30 Tane Mecaz Anlam İle İlgili Örnek Cümleler

 30 Tane Mecaz Anlam İle İlgili Örnek Cümleler


1. Annem sekiz çocuğu yetiştirmekten dolayı çok yıpranmıştı.

2. Komşumuz Aysel Hanım yağlı kapı bulunca bize bir daha nasılsın diye sormadı.

3. Okulumuza yeni gelen öğretmen ağırbaşlı biriydi.

4. Hiçbir suçu olmayan kızcağıza leke sürmüştü o kötü insanlar.

5. Sınavı kazanamadı diye aile içindeki herkes ablama yüklenmişti.

6. Kardeşim babamın sözlerini dinlemediği için hayatın acı yönünü kendi deneyimleri ile görmüştü.



7. Yeni tanıştığım arkadaş çok cadı biriydi. ( huysuz, geçimsiz)

8. Ahmet Amca karanlık işler yaptığı için bir geze ansızın mafya tarafından kaçırılmıştı.

9. Yaşadığı kötü olaylar sonucunda yıkılan teyzem artık bir ölü gibiydi.

10. Hamuru iyi olan insanlar gerek bize ( Mayası,özü, kökeni, geçmişi anlamında kullanılmıştır.)

11. Çocuklar yaramazlık yaptığı için babam onları eve hapsetmişti.



12. Amcam eşinin boğazına iyi bakardı.

13. Gül ablamın gelinliğine bitmiştim.

14. Sınıf arkadaşım Betül’ün sesi bülbül gibiydi.

15. Ailedeki herkes yine yengemin büyüsüne kapılıp ona inanmıştı.

16. Asalakça yaşamak onun için sıradanlaşmıştı.

17. Adam gibi davranmayı bir türlü öğrenememişti.



18. Kendini alçaltıcı hareketler yapmayı bir türlü bırakamıyordu.

19) Dedemin komşu Ahmet Amcaya alerjisi vardı.

20.  Altın kalpli insanlar gerek bu devirde.

21. Akşama eve  sarhoş gelen babam sabaha doğru ayılmıştı.

22.  Çocuklar çok fazla şımarttığı  için onlar da azıtmıştı.

23)  Ömrümüzün baharı birlikte geçsin diyordu adam sevgilisine.

24. Halamın işleri gitgide büyümüştü ve halam artık varsıl kimse olmuştu.

25. Yengem abimin gözünü iyi boyamıştı.




26. Küçük Ayşe anneme başından geçenleri anlatarak içini  boşaltmıştı.

27. Bu çatlak kız da nerden çıktı dedi babaannem?

28. Ablam bu sabah yine çatacak kişi arıyordu.

29. Bu dağ adamı ile uğraşmanın bir faydası olmayacaktı.

30. Fırıldak insanlardan olmayın derdi dedem hep.

Kadına Şiddet İle İlgili Uygun Başlık Bularak Kompozisyon Yazınız.

 Kadına Şiddet İle İlgili Uygun Başlık Bularak Kompozisyon Yazınız.

 Kadın Şiddetinin  İnsanlığa Verdiği Zarar


Toplumda  en çok cefayı çeken, sevdikleri için her türlü fedakarlığa katlanan, yeri geldi mi erkeği ile savaşa bile katılmaya hazır olan kahraman ve kıymetli kadınlarımızdır. Sadece savaş anın da mı? Elbette hayır. Kadınlarımız her iş kolunda becerikli kimselerdir. Kadınlarımızın bunca emeğine , bunca alın terine rağmen  onlara işkence yapan, acı çektiren kimseler dışarıda elini kolunu sallayarak  gezmektedir.  


Şiddet adı üstünde kötü bir kavramdır. İnsana karanlığı, dinmek bilmeyen öfkeyi ve acıyı çağrıştırır. Şiddet ister psikolojik, ister sosyolojik isterse fiziksel olsun  bunların hiçbir anlamı yoktur. Çünkü hepsi de aynıdır ve hepsi de insanda tramva yaratır. Kadına şiddet, kadına kalkan el bir erkek tarafından yapılıyorsa bu son derece aşağılık bir davranıştır. 


Erkeğe yakışan kadını korumak, kollamak ve ona kibar davranmaktır. Kadınları dövün, vurun, yaralayın. Bizler de film seyreder gibi seyredelim. Yok öyle bir dünya. Şiddetin her türlüsüne açıkça tepki göstermeliyiz, susmamalıyız. Unutmayalım ki rahmetli gazeteci  Uğur Mumcu’nun şöyle bir sözü vardır: 

İnsan sadece konuştuklarından değil, sustuklarından da sorumludur.”  Kadına yapılan şiddete bugün susanlar , tarafsız kalmaya çalışanlar yarın aynı şey kendi başına geldiğinde halinden şikayet etmesin. İşte tüm bunlar için susmamak gerekir, şiddete hayır demek gerekir. Kadına şiddet hemcinsi tarafından yapılırsa işte bu kadınlar adına daha da utanç verici bir durumdur. Bu konuda çok önemli bir konuya değinmek istiyorum. Özellikle erkek çocuğu annelerine söyleyecek birkaç sözüm olacak. 

Sevgili Anneler!


