Şermin Yaşar’ın Babaannem Geri Döndü Kitabında Geçen Alıntılar

 

Şermin Yaşar’ın Babaannem Geri Döndü Kitabında Geçen Alıntılar

 Bir gün evlerinin kapısında pembe saçları, ayağında pateni, on beş valizi  ve bir sürü evcil hayvanıyla beklenmedik bir şekilde babaannesiyle karşılaşan Çınar'ın neşeli, eğlenceli ve ön yargıları tepetaklak eden hikâyesi anlatılıyor.


Kitapta geçen sözler şunlardır:

“Hepsi çocukken yaşayamadıklarını büyüyünce yaşama hastalığına yakalanmışlar. Dünya da onlarla baş edebilen bir tek ben kalmışım.”

“Ben niye böyleyim? Çünkü siz çok sıkıcısınız. Bütün bir çocukluğumu siz eğlenin diye harcadım. Sizi güldürmeye çalıştım. Harekete geçin, kıpırdayın, eğlenin istedim ama yapamadınız. Pes ediyorum. Bundan sonra ben sizin gibi olacağım.”

“Aslında annemle babam da iyi insanlar. Ama nasıl söylesem, yani biraz fazla yoğunlar. Çok fazla işleri var. Bana ayıracak vakitleri sanıyorum ki yok. İşten eve geldiklerinde kendilerini koltuğa atıyorlar ve telefonlarına yapışıyorlar. Akşam yemeğini hazırlarken o kadar suratsız oluyorlar ki soğan ağlıyor.”


“Bu dünyada canımın sıkılmadığı tek yer var. O da babaannemin evi.. Onunlayken asla canım sıkılmıyor. Çünkü babaannem çok tatlı biri. Benimle konuşur, sohbet eder ve benim anlattığım her şeyi hiç sıkılmadan dinler.”

“Günaydın demeden güne başlayanı eşekler kovalasın!”

“İnsanların doğum gününü neden sadece bir gün kutluyoruz. Birinin doğum günü her gün kutlanamaz mı? Ben doğduğumda sevinmişsiniz, mutlu olmuşsunuz. Bu mutluluğu hatırlamak için her yıl aynı gün doğum günümü kutluyorsunuz. Eeee diğer günler mutlu değil misiniz? Yani eğer istersek her gün doğum günümüzü kutlayabiliriz! Kime ne ki?”

“Annemle babama hayatımıza renk katacak şakalar yapıyorum. Sıvı sabunu boşaltıp yerine çamaşır suyu doldurdum mesela. Güleceklerini sanmıştım.”

“Bir gün mutlaka büyüyeceğim ama karar verdim, çocukluğumu da yanımda götüreceğim. Bundan sonra ben nereye, çocukluk oraya.”

“Çocukların çocukluk yıllarında çocukluğunu doya doya yaşaması gerekiyor.”

“Haksızlığa uğradığımda sesimi asla kısamıyorum. Böyle olunca da haklı bile olsam haksız gibi görünüyorum.”

“Ben yaramaz değilim tamam mı, siz sıkıcısınız. Önce bunda anlaşalım!”

"Anneee bugün ne oldu biliyor musun?" diye heyecanla yanına koşuyorum ve o sadece "Hı" diyor! Genellikle "Bunu sonra konuşalım mı Çınar?" diye gönderiyor beni. Ne zaman sonra olacak çok merak ediyorum.”

“Gece uyanıyorum ve kendimi yatağımda bir anda aşırı yalnız hissediyorum. Bu konuyu annemlerle çok konuştuk. Çoooook konuştuk. Çooooook konuştuk. Gece uyandığında eğer birine sarılma ihtiyacı duyarsan yorganına sarıl, dedi annem. Yorgan mı annem mi? Tabii ki annem. Ama o bunu anlamıyordu. Yorganın kendisinden daha iyi bir seçenek olduğunu sanıyordu.”

“Kendi çocukluklarını anlattıkça gördüler ki aslında ben gayet normal bir çocukmuşum.”


“İnsanlar bu kadar uslu çocuğu ne yapacaklardı anlamadım gitti. Al işte babaannem uslu bir çocukmuş. Senelerce uslu durmuş. Sonunda patlamış zavallı.”

