Aşağıda Verilen Cümlelerin Karşısına Uygun Anlam Özelliklerini Yazınız.

 Aşağıda Verilen Cümlelerin Karşısına Uygun Anlam Özelliklerini Yazınız.





Bu koca apartmanda sadece kendisi mi yaşıyor?: Azımsama

Senin gibi birisini kim dinler acaba?: Küçümseme

Başkalarının aklı ile hareket edersen kendi yolunu bulamazsın: Eleştiri

Bu saatte otobüs bulabildiler mi acaba?: Kaygı (endişe)

Bu kadın  sınavda en yüksek puanı alacak: Ön yargı

Sanırım bugün daha iyi davranacak: İhtimal


Zamanı geçmeden çabuk çalışalım ki sonradan pişman olmayalım:  Öneri

Tut ki bu işi yarına bıraktın o zaman istediğin olacak mı?: Varsayım.

Bu aileyi Fatma Hanım yönetmektedir: Kesinlik

Bu evi her gün ben mi temizleyeceğim!: Yakınma

Bu adamın bu huyu asla değişmez: Ön yargı

Diyelim ki eline iki milyon para geçti, bu para ile ne yapmak isterdin?: Varsayım

Yaşasın, bugün köyden dedem gelecek!: Sevinç

 Bu işi yapmak istemiyorum, beni zorlamayın ve bir daha üzerime gelmeyi: Uyarı

O kadar cevizden vere vere bir avuç verdi: Azımsama

Kim onun gibileri önemser ki?: Küçümseme

Yaşasın, bugün bayram!: Sevinç


Bu sınavdan asla iyi almayacak: Ön yargı

Sana yedi tane ayakkabı alacağımı farz et, en çok hangi renk ayakkabıyı giyerdin?: Varsayım

Sen kim, bu sınavda birinci olmak kim?:  Küçümseme

Ders her sabah sekizde başlıyor: Kesinlik

Buradan ayrıldığından beri gözümde tutuyor: Özlem

Yazarın bu romanını çok sıkıcı buldum: Eleştiri

Gelecek hafta gireceğim sınav beni korkutuyor: Endişe

Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın: İhtimal

Kardeşiniz sınavlara yeter ki kadar çalışmıyor: Yakınma

Sadece bu yemeği yiyenlere çikolata verilecek: Kesinlik

Eminim bu sınavdan da geçecek: Ön yargı

Tut ki karnım acıktı, tüm şehir bana küstü: Varsayım

Çok becerikli ama bu becerisini iyi yerlerde kullanmıyor: Yakınma

Ah, nerede o eski gelenekler?: Özlem


Onun bu aramızdaki konuşmayı kimseye söylemeyeceğini düşünüyorum: Beklenti

Keşke dilime sahip olsaydım da ona o lafları etmeseydim: Pişmanlık

Denizleri aş da gel kurban olduğum: Abartma

Akşam belki onu görmeye gidebiliriz: Varsayım

Demek orada konuşulanları benden sakladınız?: Sitem

Hayvanlara eziyet edenlere karşı gelelim: Arzu

Zavallı kedi açlıktan yere yığılmıştı: Acıma


Bugünkü dersine çalışsan iyi olur: Öneri

Yazar bu eserinde sade bir dil kullanmayı tercih etmiş: Değerlendirme

Gece sabaha kadar gözümü kırpmadan ders  çalıştım: Abartılı anlatım

Keşke o çocuğa bu kadar kaba davranmasaydın: Pişmanlık

Siz benim yandığımı nerden bileceksiniz?: Küçümseme

Sekiz yaşındasın değil mi?: Onaylatma

O kaba şey sevgiden ne anlar ki?: Küçümseme

Duyarlılık İle İlgili Özlü Sözler

 Duyarlılık İle İlgili Özlü Sözler




İnsan olduğumuz için çevremizdeki olaylara da duyarlı olmamız gerekir. Duyarlı insan aynı zamanda empati kurma becerisine sahip olan insandır. Sadece kötü şeylere değil iyi olanlara da duyarlı olmak gerekir. Örneğin; tanıdığımız bir kişi bir başarı elde edince ona karşı duyarlılığımızı da onu tebrik ederek  ifade etmeliyiz. Çevremizde yaşayan hayvanlara karşı duyarlı olmalıyız, insanlığa karşı duyarlı olmalıyız  ve insan olmak tam da bu noktalarda belirginleşir zaten.

Duyarlılık sözleri şunlardır:

Çektiğim sıkıntının nedenini iyi biliyorum: “Çok duyarlı olmak.”  Ataol Behramoğlu

“Duyarlı olmak, sadece acıları ve çirkinlikleri değil, sevinçleri ve güzellikleri de algılamamızı sağlar.” Ömer Zülfü Livaneli

“Acı ve acı çekmek büyük bir zekaya ve duyarlı bir yüreğe sahip kişiler için her zaman kaçınılmazdır.” Dostoyevski.

“Büyümek sadece genellemelere, benzerliklere, var olma çeşitlerine karşı duyarlı olmak demektir.” Frédéric Gros

“Gerçekten sevmek, bütün çocuksu istekleri yerine getirerek şımartmak değildir. Anne baba sevgisi daha çok çocuğun sıkıntılarına karşı duyarlı olmak, acılarını ve incinmelerini ciddiye almaktır. Satın alınabilir nesneler bunların yerini tutmaz.” Arno Gruen.

“Duyarlı olmak sevmektir. Sevgi sözcüğü sevginin kendisi değildir. Ve sevgi Tanrı sevgisi ve insan sevgisi diye bölünemeyeceği gibi, bir kişiye duyulan sevgi ve birçok kişiye duyulan sevgi diye de ölçülemez. Sevgi bir çiçeğin kokusunu yayması gibi kendini cömertçe sunar; ama bizler ilişkilerimizde sevgiyi hep ölçüp biçer ve dolayısıyla onu yok ederiz”. Jiddu Krishnamurti

“Hissetmek aynı zamanda adaletsizliğe, dünyadaki acılara karşı daha duyarlı olmak, daha canlı olmak demektir.” Isabelle Filliozat

“Duyarlılık, hiç de büyük bir dehanın niteliği değildir. Böyle bir kimse adaleti sever, ama bu erdemi, tadını çıkarmadan gösterir. Her şeyi yapan, gönlü değil kafasıdır.” Denis Diderot

Gerçekten sevmek, bütün çocuksu istekleri yerine getirerek şımartmak değildir. Anne baba sevgisi daha çok çocuğun sıkıntılarına karşı duyarlı olmak, acılarını ve incinmelerini ciddiye almaktır. Satın alınabilir nesneler bunların yerini tutmaz.” Arno Gruen

Çevre Kirliliği İle İlgili Konuşma Örneği

 Çevre Kirliliği İle İlgili Konuşma Örneği


 


İçinde yaşadığımız dünyamız her geçen gün çeşitli tehlikeler ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu tehlikeden korunmak için önlem almamız gerekirken tam aksini yapıyoruz. Çevreyi korumak  insanoğluna düşerken ne yazık ki çevre en çok insanlar tarafından kirletilmektedir.

