Aziz Nesin’in Zübük Kitabında Geçen Ders Verici Nitelikteki Özlü Sözler

 

Aziz Nesin’in Zübük Kitabında Geçen  Ders Verici Nitelikteki Özlü Sözler


Eser, "Zübük" olarak adlandırılan madrabaz politikacı tipine ve bu tipi yaratan toplumsal yapıya dair bir eleştiridir.


Zübük adlı eserde geçen anlamlı sözler şunlardır:


"Zübük nedir bilir misiniz? Üstünde haram çul, cebinde haram pul, elinde kur-an dilinde yalan, din istismarı üzerinden siyaset yapan, ahaliyi birbirine düşürüp kırdıran, muhalefet edene dinsiz, imansız, hain yaftası yapıştıran, gözleri fitne fecir okuyan, kurnaz, hileci, sinsi, ahlaksız, vicdansız, riyakar siyasetci tiplemesidir..."

“Görgüsüzlük desen, değil; işte helanın en güzelini yıllarca görmüşler, temizlemişler, kullanmışlar da... Ama yine de kendilerine hela yapmıyorlar. Görmek, tek başına bir işe yaramıyor. Kişinin o gördüğünü alacak, benimseyecek bir düzeye yükselmesi gerekiyor. O yere yükselmedikçe, ne görse boş... Bunlar yıllarca temizledikleri helaların kendileri gibi insanlar için değil, yalnız kapıcı, odacı durdukları han ve apartmanlarda yaşayan insanlar için olduğunu sanıyorlar.”


“İşte biz bu halka ‘akıllı, bilgili, anlayışlı, sezgili’ diyoruz. Yalan. Onları da, bizi de kandırmışlar, aldatmışlar. Biz de o yalanlara aldanıp körü körüne halk dalkavuğu olmuşuz. Acı gerçekleri öğrensek, öğretilmeden, eğitilmeden halkın bilgili, anlayışlı olamayacağını kavrasak, o zaman ne yapmamız gerektiği üzerinde düşüneceğiz. Ama, ‘Halk bilir, anlar...’ deyince düşünceye yer kalmıyor artık.”

"Dağ eşkıyası eskidenmiş. Şimdi eşkıyalar şehre inmiş de kanun kitabına bakıp bakıp maddeye uygun adam soyuyorlar."

"Şimdi çok iyi anladım ki, Zübük bir tane değil, biz hepimiz birer zübüğüz. Bizim hepimizin içinde zübüklük olmasa, bizler de birer zübük olmasak, aramızda böyle zübükler büyüyemezdi. Hepimizde birer parça olan zübüklük birleşip, işte başımıza böyle zübükler çıkıyor. Oysa zübüklük bizde, bizim içimizde. Onları biz kendi zübüklüğümüzden yaratıyoruz. Sonra, kendi zübüklüklerimizin bitek Zübük'te birleştiğini görünce ona kızıyoruz."


“Gerçekten bu halkın bilip öğrenmesini istememişiz. İsteseydik, önce halkımızı bütün acı gerçekleriyle tanır, ondan sonra ne yapmamız gerektiğini düşünürdük.”

"Sayın büyüklerim, sevgili hemşerilerim. Bizim başımıza her ne kötülük gelmişse bilgisizlikten gelmiştir. Biz bilgisizlikten çok çektik, daha da çekmekteyiz."

Fatih Harbiye Romanı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

Fatih Harbiye Romanı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

1) Neriman’ın çocukluk arkadaşının adı nedir?

A)  Şinasi

B) Şemsettin

C) Şuayip

D) Mustafa

 

2) Neriman’ın babasının adı nedir?

A) Fazıl Bey

B) Faiz Bey

C) Fatih Bey

D) Ferit Bey

 

3) Faiz Bey kızı ile kimin evleneceğini düşünür?

A) Şinasi

B) Kuzeni

C) Yeğeni

D) Ali

 

4) Neriman ve ailesinin oturduğu mevkiinin adı nedir?

