A Harfi İle Başlayan Deyimler ve Anlamları

 A Harfi İle Başlayan Deyimler ve Anlamları

Adı batmak: Unutulmak

Adı bile okunmamak: Adından söz açmamak

Adam içine çıkmak: Değerli kimseler arasında yer almak

Açıktan açığa: Gizli saklı kalmadan

Ad almak: Ünlenmek

Açık alın: Övünç duyma

Adam bildim eşeği, altına serdim döşeği:  Hak etmeyen birine değer vermek

Acısını çekmek:  Yapılan bir yanlışın ortaya çıkardığı sıkıntıyı yaşamak.

Abbas yolcu: Gidiyorum anlamına gelir. Bir diğer anlamı ise ölmek üzeredir.

Acısını çıkarmak: İntikam (öç) almak.

Aç acına: Bir şey yemeden

Açıkta kalmak: Barındığı yerden olmak

Adı kalmak: Öldükten sonra bile unutulmamak

Açmaza düşmek:  İçinden çıkılmayacak bir duruma düşmek

Ağırdan almak: İş yapmada gönülsüz olmak


Ağzı laf yapmak: Güzel söz söylemeyi becermek

Ağız satmak:  Yapamayacağı bir işi yapacakmış gibi konuşmak

Abuk sabuk konuşmak: Gelişigüzel konuşmak anlamına gelir.

Acısı yüreğine işlemek: Bir olay veya sözden çok etkilenmek

Abayı sermek:  İstenmediği bir yere yerleşmek

Aceleye getirmek: Bir işi  acele şekilde yaptığı için o işe gereken özeni vermemek

Acından ölmek: Çok acıkmak

A köse sayılmadık kaç tel sakalın var? Önemsiz olan bir işini neden önemli gibi gösteriyorsun, ya da önemli sayıyorsun gibi anlamlara gelir.

Abur cubur yemek: Faydalı faydasız diye ayırmadan her şeyi yemek.

Abacı, kepeci; ya sen neci? Üstü kapalı sözlerle bir kişiyi korkutmaya çalışmak

Ağırlık basmak: Uykusu gelmek

Ağırlığınca altın etmek: Çok değerli olmak


Ağız ağıza vermek: Gizliden gizliye konuşmak

Ağzı cıvık: Her duyduğunu başkasına söyleyen.

Ağzı çiriş çanağına dönmek:  Ağzı kurumak

Acem kılıcı gibi iki taraflı kesmek:  Birbirine karşıt olan, düşman olan iki yana da yaranmaya çalışan kişiler için kullanılan bir deyimdir.

Ağırına gitmek: Kırılmak, güvenmek

Ağzından baklayı çıkarmak:  Sırrını açıklamak

Ağzı yanmak: Bir şeyden zarar görmek

Afakanlar basmak: Çok bunalmak

Ağızlara sakız olmak: Herkesin dilinde olmak

Ağız yaymak: Dürüst konuşmamak

Ağzına layık: Lezzetli olmak

Ağzını topla: Düzgün konuş, sözlerine dikkat et.

Ağzı  süt kokmak: Çok genç olmak, tecrübesiz olmak

Ağzını havaya açmak:  Kaçırılan fırsatın yeniden gelmesini umut etmek, beklemek

Ahım şahım bir şey değil: Pek de dedikleri kadar güzel bir şey değil gibi anlamlara gelir.

Ağzının yatımı: Sözün yönü

Aklı çatallanmak: Çelişkiye düşmek,  ikirciklenmek

Aklı çıkmak: Çok korkmak

Aklı pusmak: Dalgınlaşmak

Alaşağı etmek: Bulunduğu yüksek görevden ,indirmek

Aklını kaybetmek: Delirmek

Aklında kalmak: Unutmamak


Aklını peynir ekmekle yemek: Delice işler peşinde koşmak

Al abdestini, ver pabucumu: Senin yüzünden daha çok zarara girmek istemiyorum gibi anlamlarına gelir.

Aklından zoru olmak:  Deli deli hareketlerde bulunmak.

Aklının çivisi eksik: Budala, dengesiz anlamlarına gelir.

Aklını almak: Güzelliği ile büyülemek

Aklı evvel: Her şeyi çok iyi bilir.

Aklına gelmek: Anımsamak

Aklına yatmak: Düşüncesine uygun bulmak

Aklına düşmek: Saplantı içinde olmak

Aklına gelen başına gelmek: Olmasından korktuğu şey olmak

Aklı fikri: Tek düşündüğü

Aklı sıra: Aklınca

Al kanlara boyanmak: Ağır yaralar almak


Alan talan olmak: Dağılmak

Al birini vur öbürüne: Hepsi de aynı demek.

Alacağı olmak: Bir gün o yaptığı şeyin acısını çıkarırım demek

Ali kıran baş kesen: Zorbaca

Allah dört gözden ayrımasın: Allah kimseyi anasız babasız bırakmasın.

Al takke ver külah: Uzun çekişmelerden sonra.

Al giymedim ki alınayım: Bu işle bir alakam yok ki söylenilenlerden kuşkulanayım.

