Tuhaflıklar Asansörü Kitabının Özeti

 

Tuhaflıklar Asansörü Kitabının Özeti

 

Şaban adında bir çocuk okul çıkışı servisi kaçırdığı için yürüyerek  otobüs durağının oraya  varacaktır. Şaban kalabalık insanların içinde yürürken başına katlanmış bir şekilde kağıt düşer ve bu kağıdın içinde şu söz yazmaktadır:

“ Lütfen yardım et, yukarıda tutsak kaldım. Bu kâğıdı bulan kişi beni kurtar.” yazılıdır. Bunun üzerine Şaban hemen yakınındaki otele girer ve otel lobisinde yetmiş yaşlarında bir teyze vardır. Şaban yaşlı bir kadının resepsiyonda çalışmasına şaşırır ve daha sonra kadınla konuşmaya başlar. Kağıdı kadına gösterir ve kadın onunla konuştuktan sonra kağıdı yırtar ve atar. Şaban neden yırttınız polise bunu gösterirdim belki der ama iş işten geçmiştir. Daha sonra yaşlı kadın elinde örgüsü vardır. Yaşlı kadın  Şaban’ın ne dediklerine kulak asmayarak işine devam eder. ve Şaban’ın adını da bilmektedir. Şaban bu duruma çok şaşırır. Daha sonra Şaban otelin asansörüne biner ve önce yukarı daha sonra ise aşağıya iner.

 

Aşağıya indiğinde kendini ıslak bir yerde bulur. Bir denizin içindedir.  Şaban birçok potkalların yüzünden denizin içinde yürümekte zorlanır. Daha sonra dev bir balık onunla konuşmaya başlar ve insanlar bize bu potkallar aracılığı ile yıllardır mektup gönderiyorlar,  insanlar gerçekten çok yalnız der dev yaratık olan balık. Şaban da başta korkar ve daha sonra onunla konuşmaya başlar. Evet bazen kendimizi çok yalnız hissedebiliyoruz der ve balıklar ile arkadaş olur. Daha sonra dev balık Şaban’ı ağzının içine alır ve onu süzgeçleri ile kurutur. Şaban beni yemeyeceksiniz değil mi dediğinde küçük balıklar seni neden yiyelim ki diyerek Şaban’a tuhaf tuhaf bakarlar. Şaban’ın korkusu geçer ve kendine gelir. Daha sonra dev balık Şaban’ı bir adaya götürür ve ona yiyecek bir şeyler ikram ederler.

 

Şaban adada Selman adında bir çocukla arkadaş olur. İnsanların deniz çok kirlendiği için burada zor nefes aldıklarını, ne zorluklar çektiğini görürü. Adada bir de dev ekran vardır. Ekranda genelde savaşlar, çevre kirliliği gösterilir. O sırada Şaban’ın bir akşam yemeğindeki aile hayatı da yansır ekrana. Annesi mercimek çorbası, patlıcan oturması ve pilav yapmıştır ama Şaban bunlara burun kıvırmaktadır. Adadakiler bunun Şaban olduğuna hayret ederler ama Selman’ın kardeşi o Şaban abim değil diyerek adadakilere bakar ama daha sonra hepsi Şaban’ı affederler ve onun bir daha buldukları ile yetineceğine inanırlar ve hepsi birbirine sarılır. Adadaki insanlar bir dilim elma bile bulduklarında şükrederken biz insanların nasıl bu kadar açgözlü olduğumuza, çevreyi nasıl kirlettiğimize değinilir kitapta. Daha sonra Şaban potkalların içinden çıkan mektubu okur ve mektupta Mabah adlı bir çocuktan bahsedilir.

 

Mabah aslında gerçeği arama peşinde olan bir çocuktur. Mabah aklı ve zekası ile sürekli arayış peşinde olur ve babası gibi ateşgede olmaz. Yani ateşe tapmaz.  Mabah; Peygamber Efendimizin peşine düşer. Bu süreçte çeşitli zorluklar ile karşı karşıya gelir ama en sonunda Hz Muhammed’i bulur, onun sırtındaki mührü görür ve daha sonra kelime-i şehadet getirerek Müslüman olur ve Mabah’ın adı Selman Farisi olarak değişir. Kitapta Selman Farisi hazretlerine de kısaca değinilmiştir. Daha sonra Şaban o adan gider ve Selman ile birlikte Selman-ı Farisi hazretlerinin okuduğu Fatiha suresini birlikte okuyarak herkes kendi yerine gider.  Daha sonra Şaban  gözleri çok korkunç olan cunlar ile bir araya gelir ve onlarla sohbet eder. Onlar evrenin Hz Muhammed yüzü hürmetine yaratıldığını söylerler. Daha sonra büyük bir fırtına kopar ve cunların içinde yaşadığı camların erimesini engelleyen şey ise yetmiş yaşındaki kadının ördüğü battaniye olur.

 

Bu tehlike de atlatıldıktan sonra Selman kendini Ayasofya Camiinde bulur. O sırada Şeyh efendi ile tanışır ve bir yaratık görünümünde veba görülür ve bundan çok korkulur. Daha sonra dualar edilir ve veba görünümlü yaratığın gitmesi için Şeyh Efendi kendi balıklarını feda eder ve vebaya burada yaşam sürmene izin vermeyeceğim der ve bu dorun da böyle halledilir. Daha sonra Şeyh Efendi Şaban’a şu sözleri söyler: Geçmişinizi unutmayın evladım. Hayvanları dedelerinin mezarını ziyaret etmez. Sizin de geçmişiniz Osmanlı’dır. Osmanlı Devleti’ni, tarihini unutma der. İsraf etmemelisiniz, çevreyi kirletmemelisiniz, gıybetten uzak durmalısınız der. 


