“Seni Seviyorum Demek Değil Ki Marifet, Önemli Olan O Kelimenin Tüm Sorumluluklarını Alabilmek.” Can Yücel’in Bu Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Seni Seviyorum Demek Değil Ki Marifet, Önemli Olan O  Kelimenin Tüm Sorumluluklarını Alabilmek.” Can Yücel’in Bu Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.



Sevmek, sevilmek, bir yere ait olma duygusu içinde olmak, saygı görmek, saygı gösterilmek dünyanın en güzel hisleri, en özel birikimleridir. Seni seviyorum demek değil ki marifet der sevgili Can Yücel. Önemli olan o kelimenin  tüm sorumluluklarını alabilmektir. Sevmek sadece sözle gerçekleşen bir eylem olmamalıdır. Bunu uygulamaya dökmek, bunu sanata dökmektir işin marifeti.
Sevmek öyle seni seviyorum, senin için ölüyorum deyip sonra en ufak bir zorlukta yarı yolda bırakmak değildir. Bu durum her şey için geçerlidir. İster sevgili olsun, ister eş, ister, evlat, ister ana , baba, ister arkadaş…vb.


 






 Sevmek;  sevmeye, sevilmeye, emek etmeye, zorluklara göğüs germektir. Hastalıkta, sağlıkta sevdiğinin yanında olup ben her koşulda seninleyim diyebilmektir. Sorumlulukları yerine getirmek,  yaşamın sorumluluklar  olunca daha güzel olduğunu, sevmenin zorluklarla birlikte daha da anlam kazandığını ve kalıcı olacağını bilmektir. Sevmek işi yürek ister. Sevmek işi insan olmak, insani duygulara sahip olmak ister.



 Empati kurabilmek, üzüldü mü, kırıldı mı, hata mı yaptım ona karşı diyerek ince düşünmek, gerçek sevdalı olmak gerekir. Yoksa herkes sever. Sevsin ne işe yarayacak ki? Sever sever durur ama uygulamaya dökülmeyen sevginin karşı tarafta bir değeri olmaz. Anlamını yitirir ve o sevgi zaman içinde körelir.  Gerçek sevgiler emek edilen sevgilerdir. Uğruna her şeyinizi feda edebilecek güzel kalpli ve güzel ahlaklı insanları bulup onunla bir ömür geçirmektir.

 

Sevmeyi elbette sadece sevgili ile sınırlayamayız.  Düşünün bir kere. Kimi insanlar dünyaya getirdiği çocuğunu  bırakın sevmeyi çocuktan kurtulmak için ona ne tür eziyetler yapmakta ve kendi bebeğini, kendi canından bir parçasını hayata bir sıfır yenik başlatmaktadır. Sevmek çocuklarınızı şiddetle eğitmek, ceza ile adam etmek değildir. Sevmek dünyaya getirmede vesile olduğunuz, size Allah’ın büyük mucizesi , değerli armağanı olan o çocukları korumak ve onlara  canı ciğerden bağlanmaktır. Çok güzel , örnek anne ve babalar vardır ve sevmenin hakkını da  gerçekten çocuklarına olan ilgisi ile , onlara verdiği kıymet ile gerçekten çok güzel göstermektedir.


 

İşte sevmek böyle ana ve babaların yaptığı iştir. Onu başkaları ile kıyaslamadan, sadece o olduğu için, çocuğum olduğu için, insan olduğu için onu sevebilmek , onun hayatta mutlu olabilmesi için uğraşmak ve  onu sevgi ile, alın teri ile büyütüp yaşama normal bir insan olarak katmaktır asıl sevgi.  Ya da sizi dünyaya getiren ana ve babalarına yaşlandığı zaman onları evinizde en iyi şekilde ağırlamak, onlara bakmak ve bir zaman onların sizi koşulsuz sevdiği gibi onları sevebilmek ve onların yapamadığı işleri yerine getirebilmek. Bu ve bunun gibi daha çok sayıda örnek verebiliriz. İşte bunlardır sevmek. Sorumluluk alabilmek,  hayata sevgi ile bakabilmek, hoşgörülü olmak, yokuş zor olsa da yolun sonuna kadar terimiz kaka gidip amacımıza ulaşmaktır sevmek.

