Adalet Dilenmekle ve Başkalarına Kendini Acındırmakla Ulus İşleri, Devlet İşleri Görülemez; Ulusun ve Devletin Onuru ve Bağımsızlığı Güven Altına Alınamaz Kompozisyon

 

 Adalet Dilenmekle ve Başkalarına Kendini Acındırmakla Ulus İşleri, Devlet İşleri Görülemez; Ulusun ve Devletin Onuru ve Bağımsızlığı Güven Altına Alınamaz Kompozisyon


Bir ülke başka ülkelerin ekonomik gücüne ve zenginliğine boyun eğmemelidir. Her şeyden önce kendi ayakları üzerinde güçlü durmalı ve dünyanın en gelişmiş ülkesi haline gelmeye çalışmalıdır. Bunun için de vatandaşlarını cahil olmaktan kurtarıp bilim ve teknoloji yolunda ilerletmeye çalışmalıdır. Burada da devlet yöneticilerine büyük görevler düşer. Büyük devlet adamı, daha kişilik Mustafa Kemal Atatürk ““Adalet dilenmekle ve başkalarına kendini acındırmakla ulus işleri, devlet işleri görülemez; ulusun ve devletin onuru ve bağımsızlığı güven altına alınamaz.” demiştir.


 Başka ülkelerden para beklemek, yardım dilenmek  onurlu bir millete yaklaşmaz. Başka ülkelerden adalet dilenmek yerine kendimizi daha çok geliştirmeli ve milletimizi Çağdaş Ülkeler seviyesine çıkarmalıyız. Paramızı daha değerli hale getirmeliyiz, ana dilimizi daha da zenginleştirmeli ve dünya dilleri arasında yerini aşılması için daha çok çalışmalı, alın teri dökmeli ve zorluklarla mücadele etmeliyiz. Bir ülke zengin ve güçlü olmak için kendi içindeki cevherleri ortaya çıkarmalıdır. Kendi ülkesinde yetişen bilim adamlarını beyin göçü olarak vermemeli, aksine başka ülkelerden beyin göçü alarak güçlü bir ülke haline gelmelidir.


 Kendimizi, ülkemizi acındırmak biz sadece küçük düşürür ve onurumuz ayaklar altına alır. Bunun için her yönden diğer ülkelere örnek olmalıyız ve ekonomik refahı yüksek, kişi başına düşen gelir oranı fazla bir ülkeye dönüşmeliyiz. Böylece kimseden adalet dilenmek zorunda kalınmaz ve kimsenin merhametine muhtaç kalınmaz.

Görme ve İşitme Engelli Olan Helen Keller’den Özlü Sözler

 

Görme ve İşitme Engelli Olan Helen Keller’den Özlü Sözler


 Beş dil  bilen,  kano, kano ve yelkenli ile gezintiye çıkan, yüzen, satranç oynayan Helen Keller, yazdığı makaleler ve bir dizi kitapla kendisini engellilere yardımcı olmaya adamıştır. Başta Amerikan Görme Engelliler Vakfı olmak üzere çok sayıda organizasyonda görev almış ve görevleri nedeniyle dünyanın pek çok yerine seyahat etmiştir.


Helen Keller’e ait özlü sözler şunlardır:


Çoğu insan gerçek mutluluğun kaynağı konusunda yanılır. Gerçek mutluluk için kendini tatmin etmek değil, kendini buna değecek bir şeye adaman gerekir.

Güvende olmak, aslında batıl bir inançtır. Doğaya aykırıdır. Tabiatta hiçbir canlı güvende olmadığı gibi insan da güvende değildir. 

Yüzünü güneşe çeviren insan, gölge görmez.


Dünya acıyla dolu belki, ama bir o kadar da acıyı alt edişle dolu.

Bilgi, sevgidir, ışıktır ve görmektir.  

Uygulanmayan fikirlerin hiçbir değeri yoktur.

Hayattaki en iyi ve en güzel şeyler, ne duyulabilir ne de dokunulabilir. Kalp yoluyla hissedilmelidir.

“Eğer hayat sadece sevinçle dolu olsaydı, hiçbir zaman cesur ve sabırlı olmayı öğrenemezdik.”


Bizim mutluluk kapılarımızdan biri kapandığında bir diğeri açılır. Ancak biz kapanan kapıya o kadar çok bakarız ki açılan kapıyı göremeyiz.

 Kendini unutmak bir mutluluktur.

