Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları


1)  Kitaptaki delikanlı kaç yaşından beri dizinden rahatsızlık çekmektedir?

A) 3

B) 5

C) 7

D) 8

 

2) Delikanlının sevdiği kızın adı nedir?

A) Nuran

B)  Nüzhet

C) Nimet

D) Narin

 

3)  Delikanlının rahatsızlığı nedir?

A) Kalp hastası

B) Şeker hastası

C) Dizindeki kemik hastalığı

D)  Obezite


 

4) Delikanlının rahatsızlığını anlattığı doktorun adı nedir?

A) Murat

B) Mehmet

C) Mustafa

D) Mithat

 

5)  Delikanlının sevdiği kızın babasının mesleği nedir?

A) Emekli öğretmen

B) Emekli polis

C) Emekli doktor

D) Emekli paşa


 

6) Delikanlının sevdiği kız kiminle  evlenecektir?

A) Doktor Ragıp

B) Doktor Mithat

C) Doktor Murat

D) Doktor Kerem

 

7) Delikanlının bacağına ne olmuştur?

A) Bacağı , gördüğü tedavi sayesinde eski haline kavuşmuştur.

B) Bacağı kesilmiştir  ve sakat kalmıştır.

C) Yabancı bir ülkeye tedavi görmek için bir aylığına memleketinden ayrılmıştır.

D) Sevdiği kız sayesinde çabuk iyileşmiştir.

 

8) Delikanlının en zor  zamanlarında kim yanında olmuştur?

A) Doktor Mithat

B) Doktor Ragıp

C) Kuzeni

D) Babası

 

9) Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı kitabın yazarı kimdir?

A) Ahmet Hamdi Tanpınar

B) Peyami Safa

C) Tarık Buğra

D) Mustafa Kutlu

 

 Cevaplar:

1. d   2.b   3.c  4.d  5.d  6.a  7.b  8.a  9.b

Beyaz Dilekçe Şiirinin Sözleri

 

Beyaz Dilekçe Şiirinin Sözleri


ürk edebiyatının 'Beyaz Kartal'ı unvanıyla bilinen Bahaettin Karakoç, Şair bir ailenin üç çocuğundan biri olan Bahaettin Karakoç, 1930'da Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde dünyaya geldi. Yazdığı şiirler ile Anadolu2nun insanın her zaman kalbinde yaşayacak olan büyük bir şairdir.

Beyaz Dilekçe adlı şiirin sözleri şunlardır:

Beyaz Dilekçe

Rahman ve Rahim olan adına sığınarak,
Açtım iki elimi: Kor gibi iki yaprak.

Bir edep ölçeğinde umutlu ve utangaç,
İşte dünya önümde; benim ruhum sana aç.

Bu seğriyen ellerle, senden seni isterim,
Senden seni isterken, canımdan çıkar tenim.

Sana âşık ruhumdur, merceği yakan ışık
Gözlerim, cemalini görmeden de kamaşık

Bir mirasyediyim ben iflasın eşiğinde,
Hep sabrım ölçülüyor, ihlas bileşiğinde.


Kimim? kimlik ararken hem güler, hem ağlarım
Yükseklerden dökülen, sular gibi çağlarım.

Çok tuzlu bir denizim, her an'ım med ve cezir,
Sana âşık olalı, yüreğim kut'la esrir.

Döşeğim kara toprak, yorganım kara bulut,
Ben seninle doluyken, vurgun yapamaz kunut.

Her insan günah işler, Sen’den saklanır mı sır?
Tövbe dilekçesiyle sırttan kalkar bu nasır.

Kainatı yarattın, donattın, rızk verdin,
Kimine sonsuz körlük, kimine ışık verdin.

Yanlış adım atmayın diye indi her kitap,
Sana açılan eli, geri çevirmezsin Rab.

Ulu bir silsileden peygamberler gönderdin,
Gökyüzüne yıldızlar, yere çiçekler serdin.

Sen'den önce bir sen yok, kâinatta İLK, Sen’sin!
Bu kâinat bir meta, hepsine Malik Sen’sin!


Rabb’im seni tanıyan, bilir doluyu-boşu.
Kapına geldi işte, yorgun bir aşk sarhoşu.