A) Esenler

B) Fatih

C) Cihangir

D) Nişantaşı

 

5) Neriman’ın tanıştığı zengin genç olan Macit adlı kişi nerede oturmaktadır?

A) Harbiye

B) Pendik

C) Maltepe

D) Kartal

 

6) Macit Neriman’ı neye davet eder?

A) Nişan törenine

B) Düğün törenine

C) Baloya

C) Bir arkadaşının doğum gününe

 

7)  Neriman baloya gitmek için babası ona nasıl izin verir?

A) Gece on iki olmadan eve gelmesi koşulu ile

B) Baloya Şinasi ile gitmesi koşuluyla

C) Derslerine çok iyi çalışması koşuluyla

D) Yeni kıyafet almaması koşuluyla

 

8)  Neriman neyden etkilenerek baloya gitmemiştir ve babasının sözünü dinleyerek Şinasi ve babası ile nihayet huzurlu günlerine dönebilmiştir?

A) Kendini intihar eden genç bir kızın yaşam öyküsünden

B) Macit’in serseri tipli olmasından

C) Kendisini düşük görmesinden

D) Macit’in ailesinin Neriman’ı gelin olarak kabul etmeyişinden

 

9) Tanzimat'tan kopup gelen, Milli Mücadelede ve sonraki yıllarda alevlenen Batılılaşma hareketlerinin Türk tipindeki ve cemiyetindeki etkilerini inceleyen Fatih Harbiye kitabının yazarı aşağıdakilerden hangisidir?


A) Ahmet Hamdi Tanpınar

B) Tarık Buğra

C) Peyami Safa

D) Memduh Şevket Esendal

 

10) Neriman’ın en yakın arkadaşının adı nedir?

A) Fahriye

B) Asuman

C) Aslı

D) Fatma

 

11) Neriman hangi iki semti birbirine zıt olarak görür?

A) Fatih- Harbiye

B) Cihangir- Nişantaşı

C) Fatih- Avcılar

D) Kartal- Esenler

 

12)  Faiz Bey’in sık sık okuduğu kitabın adı nedir?

A) Mesnevi

B) Savaşçı

C) İnce Memed

D) Divan-ı Hikmet

 

 

 Cevaplar:

1. a   2.b  3.a   4.b  5.a  6.c   7.b  8.a   9.c   10.a   11.a   12.a

Cumhuriyet Dönemi Yazarlarından Nezihe Meriç’e Ait Sözler

 

Cumhuriyet Dönemi Yazarlarından Nezihe Meriç’e Ait Sözler


Cumhuriyet Dönemi yazarlarından olan Nezihe Meriç eserlerinde kadınlar ve çocuklardan bahsetmiş ve bunların sorunlarını dile getirmiştir.

“Yeni dost­luklar kuracak yürek kalmadı artık bizde. İşimiz çok üstelik; yorgunuz.”

“Yaşadığımız hayat, bize çok küçük yaşta, kan bağlarının değil, kafa arkadaşlığının asıl olduğunu öğret­mişti.”

“Düşünüyorum, okuyorum, öğreniyorum. Bu, çevremdeki günlük hayatını yaşayan, düşüncesi, ancak bu çerçevenin içinde doğup gelişenlerden, biraz daha ayrılmama sebep oluyor.”


“Çocukken yalnız ihtiyarlar ölür sanırdık.”

“İnsan sevmeli ha­yatta, anlatabiliyor muyum, insan ille sevmeli. Bu ne bileyim seçtiği işi mi olur, şiiri, romanı, resmi, sanatı diyelim, bir şeyi...”

“Birbirimizi konuşmadan anladık. Bu önemli benim için işte.”

“Daha duygulara yer var yüreğimizin aydınlık köşesinde.”

“Tanrım nasıl dayanmalı. Nasıl güçsüzüz çevreye karşı. Nasıl böylesine geri, böylesine cahil olabiliyoruz.”

“Çevremiz öyle mutsuzluklarla dolu ki Berni, kasıla kasıla yaşıyoruz. Sevincimiz çocuksu bir sevinç.”

“Bir şarkının, belli aralıklarla yinelenen en güzel yeri gibidir annemin gülüşü.”