Görme yeteneği olan ama görmeyi başaramayan insan, bu dünyadaki en sefil insandır.

Gereksiz Konuşmak İle İlgili Özlü Sözler

 

Gereksiz Konuşmak İle İlgili Özlü Sözler


Gereksiz konuşmak kişinin dilinin ve kalbinin yorulmasına neden olur ve ayrıca büyük bir zaman kaybıdır. Çok konuşan ve gereksiz konuşan kişiler en çok kendilerini yıpratır ve çevresindeki insanlar da böyle kimselerden kaçar.


Gereksiz konuşma ile ilgili özlü sözler şunlardır:

"Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı, Allah iki ağız, bir kulak verirdi. Onun için, çok dinleyip az konuşmak gerek." Şems-i Tebriz-i.

"Kalbi imar etmek nimettir. Dili imar etmek çok konuşmak ise fitnedir." Cüneydi Bağdadi.

"İnsanı hayvandan ayıran özellikler konuşma ve düşünmeden önce, fikri uğruna ölmesi ve utanmasıdır." Hüseyin Nihal Atsız


"Genelde toplumumuz boş konuşuyor ve konuşmayı çok seviyor. Kimse kimseyi dinlemiyor. Dinlememe konusunda çok gelişmiş bir milletiz." Ferhan Şensoy.

Ey bahtsız, ey boş konuşan adam, hangi hakla, aklın asasını, masumluğun elinden alıp kötülüğün eline verirsin? Hangi hakla, doğanın üzerine ölümün örtüsünü atarsın, felaketi daha da ümitsiz kılarsın, suçluları temize çıkarır, erdemi karartır ve insanlığı alçaltırsın?" Stefan Zweig.

“Bir bilge şöyle demiş: "Güzel konuşmak bir sanat gibidir, ama aynı önemi taşıyan bir şey daha var; ne zaman susacağını bilmek!" Mozart

Anlam yüklemek gerekmiyor her şeye bazen, çünkü en anlamsız şeylerde de varabiliyor insan. Çok konuşmak isterken, susmak gibi." Tom Robins.

“Susuyorum. Konuşursam anlaşılmayacağım. Ben susarak anlaşılmamayı tercih ederim." Fernando Pessoa.


“Konuşmak bir mana ise susmak bin bir mana. Herkes konuşmasına konuşur lâkin sükut yürekli olana." Mehmet Akif Ersoy.

"Susmakla konuşmak arasında nasıl ince çizgiler, hassasiyetler var. Bakarsın konuşmak şeytandan, bakarsın susmak." Cahit Zarifoğlu.

Yapay Tatlandırıcıların Zararları Konulu Konuşma

 

Yapay Tatlandırıcıların Zararları Konulu Konuşma


Günlük yaşantımızda kullandığımız doğal şekerler varken ne yazık ki yapay tatlandırıcıları soframızın baş tacı etmeye başladık ve bu da sağlığımızı tehlikeye atmak demektir. Normal şekerin bile fazlası zararlıyken yapay şekerin, tatlandırıcıların zararları kat kat fazladır.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

İnsan damak tadını neye alıştırsa bir zaman sonra o tatları arıyor ve artık kötü gıdalar bizde zararlı alışkanlıklara dönüşüyor ve kolay kolay vazgeçemiyoruz. N eyersen onu istiyorsun. Diline tatlı gelen, sana haz veren gıdaların diğer organlara ne gibi zararlar verdiğini gözünle göremiyorsun ama kısa zamanda kan değerlerinde çıkan şaşırtıcı sonuçlar seni bir hayli şaşırtabilir ve organlarına ne gibi zararlar verdiğini anlayabilirsin. Bunların olmaması için yapay tatlandırıcılardan uzak durulması gerekir.


Sevgili Öğretmenim,

Bu yapay tatlandırıcılar kan şekerini yükseltmeme ve düşük kalori içerme özellikleri olmasına rağmen insan vücuduna son derece zararlı etkileri vardır. En bilinen kanıtlanmış zararları obezite, diyabet, kardiyovasküler hastalıklar, kanser gibi hastalılardır. Özellikle kan şekerini yükseltmediği için diyabet hastaları tarafından sıklıkla tercih edilse de beyinde şekerin sebep olduğu tokluk hissini oluşturmadığı için daha fazla tüketime ve kilo alımına sebep olmaktadır. Diyet amaçlı olarak da düşük kalorileri nedeniyle bu tür gıdaları tercih edenler üzerinde de faydalı etkileri olmadığı klinik deneylerle kanıtlanmıştır. 