Daha sonra Şaban bundan büyük ders çıkarır. Hani Şaban okula giderken başına bir kağıt düşmüştü ve o kağıtta Şaban’dan yardım isteniyordu ya. İşte yardıma muhtaç olan kişinin aslında Şaban'ın kendisi olduğunu söyler kitap.  Yani kişi ilk olarak kendine yönelmeli ve kendini geliştirmeli, yetinmeyi bilmeli ve açgözlü olmamalıdır. Kendimizi değiştirmeliyiz, çevreyi temiz tutmalıyız, ailemizin yaptığı yemeklere burun kıvırmamalıyız ve şükretmesini bilmeliyiz. Savaşlara son vermeli, insanlığı yaşatmalı ve doğada bizden başka canlıların da yaşadığını düşünerek empati kurma becerisine sahip olmalıyız.

Tuhaflıklar Asansörü Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Tuhaflıklar Asansörü Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Şaban  ile okul çıkışı servisi kaçırdığı için yürüyerek eve gitmeye karar veriyor kaçırıyor  yürürken  tepeden başına katlanmış bir kağıt düşer. Bana yardım edin diyen yazı var kağıdın içinde. Kitapta asıl yardım edilmesi gereken kişi Şaban’dır.  Yani insanlar önce kendilerini değiştirmelidir. Yemeklere burun kıvırmamak gerekir, denizleri, gölleri kirletmemek gerekir. Çünkü insanların denizi, havayı, suyu ve toprağı kirlettiğinden bahsediliyor kitapta. Halimize şükretmeliyiz ve çevremizi temiz tutmalıyız. Gıybet etmemeliyiz, birbirimizi sevmeli ve iyi insan olma yolunda ilerlemeliyiz. Ayrıca Selman-ı Farisi’nin (Mabah)  de yaşamından kısaca bahsediliyor ve nasıl Müslüman olduğuna değiniliyor.  Ayşe Sevim’in yazdığı okunması gereken güzel bir kitaptır.

 

Tuhaflıklar Asansörü kitabında geçen özlü sözler şunlardır:

“İnsanlar bu kadar yalnız mı gerçekten?”

“Eğer birine iyilik yapmak için yola çıkmışsan asla kaybolmazsın, bunu herkes bilir. Eğer iyiliği yapmasaydın asıl o zaman kaybolmuş olurdun.”

“İsraf ettik, kirlettik, düşünemedik.”

 

“ Evrendeki her şey sizden birinin hürmetine yaratıldı. O kişi eşsiz Peygamber Hz Muhammed’dir.”

“ Dünyayı kirletmemelisiniz, israf etmemelisiniz, gıybet yapmamalısınız, kelimeleriniz hep temiz olmalı.”

“Birbirinizin arkasından konuşursanız birbirinizi asla sevmezsiniz.”

“İman etmedikçe cennete giremezsiniz.”

“ İnsan olan geçmişine değer verir.”

 

“Bu konuştuğun söz denize atılsa onu kokutur. Siz insanlar bu kokuyu yeryüzünde almıyorsunuz. Biz denizin altında duyuyoruz. Bizi öldürüyor, fakat siz farkında değilsiniz. Siz birbirinizin hakkında konuştukça kalpleriniz ölüyor. Nefret ediyorsunuz. Birbirinizi sevmiyorsunuz. Fitne artıyor, sizin kötü kelimelerinizi, gıybetleriniz denize düşüyor ve fena bir kokuya dönüşüyor.” Hz Muhammed

10 Atasözü ve Anlamları

 

10 Atasözü ve Anlamları

 

1) Kaldır Kaşını, Yiyeyim Aşını : İnsan misafirlerine ikramda bulunurken, bir kimseye iyilik ve yardım yaparken davranışlarına dikkat etmelidir. Çatık kaşlı veya somurtkan bir şekilde davranmak karşı tarafı rahatsız eder. Güler yüzlü ve istekli davranmak herkesin gönül rahatlığı içinde olmasını, yapılan ikramdan mutlu olmasını sağlar. Bunun için surat asılmamalı, cana yakın davranılmalıdır.

2) İtin ahmağı baklavadan pay umar: İyi eğitilmemiş ve bayağı bir kimse eline geçmesi mümkün olmayan bir nimet bekler, durur. Yani boş hayal peşinde olur.

3) Ev dememişler, evran demişler: Ev deyip geçmemek lazım. Bir  ihtiyaçları çok olur ve bu gereksinimlerin karşılanması da kolay değildir.

 

4) Dilenci küsmüş, kısmetini kesmiş: Bir kimseden yardım bekleyen kişi ondan umudunu kesmemeli, yoksa olacak işi de olmaz.

5) Çakalsız köy olmaz: Her topluluk içinde sayıları az da olsa kötü insanlar bulunabilir.

6) Boş eşek yorga gider: Üzerinde bir sorumluluğu olmayan kimse istediği gibi rahat rahat yaşar.

7) Azan kurda kızan köpek: Kötü bir kişinin hakkından ancak daha kötüsü gelir.

8) Dünya Süleyman’a  bile kalmamış: İnsan ne kadar varlıklı olursa olsun, ne kadar kuvvetli olursa olsun yeri ve zamanı gelince ölür ve bu dünyadan göçer. Bundan dolayı dünyaya bel bağlamamak gerekir.

