Güçlü ve Zayıf Yönlerimizi Bilmek Niçin Önemlidir Konulu Konuşma

 

Güçlü ve Zayıf Yönlerimizi Bilmek Niçin Önemlidir Konulu Konuşma


İnsan güçlü ve zayıf yanlarını iyi bilmelidir. Bunun için de ilk olarak kendini tanımalı, keşfetmelidir. Nelerde iyiyim, neler de daha duygusal, daha alıngan ya da daha yetersizim diyebilmelidir. İnsan iyi ve kötü yanlarının neler olduğunu bilirse kendini olumlu yönde değiştirebilir. Güçlü ve zayıf yönlerini bilen insan her zaman birkaç adım önde olur. Bireyin başarıya ulaşmasında çeşitli alternatifleri olur.  Güçlü ve zayıf yönlerimizin neler olduğunu bir kağıda yazmalıyız. Daha sonra yazdığımız olumlu ve olumsuz özelliklerimizi değiştirmek için harekete geçmeli ve hayata aktif bir şekilde katılmalıyız.

 

Sevgili Öğretmenim,

Mesela güçlü yanın empati kurabilme becerinin çok iyi olduğu olabilir. Maddi durumun iyi olması güçlü yanlarından biri olabilir.  Çünkü maddi durumun iyi olunca kendini geliştirebileceğin çok sayıda alternatifin olabilir. İnsan güçlü yanlarının neler olduğunu bildiği zaman kendini daha mutlu ve daha güvende hissediyor ve daha özgüvenli oluyor. Ne zaman ki zayıf yönlerimizi yaşamda karşımıza çıktığı zaman kendimizi kötü hissediyoruz ve üzülmeye başlıyoruz. Güçlü yönlerimiz görünsün ama zayıf yönlerimiz halının altına süpürülsün istiyoruz  Çünkü insan zayıf olan yönü ile yüzleşmek istemez. 


Onun için zayıf olan yanlarını ya bastırır, ya da kimseye belli etmemeye çalışır. Oysa  birey; zayıf tarafını ne kadar iyi bilirse o zayıf alanında gelişme kaydetmek için hemen harekete geçer ve o yönde çalışmaya yoğunlaşır. Böylece zayıf olan yönünü güçlü hale getirebilir. Zayıf olan yönlerimizden kaçmaya çalışırız ve korkarız.

 

Oysa korkmak bize bize bir fayda sağlamaz. Önemli olan korkularımızı yenebilmek, başarısız olduğumuz bir şeyde tekrar denemeye çalışmak ve başarılı olana kadar mücadeleye devam edebilmektir. Kendimizi tanımalı ve bir işi gerçekten yapıp yapamayacağımız defalarca denemeliyiz. İşte o zaman sonuç başka bir boyut olacaktır. Güçlü ve zayıf yönlerimizi öğrendiğimiz zaman daha özgüvenli oluruz ve kendimizi daha iyi geliştirme yolunda gayret ederiz. Hedeflerimiz ve hayallerimizi gerçekleştirmek için güçlü yönlerimizi daha iyi hale getirmeli, zayıf yönlerimizin ise üstesinden gelmeye çalışmalıyız. Anlatacaklarım, araştırdıklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Ağaç, Toprak, Yurt Kelimeleri İle İlgili Hikaye

 

Ağaç, Toprak, Yurt Kelimeleri İle İlgili Hikaye


 Yaz tatiline girmeden okulca piknik düzenledik ve uzun süre bir arada olmayacağımız için hemen işe başladık. Bu hafta sonu okuldaki öğretmenlerimiz ile birlikte  ormana pikniğe gittik. Hepimiz aramızda para toplamıştık ve ormanın insanlara ayrılan yerinde piknik yapmaya başladık. Önceden alınmış, tavuk, köfte ve sucuklar mangalda cızır cızır pişmeye başladı. O sırada ben ve arkadaşlarım top ile pas oynamaya başladık. Bir grup arkadaşımız da ormanda yürüyüşe çıkmıştı. Yemek hazır olduğu vakit öğretmen hepimizi çağırdı. 