 

Bunun için yapay tatlandırıcıları hayatımızdan çıkarmalıyız ve her şeyin doğalına dönmeliyiz. Doğal olanı da ölçüyü kaçırmadan tüketmeliyiz ve genç yaşta sağlık sorunları ile karşı karşıya gelmemeliyiz. ağlık söz konusu olduğunda doğal tatlandırıcıların önemi daha da artmıştır. Elma özü, hurma suyu daha sağlıklı tatlandırıcılardır. Kesinlikle bu tür ürünlerin tercih edilmesi gerekir.  İnsan ne yerse ona dönüşür. Sağlıklı ürünleri   yersek bir sağlıklı  vücuda sahip oluruz. Sağlıksız gıdaları tüketirse genç yaşta sağlığımızdan oluruz sürekli sağlık problemleri ile uğraşmaya devam ederiz. Anlatacaklarım bunlardır. Konuşmama burada son vermek istiyorum. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Bana İyi Analar Veriniz, Size İyi Vatandaşlar Vereyim Sözü İle İlgili Kompozisyon

 

Bana İyi Analar Veriniz, Size İyi Vatandaşlar Vereyim Sözü İle İlgili Kompozisyon


Anneler dünyayı değiştirilecek kudrete sahip, yüreğinde evlat sevgisi eksik olmayan ve evlatlarını koşulsuz seven en güzel, en kıymetli varlıklardır. Onlar insanlığa yön veren, insanlığın gelişimine katkı sağlayan ve insanı insan yapan ve biz evlatlarına merhameti öğreten, sevgiyi öğreten nadide çiçeklerdir. Onlar bizlere örnek davranışlar sergilerse biz de ileride onlar gibi kaliteli, eğitimli ve güzel ahlaklı oluruz.


 Bana iyi analar veriniz, size iyi vatandaşlar vereyim der Napoleon Bonaparte . Çünkü eğitimli, güzel ahlaklı, erdemli annelerin elinde yetişen çocuklar örnek insan, örnek devlet adamı, örnek öğretmen, örnek hakim ya da örnek çoban olacaktır. Önemli olan mesleğinin ne olduğu değil vatansever, dürüst insanların yetişeceğidir. İyi analar iyi evlatlar yetiştirir ve o iyi evlatlar da geleceğimize yön veriri ve dünya daha yaşanılası, daha adil ve daha eşitlikçi bir yere dönüşür ve insan insana sevgi ile yaklaşır. 


İyi anaların olduğu dünya iyi evlatlar kazandırır ve bu da herkes için iyi olur, güzel olur. İyi analar iyi vatandaşlar yetiştirir ve bu da daha güzel işlerin ortaya çıkmasını sağlar ve sevgi dolu bir dünyada yaşamaya başlarız. 

Doğa, Hayvanlar, Çiçek, Köy Kelimelerinden Oluşan Hikaye Yazınız

 

Doğa, Hayvanlar, Çiçek, Köy Kelimelerinden Oluşan Hikaye Yazınız.

Bugün kalktığımda güneş odamın içini aydınlatmıştı. Hava bugün sıcak olacaktı anlaşılan. Henüz ilkbahar mevsiminde olmamıza rağmen  bu yıl havalar fazla soğuk geçmedi. Kış mevsimi bile ılık geçti. Küresel sınmadan dolayı iklimler değişiyormuş öyle demişti Kemal öğretmenimiz. Biz çocuklar buna seviniyorduk ama büyüklerimiz bunun iyi bir şey olmadığını, her mevsimin özelliklerinin zamanında yaşanmasının bizler için daha faydalı olacağını söyledi. İklim dengesizleşirse hayatımız altüst olurmuş. Doğayı korumak için, doğaya zarar vermemek için elimden geleni yapmaya çalışacağım. Ben bunları düşünürken babam haydi oğlum balık tutmaya gidiyoruz çabuk dedi.

 

Kahvaltıyı da orada yapalım dedi. Balık tutuyorduk ama balıkları eve getirmiyorduk. Tuttuktan sonra tekrar denize salıyordu babam. Hemen arabaya bindik, yoldan geçerken bir pastaneden simit, poğaça ve meyve suyu aldık. Annemin koyduğu  termostaki çay da sıcacık duruyordu arabanın arkasında. Yolda giderken kaldırımların kenarında açmış çiçekleri gördüm ve taşın içinden bile çiçek açıyor, inadına yaşayacağım diyordu. Bu bana umutsuz olmamamız gerektiğini hatırlattı. Daha sonra bir köye girdik ve orada kuzularını otlatan yaşlı  bir amca gördük. Ne güzel kuzuları vardı. Hepsi besleniyordu otların üzerinde. Yeni hayatımız merhaba dercesine mutluydular sanki.