 

9) Öküz alırsan boyunduruk doldursun, karı alırsan evini doldursun: İnsanın iş arkadaşı,  veya evleneceği kimse güçlü olduğunda hata mücadelesi de o denli kolay ve verimli olur.

10) Suç samur kürk olsa kimse üstüne almaz: Hiç kimse suçlu olduğunu kabul etmez.

Menfaat İle İlgili Konuşma

 

Menfaat İle İlgili Konuşma

 

Menfaat kelimesi, bir kişinin veya bir grubun yararına veya çıkarına olan şeyi ifade eder. Menfaat; birinin ihtiyaçlarını karşılayan veya ona avantaj sağlayan bir şeyi tanımlamak için kullanılır. Menfaat, kişisel veya toplumsal olarak bir şeyden fayda sağlama anlamında kullanılabilir. İnsanın kendi sınırlarını belirlemesi, kendi çıkarlarını düşünmesi doğaldır  çünkü kendi menfaatini düşünmezsen hayatta kalamazsın. Bunun için birey elbette kendi çıkarlarını düşünmek zorundadır.


 Toplumda menfaat denilince sanki olumsuz bir şeymiş gibi algılanır ama durum böyle değildir. Menfaat sadece başkalarından çıkar sağlamak değil, kişinin kendisi ile ilgilenmemesi, aşırı fedakar olması ve güzel olan şeyler kendinden esirgemesi de kişinin kendi kul hakkına girmesidir ve kendi menfaatlerini düşünmemesidir.

 

Sevgili Öğretmenim,

İnsanın kendini düşünmesi  gerekir ama bunu yaparken başka insanların hakkını da yememelidir. Yani bencil bir şekilde kıskançlık içine girerek sadece kendi menfaatlerini düşünmesi, empati kurmadan yoksun olması güzel bir davranış örneği değildir. Kendimizi düşündüğümüz kadar başka insanların çıkarını da düşünmeliyiz ve başka insanların mutluluğu ve huzuru için de çalışmalıyız. Sadece kendi çıkarlarını düşünen, yüreğinde sevgi ve merhamet duygusu olmayan, menfaati bitince insanlığı da biten kimselerden olmamalıyız. Böyle olursak insani davranışları da kaybetmiş oluruz. Merhamet ile ilgili Balzac’ın şu sözü çok anlamlıdır:

“ Ne yaparsan yap, nasıl yaşarsan yaşa; ama gülebilmek için birini ağlatma ve çıkarların için hiç kimseyi satma.” İnsana yakışan davranışlarda bulunmalıyız. Kendimizi  düşünmeliyiz ama bencil olmamalıyız. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

 

Tuhaflıklar Asansörü Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

Tuhaflıklar Asansörü Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları


1) Şaban okul çıkışı  eve doğru giderken başına ne düşmüştür?

A) Kalem

B) Kağıt parçası

C) Silgi parçası

D) Kitap

 

2) Şaban’ın girdiği oteldeki resepsiyon görevlisi kadın kaç yaşlarındaydı?

A) 50

B) 47

C) 70

D) 32

 

3) Şaban asansör ile nereye inmiştir?

A) Ada

B) Orman

C) Dağ

D) Ova

 

4) Resepsiyon görevlisi olan kadın ne örüyordu?

A) Çorap

B) Battaniye

C) Eldiven

D) Yelek

 

5) Şaban’ı ağzının içine alan hayvanın adı nedir?

A) Balık

B) Timsah

C) Yılan

D) Goril

 

6) Şaban’ı ağzının içine alan hayvan Şaban’ın insan olduğunu nereden anlamıştır?

A) Görüntüsünden

B) Sesinden

C) Mimiklerinden

D) Şişelerdeki mektup kokusundan

 

7)  Kitapta geçen “Eğer birine iyilik yapmak için yola çıkmışsan "……………." kaybolmazsın cümlesindeki boşluğa ne getirilmelidir?

A) Her zaman

B) Bazen

C) Zaten

D) Asla

 

8) Denizlere yüzyıllardır gelen şey neymiş?

A) İnsanların yazdığı mektup

B) İnsanların kullandığı kalem

C) İnsanların içtiği ayran kutuları

D) İnsanların kullanmadığı ayakkabılar

 

9) Şaban’ı ağzında taşıyan hayvanın adı nedir?

A) Nefes

B) Yutak

C) Pırıl

D) Parlak


 

10)  Mabah nerede dünyaya gelmiştir?

A) Tahran

B) İsfahan

C)  Horasan

D) Şiraz

 

11)  Mabah ne yolculuğuna çıkmıştır?

A) Hazine arama yolculuğuna

B) Gerçeği arama yolculuğuna

C) Babasını arama yolculuğuna

D) Sevdiği kızı arama yolculuğuna

 

12) Şaban’ın denizde tanıştığı çocuğun adı nedir?

A) Süleyman

B) Selim

C) Selman

D) Semih

 

13) Şaban’a yeni girdiği ortamda görev olarak be verilmiştir?

A) Kitap yazma

B) Yemek yapma

C) Çocukları oyun oynatma

D) Bahçedeki yabani otları temizleme.

 

14) Aşağıdakilerden hangisi Şaban2ın yeni tanıştığı ortamın özelliklerinden biri değildir?

A) Deniz zehirli ve kirliydi.

B) İnsanlar kas gücü ile çalışıyordu.

C) Bir elmayı başka zar zor bulup yiyorlardı ve şükrediyorlardı.

D) Buldukları ile yetinmeyen açgözlü kimselerdi.

 

15) Denizde ekrana yansıyan görüntü daha çok ne ile ilgiliydi?

