Nankörlük İle İlgili Özlü Sözler

 

Nankörlük İle İlgili Özlü Sözler

 

Nankör insanlar vefasız ve bencil kimselerdir. Yapılan iyiliğin kıymetini bilmeyen kimselerdir. Onun için insanlar fazla yakından tanımak ve onlar abartılı iyiliklerde bulunmamak gerekir.


Nankörlük ile ilgili özlü sözler şunlardır:

 

“İyilik edecek hal ve mevkide olduğumuz müddetçe nankörlüklerle karşılaşmayız.” La Rochefoucauld.

“Nankörlük, gururun kızıdır.”  Cervantes

“İnsanlar kendilerinden daha yüksek olanların nankörlüğünden söz etmeyi severler.” Samuel Johnson

“Nankörlük, kusurların en büyüğüdür ve eğer insanlar unutkan olmasalardı, hiçbir nankör olmazdı.” Goethe.

“İnsanlara kendilerini nankörlüğe mecbur edecek kadar büyük hizmetlerde bulunmayınız.” Balzac


 “Hiçbir nankörlük kalbimizi, yardım etmek için cürümler işlediğimiz insanların nankörlüğü kadar yaralamaz.” Henry Fielding

“Nankörlük, zayıf insanların işidir. Kudretli insanlar içinde asla nankör olana rastlamadım.” Goethe.

“Kime ok atmayı öğrettimse, bir gün beni nişan aldı.” Mehmet Akif Ersoy

“Her şeyde bir kötülük görmeyi en çok nankörler öğretir.” Publilius Syrus

“Kuşku yok cahil kişi aldanır, şımarır ve nankörlük eder. Aklı başında tecrübeli kişiyse devleti ve mülkü ustaca ve esnek bir şekilde yönetir.” Beydeba

“İyilik bilmez birisi de olsa, sen iyilik yap. Çünkü O, karşılığında teşekkür edene yapılan iyilikten, mahşer günündeki tartıda daha ağır basar.”  Hz. Ali

“İnsanoğlu, aptal değilse bile dehşetli ölçü de nankördür. Evet, eşi bulunmaz, bir değer bilmez nankör! Nankörün nankörü! Hatta bana göre, insanı en uygun olarak iki ayaklı nankör bir yaratıktır diye tanımlamak gerekir.” Dostoyevski

“Topraktan geldik, toprağa gideceğiz. Mühim olan çamurlaşmamak.” Mevlana


“Kötü insanlar aynı zamanda nankördür de.” Cervantes

“Nankör insan, her şeyin fiyatını bilen fakat hiçbir şeyin değerini bilmeyen kimsedir.” Oscar Wilde

“Her şey de bir kötülük görmeyi en çok nankörler öğretir.” P.Syrus.

“En büyük körlük nankörlüktür.” Hacı Bektaş-i Veli

“Suskunluğu gevezeden hoşgörüyü hoşgörüsüzden ve kibarlığı kaba olandan öğrendim. Ne garip ki tüm bu öğretmenlerime karşı oldukça nankörüm.”  Halil Cibran.

“İnsan ulaşamadığı her şeyin delisi, ulaştığı her şeyin nankörüdür.” Mevlana.

“Sadakanı kör dilenciye vermeyi tercih et seni görmeyeceği için nankörlükten kurtulursun.”  Cenap Şahabettin.

Kirli Bir Doğada Niçin Yaşamak İstemezsiniz Sorusuna Cevap Olacak Hikaye Edici Bir Metin Yazınız.

 

Kirli Bir Doğada Niçin Yaşamak İstemezsiniz Sorusuna Cevap Olacak Hikaye Edici  Bir Metin Yazınız.


Yaz tatili geldiği için artık dinlenme zamanım da gelmişti. Yıl boyunca derslerime çok güzel çalışmıştım ve şimdi iyi bir tatile ihtiyacım vardır. Karneyi aldıktan iki  gün sonra İzmir yollarına düştük  ve İzmir’deki bir denize gittik. İnsanlar sahile gelmiş, güneşleniyordu. Kimisi yüzüyor, kimisi  denizde deniz topu ile oynuyordu. Ben de hemen ailem  ile denize girdim ve ara ara dinlendim. Daha sonra sahilde yürüyüşe çıktık.  Sahilde yürürken gördüğüm teneke kutuları, çekirdek kabukları, meyve kabukları, su kapları denizin çevresini çok kötü gösteriyordu. İnsanlar denizden güzel bir şekilde yararlanmasını biliyor ama onu temiz tutmaya gelince iş hiç de istenildiği gibi olmuyordu.

 

Sahil kenarı çok pis görünüyordu. Yerdeki sigara izmaritleri midemi bulandırmaya başlamıştı. Hemen sahilde olan herkese sesim duyulacak şekilde bağırdım ve sahili ne hale getirdiğimizi haykırdım. Herkesin yüzü kızardı ve başını önüne eğdi.  Onlara hep birlikte elimize bir çöp poşeti almamızı ve sahili tertemiz etmeyi önerdim. Hepsi de kabul etti. Çünkü kimse kirli bir doğada yaşamak istemezdi. Yanlışlarını kabul etmeleri de güzel bir şeydi. Doğayı bu kadar fazla kirletirsek yarın bir gün girebileceğimiz bir denizimiz olmayabilirdi. İki saat sonunda sahilin kenarını tertemiz yaptık.