 

En sonunda balık tutacağımız yere vardık. Oltaları çıkardık ve hazırladık. Daha sonra oltaları denize attık ve beklemeye başladık. O arada sıcak simitler, poğaçalar yenmeye başlandı. Arkasına da bir güzel çay o ne güzel bir duyguydu. Bugün hiç balık gelmedi oltaya ama yine de babamla, doğa ile iç içe olmak çok güzeldi. Doğa ile iç içe olmak, denizin üstünden geçen martıları seyretmek ve daha değişik hayvanları görmek harika duygular hissettirmişti bana.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Eseri Olan Nutuk Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün Eseri Olan Nutuk Kitabında Geçen Özlü Sözler

Nutuk Mustafa Kemal Atatürk’ün eşsiz bir eseridir.

Nutuk adlı eser Atatürk'ün  3 aylık bir süre içinde tamamladığı ve 15-20 Ekim 1927 tarihlerinde Cumhuriyet Halk Fırkası’nın İkinci Büyük Kurultayında kürsüden okuduğu eserdir. Nutuk, Türkiye tarihinin 1919-1927 yılları arasındaki 9 yıllık bir sürecinde, özellikle Milli Mücadele'de yaşanan olayları anlatan önemli tarihî bir kaynaktır ve Türkiye'nin bu dönemle ilgili en temel resmî tarih kaynağı olma niteliğindedir.


Nutuk adlı eserde geçen özlü sözler şunlardır:


“Vatanını en çok seven , görevini en iyi yapandır…”

“Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.”

“Hayatta başarı kazanmak, mutlaka mücadelede başarı kazanmaya bağlıdır.”

“Daima, milletin sevgi ve güvenine dayanarak hep birlikte ileri gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mutlu, başarılı ve galip olacaktır.”

"Bendeniz ne Fransızların ve ne de herhangi bir yabancı devletin sahip çıkmasına tenezzül eden kişilerden değilim. Benim için en büyük korunma yeri ve yardım kaynağı ulusumun bağrıdır."

'' Müslümanlığın, yüzyıllardan beri yapıla geldiği üzere bir siyaset vasıtası olarak kullanılmaktan kurtarılmasının ve yüceltilmesinin şart olduğu gerçeğini de görmüş bulunuyoruz.''

“Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve bağımsızlığa sembol olmuş bir milletiz!”

“Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.”


“Gelecekte olabilecekler üzerine konuşmak giriştiğimiz gerçek ve maddi savaşa boş hayaller niteliği verebilirdi, dış tehlikenin yakın etkileri karşısında üzüntü duyanlar arasında ise geleneklerine, düşünce yeteneklerine, ruhsal durumlarına aykırı olası değişikliklerden ürkeceklerin ilk anda direnmelerine yol açabilirdi. Başarı için kullanışlı ve güvenilir yol her safhayı zamanı geldikçe uygulamaktı.”

“Birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin, arkasından sürüklenen, kaderlerini, hayatlarını falcılara, büyücülere, üfürükçülere, muskacıların ellerine bırakan insanlardan meydana gelmiş bir topluluğa bir Millet gözüyle bakılabilir mi?”

“Ben 1919 yılında Samsun’a çıktığım gün elimde maddi hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız Büyük Türk Milleti’nin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran, yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu kuvvete, bu Türk Milleti’ne güvenerek işe başladım.”

''Sizler, Yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.''

"Tam bağımsızlık demek, elbette siyaset, maliye, ekonomi, adalet, askerlik, kültür gibi her alanda tam bağımsızlık ve özgürlük demektir."

“Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar.”

“Muhtaç olduğun güç, damarlarındaki soylu kanda mevcuttur!”

"Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. (Savunma hattı yoktur, savunma alanı vardır.) O alan, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, bırakılamaz. Onun için küçük büyük her birlik, bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük büyük her birlik, ilk durabildiği noktada tekrar düşmana karşı cephe kurup savaşa devam eder. Yanındaki birliğin çekilmek zorunda olduğunu gören birlikler, ona bağlı olamaz. Bulunduğu mevzide sonuna kadar dayanmak ve direnmek zorundadır."