“Yaşamayı, okumayı, öğrenmeyi, gülmeyi seven biri ol.”

“Babaannem derdi ki; "Gitmek isteyeni kırk düğüm halatla bağlasan, tutamazsın. Kalmak isteyene saç teli yeter."

“Çocukluğunda çocukluğunu doğru dürüst yaşamayan insanlarda yaşlılıklarında böyle bir tepki halinde çıkıyormuş hastalık.”

 

10 Atasözü ve Anlamları

 

10 Atasözü ve Anlamları


1) Belli düşman gizli dosttan yeğdir: Kişi, çevresindeki insanların dost mu düşman mı olduğunu çok iyi bilmelidir. Düşman bilinirse ona karşı önlem  alınır ve öyle kişilerden uzaklaşılır. Dostluğunu belli etmeyen kişiden ise bir fayda görmez. Onun varlığı da yokluğu da birdir.

 

2)  Bakacak yüze tükürülmez, tükürülecek yüze bakılmaz: İnsanlarla ilişki kurarken ölçülü davranılmalı, yüzü yüze gelinecek kimseleri kırmamalı, ilişkinin kesildiği kimselerle de bir daha görüşülmemelidir.

 

3) Çamur at, izi kalsın: Birine iftira atılır veya kişi haksız yere suçlanırsa bu doğru olmasa bile kişinin adı kötüye çıkmış olur.

 

4)Suyun akıntısına gitmeyen yorulur: Yürüyen bir iş insanı yormaz. Ter giden iş ise insanı hem üzer hem de yorar.

5) Rüya boş gezenlerin sermayesidir: Ortalıkta işsiz güçsüz dolanan kişilerin kurmuş oldukları hayalleri hayattaki dayanak noktalarıdır.



6)Pisboğaz ile boşboğaz beladan kurtulmaz: Geveze insan en olmadık yerde ve zamanda densiz laflar edip başını belaya sokar. Her önüne geleni, her bulduğunu yiyen kişi ise sağlığını çok çabuk kaybeder.


7) Kara gün kararıp kalmaz: İnsan devamlı sıkıntı ve zorluk içinde olmaz. Zor günlerin arkasından iyi günler de gelir.


8)Harman yakarım diyen orağa yetişememiş: Başkalarına kötülük yapmayı aklına koyan kimse kötülüğü yapmaya fırsat bulamadan cezasını görür.


9) Geç geçenden: İnsan kendisine değer vermeyen, saygı göstermeyen kişiye aynı şekilde değer vermemeli, saygı göstermemelidir.


10)Boş fıçı çok langırdar: Bilgili ve erdemli insan laf kalabalığı yapmaz. Çok konuşmaz yani. Gösterişten kaçınır Bilgili ve erdemli olmayan kişiler ise çok konuşur, bilgiçlik taslar, boş sözlerle çevresindeki insanları rahatsız eder.

Kalem İle İlgili Özlü Sözler

 

Kalem İle İlgili Özlü Sözler


Kalem eskiden daha önemliydi. Yazarak çok şeyler anlattığımız kalem şimdilerde yerini bilgisayar tuşlarına bıraktı ama kalemin bizdeki önemi hiçbir zaman bitmeyecek.

Kalem ile ilgili özlü sözler şunlardır:

“Kalemini bir silah gibi değil, bir kaşık gibi tut; yoksa aç kalırsın.”  Arif Nihat Asya.

“Dünyayı yönetenler; kalem, mürekkep ve kağıttır. “James Howell

“Kalem, kılıçtan daha güçlüdür.” Bulwer Lytton.

“Aletlerin en faydalısı kalemdir. Bir şişe mürekkep bir külçe altından hayırlıdır.” İbni Sina.


“Dünyada iki büyük kuvvet vardır; birisi kılıç, diğeri kalemdir, fakat kılıç kuvveti, er geç kalem kuvvetine, mağlup olur.”  Napoleon Bonaparte

“Hayatınızın hikayesini yazarken, kalemi başkasının tutmasına izin vermeyin. “Harley Davidson.