Biz de yemeğe oturduk ve herkes eline ekmek arası köftesini, sucuğunu alarak keyifli bir şekilde yemeye başladı. Hem yemeğimizi yiyor hem de konuşuyorduk. Okul Müdürümüz Sabahattin Öğretmen hepimize döndü ve şunu söyledi: Bakın çocuklar bu yurt kolay kazanılmadı, bugün bu ormanda özgürce nefes alabiliyor ve pikniğimizi yapabiliyorsak, bu çam ağaçlarının güzel kokusunu içimize çekebiliyorsak bunu bu yurt için hayatını kaybetmiş kahramanlarımıza borçluyuz dedi. O hafta yine şehidimiz olmuştu ve ülke olarak çok üzülmüştük. Onlar bu vatanı korumak için canlarını feda etmiş sayısız kahramanlardı. Bu topraklar için şehit düşmüş nice kahramanlarımızı andık piknikte. 


Ormanlarımıza, ana yurdumuza, toprağımıza sahip çıkacağız diye kendi kendimize söz verdik. Çok duygulanmıştık, hepimiz dalıp gitmiştik ki öğretmenimiz hadi bakalım üzülmeyelim bu vatan için çok çalışırsak, her alanda ülkemiz geliştirip güçlü bir devlet olursak kimse bizi ayıramaz, kimse bize saldıramaz dedi. Hepimiz silkindik ve kendimize  geldik.  Öğretmenin anlattıkları karşısında ağlayan kız arkadaşlarımız olmuştu. Daha sonra kaldığımız yerden yemeye, içmeye, eğlenmeye devam ettik.


 Akşama kadar ormanda temiz hava aldık. temiz kaynak suyunu kana kana içtik. Bu arada getirdiğimiz küçük çam fidanlarını ormana diktik ve farklı ağaçlar da diktik. Diktiğimiz çam ağaçlarının toprağını da kürekle yumuşacık hale getirdik. Çok yorulmuştuk. Hem eğlenmek hem çalışma günü, hem de duygulanma anı olmuştu. Birçok duyguyu bir arada yaşadık. Sanırım insan olmak böyle bir şeydi. Akşam olunca da arabalara doluşup öğretmenler tarafından evlerimize bırakıldık.

Hz Muhammed’in Merhamet İle İlgili Sözleri

 

Hz Muhammed’in Merhamet İle İlgili Sözleri


Alemlere rahmet olarak gönderilmiş, güvenilir ve güzel ahlaklı olan kişidir Sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed.

Hz Muhammed’in merhamet ile ilgili sözleri şunlardır:

“Ben lanet edici olarak gönderilmedim, büyük-küçük her kusur için size rahmet olarak gönderildim” buyuran efendimiz (asm), canavar ruhlu bir kavimden medeni bir toplum çıkarmıştır ayrıca “Hoşgörülü haniflik ile gönderildim, kim benim sünnetime muhalefet ederse benden değildir” 

“Haksız yere bir serçeyi öldürene, Allah kıyamet gününde hesap soracaktır”


“Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüklerimizi tanımayan bizden değildir”,

“Merhamet etmeyene merhamet edilmez.”

“Her canlıya iyilik yapana sevap vardır.”

“Merhamet, ancak katı kalpli kimselerden çekilip alınır.”

“Sizden biriniz yatağına girdiğinde, şöyle dua etsin: ‘Rabbim! senin adınla yan tarafıma uzandım, senin adınla da kalkarım. Eğer ruhumu alırsan, bana merhamet et. Eğer ruhumu geri verir (uyandırır)sen, salih kullarını koruduğun gibi beni de koru!”

 “Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet etmede ve birbirlerine şefkat göstermede tek bir vücut gibidir. O vücudun bir or- ganı acı çektiğinde, bedenin diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşırlar.”

“Sattığı zaman kolaylık gösteren, satın aldığı zaman kolaylık gösteren ve hakkını isterken kolaylık gösteren kula Allah merhamet eylesin.”


