Martıya Uçmayı Öğreten Kedi Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Martıya Uçmayı Öğreten Kedi Kitabında Geçen Özlü Sözler


birbirinden çok farklı iki canlının bir arada yaşamasının, birbirini sevip saymasının öyküsüdür. Farklılıkların aslında zenginlik olduğunu, ön yargının ise yoksulluk olduğunu anlatan harika bir kitaptır. İnsanların değişken bir varlık olduğuna değinilir.  Kitap okunması gereken muhteşem bir kitaptır.

Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:

"Uçacaksın Şanslı. Soluk al. Yağmuru hisset. Yağmur sudur. Hayatın boyunca pek çok şey seni mutlu edecek; bunlardan biri sudur, biri rüzgar, biri de, yağmurun ardından hep bir ödül gibi gelen güneş. Yağmuru hissediyor musun? Kanatlarını aç."

“Bize benzeyenleri kabullenmek ve sevmek çok kolaydır, ama farklı biriyle bu çok zordur ve sen bunu başarmamızda bize yardım ettin.”

“İnsanların işi ne kadar güç. Biz martılar, dünyanın her yerinde aynı biçimde çığlık atarız.”


“Tehlikeli olan, insanların göstereceği tepkiydi. Konuşan bir kediyi ne yaparlardı? Büyük olasılıkla alıp bir kafese kapatır, bin türlü aptalca deney uygularlardı üzerinde, çünkü insanlar genellikle kendilerinden farklı bir varlığın onları anlayıp kendini ifade edebileceğini kabullenmeyi beceremezler.”

“Bil ki senin sayende biz, göğsümüzü gururla kabartan bir şey öğrendik: Farklı bir varlığı beğenmeyi, sevmeyi ve ona saygı göstermeyi.”

"İnsanların işi ne kadar güç. Biz martılar, dünyanın her yerinde aynı biçimde çığlık atarız," diye bağırdı bir gün Kengah, uçuş arkadaşlarından birine. "Haklısın. En şaşırtıcı olan da, arada bir kendi aralarında anlaşmayı başarabilmeleri," diye yanıtladı arkadaşı.”

“Yalnızca cesaret edenler uçabilir.”

“Sadece israf edildi güzel sevenler, yüreği büyük insanlara kederi yüklediler. Bir kuşa uçmayı öğreten gökyüzü öğretemedi insanlığa mavinin kudretini! Görmedi kimse güneşin gelişini, bilemediler yağmurun demiri delişini. Mutluluktu istenilen ama cebinden çıkaramadı kimse...”


"İnsanların dilinde miyavlamak yasaktır." Kedi yasası böyleydi; ama, insanlarla iletişim kurmak çıkarlarına uymadığından değil. Tehlikeli olan, insanların göstereceği tepkiydi. Konuşan bir kediyi ne yaparlardı? Büyük olasılıkla alıp bir kafese kapatır, bin türlü aptalca deney uygularlardı üzerinde, çünkü insanlar genellikle kendilerinden farklı bir varlığın onları anlayıp kendini ifade edebileceğini kabullenmeyi beceremezler.”

“Kuşa uçmayı öğreten gökyüzü, öğretemedi insanlığa mavinin kudretini.”

" Ne yazık ki insanların sağı solu belli olmaz! Sık sık, iyi niyetlerle yola çıkıp en kötü felaketlere neden olurlar."

Kuzey Rüzgarının Şarkısı Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Kuzey Rüzgarının Şarkısı Kitabında Geçen Özlü Sözler


Diamond  ailesi ile eski bir evde fakir yaşam sürmektedirler. Bir gece, duvardaki bir çatlaktan ses gelir ve o ses Diamond ile konuşmaya başlar ve böylece gizem dolu dünyanın kapıları açılır. Diamond Kuzey Rüzgarı ile tanışır. Bu rüzgarın en önemli özelliği ile bir şeyi ya çok küçültür ya da çok büyültür. Kuzey rüzgarı sert bir konuşma üslubuna sahiptir ama Diamond’u çok sever ve onunla iyi bir arkadaş olur. Onun kendisiyle uçmasına izin verir ve birlikte şehrin karanlık sokaklarına doğru gerçek ötesi, büyülü bir yolculuğa çıkarlar.


