İnsan Beyni Boş Bir Levhadır Sözü İle İlgili Kompozisyon

 

İnsan Beyni Boş Bir Levhadır Sözü İle İlgili Kompozisyon


İnsan beyni boş bir levhadır sözünü söyleyen kişi John Locke’dir.  John Locke;  düşünce özgürlüğü ve insanların deneyimlerinden bilgi edinme becerisini ortaya koyarak felsefe alanında büyük bir çığır açmıştır. Böylece Avrupa’nın aydınlanması ve  Akıl Çağı’nın gerçek kurucusu olarak kabul edilmiştir. Ona göre insan beyni boş bir levhadır. 


Zihinde doğuştan gelen hiçbir bilgi yoktur. Zihin doğduğunda bomboştur. İnsan ancak öğrenerek beynini doldurabilir ve yeni şeyler öğrenebilir. Yani beynimizi geliştirmek için yeni bilgiler öğrenmek gerekir. Örneğin;  Turuncu bir duvara baktığınız varsayalım. Baktığınız duvar tuncu renktedir. Bu duvarı kaldırmak ve duvarı beyaz görmek deneyimsel açıdan mümkün değildir fakat duvarın turuncu olduğunu söyleten turuncu renk söylemi deneyimsel yol  ile öğrenilmiş ve kazanılmıştır. İnsan doğuştan bir rengin turuncu olduğunu bilemez. Bu ancak öğrenme ve deneyim yolu ile gerçekleşir.


 John Locke'ye  göre hiçbir insanın bilgisi edindiği deneyimin ötesine geçemez. Yani beyin deneyimleyerek doldurulur ve yeni bilgiler beyne yerleşir. Doğuştan insan beyninde bilgiler yerleşmiş değildir. Bu ancak deneyimler yolu ile kazanılabilir. Bunun içinde insan aklını kullanmalı, aklı ile deneyim yaşayarak yeni bilgilere ulaşabilir denilebilir.

Vatan Çıplak Topraktan İbaret Değildir Bir Milletin Asıl Vatanı Yarattığı Kültür Eserleridir Konulu Konuşma

 

Vatan Çıplak Topraktan İbaret Değildir  Bir Milletin Asıl  Vatanı Yarattığı Kültür Eserleridir Konulu Konuşma

 

Vatan toprakları sadece bir toprak parçası olsaydı insanların gözünde hiçbir değeri olmazdı. Oysa vatan demek ana topraklarımız, gözümüzü açtığımız, nefesimizi aldığımız, ekmeğini yediğimiz, suyunu içtiğimiz topraklardır.

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım

 

Vatan toprakları değerlidir. Çünkü bu  topraklar üzerinde binlerce kişinin kanı vardır ve o kanı akan şehitlerimiz bu toprakların altındadır. Onun için bu topraklar milletimiz için manevi olarak kutsaldır ve çok değerlidir. Bu vatan topraklarında bir tarih vardır. Geçmişin buram buram kokusunu alırsınız vatan topraklarında. Bu topraklar üzerinde nice destanlar yazılmış, nice türküler söylenmiştir. Nice zaferler kazanılmış, nice ağıtlar yakılmıştır. Bu topraklar bize atalarımızdan kalan kültürel bir mirastır. Bize düşen de bu kültürel mirasa, bu tarihi dokuya, bu tarihi eserlere sahip çıkmak ve onları korumaktır.

 

 Vatan her şeyi ile bir bütün olan toprak parçasıdır. Gelenek ve görenekleri, ana dili, ortak değerleri ile vatan vazgeçilmez bir değerdir bizim için. Bu mirasta atalarımızın alın teri vardır. Birlik, beraberlik ve dayanışmanın olduğu bir yerdir vatan. Ortak değerler için can verilen, umuda kelepçe vurulmadan yeniden dirilişe geçen milletin destanıdır vatan toprakları. Milletin ortaya koyduğu tarihi eserler, koruduğu doğal yaşam alanlarıdır vatan. Bu vatanın her bir karış toprağı şehit kanı ile sulanmış ve sulanmaya da devam edecektir. Onun için vatana sahip çıkmalı, milli benlik ve milli kültür korunmalıdır. Bunun için de bilim ve fen bize yol göstermeli, vatana hizmet en birinci amacımız haline gelmelidir.

Merhamet ve Sevgi İle İlgili Bilgilendirici Bir Metin Yazınız.

 

Merhamet ve Sevgi İle İlgili Bilgilendirici Bir Metin Yazınız.