Al şunu tut dedilerse yut demediler: Emanete hıyanet etme.

Alacağın bir iğne , çeliğin okkasından sana ne? : İlgilendiğin, uğraştığın bir konu o denli büyük  işlerle ilgilenmeni gerektirmez.

Alımlı çalımlı: Gösterişli

Alayında olmak: İşi ciddiye almamak.

Alçak dağları ben yarattım demek: Kibirlenmek

Alın derisi değil, davul derisi: Utanmaz, arsız

Aldım, sattım: Onu ne mal olduğunu çok iyi anladım, öğrendim.

Amana gelmek: Yumuşamak

Aman dilemek: Baş eğmek

Anasının gözü: Çok kurnaz

Anası kadir gecesi doğurmuş :Çok şanslı

Ant içmek: Yemin etmek.

Anasını ağlatmak: Çok sıkıntı çektirmek.

Anladık yel değirmeni ama suyu nereden geliyor?: Düşündüğün emeksiz kazanç güzel  de bunu gerçekleştirecek güç nerede?

Arabasını düze çıkarmak: Zorlukları atlatıp işini kolay duruma getirmek.

Anladımsa Arap olayım: Hiç bir şey anlamıyorum.

Ara bozmak: İki kişi arasındaki dostluğu bozmak.

Ar belası: Namus yüzünden çekilen sıkıntı.

Ar damarı çatlamış: Utanacak bir şeyi kalmamış.

Anasının nikahını istemek: Satacağı nesne için ederinden  çok para istemek.

Ant verdirmek: Yemin ettirmek.

Arabasının tekerine çomak sokmak: İşi karıştırmak.

Arkası alınmak: Bitirilmek.

Arka üstü: Sırt üstü.

Arka çıkmak: Birini başkalarına karşı korumak.

Ardı sıra: Arkasından, onu izleyerek

Arada dağlar kadar fark olmak: Aralarında her yönden büyük ayrılıklar vardır.

Araları açılmak: Arkadaşlık bağlarını koparmak.

Araya soğukluk girmek: Dostluk bağının gevşemesi.

Aralarından su sızmamak: Birbirlerine çok yakın dostluklar oluşturmak.

Arada kalmak: Anlaşamayan iki kişiye de yakın olup bu anlaşmazlıktan ötürü sıkıntı yaşamak.

Ardı arkası kesilmemek: Sürekli

Arapsaçına dönmek: İşlerin birbirine karışması.

Arayıp sormak: Biriyle ilgili haber sormak.

Arayıp taramak: Her yeri inceleyerek aramak.

Aramakla bulunmaz: Çok kıymetli bir şey, ancak rastlantıyla elde edilebilir.

Arkadaş değil, arka taşı: Sözde arkadaş ama aslında sıkıntı veren kişi.

Arının dikenini görüp  balından el çekmek: Bir işin tehlikesini görüp sağlayacağı yarardan caymak.

Araları yağ bal olmak: İlişkileri çok iyi sürmek.

Ark altında tarla bağışlamak: Birine çıkar sağlama sözü vermek.

Ardından sapan taşı yetişmemek: Uçarcasına koşmak.

Aradan çıkmak: İki kişiyi kendi hallerine bırakarak ikisi arasındaki ilişkiye karışmamak.

Arkadan söylemek: Birinin olmadığı yerde onun dedikodusunu yapmak.

Arayıp sormak: Biriyle ilgili haber sormak.

Aralarından kara kedi geçmek: iki dost arasına soğukluğun girmesi.

Arkası kesilmek: Devam etmekte olan bir şeyin son bulması.

Arkasını almak: Bir işi bitirmek.

Askıya çıkarmak: Yazılı duyuru yapmak.

Arkası yufka:  Güvendiği kişi güçlü değil.

Arkasını getirmemek: Başladığı bir işi bitirmemek.

Arkasında yumurta küfesi yok ya!: Onu bağlayan şey  pek cayılmayacak şey değil.

Arkasını sıvazlamak: Okşayıp övmek.

Arpalık yapmak:  Bir yeri devamlı sömürmek.

Armut piş, ağzıma düş: Hiç emek etmeden her şeye sahip olayım.

Arkası pek: Güçlü birine güvenen.

Arpa ektim, darı çıktı:  İşimden beklediğim sonucu alamadım.

Arkasını vermek: Birinin koruyuculuğundan  güç almak.

Art ayağı ile kulağını kaşımak: Densizce davranarak  olmayacak işlere kalkışmak.

Art eteğinde namaz kılmak: İçi dışı bir olmak, dindar olmak.

Arpacı kumrusu gibi düşünmek:  Umutsuzluk içinde düşünmek.

Arkası yere gelmemek: Yenilgiye uğramamak.

Arkasında dolaşmak: Biriyle görüşme fırsatı yakalamak.

Aşağı kalır yanı olmamak: Niteliği ondan geri kalmamak.

Aşka gelmek: Coşmak.

At çalındıktan sonra ahırın kapısını kapamak: Zarar uğradıktan sonra önlem almak.