Diamond, bu yolculukta ancak bir çocuk tarafından görülebilecek güzellikte manzaralarla karşılaşır. Bu onun için aynı zamanda bir ‘keşif’ yolculuğudur. Birlikte yaşadıkları maceralar, hayatın zorlukları karşısında sevginin pırıldayan yüzünü de ortaya çıkaracaktır. Kitabı okurken hayallere dalacaksınız ve kendinizi çok iyi hissedeceksiniz.


Kuzey Rüzgarının Şarkısı adlı kitapta geçen özlü sözler şunlardır:


"Ah! Sevgili Kuzey Rüzgarı, lütfen bunun bir rüya olmadığını söyle." "Rüya olup olmamasının ne önemi var? Yaşadığımızı sandığımız bu hayatın da bir rüya olmadığını söyleyebilir misin?"

“İyi insanlar iyi şeyler görür, kötü insanlar da kötü şeyler görür onun içinde büyüyen kendi şekline dönüşen şey buydu.”

“Cesur olmaya çalışmak,  aslında cesur olmaktır. Korkan biri , cesur olmak için çabalıyorsa , doğuştan korkusuz bir mizaçta yaratılmış birinden daha cesur demektir.”

“İyiliğin özü de adalettir.”

"Söyleyecek iyi bir şeyin olmadığında hiç konuşmamak daha iyidir."

“Bir insan için dürüst ve erdemli olmak, zengin olmaktan daha önemlidir.”

“Birbirimize ruhlarımızda tutunursak dış görünüşümüz nasıl olursa olsun birbirimizi kalplerimizden tanıyabiliriz.”

“Hayatta güzel şeyleri gören insanlar, güzel düşüncelere sahip olurlar. Güzel düşünen insanlar da güzel rüyalar görürler. Ve güzel rüyalar görenler, hayatlarından lezzet alırlar.”

“Anne babanın çocuğuna övgüsü zarar vermez bilakis iyileştirir, rahatlatır ve güzelleştirir.”

Hayat her şeye rağmen çok güzel ve sırada ne olduğunu görmek için bile yaşamaya değer. Hiçbir durum sonsuza dek sürmez geceden sonra gündüz gelir kıştan sonra bahar.”


“Kendi kendimize yönelttiğimiz övgüler bizi zehirler.”

“Umutsuzluk yaratıcıya yeteri kadar güvenmemekten kaynaklanır.”

“Yoksulluk, bir insanı değersiz yapmaz. Hatta bazen fakirken, zengin olduğu zamanki halinden daha değerli olabilir.”

"Mutlu olmak için başkalarını mutlu etmek gerekir. Duygular yönetilebilir. Üzüntülü zamanlarda mutlu olmanın en kolay yolu, başkalarının yaralarını sarmak ve bazen de çocuksu oyunlara tutunmaktır."

"Zengin ve şatafatlı bir hayata alıştıktan sonra fakir düşmek, hep fakir olmaktan daha zordur."

“Herkese aynı şekilde davranılmaz. Herkes aynı şeye hazır olmayabilir.

“Zenginlerin omuzlarında, mutlu olmalarını zorlaştıran çok ağır bir yükleri vardı; zenginliklerini sürdürmek.”

Okula Neden Geliriz Konulu Konuşma

 

Okula Neden Geliriz Konulu Konuşma


Eğitim ve öğretim yuvası olan okullar çocukların geleceğe hazırlandığı, onların bir araya gelerek sosyalleştiği yerdir.


Sevgili Öğretmenim,


Okula geliriz çünkü okulda sizler varsınız. Sizler bize doğru yolu gösterecek olan, bizleri geleceğe hazırlayan kişilersiniz. Okula geliriz çünkü okul bizim hayata hazırlanmamızı sağlayacak, yaparak yaşayarak öğrenmemizi sağlayan olan kurumdur. Nasıl ki evimiz bizim aile ocağımız ise okul da bizim eğitim ocağımızdır. Okulda çeşitli şeyler öğreniriz ama önce insan olmayı öğreniriz. Dürüst ve güvenilir insan olma, yalandan uzak kalma, erdemli bir şahsiyete sahip olmayı okulda öğreniriz. Okul sayesinde diğer arkadaşlarımızla tanışırız ve sosyal  bir ortam sağlanır. Böylece iletişim ihtiyacımızı da arkadaşlarımız ve sizler sayesinde gidermiş oluruz.