“Bilmediğimiz ne çok şey var. Tanımadığımız insanlar, ne çok, ne çok yeryüzünde. Bir ilde yaşıyoruz; o ilin so­kaklarında, yollarında geziyoruz. Vitrinlere bakıp, sinemalara gidip, bir duygulanışlar, sıkıntılar içinde birbirimizi tanımadan yaşayıp ölüyoruz. Ne garip!”


“Müzik ve kitap vardı yaşamak için, onlarsız yaşaya­mayız sanırdık.”

“Günler boyunca, küçük küçük birçok şey birikiyor. Özleyişler, anlaşmazlıkların getirdiği kırılışlar, parasızlığın getirdiği, insanın mutlu olma gücünü zorlayan sıkıntılar, içlenmeler, çağrışımlarla gelen anılar.”

“Bulaşmamayı yeğlerim her zaman; tepemin atmasına izin vermem. Ama, bir de bunu yılan gibi yapanlar var. Bunlar kendilerini pek bilgili, pek usta sandıklarından, bir insanı, sözüm ona aşağılamalarını, küçük görmelerini, değersiz, sıradan bulmalarını satır aralarına sıkıştırarak, dolaylı olarak dokundurmaya çalışırlar. Ben derler, ben varım ya ben, şunları şunları bilirim, şöyle şöyle birinciyim, bana erişmek olası mı! Ne denir ki bunlara! Acınır. Yazık! İnsan, sevmeyi, hoşgörüyü, okuduklarından, yaşam boyunca öğrendiklerinden elinde kalanı değerlendirip, sevgiye, hoşgörüye erişme erdemini edinememişse ona acınmaz mı! Nedir bu hırs, bu sevgisizlik!”

Abraham Lincoln Sözleri

 

Abraham Lincoln Sözleri


Engelli olmasına rağmen Amerika Başkanı olan ve Amerika'da köleliği kaldıran büyük bir devlet adamıdır Abraham Lincoln. Ona ait sözler şunlardır:


Kuşku ve kıskançlık hiçbir insana, hiçbir durumda faydalı olmamıştır.   

Bana okuduğum kitapların en güzelinin hangisi olduğunu sorarsanız söyleyeyim; Annemdir .   

İnsanlardan çoğunun mutluluğu ve mutsuzluğu, kendi düşünce ve inanışlarına bağlıdır.  

Güç süreklidir; ama gücün kazandığı zaferlerin ömrü pek kısa olur.  

Tecrübeme göre eğitimsiz kimselerin erdemleri de azdır.  

Ne kadar mutlu olmaya karar vermişseniz o kadar mutlu olursunuz. 

Konuşup da aptallığınızı ortaya koyacağınıza, konuşmayın da hiç olmazsa herkesin şüphesi kalsın.  

Kuşku ve kıskançlık hiçbir insana, hiçbir durumda faydalı olmamıştır.   

Alkışlara inanmayın; çoğunluk alkışlıyorsa iyi, güzel, ama alkışlayanlar ya dalkavukların elleriyse.   


Aynaya baktığında başka birini görmek istemiyorsan kendin gibi ol.  

Neredeyse bütün erkekler güçlüklere dayanabilir, ama bir adamın karakterini test etmek istiyorsan, ona güç ver.  

Dünyanın büyük adamları okullarının en büyük öğrencileri değildi; çoğu zaman en büyük okulları bitirenler de hayatın büyük adamları olmamışlardır. 

Koyunla kurdun özgürlüğün tanımı üzerinde anlaşamadıkları açıktır; ve aynı anlaşmazlık insanlar arasında da hala vardır.  

Evsiz biri başkasının evini yıkmaya çalışmamalı, çalışıp kendine bir ev yapmalıdır.  

Önemli olan hayatınızdaki yıllar değil, yıllarınızdaki hayattır.  

Hayvan haklarını da insan hakları kadar destekliyorum. Tam bir insan olmanın yolu budur.  

İnsanın asıl karakteri eline kuvvet geçtiğinde ortaya çıkar.