Sakın ola ki erkek çocuklarınızı kaba ve eğitimsiz yetiştirmeyin. Erkektir yapar, erkektir bir şey olmaz vb. gibi anlamsız ifadeleri bir kenara bırakın ve çocuklarınızı insan olmak için yetiştirin. Onlara sevgiyi, merhameti, küfürlü davranışlarda bulunmamayı öğretin. Burada bu görev sadece anneye düşmemektedir. Babaya da  çok büyük sorumluluklar düşmektedir.


 Baba çocuğuna model olmalı ve ona ilk olarak güzel ahlakı, insan ilişkilerini öğretmeli ve kendi davranışları ile ona model olmalıdır. Bugün kadına şiddet ile ilgili olaylara baktığımız zaman şiddet uygulayan  kişinin geçmişi incelendiğinde ailede büyük problemler olduğunu görmekteyiz. Tabi ki istisnai durumlar da olabilir. Ailesi iyi örnek olan çocuklar ve ailesi kötü örnek olan çocuklar arasında uçurum vardır. Bunu dışarıdan görmek bile mümkündür.


Kadınlar bir güldür, onlar sevgi ister, ilgi ister. Onları korkutarak, onlara zarar vererek ve onların canını yakarak hiçbir yere varılmaz. Kadına şiddet insanlığın en büyük ayıbıdır ve en büyük acizliğidir bana göre. Kadınlar nadide bir çiçektir. Onları kırmayın, üzmeyin. Anne ve babasından aldığınız zaman onlara verdiğiniz sözü unutmayın. Yazık değil mi kıydığınız canlara, geride bıraktığınız öksüz yavrulara?


 Bunların hesabını nasıl vereceksiniz? Yarın çocuğun sormayacak mı baba annem nerde, annemin gözü neden morarmış, annem neden  ağlıyor? Kim verecek tüm bunların hesabını. Tabi ki şiddet uygulayan sen! Yapılan yanlışlar olsa da zararın neresinden dönülürse kardır. Bunun için kendinize gelin şiddete meyilli kimseler lütfen! Bırakın kadınlarla uğraşmayı, onları göklere çıkarın, sevin ve hak ettikleri değeri verin. İşte o zaman son bulur insanlığa verilen zarar .  Lütfen kadınlarımıza el kalkmasın artık, onlara kalkılan her el kırılmalı ve gerektikleri her ceza da verilmelidir.




 

 

Fobi Kelimesinin Anlamını Ve Fobi Çeşitleriniz Arkadaşlarınızla Paylaşınız.

 Fobi Kelimesinin Anlamını Ve Fobi Çeşitleriniz Arkadaşlarınızla Paylaşınız.


Fobi kelimesinin anlamı şudur: Bireyin belirli nesneler veya durumlar karşısında  duyduğu, kaygılı, olağanüstü , hastalık boyutunda olan güçlü korkudur. İnsan öyle farklı bir dünyadır ki herkes de ayrı ayrı korkular vardır. Kiminin korkusu aşırı iken kiminin daha normal seyredebilir.


Fobi çeşitleri ve anlamları şunlardır:

 

 * mikrobiyofobi: mikroplardan korkma

* melanofobi: siyah tonundan korkma

*mikrobiyofobi: mikroplardan korkma

* kriyofobi: buzdan ya da donmaktan korkma

* mastigofobi: cezalandırılmaktan korkma

 

* nozokomefobi: hastanelerden korkma

* nekrofobi: cesetten korkma

* entomofobi: böceklerden korkma

* belonefobi: iğnelerden korkma

* epistaksiyofobi: burun kanamasından korkma

 

* fazmofobi: hayaletlerden korkma

* glossofobi: topluluk önünde konuşmaktan korkma

* febrifobi: yüksek ateşten korkma

* akrofobi:  yüksek yerden korkma

* brontofobi: gök gürültüsünden korkma

* eritrofobi: yüz kızarmasından duyulan korku

 

* aviofobi: uçuş korkusu

* anemofobi:  furtına korkusu

* bibliyofobi: kitaplardan korkma

*endofobi: kıyafetlerden, giyeceklerden korkma

* bromidrosifobi: insan kokusundan korkma

* lökofobi: beyaz renkten korkma

 

* lailofobi: konuşmaktan korkma

 

* hipofobi: atlardan korkma

 

* kainatetofobi: yenilik korkusu

 

* dentofobi: dişçiden korkma

haptofobi: dokunulmaktan korkma

* klimakofobi: merdivenden düşmekten ya da merdivenlerden korkma

* kremnofobi: yüksek yamaçlardan ya da uçurumlardan korkma

 

* Japonofobi: Japonlardan korkma

* ksilofobi: tahta şeylerden ya da ormanlardan korkma

 

 

* dekatriaparaskevifobi: ayın 13'ünün cuma gününe gelmesi korkusu

* hipnofobi: uyumaktan korkma

harpaksofobi: hırsızlardan ya da bir suçun kurbanı olmaktan korkma

 

higrofobi: nemden ya da yağmurdan korkma

* ornitofobi: kuşlardan korkma

politikofobi: politikacılardan korkma

 

* peladofobi: kel insanlardan ya da kelleşmekten korkma

 

* pogonofobi: sakaldan ya da sakallı kişilerden korkma

 

* ranidafobi: kurbağalardan korkma

 

* teratofobi: gebe kadının, şekilsiz, çirkin bir çocuk doğurmaktan korkması

 

* tafefobi: diri diri gömülmekten korkma

 

