Atasözleri ve anlamları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Atasözleri ve anlamları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ş Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 Ş Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve  Anlamları


Şahine lokma eksik olmaz: Şahin yırtıcı ve bereketli bir kuş olduğu için, aç kalmaz. Gözü açık, becerikli kişiler aç kalmaz.

Şahit ölür de senet ölmez: Bir şeye tanık olan kişi ölebilir ama yazılı kaynak ölmez.

Şahin küçük, yolda gezer; deve büyük, çölde gezer: Şahin deveye nazaran daha küçük olduğu halde avlanabilir. İnsanları biçimlerine göre değerlendirmemeliyiz.

Şalgamın sıkından seyreği iyidir: Şalgam seyrekse olgunlaşmıştır. Nüfusun kalabalık olması, geçinmeyi zorlaştırır.

Şerrin azı birdir, çoğu da: Kötülüğün azı da çoğu da zarardır. Kimseye kötülük etmemek gerek.




Şeriatın kestiği parmak ağrımaz. (acımaz):  Kanunlara uygun olarak cezalandırılan kişi üzülmez, çünkü herke için aynı kurallar geçerlidir. Toplumsal yasalara uygun davranmalıyız.

Şeytan onmaz, yiğit bön gerek: Düzenbazın sonu iyi olmaz. Yiğitlik temiz ve saf olmaktır. Hileden ve düzenbazlıktan kaçınmak gerekir.

Şeytan ile ortak eken, buğdayın samanını alır: Kurnaz kişiler ile ortaklı yapan aldatılır. Düzenbazlarla iş birliği yapmamalıyız.

Şeytanın dostluğu, darağacına (zindana) kadar: Suç işlerken şeytan insanın yanındadır ama suçun bedeli ödenirken şeytan insanın yanında olmaz. Bize zararı olacak kişiler ile arkadaşlık kurmamalıyız.

Şöhret afettir: Ünlü kişilerin dostu kadar kıskananı da olur, düşmanı da olur.

Şeyhin kerameti kendinden menkul: Şeyhlik özentisi içindeki kişiler, kendi kendilerine keramet uydurur ve şeyhliği sahiplenmeye çalışırlar. Kendimizi olduğumuzdan farklı göstermemeliyiz.

 

S Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

S Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 

Sabır acıdır, meyvesi  tatlıdır: Sabredilirken sıkıntı çekilir ama sabrın sonu mutluluğa gider ve sabrın meyvesi de tatlı olur.

Sabrın sonu selamettir: En zor işlerde bile sebat gösteren kişi, kesinlikle başarılı olur.

Sabırla koruk helva olur, dut yaprağı atlas: Koruk üzümün olmamış halidir. Koruktan helva olur, Dut yaprağından da atlas olur. Bunların olması da uzun bir süreç gerektirir. Sabretmesini bilen insan amacına da ulaşır.

Sabreyle işine, hayır gelsin başına: Sabretmesini  bilen istediğine ulaşır.

Saç sefadan, tırnak cefadan uzar: Rahat bir yaşam süren kişinin saçı çabuk uzar, sıkıntı çeken kişinin de  tırnağı çabuk uzar.

Sağ kuşun eti yenmez: Sağ olan kişinin mirası paylaşılmaz.

Sağ baş yastık istemez: Sağlıksız kişi zamansız yatmak istemez.


Sağırın kulağı duymaz, ahmağın her yanı: Sağır duymaz, ahmak ise budala olduğu için  duyduğunu da anlamaz.

Sağır işitmez, uydurur: Duymadığı şeyleri duyduğunu söyleyenler için söylenilmiş deyimdir.

Sakınan göze çöp batar: Yersiz ve abartılı sakınma  önlem değil şaşkınlıktır ve bu da kişiye daha çok zarar verir.

Sakın aprilin beşinden, camızı ayırır eşinden: April nisan demek, camız da öküz demektir. Eski hesaba göre nisan ayı en soğuk aydır ve bu ayda öküz bile soğuktan ölür ve eşini yalnız bırakır. Yöresel iklim özelliklerine dikkat edilmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır.

Sağlık varlıktan yeğdir: Varlık her zaman elde edilebilir ama sağlık bir kere elden gitti mi bir daha geri gelmez. Onun için her şeyin başı sağlıktır.

Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur: Sağlam düşünmek için sağlam bedenlere sahip olmak, spor yapmak, yeterli ve dengeli beslenmek gerekir.

 

Saman yiyen, torbasını beraber taşır: Yapacağımız iş için gereken  araç ve gereçlerimiz de yanımızda bulunmalıdır.

Sanatını hor gören boğazına torba takar: Sanatının değerini bilmeyen, geçim sıkıntısı geçer.

Sakla samanı gelir zamanı: Kötü ve zor günlerimiz için mutlaka birikim yapmalıyız.

Sanatına güvenenin para ayağına gelir:  İyi sanatçının yapıtlarını almak  için mal alıcısı ayağına dek gelir ve malını alır. Sanatçı, işini iyi yapmaya çalışmalı, uyduruk iş yapmamalıdır.

Saman hayvana, zaman insana yakışır: Her iş zamanla gelişip oluşur. Zamanımızı iyi kullanmalıyız.

Sabreden derviş, muradına ermiş:  Sabreden kişi amacına eninde sonunda ulaşır.

Sarımsağı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış:  Uzaktan gelenin yalan söylemesi kolay olur. Çünkü uzaktan gelenin yalanları hemen ortaya çıkmaz. Kötü kişi, yeni katıldığı bir toplumda olumsuz yönlerini uzun süre saklar.

Saygısız ağız , anahtarsız açılır: Saygısız kimse gevezedir, aklına geleni söyler.

Sayılı gün tez geçer: Bir iş için belirlenen gün tez geçer, sabırsız ve aceleci olmamalıyız.

Sapsız balta suya batar: İşsiz güçsüz, sahipsiz kimseler, toplum içinde yitip giderler.

Saygı sayana, terbiye alana göredir: Saygı onu hak eden kişiye gösterilir. Eğitim de eğitime yatkın kişiye verilir.

Sayılı akçede bereket olmaz:  Paranın sayısı belli olur ve çoğalmazsa, tez biter. Hiç bir işimizi belli noktada bırakmamalı, geliştirmeliyiz.

Sefahat sefaletle biter: Eğlenceye ve hızlı yaşama düşkünlük, savrukluk, fakirliği de tez getirir.

 Sevmek kolay, sevilmek güç: İnsanın başkalarını sevmesi kolay ama kendini başkasına sevdirmesi zordur. Çünkü ben herkesi seviyorum diye herkes de beni sevmek zorunda değildir.