 

Çok yorulmuştuk ama buna değmişti. Daha sonra sahildekiler bana teşekkür etti ve küçücük yaşınla bize çok şey öğrettin yavrum dediler ve başımı okşadılar. Ben de onlara kirli doğada yaşarsak salgın hastalıklar artar, temiz bir çevrede yaşamadığımız zaman kirli havaya maruz kalırız ve kendi sonumuzu getiririz dedim ve herkes beni alkışlamaya başladı. Çok mutlu olmuştum. Daha sonra denizde yüzmeye devam ettik. Nerede kirli bir çevre görsem orayı temizlemeye başladım ve kirli bir dünyada yaşamanın ne gibi zararlar vereceğini bildiğim için hep bilinçli ve çevre gönüllüsü insan olmaya devam ettim.

Geçim Derdi İle İlgili Bilgilendirici Metin Yazınız

 

Geçim Derdi İle İlgili Bilgilendirici Metin Yazınız


Dürüst ve onurlu insanlar, evine helalinden ekmek götürme peşinde olan insanlar geçim derdinde olanlardır. Yan gelip yatanlar, adamını bulup işini hallettirenler yani Ankara’da dayısı olanlar ise geçim derdi olan insanların üzerinden geçinen ve onurlu kimselerin hakkını yiyen ahmaklardır, açgözlülerdir.


Geçim derdi zor bir derttir. Bir parça ekmek bulamamak, akşam evine giderken çocuklarının eline verecek ufak bir hediye alamamak, aç kalmak, yokluk içinde olmak zordur. Bunu da en iyi  o yokluğu, o geçim derdini çeken çeken bilir. Yokluğu çeken, parası olmayan, başka insana muhtaç kalmış olan bilir  varlığın kıymetini. Yokluk içinde yaşayanın, parası olmayanın ne yazık ki kimse yanında olmuyor. Hani bir söz vardır ya “Kimsesizin arkasında gideni de olmazmış” diye. Gerçekten de paran yoksa kimse arkanda olmuyor ve yalnız kalıyorsunuz bu hayatta. Yalnız kalmamak için geçim derdinde olmalısın ve çalışmalısın. 


Kendin için, çocukların için, eşin için çalışmalısın ki muhannete muhtaç olmayasın. Ne demişler varsa pulun herkes kulun, yoksa pulun cehennemdir yolun. Durum da tam da bu sözlerden ibarettir. Paran olmalıdır. Olmayınca zor olur ama ne zor olur. Bunu da en iyi yaşayan bilir. Geçim derdinde olanlar, evine hakkı ile kazandığı parayı götüren tüm insanlara selam olsun. Böyle insanlar oldukça dürüstlük kazanacak, doğruluk kazanacak ve  örnek insanlar artmaya devam edecektir.


 “İnsanlar geçim sıkıntısı çekiyor, dilerse Allah rızkını açmaz mı? Elbette açar, hem de öyle bir açar ki sen o gelen rızkın içinde boğulursun.” Allah De Ötesini Bırak.” der  Uğur Koşar. Öyle de olmalıyız. Rızkımızın peşinden koşmalıyız ve çalışmaktan asla pes etmemeliyiz.

Yılmaz Güney’in Boynu Bükük Öldüler Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

Yılmaz Güney’in Boynu Bükük Öldüler Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları


1) Askerden yeni gelmiş olan Halil’in mesleği nedir?

A) Doktor

B) Öğretmen

C) Arabacı

D) Mühendis

 

2) Halil’in  akciğerden rahatsızlığı olan ve bundan dolayı  hayatını kaybeden ve sevdiği kız Aliye’ye kavuşmayan arkadaşının adı nedir?

A) Mustafa

B) Ali Osman

C) Kamber

D) Hıdır

 

3) Halik akşam olunca nerede yatmaktadır?

A) Ahır

B) Otel

C) Ev

D) Çadır

 

4) Aşağıdakilerden hangisi köylülerin yaşadığı zorluklardan birid eğildir?

A) Ağaların hizmetinde çalışan kimselerdir.

B) Ağalar köylülerine tepeden bakan kibirli ve açgözlü kimselerdir.

C) Ağalar alçakgönüllü ve olgun kimselerdir.

D) Ağalar çalıştırdığı kişilere hak ettiklerini vermeyen cahil kimselerdir.

 

5) Halil ve Emine birbirini seven iki gençtir. Aşağıdakilerden hangisi Emine’nin başına gelen olaylardan biri değildir?

A) Ağanın oğlu tarafından uyku sırasında tecavüze uğramıştır.

B) Köyün delikanlıları Emine’nin hiçbir suçu yokken ona kötü gözle bakmaya başlamışlardır.

C) Emine geceleri uyumamaya başlamıştır.

D) Emine ağayı hapse attırmış, okumuş ve iyi bir avukat olmuştur.


 

6) Aşağıdakilerden hangisi Emine2nin özelliklerinden biri değildir?

A) Halil ona kötü davransa bile Halil’e olan aşkı hiçbir zaman bitmemiştir.

B) Gerçekten seven bir kadındır.

C) Hemen pes eden bir kadındır.

D) Zorluklar ile baş etmeyi öğrenmiş bir kadındır.