A) Dünya savaşı ve kirlenme ile

B) Çocukların mutluluğu ile

C) Doğaya sağlanan katkılar

D) Herkesin barış içinde yaşaması

 

16) Dünya neden daha kötü bir hale gelmiştir*

A) İnsanların bencilliği yüzünden

B) İnsanların empati kurması yüzünden

C) Birlik ve beraberlik yüzünden

D) Yardımlaşma yüzünden


 

17) Şaban’ın kendi dünyası ile yeni dünyası arasındaki zaman nasıl geçiyormuş?

A) Şaban’ın yeni dünyasındaki zaman eski dünyasındaki zamana göre birkaç daika bile değilmiş.

B) Arada bin yıl varmış.

C) Arada yüz yıl varmış.

D) Arada on beş yıl varmış.

 

18) Şaban’ın ekrana yansıyan görüntüsünde Şaban’ın bir günlük aile yaşamı görüntülenmiş ve o akşam Şaban ve ailesi ile evde yemeğe oturmuşlar ama Şaban yemekleri beğenmiyormuş. Şaban’ın beğenmediği yemekler arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Mercimek çorbası

B) Pizza

C) Patlıcan oturtması

D) Pilav

 

19) Selman ve Şaban’ın yola çıkmadan önce okudukları dua nedir?

A) Fatiha

B) İhlas

C) Kunut duları

D) Subhaneke

 

20) Yüce Allah evrendeki her şeyi kimin hürmetine yaratmıştır?

A) Hz Eyüp

B) Hz. İbrahim

C) Hz. Muhammed

D) Hz. Davud

 

21) Şaban’ın gözlerine bakarken korktuğu ama seslerinden fazla korkmadığı yaratıkların adı nedir?

A) Con

B) Cun

C) Yun

D) Zun

 

22) Şaban yaratıkların yaşadığı cam yerlerin erimesini ne ile önlemiştir?

A) Tabanca ile

B) Bomba ile

C) Battaniye ile

D) Balta ile

 

23) Mabah’ın Medine’ye girer girmez ilk gördüğü şey nedir?

A) Hurma ağaçları

B) Elma ağaçları

C) İncir ağaçları

D) Deve kervanları


 

24) Mabah neyden sonra sonra kelime şehadet getirdi ve Müslüman oldu?

A) Babasını ikna ettikten sonra

B) Kölesinden kurtulduktan sonra

C) Hz Muhammed’in sırtındaki Peygamberlik mührünü gördükten sonra

D) Rüyasından sonra

 

25) Mabah Müslüman olduktan sonra ismi ne olarak  değişmiştir?

 A) Talha Bin Ubeydullah

B) Selman-ı Farisi

C)  Zübeyr Bin Avvam

D) Said Bin Zeyd

 

26) Şaban bir anda kendini hangi camiide buldu?

A) Çamlıca Camii

B) Çamlıca Camii

C) Eyüp Sultan Camii

D) Ayasofya Camii

 

27) Şaban’ın yaratık olarak gördüğü hastalığın adı nedir?

A) Koronavirüs

B) Sars virüsü

C) Veba

D) Verem

 

28) Aşağıdakilerden hangisi kitaba göre  insanların yapmaması gereken şeylerden biridir?

A) Dünyayı kirletmemek

B) İsraf etmemek

C) Cimri olmak

D) Dedikodu yapmamak

 

29)  Şaban’ın yardımına muhtaç olan kişi kimmiş?

A) Annesi

B) Babası

C) Dedesi

D) Şaban’ın kendisi

 

30) Tuhaflıklar Asansörü adlı kitabın yazarı kimdir?

A) Ayşe Sevim

B) Miyase Sertbarut

C) Tarık Uslu

D) Şermin Yaşar

 

Cevaplar:

1. b  2. c  3.a  4.b  5.a  6.d  7.d  8.a  9.a  10.b  11.b  12.c  13.d   14.d  15.a  16.a  17.a  18.b  19.a  20.c  21.b  22.c   23.a   24.d  25.b  26.d  27.c  28.c  29.d  30.a

Petey Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

Petey Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları


1) Petey  dünyaya geldiğinde rahatsızlığı neydi?

A) Beyin felçli bir çocuk

B) Lösemi hastası bir çocuk

C) Görme engelli bir çocuk

D) İşitme engelli bir çocuk

 

2) Aşağıdakilerden hangisi Petey'in özelliklerinden biri değildir?

A) Bacakları ve kolları çarpık çurpuktu.

B) Bakışları garipti.

C) Dili yamuk yumuk

D) Normal sağlıklı bir bebek

 

3)  Ailesi Petey'i neden akıl hastanesine yatırmıştır?

A) Petey’i sevmedikleri için

B) Toplumun Petey’e bakışlarından rahatsız oldukları için

C) Petey’in akıl sağlığı yerinde olmadığı için

D) Petey’i çirkin buldukları için

 

4)Kaderin Petey'e oynadığı acımasız oyun nedir?

A) Petey’in toplum tarafından dışlanması

B) Petey ile herkesin dalga geçmesi

C) Petey’in zekasının çok düşük olması

D) Doktor tarafından Petey’e yanlış teşhis konulması

 

5) Petey’in spastik özürlü olmadığını, onun her şeyi anlayabildiğini fark eden hastanedeki hizmetlinin adı nedir?

A) Isebella

B)  Esteban

C) Sophie

D)Lily


 

6) Petey akıl hastanesinin çocuk bölümünde kaç yıl kalır?

A) 8

B) 10

C) 12

D) 13

 

7) Başhemşire tarafından hastabakıcı kadın neden kovulmuştur?

