“Cahile Tevazu Gerekmez.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Cahile Tevazu Gerekmez.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Tevazu sahibi kimseler  alçakgönüllü olanlardır. Onlar hem bilgili, hem çalışkan hem de iyi niyetli kimselerdir. En ufak bir iltifatta havalara çıkmayan, kibirli olmayanlardır. Cahil insanlar ise kendilerini geliştirmemiş ve gelişmekte ve ilerlemekte direten , olumlu anlamda yeniliklere karşı gelen, yeni bir bilgiye, yeni bir buluşa karşı olan kimselerdir. Cahil insanlar her şeyin en iyisini bilir ve kendilerini dünyanın en akıllı, en zeki insanları zannederler ve dışarıdan bakıldığında acınacak halde olduğunu bir türlü anlamayan, bilgisiz, kendi karanlığına hapsolmuş zavallı kimselerdir. 

Cahil insanlara fazla tevazu göstermek ise iyi niyetin kötüye kullanılmasına neden olur. Çünkü cahil kişi hemen tepelere çıkar ve kendini tevazu sahibi insanla eş tutar ve o kimseye akıl vermeye çalışır, yalan yanlış öğrendiği bilgiler ile  insanlara yol göstermeye çalışır  ama kimse onu önemsemez. Tevazu sahibi olgun kimseler iyi niyetli olsalar bile böyle insanlara çok fazla sabırlı olmamalıdır. Çünkü cahil insanlara çok yüzü verilirse kendilerini kaybeder ve saçma sapan konuşmalarına, akıl vermelerine devam ederler. 

Fazla tevazu göstermenin iyi bir şey olmadığını şu sözle de açıklayabiliriz: “Fazla tevazunun sonu vasat insandan nasihat dinlemektir.” Der İbn-i Haldun. İşte tüm bunlardan dolayı fazla tevazu sahibi olmamalıyız. Karşımızdaki kişinin cahil olup olmadığına göre hareket etmeliyiz.

İleride Olmak İstediğiniz Meslek ve Sebepleri İle İlgili Bir Kompozisyon Yazınız.

 İleride Olmak İstediğiniz Meslek ve Sebepleri  İle İlgili Bir Kompozisyon Yazınız.



Her bireyin geleceğine dair hayalleri ve amaçları vardır. Her insan kendi sevdiği işi yaparsa bu hem toplumlar için hem de ülkeler için büyük fayda sağlar. Bir de herkes yatkın olduğu ve sevdiği işi yapınca o işin tadına doyum olmaz. Benim ileride olmak istediğim meslek kütüphanecidir. Kütüphanede çalışan bir memur olarak hayatıma devam isterim. Kütüphaneci olmak isteyişim sebepleri ise şunlardır: Her gün orada gelen öğrenciler ile vakit geçireceğim  için çok mutlu olurdum.

Genç ve öğrenmeye meraklı, zeki çocuklar için elimden gelen her türlü işi yapmaya çalışırdım. Onların araştırdığı, bulmak istediği kitaplar konusunda onlara yardımcı olmak isterim. Ben de oradaki kitapları okuyarak hem kendi genel kültürüme katkı sağlamış olurum, hem çevremi de öğrendiğim bilgiler ile aydınlatmaya çalışırdım. Bana bir kitap hakkında soru sorulduğu zaman o kitap hakkında öğrendiklerimizi çevreme en iyi şekilde anlatmaya çalışırım.

 Kütüphaneci olmayı çok seviyorum çünkü akşama kadar kitaplarla iç içe olacağım. Kütüphanemize yeni gelen kitapların kokusunu tıpkı fırından yeni çıkmış ekmekler gibi koklayacağım ve her bir sayfasını özenle açıp okuyacağım. Kitapları raflara yerleştirmeyi de çok seviyorum. Her konu hakkında bilgi sahibi olamam ama en azından ilgimi çeken baka kitaplarda okuyarak kendimi geliştirirdim. Bu sayede hem mutlu olur hem de bilgi sahibi olurdum. Hayata daha emin adımlarla yol almak için, daha çok merak eder ve daha çok kitap okurdum. Bunun için de mesleğim bana bu fırsatı en iyi şekilde sağlardı. İşte tüm bunlardan dolayı kütüphaneci olmak isterdim.

“Her Ağaca Dayanılmaz.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Örneği Hazırlayınız.

 “Her Ağaca Dayanılmaz.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Örneği Hazırlayınız.