Doğruluk ve Dürüstlük İle İlgili Atasözleri, Deyimler ve Anlamları

  Doğruluk ve Dürüstlük İle İlgili Atasözleri, Deyimler ve Anlamları


Dürüstlük, doğruluk, insanoğluna yakışan en değerli hazinedir. Dürüst insan özü sözü bir olan, kalbi ve beyni yalandan arındırılmış olan kimsedir. Dürüst insanlar onurlu kimselerdir. Üç beş kuruş fazla kazanacağım diye  çıkarları doğrultusunda hareket etmeyen, karakterlerinden ödün vermeyen, yalana asla başvurmayan kimselerdir. Doğru ve dürüst olan kimseler hayatları boyunca kimseye minnet eylemeyen, rızkı sadece Allah’tan isteyen insan gibi insanlardır.


Atalarımızın  doğruluk ve dürüstlük ile ilgili söylemiş olduğu sözler ve anlamları ise şunlardır:


* Doğru söz yemin istemez:  Söylenilen sözü doğruluğunda bir şüphe yoksa  söyleyen kişinin dürüst ve doğru olduğuna o kişi yemin etmeden de inanılır ve o kişiye güvenilir.  Yalan söyleyenler genelde yemine başvururlar, doğruyu söyleyen insanlar yemine ihtiyaç duymazlar.


* Doğru, Mevla’ sından başka kimseden korkmaz:  Gerçeklerden ayrılmayan, doğrudan yana olan kimseler  hiçbir şeyden korkmazlar.


*  Doğru söz acıdır.(acı gelir):  Kişinin doğru yolda olup olmadığını bilmesi ya da onun doğru yolda olup olmadığının ona söylenmesi kişiye acı gelir ve kişi hatalarını, yanlışlarını duymak istemez.


* Doğru sarsılır ama yıkılmaz:  Doğruluktan yana olan, gerçeklerden ayrılmayan kimseler bazen çevresi tarafından tepki ile karşılansa da yine ayakta dimdik durmaya devam eder ve sarsılmazlar. Doğrulukları anlaşılınca da böyle kimseler  yüceltilir. Çünkü onlar doğruluğa sevdalanmış kimseler olduğu için yaptığı işlerin doğru olduğu eninde sonunda anlaşılır.


* Doğruluk minarede kalmış,  onun da içi eğri: Herkesin doğru sandığı minarenin bile içi eğridir aslında. Yani her insanın bir noksan tarafı vardır bunu unutmamak gerekir.


* Doğru söyleyenin tepesi delik olur:   Doğru söyleyen insanlar doğruları sıkça dile getirdiği zaman, başkalarının eksikliklerini dile getirdiği zaman  çevresindeki insanlar azalmaya başlar. Toplum içinde düşman kazanılmış olur ve bu durum da zaman zaman dürüst olan insanların başına iş açabilir.


* Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar: Doğru söyleyen kimseler yaşadığı yerde her türlü kirli çamaşırları ortaya döktüğü zaman böyle insanlar o yöre tarafından sevilmez ve dışlanır. Yani doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar ve dürüst insanlar sevilmez.




* Adalet ile zulüm bir yerde barınmaz:   Adalet ve zulüm kavramları birbirinin zıttı olan kelimelerdir. Adaletin, doğruluğun, dürüstlüğün olduğu yerde zulüm olmaz. Zulmün olduğu yerde de adalet, doğruluk ve dürüstlükten eser kalmaz.


* Hak deyince akan sular durulur: Bir sorun çıktığı zaman  doğruluk, dürüstlük, tarafsızlık, hakkaniyet yolundan hareket edilirse kimsenin söyleyecek bir sözü, eleştirisi  olmaz. Yani kimse hakkımı arayım derdinde olmaz. Zaten hak eden kişiye hakkı verilmiştir. Hakkaniyetsiz kişinin de dürüstlüğe karşı bir itirazı olamaz.


* Doğrunun yardımcısı Allah’tır: Doğru söyleyen kimsenin tek yardımcısı Allah’tır. Çünkü Yüce Allah her zaman doğru olanların, dürüst olanların yanında olur.


* Doğru söyleyenin bir ayağı üzengide olsa gerek: Doğru sözlü olan kişi, bulunduğu yerden ayrılmaya hazır olmalıdır Çünkü doğru  söz söyleyenler, dürüstlükten yana olanlar sevilmeyen, istenmeyen kişi olacak, orada barınamayacaktır.


 *Doğru söz katarından belli olur: Bir sözün, bir eylemin  doğru olup olmadığı gelişinden, tutarlı olup olmamasından anlaşılır.


