Özgüven İle İlgili Özlü Sözler

 Özgüven İle İlgili Özlü Sözler


Özgüven, kişinin,  kendisine yönelik  olumlu ve iyi  duygular geliştirmesi sonucu kendini iyi hissetmesidir. Bu iyi hissetme sonucunda kendisiyle ve çevresindeki kişilerle barışık olması demektir. Kişinin cesaretli olması, kendine güven duyması gibi anlamlara gelir. İnsan olarak hayatımızda zaferler de olabilir, yenilgiler de  . Tıpkı ülkelerin olduğu gibi. Önemli olan hayata yeniden başlamasını bilmek ve özgüven sahibi olabilmektir. 


Özgüvenli insanlar yaşama tutku ile bağlanan, girişimci kimselerdir. Bizler kendimize güvenmeli ve özgüvenli bir bireyler olmalıyız. Özgüvenimiz yerinde olduğu zaman kendimizle daha barışık oluruz ve daha mutlu oluruz. Özgüveni yüksek olan bireyler bahane üretmeyen, herkesi memnun etmekle uğraşmayan, kendilerini başkalarıyla kıyaslamayan, insanları yargılamayan, başkalarının olumsuz düşüncelerinden etkilenmeyen, hayatın gerçeklerini görmezden gelmeyen kimselerdir.




Özgüven ile ilgili özlü sözler şunlardır:

“İnsanın yapabileceği en büyük fenalık, kendisine olan güvenini kaybetmesidir.“ Richard Benedici


“Sen izin vermediğin sürece hiç kimse seni aşağı göremez. “ Franklin D. Roosevelt


“Bu hayatta tek ihtiyacınız, kendinize olan güveniniz ve ret edebilme yeteneğinizdir.” Mark Twain


“Kendine güven, aklın kesin bir inanç ve güvenle büyük ve gurur verici işlerde kullanımıdır.  Cicero


“Kendi yolunda yanlış gitmek başkasının yolunda doğru gitmekten iyidir.” Dostoyevski.


“Siz kendinize inanın, başkaları size inanacaktır.”  Tacitus.


“İnsanın kendi kendini fethetmesi zaferlerin en büyüğüdür.”  Eflatun


“İnsanın kendine güveni, büyük işlere girişmenin ilk şartıdır.” Samuel Johnson.


“Benim tüm öğretim şudur: Kendini kabul et, kendini sev ve kendi kutla!”  Osho.


“Özsaygı ve kendine güven, disiplinli çalışmanın meyvesidir.”  Abraham Hesce.


“Hayatınızın hikayesini yazarken, kalemi başkasının tutmasına izin vermeyin.”  Harley Davidson


“Siz, başarılarınızı çekemeyenlerden uzak durun. Böyle insanlar, basittirler. Değerli ve bilinçli insanlar, başarılı kişilere sürekli destek ve yardımcı olurlar. “ Mark Twain


“Bu hayatta tek ihtiyacınız, kendinize olan güveniniz ve ret edebilme yeteneğinizdir.”  Mark Twain.


“Kendim olduğum için asla özür dilemem. Asıl siz benim başkası olmamı istediğiniz için özür dilemelisiniz.” Michael Carini


“Kendine güven kazanmanın biricik yolu, başarısızlığa yer vermeyecek derecede bir şeye iyi hazırlanmaktır.”  Lockwood Thorpe


“Başkalarının senin hakkında ne düşündükleri konusunda endişe duyduğun sürece, onlar senin sahibindir!”  Neale Donald Walsch


“Cesur olup kendine güvenmek; konuşurken sükûnet içinde vuzuh ile düşünmek, herkesin sandığı derecede güç değildir.”  Dale Carnegie


“Sizin değerinizi başkaları ölçemez. Değerlisiniz; çünkü öyle olduğunu düşünüyorsunuz. Kendi değerinizi başkalarının ölçtüğünü düşündüğünüz an, o artık sizin değil, onların değeridir. “ Wayne W. Dyer.