Merhamet ve sevginin olduğu yerde vicdan vardır, insanlık vardır, birlik, beraberlik ve dayanışma vardır, hoşgörü vardır. İnsana yakışan en önemli erdemlerden biri merhamet bir diğeri de sevgidir. Yüce Allah’ın yarattığı her canlıya merhamet ile muamele etmek insanı daha olgun ve daha iyi bir insan yapar. Kötülükler yerini merhamet sayesinde iyiliğe bırakır. İçinde merhamet ve sevgi duygusu olmayan insandan korkmak gerekir. Çünkü böyle insanlar bencil davranır ve kendilerinden başka kimseyi düşünmezler.


Acımasız oldukları için böyle insanlardan fazla medet ummamak gerekir. Bu tip insanların da iyi olması için onların önce kendilerini değiştirmeye ihtiyacı vardır.  Merhamet ve sevginin odluğu dünyada savaşlar yok olur yerini barışa bırakır. Kötülükler yok olur yerini kardeşliğe bırakır ve yaşayan insanlık olur. Çocuklarımıza küçük yaşta merhamet duygusunu öğretmeliyiz, sevmeyi, sevilmeyi öğretmeliyiz.


Rahmetli Doğan Cüceloğlu’nun çok güzel bir sözü vardır: “ Mükemmel değil, merhametli çocuklar yetiştirin. Karıncaları ezmeyen, ağaç dallarını kırmayan, çiçekleri ezip geçmeyen, sevgiyi hissetmeyi ve hissettirmeyi bilen çocuklar. İşte böyle olduğu zaman dünyamız daha güzel bir dünya olacak, iyilik dünyanın hakimi olacak, sevgi dünyanın gölgesi olacak ve dünyayı sevgi ve merhamet kurtaracaktır.

Verilen Bir İşi Zamanında Yapmanın Önemi Konulu Kompozisyon


Verilen Bir İşi Zamanında Yapmanın Önemi Konulu Konuşma


İnsanı değerli kılan en önemli erdemlerden biri de onun  sorumluluk sahibi güvenilir biri  olmasıdır. Bir iş bize başkası tarafından verilip o işin zamanında yapılması isteniyorsa burada sorumluluklarımız devreye girer. Çünkü insanlar bize güvenmiş ve iş vermiştir. Bize düşen de o iş ya da işleri zamanında yapmak, sorumlulukları hakkı ile yerine getirip insanların bize olan güvenini de boşa çıkarmamaktır. Verilen işi zamanında yaptığımız zaman hem çalışkan, hem üretken insan oluruz.


Ertelemediğimiz için kafamızda kaygı kalmaz ve rahatlarız. Böylece yaptığımız işten de verim alırız. Kimi insanlar vardır ki işleri biriktirirler ve zamanında yapmadıkları için de  yapılan iş verimli olmaz, düzenli olmaz. Bunun için de  birey verilen işi zamanında yapmak için disiplinli olmalı, planlı ve programlı olmalıdır. Atalarımız bir işin zamanında yapılması ile ilgili şu sözü söylemiştir: ”Terazi var; tartı var; her şeyin bir vakti var.” Yani her iş zamanında yapılmalı, işe olan değer verilmeli ve iş ahlakına sahip olunmalıdır. Verilen iş zamanında yapıldığı zaman insanlar tarafından sevilen, sayılan ve güvenilen biri oluruz.


 Böylece insanlar bizimle iş yapmak isterler ve bizlere olan güveni de sarsılmamış olur. Zamanında verilen görevi yapmayan insanlar ise stresli olur, stres de beraberinde başarısızlığı getirir. İşte bunların olmaması için sorumluluk sahibi, nitelikli ve üretken bireyler olma yolunda ilerlemeliyiz.


Oyun Oynamak Sadece Kazandığın Zaman Mı Eğlencelidir?

 

Oyun Oynamak  Sadece Kazandığın Zaman Mı Eğlencelidir?


Oyun oynamayı, oyundan zevk almayı en çok da çocuklar sever. Oyun oynamak daha çok kazandığın zaman eğlenceli olur ama kazanamadığın zaman da insanı sosyal yaşamın içine sürükler, çocuğun arkadaşları ile iletişim kurmasını sağlar, kaybetme duygusunu yaşarız. Oyunu  kaybetme duygusu da bazen  iyidir çünkü bizi tekrar başarıya götürür ve oyunda daha başarılı olmak için daha çok çaba gösteririz. Elbette kazanan kişi mutlu olur ama sürekli sadece bir kişi kazanıyorsa o kişide kazanmaktan bir süre sonra bıkar ve oynadığı oyun ona sıkıcı gelebilir.