Sevgili öğretmenim ve değerli arkadaşlarım!

Bilindiği gibi çevremiz her geçen gün çöp olmaya devam etmekte, önlem alınmadığı takdirde doğamız da bizi çok büyük felaketler ile karşı karşıya bırakmaya başlayacaktır.  Soluduğumuz hava kirlenmiştir, ekip biçtiğimiz, üzerinde nice meyveler , sebzeler, tahıllar ve daha nice nimetleri yetiştirmiş olan toprağımız, bereketimiz kirlenmiştir. Billur gibi içtiğimiz,  o olmazsa hayati tehlikemiz kat be kat artacak olan sularımız kirlenmiş, hatta küresel ısınma ve diğer nedenlerden dolayı azalmaya başlamıştır. Çevremiz çöpten geçilmeyen bir bataklığa doğru gitmektedir. Üzerinde yaşadığımız bu çevreyi biz kirletmekte, en büyük suçlular da yine biz insanlar olmaktayız.

Bilindiği gibi çevre kirliliğinin nedenleri şunlardır: Hızla artan nüfus, kentleşme, sanayileşme, doğal kaynakların yoğun bir şekilde tüketilmesi, kimyasal ve fosil yakıtların kullanılması çevre kirliliğine neden olmaktadır.  Çevreyi biz bu kadar kötü hale getirip ondan mucizeler beklememiz de ayrı bir saçmalıktır.

Sevgili arkadaşlar!

Hepimizin bir an önce bilinçlenip kendine gelmesi gerekir. Eğer ki bizler bu çevreyi bugün temiz tutamazsak, koruyamazsak gelecek nesillerimiz tehlike altında olacak ve onlara güzel emanetler bırakmamış olacağız. Çevre kirliliğinin önlemek için şunları yapmak gerekir: İlk olarak geri dönüşüm tesisleri kurulmalı, metal, kağıt, plastik gibi pek çok malzeme geri dönüşüm sonrası yeniden kullanılabilir hale getirilmelidir. Günlük hayatımızda yemek yaparken kullandığımız yağların atıkları ve temizlikte kullandığımız deterjan atıkları  korunaklı şekilde imha edilmelidir. Çöp kutularının sayısı artırılmalı ve  çöp kutularına ulaşılabilirlik daha kolay olmalıdır. Zehirli atıklar doğaya bırakılmamalıdır.  

Doğaya bıraktığımız her zehirli atık bizim kendi topuğumuza sıkmak gibi bir şeydir. Onun için bir an önce alıp aklımızı başımıza almak ve çevreye sahip çıkmalıyız. Bu çevre hepimizin, bu doğa hepimizin. Birlik içinde, temiz bir çevre içinde yaşamak bizi daha mutlu eder ve daha temiz bir dünya ortaya çıkarmış oluruz. Beni dinlediğiniz için teşekkür der, saygılarımı sunarım.

 

“Söz Ağızdan Çıkana Kadar Senin Eserindir. Ağızdan Çıktıktan Sonra Sen Onun Esiri Olursun.” Sözü İle Kompozisyon

 “Söz Ağızdan Çıkana Kadar Senin Eserindir. Ağızdan Çıktıktan Sonra Sen Onun Esiri Olursun.” Sözü İle Kompozisyon

 




Gülük hayatımızda, insan ilişkilerinde iletişim kurmak bizler için doğal bir durumdur. İnsan düşünen, duyguları olan bir canlı olduğu için sosyal biridir. Konuşmak insanın gereksinimidir. Nasıl konuşmak  gerektiğini bilmek,  ne kadar konuşmak gerektiğini bilmek, gerektiği yerde gerektiği kadar konuşup abartıya kaçmamak da akıllı insanların özelliğidir. İnsan ağzından çıkan her söze dikkat etmelidir. Bunun için önce durup bir düşünmeli, kelimelerini, cümleleri tek ek akıl süzgecinden geçirdikten sonra konuşmaya başlamalıdır.

 Ağzımıza geleni her yerde söylemeye başladığımız zaman insanlar ile aramız bozulabilir. Onun için konuşurken nasıl konuşuyoruz, karşıdaki insanları rencide ederek mi konuşuyoruz yoksa onun gurunu okşayarak mı konuşuyoruz? İşte burası çok ama çok önemlidir. Söz ağzımızdan çıkana kadar o söz bizim eserimizdir. Çünkü o sözü ağzımızda saklayabilme kapasitesine sahipsek başımıza da büyük bir dert açmamış oluruz lakin sözü ağzımızda tutamıyorsak, patavatsızlık yapıp bir anda gizli kalması gereken şeyleri dile döküyorsak işte o zaman başımıza gelebilecek tehlikelere de hazır olmamız gerekir. Ağızdan çıkan sözü bir daha geri alma fırsatı kalmaz Olan olmuştur artık ve son pişmanlığın kişiye bu durumda faydası olmayacaktır. Onun için akılı olmak gerekir.

Aklı doğru kullanmak, söylenilmesi gerekenleri söylemek, söylenilmesi gerekmeyenleri de ağzımızda tutmak yani dilimize hakim olmak gerekir. Sözlerimizin esiri olmamak için biz sözlerimize egemen olmalıyız ve gereksiz pişmanlıklar yaşamamalıyız. İnsan ya köle olmayı diline hakim olmayarak kabul eder, ya da bey olmayı diline hakim olarak kendine iyilik eder. Yoksa basit gibi görünen bir söz ağzımızdan çıktığında geri dönüşü olmayan zararlara uğratabilir bizi.