Yarın geride kalan ömrümüzün ilk günüdür. 

 

Uşak olmayı istemediğim gibi, uşak kullanmayı da sevmem; benim demokrasi anlayışım budur.  

Eğer karşınızdaki kişiye, bütün kalbin ve yeteneklerinle yardım etmeyi kabul edebiliyorsan, işte o zaman onu eleştirebilirsin. Bu olumlu eleştiridir.  

Koyunla kurdun özgürlüğün tanımı üzerinde anlaşamadıkları açıktır; ve aynı anlaşmazlık insanlar arasında da hala vardır.  

Yarın geride kalan ömrümüzün ilk günüdür. 

 Koyunla kurdun özgürlüğün tanımı üzerinde anlaşamadıkları açıktır; ve aynı anlaşmazlık insanlar arasında da hala vardır.  

Ünlü Bir Engellinin Hayatı

 

Ünlü Bir Engellinin Hayatı


1809 ve 1865 yılları arasında yaşamış olan Abraham Lincoln’ın elleri ve parmakları birbirine göre orantısızdı, ayakları ince ve uzundu.  Gözlerinde de sorun vardı.  Gözleri miyoptu ve yüz şeklinde Marfan Sendromu bulunduğunu gösteren işaretler vardı. Abraham Lincoln, siyasi hayatına  başarısızlıklarla başlamıştır.  Tüm yenilgilere rağmen çalışmaktan, mücadele etmekten asla vazgeçmemiştir. Çünkü pes ederse başarısız olacağını biliyordu ve neye inanırsa onu da yaşayacaktı.


 Bunun için başarıya odaklanmayı tercih etti ve  büyük çalışması sonucu Amerika Birleşik Devletleri’nin unutulmaz başkanları arasında yer aldı ve Amerika Birleşik Devletleri’nde köleliği kaldıran başkan olarak adını tarihe yazdırmıştır. Kendi  döneminde çıkan Amerikan İç Savaşında  Amerikan ulusunu anayasal bir birlik olarak savunmak için Birleşik Devletler birliğini yönetti, savaşı kazandı. Dört yıllık başkanlık sürecinde köleliliği ortadan kaldırmayı ve Amerika Birleşik Devletleri ekonomisini modernleştirmeyi başardı. Suikast sonucu öldürülen ilk Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olarak da tarihe geçmiştir. Kendisi gelmiş geçmiş en iyi Amerika Devlet başkanları arasında gösterilir.


Abraham Lincol’a ait şu sözler de çok önemlidir:

"İnsanlardan çoğunun mutluluğu ve mutsuzluğu, kendi düşünce ve inanışlarına bağlıdır."  

"Hiçbir şeyden asla vazgeçme çünkü vazgeçenler yalnızca kaybedenlerdir."  

"Hatadan korkan bir insan hiçbir şey yapamaz."  

20 Atasözü ve Anlamları

 

20 Atasözü ve Anlamları


Atasözlerimiz atalarımız tarafından söylenmiş olup ve bizlere mesaj veren güzel ve anlamlı sözlerdir.

20 Atasözü ve anlamı şu şekildedir:


* Her zevalin bir kemali, her kemalin bir zevali vardır: Bir iyilik kalmadığı gibi makam da kalıcı değildir. Gün gelir kişi bulunduğu makamı başka birisne bırakabilir. Onun için koltuk sevdalısı olmamak gerekir.

*Herkes evinin ağasıdır: Her insanın saygınlığı kendi çevresindedir.

*Hastayı döşek bilir, ölüyü teneşir: İnsanın değeri hasta olduğu zaman yada öldüğü zaman bilinir.

*Hasan almaz, basan alır: Oyuna bakan değil, oyuna katılan kazanır.


*Gemisini batıran sandalını aramaz: Büyük işlerle uğraşan kimseler küçük işlerin peşinde koşmazlar.

*Diken battığı yerden çıkar: İnsan sıkıntıya düştüğünde, bunun nedenlerini ayrıntılı araştırıp  nedenleri ortadan kaldırırsa sıkıntıdan da kurtulur.