 


7) Aşağıdakilerden hangisi Halil’in özelliklerinden biri değildir?

A) Babayiğit bir delikanlıdır.

B) Beceriklidir.

C) Toplumun ön yargılarını  kolay kolay üstünden atamayan biridir.

D) Bencil biridir.

 

 

8) Aşağıdakilerden hangisi kitapta geçen özlü sözlerden biri değildir?

A) Kimsesizin ardından gideni de olmazmış

B) Var mı pulun herkes kulun, yok mu pulun cehennemdir yolun

C) Kurt kocayınca çakallara  maskara olurmuş

D) Sabır ile koruk helva olurmuş.

 

9) Her gün üç saat gidiş üç saat de geliş olarak okula giden ve yorgunluktan halsiz düşen ama içindeki okuma azmi kaybolmayan çocuğun adı nedir?

A) Ömer

B) Remzi

C) Ali

D) Hasan

 

10)  Aşağıdakilerden hangisi kitapta geçen özlü sözlerden biri değildir?

A) “Okumak iyi şeydir. Ama biz okumadık, ba­bamızın malına güvendik.

B) “Çok uzak bir ölüm bile, insana kendi acısını getirir.”

C) “Daha önce acı çekmiş biriyle birlikte olun. Çünkü onlar mutluluğun değerini iyi bilirler.”

D) “Eceli dolan yılan yol üstünde yatar.”


11) Aşağıdakilerden hangisi kitapta verilmek istenen mesajlardan biri değildir?

A) İnsana insan olduğu için değer vermek gerekir.

B) Ne oldum delisi olan ağaların insanlara yaptığı zulme dur denilmelidir.

C) Para insanı değerli kılmamalıdır.

D) Para için her şey yapılmalıdır.


12) Kitabın sonu nasıl bitmiştir?

A) Emine kendini asmıştır.

B) Emine'yi ağanın oğlu almıştır.

C) Halil Emine'yi de alarak köye bir daha dönmemek üzere gitmişlerdir.

D) Halil husumetlileri tarafından öldürülmüş, Emine de onun acısına dayanamayıp ölmüştür.

 

 Cevaplar:

1.b   2. d   3.a    4.c   5.d   6.c  7.d   8.d   9.b   10.d   11.d  12.c

Uzaya Giden İlk Türk Astronot Alper Gezeravcı’nın Uzay İle İlgili Sorulara Verdiği Cevaplar

 

Uzaya Giden İlk Türk Astronot Alper Gezeravcı’nın Uzay İle İlgili Sorulara Verdiği Cevaplar


Uzaya giden ve milli gururumuz olan Alper Gezeravcı Mersin’in Silifke ilçesinde dünyaya gelmiştir. Uzaya çıkan ilk Türk astronotu olarak hepimizi duygulandırmış ve mutlu etmiştir. Artık bizimde uzaya giden bir bilim insanımız vardır ve bundan gurur duymalıyız. Şimdilerde 44 yaşında olan Alpergezeravcı’nın annesinin adı Sıddıka, emekli öğretmen olan babasının adı ise Ali'dir.

Uzaya giden Alper Gezeravcının ilk sözü ise Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği "İstikbal göklerdedir." sözü olmuştur.


Alper Gezeravcı’nın uzaydayken uzay ile ilgili sorulara verdiği cevaplar şunlardır:

Alper Gezeravcı’ya yöneltilen sorular ve cevapları şunları olmuştur:

Soru: Tam olarak neredesiniz, konum?

Gezeravcı: Yerden 400 kilometre (km) yüksekte, ISS istasyonunda, istasyon dakikada 500 km yer değiştirdiği için tam konum mümkün değil.

Soru: Atmosfere giren her şey yanıyor, eriyor, uzay aracı hangi maddeden yapılmış ki bir şey olmuyor?

Gezeravcı: Seramik ve karbonfiber türevlerinden, ısı dayanımı yüksek dış kaplama mevcut.

Soru: Dönüşte 5 santimetre boy uzaması olacak mı?

Gezeravcı: Uzun süreler kalınsaydı mümkün olurdu ancak 14 günde pek bir şey değişmez. Bu arada uzay uzaması ciddi sağlık sorunudur, bilginize.

Soru: UUİ'den hangi gezegenler görülebiliyor?

-Mesafe dolayısıyla çıplak gözle gezegenlerden sadece Ay görülebilir.

Soru: Adıyaman tütünü ekmeyi unutma.

-Bazı bitkilerin ekimi yapılıyor ve fizyolojisi incelenecek ancak maalesef bu bitki Adıyaman tütünü değil.

Soru: Uzayda 7 gün, dünyada 7 yıl mı gerçekten?

-Günde 16 gündüz ve gece geçirilse de gerçekte aynı zaman dilimindeyiz. Birebir yani :)

Soru: Bu uzay aracının çekimi dron ile mi yapılıyor? Nasıl?

-Uzay istasyonu kameralarıyla ve yerden yüksek çözünürlüklü kameralarla zum yapılarak.



Soru: Sabri abinin toplarını getirmeyi unutmayın.

-Uluslararası uzay istasyonu 400 km yükseklikte. Aşağıdakileri toplamışlar, kalanlar biraz daha yüksekte. Ay yolculuğu olursa anca öyle.