Garibim, muzdaribim ama umutsuz değil,
Seninle dost olanlar, cihanda mutsuz değil,

Kulunum,kurbanınım, Rabb’im senin mülkünde,
Garip kulun ne söyler, gülümse dilekçeme.

Senin için verince, verenin feyzi artar,
Gönülden bir sadaka, dağca bir ömrü tartar.

Kainatta ne varsa, hepsinin zikrinde SEN!
Hamd ve şükür sanadır, her şey Seninle esen!

Sen ki Sana geleni, çevirmezsin eli boş,
Âşık boşa dememiş: Lütfûn da, kahrın da hoş!

Bir beyaz dilekçedir Sana her yakarışım,
İmanımla amelim, hem perdem, hem nakışım.


Çalı bile, kendine sığınan kuşu itmez,
Sen Gafur'sun, Aziz'sin, Senin keremin bitmez!

Geldim işte kapına, kul senden ırak olmaz
Sana adanmamışsa, yürek de yürek olmaz!

Her Müslüman bir kartal, vurulur da pes etmez,
Oruçtan tat alanlar kemik peşinde gitmez.

Bezm-i Elest'te Sana secde eden ruh için;
Verdiğin söze sadık, doğru giden ruh için;

Hiç kimseyi vatansız, milletimi devletsiz,
Gönülleri sevdasız, şehirleri mabetsiz;

Bayrakları rüzgârsız, ocakları ateşsiz
Bırakma ulu Rabbim, asi kul değiliz biz.

Benden önce esirge, Muhammed ümmetini,
Esen gitsin her kervan, en sona ula beni!

Kâinat bir mozaik, her şeye sahip ALLAH!
Ey gizli ve aşikâr, her derde tabip ALLAH!

Barış Manço’dan Özlü Sözler

 

Barış Manço’dan Özlü Sözler

 

Barış Manço (2 Ocak 1943, İstanbul - 1 Şubat 1999, İstanbul), Türk sanatçı; aranjör, şarkıcı, besteci, söz yazarı, TV programı yapımcısı ve sunucusudur. Şarkıları ile hepimize ilhm kaynağı olmuştur ve Anadolu halkı Barış Manço’yu çok sevmiştir.

 

Barış Manço sözleri şunlardır:

“Ne yazık ki, her beraberliğin bir de ayrılığı oluyor; ne yazık ki, her başlangıcın bir sonu olduğu gibi.”

“Topraktan geldi insan, yine toprağa dönecek iki lokma ekmek için ömür boyu dövüşecek.”

“İnsanın öğrenmesi gereken ilk dil tatlı dildir.”

“Dünyada biraz huzur her şeye bedel.”  

“Geçmişini bilmeyen bugününü anlayamaz ve yarınını kuramaz.”    

  

 “Gençlerimizin ülkemizi iyi yerlere getireceğinden eminim; biz onlara köstek olmayalım yeter.”

“Gençlerimizin ülkemizi iyi yerlere getireceğinden eminim; biz onlara köstek olmayalım yeter.”

“Sabret gönül sabret, sakın isyan etme bir gün elbet bitecek bu çile, isyan etme dört kitaptan başlayalım istersen gel söze… orda öyle bir isim var ki kuldan öte kuldan ziyade O’nu düşün o’na sığın o senden öte benden ziyade.”

“Ben yaşanmış her şeyi seviyorum, birileri tarafından yaşanmış, paylaşılmış her şeyi seviyorum. Düşünülenin aksine ben tarih sevmiyorum, geleneği seviyorum. Tarih ölür, gelenek yaşar.”

“Ben ne çağdaş Türk ozanı ne çağdaş Dede Korkut ne de günümüzün Nasrettin Hoca’sıyım. Sadece 20. yüzyılda yaşamış ve o yüz yıla damgasını vurmaya çalışan bir Türk’üm. 20.yüzyılın Türk müziğini yapıyorum.”

“Usta terzi dar kumaştan bol gömlek diker doğru tartan esnaf rahat huzurlu gezer eğrinin ve doğrunun hesabı mahşerde dünyada biraz huzur her şeye bedel sağlığın nasıl gülüm sen ondan haber ver ilaç neye yarar vade geldiyse eğer.”


