Geçtiğimiz Yıl Covid 19 Pandemisi Dünya Genelinde Etkili Oldu Bu Konuda Düşünceleriniz Nelerdir Pandemi Dönemi Size Neler Ögretti?

 

Geçtiğimiz Yıl  Covid 19 Pandemisi Dünya Genelinde Etkili Oldu Bu Konuda Düşünceleriniz Nelerdir Pandemi Dönemi Size Neler Ögretti?  

 

Korona virüs hastalığı 2019 (COVID-19);   Şiddetli akut solunum sendromu korona virüsünün neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. İlk vaka   Çin’in Hubei eyaletinin Wuhan  kentinde  Kasım ayında ortaya çıkmıştır. Televizyonda yolda gördüğümüz insanların bir anda yere düşüp düşüp ölmesini, baygınlık geçirmesini izlediğimizde gülüp geçiyorduk ve bunun bir efsane olduğunu söylüyorduk ta ki ülkemize de bu salgının girmesi ile olayın hiç de komik bir tarafının olmadığını  nice kayıplar vererek anladık. Acı olaylara, acı kayıplara  acı bir şekilde şahit olduk. Korona virüs  o zamandan bu yana yayılmaya devam etmiş ve dünya genelinde pandemiye neden olmuştur. Ancak bu pandemi geçtiğimiz yıl birçok ülkede sona ermiştir. Dünyada çok sayıda insan bu virüs yüzünden yaşamını kaybetmiştir.

 

Virüsün en önemli belirtileri şunlar olmuştur:  Ateş, öksürük, yorgunluk, vücuttaki kemiklerin aşırı bir şekilde ağrıması ve ağrıyı her yerinizde hissetmek,  nefes almada zorluk, koku alma duyusunda sıkıntılar yaşama, tat alma duyusunda kayıp vb gibi belirtileri vardır. COVID-19 genellikle, solunum yoluyla bulaşmaktadır; enfekte kimsenin öksürmesi, hapşırması, konuşması veya nefes alması ile bulaşabilir. Bizim ülkemizde insanlarla sarılmayı, tokalaşmayı, birbirine yakın oturmayı çok sevdiği için bu virüs insanların birbirleri ile aralarına zorunlu olarak mesafe koydurmayı sağlamıştır.  Evlerimizden çıkmamak, yakınlarımızla yakın temas kurmamak, yeri geldiği zaman işimize gitmemek ve evde hapishanede gibi yaşamak, çocukların eğitimden mahrum kalması birçok sosyal ve psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Kimi insanlar virüsten dolayı işinden çıkarılmak zorunda kalmıştır. Ülke ekonomisi de salgından dolayı olumsuz etkilenmiştir. Hastaneler dolmuş, taşmış  ve çok vahim tablolar ortaya çıkmıştır. Dünya olarak içler acısı bir duruma düştük ve ders almamız gereken çok şeyler yaşadık. İnsanlar birbirlerinden hızla uzaklaşmaya, yakın temas kurmamaya dikkat etmeye başlamışlardır. Bu virüs kronik hastalığı olanların canını almış, genç, yaşlı, çocuk ayrımı yapmamıştır. Canlarımız yanmış, üzüntülerimiz ve endişelerimiz artmıştır.

 

