S Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 

S Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 

Sağır işitmez, uydurur: Sağır olan kişi söylenilenleri duymaz fakat ağız hareketlerinden ne dendiğini tahmin eder. Kimi insanlar da duymadığı  şeyi duymuş gibi anlatarak kafalarından bir güzel uydurma laflar söyler. İşte böyle insanların sözüne itibar etmemek gerekir.

 

 

Sabırla koruk helva olur, dut yaprağı atlas:   Koruktan helva olması yapılması ve dut yaprağından atlas yapılması uzun bir emeğin ve uğraşın sonucunda gerçekleşir. Bunun için de sabırlı olmak gerekir. Sabrın sonucunda her şey olur. Yeter ki emek ve alın teri olsun.

 

Sağ baş, yastık istemez:  Sağlıklı kimseler zamansız yatmak istemez. İnsan tembellik etmemeli, çalışmalıdır.

 

Sağ kuşun eti yenmez:  İnsan hayattayken mirası paylaşılmaz.

 

Sakınan göze çöp batar: Abartılı ve yersiz önlemler kişiye faydadan çok zarar getirir.

 

Sakın aprilin beşinden, öküzü ayırır eşinden:  Eski takvim hesabına göre Anadolu’da insanlar nisan ayının beşinin çok soğuk geçtiğini söyler. Bu ayda soğuktan en dayanıklı hayvan olan öküz ya da diğer adı ile manda bile soğuktan donarak ölebilir ve eşini yalnız bırakabilir. Atalarımızın bize vermek istediği mesaj ise şudur: İnsan böyle günlerde önlemini almalı, sıkı giyinmeli ve kendini soğuktan korumalıdır.

 

Sapsız balta suya batar: İşi gücü olmayan kimseler  toplum içinde yitip giderler. Böyle olmaması için de mutlaka bir işimiz olmalı ve o işimizle de kendimizin değerini bilmeliyiz.

 

Sıkışınca kedi yüze saldırır:  Kimi insanlar sıkıştırıldığı zaman saldırgan davranışlar içinde olabilir. İşte böyle olmaması için  kendimizden zayıf kişilere baskı yapmamalıyız.

 


Sinek, pekmezciyi tanır:   Usta olan kişiler  faydalanacağı şeyi arayarak bulur.


Söğüde tazelik, kayına  kartlık yaraşır:   Söğüt ağacı gençken , kayın ağacı da yaşlandığı zaman daha hoş görünür. Her yaşın kendine göre bir güzelliği vardır. Onun için her yaşın tadını çıkarmaya bakmalıyız.

 

Susamış it, kerize bakar:   Zor durumda kalan insanlar kötü şeyler yapabilir. İnsan her ne olursa olsun yine de kötü şeyler yapmamalıdır elbette.

 

Su içene yılan bile dokunmaz:  Kendi geçimi ile uğraşan, işine bakan kimselerle uğraşılmamalıdır.

 

“Sabırla Koruk Helva Olur, Dut Yaprağı Atlas.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Sabırla Koruk Helva Olur, Dut Yaprağı Atlas.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Koruk üzümün olmamış ekşi halidir. Koruk olan üzümler daha sonra kararmaya ve tatlanmaya başlar. Üzüm tam yeme zamanına geldiği zamanda çeşitli aşamalardan geçer. Üzümler önce toplanır ve  koca bir tenekede ezilerek suyu çıkarılır. Üzümün suyuna toprak katılarak kaynatılmaya başlanır ve bu büyük uğraşın sonucunda kaynayan üzüm koyu bir pekmeze dönüşür. Pekmez yapıldıktan sonra da ona un katılarak helva yapılır. Yani burada sabır vardır. Dut yaprağının atlas olması için de belli bir emek ve uğraş vardır. 