“Millete efendilik yoktur, ona hizmet etmek vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur.”

“Adalet dilenmekle ve başkalarını kendine acındırmakla ulus işleri, devlet işleri görülemez; ulusun ve devletin onuru ve bağımsızlığı güven altına alınamaz.”

"Efendiler, zavallı ulusumuzu tutsak etmek isteyen düşmanları mutlaka yeneceğimize olan güven ve inancım, bir dakika olsun sarsılmamıştır. Bu dakikada, bu kesin inancımı, yüce heyetinize karşı, bütün ulusa karşı ve bütün dünyaya karşı ilan ederim."

“Beni görmek demek, behemehal yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.”

“Millete önder olacakların, her ne pahasına olursa olsun amaçtan dönmemeleri, memlekette barınabilecekleri son noktada, son nefeslerini verinceye kadar, bu amaç uğrunda fedakârlığa devam edeceklerine daha işin başında karar vermeleri gerekir. Kalplerinde bu gücü duymayanların teşebbüse geçmemeleri elbette daha isabetli olur. Çünkü, aksi halde hem kendilerini hem de milleti aldatmış olurlar.”

“Türkün onuru ve gururu ve yeteneği çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus tutsak yaşamaktansa yok olsun, daha iyi. “ Bu nedenle ya bağımsızlık, ya ölüm. “

“Bilirsiniz ki yaşam demek,mücadele ve çarpışma demektir...”


“Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir millet, medenî insanlık dünyası karşısında uşak olmak konumundan yüksek bir davranışa lâyık görülemez.”

“Aciz ve korkak insanlar, herhangi bir felaket karşısında milletin de hareketsizliğe sürüklenmesini ve bir kenara çekilip kalmasına yol açarlar.”

“Ulusal sınırlar içinde bulunan vatanın bütün kısımları bir bütündür. Birbirinden ayrılamaz.”

“Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir.”

“Bir yıkıma uğramadan önce, onu önleme ve ona karşı savunma önlemlerini düşünmek gerekir. Yıkıma uğradıktan sonra yanıp yakılmanın yararı yoktur.”

“Bir Türk komutanının, ordusunu kullanmaksızın, herhangi bir kötü rastlantı ve kötü şans eseri bile olsa, düşmana esir düşmesini biz mazur görsek de, tarih bunu asla affetmez ve affetmemelidir. Türk İnkılâp tarihinin gelecek nesillere hitap ve uyarısı işte budur.”

“Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklale sahip olmakla gerçekleştirilebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, istiklalden yoksun bir millet, medeni insanlık dünyası karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık görülemez.”

“Her şeye rağmen muhakkak bir ışığa doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletimin hakkındaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıkları, ahlâksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir.”

“Tarihi yaşadığımız gibi yazdık, fakat geleceği Cumhuriyet’e inananlarla onu koruyanlara ve yaşatacaklara emanet etmek gerekir.”

“Memleket baştan sonuna kadar virâneliktir. Her yerde baykuşlar ötüyor. Milletin yolu yok, serveti yok, hiçbir şeyi yok. Bütün millet acınacak bir yoksulluk içindedir.”

“İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk milleti Türkiye'nin gelecekteki çocukları, bunu bir an akıllarından çıkarmamalıdır.”

Anneliğin Önemi İle İlgili Özlü Sözler

 

Anneliğin Önemi İle İlgili Özlü Sözler


Bu dünyada evladını karşılıksız seven tek kişi annedir. Çünkü anneler evlatlarını yürekten severler. Kimi zaman evlatlar anneyi üzse anne yüreği onları çabucak affeder. Tüm bunlara rağmen doğru olan anneyi asla üzmemek ve onu asla incitmemektir.


Anneliğin önemi ile ilgili özdeyişler şunlardır:

"Koparılması mümkün olmayan tek bağ anne ile evlat arasındaki bağdır" Sokrates 

Beşik sallayan eller, dünyayı yerinden oynatacak bir gücü simgeler. Peter de Vries.

“Yaşamdaki güzel şeylerin çoğu ikişer, üçer, düzinelerle ve yüzlercedir. Sayısız yıldız, gül, kardeş, hala ve kuzen vardır; ama anne tektir.” Kate Douglas Wiggin

“Gençlik geçer, aşk söner, arkadaşlık yaprakları dökülür; fakat bir annenin gizli ümitleri baki kalır. “Oliver Wendell Holmes

"Anne kalbi, çocuğun okuludur." Henry Ford Beecber.