*Eski  düşman  dost olmaz, olsa da dürüst olmaz: İnsanlar arasındaki bazı düşmanlıklar  önemli sebeplere dayanabilir. Eskiden beri sürüp gelmiş olan bu düşmanlığı, dostluğa dönüştürmek hemen hemen olanaksızdır. Dışarıdan bakıldığında dost gibi görünen davranışlar  özünde düşmanca unsurlar taşıdığı için yine de tehlikelidir. Yani eski düşmanlara hemen inanmamalıyız  ve temkinli olmaya her zaman devam etmeliyiz.

 

Doğruluk ve dürüstlük ile ilgili deyimler:


Doğru doğru dosdoğru: En doğrusu anlamına gelir.


Alnı açık, yüzü ak:  Utanılacak bir durumu olmayan dürüst kimseler için kullanılır.


Doğru dürüst: Kusursuz, kimseye yanlışı olmayan kişiler için kullanılan deyimdir.


Doğruluk dost kapısı: Doğru ve dürüst olan kimseleri herkes dost olarak görür ve böyle kimselere de güven tam olur.


 Doğru bildiği yoldan ayrılmamak: Dürüst insanlar, doğruluktan yana olanlar bu yoldan asla şaşmazlar.


Ayrıca doğru çıkmak, doğru bulmak, eğri gemi doğru sefer,  doğru oturmak gibi çok sayıda deyimlerimiz vardır.

Yoksulluk İle İlgili Özlü Sözler

 Yoksulluk İle İlgili Özlü Sözler


 

Yoksulluk sadece maddi olarak bir şeyinin olmaması değil bir şeylere sahipken bile gözünün doymamasıdır. Öyle zengin insanlar vardır ki bir türlü paraya, şana, şöhrete doymamış ve kalbi sevgiden, merhametten uzak olan kimselerdir böyle kimseler. İnsan aklını iyi kullanmalı ve kimseye muhtaç olmamak için de çok çalışmalıdır. Kazandığı paralar ile yoksullara da yardım etmeli ve onların da bir işi olması için elinden gelen fedakarlığı gösterilmelidir. Asıl zenginlik kalp zenginliğidir. Asıl zenginlik göz tokluğudur.

“Ben her zaman şuna inanmışımdır her birimiz hiç olmazsa yoksulluğun bir parçasını sona erdirebilmek için az da olsa bir şeyler yapabiliriz.”  Albert Schweltzer

        

“Borçlar düşüncelerle ödenmez. “ Balzac.



“Mal mülk arttıkça istekler de artar. Kişi sahip olduklarının zevkine varacağına henüz sahip olmadıklarının özlemini duyar. E. Debs


“Fakire yardım eden Tanrı’ya borç para vermiş gibidir. “ Alfred Vigny.


“Hiçbir iyi adam birden zengin olmamıştır. “ Publius Cyrus.


“Kimsenin zenginliği sana bir değer kazandırmaz. “ Francis Bacon.


“Dünyanın en zengini tutumunu bilen en yoksulu cimri olan insandır.”  Chamfort.


“Paranın öldürdüğü ruh kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır.”  Walter Scott


“Aza sahip olan değil sürekli daha fazlasını isteyen fakirdir.”  Seneca.


“Zengin çok mala sahip olana değil kalbi zengin olana denir. “ Hadis-i Şerif


“Milletlerin zenginliği ipek pamuk ya da altın değil insandır.”  Richar Hovey.


“Çok az şeye sahip olan insan değil asıl çok şeyin özlemini çeken insan fakirdir. “ Seneca.


“Zenginin acısı ile yoksulun sefaleti birbirinden o kadar farklıdır ki… Jean Jacques Rousseau


“Bir adamı zengin yapan kalbidir. Zenginliği nelere sahip olduğu değil kim olduğudur.”  Henry Beecher.


“Diş ağrısı çekenler dişleri sağlam olanları,  yoksulluk çekenler çok parası olanları mutlu sanır. George Bernard Shaw


“Eğer özgür bir toplum sayıca daha çok olan yoksullara yardım edemezse sayıca az olan zenginleri de kurtaramaz. “ John F. Kennedy


“Ben zengin diye elindekiyle yetinmesini bilen ve kimseye boyun eğmeyen tok gözlü kişiye derim. “ S. Howe.


“Bir ülkede akıl ve sanattan çok servete değer verilirse bilinmelidir ki orada keseler şişmiş kafalar boşalmıştır.” Büyük Frederik

 

“Kendi Yolunda Yanlış Gitmek, Başkasının Yolunda Doğru Gitmekten İyidir.” Dostoyevski’nin Bu Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Kendi Yolunda Yanlış Gitmek, Başkasının Yolunda Doğru Gitmekten İyidir.” Dostoyevski’nin Bu Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.