* triskaidekafobi: 13 sayısından korkma

 

vermifobi: solucanlardan korkma

 

ürofobi: idrardan korkma

 

* zoofobi: hayvanlardan korkma

 

* testofobi: testlerden ya da sınavlardan korkma

 

* tripanofobi: aşı ya da iğne olmaktan korkma




trikopatofobi: saç hastalıklarından korkma

Cömertlik İle İlgili Kompozisyon

 Cömertlik İle İlgili Kompozisyon

 

Dünyada cömert olmak kadar , güzel gönüllü olmaktan başka güzel bir şey görmedim ben.  Eli bol, gönlü bol, yüreği temiz insanlar lazım hepimize. Cömertlik de işte bu kelimelerin hepsini içine alır. İnsanlara karşılıksız yardım eden,  nerede bir dara düşmüş varsa o kişinin arkasında duran, bir yetimin, bir öksüzün başını  okşayıp  rahmetli Barış Manço’nun şarkı sözünde geçtiği gibi onları ipekten giydiren, hali vakti yerinde olmayan bir yaşlıyı ziyaret eden, sohbet edecek kimsesi olmayanla sohbet eden ve insanların gönlünde taht kuran kişidir cömert insandır. Aslında adam gibi adam deriz ya.  İşte cömert insanlar için bu söz tam da yeridir.

 

Cömertlik sadece çok zengin olmak demek değildir. Bazen uzun süre görmediğin  anneni ziyaret edip  onun  elini öpüp ona onu sevdiğini söylemen, kimi zaman  yıllardır görmediğin ilkokul öğretmenini bulup onun halini , ne durumda olduğunu sorup ona küçük bir hediye alman, ya da iflas eden zengin bir iş adamının yanında olup onun bu en zor ve en kötü gününde yanında olup onu dinlemen , onu anlamandır cömertlik. Yani bir kişiye zaman ayırmandır, onunla dertleşmen de bir cömertliktir aslında.  Çünkü zaman ayırmak, birini sevgi ve saygı ile dinlemektir cömertlik. Değer vermedir, hor görmemedir, olduğu gibi kabul edebilmek, hoşgörü ile yaklaşmaktır aynı zamanda cömertlik.


 Cömertlik yalnız zengin kimseye de özgü bir durum değildir. Kimi yoksul insanlar kimi varsıl kimselerden daha yürekli ve daha cömerttir. Örneğin;  zengin bir kimsenin evine gittiğinizde yiyemediğiniz yemekleri hazırlar size o yoksul deyip belki de ondan hiç beklemediğiniz insan. Yolda kalmışa, yoldan gelmişe evindeki iki yumurtasını kırıp yanına çay , ekmek ve peynir koyup zorda olanın karnını doyurmaktır cömertlik.


İnsan Allah’ın kendisine verdiği nimetlere şükretmeli, kendine yetenin fazlasını yoksullara dağıtmalı, merhametten uzaklaşmamalıdır.  Kainatın sahibi, bizi yaratan, bize can veren Yüce Allah  da cömert olan kimseleri sever. Cömertlik ile ilgili Hz. Muhammed Mustafa ( Sevgili Peygamber Efendimiz) şu güzel sözü söylemiştir:


“Cömertlik, dalları dünyaya uzanan cennet ağaçlarından bir ağaçtır. Kim onun dallarından birine tutunursa, bu onu cennete götürür. Cimrilik ise, dalları dünyaya uzanmış cehennem ağaçlarından bir ağaçtır. Kim de, onun dallarından birine tutunursa, bu da onu cehenneme çekip sürükler."




Arkadaşlığın Önemini Anlatan Bir Kompozisyon Yazınız.

 Arkadaşlığın Önemini Anlatan Bir Kompozisyon Yazınız.


Hayatta insanın ailesinden sonra   ona destek olan, onunla güzel vakitler geçiren, her anında yanında  olan kişi,  arkadaştır.  Arkadaşlık öyle kuvvetli bir bağdır ki yeri gelir kardeşinize, annenize, babanıza anlatamadığınız duygularınızı sadece arkadaşlarınızla ya da arkadaşınızla paylaşmak istersiniz. Çünkü arkadaşlık kişilerin birbirine bağlılığıdır, sadakatidir, vefasıdır.

 

İnsanın iyi ve kötü günleri vardır ve elbette bu iyi ve kötü günler olmaya da devam edecektir. Çünkü yaşamın içinde ne mutluluk sonsuza kadar sürer,  ne de mutsuzluk.  İşte böyle zamanlar da en çok ihtiyaç duyacağımız, bize güven veren, bizi anlayan ve bizi yargılamadan dinleyen arkadaşlara ihtiyaç duyarız. Onlara anlatırız dertlerimizi, onlarla paylaşırız güzel ve en mutlu olduğumuz günlerimizi.

 

Arkadaş dediğin kişi her şeyden önce güvenilir ve sağlam kimse olmalıdır. Sır saklamayı bilmeli, kötü günlerinde yüzüstü  bırakıp gitmemelidir. Maddi ve manevi zor günler geçirdiğinde yanında olmalıdır, işi bitince eyvallah dememelidir ama bunu yapan sayısı  da çok azdır. Ne yazık ki günümüzün arkadaşlık dünyası o kadar çıkara dayalıdır ki ilişkiler iki dakika içinde başlamakta, iki dakika içinde de bitmektedir.

