, idmansız, sporsuz, gizli, harikulade kuvvet… dayandıkça ( dıkça - zarf fiil ) kapı çatırdamaya ( ma - isim fiil ) başladı. Nihayet küt etti açıldı. Çirozun içeriye girince ( ince - zarf fiil ) ilk işi kör kandili üflemek ( mek - isim fiil ) oldu. fakat alacağı ( acak - sıfat fiil ) şeyler her ne kadar pahada ağır ise de yükte öyle pek hafif değildi. Zihni hemen bir vurgun planı tertibine başladı. Plan zihninde teşekkül ettikçe ( dikçe - zarf fiil ) , Çiroz “neticeyi” beklemiyor, ayrıntısını uyguluyordu. Şamdanların mumlarını yere attı. Rahlelerdeki kitapları alıp belinden çıkardığı Trablus kuşağına sardı. Sonra biraz durdu. Burnunu kaşıdı. Yavaşçacık seccadeleri topladı; bunları beygirin üzerine çul vurur gibi, sandukanın üzerine örttü. Şimdi kapıdan çıkmak ( mak - isim fiil ) lazım geliyordu. Ama dışarısı dolu idi. Sandukaya dayandı. Biraz düşündü. Kavukta bırakılacak ( acak - sıfat fiil )  bir şey değildi. Üzerinde sırmalı bir çevre vardı. Sanduka birden bire kaydı. Çiroz Ahmet düşmemek ( mek - isim fiil )  için toplantı. Acaba evliya diriliyor muydu? Durdu, baktı, gülümsedi. “Vay canına, yere mıhlı değilmiş be!” dedi. Eğildi, altına bakmak ( mak - isim fiil ) için sandukayı kaldırdı. Bu gayet hafifti. İnce tahtadan yapılmış, üstüne yeşil çuha kaplanmıştı. Zihnideki çıkış planı tamamlandı. Kitaplarla şamdanları kucakladı, sandukanın altına girdi. Yavaş yavaş yürüdü. Durdu. Sandukanın altından elini çıkarıp ( ıp - zarf fiil ) yavaşça kapıyı açtı. Sol taraf caddeye çıkıyordu. Yakalanmak ( mak - isim fiil ) ihtimali vardı. Sağ taraftaki sokak tenha idi. Viranelikler çoktu, ama yangın o tarafta idi. Herkes o tarafta birikmişti.
Çiroz Ahmet, sandukanın altında uzun müddet düşünmedi. Paldır küldür kapıdan çıktı. Gürültüye başını çeviren ( en - sıfat fiil ) halk şaşırdı. Herkes olduğu yerde kaldı. İşte evliya kalkmış yürüyordu. Tulumbalar durdu, şiddetle esen ( en - sıfat fiil ) rüzgar birden bire durdu. İtfaiye askerleri korkularından ellerindeki baltaları, kancaları, hortumları düşürdüler. Sanduka yangına doğru yürüyordu. İki tarafa açılıp ( ıp - zarf fiil )  yol veren ( en - sıfat fiil ) ahali korkudan titriyordu. Sanduka, korkunç manevi bir heybetle sallana sallana ( -a ... -a - zarf fiil ) aralarından geçti, karanlıkta kayboldu.
Türbeden evvelki iki evde ateşten kurtulmuştu. Yanmayıp ( ıp - zarf fiil ) evliyasız kalan ( an - sıfat fiil ) türbe, yine mahalledeki kutsiyetini korudu. Yalnız, okuyanlar ( an - sıfat fiil )  eskisi gibi yüzlerini boş binaya çevirmiyorlar, kıbleye bakıyorlar, “iki gözüm, yangın gecesi bu tarafa gitti.” diyorlardı.

Ömer Seyfettin 

Edatlar İle İlgili Konu Anlatımı

Özet : 10.sınıf edatlar nedir, başlıca edatlar ile cümleler, edat (ilgeç) nedir, 6. sınıf edatlar konu anlatımı, edatlar ile ilgili örnek cümleler

- Onu aylar sonra yeniden  görebildiği için çok sevinçliydi .