Sev seni seveni yerle yeksan ise de sevme seni sevmeyeni Mısır’a sultan ise de:  Seni seveni sev, sevmeyeni de kesinlikle sevme ve o kişiden uzak dur. Yani kendine de saygı göster ve seni sevmeyenin peşinde ezik gibi koşma. Sevgi para ile satın alınmayacak kadar kıymetli bir elmastır.

Sen işlersen mal işler, insan böyle genişler:  Çalışan insanın sahip olduğu malı ve mülkü artar. çalışmaktan kaçınmamalıyız.

Sen işten korkma, iş senden korksun: İnsan isterse her şeyi başarabilir. Çalışmaktan kaçmamalı, kendimizi adam gibi işimize vermeliyiz.

Sel gider kum kalır, kişi ettiğini bulur: İnsan ettiğinin karşılığını bulur.

Seyrek git sen dostuna, kalksın ayak üstüne: Bir yere sık gidilirse oradaki kişilerden beklediğimiz ilgiyi göremeyiz. İnsanları bıktıracak şekilde kimseye fazla gitmemeliyiz.

Sığır güden başka, hakkını devşiren başka: Toplumda herkes kendi işini yapmalı, başkasının işine karışmamalıdır.

Sıpalı eşek deste dağıtır: Çocuklar anne ve babasının yanında yaramazlık yaparak çevreye zarar verebilirler, çocuklara sahip çıkmaz ve onların çevreye zarar vermemesini önlemek lazımdır.

Sırt giydiğini, ağız alıştığını ister: İnsan alıştığı şeyleri daha güvenli bulur ve onları ister.

Sıkışınca kedi yüze saldırır: Kişi kendinden zayıf kişilere saldırır.

Seyyah için dünya geniştir: Gezgin için gezilecek yer tükenmez.

Sıpa büyüye büyüye eşek olur:: Kötü yaradılışta olan bir çocuk büyüyünce de kötü olur.

Silah, sahibine bile düşmandır:  Silahı kendine yöneltirsen seni bile vurur. Silahı taşımak iyi bir şey değildir, korkunç ve insanın başına zarar getiren bir şeydir. Onun için silah taşımamalıyız.

 

Sinek pekmezciyi tanır: Usta ve becerikli kişi, yararlanacağı şeyi arar bulur.

Sirkeyi sarımsağı düşünen, paçayı yiyemez: Küçük şeyleri öne sürerek büyük işleri ertelememeliyiz.

Sinek küçüktür ama mide bulandırır:  Önemsiz, küçük gibi görünen  bir şeyi kötü ve olumsuz bir izlenim yaratır.

Sofu soğan yemez, bulsa kabuğunu koymaz: Dindar görünen kimseler fırsat yakaladıklarında başkalarına öğütledikleri şeylerin tersini yaparlar. İnsan göründüğü gibi olmalıdır.

Sona kalan donakalır: İşimizi son ana bırakmamalıyız.

Sonradan gelen devlet, devlet değildir: Her şey zamanında ve yerinde olursa işe yarar.

Sora sora Kâbe bulunur: İnsan danışırsa her şeyi çözer.

Söğüde tazelik, kayına kartlık yaraşır: Söğüt ağacı tazeyken , kayın da yaşlanınca güzel olur. Her yaşın kendine göre güzelliği vardır.

Söyleyenden, dinleyen arif gerek: Konuşmacı, üstü kapalı konuşabilir; dinleyen bilge olmalı ki söyleneni anlasın.

Söz torbaya sığmaz: İpe sapa gelmeyen sözler söylememeliyiz.

Söz büyüğün, su küçüğün:  Küçükler büyüklerini dinlemelidir. Büyüklerin sözlerine de küçükle kulak vermelidir.

Söylenmedik söz olmaz: Söylenmemiş söz yoktur. Söylenen sözlerin bir  değeri olmalıdır.

Söz gümüşse, sükut altındır: Gerektiği yerde konuşmalı, gerektiği yerde susmalıyız.

Söz anlamın mihengidir: Söylediği söz kişinin niteliğini gösterir.

Sorma kişinin aslını, izzetinden bellidir: Kişinin konuşması kendini belli eder. Önemli olan hangi soydan olmak değildir önemli olan insanın yüceliği, kalitesidir.

Su testisi su yolunda kırılır:  Her şey kullanıldığı yerde ya da amaçta yok olur.

Su küpünün  yanında çanaklar kırılır: Çok büyük ve önemli şeylerin yanında, küçük şeylerin değeri ve önemi yoktur.

Su bulanmayınca durulmaz: Önemsenen karışık işler, iyice karışmayınca düzelmez.

Su içene yılan bile dokumaz:  Kendi işi ile, geçici ile uğraşan kişilerle uğraşmamalıyız.

Su aka aka yolunu bulur:  Sorunlar durarak değil mücadele edilerek aşılır.

Sözün yalanı olmaz, yanlışı olur:  Söz bir amacı dile getirdiği için yalanı olmaz, yanlışı olur.

Su uyur, düşman uyumaz: Düşmanlarımıza karşı her zaman tetikte olmalıyız.

Sükut ikrardan gelir: Söylenen söze karşılık vermemek, onu kabullenmek anlamına gelir.

Sür git, gör geç demişler:  Belli bir noktada kalıp takılmamalıyız, işimizi yarıda bırakmadan sonuna kadar yürütmeliyiz.

Sütlü koyun sürüden ayrılmaz: Üretken kimseler toplumdan kopuk davranmazlar.

Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer:  Bir işten zarar görenler, zarar görmeyeceklerini bildikleri işlerde bile özenli davranmaya başlarlar.

Sürüden ayrılanı kurt kapar: Toplumdan ayrı yaşamamalıyız.

 

 


R Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 R Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 

Rakip ölüsün de ne yüzden olursa olsun: Önemli olan engel olanın ortadan kalkmasıdır. Nasıl bir şekilde ortadan kalktığı önemli değildir anlamında söylenmiş deyimdir. Kişisel çıkarlarımız için karşıtlarımızın ölümünü istemek insanlığa yakışmaz.

Rağbet güzel ile zenginedir: Güzel, insanın güzellik duygusunu, gönlünü etkiler. Zengin ise parası sayesinde güzelleri de etkiler. Ama tüm bunlara aldırış etmemek gerekir. Çünkü para ve güzellik geçicidir. Önemli olan insanın kişiliğinin sağlam kalabilmesidir.