 Oysa oyunda kazanmak, kaybetmek olursa yani karışık olursa kişi daha aktif olur, daha heyecanlı olur ve oyuna daha çok motive olur. Bunun için hem kazanmak, hem de kaybetmek oyunda zevkli hale gelebilir. Sadece kazandığın zaman oyun oynamak eğlenceli olmaz. Çünkü oyun demek heyecan demek, mutluluk demek, stresli olmak demek, kaygılı olmak demek, amaca giden yol ve bu yollar üzerinde karşılaştığın tatlı zorluklar demektir. Bu da çocuğa müthiş zevk veriri ve çocuklar bir araya gelerek muhteşem bir eğlence şöleni oluşur. 


Oyunda çocuklar konuşur, tartışır, ağlar, güler ama sonunda mutlaka bir şey öğrenir. Hayata yaşamın hazırlığıdır aslında oyun. Bunun için de oyun oynamak güzeldir ama sadece kazandığın zaman zevk almak doğru olmaz bence. Çünkü kaybetmek de değerlidir ve seni kazandırmaya mücadelesine götürür.

Büyükanne ve Büyükbaba İle Vakit Geçirmenin Önemi

 

Büyükanne ve Büyükbaba İle Vakit Geçirmenin Önemi


Büyükanne ve büyük baba torunları için büyük bir hazinedir. Çünkü onlar torunlarına asla kıyamazlar ve onları çok severler. Onlarla vakit geçirdikleri zaman, onların seviyesine indikleri zaman çocuklar kendilerini büyük bir manevi zenginlik içinde bulurlar. Çünkü torunlarına en iyi bakacak olan, onları en iyi koruyacak olan kişiler çocuğun anne ve babasından sonra dedesi ve büyük annesidir. Büyükanne ve büyükbaba sevgisini tatmış çocuklar kendilerine güvenirler, kendilerini severler.


Çünkü arkada onlara kol kanat germiş olan kocaman bir ailesi vardır. Büyükler torunlarını maddi anlamda da destek olurlar ve onların ihtiyaç duyduğu şeyleri alıp onları mutlu etmesini bilirler. Torunlarına karşı sabırlı ve şefkatli oldukları için torunları da onları çok sever ve onların yanından bir türlü ayrılmak istemezler. Onlar torunları ile doyasıya vakit geçirir ve deneyimlerini torunlarına anlatarak onları da hayata hazırlamaya başlar. Büyükanne ve dedenin torunlarına anlattığı masallar, hikayeler, destanlar çocukları çok etkiler ve çocuklar büyüdükleri zaman bile bu güzel anıları asla unutmazlar ve bu güzel anıların onların gelişimine büyük katkısı olur.


Büyükbaba toruna el becerilerini öğretir, büyükanne onlara sıcacık ekmekler, sarmalar, dolmalar yaparak lezzetli yemekler hazırlar ve çocuklar da bunlardan memnun olurlar. Onlar torunlarını yargılamadan önce dinlemeyi tercihe derler ve torunlarına yanlışlarını sevgi dili ile anlatırlar ve torunları da bundan dolayı onlara daha çok bağlanırlar. Sevginin, merhametin, hoşgörünün en güzel örneğidir büyükanne ve dede. Onlarla geçirilen zaman çok eğitici ve öğretici olur ve kişinin kendini daha olumlu hissetmesini sağlar.

Okul Temalı Konuşma Örneği

 

Okul Temalı Konuşma Örneği


Okul; okuyup yazma öğretiminden başlayarak en yüksek düzeyde bilim ve sanat bilgisi vermeye değin çeşitli derecede toplu öğretimin yapıldığı, verildiği yer. Okullar eğitim ve öğretimin verildiği, bilinçli insanların yetiştirildiği, insan olmanın öğretildiği yerdir.