“Bir kimse yumuşak davranmaktan mahrumsa, hayırdan da mahrumdur.”

“Merhamet edin ki, size de merhamet edilsin. Bağışlayın ki, Allah da sizi bağışlasın.”

Efendimiz (s.a.v.) “Her ağacın bir meyvesi vardır. Kalbin meyvesi de çocuktur. Allah çocuğuna merhamet etmeyene merhamet etmez. Beni yaşatan Allah’a yemin ederim ki, cennete ancak merhametliler girer.” buyurdu. Biz “Ey Allah’ın Resulü, hepimiz (çocuklarımıza) merhamet ederiz.” dedik. Bunun üzerine o şöyle buyurdu: “Sizden birinizin merhameti, yanındakilere merhamet etmesi değildir, asıl merhamet tüm insanlara merhamet etmesidir.”

En Sevdiğiniz Hayvanı Özellikleri İle Birlikte Anlatınız

 

En Sevdiğiniz Hayvanı Özellikleri İle Birlikte Anlatınız.


Hayvanlar insanların dostu olan, insanların bakımına muhtaç olan, eziyet edilmek için değil sevilmek için dünyamızı paylaştığımız masum canlılardır. Bunun hayvanlara iyi davranmalıyız ve vicdansızlık yapmamalıyız.

 

Sevgili  Öğretmenim,

Benim en sevdiğim hayvan attır. Atların o görkemli duruşu, gücü, asaleti bende farklı izlenimler bırakır. Ata bindiğim zaman kendimi çok mutlu ve güçlü hissediyorum. Kültürümüzde de atın ayrı bir önemi vardır. Çünkü at; At, Türk kültür ve inancında gücün, kuvvetin, asaletin, zarafetin, zenginliğin, zaferin, dostluğun, yoldaşlığın, güvenin, özgürlüğün, sadakatin, yaşamın, ölümün, muradın simgesidir. Atların özellikleri şunlardır:  Atın erkek olanına aygır, dişi olanına ise kısrak denir. Genç olan atlara ise tay denilir. Yetiştirme, bakım ve çevreye bağlı olarak modern  atların ömrü ortalama 25 ila 30 yıl  arasındadır. 


İstisna olarak kırk yaşına kadar yaşayan atlar da vardır. Atlar otçul ve tek mideli hayvanlardır. Geviş getirmezler.  Kendilerine özgü kişneme sesleri vardır. Atlarda vücut üzerindeki renkler ya da renk karışımları “don” denilir. Atın insan ile arasındaki en büyük fark, insanlarda köprücük kemiği olarak adlandırılan kemiğin atlarda olmamasıdır. Atlarda toplam 36 diş bulunur. At fazla zeki bir hayvan değildir.

 

Sevgili Öğretmenim,

   Atlar çok hassas hayvanlardır ve iyi bir hafızası vardır. Ata binen  binici atın bu özelliklerinden bütün eğitim ve çalışma süresince yararlanmayı bilmelidir. Bir hareketi başardığında okşanır ve sevilirse bunu hiç unutmaz. Verilen cezayı da hatırından çıkarmaz. Bu sebeple ata ceza vermekten mümkün olduğundan kaçınılmalıdır. Yoksa at sizin ile ilgili deneyimi kötü sonuçlanabilir ve sırtından bir anda yere attığında şaşırır kalırsınız. 