“Bir kişinin adı en son ne zaman telaffuz edilirse o gün ölmüş oluyor insan. Yani fizik olarak bu dünyayı terk etmek çok da önemli bir şey değil. Nasıl olsa günün birinde hepimiz terk edeceğimiz için ve milyarlar terk ettiği için. Amа adınız anılmadığı gün gerçek anlamda bu dünyayı terk etmiş oluyorsunuz.”

“Altın çöpe düşse değerini kaybeder mi? tenekeyi parlatsan hiç çeyrek altın eder mi?”

"Yaz dostum yoksul görsen besle kaymak bal ile yaz dostum garipleri giydir ipek şal ile yaz dostum öksüz görsen sar kanadın kolunu yaz dostum kimse göçmez bu dünyadan mal ile.”

Nurullah Genç’in Yağmur Şiiri

 

 Nurullah Genç’in Yağmur  Şiirinin Sözleri

 

Nurullah Genç, Türk şair, iktisatçı. 1983 Yılında Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi işletme bölümünü bitirdi. Aynı üniversitede yüksek lisansını tamamladı. Yine aynı üniversiteden doktor, doçent ve profesör unvanlarını aldı. Yağmur adlı şiiri  ile gönüllerimize taht kurmuştur sevgili Nurullah Ataç. Yağmur adlı şiirinin sözleri şunlardır:

 

Yağmur

Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat.


Yıllardır bozbulanık suları yudumladım,
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları,
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım.


Hasretin alev alev içime bir an düştü,
Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü,
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde,
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü.


İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin,
Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla,
Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin,
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla,
Evlerin arasına dikilir yeşil bayrak,
Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak

 

 Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım,

Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı,

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım.

Yağmur, gülşenimize sensiz, baldıran düştü,
Düşmanlık içimizde; dostluklar yaban düştü,
Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe,
Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü.


Bir güzide mektuptur, çağların ötesinden,
Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına,
Yayılır o en büyük muştu, pazartesinden,
Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına,
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin,
Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin.


Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım,
Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamış mazide,
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım.


Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü,
Göğsümüzden umutlar bican düştü,
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin,
En son avucumuzdan inci ve mercan düştü.


Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan,
Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar,
Mutluluk nağmeleri işitirler Hıradan,
Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar,
Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri,
Paramparça, ateşler şahının hayalleri.

Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım,
O mücella çehreni izleseydim ebedi,
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım.

Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü,
Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü,
Katil sinekler deldi hicabın perdesini,
İstiklal boşluğunda arılar nadan düştü.

Ahmet Arif ‘in Anadolu Şiiri

 

Ahmet Arif ‘in Anadolu Şiiri

Ahmet Arif, Türk şair ve gazetecidir. Türk edebiyatının çok sevilerek yaygın üne kavuşmuş bir şairidir. Hayatta iken yayımladığı tek kitabı olan Hasretinden Prangalar Eskittim, Türkiye'nin en çok basılan şiir kitaplarındandır. Anadolu şiiri halkımız tarafından çok sevilmiş ve çok benimsenmiştir. Bu şiiri her okuyuşumda duygulanırım fakat mutlu da olurum. Anadolu şiirinin sözleri aşağıdaki gibidir:

 

Anadolu

Beşikler vermişim Nuh'a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır,
Anadolu'yum ben,
Tanıyor musun ?

Utanırım,
Utanırım fukaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak...
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun ?

Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım...
Görüyor musun ?

Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu'yu,
Karayılanı,
Meçhul Askeri...
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda...
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?

Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.

Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Her biri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?

Atatürk’ün En Önemli Mesajı Nedir Konulu Konuşma

 

 

Atatürk’ün Hayatının En Önemli Mesajı Nedir Konulu Konuşma

 

Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919 yılında Samsun’a çıkarak başlattığı Kurtuluş Savaşı’nın  meşalesini yakmış, Anadolu halkının da büyük özverisi ve fedakarlığı ile başarıya ulaştırmıştır. Onun liderliği, devlet yöneticiliği, ileri görüşlülüğü başarıları da beraberinde getirmiştir. Çünkü o Mustafa Kemal’dir, çünkü o aydın, bilgili, gerçek bir vatanseverdir.