“Kendine güveni olmak ve fedakarlığa katlanmak, insana kendi sarnıcından içmesini, kendi tatlı ekmeğini yemesini ve kendi mesaisiyle hayatını kazanmasını öğretir. Bu suretle de onun uhdesine verilen iyi şeyleri, dikkat ve itina ile yapmaya çalışmış olur.”  Francis Bacon.

 

.

“Siyasi, Askeri Zaferler Ne Kadar Büyük Olurlarsa Olsunlar, Ekonomik Zaferlerle Taçlandırılmazlarsa Meydana Gelen Zaferler Devamlı Olamaz, Az Zamanda Söner.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Siyasi, Askeri Zaferler Ne Kadar Büyük Olurlarsa Olsunlar, Ekonomik Zaferlerle Taçlandırılmazlarsa Meydana Gelen Zaferler Devamlı Olamaz, Az Zamanda Söner.”  Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, cumhuriyetimizin  kurucusu Gazi Mustafa Kemal, ülkesinin sadece siyasi alanda değil her alanda gelişmesi gerektiğine inanmıştır ve bunun için de azimle çalışmaya, ülkesini kalkındırmaya yaşamı yettiğince devam etmiştir. Ülkemiz işgal tehlikesi altında olduğu zamanlar vatanımızın ilk amacı ülkeyi, topraklarımızı korumak ve tam bağımsızlığımıza kavuşmaktır.






Savaşlar bittikten sonra, ülkemiz kurtarıldıktan sonra siyasi zafer tadılmış sıra ekonomik zafere gelmiştir. Bir ülke her ne kadar siyasi anlamda zafere ulaşırsa ulaşsın o zafer ekonomi ile taçlanmadıkça oluşan zaferin hiçbir anlamı olmaz ayrıca da  tam bağımsız da olmuş sayılamayız demiştir Mustafa Kemal. Elbette siyasi zaferler olsun fakat bunun yanında ülkemiz ekonomik anlamda da gelişmiş olsun. Başka ülkelere muhtaç olmak yerine kendi yerli malımızı üretmek, ithalatı azaltıp ihracata yoğunlaşmak Türkiye  Cumhuriyeti vatandaşlarının en büyük görevi olmalıdır. Vatanını gerçek anlamda seven bireyler vatanının ekonomik anlamda gelişmesi için çok çalışan, fedakarlık gösteren emektar kimselerdir. Vatan millet Sakarya  adından sadece lafta vatan sevgisi ne yazık ki ülke için bir fayda sağlamaz. 



Hem vatan millet Sakarya şiirlerini okuyup hem o okuduğumuz bu güzel şiirleri uygulamaya geçirdiğimiz zaman, ülkemizin ekonomisine katkı sağladığımız zaman işte o zaman vatansever olmuş oluruz. Bunun için de çok çalışmalıyız, gece gündüz demeden, yorulmak nedir bilmeden vatanımı için çalışmalıyız ve ülkemizi her anlamda geliştirmeli, kalkındırmalı ve çağdaş uygarlıklar, bilim uygarlığı, ilim uygarlığı ülkesine dönüştürmeliyiz.

Atatürk’ün Ekonomi İle İlgili Sözleri

 Atatürk’ün Ekonomi İle  İlgili Sözleri


 

 Mustafa Kemal ülkesinin her alanda gelişmesi için hayatı boyunca çok çalışmıştır. Eğitim alanında, siyasi alanda, kültürel anlamda, ekonomik anlamda güçlü olmayan milletin kısa zamanda dağılacağını ve yok olabileceğini ifade etmiştir. Bir ülkeyi başka ülkelere bağlı olmaktan kurtaran şey ise ekonomik bağımsızlık ve  ülke ekonomisinin gelişmiş olmadır. Ekonomisi gelişmiş olan ülkeler başka milletlere muhtaç olmazlar ve ülke insanları da refah bir hayat sürer.

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün ekonomi ile ilgili söylemiş olduğu sözler şunlardır:

 

“Yeni Türkiye Devleti temellerini süngüyle değil, süngünün de dayandığı ekonomi ile kuracaktır. Yeni Türkiye Devleti cihangir bir devlet olmayacaktır. Fakat yeni Türkiye Devleti bir ekonomi devleti olacaktır.”

 

“Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner.