Soru: 2024 Lisans KPSS'de soru olarak gelir misiniz?

-Planlanan, gerçekleşen ve varış tarihlerine dikkat edin.

Soru: Neden 36 saat sürdü yolculuk, süre fazla değil mi?

-Varış noktası yani UUİ 400 km yükseklikte, 28 bin km hızla hareket ediyor. Roket fırlatıldığında henüz onuncu dakikada 200 km yüksekliğe çıkmıştı bile ancak dakikada 500 km yer değiştiren UUİ ile aynı noktaya varmak, hızları eşitlemek ve bunu tek seferde yapmak 36 saat sürüyor şu anki teknolojiyle.

Soru: Dönüş ne zaman?

-3 Şubat olarak planlandı ancak serbest düşme şeklinde olacağı için hava durumuna bağlı olarak değişiklik gösterecektir.

Soru: Berber Türk mü?

-Mikhail Borisovich Kornienko - Rus - 1960 doğumlu.

Soru: Tuvalet işi nasıl oluyor?

-Elektrikli süpürge gibi vakum yapan sistemler mevcut, dışkı havada uçmak yerine çekiliyor.

Soru: Sıvılar nasıl dağılmadan duruyor?

-Yüzey gerilimi dolayısıyla dağılmıyor (Sıvılarda yüzey gerilimi yazarak araştırabilirsiniz).

Soru: Yemek nereden geliyor?

-Hazır halde dünyadan geliyor.

Soru: Nasıl?

-Kargo görevleriyle ve yolculu görevlerle.

 

Soru: Yemeğin mideye inmesi yer çekimsiz ortamda nasıl oluyor?

-Peristaltik hareket adı verilen ve otonom çalışan kaslarla yemek hareket ettirilir, yemek borusu ve bağırsaklarda besinin hareketi bu şekilde sağlanır. Yer çekimiyle alakası yoktur.

Soru: Yer çekimsiz ortamı tarif edebilir misiniz?

-Su altında olmak gibi.

Soru: Mide bulantısı var mı?

-Vertigonuz yoksa sorun olmaz.

Soru: Geri dönüşte kapsül rastgele bir yere mi iniyor?

-Hayır, UUİ'nin 28 bin kilometre/saat hızı dolayısıyla fizikteki eğik atış hareketi gibi bir hareketle başlayıp atmosfere girdikten sonra açılan 2 adet paraşütle dikey harekete dönüşecek olan geri dönüş yolu hesaplanarak, düşüş noktası önceden tespit edilerek planlanıyor. Düşüş esnasında karşılama ekibi su üstünde düşüş noktasında hazır bekliyor. Sayfamda Axiom 1’in dönüş videosu mevcut, inceleyebilirsiniz.

Soru: Yüksek hız dolayısıyla kenetlenme zor oldu mu?

-Hayır, 400 kilometre yükseklikte atmosfer şartları olmadığı için (rüzgar, hava direnci vs.) bir problem oluşmuyor.

Soru: Kenetlenme esnasında son yaklaşma için hareketi ne sağlıyor?

-Newton yasalarından, etki tepki prensibiyle uzay aracından, hareket etmek istediğiniz yönün aksi yönde sıvılar püskürtülür. Sıvının püskürtüldüğü yönün aksi yönünde ittirilirsiniz.

Soru: Uyku nasıl?

-Sayfamdaki videolarda görebileceğiniz şekillerde, kendinizi sabitleyerek uyuyabilirsiniz ancak yer çekimi olmadığından suda uyumak gibidir. Vücut ağırlığınız üzerinize çökmediğinden ağrısız rahat uyursunuz.

Soru: Roket 70 metreydi, kapsül küçücük, kalanı nerede?

-3 kademeli ateşleme sistemi mevcut, içerisinde bol miktarda yakıt ve motorlar bulunan ilk 2 kademe görev başlangıcından kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu parçalardan ilki otomatik geri dönüş yaptı, ikincisi kontrollü bir şekilde imha edildi. Geriye sadece kapsül kaldı.

Soru: Günde 16 gece, 16 gündüz nasıl oluyor?

-UUİ’nin hızı dolayısıyla dünyanın etrafı 90 dakikada bir tam tur dönülmektedir. Dolayısıyla dünya üzerinde bir buçuk saatte bir kez gece ve bir kez de gündüz yaşanan bölgeler üzerinden geçilmektedir. 24 saatte yaklaşık 16 tur atılmaktadır.

 

Soru: Şu anda UUİ'de kaç kişi var ve ne kadar kalıyorlar?

-Şu anda Alper Gezeravcı ile birlikte toplam 11 kişi bulunmakta olup Axiom 3 astronotları dışındaki 7 astronot, 6 ay boyunca orada kalıp sonrasında dönüyorlar.

Soru: Oksijen nereden geliyor?

-Elektroliz yöntemiyle su, oksijen ve hidrojene parçalanıyor.

Soru: UUİ, nasıl bir yer?

-Sayfamda videosu mevcut olup adeta dev bir laboratuvardır. Dünyadan 400 kilometre yüksekte olup 28 bin kilometre/saat hızla hareket etmektedir. 16 ülke tarafından uzayda birleştirilerek yapılmıştır, yaklaşık 450 ton ağırlığında olup sürekli ekleme yapılmaktadır. 150 milyar dolardan fazla maliyeti olan tesis, yaklaşık futbol sahası büyüklüğündedir.