A) Petey’in spastik özürlü olmadığını söylediği için

B) Petey’e ait paraları çaldığı için

C) Petey’e şiddet uyguladığı için

D) Petey’i kaçırmaya çalıştığı için

 

8) Petey’in yetişkinler bölümünde tanışıp çok sıkı arkadaş olduğu çocuğun adı  nedir?

A) Abel

B) Benjamin

C) Calvin

D) Gregor

 

9) Ailesi Petey’i kaç yaşındayken terk etmiştir?

A) 6 aylıkken

B) 1 yaş

C) 2 yaş

D) 3 yaş


 

10)  Petey kitabının yazarı kimdir?

A) Franz Kafka

B) Ben Mikaelsen

C) David Markson

D)Harper Lee

 

11) Petey bir daha kimseyle arkadaşlık kurmak istememiştir. Bunun nedeni nedir?

A) En yakın arkadaşı ona ihanet etmiştir.

B) Aşık olduğu kadın görevi gereği başka yere gitmiştir.

C) Sevdikleri tek tek yanından ayrıldığı için

D) Bencil ve kötümser biri olduğu için

 

 

12) Petey kitabında verilmek istenen mesaj nedir?

A) Bencil olup sadece ve sadece kendini düşünmek

B) İnsanlara asla güvenmemek ve onlarla bir daha arkadaşlık kurmamak

C) Zorluklar karşısında mücadele etmek bir işe yaramaz.

D) Zorluklara rağmen hayattan umudunu kesmemek, azimli olmak  ve  her ne olursa olsun yaşama sevincini korumak.

 

13) Oyuncak tabanca ve kılıfı kimler için özel bir anı olarak kalmıştır?

A) Petey ve hastabakıcı

B) Petey ve Calvin

C) Petey ve babası

D) Petey ve doktoru

 

 

14) Petey yetişkinler koğuşunda yaşamaya başladıktan sonra hangi hayvanlar ile arkadaş olmuştur?

A) Kedi

B) Tavşan

C) Örümcek

D) Fare

 

15) Petey ve Calvin’nin en sevdikleri oyunun adı nedir?

A) Kovboyculuk

B) Futbol

C) Basketbol

D) Saklambaç

 

16) Petey hastalandığı zaman  Trevor aralarındaki  yakınlığı nasıl ifade etmiştir?

A) Büyükbaba- torun

B) Abi- kardeş

C) Oğul- Baba

D) Arkadaş

 

17) Ağıdakilerden hangisi Petey’in kişisel özelliklerinden biri değildir?

A) Sevmeyi, ilgi görmeyi, sevilmeyi çok severdi.

B) İnsanlara tepeden bakar ve hepsinden nefret ederdi.

C) Her şeye rağmen hayattan zevk alıyor ve çevresindekilere örnek oluyordu.

D) Duygusal biridir.

 

 Cevaplar:

1. a   2. d  3.b  4.d  5. b  6.c   7. a  8. c  9.c  10.b  11.c  12. d   13. b   14. d  15. a  16.a  17. b

 

Ada, Deniz, Define, Gemi, Fırtına, Mücadele Kelimeleri İle İlgili Hikaye

 

Ada, Deniz, Define, Gemi, Fırtına, Mücadele Kelimeleri İle İlgili Hikaye


Bir grup genç akşamdan konuşmuşlar, anlaşmışlar ve yarın sabah erkenden denize açılacakları konusunda hemfikir olmuşlardı. Bu gençler çok  arkadaşlardı, Yunus, Melih, Batu ve Ahmet küçüklüğünden birbirlerini tanır, sever ve korurlardı. Dördü de büyüdüğü zaman balıkçı olmuşlardı. Karadeniz’de yaşayan gençler çok mutluydular. Çünkü onlar deniz ile iç içe olmayı seviyorlardı. Yarın sabah olunca gemiye binip define bulmaya gideceklerdi. Define bulma hayallerinden asla vazgeçmiyorlardı.


Akşam erkenden yatan gençler sabah denizde buluştular. Gemiye atlayıp define bulmak için yola çıktılar. Yıllardır define bulma hayali ile yaşayan gençler gemiye bindiler. Gemi ilk başlarda hiç sıkıntı yaşamadan ilerliyordu ama ansızın çıkan rüzgar genç adamları çok korkuttu. Hemen geminin yönünü eski haline getirmeye çalıştılar ve rüzgar dinmek bilmiyordu ve deniz bir coşup bir iniyordu. Bir anda esen rüzgar kıyıya çarptı ve gemi yerle bir oldu. Yunus, Melih, Batu ve Ahmet gemiden canlarını zor kurtardılar. O kadar mücadele etmelerine rağmen gemiyi ne yazık ki paramparça olmuştu. Kıyaya çarpan gemiden ne kurtarabildilerse hemen alıp denizden çabucak uzaklaştılar. Hiç bilmedikleri bir adaya düşmüşlerdi. Define hayali yalan olmuş, gençler umutsuzluk için adada nasıl yaşayacaklarını düşünmeye başlamışlardı. 


Orman meyveleri ile karınlarını doyuruyorlar, bazen geyik avlıyorlar ve günler böylece geçiyordu.  Ağaç dallarından kendilerine korunaklı ev yapmışlardı ama yine de içleri rahat etmiyordu çok korkuyorlardı. Akşam olmuştu, Çeşitli hayvan sesleri geliyor ve gençler korkuyordu. Gençler eve gelmediği için aileleri bu durumu hemen polise bildirdiler. Bütün polis ekipleri kaybolan gençlerin bulunması için haberdar edildi. 


