Kavga, Savaş ve Kötülüğün Olmadığı Bir Dünya Konulu Konuşma

 

Kavga, Savaş ve Kötülüğün Olmadığı Bir Dünya Konulu Konuşma

 

Savaşların çıkmasının çeşitli nedenleri vardır. Sınır kavgaları, doymak ve bitmek bilmeyen hırs ve aç gözlülük,  üstünlük kurma, gözdağı verme, korku salma ve daha birçok sebep sayabiliriz. Savaş insanlığa  hiçbir zaman barış ve mutluluk getirmemiş, getirmeyecektir de. Onun için dünyada olan savaşlara dur denilmelidir. Bundan dolayı kültürler arası iletişim artırılmalı, savaşa hayır kampanyaları düzenlenmeli ve bilinçli insanların sayısı, gerçek anlamda eğitimli ve donanımlı insanların sayısı artırılmalıdır. İçinde sevgi, barış, dayanışma, merhamet duyguları olan çocuklar yetiştirilmelidir. Irkçılık yapılmamalı, küçük yaştaki çocukların kalbine nefret tohumları ekilmemelidir.

 

Sevgili dinleyiciler,

 

 Savaşların olmaması için dünyadaki her insanın taşın altına elini koyması gerekir ve bu cehalete, bu kan akıtmaya, bu zalimliğe son vermesi gerekir. Çocukların öldüğü ve öldürüldüğü bir dünyada hiç kimse masum değildir. Hiç kimsenin can güvenliği yoktur,  hiç kimse de sürdürülebilir barış ve refah içinde bu şekilde yaşayamaz. Onun için savaşlara dur denilmeli, savaşlar yok edilmeli ve insanlık yaşamalıdır.” Çocukları ürkütülmüş bir dünyanın denizi mavi olsa ne yazar olmasa ne.” der.” Cahit Zarifoğlu. Çocukların barış içinde, mutluluk içinde yaşaması için, o masum gözlerinin gülmesi için, küçük şeylerden mutlu olması için insan olanın elini vicdanına koyup bir düşünmesi gerek derim.

 

Çocukları acı çeken bir dünyada savaş varsa bu dünyada insanlık bitmiştir. Bunun için savaşlara, kavgalara son verilmeli, bilim ve teknoloji insanlığı yok  etmek için için değil var etmek için kullanılmalı, icatlar insanlığın faydasına olmalıdır. Albert Einstein der ki: “Savaş istiyorsan kendi cahilliğinle savaş.” İşte bunun için herkes kendi cahilliği ile savaşmalı, daha iyi insan, daha adaletli ve daha hakkaniyet sahibi insan olmak için var gücü ile çalışmalı, dünyaya barışı, kardeşliği, dayanışmayı ve huzuru getirmeye çalışmalıdır. Savaş bombaları yerine oyuncaklar artmalı, parklar artmalı, eğitim ve öğretim yuvalarının sayısı çoğalmalıdır. İnsan yaşamalı, insanlık yaşatılmalıdır. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Kar İle İlgili Konuşma

 

Kar İle İlgili Konuşma


Havaların soğumasıyla birlikte kış mevsimine de geçmiş bulunuyoruz. Kış mevsimi deyince aklıma ilk gelen şey kardır. Karın yağması,  her yerin karla kaplı olması, kar yüzünden yolda yürüyememek, arkadaşlarımla kar topu oynamak, kaymak, karlı havayı içine çekmek çocuk olarak en çok sevdiğim şeylerden biridir.

Sevgili öğretmenim,

Kar yağınca okulların tatil olması da beni çok mutlu eder. Çünkü o gün komşu çocukları ile doya doya kar topu oynarım ve ellerimiz soğuktan kızarana kadar, acıyana kadar oyuna devam ederiz. Çünkü kar her zaman yağmamaktadır, yağdığı zaman da kıymetini bilmek gerekir ve karın tadını çıkarmak gerekir diye düşünüyorum. Annelerimiz dışardan yeter artık diye bağırdığında daha fazla dışarıda kalmak isterim ta ki çoraplarım ıslanana kadar. Daha sonra hemen eve girerim ve ellerimdeki eldiveni ve üzerimdeki kıyafetlerimi çıkararak sobanın yanına koşarım. Annem sobayı yakmış, içerisi mis gibi sıcacık olmuştur. Hele bir de canım annem sobanın fırınına kestane, patates attıysa, orada çörek de pişiyorsa değmeyin keyfime öğretmenim. İşte karın yağması en çok da benim gibi çocuklara yarar.