Soru: UUİ'de ne yapıyorlar?

-Deney ve gözlem.

Soru: Hiç kobay gönderildi mi UUİ'ye?

- (Uzaya) 1961 yılında Sovyetler Birliği'nin bir köpek, bazı fare türleri ve kurbağalar gönderdiği kayıtlarda mevcuttur (Korabl-Sputnik 4).

 

Boynu Bükük Öldüler Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Boynu Bükük Öldüler Kitabında Geçen Özlü Sözler


Ağaların zenginlik içinde yaşarken köylülerin ne gibi zorluklar çektiğini  gelişmiş bir gözlem yeteneği ile anlatan Yılmaz Güney harika bir eser ortaya çıkarmıştır. Köylülerin yokluğu, kuru bir ekmeğe  muhtaç olması, Emine ile Halil’in aşkı ve Emine’nin başına gelenler çok güzel bir şekilde anlatılmıştır. Kitabı okurken hem ağlayacak, yeri gelecek gülecek ama çoğu defa ise düşüneceksiniz. Çünkü insana insan olduğu için verilmeyen değer insanları hayattan soğutmaktadır. Her şey para ile olacağını zanneden cahil ağaların köylüye yaptığı zulme de yer verilir.


Boynu Bükük Öldüler kitabında geçen özlü sözler şunlardır:


“Evin yok, paran yok, su içecek bir tasın yok. Sen kim kız sevmek kim? Sen bu sevdadan namusunla cay."

“Ölümüyle toprağı beslemiş insanların türküsü yorgun ve yavan söylenir. Bu toprak ve bu güneş çok kişiyi yutmuştur.”

“Kimsesizin ardından gideni de olmazmış.”

“Olsa yaşamasını biz de biliriz.”

“Bu devirde her işin başında para gelir. Var mı pulun? Herkes kulun Yok mu pulun? Cehennemdir yolun."

“N'olacak be Hasan, dünyada iyilikten başka ne var oğlum?
Yarın bir gün hepimiz ölüp gitmeyecek miyiz? Elimizden gelen bir işi niye yapmayalım? Şunun şurasında hepimiz insan değil miyiz? İyilik, iyilik! Başka bir şey kalmaz geride. Ne para, ne pul, ne mal, ne mülk. Hepsi boş bunların, hepsi. Adamın yanın­ da yalnız iyiliği kalır, ardından da iyiliği söylenir.”

“Yaşamanın tüm özlemlerini kanatlarına doldurmuş bir kelebek gelir, mutluymuş sanısını veren bir çiçeğe konar.”


"Herkesin özlediği, düşlerini kurduğu bir şehir vardır..."

 "Olmuş ile ölmüşe çare bulunmaz."

“Canımızı sıkmayan şeyimi kaldı be derviş? Burnumuzu sıksan canımız çıkacak. Ağzımızın tadı kaçmış bir kere, diriliğimizi bozulmuş. Ne yapsan boş, ne yapsan hava.”

Gevurun ekmeğini yiyen, gevurun kılıcını çalar."

“Sıkıntı çekmeyen genişliğin kıymetini bilmez. İyi bunlar, iyi. Adamın başına her bir iş gel­meli ki hayatı anlasın.”

“Her renk bir özlemi, bir yaşantıyı özetler.”

‘Artık gitme zamanıdır. Baba toprağını, evi, evin önündeki ağacı bırakıp uzaklara gitme zamanıdır. Evlerin, ağaçların çizgileri  karanlıkta silinir, sessizlik çöker, toprak uyur; gitme zama­nıdır. Dağ başlarına beyaz bulutla r dolanır, dorukları bulutlara gömülür, dağlar morlaşır, lacivertleşir. Sisler evreni içine alır , yel saçları uçurur; yel saçları alır uzaklara götürür; çünkü gitme zamanıdır.”


“Çok uzak bir ölüm bile, insana kendi acısını getirir.”

'Vaktiyle eşeğin birini düğüne davet etmişler, buyur eşek kardeş bizim düğünümüze demişler. Eşek biraz düşünmüş, sonra da semerini almış çıkmış. Bunu görenler, yahu demişler, eşeğe seni işe değil, düğüne çağırıyorlar, düğüne davetlisin. Eşek başını sallamış, ben iyi bilirim kendimi beni boşuna çağırmazlar, taşınacak ya su vardır, ya odun.''

“Baş eğmem , diz çökmem , boyun bükmem. Zalime direnmeyene ben adam demem !”

“Daha önce acı çekmiş biriyle birlikte olun. Çünkü onlar mutluluğun değerini iyi bilirler.”

“Kişiyi yaşatan, acılarını unutturup hayatına bir renk katan hayal gücü, umut, sevgi, bir noktada bütün güçlükleri yeniyor, insana kendi güvenini kazandırıyordu.”

“Bu Sevda bahar gibidir adama her yan güllük gülistanlık görünür, kokulu görünür, hoş görünür. Adamı esrik eder, mahveder. Birde bunun yazı var, kışı var. İnsan ömrü hep bahar değildir yavrum.”

“Bir yaprağın düşmesinde, bir dalın acı acı sallanmasında, insan hayatından kopan bir an ve insan hayatını etkileyen acılar gizlidir.”