Sevgili Öğretmenim,

Pandemi dönemi bana çok şeyler öğretmiştir. Sağlığın her şeyden daha önemli olduğunu, gereksiz şeylere kafamı takmanın boş bir uğraş olduğunun farkına vardım. Yakın akrabalarım bu virüs yüzünden hayatını kaybetti, çok yakın akrabalarımdan ise entübe olan oldu ve buna  o yıllarda çok üzüldüm ve kendimde de panik atak belirtileri oluşmaya başladı. Kötü bir haber alacağım korkusu ile zihnim allak bullak olmuştu. Anneme, babama, kardeşlerime bir şey olura ben nasıl yaşarım diye paniklemeye başladım ve kalbim hızlı hızlı çarpmaya başladı, korkularım arttı ve kendime gelmem uzun bir süre oldu.  Bu salgın başlamadan iki yıl önce ağır bir zatürre geçirdiğim için bu  salgına yakalanırsam kesin ölürüm endişesi içimde sürekli devam etti ve çok şükür ki bana virüs bulaşmadı. Bu salgın bana sevdiklerimin ne kadar kıymetli olduğunu anlattı. Sevdiklerimizi onlar yaşarken daha çok sevmeliyiz, sevgimizi onlara göstermeliyiz ve ufacık sorunlar yüzünden onları üzmemeliyiz, kimsenin kalbini kırmamalıyız. Çünkü yarına çıkacak zamanımız olmayabilir hatta bir saniye sonramızın bile garantisi yok. Okulumu, öğretmenlerimi, arkadaşlarımı çok özledim. Bazı zamanlar okula gitmek istemezdim ve hep evde aylak aylak yatmak isterdim. İşte bu dönemde devamlı yatmanın, boş olmanın ne kadar kötü olduğunu anladım.

 

Doğa ile iç içe olmanın önemini, temiz havanın, temizliğin önemini anladım. Keşke bir müstakil evimiz olsaydı da onun bahçesinde oturabilseydim dedim ve buna çok üzüldüm. Çünkü müstakil evi olanlar dışarı çıkabiliyor ve en azından bizden daha şanslı olabiliyorlardı. Apartmanda yaşadığımı için komşularımıza gitmemek beni çok üzdü ve onlarla eskisi gibi sohbet etmeyi özledim ve onların çocukları ile oynamayı özledim. Kısacası eki hallerimizi özledim ve şikayet ettiğim ne varsa hepsinin aslında ne kadar değerli şeyler olduğunu anladım. Şu anda aklıma gelenler bunlardı. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim sevgili öğretmenim. Umarım bir daha böyle salgınlar yaşanmaz ve umarım acı kayıplarımız olmaz. Bu arada dünyamızın başı sağ olsun,  Yakınlarını kaybeden dünya insanlarına da sabırlar diliyorum

Adabı Muaşeretin Bireysel ve Toplumsal Hayattaki Yeri ve Önemini Açıklayınız.

 

Adabı Muaşeretin Bireysel ve Toplumsal Hayattaki Yeri ve Önemini Açıklayınız.


Bir toplulukta uyulması gereken ve insanlar arasındaki davranışları düzenleyen nezâket, saygı ve görgü kurallarına adabı muaşeret kuralları denir. İnsan sosyal bir varlık olduğu için yaşadığı toplumda hal ve hareketlerine dikkat etmelidir. Nezaket sahibi, erdemli bir kimse olmalıdır. Mesela sokak ortasında sakız çiğnememeli, büyüklerin karşısında  bacak bacak üstüne oturulmamalı, yolda bağırarak konuşulmamalıdır. Bunların hepsi birden adabı muaşeret kurallarıdır.

 

 Görgü kurallarına uyan insanın yaşamı düzene girer ve kişi kendini kontrol altına almış olur. Görgü kurallarına uymamak, kaba saba biri olmak sizi itici bir kimse yapar ve toplum tarafından sevilmeyen, istenmeyen kimse olursunuz. İnsan kendi yaşamına çekidüzen vermeli, olgun, erdemli, şahsiyet sahibi kimse olmalıdır. Adabı muaşeret kurallarına uyan bir kimse bencil olmaz, başka insanları da düşünür ve biz düşüncesi ile hareket eder. Böylece kaba düşüncelerinden sıyrılır, kibar ve duyarlı birisi olur. Bu da insanlar arasındaki iletişimin çok daha güzel olmasını sağlar. İnsan nazik bir kimseyi gördüğü zaman, onun konuşmasını dinlediği zaman, onunla muhabbet ettiği zaman kendini iyi hisseder ve hep böyle kimseler rile vakit geçirmek ister. Kimse kaba insanları, ağzı bozuk ve görgüsüz kimseleri sevmez. Böyle kişiler toplum tarafından kınanır ve uyarılır. Toplum içinde yaşıyorsak adabı muaşeret kurallarına da uymamız gerekir. Toplumsal birlik, beraberlik için  görgü kurallarına uymalıyız. 