“Bir İnsanın En Büyük Hatası Başkasına Gereğinden Fazla Değer Vermek Değil Kendine Hak Ettiğinden Çok Az Değer Vermektir.” Sözünü Açıklayınız.

 “Bir İnsanın En Büyük Hatası Başkasına Gereğinden Fazla Değer Vermek Değil Kendine Hak Ettiğinden Çok Az Değer Vermektir.” Sözünü Açıklayınız.




Dünyada yaşayan milyarlarca canlı vardır. Bu milyarlarca canlının içindekilerden biri de insandır. Her insan o milyarlar içinde sıradan  fakat o milyarların içinde  bir o kadar da özel ve biriciktir. Her insanın olaylara verdiği tepki, olayları anlama kapasitesi, duygusal özellikleri, düşünceleri farklıdır. Her insan kendine göre değerlidir ve özeldir. Bazen özel olduğumuzu, biricik olduğumuzu unutur ve kendimizi ihmal etmeye başlarız. Sürekli başkalarının surat şekline göre hal alırız. Başkalarını mutlu etmek elbette iyi bir şeydir ama sürekli başkalarına bağımlı olmak, onların yüzünde gülümseme var mı yok mu diye takip etmek, sürekli onları mutlu etmek kişi için iyi olmaz. Çünkü insan o arada kendini ihmal etmiştir ve kendinin ne halde olduğu umurunda bile değildir.

 Yeter ki başka insanlar mutlu olsun, ben mutlu olsam ne olur ki gibi yanlış bir düşünceye sahip olmak son derece yanlıştır. Sürekli birilerini memnun edemezsiniz. Çünkü insanlar doyumsuzdur ve hep daha fazlasını isterler.  Maddi ya da manevi anlamda bu istekler bitmez ne yazık ki. Bunun da sonu gelmez ve en sonunda yorulursunuz, bıkarsınız ve boşa gitmiş olan zamanınız, ömrünüz olur. En değerli anılarınızı bu süreçte kaybedebilirsiniz belki de. Geriye baktığınızda kendinizle ilgili hiçbir güzel anı kalmamış olabilir. Kendinizi yıpratırsınız. İnsan ilk olarak kendisi ile barışık olmalı, kendini olduğu gibi kabul edebilmeli ve sevebilmelidir. Kendine şefkat göstermeyen bir insanın başkasına gösterdiği şefkat bana yapmacık gelir. Önce kendini sev, kendine zaman ayır, kendine değer ver ki bu durum zaten başka insanlara da yansır. Sizi gerçekten seven ve gerçekten size değer veren kişi ya da kişiler size psikolojik anlamda ya da başka anlamlarda baskı yapmaz. 

Sizi olduğunuz gibi kabul eder ve sever. Eğer birine hayır dediğimizde size surat asıyorsa yol verin gitsin. Çünkü ben her şeye her zaman evet diyemem. Yeri gediği zaman hayır demesini de bilin ki insanlar sizi kolay yutulacak lokma olarak görmekten vazgeçsin. Kendisiniz sevin, kendiniz zamanınızı yönetin, yaşamınıza yön verin. Bu arada kendinizi sevmekten kastım bencil bir birey olarak yaşamak değildir elbette. Buradaki amacım sürekli başkalarının hayatınıza yön vermesine izin vermeyin demektir maksadım. Elbette hayat sosyallik olunca güzel olur ama kendini de o sosyalliğin içinde korumak ve kendine özel bir bölüm ayırmak elbette en temel hakkımız olmalıdır.

 

Aşağıdaki Cümlelerde Geçen Deyimlerin Anlamlarını Karşılarına Yazınız.

 Aşağıdaki Cümlelerde Geçen Deyimlerin Anlamlarını Karşılarına Yazınız.

 



* Bugün oldukça sinirliydi bu olayın üzerine bir bardak suda fırtına kopardı: Önemsiz , küçük bir sorunu büyütmek.

* Her şeyi anlattıktan sonra patron ne dese beğenirsin? Beklenilmeyen bir söz söylenildiğinde kullanılan söz.

* Dünya gözü ile çocuğunun evlendiğini bir görseydi her şey daha farklı olacaktı elbette: Ölmeden önce, yaşarken.

*  Tertemiz kalbe ve vicdana sahip olan halis muhlis Anadolu insanıydı Doğan Cüceloğlu: Katışıksız, eksiksiz.


* Önümde bir sürü dosya birikmiş, bu dosyaları okumak hiç bitmeyecekmiş gibi gözümde büyüyordu: Bir şeyin bir kimseye olduğundan zor veya önemli görünmesi.

* Babasını karşısında görünce eli ayağı birbirine dolaştı: Şaşırmak, telaşlanmak anlamına gelir.

* Annem o sözü söyleyerek babamın bam teline basmıştı: Bir kimseyi, duyarlılık gösterdiği konuda kızdıracak söz söylemek.

*Başkalarına bel bağlayarak başarılı olunamaz: Güvenmek, birisinin kendisine yardım edeceğine inanmak.

* Aileler çocuklarının nasıl biri olduğunu avucunun içi gibi bilir:  Bir yeri, bir şeyi ayrıntısıyla bilmek.


*O kadar tembel ki her işi ağırdan alır: Bir işi yapmakta acele etmemek, yavaş davranmak.

*Sele kapılan eşyaların yerine yenisini verecekmiş belediye: Selle sürüklenip gitmek.

* Aziz Sancar’ın dünya çapındaki başarısı ve ülkemize kattığı gurur dillere destan oldu: Herkes tarafından konuşulur olmak.

* Aramızı bozacağını zannediyorsa avucunu yalar: Umduğunu ele geçirememek.

* En sonunda ağzından baklayı çıkardı:   Açıkça söylemekten kaçındığı bir sorunu sonunda anlatmak.

* Sivaslılar bir haftaya kadar sularının biteceği endişesi ile yağmurun yapmasını  dört gözle bekliyorlardı.


* Eşinin durmadan canını yakmaya çalışıyordu: Söyledikleri ile birisini çok üzmek.

* Kadın en sonunda dayanamayıp açtı ağzını, yumdu gözünü: Kızarak ağır şeyler söylemek.

* O da her şeye burnunu sokmasın yeter ya!: Her şeye karışmak.

* Bu yaptığı hareketle bindiği dalı kesiyor da haberi yok:  Kendisine zarar vermek.