*Akçeli adamdan dağlar korkar: Maddi gücü çok iyi olan varlıklı kimseler herkesi etkiler, hatta korkutur.

*Akacak kan damarda durmaz: İnsan ne kadar önlemini alırsa alsın olacak olan yine olur, alın yazısında olan gerçekleşir.

*Balta sapını yonamaz: İnsan en küçük bir iş için bile  başkasına gereksinim duyar.

*Baş eğmekle baş ağrımaz: Kişi çevresindekilere karşı saygılı ve uyumlu olduğunda daima kazanır.

*Bardağı taşıran son damladır: Kimi insanlar yeteri kazar kazandığı halde daha çok kazanmak isterken başlarını derde sokarlar.

*Haddini bilmeyene bildirirler: Etrafındaki önemsemeyerek yetkili olmadığı konularda çok bilmişlik taslayanlara sert karşılıklarla gereken dersler bir güzel verilir.


*Her duaya amin denilmez: İnsan her istediğini ve her dilediğini elde edemez.

*İşemekle deniz pis olmaz: Doğruluğu ve dürüstlüğü herkesçe kabul edilen bir kimse aşağılık kimselerce atılan iftirayla kirletilemez.

* İtbaşı terkide durmaz: Huysuz kimseleri zapt etmek zordur.

*İşleyen el, ele açılmaz: Çalışan, üreten kimse başkalarına muhtaç olmaz.

*İşlek kuyunun suyu tatlı olur: Çok kullanılan kuyunun suyu her zaman temiz olur.

İt atarsa kurt kapar: Bir kimsenin beğenmediği bir şeyi, ona ihtiyacı olan bir başkası hemen alabilir.

*İşte at, işte meydan: İş yapmak isteyen veya işten kaçmayan için her zaman yeterli ve elverişli ortam bulunur.

Görme Engellilere Mektup

 

Görme Engellilere Mektup


Mektubuma asıl engelin bedende değil yürekte olduğunu söyleyerek başlamak istiyorum. Çünkü yürek katılaşmışsa, yürekte sevgiden, empatiden ve merhametten eser kalmamışsa işte en büyük engel o zaman başlamıştır diyorum değerli arkadaşlarım, kardeşlerim!

 

Sevgili arkadaşlarım,

Biliyorum ki hayata sizler biraz daha fazla  zorluklarla başladınız. Kiminiz doğuştan dünyayı göremedi, kiminiz ise sonradan geçirdiği  bir hastalık, bir kaza ya da herhangi bir nedenden dolayı dünyayı göremedi. Dünyayı, yaşadığın çevreyi görmemek demek hayat yaşanılmaya değmez demek değildir. Asıl olan her şeye rağmen hayata dört elle tutunabilmek ve inadına yaşama sevincini kaybetmemektir. Çünkü yaşam her şeye rağmen güzeldir. Görmeyebilirsiniz ama duyuyorsunuz, konuşuyorsunuz, sevdiğinize sevdiğinizi söyleyebiliyorsunuz. Tüm bunlar için bile yaşam, yaşanılmaya değmez mi sevgili kardeşlerim, yol arkadaşlarım, akranlarım!

 

Değerli güzel insanlar,

Yaşadığınız zorlukların neler olduğunu biliyorum, kendimi sizin yerinize koyuyorum ve biz bedenen hiçbir engeli olmayan ama ruhen çok engeli olan kişiler ne yazık ki sizin yaşadığınız zorlukların neler olduğunu bazen unutuveriyoruz ve şımarıkça davranışlar sergileyebiliyoruz ve sahip olduğumuz yetilerin kıymetini bilemeyebiliyoruz. Oysa az bir düşündüğümüzde her halimize şükretmemiz gerektiğini anlamamız ve size her türlü zorlukta yardım etmemiz gerekir. Sizlerle arkadaş, kardeş, yol arkadaşı olmak istiyoruz. Siz bizlerden ne zaman yardım isterseniz her zaman yanınızda duracağımıza söz veriyoruz. Çünkü hayat insanın insan değer vermesi ile, insanın insana sevgisini hissettirmesi ile anlam kazanır ve yaşanılmaya değer olur.