“Okumak iyi şeydir. Ama biz okumadık, ba­bamızın malına güvendik.”

“Et vardı, kemik vardı, tavanı basık bir ev vardı, ama mutluluk yoktu..”

“Allah deldiği boğazı aç bırakmaz.”

“İstiyorlar ki bütün millet onların kölesi olsun. Hep kendilerine istiyorlar.”

"Sana bir şey soracağım, benim neyime bu kadar üsteliyorsun Emine? Güzel desen güzel adam değilim, para desen param yok, ev desen ev de yok." "Vay deli! Vallaha sen delisin Halil. Lan ben sana gönlümü vermişim, gönül çirkin güzel arar mı?"

" Biliyor, okursa buralarda durmayacağını biliyor, baş eğmeyeceğini biliyor, ondan istemiyor. İstiyor ki herkes kendisine muhtaç olsun, istiyor ki herkes onun esiri olsun, kölesi olsun."

" Kurt kocayınca çakallara maskara olurmuş."

" Ele bakma sen el konuşur; konuşur ama ekmek vermez, sen yemene bak."

''Ben bilmem mi çocuk nasıl sevilir? Baban hepsini bilir. Hepsini bilir ya, gözü çıksın yokluk var başımızda.''

Tutunamayanlar Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Tutunamayanlar Kitabında Geçen Özlü Sözler


 Turgut Özben  intihar eden arkadaşının geçmişini araştırmaktadır.  Turgut Özben  arkadaşı Selim Işık'ın modern hayata neden “Tutunamadığı”nı öğrenme çabasını anlatmaktadır. Okunması gereken ve ders çıkarılması gereken güzel bir kitaptır.

Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:

" En kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim. Yemeğe kal, dediler: kaldım. Oysa, kalınmaz. Onlar biraz ısrar ederler; sen biraz nazlanırsın. Sonunda kalkıp gidilir. Her söyleneni ciddiye almak yok mu, Şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni. "

“Kitapçıların ve çiçekçilerin bazı özellikleri olmalıdır Olric. Gelişigüzel insanlar bu mesleklerin içine girmemeli. Kitaplar ve çiçekler özel bir itina isteyen varlıklardır.”


“Bana yaşamasını öğretmediler. Daha doğrusu, bana her şeyin öğrenilerek yaşanacağını öğrettiler. Yaşanırken öğrenileceğini öğretmediler.”

"Korkuyoruz. Düşünmekten ve sevmekten korkuyoruz. İnsan olmaktan korkuyoruz.”

“Onları öfkeme layık bulmuyorum. Öfkem bana ait bir şey. Yakın hissetmediğim birine nasıl gösteririm onu.”

“Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna”

“Normal bir insan olmaya zorladılar, bana boş yere vakit kaybettirdiler. Olmayınca da, anormal dediler."

“ Beni ya şımartın, ya da kapı dışarı edin!' diye bağırırdı. ‘Yarı içtenliğe dayanmam zor benim. ”


“Gerçekle düş birbirine karışıyor; yalanın nerede bittiğini anlayamıyoruz. Tutunacak bir dalımız kalmıyor. Tutunamıyoruz.”

“Çıkarını düşünen insan, fakir de olsa, aynı derecede kötüdür. Belki biraz sevgi iyi yapar onu.”

Güzel bir rüyadan uyanmanın tatlı şaşkınlığını yaşayacaklar bir süre. Sonra unutacaklar. Unuttukları için de unutulacaklardır. Kendi güzelliklerini de -eğer bir güzellikleri varsa unutacaklardır. Yalnız sizin içinizde yaşayacaklardır, bunu bilmedikleri için de yaşadıklarını da bilmeyeceklerdir. Alışkanlıktan başka bir şey bilmedikleri için, sizin de yokluğunuza alışacaklardır.

İnsan, hareketlerine engel olabilirdi; fakat düşüncelerini nasıl durdurabilirdi? İnsan tabiatına bu kadar aykırı bir şey olamazdı. Düşünce suçundan söz etmek, anayasaya aykırıydı. 

Eşekli Kütüphaneci Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Eşekli Kütüphaneci Kitabında Geçen Özlü Sözler


Aziz Bey’in babası Mustafa Bey’in eşeğe kitapları koyup köy köy kitap dağıtması ve halkı aydınlatmak için elinden gelen fedakarlığı yapmasını anlatan bir kitaptır. Kitapta ayrıca Türk ve Yunan dostluğuna da yer verilmiştir. Dimitrios adında bir gencin Ürgüp’e gelerek yıllar önce burada yaşayan büyüklerine geldiği yer hakkında bilgi vermesidir. Okunması gereken güzel bir kitaptır.


Eşekli Kütüphaneci kitabında geçen özlü sözler şunlardır:


“Öyle dalmış ki Yüzyıllar süren uykusuna Uyandırmazsan uyanacak değil.” Fazıl Hüsnü Dağlarca.

“Ben başkan olsam, kitaplıklara önem veririm. Bir toplumun yerleşiminden küçük yerleşimine kadar her yerinde kitaplıklar varsa, halk kitap okuyorsa, o toplum her işine yetiş artacak parayı bulabilir. Akıl uyanmayınca kafa çalışır mı? Kafa çalışmayınca para kazanılır mı? Aklı uyandıracak olan da kitap, kitaplık. Ben böyle düşünüyorum.”