 

Sevgili Öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım,

 

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatının en önemli mesajı  bağımsızlık ve cumhuriyettir.  Ya isitiklal ya ölüm parolası ile çıkılmıştır  yolculuğa. Onun için vatanımıza sahip çıkmalıyız ve bağımsızlığın elden gitmemesi için var gücümüzle çalışmalıyız. Gençler olarak cumhuriyete yaşadığımız sürece sahip çıkmak ve onu korumak gerektiğidir. Çünkü vatan kıolay kurtulmamış, cumhuriyet kolay ilan edilmemiştir. Bunun için nice zorlu yollardan geçilmiş ve bugünlere gelinmiştir. Diğer bir şey ise bilim ve fendir. Çünkü bir ülkede bilime önme veriliyorsa o ülke gelişir ve kendine yetebilen bir ülke olur. Her anlamda ülkemizi geliştirmek ve ileri düzeye getirmek gerekir.

 

Mustafa Kemal’in en önemli mesajı cumhuriyet ile ilgili şu sözü çok değerlidir: “Cumhuriyet, Türk Milleti'nin refah ve yükselmesi yolunda asırların görmediği başarılara erişti. Asla şüphe yoktur ki Cumhuriyet'in gelecek evlatları, bizden daha çok refaha kavuşmuş ve bahtiyar olacaklardır.”  diyerek cumhuriyetin,d emokrasinin önemine dikkat çekmiştir. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Barış Manço’nun Bir Anısı

 

Barış Manço’nun Bir Anısı


Değerli sanatçımız, aydın, kendini geliştirmiş, vatan sevdalısı ve Atatürkçü kimliği ile tanınan Barış Manço Fransa’da bir televizyon kanalının canlı yayınına konuk olur. Orada haddini bilmez bir spiker vardır ve Türkleri aşağılar şekilde şöyle der: Siz Türkler barbar, vahşi vb diyerek dalga geçer gibi konuşur. Barış Manço bu kendini bilmeze güzel bir ders vermek ister ve ona yanında kâğıt para var mı diye sorar. Bu soru karşısında şaşırıp kalan spiker evet yanımda para var der.

 Bu konuşmadan  beş on dakika önce ise kıymetli sanatçımız Anahtar adlı şarkısını söylemiştir ve şarkının sözleri de şu şekildedir: Sınıfın en güzel kızı o yalnız geziyor kimse ona yaklaşamıyor. Yine koltuğunda koca koca kitaplar kütüphaneden geliyor. Baktım bir cilt şair Mehmet Akif İki büyük kitap Fatih Sultan Mehmet Üç kalın cilt Mevlana birde Mimar Sinan Döndü bana dedi ki eğer beni seviyorsan Eğer kalbime girmek istiyorsan Önce bunları anla beni iyi dinle. Beş şair bir abide İki abide bir sultan Beş sultan bir düşünür İki düşünür ise bir mimar Düşün taşın bütün gece Benim kalbim bir bilmece Kalbimin bir kilidi var İşte sana anahtar En sevdiği şair Mehmet Akif Bir abide Fatih Sultan Mehmet Hayranım dedi Sinan bir de Mevlana Gece annem evde dedi oğlum neyin var Yemeden içmeden kesildin yine Dedim anne kalbimin sahibi var aşık oldum delicesine Bir gün Akif okuyor bir gün Mevlana Bir Fatihe Hayranmış bir de Sinan'a Hem tarihe meraklıymış hem de sanata Annem dedi oğlum anlamadım ben Vazgeç bu sevdadan bu kız fazla akıllı Ah benim saf oğlum ah oğlum anlamadın mı Beş şair bir abide İki abide bir sultan Beş sultan bir düşünür İki düşünür ise bir mimar Düşün taşın bütün gece Benim kalbim bir bilmece Kalbimin bir kilidi var İşte sana anahtar En sevdiği şair Mehmet Akif Bir abide Fatih Sultan Mehmet Hayranım dedi Sinan bir de Mevlana Aşkın gözü kör olurmuş Annem galiba haklı Kafama fena takıldı bu kız çok akıllı Beş şair bir abide İki abide bir sultan Beş sultan bir düşünür İki düşünür ise bir mimar Düşün taşın bütün gece Benim kalbim bir bilmece Kalbimin bir kilidi var İşte sana anahtar Beş Akif bir saat kulesi İki kule bir Fatih Beş fatih bir Mevlana İki Mevlana bir Sinan.
Bu şarkı bir matematik sorusudur ve şarkıda adi geçen kişiler o dönemdeki
Türk parası olan banknotların arkasında fotoğrafı olan kişilerdir... Şarkı bittikten sonra konuşma devam eder.