Daha sonra gençlerin olduğu adada yanan ateşi gören pilot ve ekibi oraya helikopterle iniverdi ve gençler adada kalmaktan kurtuldular ve balıkçı olarak kalmaya devam ettiler. Boş hayallerin peşinden gitmediler. Hayatını kurtaran ekiplere teşekkür eden gençler artık daha mutluydular. Çünkü yaşadıkları korkunç bir kazaydı. Adada  vahşi hayvanlara yem olabilirlerdi ve daha birçok kötü olay yaşayabilirlerdi. Kurtuldukları için mutluydular. Bir daha boş amaçlar peşinde koşmadılar. Çünkü hiçbir şey insanın canından daha kıymetli değildi.

Dünya, İsmail, İzel, Arda, Emine, Üniversite, Köy Kelimeleri İle İlgili Hikaye

 

Dünya, İsmail, İzel, Arda, Emine, Üniversite, Köy Kelimeleri İle İlgili Hikaye

 

İsmail, Arda, İzel ve Emine bu yıl aynı şehrin üniversitesini kazanmış ve aynı bölümde, aynı sınıflara düşmüşlerdi.  Bu dört kafadar arkadaşlar aynı köyde doğup büyüyen yakın arkadaşlar, kardeş gibi büyümüşler ve birlikte çalışarak bu yıl Tıp Fakültesini kazanmışlardı. Dünya onların olmuştu, çok mutlu olmuşlardı çünkü. Dördünün de ailesinin maddi durumu olmayan çocuklar ailelerinin durumunu görmüşler ve her hafta bir ailede toplanarak üniversite sınavına çok iyi hazırlanmışlar ve en sonunda Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesini kazanmışlardı. Aynı sınıfta okuyan çocuklar orada da kendilerini belli etmişler ve başarılı olmuşlardı. 


İsmail, Arda, İzel ve Emine yedi yıllık eğitim sürecinin sonucunda doktor olmuşlar ve daha sonra  her birinin tayini farklı memleketlere çıkmıştı. Gençlerin  yaşadığı köy olan Şenyurt köyünde şenlik düzenlenmişti. Çünkü ilk defa bir köyden doktor çıkmış, üstelik dört doktor birden çıkmıştı. Bunun için köylüler şenlik düzenlediler, kurban kesitler ve dört kafadarı da davet ettiler.


 Aileleri onlar ile gurur duymuş köylüleri, onlar ile gurur duymuş, Sivas halkı onlarla gurur duymuştu. Kafadarların dördü de iyi bir doktor olmuş ve başarılı işlere imza atmışlardır. Onlar doktor olduktan sonra maddi durumu olmayan ve başarılı olan öğrencilere bursu vermişler, hem iyi insan hem de iyi doktor olarak mutlu bir şekilde yaşamlarına devam etmişlerdir.

Kudüs İle İlgili Şiir Örnekleri

 

Kudüs İle İlgili Şiir Örnekleri


Kudüs şehri Filistin'in orta bölgesinde bulunmaktadır. Şehir Doğu ve Batı olarak iki kısımdan oluşur. Şehrin asıl kısmı Doğu Kudüs (eski Kudüs) tür. Kudüs ile ilgili şiir örnekleri şunlardır:

1)  Kudüs’çe

Ana Kudüs, ata Kudüs.

Yar Kudüs, ar Kudüs.

Âh Kudüs, vah Kudüs.

Gel Kudüs, el Kudüs.

El Kudüs, yel Kudüs.

Elin Kudüs, adın Kudüs, yadın Kudüs.

Dert Kudüs, dertdaş Kudüs.

Üz Kudüs, üzgün Kudüs, üzen Kudüs, üzülen Kudüs.

Yar Kudüs, yara Kudüs, yaran Kudüs, yaralı Kudüs, yaralanan

Kudüs, yaralayan Kudüs.

Üs Kudüs, düş Kudüs, düş Kudüs, düşen Kudüs, düşüren Kudüs,

düşünen Kudüs.

Üs Kudüs, üşü Kudüs, üşüyen Kudüs.

Yel Kudüs, yol Kudüs, ol Kudüs.

Yel Kudüs, sel Kudüs, sil Kudüs, bil Kudüs.

Başı duman derdi yaman Kudüs,

Gam Kudüs, gel Kudüs, gül Kudüs.

Diş Kudüs, deş Kudüs, daş Kudüs, aş Kudüs.

Sen Kudüs, san Kudüs, şan Kudüs.

Sen Kudüs, ben Kudüs, biz Kudüs.

İz Kudüs, üz Kudüs, yüz Kudüs.

Sez Kudüs, az Kudüs, yaz Kudüs.

Diz Kudüs, dik Kudüs, dimdik Kudüs.

Ağlayan Kudüs, ağlatan Kudüs, aklayan Kudüs, aklatan Kudüs.

Ağ Kudüs, çağ Kudüs, çığ Kudüs.

Çağı Kudüs, çağın Kudüs, çağır Kudüs.

An Kudüs, Anka Kudüs, Anka-ra Kudüs.

Kudüs, Kudüs’tan, Kudüs’tanbul.

Kudüs, küdes, kodes.

As Kudüs, yas Kudüs.

Kudüs, kadeş, kardeş.

Dem Kudüs, hemdem Kudüs, gamdem Kudüs, her dem Kudüs.

Sor Kudüs, ser Kudüs, sır Kudüs.

Kar Kudüs, karda Kudüs, kardaş Kudüs.

Sırdaş Kudüs, derttaş Kudüs, yoldaş Kudüs, hâldaş Kudüs.