“Hiç unutulmayacak yüz, anne yüzüdür.” Hz Muhammed.

“Annem her yerde… Bir gül kokusunda, bir kaplanın gözlerinde, bir kitabın sayfalarında, yediğimiz yemekte, çölün fırtınasında, gün batımının pırıldayan cevherinde, dolunayın kristal ışığında, gün doğumunun tüllerinde.”

"Bana okuduğum kitapların en güzelinin hangisi olduğunu sorarsanız, söyleyeyim annemdir." Abraham Lincoln 

"Kadınlar zayıftır; ama analar kuvvetlidir." Victor Hugo

"Hiç kimse kollarında bir çocuk tutan anne kadar muhterem ve birkaç çocuk arasındaki bir anne kadar, saygı değer değildir." Wolfgang Van Goethe

"Bir adam en çok sevgilisini, en iyi şekilde ailesini, en uzun da annesini sever." İrlanda Atasözü

 "Bana iyi analar veriniz, size iyi vatandaşlar vereyim."  Napoleon Bonaparte  Jean J. Rousseau

"Şefkatin en büyük amili analardır. Hayatımdaki bütün hatalarım, ana terbiyesi görmeyişimden ileri gelmiştir."   Jean J. Rousseau.


"Hiçbir süs ve makyaj bir kadını; ' Analık Sevgisi ' kadar güzelleştiremez. " Emile Zola

"Ana gibi yar olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz" Türk Atasözü.

"Bir anne yüreği, dibinde her zaman af bulunan bir uçurumdur." Honore De Balzac.

“Anne kolları şefkatten yorulmamıştır, çocuklar orada derin derin uyurlar.” Victor Hugo.

“Anneler, her şeyi görmeseler bile kalpleriyle duyarlar.” Ostrovski.

Konuşma Engeli Olan Bir Arkadaşımıza Mektup

 

Konuşma Engeli Olan Bir Arkadaşımıza Mektup


Görememek, duyamamak, konuşamamak insan için bir engel değildir. Asıl engel kalpten fakir olmak, merhametsiz olmak ve insanların yaşadığı zorluklara duyarsız kalmaktır.

 

Sevgili arkadaşım Canan,

Konuşamadığın için, isteklerini  konuşarak dile getiremediğin için ne gibi zorluklar çektiğini anlamaya çalışıyorum. Zorlukları yaşayan sen olduğun için bunu en iyi sen bilirsin. Sevdiklerini isimleriyle hitap etmek, onları sevdiğini dile getirebilmek ve daha birçok şeyi onlara söylemek isterdin. Düşündüklerini, duygularını anlıyorum ve seni çok seviyorum canım arkadaşım. Konuşmamak demek hayatın bitmesi anlamına gelmemelidir. Aksine hayata tüm zorluklara rağmen dört elle sarılabilmektir kahramanlık. Başımıza nerede, ne geleceğini  kestiremiyoruz. Bugün varız ama iki dakika hatta iki saniye sonramızın garantisi yok.

 

Onun için kendini çok üzme ve kendini yetersiz hissetme sakın. Sevgiden yoksun kalmış, ilgiden yoksun kalmış kişilerden değilsin çok şükür. Çünkü seni seven harika bir annen ve baban var. Kardeşlerin, arkadaşların ve çevren seni çok seviyor. Seni anlamayan, seninle kimi zaman dalga geçen insanlar için de canını sıkma sakin. Onlar da bir gün seni anlayacaklardır lakin biraz olgunlaşmaları ve iyi insan olmaları için zaman gerekir.

 

Aslında her insan iyidir fakat yaşanılan olaylar kimi insanları daha kötü ve daha duyarsız yapabiliyor. Bunun için üzülmene gerek olduğunu düşünmüyorum. Çünkü biz seni çok seviyoruz ve sana yeteriz diye düşünüyorum. Birlikte sessizce kitap okuyacağımız, kırlarda koşacağımız günleri dört gözle bekliyor ve seni gözlerinden öpüyorum.