Toplumda düzenin sağlanması için, toplumda bütünlüğün sağlanması için,  bireyin toplumda değer görmesi ve takdir toplaması için, insanların daha yapıcı ilişkiler kurması için, toplumun gelişmesi için adabı muaşeret kurallarına uymalıyız. Bireysel anlamda bu krallara uymak ise aile içi ilişkilerimizin daha iyi olmasını sağlar, ailemizde ve yakın çevremizde sevilen kimse oluruz ve nezaket sahibi insan olarak tanımlanırız. "Yumuşak davranmayan kimse, bütün hayırlardan mahrum kalmış sayılır."  der Hz. Muhammed. İşte tüm bunlar için, birlik, beraberlik ve dayanışma için, daha iyi insan olmak için hem özel yaşamımızda hem de toplumsal yaşamda adabı muaşeret kurallarına uymalıyız.

Öfke Problemi İle İlgili Konuşma

 

Öfke  Problemi İle İlgili Konuşma

 

Öfke aslında hayatta yaşadığımız sorunlar ile ilgili  verdiğimiz doğal tepkidir. İnsanın doğasında tepki vermek, öfkelenmek vardır. Bu normaldir ama öfke şiddete dönüşüyorsa, saldırganlığa dönüşüyorsa bu normal değildir. Öfkemizi konuşarak kontrol altına almasını bilmeliyiz. Kontrol altına alınmayan öfke birçok olumsuz sonuçlar doğurabilir. Öfke; tehditlere karşı doğal ve içgüdüsel bir tepkidir.

Sevgili Öğretmenim,


İnsan öfkesini kontrol etmesini bilmelidir. Kontrolden çıkan öfke istenmedik olayların yaşanmasına neden olur. İş işten geçtikten sonra gelen pişmanlıksa bir işe yaramaz. Öfke kontrol bozukluğunun belirtileri şunlardır:  Sürekli kızgın hissedilmesi ve devamlı bir endişe hali olması, bireyin  çevresindeki kişiler ile sürekli tartışma, bağırma, çağırma hali, kin beslemek ve sürekli intikam alma düşüncesi, Öfkeliyken saldırgan olunması ya da saldırgan olmaya dair düşünülmesi, aileler tarafından kişinin öfkeli olduğuna dair bilgi alınması öfke kontrol bozukluğunun belirtileri arasında yer alır.

 

Sevgili Öğretmenim,

Öfke probleminin nedenleri ise şunlardır:

Zayıf iletişim becerileri, depresyon,  aile sorunları, stres, madde kullanımı ve alkolizm, yakın birini kaybetmenin verdiği sonucu oluşan yas durumu, ekonomik sorunlardır. Öfkenin nedenleri bilinip ona yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Asıl sebep nedir önce o araştırılmalıdır. Öfke kontrolünün sağlanması için kişi önce düşünmeli, sonra harekete geçmelidir. gevşeme becerileri geliştirilmelidir,  egzersiz yapılmalıdır,  kısa molalar verilmeli ve zamanın geçmesi beklenmelidir. Tüm bunlar yapıldığı zaman öfke problemi de zaman içinde ortadan kalkacaktır. Yeter ki bilinçli olalım ve anlık tepkiler ile başka insanlara zarar vermeyelim. Anlatacaklarım bunlardı. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

 

Yeni Yıldan Beklentilerim Konulu Konuşma

 

Yeni Yıldan Beklentilerim Konulu Konuşma


Yeni yıl demek yeni umutlar, heyecanlar, istekler, ihtiyaçlar demektir. Her insanın  yeni yıla dair yeni umutları olur. Benim de yenil yıl ile ilgili beklentilerim, umutlarım vardır.