Atalarımız da bu gerçek olan durumlardan esinlenerek insanların sabırlı olması gerektiğine dikkat çekmektedir. Sabırlı olan insan bir iş için emek verdiği zaman o emeğin sonucunu hemen olmasa da eninde sonunda alır. Çünkü işin ucunda sabır vardır, alın teri vardır, gayret vardır. Diyelim ki bir işe girmek için çok gayret ettiniz ama o işi elde edemediniz. İşte bu durumda hemen umutsuzluğa kapılmamalıdır insan. O iş olmadıysa  sabırla o işi elde etmek için uğraşmalı, daha çok çalışmalı, o işi elde etmek için kararlı olmalı ve sabrını sonuna kadar götürmelidir. Böyle olduğu zaman kişi eninde sonunda istediği amaca ulaşır. İşine dört elle sarılır ve o işin ne zorluklar ve ne sabırlar sonucu kazanıldığı bildiği için işini de en iyi şekilde yapmaya çalışır. 



Sabrın verdiği faydalar insana mutluluk verir, huzur verir ve bunun sonucunda insan yaşamaya, çalışamaya daha çok tutunarak sahip olduklarının da kıymeti bilir. Yeter ki sabırlı olalım ve çalışmaktan asla kaçmayalım. Ulaşılması en güç şeylere bile sabırla ulaşılır ve başarı her daim sizinle olur.

R Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 R Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları


 

Rüzgâr esmeyince yaprak kımıldamaz:   Ağaç yaprakları ve dalları ile bir  bütündür. Ağacın yaprakları ve dalları  ancak rüzgâr estiğinde hareket eder. Burada anlatılmak istenen durum ise  sebepsiz hiçbir şeyin olamayacağıdır.

 



Rüzgârın önüne düşmeyen yorulur:   İnsan rüzgâr estiği zaman ona direnemez ve  yürümesine son veriri. Atasözümüzde verilmek istenen mesaj da şudur: Kanunlara uymayıp karşı çıkanlar kendi kendilerine zarar verip kendi kendilerini yıpratırlar.

 

Rençber  kırk yılda, tüccar kırk günde:  Çitçilerimiz, alın teri ile emek eden, eli öpülesi çalışanlarımız yıl boyunca ürünü için emek eder, alın teri döker ama yaptığı emeğin karşılığını hakkı ile alamaz. Tüccar ise  ticaret yaptığı için çiftçiden aldığı ürünü başka yerlere misli ile satar ve kazanan elbette çiftçi değil tüccar olur. Yani ticaret eden kazanır.  İşte bunun için de çeşitli iş kolları arasında  gelir dengesi sağlanmaya çalışılmalıdır.

 

Rüzgâra tüküren, kendine tükürür:  Rüzgâra doğru tükürdüğümüz zaman o tükürük geri bize gelir. Bu atasözünde anlatılmak istenen ise bizden güçlü kişiler ile uğraşıp zararlı çıkmamamız gerektiğidir.

 

Rüşvet kapıdan girince, insaf bacadan çıkar:  Rüşvet alan kimse de acıma duygusu bulunmaz. Hayatımızda asla böylesi kötü işlere karışmamalıyız. Kimseye rüşvet de vermemeliyiz, kimseden rüşvet de almamalıyız.

Çevrenizdeki İnsanların En Çok Tercih Ettiği İçeceklerle İlgili Aldığınız Notlardan Yola çıkarak Konuşma Yapınız. Konuşmanızı Görsellerle Destekleyiniz.

 Çevrenizdeki İnsanların En Çok Tercih Ettiği İçeceklerle İlgili Aldığınız Notlardan Yola çıkarak Konuşma Yapınız. Konuşmanızı Görsellerle  Destekleyiniz.

 

Sevgili öğretmenim ve değerli sınıf  arkadaşlarım. Bugün sizlere bizim toplumumuzda yani Türk Toplumunda en çok içilen içeceklerden bahsedeceğim. Hepinizin de bildiği gibi hemen hemen bizim toplumda çayı, ayranı sevmeyen yok gibidir . Çay ve  ayran bizim milli içeceğimiz haline gelmiş lezzetli içeceklerdir. Mesela çayı kimi üç şekerli içer, kimi dört şekerli, kimisi de çaya şeker dahi katmadan sadece çayın tadını almak için çay içer. Sabah çayı, beş çayı, misafire hazırlanan çay, iş arasında içilen bir bardak çay, sohbet çayı, kahvehanede içilen  arkadaşların tavla oynarken içtiği çay ve daha bunu çok sayıda örnekle çoğaltabiliriz.