Aşk etmek: Hızla vurmak.

Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık: Sakıncaları eşit olan  iki durumdan birine karar verememek.

Aş yesem kuşağımda çıkar: Nereye, hangi işe gitsem onu görürüm.

Aş pişti bayram geçti: İş işten geçti, geç kalındı.

Astarı yüzünden pahalı olmak: Ayrıntıya harcanan para işin önemli olan kısmına harcanan paradan daha fazla.

At başı beraber: Biri ötekinden geri kalmamak.

Aşağı kurtarmaz: Daha ucuza satılırsa zarar ederim.

Aş pişti, kaşık üstüne dikildi: Her şey hazırlandı, faydalanacak kişi beklenmektedir.

Astığı astık, kestiği kestik: Yaptığı işlerden dolayı kimseye hesap vermeyen.

Aşağılık duygusu: Kendisini başkasından aşağı gören.

Aşina çıktı ocak başına: Yüzsüzlük etmeye başladı.

Aşık atmak: Kendinden daha üstün biriyle yarışmak.

Ar başında usta, iş başında hasta: İşten kaçar paylaşmaktan kaçmaz.



 Ateş bacayı sarmak: Alev saçağı sarmak. Bir diğer anlamı iki kişinin yakınlaşması, aşık olması.

Ateş etmek: Ateşli silahla mermi atmak.

Ateş püskürmek (ateş saçmak): Öfke ile kötü sözler söylemek.

 Ateş pahası: Çok pahalı.

Ata nal çakıldığını görmüş, kurbağa ayaklarını uzatmış: Değerli kişilere verilenleri, hak etmeyenler de istiyor.

Ateş basmak: Vücut ısısı artmak.

Ateş almak: Tutuşmak. Bir diğer anlamı da öfkelenmek anlamına gelir.

At var, meydan yok: İş  yapacak güç ve araç var ama bunları yapacak iş yok.

Ata et, ite ot vermek: Kişilere ilgileri olmayan şeyleri ya da  ilgili olmadıkları görevleri vermek.

At görür akar, su görür susar: Gördüğü her şeye sahip olmak ister.

At var, meydan yok: İş yapacak güç ve araç var  ama iş yok.

At izi, it izine karışmak: Değerli ve değersiz kişileri ayırt edememek.

At elin, it eli, bize ne?:  Herkes malını keyfince kullanır bizi ilgilendirmez.

At oynatmak: Üstünlüğünü beceriyle sergilemek.

At yerine eşek bağlamak: Giden değerli birinin yerine değersiz birini getirmek.

At üstünde kazma kazmak: Güç bir işi hiç yorulmadan yapmaya çalışmak.

Ateşle oynamak: Çok tehlikeli bir işin üstüne gitmek

Attığı taş yerini bulmamak: Giriştiği işte istediği sonucu elde edememek.

Atlıyı atından indirmek: Birinin işini zorla bozmak.

Atı alan Üsküdar’ı geçti: Fırsat kaçtı.

Atla arpayı dövüştürür: Birbirinden ayrılması olanaksız kişileri bile ayırabilecek denli kötü huylu, ara bozucu.

Ateşi uyandırmak: Sönmeye yüz tutmuş ateşi karıştırarak  yeniden alevlendirmek.

Attan inip eşeğe binmek: Bulunduğu aşamadan daha aşağı bir yere aşamaya düşmek.

Ateşine yanmak: Birinin  yüzünden büyük zarara uğramak.

Ateş vursan duman vermez: Çok cimri.

Atına eşek mi dedik?: Seni küçümseyecek bir davranışımız olmadı.

At koştur: O denli geniş bir yer ki anlamına gelir.

Ayağı üzengide:  Hemen yola çıkmak üzere olan.

Avlayıp kuşlayıp getirmek: Çeşitli işler yapıp kazanıp getirmek.

Ayağı alışmak: Bir yere gidip gelme alışkanlığı edinmek.

Avurdu avurduna geçmek: Çok zayıfladığı yüzünden belli olmak.

Avaz avaz bağırmak: Olan gücüyle bağırmak.

Avucunu yalamak: Umduğunu elde edememek.

Avuç içi kadar yer: Çok küçük ve dar yer.

Avuç açmak: Başkasından para ister duruma geçmek.

Ayağa kalkmak: Birine saygı göstermek için  oturduğu yerden  kalkmak. Diğer anlamı hastanın iyileşmesi anlamına gelir.

Avcı kediye kurnaz fare: Tuzağa düşürmekte usta olan kişinin karşısında, tuzağa düşmemekte usta olan biri var.

Ayağı uğurlu: Geldiği yere iyilikler getirdiği inanılan kimse.

Ayağı cıvık: Sürekli  gezip dolaşan.

Avlayıp kuşlayıp getirmek: Çeşitli işler yaparak kazanıp getirmek.

Av avlandı, tav tavlandı: İstenilene uygun olsun ya da olmasın her şey oldu, bitti.

Ay harmanlamak: Ayın çevresinde ışık oluşmak.

Ay aydın, hesabı belli: Anlaşılmayacak yönü yok, her şey ortada.