On Kudüs, an Kudüs, en Kudüs.

Öz Kudüs, göz Kudüs, söz Kudüs.

Bak Kudüs, çak Kudüs, yak Kudüs.

Ak Kudüs, ok Kudüs, çok Kudüs.

İz Kudüs, biz Kudüs, bir Kudüs. (Fahri Tuna)

 

 

2)  Filistinli Enes’in Dersi

Enes’in parmakları tankın altında,

Göğsüne bir gül gibi düşmüş sapankayası.

İdealini arkadaşlarına,

Ruhunu meleklere emanet etmiş.

Sıkı sıkıya tutuyor fırlatamadığı taşını.

Bunun için savaşır Filistinli çocuklar,

Seyrederek Enes’in nâşını…

Enes’in dudağında kan vardı,

Gözlerinde ışık.

Bin not düşmüş gömleğinin cebine;

“Şehitler ölmez, bilirsin anacağım,

Onlar zaferlerini kanla örtsünler,

Zehir etsinler ekmeğini, aşını,

Ayaklarımın altında medeniyetin dişleri,

İnsanlık benim kanımda kaybetti savaşını!..

Bilirim anne, ben bir defa öldüm,

Sen her gün ölürsün.

Ölme anne!

Yeni kardeşlerimi doğur.

Bu sapanı alsınlar elimden,

Bu bayrak yerde kalmayacak,

Onlar büyütecek direnmenin yaşını.

Kanım yastığım benim,

Sen üzerime yorgan yap gözyaşını!

Bu, savaş dersidir anacağım,

Okulu sokaklarımız,

Kalemi sapanımız,

Defteri yüreğimizdir,

Öğretmeni Peygamberim.

Ben bir küçücük, on yaşında neferim,

Ben sınıfta kalmadım anne!

Rabbim takdirname verdi bana,

Nurumu şahit yaptı cihana.

Usulca koy yüreğime başını,

Sen de gölgesinde rahat uyuman için,

Bayrağıma gönder yap mezarımın taşını!..”(Muhsin İlyas Subaşı.)

 

 

3) Mescid-i Aksa

Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde

Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu

Varıp eşiğine alnımı koydum

Sanki bir yeraltı nehr çağlıyordu

Gözlerim yollarda bekler dururum

Nerde kardeşlerin diyordu bir ses

İlk Kıblesi benim ulu Nebi’nin

Unuttu mu bunu acaba herkes

Burak dolanırdı yörelerimde

Miraca yol veren hız üssü idim

Kutsallığım belli şehir ismimden

Her yana nur saçan bir kürsü idim

Hani o günler ki binlerce mü’min

Tek yürek halinde bana koşardı

Hemşehrim nebiler hatırı için

Cevaba erişen dualar vardı

Şimdi kimsecikler varmaz yanıma

Mü’minden yoksunum tek ve tenhayım

Rüzgarlar silemez gözyaşlarımı

Çöllerde kayıp bir yetim vâhayım

Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde

Götür Müslümana selâm diyordu

Dayanamıyorum bu ayrılığa

Kucaklasın beni İslam diyordu. (Mehmet Akif İnan)

 

4) Kudüs ( Nazir Kabbani)

 

 Ağladım tükendi gözyaşım ağladım
Ağladım mumlar bitti
Ağladım namaz kıldım
Bitirdi beni vardığım rükûlar
Sende Muhammed’i Yesuğ’u aradım
Ey Kudüs Ey peygamberler kokusu
Ey yerin göklere en yakın avlusu
Ey Kudüs ey yolların ışığı
Ey parmaklarını yakan güzel çocuk
Ey Peygamber’in geçtiği gölgeli ova
Hüzünlü gözlerinle ey kentlerin incisi
Acıdır cadde taşları
Acıdır müezzin sesleri

Ey Kudüs ey kentlerin acılısı
Ey göz kapakları arasında kabaran büyük
gözyaşı damlası
Kim durdurur düşmanları
Sana karşı ey dinlerin gerdanlığı
Kim siler kanları duvar taşlarından
İncil’i kim kurtarır
Kur’an’ı kim kurtarır
Kim kurtarır İsa’yı İsa’yı öldürenlerden
İnsanı kim kurtarır
Ey Kudüs ey kentim
Ey Kudüs ey sevgilim
Yarın çiçek açacak limon ağaçları
Açılıyor yeşil sümbüller zeytinler
Gülüyor gözler
Dönüyor giden güvercinler gene
Tertemiz masmavi göklere

 

5)  Alınyazısı Saati (Sezai Karakoç)


Ve Kudüs şehri. Artık yer şehri, toprak şehri.
Bakır yaprakların, çelik gövdelerin, acımasız yüreklerin.
Demir köklerin, tunçtan ve uranyumdan dalların.
Kurşundan çiçeklerin şehri.
Gülle kusuyor ana rahmi
Bomba parçalıyor beynini bebeğin.
Tanklar saldırıyor evlere bir anda ev yok tank var
Uçak var gök yok utanç var
Ve kime karşı bütün bunlar
Masum insanlara karşı
Binlerce yıl oturdukları yurtta kalmak isteyenlere karşı
Ve kim tarafından bütün bunlar
Roma’nın, Babil’in, Asur’un ve Firavunların
Ve nice milletlerin zulmünü görenler tarafından
Zalime olan öcünü mazlûmdan almak
Zalim olmak ve en zalim olmak
Ve artık ne İbrahim ne Yakup ve ne Musa var
Tersinden okunan Tevrat hükümleri
Karaya boyanmış Mezmurlar.