* Ne çenesi düşük kadınmış meğer:  Çok fazla konuşan, dır dır edenler için kullanılır.

* Çocuk ders çalışıyorum diyerek ailesinin gözünü boyuyordu: Kandırmak, yanıltmak.

* Onu bu kadar adamdan sayarsan o da sana böyle yapar:  Gereğinden fazla değer vermek, saygı duymak.

* Ayşe Teyze o gün beni görmezden gelmişti: Görmemiş gibi yapmak.

 

“Ağaç Yaprağı İle Gürler.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Örneği Hazırlayınız.

 “Ağaç Yaprağı İle Gürler.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Örneği Hazırlayınız.


 


İnsanın toplum içinde mutlu olmasını sağlayan, sosyal olmasını sağlayan şeylerin başında ailesi gelir. Bir toplumun en küçük yapı birimi olan aile her bireyin olmazsa olmazıdır. Çünkü insan ailesi ile bir bütündür ve ailesi ile bir anlam kazanır. Mesela kendi ülkemizde, kendi şehrimizde yeni tanıştığımız kişilere hemen ailesini sorarız, onlar da bize kendi ailemizi sorar. Çünkü ancak aile bizim de kimliğimiz ortaya çıkar. Aile olmak bir bütün olmak demektir, aile olmak zorluklarda birbirine kol kanat gerebilmek, acı ve tatlı günlerini birlikte geçirebilmektir.

Ağaç yaprağı ile gürler atasözünde de atalarımız ailenin ne denli önemli olduğunu dile getirmek istemişlerdir.  İnsan ailesi ile bir bütün olarak kendini gösterebilir. Yani bireyin tamamlayıcısı onun ailesidir. Aile en sıkıntılı günlerimizde bizim arkamızda duran dağımız gibidir. Aile en mutlu anlarımızda mutluluğumuzu paylaştığımız canlarımız, sevgimizi birlikte yaşama duygusunu bize hissettiren değerli kimselerdir. Ailemiz olmadığı zaman meyve vermeyen bir ağaç gibi ortada kalırız. Kendimizi yalnız hissederiz ve mutlu olmayız. Ailemiz varsa güçlü oluruz, güven içinde oluruz, kendimizi ve başkalarını sevmeye başlarız. Ailemiz yanımızda değilse, bize destek vermiyorsak kendi kabuğumuza çekiliriz ve hiç kimse ile fazla muhabbet kurmayız, insanlara güvenimiz olmaz, insanlarla bir arada olmak istemeyiz Çünkü bu özel ve anlamlı duyguları hissettiren en önemi kurum aile kurumudur. İnsan ailesi ile bir bireydir. Aile bu özel ve güzel duyguları bize hissettirmezse biz de toplum içinde ruhsuz kimselere dönüşebiliriz.

 Aile bir olmak, birlik olmak, dayanışma içinde olmak demektir. Yalnızca bu şekilde toplumu muzu da güçlendirebilir ve ailemiz arkamızda durduğu sürece de mutlu ve hayat dolu olabiliriz. Yeter ki ailemiz olsun, yeter ki bizleri iyi yetiştirsinler ve her şeyimizle bizi kabul edip gür olduklarını bize kanıtlasınlar.

Küfür Etmenin Zararları Konulu Kompozisyon Yazınız.

 Küfür Etmenin Zararları Konulu Kompozisyon Yazınız.




Günümüzde küfür etmek hemen hemen bir alışkanlık haline gelmeye başlamıştır. Küçük çocuklardan tutun da gençlerin, yetişkinlerin vazgeçilmezi haline gelmiş olan kötü bir eylem, kötü bir davranış biçimidir. Kendine güveni olmayan, kendini yetersiz hisseden kimseler küfür etmeyi, insanlara hakaret etmeyi ve insanları bu sayede aşağılamayı sever duruma gelmiş ne yazık ki. Özellikle de insanların mahrem alanları ile konularda bile herkes küfür etmeye başlamış ve bu da insanlarımıza normalmiş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Allah'ın yarattığı uzuvlara küfür etmek de en aşağılık olanıdır ve dinimizde de küfür etmek günahtır.

İnternetteki programlarda özellikle de gençlerin olduğu bir program yapılmaya başlanmış ve orada gençler her türlü ahlaksızlığı meşru bir şeymiş gibi konuşmaya, sulu şakalar yaparak kahkahalar atmaya başlamışlardır. Bu durum Türk toplumunun aile yapısını, ahlak yapısını, kültürünü, gelenek ve göreneklerini de büyük ölçüde kötü etkilemeye başlamıştır. Küfür etmek insanlar arası iletişimin saygısız bir şekilde gerçekleşmesine neden olur. İnsanlar arasındaki sevgiyi azaltır ve kişiler birine karşı nefret gibi kötü duygular geliştirmeye çalışırlar. En değerlilerimiz olan annelerimiz, babalarımız, bacılarımız üzerinden daha çok yapılan, belden aşağı konulara girilen ve bunu şaka olarak nitelendiren aşağılık duygusu içinde olmuş zavallı kimseler küfür etmeyi ahlaksızlık olarak görememektedir. Oysa bizim kültürümüzde büyüklere saygı, küçüklere sevgi, kutsal olan değerlere önem verme vardır. Küfür etmek son derece yanlış ve asla onaylanmaması gereken bir şeydir. 

Elbette bazen ufak tefek şakalar yapılır ve o şakanın da dozu kaçmamalıdır. Yapılan şakalar da ahlaksızlık üzerinden yapılmamalıdır. Bugünkü küçük çocuklar küfür eden büyüklerini gördüğü zaman onlar da ileride yetişkin kimseler olacak, küfür etmeyi hayat alışkanlığı haline getirecek düşük karakterde kimselere dönüşecektir. Çevreme baktığımda küçük çocukların ağzında ana avrat şeklinde başlayan küfürleri duydukça insan olarak kendimden utanıyorum ve bu çocukları bu hale getiren kişilere yazıklar olsun diyorum. Ettiği küfrün ne anlama geldiğini dahi bilmeyen o saf ve masum çocuklar üzerinden bir toplum yapısı, kültürü yok edilmeye çalışılmakta ve değerlerimiz yok edilmeye çalışılmaktadır. Küfür etmek insanı rahatlatırmış, küfür eden insanlar zeki insanlarmış, ne kadar çok küfür edersen o kadar çok dilin zenginliği olurmuş, küfür etmekte ne varmış ki altı üstü eğlence amaçlı ediliyormuş gibi saçma sapan savunma mekanizmaları küfür etmeyi meşru kıldırmaya çalışma aşamalarıdır.