Avucu kaşınmak: Eline bir yerden para geleceğine inanmak.

Ay dedeye misafir olmak: Geceyi açıkta geçirmek.

Avunun içine almak: Bir kişiyi etkisi altına almak.

Ayağı yanmış it gibi dolaşmak: İç açıcı durumda olmamak, durumu kötü olmak.

Ayağını berk basmak: Direnmek.

Ayağı yerden kesilmek: Ayağı yere değmez olmak. Diğer anlamı ise şudur: Taşıta binip yaya yürümekten kurtulmak.

Ayağına ip takmak: Birinin dedikodusunu yapmak.

Ayağında donu yok, fesleğen ister başına: Yoksul olduğuna bakmadan süs düşünür.

Ayağına çağırmak: Yanına gelmesini istemek.

Ayağına bağ olmak: Bulunduğu yerden ayrılmasına ya da işi bırakmasına engel olmak.

Ayağına kapanmak: Alçalacak şekilde yalvarmak.

Ayağına sıcak su mu dökelim: Uzun zamandır gelmiyordun, gelişinle bizi mutlu ettin.

Ayağına gitmek: Alçakgönüllülük edip birinin yanına gitmek.

Ayağına çabuk: Bir yere alışılandan daha az zamanda gidip gelmek.

Ayaklarına kara su inmek: Uzun süre beklemekten  yorulmak.

Ayak basmak: Bir yere varmak

Ayak atmamak: Hiç gitmemek

Ayak basmak: Bir yere varmak

Ayak altında kalmak: Çok  geçilen yerde bulunmak. Bir diğer anlamı ise  çevresince hor görülüp kötü davranışlar görmek.

Ayağını çekmek: Çok gittiği bir yere artık gitmez olmak

Ayağını kaydırmak: Bir yolunu bulup işinden uzaklaştırmak.

Ayağını çıkarmak: Ayakkabısını çıkarmak.

Ayağını vurmak: Ayakkabının ayağı yara etmesi.

Ayağının pabucu olamamak: Değeri kendisinden aşağı olmak.

Ayağını denk almak: Kötülüklere karşı tetikte olmak.

 Ayağını sürümek:  Bir yerden uzaklaşmak üzere olmak. Birini bir yere  uğramaz duruma getirmek.

Ayağının altında olmak: Bulunduğu yerden çok aşağıda olmak.

Ayağının tozuyla: Yoldan gelir gelmez.

Ayağının bağını çözmek: Karısını boşamak. Birinin özgür davranmasını engelleyerek ilişkilere son vermek.

Ayağıyla tuzağa düşmek: İşe önem vermemesi yüzünden  tehlikenin kurbanı olmak.

Ayağının pabucunu başına giymek: Dengi olmayan biriyle evlenmek.  Değersiz birine çok fazla değer vermek.

 Aynı yolun yolcusu: Aynı yolda olan, aynı davranışta olan.

Ayda yılda bir namaz, onu da şeytan koymaz: Binde bir kez iyilik yapmaya kalkar onu da türlü bahaneler ileri sürerek yapmaz, yapacağından da vazgeçer.

Ayıptır söylemesi: Özür dilerim ama söylemek zorundayım anlamına gelir. Ya da övünmek gibi olmasın olarak da söylenir.

Ayda kazandığını günde yemek: Kazandığından daha fazlasını harcamak.

Ayılıp bayılmak: Öfke nöbeti geçirmek.

Ayakları geri geri gitmek: Bir yere isteksiz gitmek.

Ayaza çekmek: Kış  mevsiminde kar yağdıktan sonra şiddetli soğuğun olması.

Ayakta kalmak: Oturacak yer bulamamak.

Ayakbastı para: Dışarıdan gelen kişi ya da eşyalar için alınan para.

Ayak dolaştırmak: Birine engel çıkartmak.

Aydan arı günden duru: Çok güzel, çok temiz.

Ayak diremek: Birine karşı tutumunda değişiklik yapmamak.

Ayaküstü: Ayakta durarak.

Ayak uydurmak: Başkasına uygun davranışlar sergilemek.

Ayak sürümek: Verilen bir işi yapmama yolları aramak, işi yapmamak için oyalanmak.

Ayaklar baş, başlar ayak olmak: Değersiz kişiler emreden olmuş, değerliler de emredileni yerine getiren konuma düşmüş.

Aza çoğa bakmamak: Bir şeyin ayrıntısına takılmamak.

Az verip çok yalvarmak: Borcunun bir bölümünü verip geri kalanı için zaman istemek.

Ayran içmeye geldik, ara açmaya gelmedik: Buraya ara bozmaya değil, ara yapmaya geldik.

Az söyler, uz söyler: Az ama işe yarar söz söyler.

Az buz bir şey olmamak: Azımsanacak ölçüde olmamak.

 Ayrısı gayrısı olmamak: Her şeyi paylaşır durumda olmak.

Ayranım budur, yarısı sudur: Elimde ancak bu vardır. Elimden bu kadarı geliyor.

Az günün adamı olmamak: Çok yaşamış, çok görmüş olmak.