Hayat,  yaşadığımız iyi  ve kötü anılar ile ilgili yaşanması gereken bir bütündür. İnsan kendisine verilen aklın kıymetini bilmeli ve kendi aklı ile hareket ederek öğreneceği işler ile ilgili deneyim sahibi olmalıdır. İşlerimizi, sorumluluklarımızı başka birine yaptırdığımız zaman bir zaman sonra kendi aklımızı kullanmamaya başlarız. Bunun sonucunda da hep biri ya da birilerine bağlı oluruz.  Kendi yolunda yanlış gitmek, başkasının yolunda doğru gitmekten iyidir der Dostoyevski. Gerçekten de insan kendi yaşamını kendi elleri ile, kendi, düşüncesi ve kendi girişimleri ile düzenlenmelidir. Yanlış mı yaptık ben bu yanlışı kendim yaptım diyerek onun doğrusunu da yine kendimizi yapmalıyız. 




Kendi aklımız ile yapmadığımız, başkasının aklı ile yaptığımız işler bizlerin kontrolünde olan bir şey değildir. Başkalarını hayatımıza müdahale ettirme noktasına getirdiğimiz zaman, işte o zaman kendimize değer vermemiş oluruz, kendimize güvenmemiş oluruz, kendimizle barışık olmamış oluruz ve bunun sonucunda da kendimize olan özsaygımızı da kaybetmiş oluruz. Oysa insan akıllı bir varlıktır. Yanlışlarım ile, doğrularım ile, yaptıklarım, yapmak istediklerim ve yapacaklarımla ben bir bütünüm ve tüm sorumluluk da benim tekelimde olduğu zaman kendimi iyi hissediyorum diyorsanız işte o zaman kendini seven ve kendine güvenen bir kişi olmuşsunuz demektir. 



Devamlı başkasının aklı ile hareket eden insan kendi iradesini bir zaman sonra kaybeder. Bağımlı olduğu kişiler yaşama veda ettikleri zaman  işte o zaman böyle insanlar hayat ile baş başa kalacak ve yaptığı büyük yanlışın farkına varacaktır ama iş işten geçmiş olacaktır. Başkalarının yaptığı şeyler doğru olabilir. Önemli olan bizim kendi doğrumuzu bulmamız ve bunu deneyimlememiz gerekir. O mutluluğu, o başarıyı kendimiz yakalamalıyız ve kendi irademizi ön plana koymalıyız ki yaşamımızı bir başkası değil kendimiz yönetmiş olsun.

Özgüven İle İlgili Özlü Sözler

 Özgüven İle İlgili Özlü Sözler


Özgüven, kişinin,  kendisine yönelik  olumlu ve iyi  duygular geliştirmesi sonucu kendini iyi hissetmesidir. Bu iyi hissetme sonucunda kendisiyle ve çevresindeki kişilerle barışık olması demektir. Kişinin cesaretli olması, kendine güven duyması gibi anlamlara gelir. İnsan olarak hayatımızda zaferler de olabilir, yenilgiler de  . Tıpkı ülkelerin olduğu gibi. Önemli olan hayata yeniden başlamasını bilmek ve özgüven sahibi olabilmektir. 


Özgüvenli insanlar yaşama tutku ile bağlanan, girişimci kimselerdir. Bizler kendimize güvenmeli ve özgüvenli bir bireyler olmalıyız. Özgüvenimiz yerinde olduğu zaman kendimizle daha barışık oluruz ve daha mutlu oluruz. Özgüveni yüksek olan bireyler bahane üretmeyen, herkesi memnun etmekle uğraşmayan, kendilerini başkalarıyla kıyaslamayan, insanları yargılamayan, başkalarının olumsuz düşüncelerinden etkilenmeyen, hayatın gerçeklerini görmezden gelmeyen kimselerdir.




Özgüven ile ilgili özlü sözler şunlardır:

“İnsanın yapabileceği en büyük fenalık, kendisine olan güvenini kaybetmesidir.“ Richard Benedici


“Sen izin vermediğin sürece hiç kimse seni aşağı göremez. “ Franklin D. Roosevelt


“Bu hayatta tek ihtiyacınız, kendinize olan güveniniz ve ret edebilme yeteneğinizdir.” Mark Twain


“Kendine güven, aklın kesin bir inanç ve güvenle büyük ve gurur verici işlerde kullanımıdır.  Cicero


“Kendi yolunda yanlış gitmek başkasının yolunda doğru gitmekten iyidir.” Dostoyevski.


“Siz kendinize inanın, başkaları size inanacaktır.”  Tacitus.