Saygı İle İlgili Özdeyişler

 

Saygı İle İlgili Özdeyişler

Saygının olduğu insanı olduğu gibi kabul etme vardır. Yani hoşgörü vardır. Hoşgörü de insanları birbirine yaklaştırır ve aradaki soğuk ve kalın duvarları yıkar geçer. Saygı olursa zamanla sevgi de olabilir. Bunun için her zaman nezaket sahibi, saygılı kimseler olmalıyız.

Saygı ile ilgili özdeyişler şunlardır:

“Saygılı evlat, iyi koca olur.” Olive Bol Smih

“Kendine saygı disiplinin meyvesidir; insanın kendisine hayır demesiyle artar. “-A. Herschel

“Ona saygı duyardım ki, bu sevgiden daha güçlü bir histir.” -David Baldacci.

“Fırtınanın gücü ne olursa olsun, eğer yağmura saygın varsa, seni bekleyen bir gök kuşağı mutlaka vardır.”  Alfred Capus.

“Yenenler kanunlara yenilenlerden fazla saygı gösterirlerse, devletin selameti ve geleceği sağlanmış olur.” - Platon

“Kimse kimseyi sevmek zorunda değildir, ama hepimiz birbirimize saygı duymak zorundayız.” Jose Saramago.

“Saygı, içinde sevgi olmayan bir boşluğu doldurmak için yaratılmıştır.”  Lev Tolstoy


Eğer sen, başkalarından kendine saygı beklersen bu onlar için büyük bir şeydir. Sadece kendine saygı duyabilirsen diğerleri de sana saygı duymaya mecbur kalır. “ Dostoyevski

“Çevrenizin saygısını paranızla değil, bilgeliğinizle kazanırsınız.” Muhammed Bozdağ.

“Anlayışsız bir adam kendisine saygı duyabilir mi hiç?”  Dostoyevski.

“İnsan, babasına borçlu olduğu saygıyı ancak baba olduğu zaman duyar.”  Goethe

“Hiç kimse kollarında bir çocuk tutan anne kadar muhterem ve saygıdeğer değildir." Zana Muhsen

“Yerleri süpürüyor veya tavan boyuyor olsanız dahi, bunu dünyadaki herkesten daha iyi yapın. Saygı satın alınmaz, kazanılır”. Michael Jackson.

“Yaşlılara saygı gösteren kimseye, ihtiyarladığı zaman, Allah Teala, saygı gösterecek kimseler yaratır.”  Hadisi Şerif

“Edep sahibi, yediği tokadın sahibini aramaz, sebebini arar.”  Hz. Mevlana

“Bilgi bize güç verir, ancak saygıyı karakterinizle kazanırsız.”  Bruce Lee

“Sevgi, aşk, güven ve benzeri duygular, ancak ve ancak karşımızdakinin özgürlüğüne, bağımsızlığına ve özerk kişiliğine saygı duyulduğu zaman bir anlam ve bir değer kazanır.” Emre Kongar.

“Temiz ve yeni elbise giyiniz. Gittiğiniz yerlerde, ahlakınızla, sözlerinizle, İslam'ın vakarını, kıymetini gösterdiğiniz gibi, giyiminizle de saygı ve ilgi toplayınız." Abdulhakim Arvasi


İnsanların saygı ve şerefinin, itaat ve uyumunun kendinden maddeten değil, manen yüksek olanlar için gösterilmesi insan ruhunun gereklerindendir.  Mustafa Kemal Atatürk

“Saygısızla aynı hayatı paylaşmak, işkence çekmektir.” Muhammed Bozdağ.

"Ne zaman vaktin var?" dedi. Her zaman. Ona bu sözü söylemedim tabii. Her zaman vakti olanlara saygı duyulmaz.” Oğuz Atay.

“Bizi insan yapan saygı ve sevgimizdir.” Sebuhi Quluzade.

“İdeal insan; özel hayatında ciddi kendinden üstündekilere saygılı halkla ilişkilerinde iyiliksever vc adildir.” Confucius

“Kitaplar kendinize ve başkalarına saygı duymayı öğretecek, yüreği ve aklı, dünya ve insanlık sevgisiyle dolduracaktır.” Maksim Gorki.

“Edep ehli ilimden hali olmaz, edepsiz ilim okuyan alim olmaz.”  Yunus Emre.

“En insani davranış, bir insanın utanılacak duruma düşmesini önlemektir.” Nietsche.

“Saygı duyarım ilk önce insanların zamanına.” Özdemir Asaf.

“Nazik sözlerin söylenmesi çabuk ve kolay olabilir ama yankıları gerçekten sonsuzdur.”  Rahibe Teresa.

“Sevgi olmadan saygı, saygı olmadan sadakat olmaz. 3 katlı bina gibidir sadakat çökerse hepsi yıkılır.” Hz. Mevlana.


“Saygı istiyorsanız, önce kendinize saygı göstereceksiniz. Herkesten üstün değiliz ama kimseden de aşağı değiliz. Kendimizle iftihar edelim ki başkası da bize saygı göstersin.” Aziz Sancar.

“Dünya'nın bize saygı göstermesini istiyorsak, evvela biz kendi benliğimize ve milliyetimize bu saygıyı duyguda, düşüncede, bütün davranış ve tutumuzda göstermemiz gerekir.” Mustafa Kemal Atatürk.

“Kendine saygı disiplinin meyvesidir; insanın kendisine hayır demesiyle artar.”  A. Herschel.

“Karşılıklı saygı yoksa, mutluluk da yoktur.”  Sebuhi Quluzade