Ayvaz kasap hep bir hesap: Hangi yol yeğlenirse yeğlensin, sonuç aynı olur.

 

 


“Geç Olsun Da, Güç Olmasın.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Geç Olsun Da, Güç Olmasın.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.



 Hayat ile ilgili kendimize göre planlarımız vardır. Kimimizi sınavı kazanmak ister, kimimiz mesleğinde daha yüksek yerlere gelmek ister, kimimiz de hayallerinin peşinde koşarak çalışmaya ve üretmeye devam eder.  Elbette amaçlarımızın peşinde koşacağız ama bu amaçların sonuçlanması için sabırlı olmak gerekir. Geç olsun, güç olmasın atasözü ile anlatılmak istenen şudur: Elde etmek istediğimiz bir şeye geç kavuşmanın bir zararı yoktur.


 Önemli olan ona ulaşma  yolunda engeller çıkarıp onu daha zor hale getirmemektedir. İsteklerimiz, hayallerimiz olsun da biraz geç olsun önemli değil, önemli olan amacımıza ulaşmamız ve emeğimizin boşa gitmemesi, sabrımızın meyvesini alabilmemizdir. Hiçbir şeyde acele etmemeliyiz.  Bir işin sonuçlanması geç olabilir, sabrımız zorlanabilir ama yine hiç olmamasından daha iyidir. Örneğin; Sınava girecek bir genci ele alalım.

 Bu genç istediği bölümü kazanmak için ilk yıl üniversiteye gitmez ve ikinci yılında daha çok çalışıp istediği yeri kazandığı zaman hem mutlu olur hem de istemediği bir bölüme gitmeyeceği için pişmanlık yaşamaz. İstediği bölüm geç de olsa kazanılmıştır ama güç olmamıştır, sonuç hüsranla değil mutlulukla sonuçlanmıştır çünkü.

Yaşasın, Yaz Tatili! Konulu Bir Kompozisyon Yazınız.

 Yaşasın,  Yaz Tatili!  Konulu Bir Kompozisyon Yazınız.

 Uzun,  yorucu, verimli bir yılın ardından yaz tatiline girmek üzereyiz. Okula gitmek, arkadaşlarımla vakit geçirmek, öğretmenlerimin anlattığı derslere çalışmak, hayatı okulda öğrenmeye çalışmak her ne kadar güzel olsa da insan bir süre sonra bunlardan da bıkıyor ve vücudumuz artık tatil diye bağırıyor ve dinlen artık yeter diyor. Yaşasın tatil diyorum çünkü dinlenmeye ihtiyacım, güneşe doymaya ihtiyacım var, dışarıda akşama kadar özgürce top oynamaya, salıncakta sallanmaya, denizde istediğim kadar yüzmeye ihtiyacım var.

   Yeni döneme daha iyi motive olmak için, okula olan özlemimin daha çok artması için güzel bir tatil geçirmeyi planlıyorum. Her  ne kadar dinlenmeye, eğlenmeye çok vakit ayırsam da en büyük zevkim olan kitap okumaktan asla vazgeçmeyeceğim. Kitapsız geçen bir günüm olduğunu hayal bile edemiyorum. 

Tatilimde mutlaka kitap okumaya devam edeceğim ve dev yazarların dev eserlerini okuyarak  kendimi daha iyi ve daha mutlu hissedeceğim. Kitap okumak bana o kitabın yazarları ile konuşuyor gibi, yazdığı eserlerin içeriğini o büyük yazarlar ile tartışıyor gibi bir güzel duygu veriyor bana. Yaz tatilinde sabahları erken kalkmaya ve akşamları da zamanında yatmaya devam edeceğim ki  ruhum daha aydınlık olsun ve sabahın güneşini akşama kadar içime çekeyim. Temiz havada doya doya gezeceğim. Yakın akrabalarıma ziyarete gideceğim. Orada kuzenlerim ile çok güzel vakit geçirmeyi planlıyorum. 



Ailemle uzun uzun sabah kahvaltısı yapacağım ve annemin çabuk ol vakit geliyor okula geciktik sözünü kısa süreliğine de olsa bir zaman duymayacağım. Bu da beni acayip mutlu ediyor. Sabah erken kalkıp kahvaltımı yaptıktan sonra arkadaşlarımla bisiklet sürmeye çıkacağım, daha sonra dondurmacıya gidip onlarla dondurma yiyeceğim, acıktığımız zaman lokantaya gidip en sevdiğimiz yemeklerden yiyeceğiz ve yürümeye, koşmaya, eğlenmeye devam edeceğim.

 Dedemlere gidip köy havası alacağım ve köy yumurtası, köy tavuğu yiyeceğim. Ninemin ineğinden sağdığı taze sütlerden kana kana içeceğim. Orada da çok güzel bir vakit geçirmeyi planlıyorum. Anneme ve babama ev işlerinde yardım edeceğim ve odama da çeki düzen vereceğim. Daha bir çok planlarım var. Şimdiden herkese iyi bir tatil dilerim. Sağlıklı günler bizimle olsun.