At zeki değildir ama öğrendiğini asla unutmaz. Kaldığı yer çok uzaklarda da olsa yerini eninde sonunda bulur. Yetişkin atlar bir günde yaklaşık üç saat uyurlar. Yeni doğan bir tay sık sık kestirmek için uzanır ve yaklaşık üç aylık olana kadar günün yaklaşık yarısını uykuda geçirir. Çok sevdiğim hayvan olan atlarla ilgili anlatacaklarım bunlardı. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Filistin İle İlgili Söylenmiş Sözler

 

Filistin İle İlgili Söylenmiş Sözler


İsrail Filistin savaşı yüzyıllar boyunca devam eden bir savaştır. İsrail askerlerinin en büyük destekçisi ise Amerika'dır. Amerika Birleşik Devletleri İsrail'e her türlü desteği verdiği için onlar da Filistinli kardeşlerimize her türlü kötülüğü yapmışlar ve yapmaya da devam ediyorlar. Bu durumu ise dünya sadece seyrediyor. Ne Arap ülkeleri bir araya geliyor ne de diğer ülkeler. Her gün binlerce çocuk, kadın ölüyor Filistin'de ama dünya sessiz. İnsan hakları nerde, hani insan haklarına saygı vardı. Bunu ne yazık ki göremiyoruz. Rahmetli Necmettin Erbakan Hoca'nın Filistin ile ilgili biz Müslümanlara verdiği mesaj ise ayrı bir örnektir:


“8 milyonluk İsrail için, 1,5 milyar Müslüman Ebabil bekliyorsa; Ebabiller gelse İsrail'i değil bizi taşlar.” Necmettin Erbakan

“Nasıl ki Kızıldeniz Firavuna mezar olduysa olduysa Akdeniz’de İsrail’e mezar olacaktır.” Necmettin Erbakan

“İsrail ancak güçten ve zordan anlar, konuşmaktan anlamaz.” Necmettin Erbakan

“İslam ülkelerinin işgali Büyük İsrail planı için yapılıyor.” Necmettin Erbakan

“Allah’ın mescidlerinde, O’nun adının zikredilmesini engelleyip, onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır?” (Bakara 114)


“Kudüs… Bir sınav kağıdı… Her Mü’min kulun önünde…” (Cahit Zarifoğlu)

“Bir gün gelecek İsrail’e öyle bir tokat atacağız ki, bütün hayatı gözlerinin önünden GAZZE ŞERİDİ gibi geçecek.” (Necmettin ERBAKAN).

Allah’ın evi esaret altındayken, Selahaddin nasıl kendi evinde yatar? (Selahaddin Eyyûbî)

“Yıkılasın İsrail! Enkazını göreyim! Sana ülke diyenin, yüzüne tüküreyim!” (Necip Fazıl Kısakürek)

“Uyku bölünmüyorsa Gazze ile, Suriye deyip yemek boğaza durmuyorsa, ve kahkaha yarım kalmıyorsa Arakan diyerek, Ey iman edenler, iman ediniz! “(Serdar Tuncer)


Kudüs Mekke’dir, Medine’dir. Mekke Kudüs’tür, Medine’dir. Medine de Kudüs’tür, Mekke’dir. (Nureddin YILDIZ)

“İsrail diye bir devlet yok ki başkenti olsun.” (Kim Jong-un)

“Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki?” (Selahaddin Eyyûbî).

“İsrail’in Filistin’e attığı füzelerin yarısını Müslümanlar İsrail’e atsa akşam çayını Kudüs’te içeriz.” Necmettin Erbakan

“Kudüs coğrafi değil, imani meseledir.” Necmettin Erbakan

Bahçe, Kedi, Ağaç, Kenar, Pencere, Zavallı, Kış Kelimeleri İle İlgili Hikaye

 

Bahçe, Kedi, Ağaç, Kenar, Pencere, Zavallı, Kış Kelimeleri İle İlgili Hikaye


Yeni yıl görmüş ve yeni yılın ilk gününü yaşıyorduk. Bugün 1 Ocak 2024 yılıydı. Penceremden dışarıya baktığımda yeni yıl bana yeni güzellikler getirmişti. Dışarıda yağan lapa lapa kar  doğayı eşsiz bir güzelliğe bürümüştü.  Kış mevsimi ne en çok yakışan  da kardır. Bugün yeni yılın ilk günü olduğu için yapan bu karı kendime hediye olarak görüyordum. Kar o kadar güzel yağıyordu ki  evimin bahçesine çıkıp karın altında bekledim. Ağaçlar beyaza bürünmüştü beş dakika içinde. Çünkü karı özlemiştim. Daha sonra dışarı çıktım.. Bir saat bir yürümenin ardından eve geldim.