Sevgili Öğretmenim,


Yeni yıldan beklentilerim şunlardır:

Öncelikle sağlıklı olmak, hasta olmamak ve kendimi iyi hissetmek. Yeni yılda ülkemin ekonomik anlamda daha iyi yerlere gelmesini istiyorum. Ülkemiz bilim ve teknolojide daha iyi yerlere gelsin, başka ülkelerden daha az ürün alıp, daha fazla ürün satalım istiyorum.Yeni yılda ailem yanımda olsun, arkadaşlarımla küs kalmayalım, öğretmenlerimizle güzel anılarımız olsun istiyorum. Vatanımızın kahraman askerlinin şehit olmamasını, terör örgütlerinin yok olmasını istiyorum.  Sağlık, huzur , mutluluk ve para istiyorum. Kimseye muhtaç olmak istemiyorum. Babamın işi düzenli olarak devam etmesin, babam işten çıkarılmasın istiyorum.

 

Sevgili Öğretmenim,

Dünyadaki İsrail- Filistin savaşının son bulmasını umut ediyorum. Dünyada barış olsun, çocuklar ölmesin ve hiçbir çocuk da anne, babasız kalmasın istiyorum. Dünyada yeni salgın hastalıklar olmasın, insanla hastalıktan dolayı hasta olmasın istiyorum. Depremler ve diğer afetler son bulsun, küresel ısınma azalsın istiyorum. Yakın zamanda depremde hayatını kaybeden insanlarımızın yaraları tamamen sarılsın istiyorum. Ailelerde huzur olsun, sadakat olsun, güven olsun, anne ve babalar çocuklarını bırakmasın istiyorum. Sevenler sevdiğine kavuşsun, hasret son bulsun istiyorum. Barış, yardımseverlik, dayanışma daim olsun istiyorum. Mutlu ve zengin sofralar olsun, kimse aç kalmasın istiyorum. Beklentilerim ve anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Sorumluluk, Umut, Zafer, Heyecan, Barış Kelimeleri İle İlgili Hikaye

 

Sorumluluk, Umut, Zafer, Heyecan, Barış Kelimeleri İle İlgili Hikaye


Kurtuluş Savaşı yıllarıydı. Küçük Yusuf memleketinin düşman tarafından işgal edilmesini istemiyor, Fransız askerlerinin yanından geçerken dimdik geçiyor ve onların suratına bile bakmıyordu. Askerler onu durdurdu ve Türk bayrağını ayağınla çiğneyeceksin ufaklık diyerek alaycı bir şekilde gülmeye başladı. Ölürüm de bayrağımı yerlerde süründürmem ve onu alır alnıma koyar ve öperim ancak diyerek bağırdı ve oradan uzaklaştı. Vatan elden gitmemeli, ben de bir sorumluluk almalıyım dedi ve hemen arkadaşı Mustafa, Yasin, Ahmet ve Cemal’i çağırdı. Aralarında konuşmaya başladılar.


 Türk Kurtuluş Savaşının kadın kahramanlarından Halide Edip Adıvar'ın yanına gittiler ve ondan kendilerine sorumluluk vermesini istediler. Ufaklıkların heyecanlı hallerini gören Halide Hanım duygulanmış ve hepsinin yanağını okşamıştı. Bu durumu Mustafa Kemal'e de bildirdi. Bu çocuklar vatan kurtulsun diye her türlü zorluğa göğüs gereceklerini, sorumluluk istediklerini iletti. Böylece çocuklar oldukça umutlar da tükenmez ve zafer bizim olur dedi. Mustafa Kemal de çocuklara şu görevin verdirilmesini istedi. Cephanedeki askerlere ekmek ve su taşınması görevi. Çocuklar bunu duyunca çok mutlu oldular. İşe yarama duygusu onları daha  da umutlandırdı ve vatan bizim her şeyimiz diyerek her gün askerlere erzak götürdüler. Kurtuluş Savaşı bitmiş ve milletimiz düşmanla baş etmeyi bilmişti. 