Rençberin kedisi de  dişi olmalıdır: Çiftçi, dişi olan hayvanların sütünden faydalandığı gibi, dişilerin üremesi de çiftçiye yarar ve çiftçinin çok sayıda hayvanı olur. Eskiyen eşyanın yerine yenisini alamayanlar için  en iyisi dayanıklı olanlar, ya da üreyenlerdir.

Rençber kırk yılda, tüccar kırk günde: Çiftçinin kırk yılda kazandığını, tüccar ticaret ettiği için kırk günde kazanır. Yani zarar eden çiftçi kar eden tüccar olur. Çeşitli iş kolları arasında denge sağlanmalıdır.

Rüşvet kapıdan girince insaf (iman) bacadan çıkar: Rüşvet alan kişide merhamet duygusu olmaz. Yüz kızartıcı işlerden kaçınmalıyız.

Rüzgâra tüküren kendine tükürür: Bizden daha güçlü kişiler ile uğraşırsak zarar kendimize gelir ve yenik düşeriz. Onun için  rüzgara savrulan tükürük, geri dönerek tükürenin yüzüne çarpar.

Rüzgârın önüne düşmeyen yorulur: Rüzgara karşı yürüyen, yürümekte zorlanacağı için yorulur. Kurallara uymayanlar yıpranırlar.

P Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 P Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları



Para, anayı kızdan ayırır:  Gelişmemiş toplumlarda para, çok büyük işler çevirir. Para ana ile kızı bile birbirine düşman eder. Para uğruna sevdiklerimizi kaybetmemeliyiz.

Papaz her gün pilav yemez: İnsan her gün aynı şeyi yiyemez, değişiklik isteyebilir. Her zaman fırsat ele geçmez.

Padişah yasağı üç gün sürer: Padişah kafasına göre yasak koyduğu için onun yasağı en fazla üç gün sürer. Demokratik olmayan yönetimlerde kargaşa egemendir.

Para akıl öğretir, don (esvap) yürüyüş: Para ve giysi, görgüsüz insanları şımartır, öyle insanların havasından geçilmez.



Palamut çok biterse, kış erken olur: Halkın tecrübesi sonucu edindiği yargıya göre, denizde palamudun çok olması, kışın erken geleceğinin belirtisidir. Doğa belli bir ekolojik denge üzerine kurulmuştur ve her değişim başka bir olayın belirtisidir.

Para parayı çeker, koç yiğit bel beller: Koç yiğit para kazanacağım diye uğraşırken, parayı parası olan kazanır. Parası olanın değil, emek verenin kazanabileceği bir iş ortamı oluşturulmalıdır.

Paranın yüzü sıcaktır: Para, zayıf kişilikli kişilere her şeyi yaptırır.

Para insanı ipten kurtarır: Paraya düşkün olan ve parayı çok seven, elinde geniş tekiler bulunduran kişiler, her türlü yolsuzluğu yapabilirler. Zayıf kişilere önemli yetkiler verilmemelidir.

Parasızlık, insana dam deldirir: Parasızlık insana her türlü kötülüğü yaptırır.

Peşkeş atın dişine bakılmaz: Hediye edilmiş atın yaşına bakılması ayıptır. Hediye edilen şeylerde kusur aramak da görgüsüzlüktür.

Parayı veren düdüğü çalar: İstediğimiz şeyi almak için karşılığını vermeliyiz.

Peynir ekmek, hazır yemek:  İş ve zamandan kazanmak için, gerektiğinde hazır yiyeceklerden yararlanılmalıdır.


Parayı bulan bile saymış: Karışıklık olması için, kalp kırmamak için paramızı saymalı ve ne kadar olduğunu bilmeliyiz.

Para ile imanın kimde olduğu bilinmez: Para ve iman gizli tutulan şeylerdir. Kimde olduğu da belli olmaz. Başımıza dert olacak şeyleri herkesin içinde dememeliyiz.

Parasızlık, insana dam deldirir: Parasız kalan kişi, zorunlu kalınca her türlü kötülüğü yapar.

Perşembe günü yalan söyleyenin, cuma günü yüzü kara çıkar: Yalan uzun süre saklı kalmaz ve kısa zamanda ortaya çıkar ve yalanı çıkan kişinin de yüzü kızarır.

Pek yaş olma sıkılırsın, pek de kuru olma kırılırsın: Uysallığın da sertliğin de  aşırı insana zarar verir.

Para dediğin el kiridir: Para bir yandan kazanılırken diğer yandan da tüketilir.

Paran gitti mi diye sormazlar, işin bitti mi diye sorarlar: Para yitiren kişi toplum içindeki saygınlığını da yitirir.

Ö Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 Ö Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 

Öfke baldan tatlıdır: Başkasına kızınca bağırır, çağırır rahatlarız.

Ödünç güle güle gider, ağlaya ağlaya gelir: Ödünç para ya da eşya alınırken sevinilir ama geri ödenirken aynı duygular yaşanmaz.

Öfke gelir göz kararır, öfke gider yüz kızarır: Öfke, insanlarda bilinçsiz, zararlı davranışlara yol açar. İnsan sonradan kendine geldiği zaman yaptığından pişman olur ve utanç duyulur.

Ödünç yiyen, kesesinden yer: Ödünç aldığımız şeyi geri kendi cebimizden öderiz. Onun için fazla borç altına girmemek iyi olur.


Öfkeli dilencinin heybesi boş kalır: Öfkeli dilenciye kimse bir şey vermez ve eli boş gider.

Ölüm hak, miras helal: Ölüm Allah’ın emridir. Mal ise  malı bırakan kişilerin çocuklarının hakkıdır. Büyüklerimizin yaptığı doğru veya yanlış tüm bıraktıklarına sahip çıkmak mirası alan kişiye düşer.

Öksüz güler mi, meğer yanıla: Öksüz devamlı sıkıntı içinde olduğu için, mutluluğu doyasıya yaşayamaz.

Ölüm dirim (kalım) bizim içindir: Ne kadar yaşarsak yaşayalım eninde sonunda ölürüz.

Ölmüş eşek kurttan korkmaz: Her şeyini yitiren kişide yitirme korkusu olmaz.


Öksüz çocuk, göbeğini kendi keser: Ana ve babası olmayan çocuk, kendi sorunlarını kendi halleder.

Öksüz çocuğun bağrında yağ olmaz: Anasız babasız büyüyen çocuk zayıf ve çelimsiz olur.

Öfkeyle kalkan zararla oturur: Öfkeyle hareket eden kişi zararı yine kendine verir.

Öksüz hırsızlığa çıkarsa, ay ilk akşamdan doğar: Öksüzün şanssızlığı her işte kendini belli eder.