 Küfür etmek son derece itici ve insanlara güzel davranışlar, güzel örnekler göstermeyen bir eylemdir. Küfür etmek kişinin kendisine saygısı olmadığının göstergesidir. Öz saygısı olmayan, başkalarının yaşamına saygısı olmayan kişiler küfür etmeyi sever. Küfür edilen ortamda güzel ahlaklı insanlar durmak istemezler. Çünkü küfür edilen ortam insanları birbirinden uzaklaştırır ve küfür eden kişinin saygınlığını azaltır, insan ilişkileri olumsuz olur, küfür eden kimselere karşı olumsuz bir imaj çizilir. 

İnsan kendini küfür etmeye bir kere alıştır mı ondan sonra kurtulamaz. Bundan dolayı çocuklarımıza küfür etmenin normal bir şey olmadığını, insana yakışan bir erdem değil insana yakışmayan kötü bir özellik olduğunu onlara ısrarla anlatmalıyız. En iyisi küfre hiç bulaşmadan ahlaklı bir hata yaşamak, örnek bir hayat yaşamaktır bence.

“Ağacı Kurt, İnsanı Dert Yer.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 “Ağacı Kurt, İnsanı Dert Yer.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon




Zararlı şeyler ağacı daha çok içinden yemeye başlar ve ağaç çürümeye başlar. Bu zararlı şeyler ağaç kurdu gibi değişik böcek türleridir. Kurt ağacı yemeye başlayınca ağaç da yavaş yavaş hastalanmaya başlar ve ağacın  kökünde tehlikeler olmaya başlar ve ağaç en sonunda çürür. İnsanlar da tıpkı ağaçlar gibidir. İnsanı da üzen olaylar onun iç dünyasında büyük yıkım doğurur ve insan gamlanmaya başlar. İnsanları da içindeki gam üzer. 

İçimize attığımız üzüntülerimiz gün gelir bizde başka olumsuz sonuçlara neden olur ve bunun sonucunda da çabuk çökeriz ve hayat sevincimizi kaybederiz. Böyle olduğu zaman da mutlu olmayız ve içimizdeki dertler bizi  yer, bitirir. Hayatta başımıza ne gelirse gelsin elbette acılarımız olacaktır, derin problemlerimiz olacaktır ama yine hayata dört elle bağlanmasını bilmeliyiz. Sorunlarımızı içimize atmak yerine başka kimseler ile paylaşarak dertlerimizi hafifletmeye çalışmalıyız. Bunu yaptığımız zaman  içimizdeki gam bizi yıkamaz ve üzüntülerimize dirençli olmaya başlarız.İnsanoğlunun nerede, ne zaman, nasıl bir şekilde başına ne geleceğini kestirmek zordur. Şunu unutmamalıyız ki kader diye de bir şey vardır. Bazen biz ne kadar hayatı plansak da kaderin bizim için sonuçları farklı olabilir. Örneğin; Çok sevdiğimiz bir yakınımızı kaybederek büyük bir hüsrana uğrayabiliriz, çok sevdiğimiz bir bölümü çok çalıştığımız halde kazanamayabiliriz ve bu üzüntü içimizde bir yara olarak ömür boyu kalabilir. 

Yani bazı şeyler bizi içten içte yıkabilir, eritebilir Hayat bazen öyle kötü sürprizler ile karşımıza çıkmaktadır ki hayatımız bir an içinde alt üst olabilir. Onca kötülüğe rağmen, onca olumsuzluğa rağmen yine de hayat ile ilgili umutları kaybetmemek gerekir. Sıkıntılar birlikte aşılmalıdır, kendimizi yiyip bitirmemeliyiz.

Aşağıda Verilmiş Olan Eş Sesli Sözcükleri Farklı Anlamlarıyla Cümlelerde Kullanınız.

 Aşağıda Verilmiş Olan Eş Sesli Sözcükleri Farklı Anlamlarıyla  Cümlelerde Kullanınız.




 Bel:  Çocukların okul çantasını taşıdığı için beli çok ağrımaya başlamıştı.

Bel: Bel yardımı ile toprağın altını üstünü bir güzel karıştırarak ekinlerimizi toprağa ektik.

Yüz: Kimi insanların masum ve güzel ruhlu olduğu bu durum yüzlerine o kadar yansımış ki böyle birini gördüğüm zaman işte bu iyi bir insan diyesim geliyor içimden.

Yüz: Babam derslerimde başarılı olursam beni yüzmeye yazdıracak.

Yüz: Kardeşim matematikten yüz aldığı için çok mutlu oldum.

Yüz: Yüz liraya artık günümüzde bir şey etmiyor.


Satır: Bayramdan kalan kemikleri satırla doğrayarak anneme yardım ettim.

Satır: İki satırlık ödevi kalmıştı ama onu yapmaya bile üşeniyordu.

Kır: Otuz üç yaşıma geldiğimde düşmüştü saçlarıma ilk kırlar.

Kır: Ablamla kırlarda akşamlara kadar koştuk ve çiçek topladık.

Boy: Kısa boylu olduğu için kendi kötü hissetmişti.

Boy: Türk boyları arasında siyasi anlaşmazlıklar oluyordu.


Ben: Hem benim yaptığım işlere karışıyordu hem de oturduğu yerden emir veriyordu.

Ben: Yüzünde çok sayıda benlerin çıkması annemi endişelendirmeye başlamıştı.

Kara:  Bugün karada yürüyüşe çıkmıştık.

Kara: Kara kediyi her gördüğümde içim bir tuhaf olurdu.

Kurt: Çocuğun bağırsağındaki kurtlar onun kilo almasını engellemiş ve onu hasta etmişti.

Kurt: Dağdaki kurtlar bir kış günü köye indikleri zaman köylüler arkasına bile bakmadan kaçmaya başlamışlardır.

Yaz: Bu yaz tatilinde memlekette kalacaktık.

Yaz: Kardeşim yazısını güzel yazmadığı için çok üzülmüştü.

Baş: Babamın başı çok ağrıdığı için annemden ağrı kesici istedi.

Baş: Kardeşim okul çıkışı beni yolun başında bekleyeceğini söyledi

Diz: Annem yumurtaları rafa dizdi.