“Kalemin güçlü olduğu yerde, dil lal olurmuş.” Nuray Farin Diner

“Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım; mürekkeple yazılmışlar oysa. Ben kurşun kalem silgisiydim, azaldığımla kaldım.” Oğuz Atay

“Kağıda dokunan kalem, kibritten daha çok yangın çıkarır.” Malcolm S. Forbes


“Aslında her şey, tükenen bir kaleme tükenmez dedikleri kadar yalan.” Sunay Akın.

“Kalem eğri dilli, mürekkep siyah yüzlü, kağıt iki yüzlü! Şimdi kalkıp arzuhalimi yazmaya kimi mahrem kılayım?”  Yunus Emre.

“Hayatta silgim hep kalemimden önce bitti. Çünkü kendi doğrularımı yazacağım yere, tuttum başkalarının yanlışlarını sildim.”  Oğuz Atay

Cömert Derler Maldan Ederler, Yiğit Derler Candan Ederler Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

Cömert Derler Maldan Ederler, Yiğit Derler Candan Ederler Atasözü İle İlgili Kompozisyon


İnsanların çevresinde bulunan menfaatçi kimseler övücü sözlerle onları olmayacak davranışlara yöneltirler ve zarara uğratırlar. İnsanların abartan övgüleri ile  düşünmeden harekete geçememek gerekir. Yani bir anda gaza gelinmemeli, elde, avuçta ne varsa ortaya konulmamalıdır. Başkalarının pohpohlamalarına aldanana kimseler elindeki her şeyini kaybeder, gereksiz yere cesaret gösterisinde bulunarak canlarını bile feda ederler. 


Bunun için de atalarımız cömert derler maldan ederler; yiğit derler candan ederler atasözünü söylemişlerdir. Cömertlik  iyi bir özelliktir ama bunu cömertliği de abartmamak gerekir. Gereksiz yere aşırı fedakar davranışlarda bulunulmamalıdır. Çünkü aşırı cömert olmak bizim kendi kul hakkımıza girmek olur. Çünkü kendimizin de üzerimizde hakkı vardır. Bunun için sürekli veren, sürekli elindeki her şeyini herkes paylaşan, kendini kullandıran insanlardan olmamalıyız. Yoksa elimizde hiçbir şeyimiz kalmaz ve bir gün biz başkalarına el açmak zorunda kalırız. Yiğit insan olmalıyız ve bir anda gaza gelip kimse için de hayatımızı feda etmemeliyiz. Yani gereksiz yere güç gösterisinde bulunmamalıyız.  Her şeyi ölçülü yapmalıyız ve elimizdekilerin değerini bilmeliyiz. 


Başkalarının lafı ile değil kendi aklımızla harekete geçmeliyiz. Yani mantığı elden bırakmamak en doğru olandır. Kendi irademizi başkalarının iradesine teslim etmemeliyiz.

İyi Niyet ve Hak Yememek İle İlgili Kompozisyon

 

İyi Niyet ve Hak Yememek İle İlgili Kompozisyon


“Niyeti kötü olanın attığı ok kendine döner.”  der Hz. Ali. Kimin kötülüğünü düşünüyorsak, kime kötülük ediyorsak bu yaptığımız her bir şey tekrardan bizim ayağımıza dolacaktır. Onun için insan kimseye karşı kötü niyetli olmalıdır. Kimsenin hakkını yememelidir. Adaletten, eşitlikten, dürüst ve güvenilir olmaktan yana olmalıdır. Herkes niyetinin ekmeğini yer  ve hiç kimse yaşattığını yaşamadan bu dünyadan ayrılmaz.


 Bize verilen şu kısacık ömürde insanlığın faydasına çalışmalıyız. Bize ihtiyacı olan insanlara yardım etmeliyiz. Kimsenin malını, mülkünü çalıp çırpmamalıyız. Özellikle de yetim ve öksüz hakkı yememeliyiz. Kendi alınterimizin kazancını yemeliyiz. İnsanların başarıları, sahip olduğu güzel şeyleri kıskanmamalıyız. İçimizde temiz bir ruh olmalıdır. İçimizdeki kötü şeytanı yani kötü düşünceleri içimizden söküp atmalıyız. Her zaman doğru, dürüst bir insan olmalıyız. 