- Karşı  takım bizim takıma göre daha etkili bir oyun ortaya koymayı başardı.

- Onun kadar vurdumduymaz bir insana hayatımda rastlamam bir daha.

- Kederli gibi bir görünüşü  vardı.

Yukarıdaki cümlelerde koyu olarak  yazılmış kelimeleri ( için, göre, kadar, gibi ) tümceden  çıkarıp yalnız başına okuyalım. Bu kelimeleri tek başına okuduğumuz zaman yalnız başlarına bir anlam ifade etmediklerini görürüz . Bu kelimeler cümle içerisinde çeşitli anlamlar kazanırlar . Birinci  cümlede "için" sözcüğü  sebep anlamı, ikinci cümlede "göre" sözcüğü karşılaştırma manası, üçüncü cümlede "kadar" sözcüğü denklik-eşitlik anlamı, dördüncü  cümlede ise "gibi" sözcüğü benzetme anlamı kazandırmıştır .

Yukarıdaki örneklerde de  görüldüğü gibi yalnız başlarına bir anlamı olmayan fakat  cümle içerisinde kullanıldığında anlam ifade eden  kelimelere "edat" adı verilmektedir. Türkçede  sıkça kullandığımız belli başlı edatlar ve özellikleri şu şekildedir :

Gibi

Cümlelere "karşılaştırma, benzerlik, dolayında,  civarında" vb.  manalar katmaktadır. Örneklere dikkat edelim.
- Taşı  kaptığı gibi adama  koşmaya başladı. ( hemen )
- O da sizin gibi bir adam . (benzerlik)
- Saat 5 gibi size gelirim . (yaklaşık)

Kadar

Kullanıldığı cümlelere "zaman, benzetme,  yaklaşık, karşılaştırma" vb. manalar kazandırır .
- Yüz kadar asker sınıra geldi . (yaklaşık)
- Haftaya kadar istediklerimi düşün. (zaman)
- Sen onun  kadar mücadele etmedin . (karşılaştırma)

İle

Kullanıldığı cümlelere  "araç, neden-sonuç, birliktelik " vb. manalar kazandırır .
- İş arkadaşları  ile yemeğe gidecekler. (birliktelik)
- Kürek ile toprağı iyice düzeltti . (araç)

Not :

"İle" hem edat hem de bağlaç olarak kullanılabilmektedir . "ile" yerine "ve" getirilebildiği durumlarda bağlaç, getirilemeyen durumlarda  ise edat olur.
- Kapı  ile pencereler  çok para tuttu. (bağlaç)
- Size teyzesi  ile geldi. (edat)

İçin

Kullanıldığı cümleye  "amaç, uğruna, neden,  hakkında" vb. manalar kazandırır .
- Senin  için geçmişi çok karanlık diyorlar . ( hakkında)
- Onu anlayabilmek  için ne zorluklara  katlandım. ( amaç )

Göre

Kullanıldığı cümleye  "karşılaştırma, uygun, göre " vb. manalar kazandırır .
- Ayşe Zehra'ya  göre daha akıllı bir çocuk. (karşılaştırma)
-  Tam sana göre bir araba almışsın . ( uygun )

Üzere

Kullanıldığı cümleye  "amaç, koşul,  zaman" vb. manalar kazandırır .
- Buraya yeni ürünümüzü tanıtmak  üzere davet edildim. (amaç)
- Haftaya vermek  üzere aldım. (koşul)

Edatlar İle İlgili Test Soruları

İstiklal Marşı'ndaki İsim ve Sıfat Tamlamaları

Özet :  İstiklal marşındaki isim ve sıfat tamlamaları,istiklal marşındaki isim tamlamaları nedir,istiklal marşındaki sıfat tamlamaları nelerdir