 

Biliyorum çok istiyorsunuz bahar mevsiminde açan çiçekleri görmeyi, kış mevsimi geldiğinde karın nasıl yağdığını ve rengini, sonbahar mevsimi geldiğinde sararan yaprakların ağaçtan yavaşça düşmesini izlemeyi, yaz mevsimi geldiğinde rengarenk meyvelerin rengini ve daha birçok şeyi… Anlıyorum sizi hem de yürekten anlıyorum ve derinden hissediyorum neler hissettiğinizi…  Keşke siz de görebilseydiniz, keşke diyorum ama hayat bazen istemediğimiz şeyler çıkarabiliyor karşımıza. Ne yazık ki hiç birimizin bu dünyada garantisi yok. İki saniye sonra hayat bize ne sürprizler getirecek bilemiyoruz. Çünkü hayatın nerede, nasıl, ne şekilde başımıza neler getireceğini bilemiyoruz ve kaderimizi kendi elimizle belirleyemiyoruz.


 Güzel kardeşlerim,

 Belki göremiyorsunuz ama anne ve babanızı, kardeşlerinizi onların sevgisini, sıcaklığını hissediyorsanız ne mutlu size. Çünkü o kadar çok gözleri ile  görebilen ama ruhen göremeyen aileler var ki ama sevgiden mahrum, ilgiden mahrum. Yani bazen her şey de görmek olmuyor. Önemli olan sevgi, değer, şefkat ve yüreğindeki merhamet oluyor sevgili güzel arkadaşlarım. Ne zaman bana ihtiyacınız olursa hep yanınızda olacağım ve sizin gibi değerli insanların arkadaşı olmaktan gurur duyacağım. Sizi çok seven, size değer veren bu arkadaşınız selam eder ve sizi gözlerinden öper. Sevgi ile, ilgi ile kalın. Allah’a emanet olun.


Yazan: Bir  arkadaşınız, bir yoldaşınız, bir kardeşiniz...

İnsanların Ön Yargılı Davranmalarının Sebepleri Neler Olabilir? Araştırınız.

 

İnsanların Ön Yargılı Davranmalarının Sebepleri Neler Olabilir? Araştırınız.


 Ön yargı bir kişi ya da bir şey hakkında yeterli bilgiye sahip olmadan bir değer yargısı geliştirmek ya da taşımak anlamına gelir. Yani tanımadığımız, özelliklerini bilmediğimiz insan hakkında kesin yargılara kapılırız ve   o kişi ya da kişiler hakkında yanlış izlenimler edinebiliriz. Bu da bizi  hoşgörüsüz bir insana dönüştürür.

İnsanların ön yargılı olmalarının nedenleri şunlardır:

* Yetiştiği ortam. İnsan içinde bulunduğu çevreden etkilenir. Oranın kültürel değerlerinden, yaşam tarzından, insanlara bakış açısından etkilenir ve o da içinde yaşadığı kişiler gibi  başka insanalar karşı ön yargılı olur ve katı bir tutum sergiler.

* Sevgi ve empati kurma becerisinden yoksun yetiştirilme biçimi

*Kişinin kendisini başkasından üstün görme düşüncesi

*  Belirsizliği azaltma: Belirsizlik durumlarında insanlar, önyargı geliştirerek dünyayı daha anlaşılır hale getirmeye çalışabilir.

*Herhangi bir gruba üye olma durumu: İnsanlar, bir grup üyesi oldukları zaman diğer gruplara karşı olumsuz düşünebilir ve önyargı geliştirebilir.

*Kalıpyargılar:  Kalıpyargılar ne yazık ki önyargılara zemin hazırlar ve otomatik olarak ortaya çıktığı için değiştirmesi oldukça zordur.

*Sosyokültürel faktörler: Toplum içinde yaşayan bireylerin yaşam alanlarındaki gruplar, etnik kökenler ve bunlara bakış açıları, farklı düşünce tarzları ve kişilerin yaşam şekilleri gibi pek çok çevresel faktör aslında önyargılar için çok belirleyicidir. 