Yabancı güçlü devletler yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile barış antlaşmaları imzalamış zafer ülkemizin olmuştu. Büyük zaferden sonra Halide Edip Adıvar ve Mustafa Kemal çocukları unutmamış ve onlara da  hediyeler vermiş,  adlarının yeni kurulan okullara verilmesini istemiştir. Çocukların iyi bir eğitim alması için Halide Edip Adıvar onlara her zaman destek olmuştur.

Bir Bitki Hakkında Konuşma Hazırlayınız.

 

Bir Bitki Hakkında Konuşma Hazırlayınız.


Ben bugünkü konuşmamda patatesten bahsedeceğim ve patates hakkında bilgi vereceğim.

Sevgili Öğretmenim,

 

Patates, tek yıllık bir kültür bitkisi olup, yumru veya tohum ile çoğalırlar. Patates yetişme mevsimi boyunca ortalama 15- 18°C bir sıcaklık ister. Patates bitkisi kuraklığa pek çok bitkiden daha az dayanıklıdır. Patates bitkisi;  hava rutubetini de sever, hava neminin yaklaşık %70 veya daha fazla olduğu bölgelerde iyi gelişir, verimli olur. Patates kuru  havayı sevmez ve sürekli esen rüzgarlardan hoşlanmaz. Kuru ve devamlı esen rüzgarlar nem kaybına yol açtığı için  böyle durumlarda sulamaya önem verilmelidir. Patates ılıman ve serin iklim bitkisidir. ülkemize 150 yıl kadar önce Rusya ve Kafkaslar üzerinden doğu bölgelerimize, bir asır kadar önce de Avrupa üzerinden batı yörelerimize girmiştir. Bugün yurdun hemen her yerinde yetiştirilebilmekle beraber, özellikle Orta Anadolu’da önemli durumdadır.

Sevgili Öğretmenim,

 

Patates ilk olarak, Amerika Kıtası topraklarında ortaya çıkmış, orada yetiştirilmeye başlanmıştır. Patates toprak altında sessiz sedasız büyüyen bir sebzedir. Aynı zamanda yediğimiz gıdalar içerisinde en ucuz olanlardan biri de patatestir. Dünyada çok sayıda insanın karnı patatesle doymaktadır. Çünkü en vazgeçilmez yiyeceklerimizden biridir. Patates kıtlık zamanlarının da en büyük ilacıdır. Patates sadece karın doyurmamaktadır. Aynı zamanda insan sağlığı için de ön önemli faydaları vardır. Patatesin faydaları vardır ama kızartılmış patates insan sağlığı için zararlıdır.  İçerisinde aminoasitler vardır. Bu aminoasitlerin neredeyse tamamı bebek mamalarında kullanılmaktadır. C vitamini açısından da zengin bir gıdadır. Ayrıca patatesin içinde karbonhidrat, B vitamini, bakır,  potasyum, demir, kalsiyum gibi vitaminler de bulunur. Patates yüksek tansiyonu olan insanların tansiyonunu düşürmede önemli bir etkendir. 


Kalp krizine, damar tıkanıklığına iyi gelir. Böbrek sorunları olanlara da patatesin iyi geldiği söylenir. Astım, eklem romatizması kronik sorunlara da iyi geldiği bilinir. Yorgunluğumuz alır ve ağzımızdaki mikropları da öldürür. Yeter ki patatesi nasıl yenileceğini bilelim. Suda haşlayıp yemek, közde pişirmek, fırında yemek, sulu yemeğini yapmak en sağlıklı olanıdır. Patates bitkisi hakkında anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

İnsanlar Birbirini Severse Birbirine Kötülük Etmez Konulu Konuşma

 

İnsanlar Birbirini Severse Birbirine Kötülük  Etmez Konulu Konuşma

 

Sevgi her türlü kıskançlığın, nefretin, ön yargıların üstesinden  gelen, insanlara şifa dağıtan ve insanları birbirine yaklaştıran en önemli değerlerden biridir. Sevgi ile insanlar iyi olur, kendilerini biricik ve değerli hissederler. Sevgi ile her türlü kötülüğü ortadan kalkar ve dünya barışı, dünya kardeşliği sağlanır.