Onurlu ve saygıdeğer biri olmalıyız. Örneğin; Bir iş yerinde memur olarak çalıyorsak kimseden rüşvet almamalıyız ve kimsenin hakkına girmemeliyiz. Ya da bir iş yerinde yüksek bir makamda isek yakınlarımıza kadro vermemeliyiz. Hak eden kimse ona kadro vermeliyiz. Çünkü adil olan ve doğru olan budur. Bunun için kul hakkına girmemeliyiz. "Kim birinin hakkını yediyse ahirette zor duruma düşmemek için o kişinin gönlünü alın, helalleşin. Borcu olan bir kişi cennete giremez."  der Sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed

Yoksulluk (Fakirlik) İle İlgili Hikaye

 

Yoksulluk  (Fakirlik) İle İlgili Hikaye


 Fatma sekiz çocuklu bir ailede dünyaya gelmiş olup evin beşinci kızıydı. Dört kız kardeş dört de erkek kardeş olmak üzere sekiz çocuktular. Annesi Münevver Hanım ev hanımı, baba Mustafa Bey ise ufak bir bahçesi olan ve o bahçe ile geçimini sağlayan fedakar bir babaydı. Sekiz çocuğa bakmak anne ve baba için çok zor oluyordu. Yoksul oldukları için akrabaları da komşuları da  çocuklara fazla yüz vermiyordu. Kimse onları düğüne çağırmıyor, özel bir yemek olduğu zaman yemeğe davet etmiyorlardı. 


Münevver Hanım bu acı durumu görüyor ve bunu çocuklarına üzülmesin diye fazla anlatmıyordu ama onların başarılı olması için elinden geleni yapıyordu. İlkokulu mezunu olmasına rağmen müthiş azimli olan anne çocuklarının çalışması için her şeyi yapıyordu. Sabah kalkıp sobayı yakıyor, halıyı dokuyor, çocukların yemeklerini hazırlıyor ve işleri bitince çocukların dersine yardım ediyor, büyük olanlar küçüklere de yardım ediyordu. Yoksulluğa rağmen ailede huzur vardır, birlik ve dayanışma vardı ve ama gel gör ki yoksulluk onla için biraz zor oluyordu. Ayda yılda bir kere evlerine et giriyordu, çocukların canı çikolata, cip istiyor ama ne yazık ki alınamıyordu. Çünkü temel besinleri bile zor alınıyordu, çünkü  para yoktu. Yokluğun gözü çıksın  dedi çocukların anneleri. Kimsesizin ardından gideni de olmazmış, yoksuluz ya kimse yanımıza bile gelmiyor diye dert yandı eşine. İkisi de duygulandılar ve sustular. Daha sonra günler ilerledi ve çocuklar çok başarılı çocuklar oldu.


 Evin iki büyük kızı doktor oldu, iki erkek çocuk savcı oldu ve Fatma da iyi bir mühendis oldu. Hepsi hayırseverlerin de yardımı ile okudu ve bu defa komşuları, akrabaları bu yoksul aile ile iletişime geçmek istediler ama bu kez de aile onları kabul etmedi. Çocuklar anne ve babasına güzel bir ev ve araba aldı. Kendi mutlu yuvalarını kurdular ve bir daha kimseye muhtaç olmamak için daha çok çalıştılar. Çünkü zorluk çekilerek varlığın kıymetini anlamıştı ve güzel yavrucaklar. Başarılı olan bu gençler kendileri gibi yoksul olan çocuklara diğerlerinin yaptığı gibi yapmadılar ve yardım ettiler. Çünkü insan olmak ancak başkasının acısına, yokluğuna da duyarlı olmaktı. Farkında olmaktı, merhametli olmaktı, paylaşmayı bilmekti her şey.