Barış Manço spikere sorar: "Bu paranızda fotoğrafı olan kişi kim?"
Spiker:
`General.......` Barış Manço diğer paralardaki fotoğrafları olan
kişileri de sorar, spikerin verdiği cevaplar hep aynıdır,
`General.......`, `Amiral...........`, `Komutan.............`
Spikerin bu `falanca General, falanca Amiral, falanca Komutan` cevabından sonra,
bu sefer de Barış Manço cebinden Türk paralarını çıkarır... Spikere der ki:
`
Bu parada fotoğrafı olan kişi Mehmet Akif Ersoy`dur. sairdir...
Bu fotoğraftaki kişi Mevlana`dır. Düşünürdür...
Bu paradaki fotoğrafı olan kişi Fatih Sultan Mehmet`tir. Adaletin sembolüdür...
Bu paradaki kişi ise Atatürk`tür. "Yurtta barış, dünyada barış" diyen kişidir...
Bizim paralarımız bunlar... Biz Türkler ince ruhlu, kibar, medeni insanlar
olduğumuz için paralarımızın arkasına `sairlerimizin`,
`düşünürlerimizin, bilim adamalarımızın fotoğraflarını bastık...



Siz Fransızlar kendiniz barbar, vahşi olduğunuz için paralarınızın arkasına hep savaş
Adamlarının fotoğraflarını basmışınız!` der...
Barış Manço'nun bu müthiş cevabından sonra televizyon yöneticileri Canlı yayını keserler ve spikeri oradan kovarlar, başka bir spiker yerine gelir ve canlı yayın yeniden baslar, yeni spiker Barış Manço`dan ve Türklerden özür diler, programa böylece devam edilir... Böylece haddini bilmiş ve gereken cevabı da bir güzel alır.

İyi Söz Yılanı İninden Kötü Söz İnsanı Dininden Çıkarır Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

İyi Söz Yılanı İninden, Kötü Söz İnsanı Dininden Çıkarır Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

İnsanların duyguları ve düşünceleri karşısındaki kişinin iyi veya kötü sözleriyle şekillenir. Gönül alıcı, kalp kırmayan, okşayıcı sözlerle karşımızdaki kötü niyetli insanları bile doğru yola getirebiliriz ve onları yumuşatabiliriz. Sert ve kalp kıran sözler ise kişiyi sinirlendirir ve ölçüsüz davranışlara yönlendirir. Bu durumda kötü söz söylenen kişi çok öfkelendiği için öfkesine hakim olamaz ve gelenek, görenek, din, ahlak demez karşısındaki kişiye hak ettiği şekilde karşılık verir. Hem de misliyle. 


Bunun için kimsenin sabrını denememek, insanlara kötü kelimeler kullanmamak gerekir. Yoksa beklenmedik bir tepki ile karşılaşmak zorunda kalırsınız. Ne söylediğimiz değil nasıl söylediğimiz önemlidir. Söylenmek istenen şey kibarca anlatılmalıdır. Bağırarak, hakaretler ederek anlatırsak karşımızdaki kişi de boş durmayacaktır elbette. O da ağzına geleni bize söyleyecek ve böylece çirkin bir iletişim ortamı ortaya çıkmış olacaktır. 


Bu kötü durum da insanların arasının daha da kötü olmasına neden olacak, küslükler olacak, kin olacak, intikam olacaktır. Bundan dolayı atalarımız; İyi söz yılanı ininden; kötü söz insanı dininden çıkarır demiştir. Kötü olmayalım, yumuşak huylu ve ahlaklı olalım ve ahlak çerçevesinde nezaketi elden bırakmayalım.