 Anne sobayı yakmış içerisi fırın gibi sıcak olmuştu. Sobanın üzerindeki kestane, soba fırınında pişen çörek kokuları evin her yerine dağılmıştı.  Çay da demlenmişti. Hemen bunları yemeye koyulduk. Daha sonra karın yağması durdu ve akşam oldu. Tam yatmaya gidecekken penceremin kenarından bir ses geldi. Miyav miyav diyen sesin kedi olduğunu anlamamam mümkün değil herhalde. Pencereyi açtığımda  küçücük bir kedi vardı orada. Zavallı kedi soğuktan üşümüş, açtı ve tir tir titriyordu. Sarı sarı tüyleri, kahverengi gözleri ile beni de içeri alın, ben de ısınayım der gibi masumca bakıyordu bana. Kediyi hemen kucağıma aldım ve soba yanan yere oturttum.


 Annem kediyi görünce çok üzüldü ve ona hemen ciğer hazırladı. Ciğerini güzelce yiyen yavru kedi sobanın kenarında uykuya daldı. Kim bilir annesi neredeydi, onu mu arıyordu. Bu kış gününde benim de sıcak bir yuvam olsaydı ne iyi olurdu diyor muydu acaba? Uyuyan kediyi rahatsız etmedik ve önüne de bir kap su koyduk. Daha sonra ona evimizin bodrumunda bir kulübe yaptık ve orada yaşamaya başladı.  Gün geçtikte gelişti, büyüdü ve kocama bir kedi oldu. Artık o bizim bahçemizin farelerin yakalayan güçlü bir kedi olmuştu. Adı da Minnoş olmuştu. Zehra'nın yani benim  güzel Minnoş'um...

İsraf, Buğday, Kıtlık, Nesil Kelimeleri İle İlgili Hikaye

 

İsraf, Buğday, Kıtlık, Nesil Kelimeleri İle İlgili Hikaye

 

Bugün hava ço sıcaktı. Adana’nın sıcağı, hele hele Çukurova’nın sıcağı bir başka olur. Güneş’ten yanarsınız da kendinize zor gelirsiniz. Annem ve babam sabah  erkenden kalkıp pamuk tarlasına gitmişlerdi. Alın teri ile çalışan annem ve babam bizim içn ellerinden gelen her türlü fedakarlığı yapıyordu. Onların ne kadar çalışkan, ne kadar sorumlu kişiler olduğunu biliyordum  ve onları çok seviyordum. Ben de kalktım, kardeşimi de uyandırdım. Bugün hafta sonu olduğu için biraz geç kalktık.

 

Hemen çayı demledim, ekmek kızarttık, yumurta kaynattım, patates kızarttım ve güzelce kahvaltımızı yaptık. Daha sonra dışarı çıkıp arkadaşlarımla oynadık. Akşama doğru anca eve girdik. Annem ve babam tarladan dönmüştü. Annem yemek hazırlamış, babam ise kanepeye uzanmış, haberleri izliyorlardı. İkisi de çok yorgundu. Annem bana dönerek Elif kızım neden ekmekleri çöpe attın diye sitem etti.  Anne yiyemedik hepsini onun için çöpe attık dedim. Annem bana dönerek ama böyle olmaz benim güzel kızım. Dünyada açlık sorunu var, küresel ısınma her geçen gün daha da artıyor, ileride buğday dahi bulamayacağımız günler olabilir. Yeni nesli  daha zor şartlar bekliyor dedi. Lütfen bir daha yiyeceğiniz kadar  ekmek ile tost edin. Bunu bulmayan çocuklar var dedi.