 

Sevgili öğretmenim, Kar yağdığı zaman yollarda buzlanmalar olduğu için trafik kazaları olabilir. İşte bunun için de sürücülerin dikkatli olması gerekir. Çünkü hiç kimseye bir şey olsun istemem. Her baba çocuğunun yanında, her anne çocuğunun yanında olsun isterim. Kar felaketimiz olsun istemem. Kar mutluluğumuz olsun, heyecanımız olsun, bir ve beraber şeklinde eğlencemiz olsun isterim. Benim kar ile anlatacaklarım bunlardı. Dinlediğiniz için çok teşekkür ederim sevgili öğretmenim.

Hangi Keşişin Öldüğünden Haberi Yok, “Vay Vartan!” Diye Ağlar Atasözünü Açıklayınız.

 

Hangi Keşişin Öldüğünden Haberi Yok, “Vay Vartan!” Diye Ağlar Atasözünü Açıklayınız.


İnsan her durumda ve  ortamda bildiği veya bilgi sahibi olduğu konularda konuşmalı, başka insanlara fikir vermeli, destek olmalıdır. İnsan, bilmediği, bilgi sahibi olmadığı bir konuda konuştuğu zaman büyük bir yanılgıya düşer. Bilmediği konularda yanlışa düştüğü zaman da toplum tarafından sevilmez ve kendini de  zor duruma düşürmüş olur.


 Bildiğimiz, yetkin olduğumuz konularda konuşmalıyız. Çünkü o zaman gerçekten topluma da fayda sağlamış oluruz. Kimi insanlar vardır ki olur olmaz her şeyde söz sahibi olurlar. Hani bir söz vardır ya bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunmaz diye. İşte her konuda fikir sahibi olmamalıyız. Kendi bildiğimiz konularda söz sahibi olmalıyız ve bilgiçlik taslayıp sonrada yanlışa düştüğümüz zaman eyvah dememeliyiz. Bunun için de atalarımız Hangi keşişin öldüğünden haberi yok, vay vartan diye ağlar atasözünü kullanmışlardır. 


Atasözünün ne demek istediğini başta anlamayabilirsiniz ama içeriği açıklanınca daha anlaşılır bir hal aldığını düşünüyorum. Biliyorsak, uygulayabiliyorsak, faydalı olabiliyorsak ne mutlu ama bilmediğimiz halde boş keseden sadece konuşuyorsak insanların gözünde pek bir saygınlığımız kalmaz.

Not: Vartan kelimesi "zafer" anlamına gelir.

“Benim Küçük Dostlarım” (Halide Nusret Zorlutuna) Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

“Benim Küçük Dostlarım”  (Halide Nusret Zorlutuna) Kitabında Geçen Özlü Sözler


İdealist ve nitelikli  bir öğretmenin kitap gibi okuduğu öğrencilerin canından çok sevdiği, kıymet verdiği öğrencilerini  ve anılarını edebi bir dille anlattığı zevkle okuyabileceğiniz güzel bir eserdir. Eseri okuyunca öğretmen olmanın güzelliklerini, zorluklarını anlayacaksınız ve bir solukta okuyacaksınız.

Tutulduğum fikir şuydu: "Cenazeye çelenk göndermek yerine, çelenk parası ile yoksul çocuklara yardımda bulunmak, bu dünya için de, öbür dünya için de daha yararlı, daha hayırlıdır.”

“Çocukları pek severim. ...... Yalnız sevimli, terbiyeli, zeki ve çalışkan olanları değil, -Böylesini herkes sever!- ben sevimsiz, somurtkan, haylaz, hatta aptal çocukları da severim.”

"Zavallılar “neye ihtiyacım olduğunu” bir türlü anlamıyorlardı. Onlar ihtiyacı yemek, içmek, giyinmekle… sadece “para” ile ölçüyorlardı.”

“Zaten beni Doğu gençliğine hayran eden sebeplerden biri de bu üstün zekâları ve itaatleridir.”

“Hakikat, doğacak güneştir, inan! Mümkün mü geceler sabah olmasın?”


"Eğer rastladığınız bir tabutun içinde bir öğretmen varsa onun birkaç adım da olsa, arkasından gitmekten çekinmeyiniz!"