 

Çay bizim için sohbettir, sevgidir, ortak bir çalışmada buluşma, bir derdi olanın derdini çözmede büyük bir nimettir çay. Akşam babanın yorgun argın evine girerken eşine söylediği ilk cümle seni seviyorum hayatım yerine hadi bir  tavşan kanı gibi çay demle de günün yorgunluğunu atalım canım olur. Eee biz de çay aşktır aynı zamanda ve sevgidir elbette.

 

 

Kıymetli arkadaşları ayranı unuttum sanmayın sakın! Ayran ah o sıcak havaların başımıza vurduğu anlarda, komşu Ayşe Teyzenin tarlasında ot biçerken sıcaktan bağrı yandığında ağzından çıkan ilk sözcüktür soğuk, buz gibi ayran. Anadolu kelimesinin ilk çıktığı yerdir ayran. Askerlerin doldur ana, ana dolu, doldur ana, ana doldur derken bugünkü memleketimizin adının çıkmasının sebebidir ayran. Etli pidenin yanında mis gibi içilen içecektir.

 

 Sarmaların, dolmaların, böreklerin, tatlıların yanında milletimizin en yaygın içeceğidir ayran. Hele de bir de kurban bayramında kavurmalar yendikten sonra kana kana içilen ve insanın içini ferahlatan mucizedir ayran.





İşte sevgili öğretmenim ve değerli arkadaşlarım!

Çayı ve ayranı size anlatsam  sürem yetmez. Çay ve ayranın nice hikayeleri vardır bizim kültürümüzde. Çay ve ayran bizim en değerli ve en leziz içeceklerimizdendir. Onun için bizler çay ve ayrandan vazgeçemeyiz. Beni sabırla ve ilgi ile dineldiğiniz için hepinize teşekkür ederim, sevgimi ve saygımız sizlere arz ederim.

“El Elin Eşeğini Türkü Çığırarak Arar.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “El Elin Eşeğini Türkü  Çığırarak Arar.”  Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Yabancı,  yabancının kaybolan   eşeğini arar gibi görünür ama gerçekte aramaz.  İnsanlar kendilerini yakından ilgilendirmeyen bir sorunla karşı karşıya kaldıkları zaman o soruna karşı pek duyarlı olmazlar. Atalarımız da insanların  bu duyarsızlığına karşı el eleğin eşeğini türkü çığırarak arar sözü ile aslında insanlara ince bir mesaj vermek istemişlerdir. İnsan elbette kendini sevmeli, kendini düşünmelidir ama  aşırı bencilliğe kaçmamalıdır.





 Bir kişinin bir sorunu olduğunda, bir derdi olduğunda toplum olarak o kişi ya da kişilere elimizden geldiği kadar yardımcı olmalıyız ve insanların yardıma muhtaç olduklarını gördüğümüz halde bunu görmemezlikten gelmemeliyiz. Ya yardıma olan insanlara gerçek anlamda yürekten yardım etmeliyiz, imkanımız yoksa da dua etmeliyiz ama onlara asla yardım eder gibi yaparak o kimselerin umutları ile, duyguları ile oynamamalıyız.   Yardım ediyormuş gibi yaparak kimsenin gözünü boyamaya çalışmamalıyız. 


Gerçekten iyi niyetliyseniz bu eninde sonunda ortaya çıkar.  Toplum olarak nerede bir zorluk çeken, büyük sıkıntılar çeken kimse varsa o kişiye el birliği ve dayanışma içinde olarak yardım etmeliyiz ve toplumsal sorunlara da kayıtsız kalmamalıyız.