İstiklal Marşı'ndaki isim ve sıfat tamlamaları şunlardır :


bu şafaklar : sıfat tamlaması
al sancak : sıfat tamlaması
yurdumun üstü : belirtili isim tamlaması
en son ocak : sıfat tamlaması
milletimin yıldızı : belirtili isim tamlaması
nazlı hilal : sıfat tamlaması
kahraman ırkım : sıfat tamlaması
bu şiddet : sıfat tamlaması
bu celal : sıfat tamlaması
dökülen kanlarımız : sıfat tamlaması
hangi çılgın : sıfat tamlaması
kükremiş sel : sıfat tamlaması
çelik zırhlı duvar : sıfat tamlaması
garbın afakı : belirtili isim tamlaması
iman dolu göğsüm : sıfat tamlaması
 böyle bir iman : sıfat tamlaması
tek dişi kalmış canavar : sıfat tamlaması
hayasızca akın : sıfat tamlaması
bastığın yerler : sıfat tamlaması
kefensiz yatan : sıfat tamlaması
şehit oğlu : belirtisiz isim tamlaması
cennet vatan : sıfat tamlaması
ruhumun emeli : belirtili isim tamlaması
mabedimin göğsü : belirtili isim tamlaması
dinin temeli : belirtili isim tamlaması
yurdumun üstü : belirtili isim tamlaması
kanlı yaş : sıfat tamlaması
şanlı hilal : sıfat tamlaması
kanlarımın hepsi : belirtili isim tamlaması
bayrağımın hakkı : belirtili isim tamlaması
milletimin hakkı : belirtili isim tamlaması  

İsim Tamlamaları İle İlgili Çalışma Kağıdı İndir

Vecize ( Özdeyiş ) Nedir ?

Özet : özdeyiş örnekleri, özdeyiş örnekleri 6. sınıf, özdeyiş nedir, vecize örnekleri, vecize nedir, vecize ve atasözü arasındaki farklar nedir, 5.Sınıf Konu Anlatımı, 


Vecize ( Özdeyiş ) Nedir ?

Genellikle kimin söylediği bilinen, bir duygu ya da düşünceyi kısa ama özlü ve derin bir manada anlatan sözlere vecize denir. Vecizenin diğer adı özdeyiştir. İslami terminoloji de ise bu sözlere Kelam-ı Kibar adı verilmektedir. Vecizeler bir konu hakkında özel olarak söylenmiş olabileceği gibi bir kişinin eserlerinden ya da konuşmalarından insanların zamanla benimseyip ön plana çıkardığı sözler de olabilir.
Türk edebiyatında Cenap Şahabettin tarafından yazılan "Tiryaki Sözleri" adlı eser bu türün en bilinen örneğidir.

Vecize Örnekleri :
  • Affetmek ve unutmak iyi insanların intikamıdır. (Schiller )
  • Aşılmasına imkan olmayan hiçbir duvar yoktur. ( Çehov )
  • Aşk duyguların şiiridir. ( Balzac )
  • Ayakta ölmek dizüstü yaşamaktan iyidir. ( Roosevelt )
  • Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum. ( Hz. Ali )
  • Aynı dili konuşanlar değil aynı duyguları paylaşanlar anlaşır. ( Mevlana )
  • Ne mutlu Türk'üm diyene! (M. Kemal Atatürk )
  • Damarlarımdaki kan gibisin varlığını her an hissetmiyorum ama yokluğunda yaşayamam. ( J. Saramago )
  • Beşikten mezara kadar ilim öğrenin ( Hz. Muhammed )
  • En verimli yağmur alın teridir. (Cenap Şahabettin )
  • Kitapsız yaşamak kör, sağır, dilsiz yaşamaktır. (Seneca )
  • Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabileceği kadardır. ( Mevlana )
  • Umut insanı uyandıran bir rüyadır. ( Aristo )
  • Yurdu savunmanın en ucuz yolu eğitimdir. (Burke )