Diz: Kardeşim yolda giderken hızla yere düşmüş ve dizi kanlar içinde kalmıştı.


Çay: Akşamları ailem ile birlikte çay saatlerimiz olurdu.

Çay: Dedemle birlikte çay kenarında bir sohbet gerçekleştirdik.

Bin: Kardeşim bine kadar saymayı öğrendiği için öğretmeni ona ödül olarak çikolata verdi.

Bin: Babam bindiği dalın kırılması ile kendini yerde buldu.

An: Her On Kasım’da Atatürk’ü anarız.

An: Haberi duyduğum an ne yapacağımı şaşırdım.

Yan: Evin her yanı pislik içinde kalmıştı.


Yan: Annem ocağı açık bıraktığı için evimiz cayır cayır yanmaya başlamıştı.

Al: Her gün allı pullu kıyafetler giyerdir.

Al: Çarşıdan gelirken turşu almıştı.

Dik:  Yürüdüğümüz yollar çok dik olduğu için dedem çok yoruldu.

Dik: Bugün bahçeye on tane çam fidanı diktiğimiz için mutlu olmuştum.

Yaş: En sevdiğim şey yaş pastadır.

Yaş: Abim bu yıl dokuz yaşına girecek.

Kap: Evinde bir kap yemeği bile yoktu.

Kap: Köpek elimdeki kemiği kaptığı için hızla uzaklaşmaya başladı.

Ocak: Maden ocağında çıkan patlamada yine canlarımız yok olmuştu.

Ocak: Ocağın altını bu kadar fazla açarsan çaydanlık kulpu tabi yanar.

At: Topu bana doğru attı.

At: Bugün ailemle birlikte at çiftçiliğine gittik.


El: O gün elim çok kötü ağrımıştı.

El: El sözüne inanıp evini terk ettiği.

Toka: Ayşe’ye annesi toka almıştı.

Toka: Ailemle tokalaşıp buralardan ayrılmaya karar verdim.

Şiş: Bu kazağı örmem için şiş olması gerekir.

Şiş: Çok yürüdüğü için ayakları şişmişti.

Saf: Çok saf biriydi.

Camide safları sıklaştırmaya başladık.

Pas: Bana pas atmadığı için gol yedik.

Pas:  Bisikletinin bir parçası paslanmıştı.

Hayır: Hayır seni istemiyorum artık.

Hayır: Her işte bir hayır vardır.

Dolu: Ağaçlara yağan dolu meyveleri zedelemişti.

Dolu: Otobüs tıklım tıklım doluydu.

Ek: Sabah kahvaltısına ek olarak bir dilim de tatlı yedim.

Ek: Pancar tohumu ektik.

 

 

 

 

 

 

Sorumluluk İle İlgili Sözler

 Sorumluluk İle İlgili Sözler



Her insan üzerine düşen sorumluluğu hakkı ile yerine getirdiği zaman toplum içindeki düzen kurulmuş olur. Sorumluluk sahibi olmak disiplinli olmayı da gerektirir. Böyle olduğu zaman herkes işine yönelir ve boş işlerle uğraşan kimse kalmaz. Onun için sorumluluklarımızı her zaman yerine getirmeliyiz ve başarılı ve mutlu olmanın peşinden gitmeliyiz.

Sorumluluk sözleri şunlardır:

"Önemli biri olmanın bedeli, sorumluluktur." (W. Churchill)

"İnsan, sadece sorumluluk üstlenerek, zihnini sağlam ve dengeli bir şekilde geliştirebilir." (John Dewey)

"Sorumluluk, her iki ucu da görünmeyen ve yalnızca ortasını görebildiğimiz bir ipe benzer." (William McFee)

 "Düzgün bir insan oIabilmek için, sorumluluk üstlenen birisi olmak gerekir." (Antoine de Saint – Exuper)


"Halkalardan biri gevşerse, zincirin tümü kopar." (Anonim)

"Esas isimiz, uzakta hayal meyal duran bir şeyi görmeye çalışmak değil, önümüzde açıkça duran işi yapmaktır." (Thomas Cariyle)

"İnsan, yaşadığı sorunlardan dolayı çevresini suçlamaktan vazgeçmeli, dinsel ve ahlakî değerler çerçevesinde irade gücünü ve sorumluluk duygusunu artırmak için çalışmalıdır." (Albert Schweitzer)

"Kişi, sorumluluğum! bir başkasına devredebilir, ama onunla elele giden karar verme yetkisini devredemez." (Benvenuto Cellini)

 "Sorumlusu olmadığımız şartlara verdiğimiz tepkilerden sorumluyuz." (Allan Massie)


"Kişinin sahip olduğu erdemler ya da bilgelik kendisini nadiren mutlu etse de, budalalıkları ve kötü huyları başkalarını sıkça mutsuz eder." (Samuel Johnson)

"Türk insanı; İstikrarlı, kararlı ve azimli olmalıdır. Sorumluluk sahibi olmalı, hizmete talip olmalıdır. Cesur olmalıdır.''( Atatürk)

"Hiç kimse, hem sorumluluk hem de umutsuzluk hissine aynı anda kapılamaz." (Antoine de Saint Exupery)

İnsan, yaşadığı sorunlardan dolayı çevresini suçlamaktan vazgeçmeli, dinsel ve ahlaki değerler çerçevesinde irade gücünü ve sorumluluk duygusunu artırmak için çalışmalıdır. Albert Schweitzer

"Kendisini anında bir vazifeye adayabilmek, sorumluluk duygusunun nasıl bir şey olduğunu iyi bilen ruhsal istikrarı ifade eder." (Dağ Hammarskjöld)

“Herkes evinin önünü süpürürse sokaklar temiz olur.”  Konfüçyüs
“Sorumluluğu başkasına yıkan davranış biçimi ile  gerçekten problem çözmek olanaksızdır.” Hosotani

Öz sorumluluk, başkalarına verdiğimiz sözlerin yanı sıra, kendimize verdiğimiz sözleri de yerine getirmek demektir. Andre Gide

“İnsan, yaşadığı sorunlardan dolayı çevresini suçlamaktan vazgeçmeli, dinsel ve ahlaki değerler çerçevesinde irade gücünü ve sorumluluk duygusunu artırmak için çalışmalıdır.” Albert Schweitzer