“İnsanın kendi kendini fethetmesi zaferlerin en büyüğüdür.”  Eflatun


“İnsanın kendine güveni, büyük işlere girişmenin ilk şartıdır.” Samuel Johnson.


“Benim tüm öğretim şudur: Kendini kabul et, kendini sev ve kendi kutla!”  Osho.


“Özsaygı ve kendine güven, disiplinli çalışmanın meyvesidir.”  Abraham Hesce.


“Hayatınızın hikayesini yazarken, kalemi başkasının tutmasına izin vermeyin.”  Harley Davidson


“Siz, başarılarınızı çekemeyenlerden uzak durun. Böyle insanlar, basittirler. Değerli ve bilinçli insanlar, başarılı kişilere sürekli destek ve yardımcı olurlar. “ Mark Twain


“Bu hayatta tek ihtiyacınız, kendinize olan güveniniz ve ret edebilme yeteneğinizdir.”  Mark Twain.


“Kendim olduğum için asla özür dilemem. Asıl siz benim başkası olmamı istediğiniz için özür dilemelisiniz.” Michael Carini


“Kendine güven kazanmanın biricik yolu, başarısızlığa yer vermeyecek derecede bir şeye iyi hazırlanmaktır.”  Lockwood Thorpe


“Başkalarının senin hakkında ne düşündükleri konusunda endişe duyduğun sürece, onlar senin sahibindir!”  Neale Donald Walsch


“Cesur olup kendine güvenmek; konuşurken sükûnet içinde vuzuh ile düşünmek, herkesin sandığı derecede güç değildir.”  Dale Carnegie


“Sizin değerinizi başkaları ölçemez. Değerlisiniz; çünkü öyle olduğunu düşünüyorsunuz. Kendi değerinizi başkalarının ölçtüğünü düşündüğünüz an, o artık sizin değil, onların değeridir. “ Wayne W. Dyer.


“Kendine güveni olmak ve fedakarlığa katlanmak, insana kendi sarnıcından içmesini, kendi tatlı ekmeğini yemesini ve kendi mesaisiyle hayatını kazanmasını öğretir. Bu suretle de onun uhdesine verilen iyi şeyleri, dikkat ve itina ile yapmaya çalışmış olur.”  Francis Bacon.

 

.

“Siyasi, Askeri Zaferler Ne Kadar Büyük Olurlarsa Olsunlar, Ekonomik Zaferlerle Taçlandırılmazlarsa Meydana Gelen Zaferler Devamlı Olamaz, Az Zamanda Söner.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Siyasi, Askeri Zaferler Ne Kadar Büyük Olurlarsa Olsunlar, Ekonomik Zaferlerle Taçlandırılmazlarsa Meydana Gelen Zaferler Devamlı Olamaz, Az Zamanda Söner.”  Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, cumhuriyetimizin  kurucusu Gazi Mustafa Kemal, ülkesinin sadece siyasi alanda değil her alanda gelişmesi gerektiğine inanmıştır ve bunun için de azimle çalışmaya, ülkesini kalkındırmaya yaşamı yettiğince devam etmiştir. Ülkemiz işgal tehlikesi altında olduğu zamanlar vatanımızın ilk amacı ülkeyi, topraklarımızı korumak ve tam bağımsızlığımıza kavuşmaktır.






Savaşlar bittikten sonra, ülkemiz kurtarıldıktan sonra siyasi zafer tadılmış sıra ekonomik zafere gelmiştir. Bir ülke her ne kadar siyasi anlamda zafere ulaşırsa ulaşsın o zafer ekonomi ile taçlanmadıkça oluşan zaferin hiçbir anlamı olmaz ayrıca da  tam bağımsız da olmuş sayılamayız demiştir Mustafa Kemal. Elbette siyasi zaferler olsun fakat bunun yanında ülkemiz ekonomik anlamda da gelişmiş olsun. Başka ülkelere muhtaç olmak yerine kendi yerli malımızı üretmek, ithalatı azaltıp ihracata yoğunlaşmak Türkiye  Cumhuriyeti vatandaşlarının en büyük görevi olmalıdır. Vatanını gerçek anlamda seven bireyler vatanının ekonomik anlamda gelişmesi için çok çalışan, fedakarlık gösteren emektar kimselerdir. Vatan millet Sakarya  adından sadece lafta vatan sevgisi ne yazık ki ülke için bir fayda sağlamaz. 