 

“Düşündüğünü Söylemeye Korkmaya Başladı Mı Kişi Düşünmekten de Korkmaya Başlar.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Düşündüğünü Söylemeye  Korkmaya Başladı Mı Kişi  Düşünmekten de Korkmaya Başlar.” Sözü İle İlgili Kompozisyon  Yazınız.



Düşündüğünü söylemek, düşündüklerini dile getirmek, haksızlığa göz yummamak, adaletsizliğin önüne  geçmek, insan haklarından yana olmak ve insanı anlayabilmek, ona değer vermek  büyük bir değerdir. İnsan düşündüğünü söylemeye korkmaya başlarsa bu onun için hazin bir son olur. Çünkü düşündüklerimizi söyleyemediklerimiz zaman düşünmekten de , doğru şeyleri aklımızdan geçirmekten de korkmaya başlarız ve kendi içimize kapanırız.


Genellikle adaletsizliğin olduğu toplumlarda, insanın düşüncesinin hiçe sayıldığı ve suç teşkil ettiği toplumlarda kişiler düşüncelerini açıklayamaz ve kendilerini kapalı bir kutunun içine hapsedilmiş gibi hissederler. Özgür irademiz ile düşündüklerimizi dile getirmediğimiz zaman, düşünmek bile bize artık çok uzak kalır ve bunun sonunda da düşüncesi olmayan, düşündüklerini dile getiremeyen geri kalmış bir toplum ortaya çıkar. Her ne kadar her haksızlığın önüne geçemiyorsak, her türlü hileyi önleyemiyorsak bile yine de  duruşumuzu belli etmeliyiz ve yanlış olan bir şeye yanlıştır diyebilme cesaretini kendimizde bulmalıyız. 

Unutmayalım ki bugün siz düşündüklerinizi söylemeye cesaret etmezseniz yarın diğer insanlar da sizin gibi olmaya başlayacak ve o zamanda insan olmanın, özgür olmanın bir değeri kalmayacaktır. Onun için düşünmekten, düşündüklerimizi söylemekten korkmamalıyız ve cesur insanlar olmalıyız. Kimsenin düşüncelerimizi,  özgürlüğümüzü elimizden almasına izin vermemeliyiz.

Gazetecilik İle İlgili Özlü Sözler

Gazetecilik  İle İlgili Özlü Sözler

 Gazetecilik mesleğine gönül vermiş kimse her şeyden önce doğru, dürüst ve güvenilir haber yapmalıdır. Bir gazeteci  her zaman tarafsızlıktan yana olmalıdır. Gazeteci dediğin kişi belli bir yere hizmet etmemeli, sadece kamuoyuna hizmet etmeli ve onlara gerçekleri  olduğu gibi aktarabilmelidir. Güvenilir olmayan bir gazeteci halkın gözünden düşer. Dürüst olmayan bir gazeteci en büyük saygısızlığı aslında kendine yapıyordur. Kendisine karşı dürüst olmayan bir insanın da iyi bir gazeteci olması beklenemez. İyi bir gazeteci adaletten yana olmalı, insan haklarına savunmalı ve ana dilini en güzel şekilde kullanabilmelidir. Halkın sorunlarını anlayabilmeli ve olaya onların gözünden bakarak her zaman doğru habercilikten yana olmalıdır.

 

Gazetecilik ile ilgili özlü sözler şunlardır:

Gazetecilik asla bencil amaçlarla ya da sadece geçim kaynağı kazanmak ya da daha da kötüsü para biriktirmek için fahişelenmemelidir.”  Mahatma Gandi

“Bir ülkede yazılı ve görsel basın, parayı verenin öttürdüğü düdük olma yolundaysa Nasreddin Hoca’nın eşeğe ters binme zamanı geldi demektir.” Sunay Akın

*”Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır.” Mustafa Kemal Atatürk.

“Gazetecilik bir bisiklet kazasıyla, bir uygarlığın çöküşünü birbirinden ayıramayan bir olaydır.” Bernard Shaw.

“Ahlaki değerlerden yoksun, çıkar peşinde, demagog bir basın, zaman içinde kendi gibi bir halk yaratır.” Sunay Akın

“Gazetecilik, yakın zamanda vaazları, dersleri ve kitapları geçersiz kılan büyük bir güçtür. “Theodore Tilton



“Gazetecilik çalışmanın tek düşünülebilir alternatifidir.” Jeffrey Bernard

“Gazetecilik, kamuoyunu tanımada ve ifade etmede ayrı bir yere sahiptir.” Mahatma Gandi
“Bir gazeteci ile konuştuğunda unutma ki, son sözü daima onlar söyler.” Beaumont

“Gazeteci kasaplara benzer, gece öldürdüğünü gündüz yer.” Léon Gozlan

“Birkaç iyi gazetenin okuyucusu bir yılda, çok bilginlerin kitaplarında öğrendiklerinden daha çok şey öğrenebilir. “ Franklin Benjamin Sanborn


“Hata Bir Daha Yapılmayacaksa Özür Dilenir. Sık Sık Tekrarlanan Özür Hakaretle Eş Değerdir.” (Alfred Adler) Sözü İle İlgili Kompozisyon Örneği