 Seni çok seven arkadaşın: Hümeyra

Yaşar Kemal’in İnce Memed 1, İnce Memed 2, İnce Memed 3 ve İnce Memed 4 Kitabında Geçen Geçen Özlü Sözler

 

 Yaşar Kemal’in İnce Memed 1, İnce Memed 2, İnce Memed 3 ve İnce Memed 4 Kitabında Geçen Geçen Özlü Sözler

 

Kitap dört ciltten oluşmaktadır ve her bir cilt kendi içinde farklı bölümlere ayrılmış ama asıl konudan ve başrolden uzaklaşılmamıştır. Dört cildin dördünde İnce Memed vardır. Okunması gereken, ders alınması gereken muhteşem bir kitaptır. Yaşar Kemal yine farkını ortaya koymuştur. İnce Memed adlı eseri okurken içinde kendinizi bulacaksınız, haksızlıkları,  korkakları, hadsizlikleri görünce, kişilerin eline güç geçince nasıl da acımasız da ve cani olabildiklerine şahit olacaksınız. Dört ciltten oluşan kitabı okumak biraz zaman alacak  fakat kitabı bitirdiğiniz zaman ailenizden ayrılmış gibi hissedeceksiniz. Lakin sabır ve azimle kitabı okuyup bitirmek de büyük özveri gösterir.

 

İnce Memed1 Kitabında Geçen Özlü Sözler

“İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.”

“Hangi günü gördük akşam olmamış.”

“Düşünmek, tecrübenin yerini tutar. Sen, her şeyi inceden inceye düşün.”

“İnsanoğlu çiğ süt emmiştir. Her kötülüğü yapar, her iyiliği de yaptığı gibi.”

“İnsanoğlu bu, kimin içinde ne var bilinmez.”

“Eşkıyayı korkuyla sevgi yaşatır. Yalnız sevgi tek başına zayıftır. Yalnız korkuysa kindir.”

“Belki umuttur. Belki de bir özlemdir. Özlem sıcaktır. Özlem bir dost, bir sevgilidir. Sarıverir insanı sıcaklığı.”

“Zulme sessiz kalan bir gün zulme uğrar, haksızlığa karşı durmak insanın onurudur.”

“Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmadı da içine gömüldü müydü, sonu felakettir.”

“Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır. Bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır.”

“İnsanları sözleriyle değil, hareketleriyle ölç. Ondan sonra da arkadaş olabileceğin insanı seç. İpin ucunu bir verirsen ellerine yandığın günün resmidir.”

 

 

İnce Memed 2 Kitabında Geçen Özlü Sözler:

“Bir ağaç ne kadar güçlü, ne kadar ulu, ne kadar sağlam olursa olsun, onu toprağından çıkaracak olursanız kurur.”

“Bir odaya bir kedi yavrusu koy, hem de durmadan üstüne git, sonunda kedi yavrusu senin gözün oyar. Kedi yavrusu kedi yavrusu iken... İnsanoğlu kedi yavrusu değildir. Ne kadar korkarsa o kadar da yiğittir.”

“Demir olsam çürürdüm, toprak oldum dayandım… Toprak, toprak, toprak oldum da dayandım.”

"Bir insanın hakkını koruyamıyorsa hükümetlik yapmasınlar, yapmasınlar, onları zorlayanlar mı var efendim?"

“Kurt kocayınca köpeklerin maskarası olmuyor, kurt kocayınca köpekleşiyor.”

"İnsanoğlu bir karanlıktan geliyor, bir karanlığa doğru gidiyor. Ama nereden gelip nereye gideceğini hep unutuyor. "Bir defa geldim, bari tadını çıkarayım" demiyor.

“Yusuf'u kuyudan çıkaran Mevla, hiçbir zaman iyi kullarını darda koymaz.”

“Bir insan ne ka­dar yürekliyse, o kadar korkaktır. Ya da bir insan ne kadar kor­kaksa o kadar yüreklidir. Bunun böyle olduğunu bir insan an­cak seksenine gelince anlar.”

 

İnce Memed 3 Kitabında Geçen Özlü Sözler

İnce Memed öldürülecek, onun yerine Ali Memed gelecek, o da öldürülecek onun yerine Hasan Memed gelecek.  O da öldürülünce Veli Memed gelecek... O da,o da, o da... Sen... ne sanıyorsun oğlum Memed, İnce Memedler bitecek mi sanıyorsun? Her insanın içinde bir mecbur kurdu, bir İnce Memedlik, bir Köroğluluk kurdu var. Köroğlu gitti, İnce Memed geldi. İnsanoğlunun içinde bu kurt oldukça insanoğlu ne olursa olsun yenilmeyecek. Sen insanoğlunun içindeki kurtsun, ne olursan ol, nereye gidersen git. İşte insanoğlunun içindeki bu kurt yiterse, insanlık da işte o zaman insanlıktan çıkar. İnsanoğlu içindeki bu kurdu yitirmeyecek, ona kıyamete kadar gözü gibi, yüreği gibi bakacak. O kurt insanoğlunun şah damarı, atan yüreğidir. Senin içindeki kurt da, işte insanlığın bu kurdudur...”