Öz ağlamayınca göz ağlamaz:  Bir şeye gerçek anlamda içten üzülmüyorsak zorla gözümüzden yaş gelmez.

Öpülecek yanak dudağa yakın gelir: Sevgi, karşılıklı olan bir şeydir.

Öpersen kendi elini öp: Önce kendine saygı duy, kendini sev sonra başkalarına saygı duy.

Ölürse yer beğensin, kalırsa yer beğensin: Bizim toplum  sağlığında herkes  tarafından sevilen kişilerin erken öldüğüne inanır.

Ölünceye kadar geçineceğini, yoruluncaya kadar ara: Geçimimizi sağlamak için çalışmalıyız.

 

O Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 O Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları


Okumayı öğrenmeyen, çuval tutmayı öğrenir: Okumayıp kendini aydın etmeyen insan cahil kalır ve  zor ve kaba işlerde çalışmak zorunda kalır.

Oğlan atadan öğrenir sofra açmayı, kız anadan öğrenir dikiş dikmeyi: Erkek çocuk babasını örnek, kız çocuk da anasını örnek alır. Çocuklara doğru örnek olmak gerek.

Ocağın yakışığı odun, evin yakışığı kadın: Ocak için odun gerekir, ev işin de kadın gerekir. Kadınlar evi güzelleştiren çiçekler, evin vazgeçilmez değerleridir.

Oduncunun gözü ağaçtadır: Oduncu geçimini odundan sağladığı için gözü hep ondadır. Her insan kendine en gerekli olan şeye ilgi duyar.

Ocak içinden tutuşur: Bir toplumun yıkılmasına neden olan en önemli etken, o toplumun içindeki iç sorunları, iç karışıklıklarıdır.


Olan bulgur kaynatır, olmayan elini oynatır: Varlıklı yer, yoksul da ona imrenir.

Osmanlı’nın ayağı üzengidedir: Osmanlı Türklerinin askerlikle uğraştığını anlatır.  Gelebilecek tehlikelere karşı her zaman tetikte olmak şart.

Ortak çok olunca, zarar azalır: Ortak olunca da kar da zarar da eşit olarak paylaşılır.

Oynamasını bilmeyen gelin “yerim dar”, demiş, yerini genişletmişler, “yenim dar” demiş: Gelin oyun bilmeyince, utandığı için bahaneler arar. Kendisinden beklenilen işi beceremeyen kişi de çeşitli engellerin işi zorlaştırdığını söyleyerek beceriksizliğini belli etmemeye çalışır.

Ot içinden tutuşur: Kimi insanlar acılarını dışa vurmazlar ve içten yaşarlar.

Orman yağmurun yularıdır: Orman, yağmur sularının önüne geçerek sel olmasını ve insanlara zarar vermesini engeller.

Olacakla öleceğe çare yoktur: Alnımıza yazılmış olanın önüne geçemeyiz.

Ortaklı öküzden buzağı yeğdir: Ortak alınan öküzdense tek başına alınan mal ya da hayvan daha iyidir.


Otuz iki dişten çıkan, otuz iki mahalleye yayılır: Bir ağızdan  çıkan söz, ağızdan ağza yayılarak herkes tarafından öğrenilir. Dilimize sahip olmalıyız.

Oturan aslandan, gezen tilki yeğdir: Güçlü ama tembel biri olmaktansa çalışkan olmak daha iyidir. Ne denli varlıklı olursak olalım çalışmayı elden bırakmamak gerekir.

Otururken düşünmeyen, kalkarken ayıplanır: Dinlenme zamanlarımızda sonradan yapacağımız işlerin planını yapmazsak boşuna çalışmış oluruz.

N Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 N Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları


 

Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz:  İş yapmak istemeyenin, ayrıntılarla da ilgisi olmaz.

Nalbandın eşeği nalsız geçer: Başkalarının işi ile uğraşan  kendi işine vakit bulamaz.

Nikahta keramet vardır: Evlenen kişiler yaşamı ortak olarak paylaşacakları için, birbirleri ile kolay anlaşırlar. Eşimizle anlaşmalı, aile huzurunu kaçıracak davranışlardan uzak durmalıyız.

Nasihat istersen, tembele iş buyur: Tembel çalışmak yerine ona buna akıl vermeye çalışır. Halbuki kendisi bir iş yapmaz. Tembellere güvenerek işimizi aksatmamalıyız.

Nisan yağarsa sap olur, mayıs yağar geç olur: Her şey zamanında olursa güzel olur.

Niyet hayır, akıbet hayır: İsteyerek ve iyi niyetle  girişilen işin sonucu da iyi olur. Her şeyin iyisini dilemeliyiz  ki sonu da iyi olsun.


Nisan yağmuru altın araba, gümüş tekerlek:  Nisan ayında yağan yağmurlar çok faydalıdır. Çiftçinin ürünlerinin bollaşmasına, iyi verim elde etmesini sağlar. Böyle olunca da çiftçiyi zengin eder.

Nefesin el verirse, borazancıbaşı ol: Borazan çalmak nefesi güçlü kimselerin işidir. Nefesine güvenmeyen borazan çalmaya kalkışmamalıdır. Gücümüzün yetmeyeceği, yapamayacağımız işlere girmemeliyiz.

Nisan yağmursuz, mayıs gülsüz olmaz: Nisan yağmurun bol olduğu, mayıs da güllerin açtığı aydır. Her şey gerektiği zaman ve alışıldığı biçimde yerine gelmelidir.

 

M Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 M Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları


Mal bulunur, can bulunmaz: Can maldan daha tatlıdır. Dünya malına değer vermemeli, canımızı düşünmeliyiz. Çünkü can tektir ve bir daha bulunmaz.

Mahkeme kadıya mülk olmaz (değildir): Kadı mesleğinin sonsuza kadar sahibi değildir. Makam kişilerin değildir ve sonsuza kadar bir kişi aynı makamda durmaz, başka kişiler de gelir. Yetkilerimizin sonsuza kadar süreceğini düşünerek çevremizi rahatsız edecek davranışlardan kaçınmalıyız.

Mal canın yongasıdır:  İnsanoğlu emeğiyle kazandığı malını canının bir parçası gibi görür.

Mal canı kazanmaz, can malı kazanır: Mal bulunur, can bulunmaz demektir.

Mal adama hem dost, hem düşmandır: Varlıklı kişi, çevresine yardımcı olup düşman kazanmamalıdır. Çok olan mal, sahibine rahat bir yaşam sağlar ama düşman da kazandırır.