 


İnsan  yeme içme, barınma ihtiyacı içinde olan bir canlıdır. Her ne kadar bunlar fiziksel ihtiyaçlar olsa da bir de sosyal gereksinimlerimiz vardır.  İşte bu ihtiyaçların karşılanması da ruh ile olur. İnsan ruhunu da başka şeylerle doldurmak ister. Sevme, sevilme, ait olmak, güven duyma, güven kazanabilme gibi. Zor iştir herkese güvenebilmek ve herkesin bize güvenebilmesini sağlamak.

 Güven duyulan bir insansanız elbette kendinizle guru duymalısınız  bu güzel bir şeydir ama herkese güvenmek ve herkesi kendiniz gibi zannetmek iyi bir şey değildir. Çünkü pişman olacağınız insanlara güven duymak hayatınızın hatası olabilir. Her ağaca dayanılmaz atasözü ile atalarımız şunu anlatmak istemiştir: Her ağaç insan yükünü taşıyacak bir güçte değildir. Onun için de her ağaca yaslanmamak gerekir. Buradan bize verilmek istenen mesaj ise herkese güvenmemiz gerektiğidir.


Herkese güvendiğimiz zaman ya hayal kırıklığı yaşarız ya da insanlardan hepsinden nefret etmeye başlarız. Bir insanı iyice tanımadan onunla her şeyimizi paylaşmamalıyız, her açıdan o kişiye çabucak kanmamalıyız. Onun için de akıllı olmalıyız ve güven veren ve güvenimizi kazanmış insanlara dayanmalıyız. Bunu yaptığımız zaman hem üzülmemiş oluruz hem de sağlam dostluklarımız hayat boyu devam eder.

 

“Akraba İle Ye, İç, Alışveriş Etme.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

“Akraba İle Ye, İç, Alışveriş Etme.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Yanımızda her zaman olmasını istediğimiz, zor günlerimizde de bizim arkamızda dağ gibi duran kişiler akrabalarımızdır. Kimi akrabalar vefasızdır, yabancı bir kimseden bile kötüdür ama iyi akrabalar ise gerçekten aile olmanın özel duygularını size hissettirir. Bu durum kişisine göre, insan olanına göre değişir.



 Her ne kadar akrabalarımız ile  güzel vakit geçirmek istesek de, onlarla iç içe olmak istesek de alışveriş konusunda, para konusunda onlarla iç içe olmamalıyız. Çünkü araya para girdiği zaman aramız bozulabilir ve iyi olan ilişkiler kötüye, düşmanlığa varacak düzeye gelebilir. Atalarımız akraba ile ye, iç, alışveriş etme sözü ile şunu anlatmak istemiştir: Akrabalar alışveriş sırasında herkes de kendi çıkarlarını  koruyacağından dolayı kimse hakkının yenmesini istemez. Bu durumda ara bozulabilir ve iyi olan dostluklar da kötüye dönüşür.

 Atasözümüz her ne kadar bunu ifade etse de bu atasözünden akrabalar ile hiç alışveriş edilmeyeceği anlamı çıkarılmamalıdır. Çünkü gerçek akrabalık, gerçek sevgi, gerçek samimiyet de zor günlerde ortaya çıkar. İyi olan akrabalarımız ile, sadece kendi çıkarını düşünmeyen, akrabalarımız ile alışveriş yapılabilir ama aradaki dostluk bozulmadan, sevgi ve saygı azalmadan bu iş gayet de güzel yapılabilir ve hatta aramızdaki bağların daha güçlü olmasını sağlayabilir.

 


“Düşmez Kalkmaz Bir Allah.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Düşmez Kalkmaz Bir Allah.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.



Hayatımızda yaptığımız en büyük yanlışlardan biri de ne oldum delisi olmaktır. Azıcık bir paramız olsa, elimize azıcık bir kudret verilse hemen şımarmaya, kibirlenmeye başlarız. Bu hepimiz için geçerli olmayabilir ama insanların çoğu bunu yapar. İnsanoğlunun fıtratında vardır bir anda değişmeye başlamak ve şımarmaya başlamak.



Önemli olan aynı değerde kalabilmek, özünden uzaklaşmamaktır. İnsan olarak kalabilmek, tevazu göstermek çok az insanın gösterdiği erdemli davranışlardır. Düşmez kalkmaz bir Allah atasözü ile anlatılmak istenen de insanın başına her an her şey gelebileceği anlamına gelir. Çok zengin olup bir anda yoksul duruma düşebiliriz, ya da çok yoksul olup şans eseri bir anda yükselebilir ve zengin olabiliriz. Düşmez kalkmaz, değişmeyen hep şefkati ve merhameti ile kullarına büyüklük yapan ise Yüce Allah’tır. O her zaman  tektir, büyüktür, ondan başka büyük olan kimse yoktur. O dur alemlerin Rabbi olan, odur  insanı zengin ya da fakir yapan.