Hiç tanımadığımız biri ile hemen samimi olmaktayız, ya da hemen tartışmaya  başlamaktayız. Hal böyle olunca da insan ilişkileri de tuhaf bir görünüm almaktadır. Öncelikle arkadaşımızı iyi seçmeli, kim olduğunu, nasıl bir karakterde olduğunu zaman içinde onu gözlemleyerek öğrenmeliyiz. Yani arkadaşlık da sabır ister.

 

Zaman içinde kurulan arkadaşlıklar güvenin de sağlanmasıyla kalıcı olmaya başlar. Böyle olunca da arkadaşlık ilişkileri daha bir anlam kazanır ve  keyifli ve güzel günler başlar.  Arkadaşlar zorunlu sebeplerden dolayı şehir  ya da ülke değiştirseler bile aralarındaki bağı asla koparmazlar. Ben öyle arkadaşlar tanıyorum ki bir yıl hiç birbiri ile konuşmamış olsun bir araya gelince sevginin , saygının ve eskisi samimiyetin hiç kaybolmadığını gördüm. 




 

İşte böyle arkadaşlar lazım hepimize. Hemen her şeye darılan, alınganlık gösteren, sürekli beklenti içinde olan kişilerle arkadaşlık kurulmaz. Arkadaşlık karşılıklı sevgi, saygı ve muhabbete dayanır. İşte tüm bunlar olduğu zaman arkadaşlık ömür boyu ahirete kadar sürer. Siz yeter ki kalpten , iyi niyetli kimseler olun  ve arkadaş olarak da böyle kimseleri seçmeye çalışırsanız üzülmezsiniz.

Dil Yanlışı Ne Demektir? En Çok Yapılan Dil Yanlışları Nelerdir? Açıklayınız.

 

Dil Yanlışı Ne Demektir? En Çok Yapılan Dil Yanlışları Nelerdir? Açıklayınız.

 

Dil yanlışı demek; bir cümle içinde gereksiz kelimelerin olması yani anlatım bozukluğunun olması, yanlış kelimelerin yazılması, mantık hatalarının yapılması,  konuşulması, cümle içinde ögesi fazla olanlar, istenilenden farklı anlam içerenler, Türkçe söz dizimine uymamak gibi konuları içerir.

Örneğin; Feyza Hepçilingirler, öğretmenin görevi çocuğunu dövmek olmamalıdır diye bir cümle söylemektedir. Burada mantık hatası var. Çocuk dövmek diye bir görev ya da iş tanımı olamaz. İşte burada bir dil yanlışı, mantık hatası vardır. Öğretmenin  görevi değilse bir başkasının mı görevi oluyor diye saçma sapan bir anlam çıkıyor. İşte buradaki mantık hatasına dikkat etmek gerekiyor. Böyle bir görev varsa önce bu bir sorgulanmalıdır.

Dil yanlışı demek dili yanlış kullanmak, kelimeleri doğru söylememek, doğru konuşmamak demektir. Böyle yapmaya devam edince çocuklar sınav kağıtlarına bile konuştuğu kelimeyi yazmakta ve kelimenin doğrusunu değil gün içinde kullandığı yanlış olanını yazar.  Sevgili gençler! Dilimizi koruyacak  olan ve ona sahip çıkacak olan kimseler sizlersiniz. Dilimiz yok oluyor, eriyor diye yakınacağımıza dilimizi doğru kullanmaya dikkat etsek daha faydalı olmaz mı? Elbette olur Burada en büyük görev siz gençlere düşmektedir.

Çoğumuz her ne kadar dilimizi iyi konuştuğumuz söylesek de gün içinde konuştuğumuz kelimelerin ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğuna hiç dikkat etmeyiz. Bilerek ya da alışılarak yapılan bu duruma yani  yanlış kelime kullanmaya devam eder ve uzun cümleler, uzun kelimeler beni yoruyor diye de basit bir savunma yaparız kendimizce. Bu da dilimize o kadar zarar verir ki , gelecek kuşaklara Türkçeyi yanlış konuşmayı öğretmiş oluruz ve  bir zaman sonra doğru olan şeyler unutulur  yanlış kelime kullanma, kelimeyi yanlış söylemeyi benimsemiş oluruz. Biri düzeltmeye çalışsa yok benimki doğru olan , artık herkes böyle konuşuyor sen de böyle konuşsan , alışsan iyi olur diye de akıl vermeye çalışırız. Ya da söylemediği düşünmediğimiz sözler çıkar ağzımızdan. Yanlışımızı düzeltmek yerine yanlış anladınız beni diye suçu da başkasına atma cesaretini buluruz kendimizde. Bu çok yanlış ve savunulacak hiçbir yanı da yoktur. Çünkü burada dil yanlışı olan mantık hatasını yaparız.