Martta yağmaz nisanda dinmezse, sabahlar altın olur: Martta hava daha soğuk olduğu için yağmur yağması toprağa zarar verir. Zamanında yapılmayan işler fayda yerine zarar verir.

Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır: Zor durumda kalmamak için önceden önlemlerimizi almalıyız.

Malın bekçisi sadakadır: Yoksullara yardım ederek yoksulların malımıza düşman olmalarını engellemeliyiz.

Mart içeri, pire dışarı: Evde hayvan beslememeli, besliyorsak da sağlık ve temizliği ile ilgilenmek gerek.

Mart martladı, tavuk yumurtladı: Her şeyin belli bir zamanı ve oluşum evresi vardır.

önlemeliyiz.

Malını yemesini bilmeyen zengin, her zaman züğürttür: Cimrilik etmeden malımızı yemeli, kendimize bakmalı, insanca yaşamalıyız.

Malın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın: Eve yakın malın denetimi de kolay olur. İş yerinin eve yakın olması, bize hem güven hem de zaman kazandırır.

Mazlum eşeğe herkes biner: Sakin  eşeğe herkes binebilir. Kolay işlere girişmek yerine, zor olanları seçmeliyiz.

Mayasız yoğurt tutmaz: Her şey için gerekli temel etkenler olmadan o işte başarı sağlanamaz.

Mazlumun âhı yerde kalmaz:  Başkalarına zulmeden kişilerin yaptığı zulüm yanlarına kalmaz.

Meleyen inek süt vermez: Kendi canının derdine düşmüş kişilerden yararlanmayı düşünmemeliyiz., aksine onlara yardımcı olmalıyız.

Meramın elinden bir şey kurtulmaz: İstek ve kararlılık ile yapılamayacak iş yoktur.

Merdivene ayak ayak çıkılır: Her şey belirli aşamalardan sonra olur, sabırla da bu aşamaları gerçekleştirmek gerekir.

Merhametten maraz doğar: Acınmaması gereken kişilere acıyarak başımızı derde sokabiliriz.

Mendil ile değnek meddahlara görenek: Her meslek için  olması gerekli araç ve gereçler vardır, bunlar sağlanmadan işe başlanmamalıdır.

Mermerde kil bitmez: Mermer sert ve değerli bir taştır, onda kil bitmez. İyi insanlardan kötülük gelmez.

Mürüvvete endaze olmaz: İyilik ve yardımın ölçüsü olmaz. İyilik ve yardım güç oranında yapılır.

Mühür kimse ise Süleyman odur: Yetkili kişilerin  yönetsel ve akla uygun buyruklarına uymak gerekir.

Misk yerini belli eder: Üstün nitelikli kimse, nerede olursa olsun, kendini belli eder.

Misafirin akılsız ev sahibini ağırlar: Kendine güveni olmayan konuk, ev sahibini ağırlamaya kalkışır.

Mum yanmayınca pervane dönmez: Bilgili kişilerin çevresi bilgi almak isteyenlerle dolar.

 

 

L Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 L Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları


Laf söyledikçe, toprak kazdıkça çoğalır: Söz sözü açar, toprak da kazıldıkça verimli olur. Yerinde, zamanında ve gerektiği kadar konuşmalıyız.

Leyleğin ömrü laklaka geçer: Leylek, zamanının çoğunu gagasını şakırdatarak boş boş geçirir. İşi gücü olmayan kimseler de  ancak gevezelik yaparak vakitlerini doldururlar ve elde sıfır olur. Boş durmamalı, işimizle uğraşmalıyız.

Laf torbaya girmez. (sığmaz): Söz, torbaya konacak bir şey değildir. Söz söylendiğinde hemen duyulur. Kimsenin bilmemesi gereken sözleri söylememeliyiz.


Lezzetsiz çorbaya tuz kâr etmez: Çorbanın diğer malzemeleri bulunmuyorsa, tadı yoksa,  tuz tek başına çorbaya lezzet katmaz. Düzeltilmesi imkansız şeyler için de boş yere güç ve emek harcamamak gerekir.

Lafla pilav pişerse, deniz kadar yağı benden: Sözle hiç bir şey gerçekleşmez. Lafla pilav da pişmez. Yapamayacağımız işler ile boş boş havadan laflar atmamalıyız.

Latife latif gerek: Şakacı birini ancak kendisi gibi şakayı bilen anlar.

Lokma bile çiğnenmeden yutulmaz: Lokma çiğnenmeden yutulursa ya bizi boğar, ya da  midemizi rahatsız eder. Emeksiz iş olmaz. En küçük şeylerde bile emek gerekir.

Lütuf ve ihsanın gücü, terazisi olmaz: Bağışın küçüğü ya da büyüğü olmaz. Önemli olan  iyiliği yapmamızdır. Başkalarına yapılan yardımları şu kadar bu kadar diye nitelendirmemeliyiz.

 

K Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 K Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları


Kabahat samur kürk olsa, kimse üstüne almaz: Cezalandırılmamak için kimse suçu üstüne almaz.

Kadın erkeğin eşi, evin güneşidir: Kadın erkeğin eşi olmakla birlikte güzelliği ile evin güneşi gibidir.

Kabadayı tükürdüğünü yalamaz: Kabadayı kimse sözünde duran kimsedir.

Kaçan balık büyük olur: Yakalanamayan ve kaçan balık başkalarına abartılarak anlatılır. Her şeyi olduğu gibi anlatmalıyız, abartılarda bulunmamalıyız.

Kabahat öldürende değil, ölendedir: (Kabahat öldüren de mi, ölende mi?): Kimse durup dururken adam öldürmez. Öldüren kadar ölende de suç vardır.

Kader olmayınca kadir bilinmez: Şanssız, başı bir türlü dertten kurtulmayan kişiye kimse saygı göstermez.

Kalaylı bakır küflenmez: Önlemi alınan şeyler, zarara uğramazlar.

Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş: Kardeş kardeşe ne denli kızarsa kızsın, onun zarar görmesini istemez.

Kar kuytuda, para pintide eğleşir: Kar güneşin değmediği yerlerde olur, para da yemesini bilmeyenlerde durur.



Kâr zararın kardeşidir: Kazanmak için yaptığımız işte zara de edebiliriz. Kazanırken iyi oluruz kazanmadığımız zaman da hemen üzülmemeli, yıkılmamalıyız.

Kalın incelene kadar ince üzülür: Kalın bir cisim incelene dek cisim kırılır, denge sağlanamaz. Doğal bakımdan eşit olamayan şeyler, yapay yollarla eşit duruma getirilemez.