 

Küçük Hanımlar, Küçük Beyler! Sizler Hepiniz Geleceğin Bir Gülü, Yıldızı, Geleceğin Işığısınız. Memleketi Asıl Işığa Boğacak Olan Sizsiniz. Kendinizin Ne Kadar Önemli ve Değerli Olduğunuzu Düşünerek Ona Göre Çalışınız.

 Küçük Hanımlar, Küçük Beyler! Sizler Hepiniz Geleceğin Bir Gülü, Yıldızı, Geleceğin Işığısınız. Memleketi Asıl Işığa Boğacak Olan  Sizsiniz. Kendinizin Ne Kadar Önemli ve Değerli Olduğunuzu  Düşünerek Ona Göre Çalışınız.

 


 Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, cumhuriyetin neferi Mustafa Kemal Atatürk ülkesini nasıl çok seviyorsa ülkesinin evlatlarını da o kadar çok sevmiştir. Çocuk sevgisi,  çocuğa  olan şefkat ve merhamet onda bir hayli fazlaydı. Mustafa Kemal  çok kitap okuyan, ülke sorunları ile ilgili konuların nasıl çözülmesi gerektiği konusunda sabaha kadar kafa yoran, durmadan  ülkesi için bir şeyler yapma peşinde koşan bir liderdi. Bir ülkenin kalkınmışlığının yolu elbette bilim ve  fen sayesinde gerçekleşir. O ülkenin geleceğini belirleyen, o ülkeye bilimi ve fennin ışığını yayacak olan ise bugünün küçük hanımları olan, küçük beyleri olan çocuklarımız, evlatlarımızdır. Onlar geleceğin yıldızı, güneşi, ışığıdır. 



Çocuklarımıza kendilerinin ne kadar önemli olduğunu onları koşulsuz severek  göstermeliyiz. Kendilerine kıymet veren, kendisine güveni ve öz saygısı olan bireyler yetiştirmeliyiz. Kendi kıymetinin farkında olan, kendini seven çocuk da kendine ve içinde yaşadığı topluma faydalı olmak için okuyacaktır, çalışacaktır ve ülkesini aydınlık yarınlara ulaştırmak için var gücü mücadele edecek ve bu mücadelesi sayesinde de ülkesini aydınlığa boğacaktır. Mustafa Kemal çocuklara kendilerinin ne denli önemli olduğunu düşünerek çalışması gerektiğini söyleyerek şunu anlatmak istemiştir. Çalışan çocuk, okuyan, araştıran çocuk bunu kendi için, kendi geleceği için yapıyordur. İleride mutsuz olmamak için, rahat bir hayat için, maddi sıkıntı çekmemek için  yapmalıdır. 






Ülkesini, vatanını yüceltmek için çalışmalıdır. Ülkesinin ne kadar gelişmiş bir ülke olduğunu başka ülkelere de ispat etmek için çalışmalıdır ve durmadan yoluna devam etmelidir. Bağımsızlık için, cumhuriyet için, demokrasi için, özgürlük için çalışmalıdır çocuklarımız ve elbette ki mutlu olmak için, mutluluğu hayatına yaymak için çalışmalıdır evlatlarımız.

P Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 P Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları


 

Padişah yasağı üç gün sürer:   Padişahlıkta padişah keyfi hareket ettiği için yasağı da kafasına göre koyar. Bu üç gün olur, iki gün olur fark etmez. Böyle olduğu zaman  demokrasi de olmadığı için bu tip yönetimlerde kargaşa çıkması da kaçınılmaz olur.

 

Peşkeş atın dişine bakılmaz:  Hediye edilen bir atın yaşını öğrenmeye çalışmak hoş olmaz. Hediye edilen bir şeyin  kusuru aranmaz.

 

Papaz her gün pilav yemez:   İnsan aynı yemeği her gün yiyecek. Değişik yiyecekler de canı ister. Buradan çıkarılacak yorum ise her zaman aynı fırsatın ele geçemeyeceğidir.