Yine gündelik yaşamımızda da kelimeleri smöylerken çeşitli yanlışlara başvurulur.  Mesela geçen günlerde çocuklarımın arasında şöyle bir tartışma oldu. Büyük oğlum sekiz yaşında, küçük oğlum da 6 yaşınadır. Büyük olan oğlum kendisini merak eden kardeşi  ile telefonda konuşur. Küçük oğlum ağabeyine telefonda şu şekilde cümle kurar: “Ağabeyim hani gelecektin az sonra eve?  Abisi ise;  kardeşim biraz sonra geleceğim  dediğinde küçük bana bakarak güldü ve anne abim yanlış konuşuyor onun doğrusu gelcem olmalı deyince hiç şaşırmadım. Demek ki bizler büyük onlara gün içinde böyle konuşuyoruz ki çocuk da benim konuştuğum gibi yanlış kelime kullanıyor, burada önce kendimi sorguladım, hatamı anladım ve çocuğuma doğru olanın geleceğim demek olduğunu, abisinin kelimeyi doğru söylediğini kibar bir dille izah ettim ve o da kelimeleri bundan sonra doğru kullanmaya başladı ve elbette ben de.

En çok yapılan dil yanlışlarından bazıları şunlardır:

* Gelecem (yanlış):  Doğru olanı: (Geleceğim)

* Yapacam (yanlış): Doğru olanı: (Yapacağım)

* Eccik ( yanlış) : Doğru olanı  ( Azıcık)

* Arıyan (yanlış): Doğru olanı ( Arayan)

* Gapı (Yanlış): Doğru olanı ( Kapı)

* Gol  (Yanlış): Doğru olanı ( Kol)

* Yidik (Yanlış): Doğru olanı ( Yedik)

* Yaamur ( Yanlış): Doğru olanı ( Yağmur)

* Gezecem ( Yanlış): Doğru olanı ( Gezeceğim)

*Gış (Yanlış): Doğru olanı: ( Kış)

* Bekliyom (Yanlış) Doğru olanı: ( Bekliyorum)

* Gonuş (Yanlış) Doğru olanı ( Konuş)

*Nidiyon: (Yanlış): Doğru olanı ( Ne yapıyorsun?)

* Gidek ( Yanlış): Doğru olanı (Gidelim)

* Hamır: (Yanlış): Doğru olanı ( Hamur)

* Abi (yanlış): Doğru olanı (Ağabey)

* Diyer, diger ( yanlış): Doğru olanı ( Diğer)

* Herkes (yanlış): Doğru olanı (Herkes)

* Beyen (yanlış): Doğru olanı: (Beğen)

* Püsküğüt (yanlış): Doğru olanı (Bisküvi)

* Harfiyat (Yanlış):  Doğru olanı: (Hafriyat)

* Panaroma: (yanlış): Doğru olanı (Panorama)

* Bujuteri (yanlış): Doğru olanı ( Bijuteri)

* Biribirine (Yanlış): Doğru olanı : (Birbirine)

 * Çikilota: (yanlış): Doğru olanı ( Çikolata)

Diğer dil yanlışı örnekleri ; sabah günaydın yerine tünaydın demek, iyi öğleler yerine sabahı şeriflerin hayır olsun demek, iyi akşamlar yerine iyi geceler demek de dil yanlışlarından bir kaçıdır.

Ya da cümle içinde gereksiz kelime kullanımı da dil yanlışı örneğidir.

Örneğin:  Ben sadece ve yalnız seni seviyorum cümlesinde sadece ve yalnız kelimeleri aynı anlama gelen sözlerdir. Birinin kullanımı fazlalıktır ve dil yanlışıdır. Daha çok sayıda örnek çoğaltabiliriz.




“Eğitim, Kıvılcımla Ateş Yakmaktır, Boş Bir Kabı Doldurmak Değil.” Sözünü Açıklar mısınız?

 

 “Eğitim, Kıvılcımla Ateş Yakmaktır, Boş Bir Kabı Doldurmak Değil.” Sözünü Açıklar mısınız?

 

Eğitim bir toplumu ayakta tutan, o toplumu güçlü kılan en temel hizmetlerden biridir. Eğitimin niteliğine önem veren milletler her zaman ayakta kalmış, nerede eğitime önem vermemiş, eğitimi dışlamış ve kalıp yargılara takılıp kalan millet varsa, o millet ya da milletler de gerilemeyi, dağılmayı hak etmiştir.


 Eğitime  gerçek anlamda önem veren ülkeler,  çocukların önüne hazır bilgileri koyup haydi yavrum otur ezberle şunları, bu kitabın dışındaki diğer bilgiler doğru değildir, yorum yapamazsın, eleştiremezsin, sorgulayamazsın demezler. Aksine kitabın içine hazır bilgiler koymazlar. Kitaptaki veriler çocuğun kendi emeği ile bilgiye ulaşmasını sağlar, çocuk kendi araştırır, irdeler ve öğretmenlerinin de yönlendirmesi ile amaçlarının peşinde, tutkularının peşinde koşar.

 



Eğitim işi başta küçük adımlarla başlar. Nasıl ki küçük bir kibrit tanesi koca bir alanı bir anda yakarsa eğitim de işte böyledir. Başta küçük gibi görünen çalışmalar , çocukların hedeflerine yönlendirilmesi ve kendi çalışmaları ile çok büyük olur. Yani bu sözden kasıt çocuğa balık vermeyin, balık tutun sözü ile eş değerdir. Okulda verilen eğitim de çocukların ilgi, istek ve yeteneklerine göre olmalıdır.  Çocuğa hiçbir katkısı olmayan, hazır basmakalıp bilgiler çocuğa fayda sağlamaz. Aksine zarar verir. Çünkü sadece zaman öldürmekten başka bir şey yapılmamış olur, zaman israfı olur. Zaman israfı da en büyük israflardan biridir.