Rüzgarı Dizginleyen Çocuk Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Rüzgarı Dizginleyen Çocuk Kitabında  Geçen Özlü Sözler


Malavi'deki küçük köyleri kuraklığa teslim olduğunda William Kamkwamba  henüz on üç yaşındadır. Ailesi bütün bir senenin mahsulünü kuraklık yüzünden kaybedince herkesin ailesi gibi  gibi o da açlıkla tanışır. Hemen hemen  her gün   yatağa aç karnına girer, etrafındaki insanların açlıktan birer birer ölmesine şahit olur. Okunması gereken duygu yüklü bir kitaptır. Bir solukta okuyup bitirebileceğiniz ve çok şey öğreneceğiniz harika bir kitaptır.

 

Rüzgarı Dizginleyen Çocuk Kitabında Geçen Özlü Sözler şunlardır:

 

"Dünyanın çöp gördüğü yerde Afrika geri dönüşüm görür. Dünyanın işe yaramaz dediğine Afrika yeniden can verir."

"Ama çoğu zaman paramız olmazdı ve dolayısıyla öğleden sonralarını aç karnımızla hayaller kurarak geçirirdik."

“Uçamıyorsan koş, koşamıyorsan yürü, yürüyemiyorsan emekle...”

“Rüyalarınız onlara inandıkça büyürler, ta ki bir gün sizi de peşlerine takıp gerçek olana dek.”

“İlk kez anne ve babamın gerçekten acı çekerken gördüm ve bunu görmek beni bir büyünün yapabileceğinden çok daha fazla korkuttu.”


“Arkadaşlarınıza bir tuzak kurmayı planladığınızda... Bunu bir daha düşünün çünkü kurduğunuz tuzak sizin ayağınıza dolanır.”

“Dışarıdaki dünya ne kadar yabancı olursa olsun, kendimi ne kadar yalnız hissedersem hissedeyim, kitaplar bana evimi, mango ağaçlarının altında oturduğum zamanları hatırlatıyordu.”

“Bir gün coğrafya dersinde Bay Tembo bir dünya haritası açtı ve Afrika kıtasını gösterdi. Parmaklarımızı ülkemizin üzerinde gezdirdik ve dünyanın geri kalanıyla kıyaslandığında ne kadar küçük olduğunu görünce şaşırdım. Bütün hayatımın bu küçük toprak şeridinde geçtiğini düşünmek inanılmazdı. Haritaya bakarken, orada on bir milyon insan yaşadığını ve tam şu anda çoğunun yavaşça açlıktan öldüğünü hayal edemezdiniz.”

“Bana nedenini sormayın ama eşekler çok cesur hayvanlardır.”

“Akşam yedide kim yatar ki? Şey, size söyleyeyim: Afrika halkının çoğu.”

“Bugün yoksul olduğum için beni aşağılama. Geleceğin neler getireceğini bilmiyorsun.”

"Khamba ölmüş" dedim. İp zorlanmamıştı ve kıpırdamamıştı bile. O anda zihnimde korkunç bir düşünce belirdi. Khamba gidişimi gördüğünde, yaşama istediğini kaybetmişti. Yani onu ben öldürmüştüm.”

“Çünkü insan ancak iyi zamanlarda kötü günleri kabullenir.”

“Belki kitap okumak zihnimi meşgul edebilirdi.”

Babam, "Toprağı doğru dürüst kaz!" diye bağırdı. "Ama çok açım, baba." "Önümüzdeki yılın hasadını düşün, oğlum. Elinden gelenin en iyisini yap."

"Sadece zor olduğu için cesaretini kaybedip vazgeçme."


“Afrika' daki bu küçük yerde büyümemize rağmen, dünyadaki diğer bütün çocukların yaptığı şeyleri yapar, sadece biraz farklı malzeme kullanırdık.”

“Büyücülere saygı duy , oğlum. Ama asla unutma : Tanrı senin yanındaysa , onların senin üzerinde hiçbir etkisi yoktur.”

“Kitabı kapağına bakarak yargılama.”

"Önümüzdeki sene bize ne olacak, baba?" diye sordum. Babam iç geçirip, "Bilmiyorum, oğlum," dedi. "Ama en azından yalnız değiliz. Herkesin başında aynı dert var."

Bay Blessings, " Zorlandığını için moral bozmayı ve pes etmeyi sakın düşünme," dedi bana. "Yaptığın her işe yüreğini koyarsan eğer, başarı muhakkak gelecektir."