 

“İnsanın içindeki adalet duygusunu köreltirsek, insanın insana saygısı kalmaz. İnsanın insana itimadı, hürmeti kalmayınca da bir yerde insanlık çok şey kaybeder, hayat çirkinleşir.”

“Keramet sende bende değil, keramet toprakta, insanlıkta.”

“Eğer bu ülkede adalet yozlaşırsa, o memleketin dibi oyulmuş demektir. Adaleti çökmüş bir milleti yok olmaktan hiçbir güç kurtaramaz. Kanun karşısında eşkıya İnce Memed de birdir, Başvekil İsmet Paşa da.”

“Uğruna bu kadar alçaldığımız, zulmettiğimiz, haram yediğimiz, insan öldürdüğümüz yaşamak ne işe yarıyor?”

"Böylesi, her şeyden, en küçük gölgeden, kıpırdayan yapraktan korkan kişilerden korkulur. Bunların insanlara yapamayacakları kötülük yoktur."

“Şu tarihler, şu eski toprak, şu koca Osmanlı ülkesi şimdiye kadar bir Mustafa Kemal Paşa daha yetiştirebildi mi?”

“Dostunu düşmanını bilseydin zaten başına bu iş gelir miydi?”

 

İnce Memed 4 Kitabında Geçen Özlü Sözler

“Ben insan öldürmem. İnsan öldürmek çok kötüdür. İnsan hiç Allah'ın yaptığı en güzel binayı yıkar mı?”

“Yoksulluk bir ateşten gömlektir, onu giyen bilir.”

“Umudun ölmesi, insanın ölmesinden daha beterdir.”

“Bu dağlarda bin kere ölmeden, bir kere dirilemezsin.”

"Şu dünya üstüne, şu insanlar üstüne hiç kimse bir şey bilmiyor. Şu dünyada insanlar, “ahmak geliyor, kör gidiyorlar.”

“Yoksulluk bir ateşten gömlektir, onu giyen bilir.”

“Gündüz olsun, gece olsun insan denizi ilk olaraktan görünce yüreğine bir korku, bir yalnızlık, çaresizlik, yabancılık, kimsesizlik çöker.”

"Allah, baş kaldır ya kulum demiş ve insan onun cennetine baş kaldırmış. Allah, başkaldır ya kulum demiş, insanların bir kısmı baş kaldırmış. Onlar Allah indinde mutlu kişiler olmuşlar, bir kısmı, yani çoğunluğu Allah'ın emrine uymamış, Allah onlara cehennemini vermiş. İnsan kendine, kendi yüreğine, kendi korkusuna toptan baş kaldırmadıkça, insan soyu bundan da beter olacak, aşağılanacak, zulüm, korku iliklerine işleyecek, insanlıktan çıkacak, bir solucandan da mutsuz olacak. Solucanın gözü yok, kulağı, ağzı, dili yok, insanın var. İnsan soyu baş kaldırmayı, yemek, içmek, yaşamak, uyumak, çocuk yapmak gibi bir yaşama biçimi yapmazsa bugünden de bin beter olacak, içi boşalacak, duymayı, düşünmeyi, sevmeyi, sevişmeyi, dostluğu, arkadaşlığı, göğün, yerin, kurdun, kuşun, akar suyun, tan yerindeki ışığın, yürekteki sıcaklığını unutacak. Allah buyurdu ki ben sizi yarattım ki baş kaldırasınız, siz beni dinlemediniz, önce kendinize, sonra başka insanlara, sonra her şeye, her şeye boyun eğdiniz, ne buldunuz, ne öğrendinizse, ne yarattınızsa hepsi boyun eğme üzerine oldu. Ve boyun eğdiniz, ve boyun eğdiniz, ve boyun eğdiniz, boyun eğmeyi, yemek yemek, su içmek, sevişmek gibi bir yaşam biçimi yaptınız. Ve de öldünüz. Ve de solucandan beter oldunuz. Daha da olacaksınız..."