Hem vatan millet Sakarya şiirlerini okuyup hem o okuduğumuz bu güzel şiirleri uygulamaya geçirdiğimiz zaman, ülkemizin ekonomisine katkı sağladığımız zaman işte o zaman vatansever olmuş oluruz. Bunun için de çok çalışmalıyız, gece gündüz demeden, yorulmak nedir bilmeden vatanımı için çalışmalıyız ve ülkemizi her anlamda geliştirmeli, kalkındırmalı ve çağdaş uygarlıklar, bilim uygarlığı, ilim uygarlığı ülkesine dönüştürmeliyiz.

Atatürk’ün Ekonomi İle İlgili Sözleri

 Atatürk’ün Ekonomi İle  İlgili Sözleri


 

 Mustafa Kemal ülkesinin her alanda gelişmesi için hayatı boyunca çok çalışmıştır. Eğitim alanında, siyasi alanda, kültürel anlamda, ekonomik anlamda güçlü olmayan milletin kısa zamanda dağılacağını ve yok olabileceğini ifade etmiştir. Bir ülkeyi başka ülkelere bağlı olmaktan kurtaran şey ise ekonomik bağımsızlık ve  ülke ekonomisinin gelişmiş olmadır. Ekonomisi gelişmiş olan ülkeler başka milletlere muhtaç olmazlar ve ülke insanları da refah bir hayat sürer.

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün ekonomi ile ilgili söylemiş olduğu sözler şunlardır:

 

“Yeni Türkiye Devleti temellerini süngüyle değil, süngünün de dayandığı ekonomi ile kuracaktır. Yeni Türkiye Devleti cihangir bir devlet olmayacaktır. Fakat yeni Türkiye Devleti bir ekonomi devleti olacaktır.”

 

“Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner.

 

“Ekonomik hayatın etkinlik ve canlılığı ancak ulaştırma vasıtalarının, yolların, demiryollarının, limanların durumu ve derecesiyle orantılıdır.”

 

“Ekonomisi zayıf bir ulus, yoksulluktan ve düşkünlükten kurtulamaz; güçlü bir uygarlığa, kalkınma ve mutluluğa kavuşamaz; toplumsal ve siyasal yıkımlardan kaçamaz.”




“Kapitülâsyonların Türk ulusu için ne derece nefret edilen bir şey olduğunu size tanımlayamam. Bunları diğer şekil ve isimler altında gizleyerek bize kabul ettirmeye başaracaklarını planlayan ve hayal edenler bu konuda pek çok aldanıyorlar. Çünkü Türkler kapitülâsyonların devamının kendilerini çok az zamanda ölüme götüreceğini çok iyi anlamışlardır.”


“Tam bağımsızlık, ancak mali bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca, o devletin bütün hayat ışıklarında bağımsızlık felç olur.”

 

“Ekonomisi zayıf bir millet fakirlik ve yoksulluktan kurtulamaz; toplumsal ve siyasi felâketlerden yakasını kurtaramaz”. (1924).

 

“Ekonomik kalkınma, Türkiye’nin özgür, bağımsız, daima daha kuvvetli, daima daha gönençli Türkiye ülküsünün belkemiğidir.

 

Tarih milletlerin yükselme ve alçalma sebeplerini ararken birçok siyasî askerî içtimaî sebepler bulmakta ve saymaktadır. Şüphe yok bütün bu sebepler içtimaî hâdiseler üzerinde tesir yaparlar. Fakat bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla yükselişiyle alçalışıyla alâkası olan münasebetli olan milletin iktisadiyatıdır. Tarihin ve tecrübelerin tespit ettiği bu hakikat bizim millî hayatımızda ve millî tarihimizde de tamamen belirir. Gerçekten Türk Tarihi tetkik olunursa bütün yükseliş ve alçalış sebeplerinin bir iktisat meselesinden başka bir şey olmadığı anlaşılır.” 1923

 

Fazla Bilinmeyen Deyim Ve Anlamları

 Fazla Bilinmeyen Deyim Ve Anlamları



 Lamı cimi yok: Başka yolu yok demek anlamına gelir.


 Papara yemek:  İyice azarlanmak


 Dört yanı deniz kesilmek: Tüm yardım umutlarını yitirmek


 Dümene bakma:  Çıkarını düşünmek


 Suvar gibi: Çok sağır anlamına gelir.


Düğün bizim, oyna kızım: Kendi işimizdir  en çok biz emek etmeliyiz. Başında torbası eksik: Kaba saba kimseler için kullanılan deyimdir.


Arapsaçına dönmek: İşlerin karmakarışık bir hal alması


Arkası alınmak: Bitirilmek







Arkası yufka: Arkasındaki kimseler, güvendiği  kimseler  güçlü değil.