Tüm kudret onun elindedir. O dilerse her şey olur ya da hiçbir şey olmaz. Onun için üç günlük dünya malına tamah etmeden yaşamalıyız. Hepimizin iyi ve kötü günleri olabilir. Kötü duruma düştüğümüz zaman pes etmeden tekrar çalışmaya, başarmaya devam etmeliyiz. İnsan olduğumuzu unutmamalıyız, olağanüstü güçlere sahip değiliz, sadece insanız ve iyi de bizim için kötü de bizim içindir. Her zaman şefkatli olmalıyız, güzel ahlaklı olmalıyız maddi durumumuz ne kadar iyi olursa olsun şımarmadan mütevazi bir hayat  sürmeye çalışmalıyız.

“Başa Gelmeyince Bilinmez.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

“Başa Gelmeyince Bilinmez.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

Herkesin kendine göre sorunları vardır. Kimimiz büyük ve  acı olaylar yaşarız ve o acıların etkisinden kolay kolay kurtulamayız.  Örneğin; Çok sevdiğimiz birini bir anda kaybetmek insana çok acı verir ve kişi sevdiği kişinin ölüm haberi sonrası yıkılır ve büyük bir psikolojik sorun  yaşayabilir. 

Ya da  çok basit sorun yaşarız ve bunu hemen atlatırız . Çünkü yaşadığımız basit bir sorun bizi çok kötü etkilemez. Bir insanın başına can yakan bir olay geldiği zaman onu çok iyi anlamayabiliriz. O kişinin başına gelen olaya üzülürüz, duygulanırız ama o kişi  kadar  etkilenmeyiz. Ancak kendimiz  de  o kişinin yaşadığı ağır ve acı bir olay yaşadığımız zaman o insanın duygularını, yaşadıklarını daha iyi anlarız. Çünkü bir şey başa gelmeyince bilinmez.

 Başa gelince bilinmez atasözü ile anlatılmak istenen şudur: İnsan, başkalarının uğradığı olumsuzlukların acı taraflarını gerektiği kadar anlayamaz. Ancak bu acıyı tattığında anlar. Allah kimseye acı yaşatmasın ama olayın özü budur. Onun için insanların  ne yaşadıklarını, ne acılar çektiğini bilmeden onları yargılamamalıyız. Elimizden geldiği kadar kendimizi onların yerine koymalı ve onların bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sorarak gönüllerini almalıyız.



Düşünsenize hiçbir suçu olmayan bir insanın bir iftira sonrası yıllarca hapiste yatması, eşinden, çocuklarından ayrı kalması, boşa giden ömrü, hayalleri. İşte o kişinin halini ancak onunla benzer ya da ona yakın bir olumsuz olay yaşayan kişi ya da kişiler anlayabilir. Tıpkı Nasreddin Hocanın eşekten düşenin halini eşek anlar dediği gibi. Durum gerçekten de onun dediğinden ibarettir.


Dün Zekiydim, Dünyayı Değiştirmek İsterdim. Ama Bugün Akıllıyım. Kendimi Değiştiriyorum. Sözü İle İlgili Kompozisyon

 Dün Zekiydim, Dünyayı Değiştirmek İsterdim. Ama Bugün Akıllıyım. Kendimi Değiştiriyorum. (Mevlana) Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.



 İnsan hamken dünyayı değiştirmek ister, dünyaya yön vermek ister. İnsan olgunlaşmadığı için kendini çok zeki zanneder ve zekası ile her şeye gücünün yetebileceğini zanneder. Zekilik tek başına bir anlam ifade etmez. Ne zamanki  aklı kullanmaya başladığımızda, dünyayı daha iyi tanımaya başladığımızda, kusurlarımız olduğunu, mükemmel olmayacağımızı bilmeye başladığımızda işte o zaman  değişiriz, ilerleriz ve kendimize katkı sağlarız. İnsanları değiştirmeye çalışmak, onların hayatına yön vermeye çalışmak kimsenin haddine değildir.


 Aklımızı kullanmaya başladığımız zaman dışarıdaki hiçbir şeye gücümüzün yetmeyeceğini anlarız. Ne zaman ki kendimizi değiştirmeye çalıştığımızda, yenilemeye çalıştığımızda işte o zaman hayatımıza, kendimize iyilik etmiş oluyoruz, dünyamız da değişmiş oluruz. Zeka ancak akıl ile birleştiği zaman, kişi kendini bildiği zaman  yani kendini değiştirdiği zaman dünyanın da değişebileceğini görür. Çünkü kendini değiştirmiştir bir kere, kendine çeki düzen vermiştir.