 

Sevgili Öğretmenim,


Okula geliriz çünkü okul bizim aydın insan olmamızı sağlayacaktır. Vatanına ve milletine layık olan, sorumluluklarını yerine getiren çocuklar olmamızı sağlayacaktır. Bayrağını seven, milli marşı okunurken konuşmayan, saygılı ve nezaket sahibi çocuklar olmamızı sağlayacaktır. Okul demek ilim demek, fen demektir. Bunun için okullarımız her daim açık olmalıdır. Okulun önemi ile ilgili şu söz de çok önemlidir: “Halkı eğitmenin üç yolu vardır: Okul, okul ve yine okul. -Lev Tolstoy. İşte bunun için okula geliriz ve gelmeye de devam etmeliyiz. Bildiklerim ve anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Namaz İle İlgili Özlü Sözler

 

Namaz İle İlgili Özlü Sözler


Namaz yerine getirmemiz gereken en önemli farzlarımızdan biridir. Namaz kılan insan ahlakını da güzelleştirmelidir. Kıldığımız namaz bizi daha iyi insan, daha iyi Müslüman yapmalıdır. Namazı huşu içinde kılmalıyız ve ondan zevk almalıyız.

Namaz ile ilgili özlü sözler şunlardır:


 “Ey Fatıma! Sana yemin ederim ki, Peygamber kızı da olsan; Namaz kalmadıkça Cennet’e giremezsin.”  Hz. Muhammed.

“Kabrini, gece karanlıklarında namaz kılmak suretiyle nurlandır.” Hz. Ali (r.a).

“Kıyamette kulun ilk sorguya çekileceği ibadet, namazdır. Namazı düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir. Namazı düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez.”  Taberani

“Namaz kıldığında bir daha namaz kılmayacakmışsın gibi kıl.” Hz. Ubbâde (r.a).

“Namaz, İslam dininin ruhu ve kişiyi İslam nizamına bağlayan en kuvvetli bir râbıtadır.”  Rıza Demircan.


“Namazı dünya için her terk ettiğinizde, sıratın boyu bir dünya kadar uzar.” Hz. Ömer

“Yatsı namazını cemaatle kılan, gecenin yarısını, sabahı da cemaatle kılan, gecenin tamamını ibadetle geçirmiş sayılır”.  Müslim.

“Münafıklara en ağır gelen namaz, yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmaktır. Bunlardaki ecri bilen, sürünerek de olsa, cemaate gelir”.  Buhari

“Namaz, her hayrın, her iyiliğin anahtarıdır.”  Taberani.

“Namaz, kötü huyları yenememişse, o namaz merduttur. “  Ali Tayyar

“Namaza karşı tembellik, imanın zayıflığındandır.” Hz. Ali.


“İbâdet, bir kuş olsaydı, onun kanatları namaz ilen oruç olurdu”.  Yahya bin Muâz (r.a).

“Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.”  Taberani.

“Her Peygamberin ümmetine son nefeste vasiyeti namazdır”. Gunye.

“Kılmayan huzursuz, hem de nursuzdur.”  Ahmet Tevfik  Paksu

Şüphesiz Ki Namaz Hayâsızlıktan ve Kötülükten Alıkoyar Ayeti İle İlgili Kompozisyon

 

Şüphesiz ki Namaz Hayâsızlıktan ve  Kötülükten Alıkoyar Ayeti İle İlgili Kompozisyon


İslam’ın beş şartından biri de namaz kılmaktır. Günde beş vakit namazı kılarak bizi yaratan Yüce Rabbimize boyun eğeriz ve ondan isteklerde bulunuruz, ona sevgimizi belli ederiz. İnsan namaz kılınca huzur içinde olur, mutlu olur. Çünkü namaz kişiye farklı bir mutluluk kaynağı sağlar. Namazı hakkı ile kılan gerçek bir Müslüman kişi kendini kötü ve çirkin davranışlardan koru ve ahlaksızlık yapmaz. Kul hakkı yemez, adaletsiz olmaz, yalan söylemez, dürüst ve güvenilir olur.


 Hz Muhammed’i örnek alır ve onun  gibi olmak için çok çalışır, ibadetini zamanında yapar, dedikodudan uzak durur, kusurları kapatır ve daha birçok şey… Kıldığımız namaz bizi daha ahlaklı, daha şerefli kılmalıdır. Yani hem namaz kılıp hem faiz yiyorsak, hem namaz kılıp hem haksızlık karşısında susuyorsak işte o zaman namazın o muhteşem ahlakını hakkı ile yerine getirmiyoruzdur. Sorun namazda değildir. Namazı gerçek anlamda kılmayan, namaz ahlakına sahip olmayan, kendini dünya malına, dünya hırsına kaptırmış olan insanoğludur. 