“Bazen bir insanı mesut edebilmek için ne kadar az bir şey yetiyor!"

“Bütün güzel ve iyi şeyleri bize kaybettiren, göstermeyen; bütün kötülükleri de korkunç kara kanatlarının altında koruyan, geliştiren "bilgisizlik.”

“Fakat genç öğretmen -eğer biraz da sevimli ve güler yüzlü ve zeki ise- bütün acemiliğine, beceriksizliğine rağmen kendini kolayca sevdirebilir.”

“Okuttuğum yüzlerce ve yüzlerce çocuk arasında bir tane "aptal" görmedim, diyebilirim. Güneşi içine sindirmiş olan kara gözlerinde zekâ parıl parıl yanar. Fakat canları isterse okurlar, istemezlerse okumazlar! Ölçüsüz heyecanlarını ayarlayabilirseniz onlarla başarılmayacak iş, kazanılmayacak savaş yoktur.”


“Yaşınız ister yedi, ister on yedi, hatta ister yirmi yedi olsun, başınızda eğer okul kasketi taşıyorsanız, yola size gözleri şefkat ve hasret yaşlarıyla dolu olarak bakan ihtiyarları hemen selâmlayınız! Ve eğer, rastladığınız bir tabutun içinde bir öğretmen varsa, onun birkaç adım olsun, arkasından gitmekten çekinmeyiniz!..”

“Bana “öğretmenim!” diyen ses, beni “annem!” diye çağıran ses kadar sevgili ve kıymetlidir.”

“Bir yaşından, yirmi yaşına kadar her çocuk, bence zevkle okunmaya değer meraklı bir kitap; karşısında uzun uzun, hayran hayran düşünülecek bir bilinmeyenler âlemidir.”

Hak Deyince Akan Sular Durur Atasözü İle İlgili Doğruluk Konulu Kompozisyon

 

Hak Deyince Akan Sular Durur Atasözü İle İlgili Doğruluk Konulu Kompozisyon


Bir toplumu, bir milleti ayakta tutacak en güçlü dayanak  adalettir. Adaletin olduğu toplumlar öyle kolay kolay yıkılmaz. Çünkü vatandaşın devlete, devletin de vatandaşa güveni tamdır. Anlaşmazlıklarda adalet, tarafsızlık, hakkaniyet devreye girdiği  zaman kimsenin söyleyecek sözü kalmaz. Yani doğru olan, dürüst ve güvenilir olan kimselere hakkı verildiği zaman ortada bir kargaşa kalmaz ve herkes huzur içinde hayatına devam eder, toplum huzurlu olur, mutlu olur.

 

 Adalet toplumun temeli olmalıdır her daim. İşte böyle olursa toplumda çatlaklıklar başlamaz. Yani toplum ahlaki yönden bozulmaya başlamaz. Yeter ki doğru olanın yanında olunsun ve doğru olanın hakkı ehline verilsin. Her zaman doğruluktan yana olunmalıdır. Doğru olanın yanında yer almalıyız. Bunun için de atalarımız Hak deyince akan sular durur diyerek ne kadar da güzel bir mesaj vermişlerdir bizlere. Her zaman hak olanın yanında yer almalıdır dürüst kimseler.

 

Menfaatlerimizin peşinden değil doğru olanın peşinden gitmeliyiz. Hak edene hakkını vermeliyiz ve doğruluktan, doğruların hakkını savunmaktan da asla kaçmamalıyız. “Hiçbir miras doğruluk kadar zengin değildir diye boşa dememiş William Shakespeare. Çünkü doğruluk varsa güven var, doğruluk varsa insani değerler vardır.

Eşek Ölür Semeri Kalır, İnsan Ölür Eseri Kalır Atasözünü Örneklerle Açıklayınız.

 

Eşek Ölür Semeri Kalır İnsan Ölür Eseri Kalır Atasözünü Örneklerle Açıklayınız.

 

İnsanlar ve hayvanlar arasındaki en temel fark insanlara Yüce Allah tarafından akıl verilmiş olmasıdır. Çünkü insan aklını kullanarak başarılı eserler ortaya çıkarabilir ve başarılı işlere imza atabilir. Hayvanlar ölüp gittiğinde bu dünyada onlarla ilgili bir şey kalmayacaktır. Çünkü hayvan dünyaya bırakacak bir eser yapabilecek donanımda yaratılmamıştır. Onlar sadece sevilmeye, korunmaya muhtaç olarak yaratılmış  sevimli, doğanın dengesini sağlayan canlılardır.