 Kendini olumlu yönde değiştirdiği için  daha olgun olur, daha mütevazi olur ve daha akıllı ve daha da zeki olmuş olur.  İnsanın kendini olumlu yönde değiştirmesi ve ilerletmesi kadar güzel bir şey yoktur. Hatalarının farkına varması, onlardan ders çıkarması, çok bilmişlik yapmaması insana yakışan tavırlardır. Kendimizi değiştirdiğimiz zaman diğer insanlarla olan ilişkilerimiz ve iletişim biçimlerimiz de olumlu yönde değişmeye başlar. Daha çok şey öğreniriz, daha alçakgönüllü insan oluruz ve sürekli araştırma ve bilgi öğrenme peşinde koşarız. Yeter ki aklımızla her herkesi her şeyi değiştireceğimizi zannetmeyelim.

 

Konusu Adalet Olan Bir Deneme Yazınız.

 Konusu Adalet Olan Bir Deneme Yazınız.



Dünyamızın, ülkelerin en büyük sorunu adalettir. Bir toplumda adalet yoksa ahlak da yoktur der bir düşünür. Gerçekten de adaletin olmadığı yerde ahlakın olmaması da doğaldır. Adalet olmadığı zaman, güçlü olan güçsüz ve masum olanın hakkına göz koyduğu zaman işte orada toplum parçalanma noktasına gelmiş demektir. Emeği ile, alın teri ile , bilek gücü ile  üç beş kuruş kazanıp çocuğuna, eşine ekmek parası götüren nice yiğitler vardır. Böyle insanlara gösterilen adaletsizliğin ahı bir gün öyle bir çıkar ki  zalimliği yapan insanlar zalimlik gösterdiği kişilerden daha beter durumlara düşer. Bir toplumda adalet yoksa insan hakları da yoktur,  eşitlik de yoktur.  Adalet sağlanmadığı zaman toplumda birçok problemler ortaya çıkar.


 Toplumda huzursuzluk ortaya çıkar, anarşi ortaya çıkar,  hırsızlık olayları, gasp olayları çıkar. İnsanlar kendi hakkını kendileri aramaya başladığı zaman çeşitli çete türleri ortaya çıkar. Devletin kanunları bir işe yaramadığı zaman, devlet adaleti  hakkı ile yürütmediği zaman devletliğini de kaybetmiş olur. Onun için bir devletin temel yapı taşı adalet ile sağlanır. Devlet adaleti sağladıktan sonra insanların  niyeti de adil olmalıdır. Adalet duygusu insanlarda bilinçli bir şekilde olmalıdır. Kimsenin canını yakmamak, ahını almamak, adaleti hakkı ile uygulamak insan olana yakışan tavırlardır.  Adalet duygusunu çocuklarımıza küçük yaşlardayken vermemiz gerekir. 

Haksızlık karşısında susmamak, hak ettiğini hak edene vermek, insana insan gibi davranmak adaletin olmazsa olmazlarındandır. Adalet yerinde ve zamanında olmalıdır. Bir adalet gecikiyorsa o adalet olmaktan çıkar.  Adaletin gecikmesi de bir adaletsizliktir aslında. Onun için her zaman haktan yana, hak edenden yana durmalıyız. Haksızlık karşısında eğilip bükülmemeliyiz, sonuna kadar hakkımızı aramalıyız. Adaletin önemi ile ilgili şu sözleri de bilmek insanı adalete karşı daha motive eder:

“Adalet güzeldir. Fakat devlet büyüklerinde olsa daha güzeldir.”  Hadis-i Şerif

“Mühendislik hesaplarına uyulmadan yapılan bir bina nasıl yıkılırsa, edebi bir kanun olan adaletten mahrum bulunan imparatorluklar da öylece çökerler.” (Lacordaire)

“Güneş Girmeyen Eve Doktor Girer.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

“Güneş Girmeyen Eve Doktor Girer.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Güneş   dünyamızı hem ısıtır, hem de aydınlatır. İnsan vücudu güneşsiz bir ortamda kaldığı zaman çeşitli rahatsızlıklara maruz kalır. Güneş almayan kemiklerimiz, ellerimiz, kollarımız bir zaman sonra halsizleşmeye başlar. Güneş almadığımız zaman vücudumuzda d vitamini eksikliği başlar ve d vitamini eksikliği de çeşitli hastalıklara neden olur. Onun için  mutlaka güneş almalıyız, güneşli günlerde, özellikle de öğle saatlerinde on beş yirmi dakika kollarımızı, ayak bileklerimizi güneşe maruz bırakmalı ve güneşin faydasını ruhumuzda hissetmeliyiz.