Bunun için namazımızı hakkı ile kılmalıyız. Hayasızlıktan, edepsizlikten korkmalıyız ve  yaptığımız her yanlış için tekrar Rabbimize dua edip namazımı daha doğru ve daha güzel kılmalıyız. Çünkü kıldığımız namaz bizim ahlakımıza olumlu yönde etki etmeli, davranışlarımıza olumlu yönde etki etmelidir. Böyle olduğumuz zaman hayatımız daha iyi düzene girer ve daha iyi bir mümin oluruz ve Allah katında değerli bir kul oluruz.

Şermin Yaşar’ın Abartma Tozu Kitabında Geçen Sözler

 

Şermin Yaşar’ın Abartma Tozu Kitabında Geçen Sözler


Abartma Tozu kitabı aslında günümüzdeki yaşam tarzına eleştiri niteliğinde yazılmış harika bir kitaptır. Burada önemli olan para değil insan yaşamı, çocuklarla geçirilen kaliteli zaman ve eskiye duyulan özlemdir. Şermin Yaşar bu kitabı ile toplumdaki sorunları biraz sivri dille, biraz da mizahi dille harika bir şekilde anlatır. Okunması gereken güzel bir kitaptır.

Abartma Tozu kitabında geçen özlü sözler şunlardır:


“Sokaklar kısa zamanda bomboş kaldı, çocukların ellerinden tablet, telefon düşmez oldu. Kullandıkları kelimeler "indirdim" "level atladım" "yükledim" falan oldu. Bir soru sorduğumuzda " he, hı, neyi, kim" gibi soruya soruyla cevap verir oldular. Bazı anne, babalar çocuklarının bu sessiz sedasız, etliye sütlüye karışmayan hallerinden o kadar memnundular ki çocuklarına en yeni teknolojileri anında aldılar.”

“Kendi çocuğunun farkına varmıyor, ama başka çocukları telefon ekranından seviyordu. Delirecektim...”

“Kendisini çok haklı görüyordu Veli Keskinbıçak. Zaten artık kasabada herkes kendini aşırı derece haklı görüyordu. Herkes haklıydı, herkes... Kimse karşısındakinin de haklı olabileceğini düşünmüyordu. Veli Keskinbıçak da işte bu haklılığa dayanarak kuzu, koyun, dana fiyatlarını on katına çıkarttı. Hayvanın aldığı nefesin parasını bile halktan kesiyordu. Pek de umurunda değildi Veli amcanın. Ne de olsa kasabada tek bir kasap vardı ve mecburen insanlar buradan alışveriş yapacaklardı.”


“Sevdiğin işi yaparken mesai saatin yoktur evlat!”

“Eskiden hafta sonları okula gitmezdik; hafta sonu da gitmeye başladık. Hem de tam gün. Yazın yaz okulu, kışın kış okulu açtılar. Tatillerde de okula gider olduk. Bir kere boş bulundum, "Ne zaman tatil yapacağız?" dedim. Öğrenciler beni öğretmene, öğretmen okul müdürüne, okul müdürü emniyete şikayet etti. Toplumu tembelliğe sürüklemekten hakkımda dava açmak üzereydiler ki okul müdürü, "Duruşmaya gidip gelirken derslerinden geri kalır, otursun ders çalışsın." dedi, kurtuldum.”

“ İnsanlar “günaydın”, “iyi akşamlar”, “kolay gelsin”, “teşekkür ederim” gibi onları birbirine bağlayan sözleri hayatlarından hızla çıkartacaklardı. Çünkü bundan sonra yapmaları gereken çok fazla iş olacak ve selam vermeye vakitleri doğal olarak kalmayacaktı.”

“Sonuçta yıkmak ve bozmak kolaydı, ama yıkıp yaktığını yeniden inşa etmek o kadar da kolay değildi.”


“İnsan bir sorunla karşılaştığında önce ailesine koşuyor. Annem ve babam o kadar hızlı koşuyorlardı ki onları yakalayabilmemin imkanı yoktu.”