 

Ben de tamam anneciğim dedim ve ona sarıldım. Ne kadar duyarlı, çevre dostu bir annem var diye sevindim. Bir daha evimizde hiçbir şeyi israf etmedim ve her zaman yiyeceğimiz kadar ekmekten tost yaptım. Bu sırada annem tarhana çorbasını kaselere koyuyordu ben de ona yardım ettim. Tavadaki etin kızaran kokusu ise beni daha çok acıktırmıştı. Hemen ailece sofraya oturduk ve harika bir hafta sonuydu.. Alın teri ile evine ekmek götüren annem ve babama ise bir kez daha bakıp yatağıma yöneldim.

Doğayı Niçin Sevmeli ve Korumalıyız Konulu Konuşma

 

Doğayı Niçin Sevmeli ve Korumalıyız Konulu Konuşma


İçinde yaşadığımız dünyada başka gidebileceğimiz bir gezegen , başka yaşayacağımız bir gezegen yoktur. Onun için bize armağan olarak verilmiş olan doğayı korumak ve onu sevmek gerekir. Çünkü biz insanlar ne alıyorsak topraktan alıyoruz, doğanın eşsiz hazinesinden faydalanıyoruz. Bunun için doğaya saygılı olmak gerekir. Doğaya en büyük zararı biz veriyoruz ama doğayı bu çıkmazdan kurtarmanın  yolu da yine biz insanlara düşüyor. Bundan dolayı bilinçli doğa severler olmalıyız ve bilinçli insanlar yetiştirmeliyiz.


Sevgili Öğretmenim, Değerli Dinleyiciler,

Sanayi Devrimi ile birlikte  Çevre Kirliliği  kavramı gözle görülür bir şekilde artmıştır. İnsanların yoğun olarak yaşadığı büyük  ve gelişmiş şehirlerde  çevre kirliliği de artmıştır. Hava, toprak, su kimyasallarla zehirlenmeye başlamış ve doğamız da bundan büyük zarar görmüştür.. Bu sorunlara çözüm bulmak için de çevre kirliliğini, başta azaltıcı daha sonra da önleyici girişimler hız kazanmaya başlamıştır. Peki, çevreyi başta biz insanlar ve diğer canlılar için korumak zorundaysak, o zaman kimden korumak zorundayız. Cevap basit, maalesef yine biz “İnsanlardan”. Çünkü doğayı kötü hale getiren biz insanlarız. Onu yeniden yapılandırmak, yeniden temiz ve berrak haline dönüştürmek de  yine bize düşer. Bunun için doğa dostu adımlar atmalıyız. Havayı, suyu, toprağı kirletmemeliyiz. Tüketim çılgını olmamalıyız, enerji kaynaklarını bilinçli kullanmamalıyız ve doğamıza sahip çıkmalıyız. Doğanın ekolojik dengesini bozmaya çalışmamalıyız. Yoksa doğanın afeti bizim sonumuzu getirir.

 

Sevgili Öğretmenim,

Kızılderililerin doğa ile ilgili çok güzel bir sözü vardır. Bu söz doğayı neden sevmemiz gerektiğini biz çok iyi anlatır: “Doğa bizim için değildir, o bizim bir parçamızdır. Onlar senin dünyasal ailenin parçalarıdır.   Yani doğa bizden biridir. O bizim ailemizdir, o bizim her şeyimizdir. Bunun için doğayı korumalı, doğanın doğal akışına müdahale etmemeliyiz. Doğanın kaynakları tükendiği zaman bizim de sonumuz gelir. Bunun için doğa ile dost olmalı, onunla iyi geçinmeliyiz.

Tatil, Kitap, İyilik, Yemek Kelimeleri İle İlgili Hikaye

 

Tatil, Kitap, İyilik, Yemek Kelimeleri İle İlgili Hikaye

 

Yarıyıl tatili yaklaştığı için çok seviniyordum. Yazılılar bitmiş ve güzel bir dönem  geçmişti. Artık yeme, içme, eğlenme, dinlenme ve bol bol kitap okuma zamanıydı. Birinci dönem çok çalışmıştım ve karnem de çok iyi gelmişti. Tatilde dinleneceğimi bildiğim için durmadan çalışmıştım. Şimdi de güzel bir yarıyıl tatilini hak etmiştim. Biz Bursa’da yaşadığımız için bu tatilde Uludağ’a kayak yapmaya gidecektik. Kayak alanına yakın olduğumuz için de çok şanslıydık.