Kadının fendi erkeği yendi: Kadınlar işve naz ile erkeği kandırır ve erkeğe her istediğini bu sayede yaptırır.

Kara haber tez duyulur: Kötü haber herkes tarafından hemen duyulur

Kar ne kadar çok yağsa yaza, kalmaz: Doğada her şey karşıtını da içinde barındırır.

Kardeşin büyüğü peder, küçüğü evlat yerine geçer: Kardeşler arasındaki sevgi ve saygıyı karşılıklı anlayış doğurur.

Kardeşte karın yakın, kulaktan burun yakın: Eş ile tüm yaşam paylaşıldığı için , eşlerin kardeşten daha yakın olması doğaldır.

Karpuz sulandıkça büyür: İyi bir ürün elde edebilmek için , bakımını da iyi yapmak gerekir.

Kavak yaprağını tepeden dökerse kış çok olur: Halk tarafından denenmiş bir durumdur. Doğanın oluşturduğu denge, kimi olayların belirtilerini de  beraberinde getirir.

Karnı tok it gölgede yatar: Tembel kişiler, karınları tok olduğu sürece çalışmak istemezler ve tembelliğe devam ederler.

Karpuz kökünde büyür: İyi bir ailede yetişen çocuklar, daha başarılı olur.

Kavganın iyisi olmaz: Kavga her iki tarafa da zarar verir ve bir fayda sağlamaz.

Kaza, dur ben geliyorum demez: Kazanın ne zaman geleceği bilinmez.

Kaynayan kazan kapak tutmaz: Dirliğin olmadığı yerde kargaşa ve kaos vardır.

Kazanırsan dost kazan, düşmanını anan da doğurur: Bazen kardeşler de düşman olur. Önemli olan dost kazanmaktır. En yakınımız bile düşman çıkabilir. Herkesle iyi geçinmeye bakmalıyız.

Keçinin sevmediği ot burnunun dibinde biter: Her zaman umduğumuz şeylerle karşılaşmayabiliriz, her duruma hazırlık olmak gerek.

Kazanamayanın kazanı kaynamaz: Yoksul kişi yemek pişiremediği için kazanı da kaynamaz.

Keçinin uyuzu, çeşmenin gözesinden içer suyu: Kimi pis kişiler, durumlarına bakmaksızın en tiksindirici şeyleri yaparlar.

Kelin ayıbına takke örter: Erdemsiz bir çok kişi, zenginliği ile, varlığı ile erdemsizliklerini gizlemeye çalışır.

Kendi düşen ağlamaz: Suçlu kişi kendi düştüğü için ağlamaz.

Kelle sağ olsun da külah bulunur: Yaşayan her insan başını örtecek şapkayı bulur. Sağlıklı insan da kendi geçindirecek bir yol bulur.

Kel derman bulsa kendi başını onarır: Daha kendine bile faydası olmayanın başkalarına hiç bir faydası olmayacağını bilmeli ve böyle kimselerden yardım beklenilmemelidir.

Kedinin gideceği yer samanlığa kadardır: Suçlu kişiler isteseler de bildikleri çevreden fazla yere gidemezler, onları orada aramalıyız.

Kem söz, kem akçe sahibinindir: Kötü söz sahibine aittir. Karşılığı olmayan her şey sahibinindir. Kötü söze karşılık vermediğimiz zaman o söz sahibinin olmuş olur.

Kedi erişemediği ciğere mundar (pis) der: Beceriksiz kimseler, elde edemedikleri başarıları küçümser.

Kırkından sonra azanı teneşir paklar: (Azana çare bulunmaz):  Kırk yaşından sonra gençmiş gibi davranan kişi, bu hareketliliğine uzun zaman dayanamaz. Yaşımıza göre davranmalı, kendimizi gülünç duruma düşürmemeliyiz.

Kız evi naz evidir: Geleneklerimize göre, erkek tarafı kız evine gider ve kızı erkeğe istedikleri için kız tarafı naz eder.

Kırk yıl yağmur yağsa, mermere geçmez: Kararlı ve dayanıklı kimseleri hiçbir şey yolundan döndüremez.

Kısmetsiz köpek, sabaha karşı uyuyakalır: İnsanlar, kısmetinde olmayan şeyleri elde edemezler.

Kırk yıl tavuk olmaktansa bir gün horoz olmak yeğdir: Horoz yöneticidir ve kendini kimseye ezdirmez. Dünyadaki en değerli şey de özgürlüktür. İnsan özgürlüğünün kıymetini bilmelidir.

Kısmet gökten zembille inmez: İnsan kısmetini kendi çalışması ile alır. Kısmet durup dururken kimsenin ayağına gelmez.

Kırk yıl kıran olmuş, eceli gelen ölmüş: Koşullar ne olursa olsun insanın kaderinde ölüm yoksa ölemez. Salgın, ölümcül hastalık dahi eceli gelmeyen kişiyi öldürmez.

Kiminin parası (devesi), kiminin duası: Her iş para karşılığı yapılmaz.

Kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye: Kimileri suyun bolluğundan , kimisi de suyun kıtlığından yakınır. Toplumda sosyal adalet sağlanmalıdır.

Kimse kimsenin çukurunu dolduramaz: Birinin yerine başkasının ölmesi doğanın kanuna ters düşer.

Kişi anasından üryan doğar: Doğarken herkes çıplak ve eşit durumdadır.

Kiraz güzelliğine mağrur olduğu için kurtlanmış: Kendini beğenen kişiler bir süre sonra yalnız kalırlar.

Komşu iti komşuya ürümez:  Komşu komşuyu tanıdığı için  birbirlerine kötü davranmazlar. Komşunun delisi, serserisi birbirini tanıdığı için birbirine kötü davranmaz.

Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür: İnsanlar sahip olmadıkları şeylere özlem duydukları için  sahip olmadıkları şeyi abartırlar.

Kocamış tilki faka basmaz:  Yaşlı, tecrübeli ve  bilgili kimseler hemen tuzağa düşmez ve kurnazlığa inanmazlar, işlerini düzenli yaparlar.

Komşu komşunun külüne muhtaçtır: En önemsiz şeylere bile yeri geldiğinde ihtiyacınız olacağını düşünerek komşularınız ile iyi geçinmek gerekir.

Korkunun ecele faydası yoktur: Korku ölümü engellemez.

Korkma martın kışından, kork aprilin beşinden: İlkbahardayız deyi açılıp saçılmamak gerekir. Çünkü bu mevsimde de hava yine soğuktur.