 

“Ekonomik hayatın etkinlik ve canlılığı ancak ulaştırma vasıtalarının, yolların, demiryollarının, limanların durumu ve derecesiyle orantılıdır.”

 

“Ekonomisi zayıf bir ulus, yoksulluktan ve düşkünlükten kurtulamaz; güçlü bir uygarlığa, kalkınma ve mutluluğa kavuşamaz; toplumsal ve siyasal yıkımlardan kaçamaz.”




“Kapitülâsyonların Türk ulusu için ne derece nefret edilen bir şey olduğunu size tanımlayamam. Bunları diğer şekil ve isimler altında gizleyerek bize kabul ettirmeye başaracaklarını planlayan ve hayal edenler bu konuda pek çok aldanıyorlar. Çünkü Türkler kapitülâsyonların devamının kendilerini çok az zamanda ölüme götüreceğini çok iyi anlamışlardır.”


“Tam bağımsızlık, ancak mali bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca, o devletin bütün hayat ışıklarında bağımsızlık felç olur.”

 

“Ekonomisi zayıf bir millet fakirlik ve yoksulluktan kurtulamaz; toplumsal ve siyasi felâketlerden yakasını kurtaramaz”. (1924).

 

“Ekonomik kalkınma, Türkiye’nin özgür, bağımsız, daima daha kuvvetli, daima daha gönençli Türkiye ülküsünün belkemiğidir.

 

Tarih milletlerin yükselme ve alçalma sebeplerini ararken birçok siyasî askerî içtimaî sebepler bulmakta ve saymaktadır. Şüphe yok bütün bu sebepler içtimaî hâdiseler üzerinde tesir yaparlar. Fakat bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla yükselişiyle alçalışıyla alâkası olan münasebetli olan milletin iktisadiyatıdır. Tarihin ve tecrübelerin tespit ettiği bu hakikat bizim millî hayatımızda ve millî tarihimizde de tamamen belirir. Gerçekten Türk Tarihi tetkik olunursa bütün yükseliş ve alçalış sebeplerinin bir iktisat meselesinden başka bir şey olmadığı anlaşılır.” 1923

 

Fazla Bilinmeyen Deyim Ve Anlamları

 Fazla Bilinmeyen Deyim Ve Anlamları



 Lamı cimi yok: Başka yolu yok demek anlamına gelir.


 Papara yemek:  İyice azarlanmak


 Dört yanı deniz kesilmek: Tüm yardım umutlarını yitirmek


 Dümene bakma:  Çıkarını düşünmek


 Suvar gibi: Çok sağır anlamına gelir.


Düğün bizim, oyna kızım: Kendi işimizdir  en çok biz emek etmeliyiz. Başında torbası eksik: Kaba saba kimseler için kullanılan deyimdir.


Arapsaçına dönmek: İşlerin karmakarışık bir hal alması


Arkası alınmak: Bitirilmek







Arkası yufka: Arkasındaki kimseler, güvendiği  kimseler  güçlü değil.


Aşk etmek: Hızla vurmak


Bal alacak çiçeği bilmek: Menfaat sağlayacağı yeri bilmek


 Baston yutmuş gibi: Dik yürümek


 Balon uçurmak: Yalan haber yaymak anlamına gelir.


Baş aşağı gitmek: Sürekli  kötüleşmek


 Canı pek: Acılara dayanaklı kimseler için kullanılan bir deyimdir.


 Canlı cenaze: Çok zayıf kimseler için söylenilir.


Cemaziyelevvelini bilmek:  Birinin geçmişteki  kötü durumunu bilmek


Ciğer canlı: Çocuklarına çok düşkün kimseler için kullanılan bir deyimdir.


Çakaralmaz: Görünüşüne rağmen  işe yaramayan kimseler için kullanılan bir deyimdir.


Çapar çiçek çıkardı: İş zaten kötüydü daha da  kötü bir hal aldı.


 Çehre züğürdü: Çirkin yüzlü


Çatal yürekli: Hiçbir şeyden korkmayan.


Çok harman yeri dişlemiş: Deneyimli.


Dandini bebek: Bebek gibi avutulan kişiler için kullanılan bir deyimdir.