“Kızların okuması günah gibi bir anlayış büyüyor. Oğlan okursa kadı, kız okursa cadı olur diye bir sözü ataların sözü gibi söyleyip kuşaktan kuşağa yayıyorlar.”

"Köye kitaplık açmak, çöle çeşme açmak gibidir. Kitaplığın girdiği yerden bilinmezlik kaçar gider."

“Gönül dediğin bir sırça saraydır. Bir kez kırıldı mı, yapılmaz artık!”

“İnsan yükü ağırdır.”

“Eğer geleceği kurtarmak istiyorsak, kitapları asıl çocukları okutacağız. Elbet bu kitapların çok iyi seçilmesi gerekir.”

“Kitaplara yapılan kıyım halka yapılan kötülüktür bence.”

“Sizin Olimpos Dağı’ndaki gibi en, en yukarıda, her zaman karanlıkçılar vardır. Onlar halkın uyanmasından korkar. Uyanırsa, yönetemeyiz sanırlar. Doğrudur; yönetemezler. Çünkü halk uyanırsa, kendi kendini yönetir.”

“Halkın karanlıkta kalmasını isteyenler, araç olarak dini her zaman, her işe kattılar.”

Bilinmezliğin tarlasına bir küçük kültür fidanı diktim.”

“Cahilliği ancak okumakla yenebiliriz. Karanlığı okuyup öğrenmekle, ışıklandırmakla yenebiliriz.”


“İnsanda mantık olmalı, düşünce olmalı. Düşünce nasıl olur? Bilgiyle olur. Bilgi de kitaplardadır..”

“Ama çocuklar her türlü insanla bağlantı kurabilmek için sevim­li küçük köprülerdir.”

“Kitap sevgisi diye bir sevgi vardır sanırım. Ana sevgisi, kardeş sevgisi, yar sevgisi gibi bir sevgi. Bu sevgi insanın içinde doğuştan mıdır? Yoksa sonradan mı uyanır? Bunu bilmiyorum. Daha doğrusu, ben şöyle inanıyorum: kitap sevgisi de bütün öbür sevgiler gibi doğuştan vardır; ama uyuyordur. Onun zamanı gelince uyandırılması gerekir.”

“Konuk gelince bizde bütün zararlar kolaylaşır; asıl konuk gelmeyince işlerimiz zorlaşır.”

“Beyim diyor bizim yolumuz, köprümüz, çeşmemiz yok; kitaplığı ne yapacağız? Anlatıyorum ona: Eğer kitaplığınız olursa yolunuz, çeşmeniz, köprünüz de olur!”

“Cahilliği yok edecek ilaç bilim değil mi? Evet bilim. İşte o da kitapların içindedir. Cahilliği ancak okumakla yenebiliriz. Karanlığı okuyup öğrenmekle ,kafayı ışıklandırmakla yenebiliriz.”

“Siz bildiğiniz engeli koyun önümüze; biz bu dünyayı işte böyle seve seve yaşarız.”

"Kitap sevgisi diye bir sevgi vardır sanırım. Ana sevgisi, kardeş sevgisi, yâr sevgisi gibi bir sevgi."

“Halka ışık götürmek hiçbir yerde kolay değildir.”


“Gönlün sığdığı yere köy sığar!”

“Biz bu örümcekli kafadan ne zaman kurtulacağız? Kadını erkeğin arkasına atan, onunla bir mecliste oturamayan, bir çatı altında kadın erkek birlikte bulunmak gerekince araya perde geren toplum hiç bu çağın toplumu olabilir mi?”

"Az söz er yükü, çok söz eşek yüküdür."

“Sol kitap sağ kitap diye bir ölçü olur mu? Nitelikli kitap diye bir ölçü kullanılabilir belki En iyisi okurun düzeyini eğitimle yükseltip, yargıyı ona bırakmak, kitaplıkları yasaksız çalıştırmaktır.”

Eşekli Kütüphaneci Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

Eşekli Kütüphaneci Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

1) Dimitrios hangi ülkeden Türkiye’ye ziyarete gelmiştir?

A) Fransa

B) Amerika Birleşik Devletleri

C) İspanya

D) Yunanistan

 

2) Aziz Baba kaç yaşındadır?

A) 55

B) 43

C) 26

D) 71

 

3)  Eşekli Kütüphaneci  kimdir?

A) Aziz’in babası

B) Aziz’in amcası

C) Aziz

D) Murat

 

4) Aziz Dimitrios için annesine hangi yemeği yaptırmıştır?

A) Mantı

B) Etli ekmek

C) Sac kavurma

D) Yaprak sarması

 

5) Ürgüp’ün çok sevilen sanatçısının adı nedir?

A) Ali Ercan

B) Refik Başaran

C)  Bedia Akartürk

D) Aysun Gültekin

 

6) Mustafa Bey kaç köye eşekle kitap götürmüştür?

A) 7

B) 19

C) 30

D) 20

 

7) Aşağıdakilerden hangisi kitapta geçen özlü sözlerden birid eğildir?

A) İnsan yükü ağırdır.

B) Konuk gelince bizde bütün zorla kolaylaşır; asıl konuk gelmeyince işlerimiz zorlaşır.