Aşk etmek: Hızla vurmak


Bal alacak çiçeği bilmek: Menfaat sağlayacağı yeri bilmek


 Baston yutmuş gibi: Dik yürümek


 Balon uçurmak: Yalan haber yaymak anlamına gelir.


Baş aşağı gitmek: Sürekli  kötüleşmek


 Canı pek: Acılara dayanaklı kimseler için kullanılan bir deyimdir.


 Canlı cenaze: Çok zayıf kimseler için söylenilir.


Cemaziyelevvelini bilmek:  Birinin geçmişteki  kötü durumunu bilmek


Ciğer canlı: Çocuklarına çok düşkün kimseler için kullanılan bir deyimdir.


Çakaralmaz: Görünüşüne rağmen  işe yaramayan kimseler için kullanılan bir deyimdir.


Çapar çiçek çıkardı: İş zaten kötüydü daha da  kötü bir hal aldı.


 Çehre züğürdü: Çirkin yüzlü


Çatal yürekli: Hiçbir şeyden korkmayan.


Çok harman yeri dişlemiş: Deneyimli.


Dandini bebek: Bebek gibi avutulan kişiler için kullanılan bir deyimdir.


Deliğe girmek: Tutuklanmak


 Dışı hoca, içi baca: Kendini temiz gibi göstermesine rağmen kibirli olan kimseler için kullanılır.


Dip doruk: Baştan aşağıya


Eline, eteğine doğru: Namuslu olmak


 Gönül çekmek: Sevda içinde olmak.

Güven İle İlgili Atasözleri, Deyimler Ve Anlamları

 Güven İle İlgili Atasözleri, Deyimler Ve Anlamları 


 İnsan hayatı boyunca kendine güvenmeli, başkalarına güvenerek işini askıya almamalıdır. Hayatta herkes güvenilir kişiler olmayabilir. Onun işimizi önce kendimiz halletmeliyiz. Başkalarının bize güvenini de boşa çıkarmamalıyız.

 

Güven İle İlgili Atasözleri şunlardır:

 

* Güvenme varlığa, düşersin darlığa:  İnsan sahip olduğu malına güvenmemelidir. Günü geldiği zaman zor günler geçireceğimizi unutmadan paramızı ölçülü harcamalıyız.

* Ağaca dayanma çürür, insana güvenme ölür: İnsan kendine güvenmeli, başkalarına güvenerek işini heba etmemelidir . Nasıl ki dayandığımız ağaç günü gelince çürüyorsa güvendiğimiz insanlar da ölebilir. Onun için kendi işlerimizi kendimize güvenerek yapmalıyız.


*  Açma sırrını dostuna, dostunun dostu vardır o da söyler dostuna: Sır tek kişilik bir şeydir. Sırrımızı en yakın kimselere bile söylememeliyiz. En yakın gördüğümüz kişiler de kendi yakınlarına söyler ve o zaman sırrımız sır olmaktan çıkmış olur.


* Nefesine güvenen borazancıbaşı olur: İnsan başarabileceği işlere kalkışmalıdır. Kendinden eminse büyük işlere girişmelidir.


*  Güvenme dostuna, saman doldurur postuna:  Dost olarak bildiğimiz kimseler bize ihanet edebilirler, çeşitli fenalıklar yapabilirler. Bunun için dostlarımızı iyi seçmeliyiz ve dost seçiminde de dikkatli olmalıyız. Herkese güvenmemeliyiz.


 

Güven İle İlgili Deyimler ve Anlamları Şunlardır:

 

*  Güvendiği dağlara kar yağmak: (güvendiği dal elinde kalmak): Güvendiği kişi ya da şeyin işe yaramadığı anlaşılmak.


*güven vermek: Güvenilir bir kişi olduğu izlenimi bırakmak


* güven beslemek: Güven duygusu içinde olmak





* güvenceye bağlamak: garantiye almak, güvence altına almak


* bileğine güvenmek:  hünerine veya gücüne güvenmek


* güvence vermek: bir anlaşmada taraflardan biriyle ilgili olarak sorumluluğu yüklenmek, inanca vermek, teminat vermek, garanti vermek; 2) bir sorumluluk karşılığı olarak para vb. ortaya koymak, inanca vermek, teminat vermek, garanti vermek.


*  sırtından bıçaklamak: ihanet etmek, ihanete uğramak.


* kesesine güvenmek: parasına güvenmek.


* yumruğuna güvenmek:  İstediğini yaptırmak için yalnız fiziksel gücüne  dayanarak hareket etmek.