Gerçek ve Mecaz Anlamlı Cümle Örnekleri

    Gerçek ve Mecaz Anlamlı Cümle Örnekleri





Dünya tatlısı ablasını tanıyınca sen de onun ablasına hayran kalacaksın: Mecaz anlam

Tartıştığı kardeşleriyle tüm bağını kesti: Mecaz anlam

İçimize attığımız sevgi tohumları sayesinde bugünlere böyle gelebildik.: Mecaz anlam

Onun gibi bir kişiyle bir daha işim olmaz, onu sildim artık: Mecaz anlam

Soğuk su ile yıkandığı için hasta olmuştu: Gerçek anlam

Kalp gözü açık bir insandı Ayşe Teyze: Mecaz anlam


Hava çok sıcak olduğu için kıyafetlerimiz terden sırılsıklam olmuştu. Gerçek anlam

Başarıya giden yolda çalışmadan bir yere ulaşılamaz:  Mecaz anlam

Yeni taşındıkları apartmana bir türlü ısınamadı: Mecaz anlam

Üstündeki kıyafetin rengi seni çok açmış: Mecaz anlam

Hava çok soğuk olduğu için su boruları patlamış: Gerçek anlam

Babam anneme o kadar ağır sözler sarf etti ki  annem sessizce odadan boynu bükük bir şekilde çıkıp gitti: Mecaz anlam

Trafik kazasını ucuz atlattığı için kendi şanslı saymıyordu.


Eve girdiğimde evde keskin bir koku vardı ve bu koku çok kötüydü: Mecaz anlam

Merve’yi karşısında bir anda gören Nurgül’ün yüzü sapsarı kesildi: Gerçek anlam

O gün merdiven düşerek elini kırdığı için bu elle nasıl iş göreceğini o da bilmiyordu: Gerçek anlam

Her insanın başarılı olduğu bir alan mutlaka vardır: Gerçek anlam

Çok geçmeden bu işin kokusu da  çıktı: Mecaz anlam

Hayat bizle oyun oynamasana, hadi git işine zorlamasana: Mecaz anlam

Kalbini kırdın ve kalbi yaralandı bir daha seni kolay kolay affetmez bence: Mecaz anlam

Çocuklarımızın gözündeki ışık inşallah hiçbir zaman sönmez: Mecaz anlam

O adamla sakın arkadaşlık etme, karanlık işler yapıyor o.: Mecaz anlam

Bugün hasretliğin acısı çöktü yine üzerime: Mecaz anlam

Taşa kafasını çarpan çocuğun başı yara içinde kalmış, kanlar durmadan akıyordu: Gerçek anlam


Adamın basit tavırları hiç hoşuma gitmedi: Mecaz anlam

Gözü iltihaplanmış, onun için bugün okula gelmeyecekmiş: Gerçek anlam

Ağacın dalına bir ip bağladı: Gerçek anlam

Senin hayatımı dağıtmana asla izin vermeyeceğim: Mecaz anlam

Çocuk akşama kadar susuz kaldığı için baygınlık geçirmişti: Gerçek anlam

 

 

Zıt Anlam İle İlgili Cümle Örnekleri

 Zıt Anlam İle İlgili Cümle Örnekleri




Hayat bu kazanmak da var kaybetmek de.

Eve geldi  ve geldiği gibi geri gitti.

Kardeşim boyu kısa olduğu için çok üzülmüş, sınıfımdakiler ben den uzun demişti.

O kadınla çok fazla dışlı olursan olacağı buydu.

Yerli yabancı binlerce turist Antalya’ya akın etmişti.

Annem sürekli kilosundan şikayet ediyordu ama zayıflamak için en ufak bir çaba da sarf etmiyordu.

İyi bir evlat olmuştu anasına, kötü evlatlar da vardı elbette hayatta.


ayı oynamaz derler ama tokluğun fazlası da adamı hasta ederdi.

Kış mevsimi bitmişti ilkbahar yaklaşıyordu ama biz hemen yaz gelsin istiyorduk.

Sınavda yanlışlar doğruları götürmese daha mutlu olacaktım.

Bu davayı kazanmak için varını yoğunu harcamış, elinde bir şeyi kalmamıştı.

Aza kanat etmeyen çoğu nerden bulacaktı ki?

Yattığım yumuşak yastık o haberden sonra taş gibi  sert olmuştu.

Akılsız dostun olacağına akıllı düşmanın olsun daha iyi.

Kardeşimin bu haline gülecek gibi oldum ama onun ağladığını görünce sustum.

Bu gidişle kurunun yanında yaş da yanacak.

O gün yaşananlar hayal mi yoksa gerçek miydi  bir türlü anımsamıyorum.

Üvey evlat olduğum için öz evlat gibi davranmıyorlardı bana.


Hafta sonu arabanın içini ve dışını bir güzel temizledim, babam buna çok sevindi.

Sınav o kadar zordu ki kolay soru ancak birkaç tane vardı.

Yaşamdan ölüme bu garip yolda gidyordu kendince bir yerlere varmaya.

Arabadayken sağına bakmış ama soluna bakmadığı için kaza gerçeklemişti.

Aşağı yukarı üç beş kuruş fazla verecekti sanki.

Derdime derman bulmadım diye ağlıyordu.

Ülkemiz esaretten kurtulup özgürlüğüne kavuşmuştu.

Cesurların olduğu yerde korkaklar kaçacak delik arıyordu.


Gelir ve gider hesaplarına baktığımda bu ay eksiye düşmüştüm.

Yine kavga ediyordu ikisi alacak verecek hesabı yüzünden.

Üretim yeterli değildi ama tüketimin maşallahı vardı hani.

Çocuklara yaramaz  demek ne kadar yanlışsa sürekli bir çocuğa uslu demek de onun özgürlüğüne set çekmektir bence.

Dün neşeli olan Aslı bugün hüzünlüydü, derdi neydi acaba?

Ödevini tam yapanlar beş almış ödevini eksik yapanlar ise üç puan almıştı.

 

 

"Dostluktan Saygıyı Kaldıran Onun En Büyük Süsünü Kaldırmış Olur." Sözü Sizin İçin Neyi İfade Etmektedir?

"Dostluktan Saygıyı Kaldıran Onun En Büyük Süsünü Kaldırmış Olur." Sözü Sizin İçin Neyi İfade Etmektedir?