 

Çocuğu geliştirecek olan şey onun kendi kendine yaptığı çalışmalardır. Çocukları bu anlamda özgür bırakmalıyız. Başta çok harika sonuçlar ortaya çıkmayabilir fakat sonra büyük başarılar ardı ardına gelir. Çocuğun da böylece kendine güveni artar, kendine olan öz saygısı artar ve daha çok çalışmak, daha çok üretmek ister. Boş bir işe hizmet etmemiş olur. Yaptığı çalışmalardan zevk alan çocuklar büyük verim alır.

Ülkemde keşfedilmemiş, yeteneklerinin çıkarılmasını bekleyen öyle güzel hazineler, öyle zeki çocuklarımız  vardır ki onların çıkarılmaya, şöyle bir silkelenmeye ihtiyacı vardır. Sizler yeter ki onlarla ilgilenin, onların düşüncelerine önem verin, onlara yaparak yaşayarak yani yapılandırmacı yaklaşımı öğretin. Sonucu muhteşem olacaktır. Çocuklara hayallerinin peşinden gitmek öğretilmelidir, onlara diretilen şeyleri öğretmek yerine tutkularının peşinden gitmek öğretilmelidir.  Bunu yaptığımız zaman başarılı çocuklar, mutlu çocuklar ve gelişmiş bir ülke ortaya çıkacaktır.

Mutluluk İle İlgili Bulduğunuz Özdeyişleri Arkadaşlarınızla Paylaşınız.

 Mutluluk İle İlgili Bulduğunuz Özdeyişleri Arkadaşlarınızla Paylaşınız.


Mutluluk; bir kuşun kafese konulmadan özgürce uçabilmesi ve istediği yerlere göç edebilmesi, mutluluk yeni doğan bir bebeğin annesinin kokusunu içine çekmesi, mutluluk; yetim ve öksüzlerin başını okşamak ve onlara arkasında dağ gibi durmak, savaşların olmaması, canların yanmaması, sevginin ve merhametin daim olması, her çocuğun okuması için topyekün mücadele edilmesi, , hiç kimsenin açlıktan ve susuzluktan ölmemesi  vb. tüm bunlar benim için mutluluktur. Bunlar olduğu zaman dünya insanları da mutlu olur. Yeter ki mutlu olmaya ve mutlu etmeye gönüllü olalım.


Mutluluk ile ilgili özdeyişler  şunlardır:


*  Hiçbir zaman garantisi olmayan bir mutluluk için, hayatınızda kalıcı olan şeyleri yok etmeyin. Yoksa üzülen siz olursunuz. - Paul Auster

* “Birilerinin gözyaşları üzerine kurulan her mutluluk; günü geldiğinde en dayanılmaz acılarla intikamını alır.”  Nicanor Parra

*  “ Mutlu oImak istiyorsan gururu bırak, gönüller almaya bak.”  Mevlana

*  “İnsan mutluluğun en büyüğüne, ancak öteki insanlara iyilik yapmakla kavuşabilir.”  M. T. Cicero

*  “ İstediğiniz bazı şeylere sahip olamamak, mutluluğun bir parçasıdır.” Bertrand Russell

*Mutluluk bilginin kendisinde değil, bilginin edinilmesi sürecindedir.”  Edgar Allan Poe


*  “ İnsanın beklemekte olduğu mutluluk, tatmakta olduğu mutluluktan daha güzeldir.”  Andre Maurois

*” İnsanın mutsuzken, mutlu bir zamanı hatırlaması kadar büyük bir acı yoktur. – Dante

*

* “ İnsanlardan hiçbir şey beklemeyen mutudur; çünkü o hiçbir zaman hayal kırıklığına uğramayacaktır.    Alexander Pope.

* “ Mutluluğun temel koşullan; yapacak bir şeye, sevecek bir şeye, ümit edecek bir şeye sahip olmaktır.” Lika Chase

 * “ Mutlu bir insan belli koşullarda yaşayan değil, belli tutumlar benimsenmiş olan insandır. “Hugh Downs

* “ Saadeti insan arayamaz, fazilet tam ise mutluluk kendiliğinden gelir.”  Liu Ci

* “ İnsan mutlu olduğu zaman, daha iyi kalplidir.”  Oscar Wilde


*  “Parayı kazanmadan harcamaya nasıl hakkımız yoksa mutluluğu da üretmeden tüketmeye hakkımız yoktur. “ Bernard Shaw.

 * “ Mutlu olduğumuz için şarkı söylemeyiz, şarkı söylediğimiz için mutlu oluruz.”   William James

* “ İnsanları ne derece mutlu ederseniz, kendi mutluluğunuz da o nispette artar.”  Meksika Atasözü

* “ Bir güzellik yap kendine. Sadece sahip olduklarını düşün, mutlu ol onlarla. Sahip olmadıkların üzülsün seninle olamadıklarına.”  Paul Auster


*  “ Unutmayın mutluluk sizin kim olduğunuz ve nelerinizin olduğu ile ilgili değildir, o tamamen ne düşündüğünüze bağlıdır. “ Dale Carnegie

* “Mutluluğun değerini, onu kaybettikten sonra anlarız.”   T. Maccius Plautus.