Sevgili Öğretmenim,

İnsanlar birbirini sevmede samimi oldukları zaman, birbirlerinin hatalarını hoş gördükleri zaman ve gerçek anlamda birbirlerini kabul ettikleri zaman  işte orada sevgi ortaya çıkar ve birbirlerine karşı olan olumsuz tutumları da ortadan kalkar. Birbirini sevmek zor bir şey değildir ama sadece insanoğlunun içindeki hırs, aşırı rekabet, ben daha iyi olayım üstünlüğü onların gözünü kör etmektedir. Oysa dünya herkese yetecek kadar nimetler dolu zengin bir hazinedir. Herkes gerçek anlamda birbirini sevdiği zaman, kendisi kadar başka insanların da ihtiyaçlarını, isteklerini bildiği zaman yani empati kurduğu zaman daha iyi bir insan olmak için çaba gösterir. Birbirini seven insanların çok olduğu dünyada bilim ve teknoloji gelişir, insanlık gelişir ve herkes mutlu olur, herkes her şeyden faydalanır ve dünyada açlık olmaz, susuzluk olmaz, savaşlar yok olur ve insanlık yaşamaya devam eder.

 

Sorun da zaten birbirimizi sevmediğimizden dolayı ortaya çıkar.  Gerçek anlamda sevgi olduğu zaman kimse kimseye kulluk etmez, herkes kendini değerli ve özgüvenli hisseder. Kimse kimseye boyun eğmez, kibir olmaz. Yardımlaşma, dayanışma var olur ve sevginin gücü herkesi iyileştirir. Sevginin gücü, insanların birbirini sevmesi ile ilgili şu özlü söz de çok kıymetlidir: “Sevgi insanları iyileştirir, hem verenleri hem de alanları. der  “Dr. Kari Menninger. Bunun için sevmeye, aklımızdaki kötü düşünceleri de sevgi ile yok etmeye çalışmalıyız. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

 

Kişisel Bakım ve Temizliğin Adabı Muaşeret Açısından Önemini Örneklerle Açıklayınız

 

Kişisel Bakım ve Temizliğin Adabı Muaşeret Açısından Önemini Örneklerle Açıklayınız


“Temizlik imandan gelir.” diye bir söz vardır. Bu sözle insanın kişisel bakım ve temizliğine dikkat edilmesi gerektiği anlatılmıştır. Kişisel bakımını ve temizliğini yapmayan insanlar kötü kokuları ile başka insanları rahatsız edebilirler ve bu da kul hakkı demektir. Çünkü kimse pis biri ile aynı ortamda çalışmak, yemek yemek  istemez. Y ada pis ve kokan insanlarla bırakın aynı iş ortamında çalışmayı otobüste bile  yan yana bile gelmek istemeyiz. Çünkü onlar temizliğine dikkat etmediği için mide bulandırır ve başka insanlara da zarar verebilirler.

 

 Ayrıca salgın hastalıklar olduğu zaman  kişi daha da dikkatli olmalı, maskesini takmalı, kişisel bakım ve temizliğine daha çok dikkat etmelidir. Çünkü sizde olan bir hastalık başka insana bulaşınca bunun suçlusu bakımını yapmayan kimsenin olur. Bu da kul hakkına girmek ve başka insanların sağlığı ile oynamak olur. İnsan sosyal bir varlık olduğu için başkaları ile iletişim kurma halindedir. Her gün sabah kalkıp işe gidiyoruz, orada iş arkadaşlarımız oluyor ve onlarla iletişim halinde oluyoruz. Akşam eve geldiğimizde ailemiz ile oluyoruz. Misafirliğe gittiğimizde arkadaşlarımızla oluyoruz. İşte tüm bu durumda dikkat etmemiz gereken en önemli şey temizliktir. Onun ellerimizi yıkamalı, dişlerimizi fırçalamalıyız. Her gün yapamasak da haftada en az iki üç kere duş almalıyız ki başka insanları bizden tiksinmesin ve biz de kendimizden tiksinmeyelim.