 

Annem akşamdan kıyafetlerimizi hazırladı ve ailece Uludağ’a vardık. Orası  buz gibiydi. Hemen kayak yapmaya başladık. Yukarıdan aşağıya hızla iniyordum ve kaymak müthiş eğlenceli oluyordu. Annemin dışında herkes güzel kaymıştı. Annem arada bir pat diye düşüyor ve hepimizi kahkahaya boğuyordu.  Öğle arası kaymaya mola verdik ve otelin yemek bölümüne geçtik ve orada güzel bir yemek yedik. Daha sonra dışarı çıktık ve tekrar kaymaya başladık. Uludağ’a yeni gelen insanlar da vardı ve kaymaya başlamıştı. Acemi oldukları çok belli oluyordu. Benim yaşlarımda olan bir kız çocuğu da vardı. on iki yaşında olan. O kaymaya çalışıyordu, yeni öğreniyordu ama sürekli düşüyordu.

 

 O küçük kıza babam yardım etti ve onun da kaymasını sağladı. Ayrıca ona nasıl kayacağını da öğretti. Babam küçük kıza iyilik ettiği için annem de çok mutlu olduk. Daha sonra kaldığımız yerden eğlenceye devam ettik. Akşam eve vardığımızda ise Momo adlı kitabı okumaya başladım ve uykum geldiği esnada kitaba ara verip mis gibi uykuya daldım.

Kar, Soba, Çocuk, Kestane, Eldiven Kelimeleri İle İlgili Hikaye

 

Kar, Soba, Çocuk, Kestane, Eldiven Kelimeleri İle İlgili Hikaye

 

Okuldan çıkmış eve doğru arkadaşlarımla birlikte yürüyorduk. Bir anda lapa lapa kar yağmaya başladı ve on beş dakika içinde her yer bembeyaz olmuştu. Hemen koşarak evlere dağıldık ve evden eldivenlerimizi alıp dışarı çıktık. Sivas kış mevsiminde bir başka güzel oluyordu. Kar yağdıkça yağıyor biz de seviniyorduk. Hemen arkadaşlarımla birlikte eldivenlerimizi takıp kar topu oynamaya başladık. Mahallenin diğer çocukları da dışarı çıkmış ve kar topu oynamaya başlamıştı.

 

Kar yumuşacıktı ve  çok güzeldi. Onu elime aldım ve kocaman bir kar topu alarak Ayşe’ye fırlattım. Ayşe’de bana kendi kar topunu fırlattı ve böylece kar topu savaşı başladı.  Mert, Buğlem, Mine, Ayşe ve ben Ramazan oynamaya başladık. Akşama kadar doya doya eğlendik. Üşüdüğümüzü anlamaya başlayınca evlere dağıldık. Eve girdiğimde her yerim ıslanmıştı. Ayak parmak uçlarım donuyordu. Annem hemen yeni kıyafetler getirdi ve onları giydim. Daha sonra sobanın yanına oturdum ve ısınmaya başladım. Bu arada annem sobanın fırınına balık koymuştu. Pişen balığı alıp hemen arkasına kestaneleri fırına attı. Kışın balık ve roka da harika giderdi. Yemeğimizi yedik ve daha sonra annemin sobada kaynattığı ıhlamur çayını içtik.

 

Kestaneler de pişmişti. Annem de siyah  çay demlemişti. Kestane ve çay harika gidiyordu. Kestaneleri yerken okulların tatil haberini duymak ayrı bir keyif vermişti. Anlaşılan yarın sabah yine kara doyacaktık ve akşama kadar kar topu oynayacak, kardan adama yapacak ve kızaklarda kayacaktık. İyi ki yağmıştı kar , iyi ki biz çocukları mutlu etmişti. Şimdi uykum geldi ve uykuya gidiyorum…