C) Kitap sevgisi de bütün sevgiler gibi doğuştan vardır; ama uyuyordur. Onun zamanı gelince uyandırılması gerekir.

D) Kitap sevgisi diye bir sevgi doğuştan gelmez.

 

8) Ürgüp’ün ilk kitaplığı neredeymiş?

A) Kızılçukur

B) Temenni Tepesi

C) Asmalı Konak

D) Ürgüp Müzesi

 

9) Mustafa Bey2in eşinin adı nedir?

A) Hatice

B) Zeynep

C) Hanife

D) Zeliha


 

10) Aşağıdakilerden hangisi Mustafa Bey’in özelliklerinden biri değildir?

A) Bir işi yapamadığı zaman zorbalığa başvurur

B) Köy köy dolaşıp insanların kitap okumasını sağlamıştır.

C) Gerçek bir vatanseverdir.

D) Bir şeyi çok isteyip de yapamadığı zaman ağlar.

 

11)  Eşekli Kütüphaneci olayı dünyada yalnızca bizde var diyen kiş kimdir?

A) Dimitrios

B) Aziz Baba

C) Mustafa Bey

D) Osman Ersoy

 

 

12) Hangi ülkenin elçisi Mustafa Bey’i ziyaret etmiştir?

A) Rusya

B) Amerika

C) İngiltere

D) Suriye

 

13) Mustafa Bey gittiği köydeki çocuklara hangi oyunu oynatmıştır?

A) Saklambaç

B) Körebe

C) Küp oyunu

D) Yakantop

 

14) Ürgüp’te ilk gezici kütüphane kaç yılında kurulmuştur?

A) 1990

B) 1957

C) 1943

D) 1994


 

15) Mustafa Bey kaç köye kitaplık açmıştır?

A) 5

B) 6

C) 7

D) 8

 

16) Mustafa Bey onu kıskanan ve ona iftira atan bazı çevreler yüzünden kaç yaşından emekliye ayrılmak zorunda kalmıştır?

A) 45

B) 55

C) 50

D) 39

 

17) Mustafa Bey en çok neye üzülmüştür?

A) Maaşının elinden gitmesine

B) Bir daha kitap okumayacak olmasına

C) Dimitrios’a iyi davranmadığına

D) Bakanlık görevlilerinden kimsenin ona sahip çıkmayışına ve onun hakkını savunmayışına

 

18) Kimler kan kardeşi olmuştur?

A) Mustafa ve Dimitrios

B) Aziz Baba ve Dimitrios

C) Murat ve Dimitrios

D) Dmitrios ve Hanife

 

19) Hangi şehirler kardeş şehir olarak kabul edilmiştir?

A) Ürgüp ve Larisa

B) Ürgüp ve Atina

C) Ürgüp ve  Selanik

D) Ürgüp ve Yanya

 

20) Aşağıdakilerden hangisi Eşekli Kütüphaneci kitabının yazarıdır?

A) Yılmaz Güney

B) Fakir Bayburt

C) Yaşar Kemal

D) Kemal Tahir

 

 Cevaplar:

1.d   2. c   3.a  4.a   5.b  6.c   7.d  8.b   9.c  10.a   11.d   12.b   13.c   14.b   15.d   16.b   17.d   18.b  19.a  20.b

Kip Kardeşler Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

Kip Kardeşler Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları


1)  Yeni Zelanda limanlarında duran gemilerden birinin adı neydi?

A) James

B) Ranger

C)  Revenge

D) Whydah

 

2) Geminin kaptanın adı nedir?

A) Balt

B) Mod

C) Jim

D) Gibson

 

3)  Gemiyi ele geçirmek için kaptanı öldüren ve  Kip Kardeşlere iftira atan kişiler kimlerdir?

A) Balt ve Mod

B) Jim ve  Havkins

C) Burnes ve Hob

D) Vik ve Jim

 

 

4)   Aşağıdakilerden hangisi gemi kaptanının özelliklerinden biri değildir?

A) Usta bir denizciydi.

B) İşini çok iyi yapan başarılı bir tüccardı.

C) Eskiden öğretmenlik yapmıştı.

D) Havkins ile iyi arkadaştı.

 

5) Kaptanın oğlunun adı nedir?

A) David

B) Nat

C) Jim

D) Henry

 

6)  Kaptan ve gemisi nereye gidiyormuş?

A) Türkiye

B) Yeni Zelenda

C) Rusya

D) İsveç

 

7) Kaptan ne ile öldürülmüştür?

A) Tırtıllı hançer

B) Tabanca

C) Fare zehri

D)  Büyük bir odun parçası

 

8)  Kip Kardeşler  ile ilgili hangi bilgi doğru değildir?

A) Yardımseverdir.

B) Nankör değillerdir.

C) Katil değillerdir.

D) Biraz sorumsuzdurlar.

 

9) Katil nasıl bulunmuştur?

A) Fotoğraflar sayesinde

B) Katillerin konuşmaları dinlenmiş

C) Katiller takip edilmiş

D) Katiller suçlarını itiraf etmişlerdir.

 

10) Kip Kardeşler adlı kitap kimin eseridir?

A) Jules Verne

B)Mark Twaın

C)  Carlo Collodi

D) Elise Kova.

 

 Cevaplar:

1. a  2.d   3.a   4.c   5.b   6.b   7.a  8.d   9.a  10. b