 “Hata Bir Daha Yapılmayacaksa Özür Dilenir. Sık Sık Tekrarlanan Özür Hakaretle Eş Değerdir.” (Alfred Adler) Sözü İle İlgili Kompozisyon Örneği

 


İnsan hataları ile, doğruları ile kusurları olan canlı bir varlıktır. Hata yapmak, yeri geldiği zaman istemediğimiz hatalara neden olmak, kalp kırmak, fikirsizce hareket etmek hemen hemen çoğumuzun yaptığı yanlışlardır. Her ne  kadar hata yapan canlılar olsak da bu hataları tekrar etmemektir olması gereken. İnsan bir hata yapar, iki hata yapar ve hatalar yapmaya da devam eder. Bir yanlışı defalarca yapıp daha sonra özür dilersek bunun karşıdaki kişi ya da kişiler tarafından hiçbir önemi olmayacaktır.

Hata bir daha yapılmayacaksa özür dilenir, sık sık tekrarlanan özür hakaretle eş değerdir der Alfred Adler. İnsan hatayı sık sık tekrar edip sürekli özür diliyorsa bunun adı da pişkinlik ve utanmazlık olur. Karşıdaki kişiyi adam yerine koymama olur. Seninle dalga geçiyorum, seni adam yerine koymuyorum, iyi niyetini kafama göre kullanıyorum olur. Onun için hata yapmamaya çalışmalıyız ve hatayı yaptığımız zaman özür dilemeliyiz ve bir daha da aynı hatayı yapmamak için daha dikkatli olmalıyız.


Özrü sık sık tekrarlamak yerine doğruyu her zaman yapmak daha mantıklı ve daha akıllıca olur. Hem kendimizi küçük duruma düşürmemiş oluruz hem de kişiliğimize zarar vermemiş oluruz. Böyle yaptığımız zaman yani hata yapmamaya çalıştığımız zaman sık sık özür dilemek zorunda da kalmayız ve kendimizi savunmaya gerek kalmaz. Kişi kendini seven ve kendine değer veren biriyse, onurlu bir kimseyse sık sık hata yapmaz ve sürekli birilerine mağdur edebiyatı yapmaz ve kalitesinden de ödün vermez.

 

“Adalet İle Zulüm Bir Yerde Barınmaz.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Adalet İle Zulüm Bir Yerde Barınmaz.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 

Adalet ile yönetilen toplumlarda kaos  olmaz. Böyle toplumlarda insan hakları,  ve eşitlik vardır. Adaletin olduğu yerde insana değer vardır. İnsan en değerli varlıktır ve onun hakları da yenilemez. Kimse kimseye zulmedemez. Adalet ile zulüm bir yerde barınmaz atasözü ile anlatılmak istenen ise şudur: Hak, hukuk ve doğruluğun bulunduğu yerde zulüm de olmaz, zalimlik de olmaz. Adaletin olmadığı yerde insanlık yoktur, insana değer verilmez.


Çıkarlar ön planda olur, zalim mazluma zulmeder, insanlar haklarını aramak istedikleri zaman onlara her türlü zorbalık ve şiddet gösterilir.  Onun için toplumları yöneten kişilerin adaletli kişiler olmasına dikkat edilmelidir. Çocuklarımızı henüz küçük yaşlardayken en iyi şekilde eğitmeliyiz. Onlara hakkını aramalarını, haksızlığa karşı tepki göstermelerini öğretmeliyiz. Başkalarının hakkını gasp etmemeyi, zalim olmamayı, merhametli ve dürüst, güvenilir insanlar olmayı öğretmeliyiz.

 Bizler de bu konuda çocuklarımıza adaleti , insan haklarını uygulamaya koyarak örnek bireyler olmalıyız. Böyle olduğumuz zaman hem bilinçli nesiller ortaya çıkar hem de adaletli toplumlar ortaya çıkar. Bunun sonucunda da zulüm diye bir şey kalmaz. Kimsenin kalbi kırılmaz, ahı alınmaz ve kimsenin tek bir göz damlası bile kana bulanmaz. Adaletin olduğu yerde zulüm olmaz, zulmün olduğu yerde ise adaletten  bahsedilemez. Adaletin önemi ile ilgili şu sözü de hatırlatmak isterim:

Bir saat adaletle hükmetmek, bir sene ibadet etmekten daha hayırlıdır. ( Sevgili Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa)

“Kork Allah’tan Korkmayandan.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Kork Allah’tan Korkmayandan.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 


İçinde Allah inancı olan insanlar bu dünyanın fani olduğunu bilirler. Onun için de ellerinden geldiği kadar daha iyi insan olmak için, daha imanlı ve daha yürekli insanlar olmak için kötülükten ve şeytanlıktan uzak durmaya çalışırlar. Güzel ahlaklı insan olmak,  kimsenin ahını almamak, kimseye acı çektirmemek, insan haklarına riayet etmek,  hırsızlıktan uzak durmak kişiyi daha iyi ve daha güzel insan yapar. Bir insanın yüreğinde Allah inancı yoksa o insanın içi merhametsizlik ve bencillik ile dolu ise o insanda korkmak gerekir.