“Gerçek bir amacım ve planım olduğu için karşımda ne kadar büyük hazinelerin durduğunu artık görebiliyordum.”

 “Üzerine koyacak yemeğin olmadıktan sonra, mutfak masası ne işe yarardı ki?”

Kibirli Sözcükler Kasabası Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Kibirli Sözcükler Kasabası Kitabında Geçen Özlü Sözler


Kitapların insan yaşamında nasıl bir değere sahip olduğunu anlatan güzel bir kitaptır. Kitap okumak insanı geliştirir, insan ruhuna iyi gelir ve insanın zihnini meşgul eder. Bunun için okumaya devam etmeliyiz. Okunması gereken güzel bir kitaptır.


Kibirli Sözcükler Kasabası Kitabında Geçen Özlü Sözler


"Kalem, kılıçtan üstündür." sözü bile ilk defa bu ülkede söylenmiş. Çünkü kalemin olduğu, doğrunun söylendiği, adaletin yazıldığı bir ülkede kılıca ve diğer silahlara yer yokmuş.

"Çocuklar ve gençler geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir."

"Ana dilimizde anlaşılır sözcükler varken yabancı sözcüklerin kullanılmasına bir anlam veremiyoruz."

"Kimi zaman, güzel günlerin gelebilmesi için olumsuzlukların ve kötü olayların yaşanması gerekiyormuş."

 

"Başarı bir şey öğretir ama başarısızlık çok şey."

“Çocuklar kendilerine masal okuyan ya da masal anlatan kişilere karşı bir sevgi ve saygı duygusu beslemeye başlarmış."

"Kitaplar, sessiz öğretmenlerdir," demiş. "O nedenle insanlar burada öğretmenlerine saygı gösterir ve kimseyi rahatsız etmeden kitap okurlar."

"Çünkü kitap okumak; başkalarının düşüncelerini görmek, duymak ve tanımak anlamına geliyormuş.”

"Kitaplar yoksa gözler görmez, kulaklar duymaz, diller tutulur. Çünkü 'kitapsız yaşamak; kör, sağır ve dilsiz yaşamaktır.”

"Kitaplar öyle bir güce öyle bir büyüye sahipmiş ki bir kez kitap okuyan biri, bir daha okumak istermiş."

"Sahip olduğumuz bu güzel ülkede küskünlüklerin, dargınlıkların, kavgaların ve savaşların yaşanmasını istemiyorsak yazıya ve kitaplara daha çok değer vermeliyiz."


"Hata yapmak öğrenmenin en iyi yollarından biridir."

"Kitap yazımının durmadan devam etmesi gerekiyormuş. Çünkü halk okumaya ve düşünmeye devam ettikçe yeni bilgiler ortaya çıkıyor ve bu bilgilerin de yazıya dökülmesi gerekiyormuş. İlerlemenin ve gelişmenin en önemli unsuru okumakmış."

"Okuyan kimsenin hayattan nasıl bir zevk aldığını da biliyorsunuz."

“Şiir okumak da çok zevkliydi. Sözcükler o kadar güzel sıralanmıştı ki müzik dinler gibiydik. Okurken bir an şarkı söylediğimizi sandık.”

"Başarı bir şey öğretir, ama başarısızlık çok şey."

Oyun Parkında Tek Başınıza ve Arkadaşlarınızla Oynarken Neler Hissediyorsunuz? Arkadaşlarınızla Konuşunuz.

 

Oyun Parkında Tek Başınıza ve Arkadaşlarınızla Oynarken Neler Hissediyorsunuz? Arkadaşlarınızla Konuşunuz.


Oyun parkında tek başına oynamak başta güzel gibi geliyor ama bir zaman sonra tek başına orada oynamak beni sıkıyor. Çünkü konuşacağı, iletişim kuracağın bir arkadaşa ihtiyaç duyuyorsun. Oyun parkında oynadığımız oyun alanlarında tek başına olmak mutlu etmiyor. Çünkü cansız nesneler ile tek başına oynamak zevk vermez.