Dost olan kişi sevdiği insana aynı zamanda saygı duyan, ona gösterilen güler yüz ve samimiyetten yüz bulup haddini aşmayan kişidir. Dostluktan saygıyı kaldıran en büyük süsü kaldırmış olur sözü ile şu anlatılmak istenir: Dostluktan en önemli şey kişiler arasındaki sevgi ve saygı bağının olmasıdr. Bunlar kalktığı zaman dostlar arasındaki bağ da zayıflamaya başlar.

 Birisi bizim dostumuz diye onun he şeyini öğrenmeye çalışmak, bizimle paylaşmak istemediği şeyleri bizimle paylaşması için onu zorlamak, sınırlarımızı aşacak hal ve hareketlerde bulunmak dostlar arasındaki güzelliği yok eder ve araya mesefaler konulmaya başlanır. Kimi insanlar vardır ki dostlarım dediği kişilerin iyi niyetini kullanmaya başlar ve bu durumu farke eden diğer kişi ise onun gerçek dost olmadığının farkına varır ve böylece dostluk bozulmaya başlar. İnsan dost dediği kişiyi gerçekten sevmeli, onun özel yaşamına saygı duymalı ve aralarında mutlaka ölçülü bir samimiyet olmalıdır. Buradaki ölçülülük samimiyetiszlik değila ksinie haddini bilmek, kendini bilmek ve olgun bir insan olmak demektir. Böyle olduğu zaman dostlarımızla ilişkilerimizi daha seviyeli olur ve aradaki sü de hiçbir zaman kalkmamış olur.

İnsanlar dostlarına nasıl davranacağını bilirse, güvenilir ve saygılı olursa aradaki bağ da bir ömür sürer ve dostluk baki kalır. Dostlarımızla yüz göz olmamalıyız, seviyesiz şakalar yapmamalıyız ve onu geçmiş yalarından vurmaya çalışmamalıyız. Bunları yaptığımız zaman dostluk perdesinin süsü de her zaman aynı kalır. Bunun için dostlukta her türlü ihtiras ve hataya izin verilmiş olduğunu sananlar tehlikeli şekilde yanılırlar.

 


Tavuk İle İlgili Atasözleri

 Tavuk İle İlgili Atasözleri




Tavuk ile ilgili dilimizde çok sayıda atasözleri ve deyimler vardır. Tavuk ile ilgili günlük hayatımızda kullandığımız atasözleri şunlardır:

Fukaranın tavuğu zenginin atı kıymetlidir.

Tilkiye tavuk kebabı yer misin? diye sormuşlar adamı güldürmeyin diye cevap vermiş.

Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez.

Bugünkü tavuk yarınki kazdan iyidir.

Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır.

Bizim tavuk bir yumurta yumurtlar yedi mahalle duyar, elin kısrağı küheylan doğurur hiç ses   çıkmaz.

Yağmurlu gün tavuk su içmez.

Çok gezen tavuk ayağında pislik getirir.

Evini tavuk eşiyor çalımı dağdan aşıyor

İşkilli tavuk dingilder

Hatır için çiğ tavuk yenir.

Mart martladı tavuk yumurtladı.

Altın yumurtlayan tavuk kesilmez.

Tilkiye tavuk emanet edilmez.

Horoz evlenir tavuk tellenir.

Tavuk kaza bakarsa, kıçı yırtılır.

Gelecek deveden gelmiş tavuk yeğdir.

Tavuğun sadakası bir yumurta.

Zenginin tavuğu iki sarılı yumurtlar.

Hancı tavuğu gibi , yolcu artığı ile geçinir.

Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür.

Horoz ne kadar öterse ötsün, civciv tavuğun dıkdıkına bakar.

Kimin tavuğuna kış demişiz.

Bodur tavuk her gün piliç.

Baz bazla, kaz kazla, kel tavuk  topal horozla.

 

 

Aşağıdaki Atasözlerinin Konularını Karşılarına Yazınız.

 Aşağıdaki Atasözlerinin Konularını Karşılarına Yazınız.




Akıl para ile satılmaz: Bu atasözümüzün konusu ise  akıl ile ilgilidir. Akıl para ile satın alınmaz kişide varsa vardır vardır yoksa yoktur.

Başa gelmeyince bilinmez:  Konusu deneme ile ilgilidir. Bir insanın başına bir olay gelmediği zaman o olay hakkında havadan bir sürü laf edebilir ama başa gelince anlar işin nasıl olduğunu. Bunun için bu atasözünün konusu deneyim, yaşantıdır.

Ayağını yorganına göre uzat: İşini elindeki imkanlara göre yap demektir. Yani ölçülülük vurgusu yapılır. Konusu da ölçülü olmaktır.


Terazi tartıyla, her şey vaktiyle: Buradaki atasözünde konu zamandır. Yani her şeyin bir zamanı vardır anlamında söylenmiş bir atasözüdür.

Akacak kan damarda durmaz: Bazı şeylerin olacağı varsa olur ve onu ne yaparsanız yapın asla engelleyemezsiniz. Bu atasözünün konusu da alın yazısı, yani kaderdir.

Ak akçe kara gün içindir:  Bu atasözünde tutumlu olmak, birikim yapmak gerektiği anlatılır. Onun için de konusu tutumluluktur diyebiliriz.

Acele işe şeytan karışır: Acel ile başlanmış bir işin sonu hayır ile bitmez. Bu atasözümüzün konusu da  acelecilik ile ilgilidir.

Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur: Bir şey emek edersen sonucu iyi olur etmezsen de sonucu iyi olmaz. Yani çalışkan olmanın önemi vurgulanır. Konusu da çalışkanlıktır diyebiliriz.


Bin bilsen de bir bilene danış: Ne kadar bilirseniz bilin öğrenmeye devam edin ve danışmaya devam edin. Konusu da  danışmaktır.

Aç ayı oynamaz:  Aç insanın hiçbir iş yapası gelmez. Bu atasözümüzün konusu da açlık ile ilgilidir.

Ağaç ne kadar uzasa göğe uzamaz: Konusu hırs ile ilgilidir.

Büyük balık küçük balığı yer: Güçlü olan güçsüzü yer. Konusu güçtür.

Akan su yosun tutmaz: Çalışan insan paslanmaz. İşleyen demir pas tutmaz, işleyen demir ışıldar atasözü ile de yakın anlamlı bir atasözüdür. Konusu çalışkanlıktır.