Komşunun kötüsü, insanı mal sahibi yapar:  Kötü komşu yardımsever olmadığı için  hiçbir şeyini vermez. Biz de araç ve gerecimizi kendimiz almak için daha çok çalışırız.

Korkulu rüya görmektense, uyanık durmak hayırlıdır: Korkulu rüya görmektense uyumamak daha yeğdir.

Korkak bezirgâna ne kâr eder ne zarar: Korkak iş adamı girişimci olmadığı için, olduğu yerde kalır.

Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler: Güzel olan bulunmazsa çirkinle de yetinilir.

Köpeksiz köy olmaz: Kötü durumlara karşı önlem almalıyız.

Köşe taşı köşede yakışır: Kişiliği yüksek olan kimseler, toplumda önemli bir yere yakışırlar.

Köpeksiz sürüye kurt girer: İyi yönetilemeyen toplumlar düşmanları tarafından yok edilir.

Köpek nerede ise kuyruğu oradadır:  Saldırgan ve kötü amaçlı kişilerin beslenmeleri de  yanlarından eksik olmazlar.

Kör görmez sezer, sağır duymaz uydurur: Sezgilerimiz bizi aldatabilir, yargılarımızda dikkatli olmak gerekir.

Kör Âşığa yoldaş olan it güder:  Becerikli ya da usta kişilerin yanında durmalı, onlardan bir şey öğrenmeliyiz.

Kurdun adı çıkmış, tilki dünyayı yıkmış: Kimilerinin adı kötüye çıkmış ama kimileri de sinsi olduğu için asıl gerçek kötü onlardır.

Kurdun oğlu kurt olur: Kötü bir ailede yetişen çocuğun  iyi olmasını beklememeliyiz.

Kul bunalmayınca Hızır yetişmez: En sıkıntılı zamanlarda bile bir çözüm yolu olur.  İnsan umudunu her ne pahasına olursa olsun yitirmemelidir.

Köyden köye köpek ürümez:  Bize kötülüğü dokunmayan kişilere sataşmamalıyız.

Kurdun davetine gidersen, köpeği beraber al: Düşman olan bir kişinin birden yumuşamasına asla inanmamalıyız, uyanık olmalıyız.

Kötü söyleme eşine, ağı katar aşına: Evde huzur iyi ilişkiler ile sağlanır.

Kurdun yanında kuş da geçinir: Güçlü olanların fazlasından güçsüzler de geçinir.

Kurt dumanlı havayı sever: Kötü niyetli kişiler, karışık ortamı sever ve yapacağını da o karmaşada yapar.

Kurtla koyun, kılıçla oyun olmaz: Birbirlerine zararlı olacak nesnelerin bir arada bulunmaması gerekir.

Kurt kocayınca köpeğin maskarası olurmuş: Büyük görevlerde bulunmuş kişiler eskiki güçlerini yitirince, önce saygısızlık yapmaya başlar , sonra selam bile vermezler.

Kurunun yanında yaş da yanar: Toplumsal olaylarda, haklıyla haksızı birbirinden ayrılmak zor olduğu için, sonuç herkesi etkiler.

Kuşa kafes lazım, boruya nefes: Bir şeyden yararlanmak için  kullanılacak olan araç o şeyin niteliğine uygun olmalıdır.

Kuş, kanadına kira istemez: Kendimize harcadığımız  emek için başkasından yardım isteyemeyiz.

Kuşa süt olsa, anasından olurdu: Gereken yardımı yakınlarımızdan alamazsak tanımadığımız kimselerden hiç alamayız.

Kürkçünün kürkü olmaz:  İnsanlar genelde yaptıkları şeyden para kazandığı için  yaptıkları şeyden yararlanmayı düşünmezler.

Küçük suda büyük balık olmaz: Küçük işlerden büyük kazançlar beklememeliyiz.

Külhancının beyliği hamamcılık, demişler:  Herkes görebildiği yüksekliği amaçlar. Külhancı da  hamamcı olmayı beylik zanneder.

Keyif çatmak: Tembellik edip eğlenmek.

Keyif sormak: Hâl hatır sormak.

Keyif  hâli:  Sarhoşluk durumu.

Kıl payı: Çok az bir fark.

Kılı kıpırdamamak:  Umursamamak.

Kırk tarakta bezi olmak: Birbirinden ayrı birçok işle uğraşır olmak.

Kılı kırk yarmak:  En ince ayrıntılara dek titizlikle incelemek.

Kılıçtan geçirmek:  Hepsini kılıçla öldürmek.

Kılık kıyafet, köpeklere ziyafet:  Üstü başı pis.

Kıran kırana:  Kıyasıya yarış, öldüresiye kavga.

Kırılıp bükülmek:  Kırıtarak konuşmak.

Kırıp sarmak: Çeşitli yerlerden bulduğu parayı bir araya getirmek.

Kılını bile kıpırdatmamak:  Bir iş karşısında  en küçük bir davranışta bile bulunmamak.

Kırk katır mı satır mı?: Ölümlerden ölüm beğen.

Kırk bir buçuk maşallah: Nazar değmesin.

Kırıp sarmak:  Çeşitli yerlerden bulduğu parayı bir araya getirmek.

Kıran girmek:  Öldürücü hastalığın yayılması. /  Daha önce bulunan bir nesne bulunmamak.

Kırk kargaya bir sapan: Birçok kişinin paylaşacağı küçük bir nesne.

Kırk öksüzle bir mağarada mı kaldı:   O denli çaresiz mi kaldı?

Kırıp geçirmek:  Kırdığı koz kırkı aşmak:  Yaptığı yanlış işlerin sayısı çok olmak.

Kılık kıyafet, köpeklere ziyafet:  Üstü başı pis.

Kılına hata gelmemek:  En küçük zarara bile uğramamak.

Kıtlıktan çıkmış gibi yemek: Doymaz bilmezcesine yemek.

Kıyamet gibi (kadar):  Pek çok.

Kıyameti koparmak:  Aşırı derecede bağırıp çağırmak.

Kıtlıkta elinde buğday bulunmak: Kimsede bulunmayan şeye sahip olmak

 


I ve İ Harfi İle Başlayan Tüm Atasözleri ve Anlamları

 I ve İ Harfi İle Başlayan Tüm Atasözleri ve Anlamları



 Isıran it dişini göstermez: Isırmayı düşünen köpek, ısıracağı kişiye sinsice yaklaşır. Gevezelik eden insanlardan, şunu yapacağım bunu yapacağım diye birilerine göz dağı veren insanlardan  kimseye zarar gelmez.