 

Bir arkadaşım ya da daha çok arkadaşımla oynadığım zaman hem heyecanlı oluyoruz, hem yarış halinde oluyoruz hem de birlikte, eğlenip birlikte gülüyoruz. Birlikte zevk alarak oynama sevincimizi ikiye katlıyor. Bu da arkadaşlık ilişkilerimizi daha güçlü kılıyor ve güzel bir oyun oynama hissi oluyor. Bunun için arkadaşlarımla oyun parkına gitmeyi  ve onlarla vakit geçirmeyi daha çok isterim.


 İnsan sosyal bir varlık olduğu için yalnız olmayı pek sevmez. Tamam bazı zamanlar tek olmak istediğimiz zamanlar vardır. Mesela konuşacak halimiz kalmadığı zaman, yorgun olduğumuz zaman tek olmak isteriz. Oyun olduğu zaman kimsenin tek oynamak isteyeceğini düşünmüyorum. Çünkü tek olmak sıkıcı olmak, asosyal olmaktır. Oysa birlikte gülmek, duygulanmak, farkında olmak, birlikte koşmak, birlikte yürümek güzelidir.


*Arkadaşlarımla konuşmaya başlamadan önce söylemek istediklerimi her zaman zihnimde tasarlayamaz bzaen gelişigüzel konuşurum. Keşke tasarlasam daha güzel olur bence.

*Konu dışına çıkmadan konuşurum ama bazen çıktığım da oluyor.

Konuşmamda beden dilini etkili bir şekilde kullanırım.

*Arkadaşımla göz teması kurarım. Çünkü göz teması kurmak karşındaki kişiyi değerli görmektir. Mesela arkadaşım da benimle göz teması kurmazsa kendimi değersiz hissederim. Onun için göz teması önemlidir.

*İşitilebilir bir ses tonu ile konuşurum .

*Konuşma esnasında anlamını yeni öğrendiğim kelimeleri kullanmayı çok severim. Çünkü arkadaşım da o kelimenin anlamını merak eder ve o kelimeyi o da öğrenmiş olur.

 

Bir Sporcunun Nasıl Beslenmesi Gerektiği Hakkında Güvenilir Kaynaklardan Araştırma Yapınız

 

Bir Sporcunun Nasıl Beslenmesi Gerektiği Hakkında Güvenilir Kaynaklardan Araştırma Yapınız


Tek bir beslenme programı herkes için doğru değildir. He sporcu yaktığı enerjiye göre kalori alımını sağlamalıdır.  Karbonhidratlar, proteinler  ve yağların yeterli ve dengeli bir şekilde alınması gerekir. Sporcuların  spor esnasında kendilerini iyi ve güçlü hissetmeleri için antrenmanlarına başlamadan önceden yeterli bir şekilde karbonhidrat almaları gerekir. Çünkü karbonhidratlar vücudumuzun enerji kaynağıdır. Spora gitmeden önce doğru karbonhidrat alınırsa sporcunun yeterli enerjisi olacak ve bu da performansına olumlu yönde etki edecektir. 


Bu sayede sporcunun kas gelişimi de daha iyi olur. Sporcunun kas gelişiminin iyi olması için basit karbonhidratlardan kaçınması gerekir. Daha çok sağlıklı karbonhidratları tercih etmelidir. Basit karbonhidratalar işlenmiş gıdalar, paketlenmiş gıdalar, gazlı içecekler,  hamur işleri vb yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Vitamin ve mineral değeri yüksek olan karbonhidratlar tüketilmelidir. Baklagiller, sebzeler, kuru yemişler tahıllar, meyveler sağlıklı karbonhidratlardır ve sporcuların da bunlardan tüketmesi gerekir. 


Yeterli miktarda protein tüketilmelidir özellikle hayvansal proteinler sporcunun kas gelişimi açısından daha fayda sağlar. Vücudun enerji deposu olan sağlıklı yağlar tüketilmelidir. Zeytinyağı, doğal tereyağı gibi. Trans yağlardan yani işlem görmüş yağlardan uzak durulmalıdır. Örneğin; margarin gibi. Tüm bunlar yapıldığı zaman sporcu hem daha sağlıklı olur ve hem de daha başarılı olur.