 

Kişinin kişisel bakım ve temizliğini yapması kendisine olan sevgisi ve saygısı ile ilgili bir durumdur da . Temiz olan insan hem bedenen, hem de ruhen sağlıklı olur. Kendine güvenir. Temiz ve bakımlı olmak, güzel kıyafetler giymek kişinin toplum içinde kendini daha iyi hissetmesini sağlar. Tüm bunlar için kişisel bakım ve temizlik şarttır ve olmazsa olmazlardandır. Kimse kendisinden tiksinilmesini istemiyorsa temiz olmalı, temiz kokmalı ve yine söylüyorum ki kul hakkına girilmemelidir.

İyiliği Emretmek ve Kötülükten Sakınmak İlkesini Açıklayınız. (“Emr-i bi’l-maruf ve nehy-i ani’l-münker")

 

İyiliği Emretmek ve Kötülükten Sakınmak İlkesini Açıklayınız. (“Emr-i bi’l-maruf ve nehy-i ani’l-münker")

 

Yüce Allah bizleri bu dünyada imtihan etmek için yaratmış ve bunun için de bize akıl vermiştir. Bu aklı iyilik yolunda, doğruluk yolunda kullanmak ise Müslüman olan kişiye yakışan önemli bir erdemdir. Yüce Kitabımız Kuran-ı Kerim en önemli amaçlarından biri de Allah’a ve kullarına karşı vazifesinin bilinci ile davranan insanları yetiştirmek ve bunlardan oluşacak bir toplumun kurulmasını  gerçekleştirmektir. İyiliği emretmek kötülükten sakındırmak peygamberlerin temel görevidir.  Alemlere rahmet olarak gönderilmiş  Hz Muhammed iyilikten yana olmuş, kötülükten toplumu sakındırmaya çalışmıştır. Bizler de onun yolundan gitmeli, onu örnek almalıyız.

 

Toplumsal yaşamın  kaçınılmaz gereklerinden biri de iyiliği emredip kötülükten sakınmaktır. İyiliğe, doğruluğa ve yararlı olan şeylere çağırmak, toplumun yararına, insanların iyiliğine olan şeyleri tavsiye etmek doğru olan ve güzel olan davranışlardır.  Toplumun zararına olan şeyleri yasaklamak ve toplumun bütünlüğünü bozmamak, ayrılık çıkarmamak gibi önemli işler kötü işlerden sakınmak ile ilgilidir. İnsan olarak iyilik peşinde koşmalıyız. Toplum ahlakını bozacak hal ve hareketlerden kaçınmalıyız. Her ne kadar günümüzde aile yapısı bozulmaya başlanmışsa da, toplum ahlakında büyük yıkımlar başlamışsa da yine buna çare bulabiliri. Yeter ki aklımızı kullanalım ve kendimize gelelim. Güzel ahlaklı, erdemli, dürüst ve güvenilir insanlar olalım. İslam ahlakını hakkı ile yaşama ve yaşatmaya devam edelim. Ancak böyle toplum olarak eski günlerimize dönebiliriz.

 

Kötülükten sakınalım. Kötülüklerimiz ile örnek olmayalım çevremizdeki insanlara. Güzel ahlakımız ile örnek olalım. Güzel ahlakı yaşatalım ve bunun için de Hz Muhammed’in yaşamını kendimize rol model olarak alalım.  İyiliği emretmek kötülükten sakındırmak, ilahi emir ve yasakların insanlara iletilmesi Müslümanların  en önde gelen dini görevlerden birisidir. Yüce Allah, bu görevin yerine getirilmesini, Müslümanlara farz kılmış ve onları, bundan sorumlu tutmuştur.  “İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip, kötülükten men eden bir topluluk bulunsun, işte kurtuluşa erenler onlardır”. İşte bunun için de “emr-i bi’l-maruf ve nehy-i ani’l-münker" Yani iyiliği emredip kötülükten sakınmak gerekir. Güzel ahlaklı insanlar olmalıyız. Dürüst ve güvenilir olmalıyız. Kötü ve ahlaki olmayan ortamlarda bulunmamalıyız ve kötü yola düşen kimseleri uyarmalıyız. Bu konuda toplum olarak duyarlı insanlar olmalıyız ve İslam ahlakının yok olmaması için elimizden gelen  her türlü fedakarlığı yapmalıyız.