*Engellenme: Psikanalistlere göre özellikle de çocuk yaşlardaki engellenmeler çeşitli duygusal gerilimler ortaya çıkarır ve bunlara bağlı olarak ilerleyen zamanlarda karşılaşılan durumlarda bu duygusal gerilimler kendini önyargı olarak ortaya çıkarabilir.

*Kusurlu kişilik ve zayıf karaktere sahip olan insanlar da ön yargılı olur.

Aşağıdaki Metinde Geçen Bazı Kelimelerin Anlamları Verilmiştir. Anlamları İlgili Oldukları Kelimelerle Eşleştiriniz. 5. Sınıf Türkçe Kitabı

 

Aşağıdaki Metinde Geçen Bazı Kelimelerin Anlamları Verilmiştir. Anlamları İlgili Oldukları Kelimelerle Eşleştiriniz. 5. Sınıf Türkçe Kitabı


1) Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümüne Kültür denilir. Ya da bir toplumun maddi ve manevi değerlerinin hepsine birden kültür denilir.


2) Bir üniversiteye bağlı veya bağımsız bir kuruluş olarak genellikle araştırma yapan ve bazı durumlarda öğretime de yer veren eğitim kurumuna Enstitü denilir.

3) Mesleği desen yapmak olan kimseye  Desinatör denilir.

4) Grafik tasarımcısına  grafiker denilir.

5) Üst düzeyde uygulayıcı meslek elemanı yetiştiren yükseköğretim kurumuna akademi denilir.

6) Belli bir yöre ile ilgili, yerel olana da yöresel denilir.


Metinde sorulan kavramlar ve cevapları yukarıda güzel bir şekilde yazılmıştır. Kültür, Desinatör, akademi, yöresel, grafiker, enstitü, sanat. Burada sadece sanatın anlamı verilmemiştir. Sanat kavramının anlamı ise şudur:

Sanat: halkın duyu ve duygularına dokunmaya yönelik gerçekleştirilen insan çalışmalarının tümünü bir araya getiriyor. Resim gibi heykel, video, çizim, fotoğraf, dans, edebiyat, müzik da birer sanattır. 

Sanat Denilince Aklınıza Neler Geliyor?

 


Sanat Denilince Aklınıza Neler Geliyor?


Yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesine sanat denilir. Sanat deyince aklıma edebiyat, resim, müzik, heykel, sinema, mimari, tiyatro aklıma geliyor. Çünkü bu kavramlar sanatı içinde barındıran ve sanatı gerçek yaşamda yaşatan kavramlardır. Sanat denilince aklıma incelik geliyor. Göze, kulağa hoş gelen şeyleri sanat olarak nitelendiririm. 


Örneğin; Bir tiyatroya gittiğimizde oradaki oyuncular bizi hem güldürür hem de düşündürürse işte onlar sanat yapmış olur. Böylece hem eğlenmiş oluruz hem de hayata dair güzel mesajlar almış oluruz. Sevdiğim bir sanatçının konserine gittiğimde onun sesi beni benden alır ve beni çok mutlu eder. Dinlediğim müzikler sayesinde kendime gelirim ve kendimi daha dinç ve daha neşeli hissederim. Bir edebi roman okuduğum zaman, bir sinemaya gittim zaman sanattan faydalanmış olurum ve sanatın güzelliklerine katılmış olurum. Sanat denilince aklıma gelen şeyler bunlardır. Sanat kavramı her insana göre farklı olabilir. Örneğin birine göre müzik, bir başkasına göre sinema, bir başkasına göre de müzik olur. Yani sanat kavramının ne olduğu kişiye göre göreceli olabilir.


Genel anlamıyla baktığımızda ise yukarıda saydığımız kavramların hepsi sanatın içine giren kavramlardır. Mustafa Kemal de sanata çok önem vermiş ve sanat ile ilgili şu sözü söylemiştir: Sanat güzelliğin ifadesidir Bu ifade sözle olursa şiir, nağme olursa musiki, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltraşlık, bina ile olursa mimarlık olur.”