Deliğe girmek: Tutuklanmak


 Dışı hoca, içi baca: Kendini temiz gibi göstermesine rağmen kibirli olan kimseler için kullanılır.


Dip doruk: Baştan aşağıya


Eline, eteğine doğru: Namuslu olmak


 Gönül çekmek: Sevda içinde olmak.

Güven İle İlgili Atasözleri, Deyimler Ve Anlamları

 Güven İle İlgili Atasözleri, Deyimler Ve Anlamları 


 İnsan hayatı boyunca kendine güvenmeli, başkalarına güvenerek işini askıya almamalıdır. Hayatta herkes güvenilir kişiler olmayabilir. Onun işimizi önce kendimiz halletmeliyiz. Başkalarının bize güvenini de boşa çıkarmamalıyız.

 

Güven İle İlgili Atasözleri şunlardır:

 

* Güvenme varlığa, düşersin darlığa:  İnsan sahip olduğu malına güvenmemelidir. Günü geldiği zaman zor günler geçireceğimizi unutmadan paramızı ölçülü harcamalıyız.

* Ağaca dayanma çürür, insana güvenme ölür: İnsan kendine güvenmeli, başkalarına güvenerek işini heba etmemelidir . Nasıl ki dayandığımız ağaç günü gelince çürüyorsa güvendiğimiz insanlar da ölebilir. Onun için kendi işlerimizi kendimize güvenerek yapmalıyız.


*  Açma sırrını dostuna, dostunun dostu vardır o da söyler dostuna: Sır tek kişilik bir şeydir. Sırrımızı en yakın kimselere bile söylememeliyiz. En yakın gördüğümüz kişiler de kendi yakınlarına söyler ve o zaman sırrımız sır olmaktan çıkmış olur.


* Nefesine güvenen borazancıbaşı olur: İnsan başarabileceği işlere kalkışmalıdır. Kendinden eminse büyük işlere girişmelidir.


*  Güvenme dostuna, saman doldurur postuna:  Dost olarak bildiğimiz kimseler bize ihanet edebilirler, çeşitli fenalıklar yapabilirler. Bunun için dostlarımızı iyi seçmeliyiz ve dost seçiminde de dikkatli olmalıyız. Herkese güvenmemeliyiz.


 

Güven İle İlgili Deyimler ve Anlamları Şunlardır:

 

*  Güvendiği dağlara kar yağmak: (güvendiği dal elinde kalmak): Güvendiği kişi ya da şeyin işe yaramadığı anlaşılmak.


*güven vermek: Güvenilir bir kişi olduğu izlenimi bırakmak


* güven beslemek: Güven duygusu içinde olmak





* güvenceye bağlamak: garantiye almak, güvence altına almak


* bileğine güvenmek:  hünerine veya gücüne güvenmek


* güvence vermek: bir anlaşmada taraflardan biriyle ilgili olarak sorumluluğu yüklenmek, inanca vermek, teminat vermek, garanti vermek; 2) bir sorumluluk karşılığı olarak para vb. ortaya koymak, inanca vermek, teminat vermek, garanti vermek.


*  sırtından bıçaklamak: ihanet etmek, ihanete uğramak.


* kesesine güvenmek: parasına güvenmek.


* yumruğuna güvenmek:  İstediğini yaptırmak için yalnız fiziksel gücüne  dayanarak hareket etmek.


*  güvensizlik duymak: güvenmemek


* güveni sarsılmak:  güveni kalmamak

Cümlenin Ögeleri İle İlgili 10 Örnek Ve Çözümleri

 Cümlenin Ögeleri İle İlgili  10 Örnek Ve Çözümleri


1.  Eve geldiğimde annem ağlıyordu.


* "Ağlıyordu" kelimesi yüklemdir.

* "Ağlayan kim ya da kim ağlıyor?" sorusunu sorarız. Cevap: "annem", dolayısıyla özne olan kelime de "annem" kelimesidir.

* "Annem ne zaman ağlıyordu?" sorusuna ise "eve geldiğimde" cevabını veririz. "Eve geldiğinde" ifadesi ise zarf tümlecidir.