“Bir sorunun farkına varırsak ve düzeltmek için gönüllü olursak, mutlaka başarırdık.”

“Eskiden az oyuncağım vardı ama birlikte oynayabilecek bir anne babam vardı. Artık odalar dolusu oyuncağım vardı ama oynayacak kimsem yoktu.”

“Okulda sırasında kımıldayan çocuğa anında hiperaktif dediler. Sağa sola bakınana 'dikkat eksikliği var bunun' dediler. Konuşan geveze, konuşmayan içe kapanıktı. Robot gibi insanlara dönüştüler. Sokaklarda bir tane bile çocuk yoktu. Gündüz hepsi okuldaydı. Akşamları da kurslara gidiyorlardı. Daha önce kasabada bir tane bile kurs yokken, bir hafta içinde her yere kurslar açıldı. Çocukların gittikleri tek yer, kurs ve psikolog oldu.”

“Eskiden birine yardım etmek nazik bir davranıştı, parayla yapılmazdı.”

 

Şermin Yaşar’ın Para Ağacı Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Şermin Yaşar’ın Para Ağacı Kitabında Geçen Özlü Sözler


Tembel bir çocuğun sonsuz paraya sahip olmasıyla birlikte yaşadığı değişimi hem düşündüren hem de bol kahkaha attıran bir Şermin Yaşar eseridir.

Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:

“Biri sana sarıldığında kollarını ilk gevşeten kişi olma.”

“Bir şeyi tüm kalbinle inanırsan ve inandığın şey uğruna tüm kalbinle çalışırsan; herkes günün birinde sana inanıyor ve yolun açılıyor.”


“Sıkın­tını anlamak ve çözmek için seninle hiç uğraşma­mışlar. En kolayını, yok saymayı seçmişler.”

“Ben yapamıyorum, iyi değilim deme bir daha. Hallederiz, bunlar bilmediğimiz işler değil..." dedi... "Önce matematiği tanımalısın. Tanırsan seversin. Seversen öğrenirsin." dedi. Dediği gibi de oldu.”

“Bizim para ağacımız hayallerimiz ve gayretimiz, asıl güç biziz.”

“Hayatta kaldığımız sürece harcadığımız enerjiyi, hayallerimizin peşinden gitmek için harcamamız gerektiğini anlatacağım.”

"Her şey incelikten, insan kabalıktan kırılır."


"Ünlü bir sıfattı, bunun sonuna bir isim gelmesi gerekiyordu. Ünlü şarkıcı, ünlü oyuncu, ünlü tiyatrocu, ünlü kebapçı, ünlü dönerci, ünlü yazar, ünlü ressam... Bu neyiyle ünlü olacaktı ki? Ünlü tembel diye mi çıkacaktı da zengin olacaktı? Gerçi olur ha! Hiçbir şey yapmadan, saçma sapan videolar çekerek ünlü olanlarla doluydu ortalık.

Ortalama bir yetişkinin herhangi bir çocukla kurabildiği sohbet, şu üç soru etrafında dönüyordu: "Kaça gidiyorsun?" "Dersler nasıl?" "Büyüyünce ne olacaksın?" Yani çocuklar için hayat gerçekten üç sorudan ibaret olamazdı.

“Hayatı yaşamak varken oturup elinizdeki telefondan hayatı izlemek nedir?”

“Ama değişmek insana mahsus bir şey. Bunu gözlerimle gördüm... "İnsan kendi kendini yetiştirebilir." ... Çıkmadık candan umut kesilmez...”

“Kimse gibi olmak istemiyordum. Ben kendim gibi olmak istiyordum. Sadece kendim gibi!”

Soykırımdan Kurtulan Birinin Bir Öğretmene Yazdığı Mektup

 

Soykırımdan Kurtulan Birinin Bir Öğretmene Yazdığı Mektup


Sevgili Öğretmen,


"Ben toplama kampından kurtulmuş bir Kişiyim. Gözlerim, hiçbir insanın tanık olmaması gereken şeyler gördü: Eğitimli mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, eğitimli doktorların mahkum ettiği çocuklar, eğitimli hemşirelerin öldürdüğü bebekler, lise ve üniversite mezunlarının kurşuna dizdiği kadın ve bebekler… Bu nedenle eğitim konusunda kuşkularım var.