Sevgili öğretmenim

 

Okulda hayata hazırlık başlar. Okul demek öğretmenler demek, müdür demek, okulun içindeki diğer personeller demektir. Okul demek hem öğrenip hem de eğlenilen yer demektir. Bizler çoğu bilgiyi okuldan öğretiriz ve okul sayesinde milli kültürümüzü daha iyi koruruz ve milli benliğimizi kaybetmeyiz. Okullar biz çocukların sosyalleştiği yerdir. Çünkü sabahtan akşama kadar arkadaşlarımızla oynarız, bilgi alışverişi yaparız, öğretmenlerimizle konuşuruz, onları dinleriz, bir sorunumuz olduğu zaman okuldaki eğitimcilerle anlatırız ve kendimizi orada en samimi halimizle ortaya koyarız. Çünkü okul doğal öğrenme ortamıdır, bilgidir, gelecektir. Okulun önemi ile ilgili şu sözde çok anlamlıdır: “Okulları olan bir milletin istikbali emniyettedir.” Der. Otto von Bismarck

 

Sevgili öğretmenimi

Okul olmasaydı çocukların sosyalleşeceği bir ortam olmazdı. Evde verilen eğitim yetersiz kalırdı ve insanlar sağlıklı iletişim kuramaz, güzel ve eğlenceli ortamlar kurulamazdı. Bir de öğrenme en iyi yaparak yaşayarak sağlanır. Bunu bize sağlayan yine de okul ortamıdır. Çünkü öğretmenlerimizle göz teması kuruyoruz, konuşuyoruz ve orada kendimizi daha iyi ifade ediyoruz. Oysa evde bir yere kadar insan kendini eğitebilir, motive edebilir. Bir yerden sonra ise kişi sıkılmaya başlar ve herhangi bir ilerleme olmaz. Bunun için okul bizim ikinci evimiz, bilgi kaynağımız, hayat hazırlığımızdır. Bunun için mutlaka her çocuk okuluna gitmeli ve eğitimini okulunda tamamlamalıdır. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Savaşların Sonucunda Ne Olur?

 

Savaşların Sonucunda Neler Olur?


Savaş insanlık adına utanç verici bir durumdur. Zorunluk olmadıkça yapılan savaşlar cinayetten başka bir şey değildir. Çünkü savaşlarda en çok insanlık kayıp eder. Çünkü olan insana olur. Ölümler, yaralanmalar, yıkımlar, çevre kirliliği olur. Savaş demek çocukları yok etmek, kadınları korkutmak, insanları ana vatanlarından zorla başka yerlere sürüklemek, zalimlik ve zulüm demektir. Savaşların sonucunda can kaybı olur, mal kaybı olur. Savaş sırasında bombalar patlar, silahlar patlar ve atılan her bir bomba gökyüzüne çıkar ve doğa kirlenir. Yetimler ve öksüzler kalır geride. Ya da gözü yaşlı analar, babalar, dedeler, nineler kalır. 


Salgın hastalıklar ortaya çıkan, insanlarda kalıcı hasarlar olur ve savaşı yaşayanlar savaşın etkisinden uzun yıllar kurtulamadığı için hep endişe içinde yaşamaya devam eder ve bu da insanların psikolojilerini yerle bir eder. Evleri yıkılan, şehirleri yerle bir edilen insanlar vatanları için ya ölür ya kalır ya da başka yerlere mülteci olarak gitmek zorunda kalır. Bunun sonucunda da yeni sorunlar meydana gelir. Savaş insanlığı yok eder, ahlakı yok eder, duyguları ve merhameti yok eder. Savaş ülkeleri yoksullaştırır ve savaştan  dünyanın diğer ülkeleri de dolaylı olarak zarar görmeye başlar. 


Savaşların toplumların çöküşüne neden olur, güven ortamı yerini güvensizliğe bırakır, alt yapı çöker, haberleşme ve iletişimde sorunlar meydana gelir, ulaşımda sorunlar çıkar. Ülkelerin ekonomisinde gerileme olur. Savaşlar yerine dünya barışı sağlanmalıdır ve savaşta kullanılan tanklar, tüfekler müzik aleti yapılmalı ve dünyaya barış, kardeşlik yayılmalıdır.

Okul Müdürü Olsan Ne Yaparsın?

 

Okul Müdürü Olsan Ne Yaparsın?


Herhangi bir kurumda yöneticilik yapmayı çok severdim. En sevdiğim kurumlardır eğitim öğretim kurumlarıdır. Bunun için güzel bir okulda okul müdürü olmak isterdim. Okul müdürü olunca okulun her türlü bakımının yapılmasını sağlardım. Okulda eksik olan eşyaların alınması için milli eğitimden yardım isterdim. Çocukların güzel bir ortamda olması için, evlerine mutlu dönebilmeleri için onlara elimden geldiği kadar güler yüzlü olurdum. Okulun günlük işlerini denetler, öğretenleri, personelleri, öğrencileri ve okula gelen velileri iyi bir şekilde yönetmeye çalışırdım ve onlara her şeyi ben biliyorum gibi davranmazdım ve her zaman mütevazi bir insan olurdum. Öğretmenlere, hizmetlere güler yüzlü olur ve onların bana ihtiyacı olduğunda onlara destek olurdum. 