 

Oysa insana verilen akıl sayesinde insan birçok şey yapabilir. Mesela çok iyi çalışır, iyi bir yazar olur ve bıraktığı eserler ölümünden sonra bile okunmaya devam eder ve ölen kişi daima hatırlanır. Ya da  sağlam evler yapmış, sağlam binalar yapmış Mimar Sinan gibi ünlü ve dürüst mimarlar unutulmayacaktır çünkü geride bıraktıkları muhteşem eserleri onları ölümsüz kılmıştır. Başka bir önek ise Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri  Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. O bizlere cumhuriyet gibi büyük bir eseri bırakmış, akıl ve bilimi rehber edinmemiz gerektiğini söylemiştir.

 

 İşte eser bırakan böyle kimseler unutulmayacaktır ve kalplerde yaşamaya devam edecektir. Yardımsever insanlar, okul yaptıran, cami, yaptıran, huzur evi yaptıran  kısaca  insanlığa fayda sağlayan işler yaptıran kimseler daima  hatırlanacak ve onlar kalbimizde yaşamaya devam edecektir. Bunun içinde  atalarımız eşek ölür semeri kalır;  insan ölür  eseri kalır demiştir. Yani bu dünyadayken iyi işler yapmalıyız, geride iyi bir ad bırakmaya çalışmalıyız. İşte tüm bunları yaptığımız zaman insan oluruz ve insana yakışan miraslar bırakabiliriz.

Ağaçların ve Bitki Örtüsünün Canlılar İçin Önemi Nedir?

 

Ağaçların ve Bitki Örtüsünün Canlılar İçin Önemi Nedir?


Ağaçların önemine değinmeden önce ağaç ile ilgili Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözü beni çok etkiler: “Yeşil görmeyen gözler, renk zevkinden yoksundur. Burasını öyle bir ağaçlandırın ki, kör bir insan dahi yeşillikler arasında olduğunu anlasın.” Gerçekten de yeşil görmeyen gözler zevkten mahrumdur. Çünkü vatanı vatan yapan en önemli şeylerden biri de ağaçlardır. 


Ağaçlar olmadığı zaman doğanın görünümü güzel olmaz ve kurak ve çorak topraktan başka bir şey görmeyiz. Bunun için ülkemizin ağaca gereksinim duyan her toprağına fidanlar dikmeliyiz.Ağaçların ve bitki örtüsünün canlılar için önemi şunlardır:  şu açıdan çok önemlidir:  Ağaçlar ve bitki örtüsü  havayı temizler, sera etkisi ile mücadele eder,  oksijen üretir,  şehirleri, sokakları, meydanları temizler, enerji tasarrufu yapar, erozyonu önler,  gıda üretir,  ekonomik fırsatlar yaratır, depremden korur,  hayvanlar için yuva olur, toprağı korur, iklimi düzenlerler,  vb.


 Ağaçların ve bitki örtüsünün daha çok sayıda faydası vardır. Mesela ağaçların gölgesine oturur dinleniriz ve yazın aşırı sıcaklarından ağaçlar sayesinde kurtuluruz. Böylece serin bir havaya kavuşuruz. İşte tüm bunlar için ağaçları kesmemeliyiz, yeşil alanların daha çok olması için hep birlikte yeni ağaçlar dikmeliyiz ve o ağaçların bakımını ihmal etmemeliyiz.

Savaşta Bilgi Mi Silah Mı Üstündür Konulu Münazara Örneği

 

Savaşta Bilgi Mi Silah Mı Üstündür Konulu Münazara Örneği

 

İnsanlığı yok eden, kan, gözyaşı ve ayrılıklara neden olan savaş dünyaya kötülükten başka bir şey getirmemiştir. Çünkü savaşlar yıkım demektir, ölen canlar, yaralanan canlar demektir. Bunun için savaşın her türlüsüne şiddetle karşı çıkıyorum.