 




2) İnsanları çıkarları doğrultusunda  hareket ettiği zaman sevmiyorum.

* sevmiyorum: yüklem

*"Sevmeyen kim?" cevap: "ben" ben kelimesi ise cümlemizin öznesi olur.

* "Kimi sevmiyorum?": Neyi ve kimi sorularının cevabı olan "insanları" kelimesi de cümlemizin belirtili nesnesi olur.

* "İnsanları ne zaman sevmiyorum?" "Çıkarları doğrultusunda hareket ettiği zaman sevmiyorum". Dolayısıyla bu ifademiz de zarf tümleci olur.


 

3) Babam dedemden aldığı borç parayı yarın  köyde verecekmiş.

Yüklem: verecekmiş

"dedemden aldığı borç parayı verecek olan kim?" cevap: "babam" babam kelimesi ise öznedir.

"Babam neyi verecektir?" "dedemden aldığı  borç parayı" ifadesi de belirtili nesnedir.

"Babam dedemden aldığı borç parayı ne zaman verecekmiş?" cevap : "yarın" yarın kelimesi de zarf tümleci

"Babam dedemden aldığı borç parayı nerede verecekmiş?" cevap: "köyde" köyde kelimesi de dolaylı tümleçtir.


 

4. Ağaçlardaki meyvelerden tatmak beni mutlu eder.

mutlu eder: yüklem

"Beni mutlu eden nedir?" cevap: "ağaçlardaki meyvelerden tatmak" ifadesi öznedir.

"Ağaçlardaki meyvelerden tatmak kimi mutlu eder?" cevap: "beni" beni ifadesi de belirtili nesnedir.


 

5. En sevdiğim kardeşim Melek’tir.

Yüklem: Melek’tir.

"Melek kimdir?" cevap: "en sevdiğim kardeşim" ifadesi de özne olur.


 

6) Toplantı için öğretmenler odasına beni çağırdılar.

çağırdılar: yüklem

"çağıran kim?" cevap: "onlar" kelimesi gizli öznedir.

"kimi çağırdılar?": "beni" beni kelimesi belirtili nesnedir.

"beni nereye çağırdılar?": cevap: "öğretmenler odasına" öğretmenler odasına ifadesi dolaylı tümleç olur.

"Beni ne için, niçin çağırdılar?" cevap : "toplantı için" ifadesi de  zarf tümleci olur.


 

7.  Bilge insanlar, gösterişsiz bir yaşam sürerler.

Sürerler: yüklem

"Gösterişsiz yaşam süren kimlerdir?" cevap: "bilge insanlar" ifadesi özne olur.

"Bilge insanlar nasıl bir yaşam sürerler?" cevap: "gösterişsiz bir yaşam" ifadesi de zarf tümleci olur.


 

8) Bizi o akşam bırakıp gitmişti.

gitmişti : yüklem

giden kim? cevap: "o" dolayısıyla o ifadesi gizli özne olur.

"ne zaman gitmişti?" cevap: "o akşam" ifadesi olur. o akşam ifadesi de zarf tümleci  olur.

"nasıl gitmişti?" cevap: "bırakıp" ifadesi de zarf tümleci olur. 

 

9) Yemek yapmamak için, bin dereden su getiriyordu.

Bin dereden su getiriyordu: yüklem

"Bin dereden su getiren kim?" cevap: "o" ifadesi gizli özne olur.

"Niçin bin dereden su getiriyordu?": cevap: "yemek yapmamak için" ifadesi de zarf tümleci olur.


 

10.  Vatanını en çok seven , görevini en iyi yapandır.

Yüklem: görevini en iyi yapandır.

"Görevini en iyi yapan kim?" cevap: "vatanını en çok seven" ifadesi de özne olur.

 

 

Karşılaştırma Bildiren Cümle Örnekleri

 Karşılaştırma Bildiren Cümle Örnekleri

 

* Kedi, köpeğe göre daha hırçın bir hayvandır.

* Bugüne kadar gördüğüm en güzel kızdı.

* Zürafaların boyu fillerin  boyundan uzundur.

* Yılan köpeğe göre daha tehlikeli bir hayvandır.