Güven Duygusunun Oluşturulmasında, Sözünde Durma ve Emanete Sahip Çıkmanın Gerekliliği Hakkında Bilgi Veriniz.

 

Güven Duygusunun Oluşturulmasında, Sözünde Durma ve  Emanete Sahip Çıkmanın Gerekliliği Hakkında Bilgi Veriniz.

 

Hayatta ne olursa olsun insanlara hemen güvenmek akıllıca bir şey değildir.  Çabuk güvenen kimseler  en ufak bir olumsuz olayda da çabuk yıkılıverirler. Bunun için hemen güvenmemek gerekir. Çünkü güven yıllar alan bir şeydir Belki ilk tanıştığınız bir insan çok güvenilir bir insan olabilir ama bunu da zaman içinde öğrenirsiniz. Ya da yıllardır güvenebileceğim arkadaşım, dostum dediğiniz kişi sizin en zor anınızda sizi yalnız bırakan ve en büyük kötülüğü size yapan ve sizi hayal kırıklığına uğratan kişiler olabilir. Güven duygusunun oluşturulmasında en büyük etken verilen sözü yerine getirip getirmemekle ilgili bir durumdur.

 

Yani sorumluluğunu aldığın, sözünü verdiğin bir işi yapman ve insanları hayal kırklığına uğratmamandır güven. Sana verilen emanete sahip çıkman ve ona hıyanet etmemendir. Güvenilirliği ile tanınan en büyük insan sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed Mustafa'dır. Çünkü düşmanları bile onun ne kadar güvenilir biri olduğunu söylemiştir. İslam   öncesi dönemde Kâbe hasar görmüş ve yeniden yapılmıştır. Bu inşaat sırasında Hacer-ü'l Esved'in kimin tarafından yerine yerleştirileceği ve bu onurun kime ait olacağı kabileler arasında paylaşılamayan bir onur konusu olmuş ve bu sorun  Hz Muhammed’in  hakemliği ile çözülmüştür. Çünkü ona olan güven tamdı. Çünkü Muhammedü'l Emin yani güvenilir, el emin insandı.

 bunda dair çok da örnek vardır.  Sözünde duran insanlara her zaman güvenilir ve o insanlara karşı saygılı olunur. Toplum içinde böyle insanlar elle gösterilir ve böyle kimseler ile muhabbet edilmek istenir. Çünkü bunlar sözünün eri olan, yiğit ve dürüst kimselerdir. Güvenilir insanlar kendilerine özsaygısı olan, yüreğinde merhamet duygusu olan, empati kurma becerisine sahip olan kimselerdir. Böyle olunduğu zaman Allah katında da değerli oluruz ve  sevap kazanırız. İnsanlar da bize her zaman güvenmeye devam eder.

 

Peygamber Efendimizin de güven ile ilgili şu sözleri çok önemlidir: “Hıyanet ile emanet bir arada olmaz.”  "Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. der Hz Muhammed. Yani güvenilir insan olmanın önemini anlatmıştır burada. İyi insan olmak için, vicdani rahat kimse olmak için verilen emanetlere sahip çıkmalıyız. İnsanları haya kırıklığına uğratmamalıyız. Yetim ve öksüzlerin hakkını yememeliyiz, onlara verilen şeyleri kendi malımız gibi kullanmamalıyız,  ve bizim olmayan şeylere el uzatmamalıyız.