Sizden ricam şu: Öğrencilerinizin daha çok insan olmasına yardım edin. Çabalarınızın sonucunda ortaya eğitimli canavarlar, başarılı psikopatlar çıkmasın. Okuma, yazma ve aritmetik ancak çocuklarımızın daha iyi insan olmasına katkıda bulunduğu sürece önemlidir.”


Yani burada önce ahlaklı insanlar, meleğine de güzel ahlakını yansıtan insanlar olmalıdır. Ahlak olmadıktan sonra, insan olmadıktan sonra mesleğinizin hiçbir öeni olmaz. Bundan dolayı çocuk yetiştirirken aileler çok dikkatli olmalıdır. Sevgi ile, saygı ortamında çocuklar yetiştirilmelidir. Şiddete maruz bırakılmayan, baskı yapılmayan, her türlü kötülüğe şahit olmayan çocuklar yetiştirilmelidir. Böyle olunduğu zaman ortaya canavarla çıkmaz, kötü insanlar çıkmaz ve dünyamız daha yaşanılır ve daha güvenilir bir dünya olur. Şunu unutmamalıyız ki çocukların, başarı tekniği kadar, başarı ahlakına da önem verilmelidir."

Kötülük İle İlgili Özlü Sözler

 

Kötülük İle İlgili Özlü Sözler


Kötü olmak insanın tercihidir. İnsan kendi iradesi ile iyi ya da kötü olur. Kötü olmak insanlığa fayda sağlamaz. Onun yerine temiz kalpli ve akıllı olmak gerekir. Önemli olan kötülük yapma gücüne sahip olduğun halde iyi olarak kalmaya devam edebilmektir.

Kötülük ile ilgili sözler şunlardır: 


“Bu dünyada iki tip insan vardır: İyi ve kötü. İyiler daha rahat uyur ama kötüler uyanma vaktinden çok daha fazla keyif alır.” (Woody Allen)

“Kötülük karşısında yapılabilecek iki şey vardı. Birincisi uzaklaşmak ki bu en ilkeliydi, ikincisi savaşmak ki bu en zoruydu.” (Azra Kohen)

“Dünya yaşamak için tehlikeli bir yer; kötülük yapanlar yüzünden değil, durup seyreden ve onlara ses çıkarmayanlar yüzünden.” (Albert Einstein)

“İnsanlara kötülük etmek, iyilik etmekten daha kolaydır.” Eflatun.



“Kimseye kirli ayaklarıyla beynimde gezme fırsatı vermem.” (Mahatma Gandhi)

“Dünyada neden bu kadar kötülük var; çünkü çok az mutluluk var.” Frederic Amiel

“Kötülük insanın ağzına girende değil, oradan çıkandadır.” (Paulo Coelho)

Kötülüğe kolayca girilir; ama güç çıkılır. Madame de Maintenon.

“Kötülük dünyada değil, kişinin yüreğindedir.” (Gabriel Garcia Marquez)

“Kendimden başka kimseye, kötülük etmeden yaşamak istiyorum.” Lev Tolstoy

“Kötülüğü bilmeyen, onun tuzağına düşer. “Hz. Ömer.

“Doğru olmayanı yapmak, kötülüklerin en büyüğüdür.” Socrates.

“Başkalarının sana yaptıkları fenalıkları unut; ama senin onlara yaptığın fenalıkları asla unutma, onu tekrar iyilik yapmakla, bertaraf etmeye çalış.” Lokman Hekim.



“Kötülük dediğin şey kalptedir; görünüşte, giyinişte değil. Ve bir insanın kalbinde ne kadar fesat taşıdığını biz öyle uzaktan bakarak bilemeyiz.” (Elif Şafak)
“Dünyada kötülük olduğunu biliyorum ve her zaman da var olduğunu. Ama bunu açıklamak için şeytana ya da iblislere inanmaya gerek yok. İnsanoğlu kendi başına da kötülük yapmayı mükemmel bir şekilde başarıyor. “ (Tess Gerritsen)

“İnsanların kötü olduklarını görmek beni şaşırtmıyor, ama bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce hayretler içinde kalıyorum.” (Goethe)

“Hayattan öğrendiğim bir şey var. Her yerde kötülük çok kuvvetli ve zor yeniliyor. İyilik daha zayıf kalıyor.” (Zülfü Livaneli)

30 Yıldır Çocuğu Gibi Baktığı Ağacı Kesilen Adamın Belediyeden Aldığı Efsane İntikam

 