* “ İnsanların en mutlusu kalbi ilimle dolu ve bedeni sabırla süslü olup elindeki ile yetinen kişidir.” Süfyan-ı Sevri

* “Mutluluk gençlikte beklenmedik şeylerde yaşlılıkta ise alışkanlıklarda aranır. “ P. Courty

* “ Mutlu olmak için bir amaca bağlan, insanlara ya da eşyalara değil.” Albert Einstein


* “ Birçok insan mutsuz olduğunu bilir; ama daha fazla sayıdaki insan mutlu olduğunu bilmez.” Albert Schweitzer

* “ İnsanlar, akıllarına koydukları kadar mutlu olurlar. “ Jackson Brown

*  “Mutluluğu engelleyen şeylerden biri, hayattan çok fazla mutluluk beklemektir.”  Bovier de Fontenelle

* Alçak gönüllü, gösterişsiz, iddiasız bir mutluluk; mutluluğun en iyi biçimidir. - La Fontaine


* “Mutlu olmak istiyorsak, hayatın cisimde değil, ruhta olduğuna inanmalıyız. - Lev ToIstoy

*” Mutu olduğunuz zaman, size bu mutluluğu veren faziletleri sonradan kaybetmeyiniz.” Andre Maurois

* “ Yılların bana öğrettiği şeylerden biri de bu oldu, mutluluğu yakalamışsan, sorgulama.”  Charles Bukowski

* “ Eğer mutluluğunuz bir başkasının yaptıklarına bağlıysa, çok ciddi bir sorununuz var demektir. “ Aldous Huxley


 * “Öfkeli olduğunuz her dakika altmış saniyelik mutluluk kaybedersiniz.” Ralph Waldo Emerson

* “ İnsanlardan hiçbir şey beklemeyen mutludur; çünkü o hiçbir zaman hayaI kırıklığına uğramayacaktır.”  Alexander Pope

* “Mutluluğun değerini, onu kaybettikten sonra anlarız.”  T. Maccius Plautus

* “Yaptıklarımız her zaman mutluluk getirmeyebilir ama bir şeyler yapmadan mutluluk gelmez.” Benjamin Disraeli

 

*” Bir insanın mutluluğu, odasının duvarları arasındadır.”  Pascal

 * “Mutluluk, düşüncelerinizin, söylediklerinizin ve yaptıklarınızın uyum içinde olması halidir.” Mohandas Karamçand Gandi

* “Biz, önceden küçük şeylerle mutlu olan insanlardık. Sonra aklımıza sevda diye bir şey soktular, toparlanamadık.”  Yılmaz Güney

* “Beni ilgilendiren bütün insanların mutluluğu değil, her birinin ayrı ayrı mutluluğudur.”  Boris Vian


* “Saadeti ihtiraslarda değil, kendi kalbinizde arayın, saadetin kaynağı dışımızda değil, içimizdedir.”  Lev Tolstoy

* “İnsanlar için en ideal düzen, onların mutlu olduğu düzendir.”  Albert Camus

* “Mutluluk top gibidir. Yuvarlandığında arkasından koşar, durduğunda ayağımızla tekmeleriz.” Alphonse Chateaubriand

 

 *”Dünyada herkese yetecek kadar mutluluk yoktur.”  William Somerst Maugham

* “Mutlu insanlar, hedeflerine daha hızlı uçarlar. “ Steve Chandler

*” Eğer hayatta hep mutlu olursam, hayalini kuracak neyim kalır? “ Dostoyevski




 

Memleket Kelimesi Sizde Hangi Duyguları Uyandıryor?

 Memleket Kelimesi Sizde Hangi Duyguları Uyandıryor?


İnsanın doğup büyüdüğü, acılarını, anılarını, mutlu günlerini biriktirdiği, havasının, suyunun , toprağının kişi için çok ama çok özel olduğu en önemli yerdir. Memleket demek vatan demek, sıla demek, özlem demek, birlikte büyüyüp oynadığın arkadaşların, çayını içtiğin, sofrasına oturduğun yakınların, komşuların demektir. Memleket bende çok farklı duygular hissettirir. Memleketim aklıma gelince  annem ve babam gelir önce hatırıma , sonra ailenin geri kalan üyeleri.

 

Evimiz müstakil ve bahçeli olduğu için, evimizin bahçesinde ailemle birlikte çay yudumlamak, güzel ve anlamlı sohbetler yapmak gelir aklıma. Babamın başımı okşayışı, anamın kucağına sarılışım ve onun o  mis gibi kokusunu içime çekmek , onun yaptığı yöresel yemeklerin, tatlıların tadına bakmak gelir aklıma. O soğuk, karlı , kış günlerinde annemin sabah erkenden aile bütçesine atkı sağlamak için dokuduğu  halılar, eğirdiği yünler gelir hep aklıma...  


Bunların hepsini sanki bir bir yaşıyormuşum gibi canlanır gözümde. Kardeşlerimle yaptığım o hırçın bir o kadar da tatlı kavgalar  vardır. Bu senindi, şu benimdi diye tartışmalarımız ve daha sonra babamın araya girmesi ile hepimizin  babamdan çekinip bir köşeye sessizce çekilip öylece kalması gelir aklıma.