* Mustafa derslerine Erdem’den daha çok çalıştığı için sınavdan 100 aldı.

* Sivas’ın soğuğu diğer şehirlerin soğuğuna benzemez.



* Sivas’ın yiğidoları en yürekli gençlerdir.

* En az yanındaki kadar kaliteli bir insandı.

* Kitap okumak, televizyon izlemekten daha çok fayda sağlar.

* Kardeşi ile aşağı yukarı aynı boydaydılar.

* Şimdiye kadar gördüğüm en ilginç insanlardan biriydi.







* Kayseri’nin mantısı diğer illerin mantısına göre daha lezzetlidir.

* At, eşeğe göre daha güçlü bir hayvandır.

* Çok kiloluyken yaptığı spor sayesinde daha zayıf ve daha sağlıklı bir birey oldu.

* İstanbul ülkemizin en kalabalık ve en gelişmiş şehridir.

* Kış aylarında İzmir Ankara’dan daha sıcaktır.

* Tavşanlar, kediler kadar sevimli hayvanlardır.



* Kaplumbağa tazıya göre daha yavaş ilerler.

* Şimdiki misafirperverlikler eski misafirperverliğin yerini tutmuyor.

* En kötü ev, sokaklardan daha da yaşanılır bir yerdir.

* Sevgi ve saygının olduğu aileler daha mutlu olur.

* Kendimi eskisi kadar güçsüz hissetmiyorum.

* Boynumdaki ağrı iki gün öncesine göre daha iyi durumda.

* Törende eğitimcilerden çok veliler vardı.

* Gerçek arkadaş hazineden daha kıymetlidir.



* Akıllı insan ailesini her şeyden üstün tutar.

* Akıllı erkek eşini herkesten daha çok seven kimsedir.

* Barış, Zeynep’ten daha yaramaz biridir.

* Nedense ona eskisi kadar güvenmiyorum.

* Şimdiki diziler eski dizilerin yerini tutmuyor.

* Günümüzde boşanmalar daha çok artmıştır.

* Şimdiki komşuluk ilişkilerinde samimiyet ve güven yoktur.

* Geçmişine sahip çıkamayanlar hayatta daha dik duruşlu olamaz.

Öznel Cümle Ve Nesnel Cümle İlgili Örnekler

 Öznel  Cümle Ve Nesnel Cümle İlgili  Örnekler


1. Öznel Cümle İle İlgili Örnekler


* Revanin lezzeti  komşular ile yendiğinde artar.

* Zülfü Livaneli Mutluluk adlı kitabında ne kadar usta bir yazar olduğunu bir kere daha göstermiştir.

* Doğan Cüceloğlu’nun Savaşçı adlı kişisel gelişim kitabı ülkemizdeki en iyi gelişim kitabıdır.

* Horozlar, güzel ötüşleri ile çocukların ilgisini çeker.

* Spor yapmak kişinin mutlu olmasını sağlar.

* En güzel yemek mumbar dolmasıdır.

* En faydalı icat bilgisayarın bulunmasıdır.

* Kedinin mavi gözleri kediye asil bir görünüm katmıştı.



*  Çabuk sinirlenen insanlar çabuk da yorulur.

* Irmaktan akan suyun sesi insana huzur verir.

* Mangal yapılan yerde mangalın kokusu çevredeki insanlarda açlık hissi uyandırır.

* Sarı renk renkler içinde en parlak ve en dikkat çekici olandır.

* En iyi tatil dağlık alanlarda yapılan tatildir.

*Yeni aldığı elbisenin rengi çok çirkindi.

* Şımarık insanlar aynı zamanda da tembeldir.

* Arkadaşlık en önemli değerlerden biridir.

* Her insan evlenmek ister.

* En sıkıcı günler evde  olunan anlardır.

* Uludağ kayak yapılacak en güzel turizm yeridir.

* Oltayla balık avlamak dünyanın en güzel hobisidir.

* Sadako kitabı çok etkileyici ve çok muhteşem bir kitaptır.





 

2. Nesnel Cümle Örnekleri

* Zürafanın boyu uzundur.