 

Palamut çok biterse, kış erken olur:   Halın tecrübesi sonucunda palamudun çok olduğu yıllarda kış mevsiminin de erken olacağı söylenir. Tabiat belirli bir düzen üzerine kurulmuştur ve her değişim başka bir olayın belirtisidir.

 

Para, anayı kızdan ayırır:   Geri kalmış toplumlarda , para ile  çok önemlidir ve ana ile kız bile para için birbirine düşman olabilir. Para uğruna sevdiğimiz insanlar ile aramızı bozmamalıyız.

 




Parasızlık, insana dam deldirir:   Parasız kalan kimse  zorda kalınca insana kötülük bile yaptırır. Hiç paramız olmasa bile yine kötülüğe, kötü işler yapmaya asla kalkışmamalıyız.

 

Paranın yüzü sıcaktır:  Para, kişiliği oturmamış insanlara her şeyi yaptırır. Paranın bize sunduğu imkanlara bakarak yanlış şeyler yapmamalıyız.

 

Parası ucuz olanın  kendisi kıymetli olur:  Parasını gerektiği zaman harcayıp çevresindeki kişilere yardım eden kimseyi herkes sever. Burada parasını harcayan kişi cömertliğinden dolayı çok kıymetli olur.

 

Ö Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 Ö Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları


Öksüz güler mi meğer yanıla:   Öksüz olan , ani annesi vefat eden kimseler yaşam içinde çok sıkıntı çekerler ve mutluluğu doyasıya yaşayamazlar. İnsan olarak öksüz olan kimselere yardım etmeli, onların ellerinden tutmalıyız. Kimsesizlerin kimsesi olduğumuzu onlara göstermeliyiz.

Ölmüş eşek, kurttan korkmaz:  Ölmüş eşeğin korkacağı bir şeyi olmaz daha. Her şeyini kaybeden kimselerin de korkacak, kaybedecek  bir şeyi olmaz.


Ön tekerlek nereye giderse, art tekerlek de oraya gider:   Arabanın n tekeri nereye giderse zorunlu olarak arka tekerlek de oraya gider. "Bir ailede büyükler nasıl bir hayat  sürerlerse çocuklar da benzeri bir hayat sürerler. Onun için anne ve babalar çocuklarına iyi örnek olmalı ve iyi işler yapmalıdır.


Öpersen kendi elini öp:  İnsan ilk önce kendine saygı duymalı, sonra başkalarına saygı duyulmalıdır. Kendimize olan saygımızı asla kaybetmemeliyiz.


Öz ağlamayınca , göz yaşarmaz: Kimi insanlar vardır ki sırf ağlıyor desinler diye içten olmasa da ağlamaya çalışır ve sahte ağladığı her halinden belli olur. Bir şeye içten üzülmediğimiz zaman gözümüzden bir tek damla yaş dahi gelmez.  Bir şey zorla olmaz.


 




Ölünceye kadar geçineceğini, yoruluncaya kadar ara:   İnsan geçimini sağlamak için kendine bir meslek edinmeli ve o mesleğini de ömür boyu yapmaya çalışılmalıdır. Kimseye muhtaç olmamak için çalışmalıyız ve geçimimizi sağlamalıyız.


Öpülecek yanak, dudağa yakın gelir:   Sevgi karşılıklı olan bir duygu ve eylemdir. Bizi seven kişileri biz de sevmeliyiz.


Ölürse yer beğensin, kalırsa yer beğensin:    Toplum  herkes  tarafından sevilen insanların  çabuk öldüğüne inanır. Çok sevilen kişiler iyi insanlar olduğu için toplum böyle kimselerin ölmesini istemez ve hep sağlıklı yaşamasını ister.  Ölmeden önce iyi bir insan olmalıyız, topluma faydalı yapıtlar yapmalıyız, faydalı işler yapmalıyız ki ölünce bile arkamızdan güzel bir şekilde anılmış olalım.