Ismarlama iş askıda kalır: Kendi işini başkalarına yaptıran kişi, o işten fayda sağlamaz.

Issız eve it buyruk:  Gireni çıkanı belli olmayan, sahipsiz evlerde köpeğin olmasının bir anlamı yoktur. İyi yönetilmeyen yerin korunması da  anlamsızdır.

İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır: Bizi üzecek bir davranışı biz de başkasına yapmamalıyız. Kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi biz de başkasına yapmamalıyız.

İbadet de kabahat de kul içindir: İnançlı insanlar da hata yapabilir. İnsanların iyi yönleri olduğu gibi kötü yönleri  vardır ve bu doğaldır.

İki el bir baş içindir: Kimseye el açmamak için çalışmalıyız. Elimizi çalışmak ve geçimimizi sağlamak için kullanılmalıyız.

İbadet de gizli kabahat de: Hatalarımızı başkalarının duymasını istemediğimiz gibi inançlarımızı da gizli tutmalıyız. Çünkü ikisi de yalnızca bizi ilgilendirir.

İki elin vergisi, gönül sevgisi: Sevgili dolu kişi özverili ve gönlü bol olur.

İneğin sarısı, toprağın karası: Her şeyin denenmişi, verimlisi yararlıdır.

İnsana iyilik yarasa, sarı öküze bıçak olmazdı: İnsan , en çıkarcı canlıdır. İşi bitince öküzünü bile keser. İnsanoğlu çıkarcıdır. İşimiz bitine hemen vefasız kimse olmamalıyız.

İki vuran okçudur: Becerikli kişi işini aksatmadan yapar.

İki çıplak bir hamama yakışır: İki fakir kişinin  birbirine yardım etmesi olanaksızdır.

İnsan yedisinde ne ise yetmişinde de odur: İnsan huyu kolay kolay değişmez.

İki tımar bir yem yerine geçer: Hayvanları karnını doyurmak kadar onları temizlemek de gerekir. Kendimizi ve çevremizi temiz tutmalıyız.

İki gönül bir olunca samanlık seyran olur: Birbirini seven kişiler, her ortamda mutlu olurlar.

İnsan olan bir kere yanılır: İnsan bir kere aldanır, akıllı kişi iki kere aldanmaz. Hatalardan ders çıkarmak gerekir.

İki kişi dinden olursa, bir kişi candan olur: Eski yıllarda yargılama yaparken sanığa da tanığa da yakınına da yemin ettirilir yalan söyleyen ise asılırdı. Yalancı tanıklık etmemek gerekir, yoksa başka kişilerin yaşamlarının sona ermesine neden olan biri oluruz ve bu da büyük vebaldir.

 İşi olmayanın aşı olmaz: İşi olmayan kişi geçimini sağlayamaz ve aç kalır.

İşin yoksa yoksa şahit ol, paran çoksa kefil ol: Duruşmalar bizim ülkede uzun sürdüğü için , tanıklık yapacak kişinin de boş zamanının çok olması gerekir. Kefil olanın da borcunu ödemeyeceğini hesaba katması gerekir.

İş insanın aynasıdır: Yaptığı işe bakılarak  kişinin nitelikleri anlaşılabilir. İşimizi gerektiği şekilde yapmalı, kimsenin alay konusu olmamalıyız.

İnsanın soyu bir, huyu bindir: Aynı soydan kişiler  ayrı kişiliklere sahip olabilirler.

İş anlatılıncaya kadar baş elden gider: Karşı taraf anlayışsızsa, durum anlatılıncaya kadar olan olur, iş işten geçer.

İş düzelir ömür azalır, sac düzelir hamur azalır: İşi düzeltmek insanı yorar ve yıpratır. Sacın düzelmesi de  daha çok ekmek yapılmasına neden olur. Her şeyi yerinde, zamanında ve kıvamında yapmak iyi olur.

İşini kış tut da yaz çıkarsa bahtına:   Kişi kendini ve işini zor koşullara göre ayarlamalı, iyi koşullarda rahat etmelidir.

İt ürür, kervan yürür: Kararlı kişiler , tehditlere kulak asmaz ve işlerini yapmaya devam ederler.

İte dalaşmaktansa çalıyı dolaşmak yeğdir: Kötü insanlara bulaşmaktansa, öyle insanlardan uzak olmak daha akıllıca davranış olur.

İt sahibini tanır: Başkalarının emrinde çalışan kişiler patronunun sözünden çıkmazlar.

İşleyen demir ışıldar, İşleyen demir pas tutmaz:  Çalışan insan körelmez, bilgileri taze kalır, becerilerini unutmaz.

İt yattığı yeri eşer: Yatıp kalktığımız yeri temiz tutmak gerek.

İt itin ayağına basmaz: Kötü kişiler çıkarları birbirine ters düşmediği sürece çatışmazlar.

 

İyi olacak hastanın hekim ayağına gelir: Olumlu sonuçlanacak işin sebebi kendiliğinden doğar.

İyilik iki baştan olur: Birbirleri ile ilişkileri bulunan iki kişinin iyi geçinmesi için yalnızca birinin iyi olması yetmez. Her iki taraf da anlayışlı olmalıdır ki iyilik olsun.

İyilik et denize at, balık bilmezse Hâlik bilir: İyiliği karşımızdaki kişi anlamasa da Allah anlar. Karşılık beklemeden yapılan iyilik en güzelidir.

İyi nasihat verilir ama iyi ad verilemez: Başkalarına öğüt vermek kolaydır ama kötü kişiye ün verilemez. Olanakların, şartların elvermediği şeylerde değişiklik yapılamaz.

İtle yatan bitle kalkar:  Kötü, pis kişiler ile birlikte olan kendi de o pis kişi gibi olur. O tip kimselerle ilişki kurmamalıyız.

İyi gün doğuşundan bellidir: Gün nasıl başlarsa öyle devam eder.

İtin duası kabul olsaydı, gökten kemik yağardı: Yüce Allak kötü insanların dileğini yerine  getirmiş olsaydı, toplum altüst olurdu.

İtin canı azapta gerek: Kötü insanlara yardım ederek onların güçlenmesine kesinlikle yardım etmemeliyiz.

İyilik et kele, övünsün ele:  Sen iyilik yap da  senin iyiliğinle bir başkası övünsün.

İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı: İyiliğe iyiliği herkes yapar, asıl mesele kötülüğe karşı iyiliği yapmak, yiğit davranmak, asil olmaktır.

İti yol kocatır: Ahmak kimseler , başkalarının sözüne aldanıp her yere koşar ve onun için de tez yıpranırlar.