 Güneş girmeyen eve doktor girer atasözü ile anlatılmak istenen de  şudur: Güneş sağlık, demek yaşam demektir. Güneşli günlerde dışarı çıkıp güneşin faydalı ışınlarından mutlaka faydalanmalıyız. Eve tıkanıp kalırsak güneşten mahrum kalırız. Yeterli güneş ışınlarını vücudumuz alamadığı zaman da çeşitli hastalıklar çıkar bedenimizde. Güneş sadece beden sağlığı için değil ruh sağlığımız için iyi bir şeydir.

 Güneşli günlerde ruhumuz açılır, daha bir mutlu ve daha bir yaşam dolu oluruz. Atalarımız evi bile alacaksan güneye bakan, güneşe bakan taraftan al der. Çünkü güneye bakan evin çoğu yeri güneş ile iç içe olduğu için  insan için hem ekonomik olur hem de sağlıklı olur. Bunun için güneş giren eve doktor girmez,  güneş girmeyen evden de doktor eksik olmaz.


İnternet Kullanımı Gençler İçin Yararlı mıdır, Zararlı mıdır? Bu Konu İle İlgili Münazara Çalışması Hazırlayınız.

 İnternet Kullanımı Gençler İçin Yararlı mıdır, Zararlı mıdır? Bu Konu İle İlgili Münazara Çalışması Hazırlayınız.



İnternet kullanımı hayatımızın vazgeçilmezi haline  gelmiştir. İnternet sayesinde hiç bilmediğimiz diyarlara gider olduk, hiç bilmediğimiz ülkelerden haberler alır olduk, ülkemizde olup biten,  dünyada olup biten her türlü bilgiye erişimimiz de internet sayesinde olmuştur. İnternet kullanımı gençler için yararlı mı zararlı mı konusuna geçecek olursak internet doğru kullanıldığı zaman, gençleri güzel ahlaka, iyiliğe ve doğruluğa yönlendirdiği zaman iyi bir şeydir. Eğitim ve öğretim amacı ile yararlanıldığı zaman, kültürel anlamda yararlanıldığı zaman , yeni bilgiler öğrenme isteği içinde olan gençler için elbette faydalıdır. 

Görüş ve bilgi paylaşımı açısından fayda sağlar,  internet zaman ve mekandan bağımsızdır, istediğimiz bilgileri istediğimiz zamanda ve mekanda öğrenebilme fırsatına sahip oluruz,  ekonomik ve hızlı haberleşmeye katkı sağlar,  görsel ve işitsel ögeler ile iletişim kalitesini artırır. Yeter ki interneti  güzel emeller için kullanılsın. İnternet  kötü amaçla kullanıldığı zaman, boş zamanı geçirme, ahlaki olmayan videolar izleme, filmler seyretme amaçlı olduğu zaman, kötü alışkanlıklar öğrenildiği zaman internet gençler için son derece zararlıdır. İnternet gençler için şu şekilde zararlar getirebilir. Bir kere yanlış ve zararlı bilgi edinilebilir. Çünkü internet ortamına aktarılan her bilgi doğru ve güvenilir değildir. 

Gençler bilgilerini internet ortamında paylaştıkları zaman başlarına çeşitli olumsuz olaylar gelebilir. Siber zorbalık olur,  sanal dolandırıcılıklar meydana gelir, gençler başlarına bela getirecek  bahis oyunları ile  hayatlarını mahvedebilirler, sağlık sorunları ortaya çıkabilir. İnternet bağımlılığı sonucunda gözde, boyunda, belde, kollarda ve ellerde fiziksel sorunlar ortaya çıkabilir. Bağımlılık gençlerde öfke patlamasına neden olabilir.  


Yabancı kimseler ile iletişim kurulabilir, tanımadığı insanların her sözüne inanarak başlarına olmadık işler açabilirler. Şiddet, nefret ve ırkçılık faaliyetleri olabilir. Bu da gençlerde hoşgörüsüzlüğe neden olur. İnternet doğru kullanılırsa çok sayıda fayda sağlar. Yanlış amaçlar için kullanılırsa internete girdiğinize bin pişman olursanız ve başınıza bin bir tülü belalar açabilirsiniz. Tercih gençlerin kendi iradesi ile olur.