30 Yıldır Çocuğu Gibi Baktığı Ağacı Kesilen Adamın Belediyeden Aldığı Efsane İntikam

 

Bu hikayede yaşlı bir  adamın, doğaya, yeşile, ağaçlara ne kadar fazla değer verdiğini, insanlığın hala yaşadığını, insan olmayanların, vicdansız olanların, doğa dostu olmayanların da var olduğunu göreceksiniz. Yaşlı adamın intikamı ise çok asilce olacaktır.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya eyaletinde yaşayan yaşlı bir adamın otuz yıl boyunca baktığı ve büyüttüğü ağaç, belediye yetkililerince kesilmiştir. Ağacın kesilme sebebi de basit bir savunmadır: Ağaç köklerinin kaldırıma çıkması gerekçesi ile ağaç kesilmiştir denilir. Bunun üzerine yaşlı adam belediye başkanına şu anlamlı mektubu yazar:


 Merhaba sayın Belediye Başkanı.


Bugün size bu mektup sayesinde ölüm,  yeniden doğma ve intikam üzerine bir öykü anlatacağım. Üç yıl önce bu  günlerde başkanlık  yaptığınız şehrin belediyesi, evimin önüne büyüyen ve tam otuz yaşında olan ağacı kesme kararı aldı. Bunun tek sebebi ise  ağaç köklerinin kaldırımın üzerine çıkmasıydı. Bu aslında gerçek bir sorun bile değildir. Bu yetmezmiş gibi üstelik ağacın bakımını düzenli olarak kendim yaptığım ve evimin önünde olmasından dolayı, ağacın kesim masraflarını bile kanun gereği bana ödettiniz. O ağaca çocuğum gibi baktım, ve hep çok sevdim. Gerektiği zaman gübresini verdim, zararlı böceklerden korumak için ilaç verdim, bir fide şeklindeyken dik durması için elimden gelen her türlü bakımı yaptım. 


Bu ağaç zaman içinde büyüdü ve çok güçlü, çok güzel bir ağaç oldu. Bu ağaçla çocuğu kendi ayakları üzerinde durmaya başlayan bir baba gibi gurur duyuyorum. Ben bu dünyadan gittikten sonra bile, arkamda benden hatıra kalan canlı ve yaşayan bir hatıra bırakmanın verdiği mutluluk ile yaşamımın son demlerini yaşıyordum lakin sizler nedeni olmayan bahaneler ile, çocuğum gibi koruduğum, büyüttüğüm ağacımı öldürdünüz. Bununla da kalmadınız ve ağacı kesenin masraflarını bile bana ödettiniz.

 

Ve başkan, işte bugün intikam vakti!


Siz benim ağacımı kestikten beş ay sonra yani günümüzden iki yıl yedi ay önce şehrin yetkisi altındaki farklı yerlerine kırk beş adet Redwood Kaliforniya Çamı ve seksen iki tane dev Sekoya ektim. Bu ağaçları bilmiyor olabilirsiniz, fakat bu ağaçların özelliği devasa boyutlara ulaşmaları ve boy atmaya başlamadan önce toprağa sıkı sıkı kök salmaları. Yani siz bu mektubu okuduğunuz bu günlerde dışarıdan küçük gözüken o ağaçlar yerin altına doğru on metre uzunluğunda kök saldılar bile.


Önümüzdeki aylarda ise mevsimleri geldiği için akıl almaz bir hızla uzamaya başlayacaklar ve uzunlukları yetmiş metreye kadar ulaşacak. Siz o gün önemsiz görebileceğiniz bir sorunu kendinize vazife edinip ağacımı yok etmiştiniz. Bugün ise belediye denetimi altında olan, yerlerde yüzeye yakın devasa ağaçlar büyümekte ve bu ağaçları benim ağacım gibi kolayca sökemeyeceksiniz. Bunu yapmaya başlasanız bile her birini kökünden sökmek size bir servete mal olacaktır.


İyi günler Sayın Belediye Başkanı

 

 Sadece kökü kaldırıma taştı bahanesi ile kestiğiniz o ağacın, bugün size yüz ağaç olarak geri döndüğünün haberini vermek için bu mektubu iletiyorum ve hayatımın son günlerinde size ağaçlarla dolu bir şehir bırakıyorum. İşte bu da benim intikamım.