 

Savaşta bilgi mi kılıç mı üstündür konusunda ise savaşta silahın, kılıcın üstün olduğuna inanıyorum. Çünkü silah olmadan, kılıç olmadan boş boş eli kolu sallayarak savaşa çıkılmaz. Bu bir akılsızlık olur. Savaşta kılıç üstündür çünkü siz ne kadar taktik kullanırsanız kullanın, ne kadar bilgi ile savaşı yeneceğinize inanırsanız inanın bu sadece lafta kalır, uygulamada kesinlikle başarılı olamazsınız. İnsanlığı yok  eden şey atom bombasıdır. Elinde nükleer silahla olan, bombalar olan ülkeler dünyayı bilgi ile değil silah ile tehdit etmektedir. Çünkü atom bombasının vereceği zarar insanlığı yok edecektir. Bu durumda bilgi bir işe yaramayacaktır.

 

 Bunun için savaşta bana göre etkili olan, üstün olan şey elbette ki kılıçtır, silahtır. Bugün Amerika Birleşik Devletleri elindeki nükleer silahlar ile insanlığa meydan okumaktadır. Savaşta kılıç üstün olmasaydı bugün İsrail binlerce Filistinliyi öldüremezdi, binlerce çocuk yaşıyor oluyordu. İsrail’e destek olan Amerika Birleşik Devletleri bu desteği silah şeklinde, bomba şeklinde yapmaktadır. Neden hiçbir Müslüman ülkesi de çıkıp İsrail’e uygulamada dur diyemiyordur. Çünkü güç, kılıç, silah, adı her ne ise bunların hepsi Amerika ve destek verdiği  İsrail’dedir. Ondan dolayı da elbette ki savaşta kılıç üstündür, bilgi zayıftır. Unutmayalım ki silah bütçesi iyi olanlar daha güçlü olur ve dünyaya bu gücü ile meydan okur.

Doğan Cüceloğlu’nun Öğretmenim Bir Bakar Mısın Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Doğan Cüceloğlu’nun Öğretmenim Bir Bakar Mısın Kitabında Geçen Özlü Sözler


Öğretmenlik gönül işidir, sevme işidir, çocuklara değer verme, insana değer verme işidir. Her insan öğretmen olamaz. Öğretmen olmak için insan olmak, sevgi dilini kullanmak gerekir.


Doğan Cüceloğlu’nun Öğretmenim Bir Bakar Mısın kitabında geçen özlü sözler şunlardır:

“Unutmayalım ki bilginin kaynağı geçmiş, coşkunun kaynağı ge­lecektir. Öğrencisinin coşkusunu ayakta tutmak isteyen öğretmen, onun gönlünün muradını keşfetmesine yardımcı olur.”

“Hangi eğitim sistemi içinde olursa olsun, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, öğretmenin öğrenciyle göz göze geldiği bir an vardır, bu anın çok önemli bir potansiyel gücü vardır.”

“Bir çocuğa güvenmek, inanmak ve bunu ona hissettirmek çocuk üzerinde olağanüstü izler bırakıyor ve onun kişilik gelişiminde oldukça etkili oluyormuş.” Güvenilen kişi, o güveni içselleştiriyor ve kendine "Ben güveni­ len biriyim," demeye başlıyor.”

“Ne var ki, kendini dinlemeyi bilmeyen bir başkasını dinleyemez.”


"Öğrencinin zihnine girmek isteyen öğretmen, önce öğrencinin gönlüne girmeyi başarmalıdır."

“İnsan ancak kendisiyle kıyaslanmalıdır; diğer tüm kıyaslamalar zehirleyicidir.”

“Öğretmenin iletişim bilinci; branş bilgisi kadar, belki de branş bilgisinden daha önemlidir."

"Değer veren, hâlden anlar. Hâlden anlayanla gönül bağı kurulur. Gönül bağı kurduğunu seversin ve ondan öğrenmeye açık hâle gelirsin. İşte öğretmenin gücünün sırrı."

“Eğitimin en güçlü aktörü öğretmendir.”

“Sıradan vatandaşın ön yargılı olması kötü, ama öğretmenin ön yargılı olması çok kötüdür. Öğretmenin ön yargısı ömür boyu devam eden psikolojik incinmelere yol açar.”

“Sürdürülebilir toplumsal değişim, öğretmenin gücüyle öğrencinin zihninde ve kalbinde hayat bulur ve gelişir. Ve iyi yetişmiş bu vatandaşlar sağlıklı bir toplum ve sağlıklı, iyi işleyen bir eğitim sistemi oluşturur. Bireyin gelişimi ile başlayan değişim, sistemi düzgün işlemesine yol açar.”

“Sağlıklı sosyal yaşamın ilk adımı selâmdır.”