*  Yetişkin bir aslanın ısırığı, herhangi bir ev kedisinin ısırığından otuz kat daha güçlüdür.

* Aslanlar, püsküllü kuyruğa sahip olan tek kedi türüdür.

*İnsan bedeninin büyük bir kısmı sudur.

* Ekmeğin ham maddesi buğdaydır.

*” İstanbul Hatırası” adlı kitap Ahmet Ümit’in yazdığı en güzel polisiye romanıdır.

* Futbol, on birer oyuncudan oluşan iki takım arasında, kendine özgü küresel bir topla oynanan takım sporudur.

*  Havucu çok seven hayvan tavşandır.



* Bir yılda on iki ay vardır.

* Bir haftada yedi gün vardır.

* Üzüm, en çok Ege Bölgesi2nde yetişir.

* Yazarın ilk romanı 245 sayfadan oluşmaktadır.

*Tiyatro oyununda iki kadın, üç erkek oyuncu vardı.

* Bahçedeki çiçeklerin tomurcukları yeni yeni açıyordu.

* Bu eser yazarın ilk eseridir.

* “İstanbul Hatırası” adlı kitap Ahmet Ümit tarafından yazılmıştır.

* Galatasaray, Avrupa’da şampiyon olan tek Türk takımıdır.

* Bir saat altmış dakikadır.

* Yarım saat otuz dakikadır.

*Uludağ Bursa’da yer alır.

*En az bir heceden oluşan anlamlı söz veya söz gruplarına kelime denir. 

* Güneş, saniyede 1 trilyon megaton bombaya eşdeğer enerji salınımı yapmaktadır!

* Ülkemizde en uzun gece 21 Aralık tarihidir.

* Sadako kitabı küçük bir kızın hastalığını anlatan  anlatan bir kitaptır.

* Şiirlerinde hece ölçüsünü daha çok kullanan şairlerimiz de vardır.

Büyük Mimar Koca Sinan Metninde Geçen Aşağıdaki Sözcükleri Anlamlarının Başına Yazınız.

 Büyük Mimar Koca Sinan Metninde Geçen Aşağıdaki Sözcükleri Anlamlarının Başına Yazınız.


Dülger: Yapıların kaba ağaç işlerimi yapan kişiye dülger denilir.


Kervan:  Uzak yerlere yolcu ve ticaret eşyası taşıyan yük hayvanı katarı.


 Yeniçeri:  Osmanlılarda, devletten  ödenek alan, sürekli görev yapan askerlerden oluşan kapı kulu teşkilatının  yaya olarak savaşan askeri sınıfıdır.


Gurbet: Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer.


Künk: Pişmiş topraktan ya da çimentodan yapılmış, kalın su borusu.


Sadrazam:  Osmanlı Devleti’nde başbakan, veziriazam.


Vezir: Osmanlılarda devletin bakanlık, valilik gibi yüksek görevlerinde bulunan ve paşa sanını taşıyan kimselere verilen ad.


Irgat:  Tarım ya da yapı işçisi. Diğer bir anlamı ise şudur: Gemilerde ve yapılarda kullanılan, yatay kolları olan ve birkaç kişi tarafından çevrilen bocurgat.


Medrese: İslam ülkelerinde, genellikle İslam dini kurallarına uygun bilimlerin okutulduğu yerdir.





Ferman:  Osmanlı Devleti’nde padişahın  verdiği, uyulması gerekli hükümleri taşıyan yazılı buyruk.


 Sefer: Genellikle ülke dışına  yapılan  askeri harekât.


Bent: Su biriktirmek için  akan suyun önüne yapılan set.


Heybet: Büyüklük, ululuk; gösteriş, görkem.


Çırak: Zanaat öğrenmek için  bir ustanın yanında çalışan kimsedir.


Mahzen: Yapılarda bodrum bölümünde bulunan depo, yeraltı deposu.

Çocukların Şiddet Oyunları Oynamasına İzin Verilmeli Midir? Bu Konu İle İlgili Bir Tartışma Yazısı Yazınız.

 Çocukların Şiddet Oyunları  Oynamasına İzin Verilmeli Midir? Bu  Konu İle İlgili Bir Tartışma Yazısı Yazınız.