Hayatınızda En Çok Etkilendiğiniz Kişi Kimdir? Nedenlerini Yazınız Konulu Konuşma

 

Hayatınızda En Çok Etkilendiğiniz Kişi Kimdir? Nedenlerini Yazınız Konulu Konuşma

 

Her insanın hayatında bir idolü vardır. Benim de hayatımda en çok sevdiğim ve kendisini örnek aldığım kişi canım annemdir. Çünkü dünyaya sekiz çocuk getirip varlıkta, yoklukta onların her birini okutup, kimseye muhtaç etmeyen, bizim için her türlü fedakarlığı seve seve yapan kişi, benim en değerlim annemdir, canımdır.

 

Sevgili Öğretmenim,

Annemi örnek alıyorum ve onu canımdan çok seviyorum. Çünkü annem hepimize yetmeye çalıştı ve bizi bugünlere getirdi. Yemedi yedirdi, giymedi giydirdi. Hiçbir maddi imkanımız yokken bile bizi aç bırakmadı. Kimseden bir şey istemedi. Yeri geldi kendi aç kaldı, aç uyudu ama bunu bize sezdirmemeye çalıştı. Yakınlarından çok kötülük gördü. Annemin kardeşleri onun zor zamanında hiçbir zaman yanında olmadı ve bize kimse maddi olarak yardım etmedi. Annem tüm bunlara rağmen hepimizi de okuttu. Ablalarım doktor, ağabeylerim ise hakim oldu. Ben de ileride iyi bir savcı olmak istiyorum. Küçük yaşta kitap okuma alışkanlığını bize annem kazandırdı. Paylaşmayı, merhametli olmayı, empati kurmayı ve insanları olduğu gibi kabul etmeyi bize canım annem öğretti. Onun için anneme minnettarım ve benim kahramanım annemdir öğretmenim.

 

Buradan tüm annelerin elinden ve gözlerinden öpüyorum. Sizler iyi ki vardınız ve iyi ki de anne olmuşsunuz. Canım annemi de sevdiğimi bir kez daha dile getirmek istiyorum ve onun ellerinden öpüyorum. Anlatacaklarım bu karadır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum öğretmenim.

İşi Olmayanın Aşı Olmaz Atasözü İle İlgili Konuşma

 

İşi  Olmayanın Aşı Olmaz Atasözü İle İlgili Konuşma


Kendinin veya ailesinin geçimini sağlamak için herhangi bir yerde çalışmayan kimsenin elinde yiyecek parası olmaz. Bunların yaşanmaması için çalışmak, üretmek ve kendi ayakları üzerinde olmak gerekir.


Sevgili Öğretmenim, değerli arkadaşlarım

İşi olmayan kimseler boş gezdikleri için zamanlarını boşa harcar. Zamanlarını yatarak değerlendiren bu tembel kimselerin ne kendisine ne de topluma faydası olur. Böyle olduğu zaman da başka insanların yardımına muhtaç kalır ve hazır yiyici olur. Böyle kimseler de yakınları tarafından ve toplum tarafından sevilmez. Oysa çalışan, üreten, alın teri döküp kendine ve ailesine yetebilen insanlar değerli insanlardır ve böyle insanlar kişinin yakınları tarafından da el üstünde tutulur.


 Çalışmamak bir zaman sonra insanı daha da tembel duruma düşürür ve kişi en basit işleri bile yapmaz ve bu da en çok kişinin kendi bedenine, kendi zihnine zarar verir. İşi olmadığı için ekmek alacak bile parası olmayan kişi kendini rezil eder ve ele güne muhtaç kalır. Kimse de böyle kişilere yardım etmek zorunda değildir. Sağlığı yerinde olan her kişi çalışmalı ve kendine yetebilmelidir. Bunun için de atalarımız İşi olmayanın aşı olmaz demiştir. İşi olan ise her türlü isteğine belli ölçüde ulaşabilir ve kimseden dilenmek zorunda kalmaz ve pişkin bir değil onurlu bir insan olur. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.