Öksüz çocuk, göbeğini kendi keser:  Anası, babası olmayan çocuklar sorunları olduğu zaman  o sorunların üstesinden tek başına gelmeye çalışırlar. Çünkü onlara yardım edecek  başka kimse olamaz. Olsa da hiç kimse ana baba kadar  içten ve karşılıksız olamaz. Bizler öksüz olan çocuklara elimizden geldiği kadar yardım etmeliyiz ve onların da mutlu olmasını sağlamalıyız.

O Harfi İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 O Harfi İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları


 

Oduncunun gözü ağaçtadır:   Oduncu geçimini odun ile sağladığı için oduncu için çok önemlidir. Atasözünde anlatılmak istenen ise  herkesin kendine en yakın olan  şeye ilgi duyduğu ile ilgili bir durumdur.


 

Oynamasını bilmeyen gelin “ yerim dar”  demiş; yerini genişletmişler  “yenim dar”  demiş: Gelin oynamayı bilmediği zaman  utandığı için kaçacak yer arar. Kendilerinden beklenilen işi yapamayan kimseler de  işi yapamamalarının sebebini çeşitli engellere bağlayarak bahane ederler. Kendi beceriksizliklerini dile getirmeyip bahaneye başvururlar.

 

 

Ocak içinden tutuşur:   Ocağa konulan yakacaklar genelden içeri doğru tutuşarak yanar. Bir toplumun yıkılmasına neden olan en önemli unsur da o toplumdaki  iç kargaşalar, iç karışıklıklardır.


 

Okumayı öğrenmeyen , çuval  tutmayı öğrenir:  Okumayıp , cahil kalan kimseler zor ve kaba işlerde çalıştırılır. İnsan cahil kalmamalı, okumalı ve cahilliği yenmek için de savaşmalıdır.




Ot, içinden tutuşur:  Ot yığınları hava almadığı zaman kendiliğinden yanmaya başlar. Kimi insanlar da acılarını dile getirip dışa vurmazlar ve acılarını kendi içlerinde yaşamayı tercih ederler. Acılarını kimse ile paylaşmadığı zaman da böyle insanlar çabuk çökerler.


Osmanlı’nın ayağı üzengidedir:   Osmanlı Türklerinin askeri bir topluluk olduğundan bahsedilmektedir. Burada anlatılmak istenen ise gelebilecek her tehlikeye karşı insanın tetikte olması gerektiği mesajı verilmektedir.

N Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 N Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 

Nalbantın eşeği nalsız gezer:  Hayvanları nallayan, mesleği nalbantlık olan kimseye nalbant denir.  Nalbant, para kazanmak için  başkalarının  hayvanına nal çakmaktan kendi eşeğini nallamaya zaman bulamaz. Başkalarının  işlerini yapacağım diye kendi işlerimizi aksatmamalıyız.



 





Nisan yağar sap olur, mayıs yağar geç olur:  Nisan ayında yağmur yağdığı zaman ekinlerin sapı oluşur. Mayında yağmur yağdığı zaman ise  ekinlerin tanesi gelişir. Her şey gerektiği zaman olursa faydalı olur.


 

Nisan yağmursuz, mayıs gülsüz olmaz: Nisan ayında yağmur bol olur, Mayıs ayında da güller açar. Her şey gerektiği zaman  ve alışıldığı biçimde yerine gelmelidir.


 

Niyet hayır, akıbet hayır:  İyi niyetle istenen bir şeyin sonucu da iyi olur. Her şeyin iyisini dilemeliyiz ki sonu da hayır olsun.


 

Nasihat istersen, tembele iş buyur:  Tembel kimseler çalışmak yerine çalıştıran kimselere akıl vermeye, iş öğretmeye  kalkışırlar. İşte bunun olmaması için de tembel kimselere işimizi yaptırmamalıyız ve  işimizi aksatmamalıyız.


 

Nefesin el verirse,  borazancıbaşı ol:   Nefesi kuvvetli olan kimseler çok iyi borazan çalarlar. Soluğu güçlü olmayanlar  ise bu işe yapmaya kalkışmamalıdır. Kısacası gücümüzün yetmeyeceği, yapamayacağımız işlere kalkışmamalıyız.