Havası, suyu, rengarenk çiçekleri bir başkadır memleketimin.  Yaylaları, üzüm bağları, ormanları bir başkadır benim güzel memleketimin. Bana beni anlatır orası. Çocukluk arkadaşlarımı, öğretmenlerimi, yolda giderken bana harçlık veren iyi kalpli komşumuz rahmetli Fatma Nineyi anımsatır memleketim bana.  Huzur bulduğum, kendimi kuş gibi özgür hissettiğim, beni anlayan , beni tanıyan kimselerin olduğu ve bana değer veren insanların olduğu yer gelir aklıma. Babam çiftçi olduğu için sonbahara doğru alır emeklerinin karşılığını. İşte yine bir sonbahar günü babamın yeni aldığı renault  arabamız gelir aklıma. İlk arabamızdı.

Akşama kadar kardeşlerimle birlikte oturup babamın yoldan gelişini sabırla bekleyişimiz gelir aklıma. Sonra babamın eve girip belki yıl da bir kez bu kadar çok parayı hepimize paylaştırması gelir. O para ile bakkaldan ilk cipsimi almıştım, ilk sarellemi. Yoksul olduğumuz için her zaman her istediğimizi yiyemiyorduk ama o zamanlar da tadı vardı. İşte bu tatları hatırlatır bana memleketim, bunlara olan özlemimi ve daha neler neler…






Memleketim

Dört nala gelip Uzak Asya’dan

Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim….

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim…

Nazım Hikmet

Memleketi ile ilgili bu şiirde beni çok mutlu eder ve memleketime olan hasretimi daha da alevlendirir.

Yalan İle İlgili Özlü Sözler Ve Atasözleri

Yalan İle İlgili Özlü Sözler Ve Atasözleri


Yalan söylemek kişinin  aslında korkaklığının göstergesidir. Yaptığı şeyin yanlış ve doğru olmadığını bilen insanlar ne yazık ki hemen yalana başvururlar. Peki o yalan nereye kadar saklanır. Saklanamaz. Çünkü gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir özelliği vardır. Ne olursa olsun doğruluktan asla ayrılmamalıyız. Yalandan uzak durmalı, yaşamı onurlu bir şekilde devam ettirmeye çalışmalıyız.


* “ Kimse öfkeli insan  kadar çok yalan söyleyemez.” Friedrich Nietzsche  

 * Kaygı ömür bitirir, yalan bahtı bitirir . Kırgız atasözü

* “İnsanı yalan kadar alçatan bir şey yoktur.” Anton Çehov

* “Bana yalan söylediğin için değil ama bir daha sana asla inanamayacağım için üzgünüm .”  Friedrich Nietzsche  


* “Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz. “  Yunus Emre  

* “Yalancıların cezası, doğru söylediklerinde onlara kimsenin inanmayacak olmasıdır.” Atasözü


 * “ Dünya tükenir, yalan tükenmez.” Atasözü

* “ Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış.” Atasözü

* “ Ardıcın közü olmaz, yalancının sözü olmaz.” Atasözü

* “  Yalanla iman bir arada durmaz. Atasözü

* “ Yalancının,  yalanı tükenmez. Atasözü

* “  Yalan dinlemek, yalan söylemekten güçtür.” Atasözü


* ”Yalancılık meslek dalı olarak ilan edilmeli artık, çünkü fazla ustası var.”

* “ Üzerini örttüğümüz her şeyin altında kalırız.”  Alice Miller

* “ İnsanları yalan söylediklerinde dinlemeyi severim. Çünkü olmak istedikleri ama olamadıkları insanları anlatırlar.”  Tolstoy


 * “ Yalancılardan daima uzak bulununuz; çünkü onlarla içli dışlı olur ve onlarla dolaşıp kalkarsanız siz de yalancı olursunuz.” Hz Ali

* “ Yalan söyleyenler, doğru söyleyenlere inanmazlar.” Konfüçyus

* “  Yalan söyleyerek yaptığımız yanlışı, hiçbir iyilik düzeltemez.”  Arthur Conen Doyle


* “Yalan bal toplayan arıları andırır, arının ağzı gibi ballı kuyruğundaki iğnesi gibi zehirlidir.”  Mevlana

* “Yalan sonu olmayan labirent gibidir, girişi vardır çıkışı yoktur.”  Mevlana


* “Söylenen laf ortaya çıkmayacak bir yalan olsa bile, laftaki koku, onun yalan yahut gerçek olduğunu ortaya çıkarır. Gerçek laf ile aptalı aldatan yalanın kokusu, sarımsak ve misk kokusu gibi beşer mahlukatının nefesinden anlaşılır.” Mevlana


 *Yalan iki kişinin eseridir: Biri söyler, diğeri inanır. Homer Simpson

* Yıkmak düzeltmekten, yalan söylemek ispatlamaktan daha kolaydır.  Arthur Schopenhauer

 * Bir yalan ne kadar hızlı olursa olsun, hakikat onu yetişip geçer. Kenya atasözü

* Yalan dört nala gider. Hakikat  ise adım adım yürür, fakat yine de vaktinde yetişir. Japon atasözü


Az yalan söylenmez; yalan söyleyen her yalanı söyler. Victor Hügo

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Türk atasözü

Kendi kendine inanmayan her zaman yalan söyler.  Friedrich Nietzsche

Yalan söylemek, vicdanı müebbet hapse mahkum eden bir suçtur.

En kötü yalanlardan biri, çocuklara söylenen yalandır. Çünkü onlar hemen inanırlar.

Yalan çok hızlı yol alsa da, gerçek son süratle onu sollayacaktır.

Yalan, korkunun tortusudur.

Suçların en büyüğü yalan söylemektir.