“Hiç unutmamamız gereken bir gerçek var; hayat şimdi burada yaşanır. Şimdi burada nefes alamazsanız ya da kalbiniz durursa hayat biter. Konuşulacak ne geçmiş kalır ne de gelecek. Şimdi burada yaşayarak oluşan deneyimlerimizle bir geçmiş oluşturur, şimdi burada umut ve beklentilerimizle de bir gelecek inşa ederiz.”

“Bir insanın gelebileceği en yüksek mertebe güvenilir insan olmaktır.”

“Hata yapmak doğaldır; hata yaparım korkusuyla hiçbir girişimde bulunmamak, işte en tehlikeli olan budur.”

“Anne babanın ve öğretmenin geliştirici gücü, bir ulusun en önemli sermayesi ve geleceğinin teminatıdır.”


“Gönül bağı kurduğunu seversin ve ondan öğrenmeye açık hâle gelirsin. İşte öğretmenin gücünün sırrı.”

“Bir çocuğun gönlüne varabilecek en güzel yoldu bu, bir çocuğu ikna edebilecek en güzel dildi. Bu dilin adı sevgi idi.”

“İyi yetiştirilmemiş bir öğretmen, atom bombasından daha tehlikeli olabiliyor.”

Hastalık İle İlgili Özlü Sözler

 

Hastalık İle İlgili Özlü Sözler


İnsan hasta olana kadar sağlığının kıymetini bilmez. Hasta olduğu zaman ise keşke irademe sahip çıksaydım, keşke her şeye kafamı takmasaydım der ve pişman olur. İşte bu pişmanlığı yaşamamak için kendimizi, bedenimizi, ruhumuzu korumalıyız. Çünkü sağlık insan için her şeyden daha önemlidir. Hastalık gelmeden sağlığın kıymetini bilmeliyiz.


Hastalık ile ilgili özlü sözler şunlardır:

“Bedenimizde görülen bazı hastalıklar, ruhlarımızda saklanan hastalıkların küçük parçalarıdır. “ Nathaniel Hawtborne

“Hastalıkların sayısını öğrenmek isterseniz, yemek çeşitlerimizi sayın.” Seneca

“Hastalık, her şeyden ziyade, sağlığı korur.”  Goethe.

“Tedavi, hastalıktan daha acı verici olmamalıdır.”Alvin Tierstein.

“Boş oturmak uyku getirir, uyku hastalık, hastalık ölüm getirir.” İmamı Gazeli.


“Öyle tedaviler vardır ki hastalığın, kendisinden daha kötüdür.” Publilius Cyrus.

“Fakirlik, hastalık ve ölüm olmasaydı, insanoğlunun kibirden başı eğilmez.”olurdu. Hasan-ı Basri.

“Kişi zengin olsun, yoksul olsun, hastalığı iyileştiren de, mutsuzluğu mutluluğa çeviren de zihindir.”  Edmund Spenser.

Hastalıklar, insanlara ilaç aratır. Dertler, dünyanın geçiciliğini gösterir. Evet, insan şu dünyayı misafirhane bilmelidir. İşte bizim asıl vazifemiz budur. Hekimoğlu İsmail

“Boşuna şifa arama, hastalığımızın zor sırrı; acelecilikle ihmalcilik arasında, sallanıp duruyor.” Goethe

“Büyük bir hastalık geçirmeyenler, her şeyi anladıklarını iddia edemezler. “Peyami Safa.

“Hastalığa tutulmamak, hasta olup da iyileşmekten daha iyidir. “ Erasmus.

“Şifasız hastalık yoktur irade eksikliğinden başka. Değersiz bitki yoktur; tanınmamasından başka.”  İbni Sina


“İnsanın mahiyeti zor günde, hele de hastalık zamanlarında belli olur.” Nazan Bekiroğlu.

“Ey sabırsız hasta! Sabret, belki şükret! Senin bu hastalığın, ömür dakikalarını birer saat ibadet hükmüne getirebilir.” Bediüzzaman Said Nursi.

“İnsana bir mutsuzluk ya fakirlik ya da hastalık lazım, bunu hissediyorum. Yoksa burnumuz havada oluyor.” Ivan S. Turgenyev

“Bir eve hastalık girdiğinde yalnızca bir bedeni ele geçirmekle kalmaz, kalpler arasında da karanlık bir ağ örer ve umut bu ağa gömülür.” Muriel Barbery.