*  güvensizlik duymak: güvenmemek


* güveni sarsılmak:  güveni kalmamak

Cümlenin Ögeleri İle İlgili 10 Örnek Ve Çözümleri

 Cümlenin Ögeleri İle İlgili  10 Örnek Ve Çözümleri


1.  Eve geldiğimde annem ağlıyordu.


* "Ağlıyordu" kelimesi yüklemdir.

* "Ağlayan kim ya da kim ağlıyor?" sorusunu sorarız. Cevap: "annem", dolayısıyla özne olan kelime de "annem" kelimesidir.

* "Annem ne zaman ağlıyordu?" sorusuna ise "eve geldiğimde" cevabını veririz. "Eve geldiğinde" ifadesi ise zarf tümlecidir.


 




2) İnsanları çıkarları doğrultusunda  hareket ettiği zaman sevmiyorum.

* sevmiyorum: yüklem

*"Sevmeyen kim?" cevap: "ben" ben kelimesi ise cümlemizin öznesi olur.

* "Kimi sevmiyorum?": Neyi ve kimi sorularının cevabı olan "insanları" kelimesi de cümlemizin belirtili nesnesi olur.

* "İnsanları ne zaman sevmiyorum?" "Çıkarları doğrultusunda hareket ettiği zaman sevmiyorum". Dolayısıyla bu ifademiz de zarf tümleci olur.


 

3) Babam dedemden aldığı borç parayı yarın  köyde verecekmiş.

Yüklem: verecekmiş

"dedemden aldığı borç parayı verecek olan kim?" cevap: "babam" babam kelimesi ise öznedir.

"Babam neyi verecektir?" "dedemden aldığı  borç parayı" ifadesi de belirtili nesnedir.

"Babam dedemden aldığı borç parayı ne zaman verecekmiş?" cevap : "yarın" yarın kelimesi de zarf tümleci

"Babam dedemden aldığı borç parayı nerede verecekmiş?" cevap: "köyde" köyde kelimesi de dolaylı tümleçtir.


 

4. Ağaçlardaki meyvelerden tatmak beni mutlu eder.

mutlu eder: yüklem

"Beni mutlu eden nedir?" cevap: "ağaçlardaki meyvelerden tatmak" ifadesi öznedir.

"Ağaçlardaki meyvelerden tatmak kimi mutlu eder?" cevap: "beni" beni ifadesi de belirtili nesnedir.


 

5. En sevdiğim kardeşim Melek’tir.

Yüklem: Melek’tir.

"Melek kimdir?" cevap: "en sevdiğim kardeşim" ifadesi de özne olur.


 

6) Toplantı için öğretmenler odasına beni çağırdılar.

çağırdılar: yüklem

"çağıran kim?" cevap: "onlar" kelimesi gizli öznedir.

"kimi çağırdılar?": "beni" beni kelimesi belirtili nesnedir.

"beni nereye çağırdılar?": cevap: "öğretmenler odasına" öğretmenler odasına ifadesi dolaylı tümleç olur.

"Beni ne için, niçin çağırdılar?" cevap : "toplantı için" ifadesi de  zarf tümleci olur.


 

7.  Bilge insanlar, gösterişsiz bir yaşam sürerler.

Sürerler: yüklem

"Gösterişsiz yaşam süren kimlerdir?" cevap: "bilge insanlar" ifadesi özne olur.

"Bilge insanlar nasıl bir yaşam sürerler?" cevap: "gösterişsiz bir yaşam" ifadesi de zarf tümleci olur.


 

8) Bizi o akşam bırakıp gitmişti.

gitmişti : yüklem

giden kim? cevap: "o" dolayısıyla o ifadesi gizli özne olur.

"ne zaman gitmişti?" cevap: "o akşam" ifadesi olur. o akşam ifadesi de zarf tümleci  olur.

"nasıl gitmişti?" cevap: "bırakıp" ifadesi de zarf tümleci olur. 

 

9) Yemek yapmamak için, bin dereden su getiriyordu.

Bin dereden su getiriyordu: yüklem

"Bin dereden su getiren kim?" cevap: "o" ifadesi gizli özne olur.

"Niçin bin dereden su getiriyordu?": cevap: "yemek yapmamak için" ifadesi de zarf tümleci olur.


 

10.  Vatanını en çok seven , görevini en iyi yapandır.

Yüklem: görevini en iyi yapandır.

"Görevini en iyi yapan kim?" cevap: "vatanını en çok seven" ifadesi de özne olur.