 

Geleceğimizi emanet ettiğimiz, hayatımıza neşe getiren ve biz yetişkinlerin mutluluk kaynağı olan çocuklarımız bu dünyadaki en değerli varlıklarımızdır. Çocuklar  elbette bizim mutluluğumuzdur ama zamanı gelince onlar da bir çocuk olmaktan çıkacak ve ileride yetişkin bir bireye dönüşecektir. Onun için çocukları daha küçük yaştayken iyi yetiştirmek ve ruh halinin sağlıklı olmasına özen göstermek gerekir. Çocuklar için olsun, yetişkinler için olsun şiddetin her türlüsü  tehlikeli ve insan için olumsuz bir olaydır.



 Çocuklar için hazırlanmış, şiddet içeren oyunların olması ise çocukların psikolojisine, bedenine,  büyük zarar verir. Oyun adında başlayan bu gizli ve sinsi plan bir zaman sonra çocukları içine çekmeye başlar ve çocuklar oynadıkları bu şiddet içerikli oyunları normal yaşamların da uygulamaya başlarlar. İşte sorun da burada çıkar. Gerçek olmayan bir şeyin gerçekmiş gibi yaşama aktarılması, çocukların bir zaman sonra ruh halinin bozulmasına ve insanlar arası iletişimlerinin de olumsuz şekilde olmasına neden olur. 








Çocukların şiddet içerikli oyunlar oynamasına izin verilmemelidir.  İzin verilmediği zaman da izlenmeyen o kötü oyunlar bir zaman sonra yok olur. Çünkü o oyunları hazırlayan kimseler bundan bir gelir elde edemeyeceği izin şiddet içerikli oyunlar da hazırlanmamaya başlar. Şiddet içerikli oyunların çocuklarımıza verdiği zararlar ise şunlardır. Bunlardan birincisi fiziksel zararlardır. Yüksek kan basıncı, gözlerde görme bozuklukları, yanlış oturuştan dolayı çıkan boyun ağrısı,  bel ağrısı ve tutulmaları, az oluşmuş kaslar vb.  gibi fiziksel zararlardır. 


Diğer bir zarar ise şudur:  Beyinde hasarlar ortaya çıkar. Sürekli şiddet içeren oyunları oynayan çocukta bir süre sonra sevgi yoksunluğu görülür. Empati yoksunluğu görülür. Dikkat eksikliği ortaya çıkar. Çocuklar sabırlı olmamaya başlar , çeşitli öğrenme bozuklukları ortaya çıkar. Çocuklarda sinirli bir ruh hali ortaya çıkar. Bağımlılık ile birlikte gelen bu ruh hali çocuğun kendisine ve çevresine karşı zarar vermesine neden olur. Bununla birlikte akademik başarıda düşüş olur, uyku problemleri ortaya çıkar,  sosyal ilişkilerde gerileme başlar, zihinsel sorunlar ortaya çıkar. Şiddet oyunlarının çoğunda kötü alışkanlıkların olduğu da bilinir.



 Alkol kullanımı, sigara kullanımı gibi çocukların sağlığını da tehlikeye atacak kötü alışkanlıkların çocuklarımızın daha da kötü olmalarına ve hayatlarının baharının kararmasına neden olur. İşte tüm bunlar için gerek ülkemizde gerekse dünyada çocuklar için yapılmış olan şiddet içerikli oyunlar kesinlikle yasaklanmalı ve  çocuklar bu kötü emeller için de kullanılmamalıdır. 



Şiddet oyunlarına hep birlikte hayır demeli ve çocuklarımızı ilim yolunda, fen yolunda geliştirmek ve ilerletmek için daha yapıcı ve daha geliştirici oyunlar hazırlanmalıdır. Çocuklara sevgiyi öğreten, empati kurma becerisini kazandıran, çocukların sosyal yaşamdan kopmamasını sağlayan, çocuklara insan sevgisini, hayvan sevgisini öğreten oyunlar hazırlanmalı ve sevgi ve barış dolu bir dünyada çocuklarımızın çocukluğunu zedelemeyen güzel oyunlar hazırlanmalıdır.