Öğrenci velilerinin şikayetçi olduğu öğretmenlerimiz varsa o öğretmenlerimizle konuşur ve çocuklar konusunda hassas olmaları gerektiğini söylerdim. Milli Eğitimin amaçları doğrultusunda hareket ederdim. Maddi durumu iyi olmayan öğrencilere hayırseverlerin yardım etmesini sağlardım. Okulumun başarısını yükseltmek için öğretmenlerle, öğrencilerle sağlıklı bir iletişim kurardım ve asla kaba olmazdım. Okulumun bütçesini boş yere harcamazdım. Elimde olan parayı okulun gereksinimleri için harcardım. Okulumuzun çevresine öğrencilerin istediği halı saha maçı yapılacak yer, basketbol oynanacak yerler yapardım. Zümre toplantılarını takip ederdim. Seminer çalışmalarını düzenlerdim. Zamanı iyi değerlendirirdim. Kendimi geliştirirdim, okulumu geliştirirdim, iletişim becerilerimi geliştirirdim. Kendime güvenirdim. Hiç kimseye haksızlık yapmazdım. Hak olana hakkını verirdim ve liyakatsızlık yapmazdım. 


Yeniliklere açık bir müdür olurdum. Çocuklara şiddet uygulanmasına kesinlikle müsaade etmezdim. Hiç bir zaman kendi çıkarlarımı düşünmezdim, başka insanların etkisinde kalmazdım ve kendi kararlarımı verebilecek bir lider olurdum. Kurumun imkanlarını yine kurum için kullanırdım. Veliler ile iyi bir iletişim kurardım. Cezayı baskı aracı olarak kullanmazdım. Mesleğini, öğrencileri seven bir müdür olurdum. Okulda çalışan arkadaşlarımla iyi bir ekip olurdum, ben değil biz düşüncesi ile hareket  ederdim. Adaletli, dürüst ve güvenilir bir insan, güvenilir bir müdür olurdum. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ederim

Para Hakkında Ne Düşünüyorsun Konulu Konuşma

 

Para Hakkında Ne Düşünüyorsun Konulu Konuşma


İnsanların istek ve ihtiyaçlarını karşılayabilmek için paraya ihtiyaçları vardır. Paran olmadığı zaman yoksul olursun ve başka insanlara el açmak zorunda kalırsın. Bana göre para; insanın mutlu olmasını sağlayan, onun geçimine katkı sağlayan araçtır ama asla bir amaç olamaz. Çünkü para ile sadece belirli şeyleri yapabiliriz ama her şeyi yapamayız. Her insan az çok parasının olmasını ister. Kimi insanlar ise çok parasının olmasını ister. Parası sayesinde dikkat çekmek, değer görmek isteyen, çevre yapmak isteyen insanlar da olabilir.


Sevgili öğretmenim

Benim için para önemli bir şeydir. Çünkü paran olmadığı zaman aç kalırsın ve başkalarına muhtaç olursun. Sürekli başkalarından yardım almak da kişinin onuruna dokunur. Onun için öğrenci olarak şimdiden derslerime çok çalışmalıyım, sorumlulukları yerine getirmeliyim ki ileride kendime yeteyim, aileme yardım edeyim. Bu da ancak belirli bir meslek sahibi olursam gerçekleşir. Kendi mesleğimi yaparak, kendi kazancımı sağladığım zaman hayata karşı duruşum daha dik olur ve daha huzurlu olurum. Paran olmadığı zaman sefil olursun, üzgün olursun ve hayat çekilmez olur. Paran olmadığı zaman çevren de olmaz ve kimse bizi yanında görmek istemez.


 Bunun için para önemli bir şeydir yeter ki helali ile kazanılsın, yeter ki alın teri ile kazanılsın. Alın teri ile kazanılmayan para ise onursuzluktur, şahsiyetsizliktir. Yeterli param olsun, kendi ayaklarım üzerinde durayım fazlasına gerek yok. Bu kadar benim için yeterlidir. Para konusunda düşüncelerim bunlardı. Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.