Allah’tan korkmayan cani insanlardan her türlü fenalık gelebilir  ve  böyle kişiler iyi niyetli insanların  hayatını mahveder.  İşte bundan dolayı Allah’tan korkmayan insanlardan korkmalı ve onlarla  iş yapmamalıyız, onlarla zaman geçirmemeliyiz ve onlardan uzak durarak bir hayat geçirmeliyiz. Bunu yaptığımız zaman başımız beladan kurtulmuş olur ve daha huzurlu ve daha insani bir yaşam sürdürürüz.

Allah’tan korkmayan zalim kimseler ise yaşamları boyunca kötülüklerine devam ederler ve  mazlum insanların hayatını felç ederler. Allah herkesi kendisinden korkmayan kötü kullarından korusun ve onları ıslah etsin. Kötü insan olmamak için de mutlaka okumalıyız, kendimizi geliştirmeliyiz ve iyilikten , dürüstlükten yana olmalıyız.

 

“Çağrılan Yere Erinme, Çağrılmayan Yere Görünme.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Örneği Hazırlayınız.

 “Çağrılan Yere Erinme, Çağrılmayan Yere Görünme.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Örneği Hazırlayınız.

 

İnsanlar başkaları ile yaşamak ister, vakit geçirmek ister, eğlenmek ister, anılarının olmasını ister ve bunun için de çevresi ile iletişim halinde olur. İnsanlarla iç içe olmak kişinin ruh sağlığı açısından iyidir ama bizi seven insanlarla, bize değer veren insanlarla vakit geçirmek daha iyidir. Davet edilmediğimiz yere arsız misafir gibi gittiğimiz zaman orada bir değerimiz olmaz. Ev sahibi belki yalandan hoş geldin falan der ama arkamızdan da ne arsız bir şey çağrılmadığı yere gidiyor diyerek bir ton laf söyler. 


Çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme atasözü ile anlatılmak istenen de şudur: Bizi evlerine davet eden, bizimle hoş vakit geçirmek isteyen ve bizi ağırlamak isteyen insanların çağrısına kulak vermeliyiz ve onlar bizi davet ettiği zaman oraya seve seve gitmeliyiz. Bize değer veren insana da bu ince davranışından dolayı bir hediye almalıyız ve böylece muhabbetimizin daha da anlamlı  geçmesini sağlamalıyız. Çağrılmadığımız yere ise görünmemeliyiz. Kendimize olan saygımız varsa, kendimize olan sevgimiz varsa çağrılmadığımız yere adımımızı dahi atmamalıyız.

 Eğer çağrılmadığımız yere gidersek bunun adı yüzsüzlük olur ve kendimize olan saygımızı da kaybetmiş oluruz. Hayat size değer verenlerle yaşamaya değer. Size değer vermek istemeyen, sizin gönlünüzde yer edinmek istemeyen kişiler ile zaman kaybetmeyin ve sarılın sevdiklerinize, bilin onların değerini ve gidin onların davet ettiği güzel yerlere.

“ Başak Büyüdükçe Boynunu Eğer.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “ Başak Büyüdükçe Boynunu Eğer.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 


İnsanlar belli bir yaştayken, belli dönemlerde  değişik ruh hallerinde olabilirler. Kimi zaman iyi kimi zaman olgunlaşmamış, kimi zaman da vurdumduymaz olabilirler. Bazen şımarıkça hareketler yapabilir, kalp kırabilir, çok bilmişlik yapabilirler.  Yani insan belli bir olgunluğa erişinceye kadar zorlu süreçlerden geçer. Kişi ancak olgunlaştığı zaman, kendini bildiği zaman, tevazu sahibi olduğu zaman insan olma erdemine erişir.



Olgunlaşan insan da alçakgönüllü olur. Bilgili insan, aydın insan okudukça, kendisini geliştirdikçe daha da  da iyi insan haline gelir ve toplum tarafından sevilir, insanlar tarafından da iyi insan, olgun insan olarak nitelendirilir. Çevremizde de vardır  böyle güzel insanlar. Bakarız okumuştur, iyi yerlere gelmiştir, maddi ve manevi olarak kendini geliştirmiştir, kimsenin kalbini kırmamaya çalışan, kimseye akıl vermemeye çalışan böyle insanlar tevazu sahibi kimselerdir. 

 Olgun insan olan bir insan hiçbir eğitim almamış da olabilir ama kendini  geliştirmiş,  güzel ahlak sahibi kişiler olgunlaştıkça da daha da güzel görünür gözümüze ve onlar  aranana insanlar olur her zaman. Kendilerine ve içinde yaşadığı toplumdaki insanlara saygılı olan böyle kişiler her zaman saygı duyulan, değer verilen kişiler olur.

 

“Adamın Kıymetini Adam Bilir.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Adamın Kıymetini Adam Bilir.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Kıymet vermek, kıymet bilmek, insan insana  iletişim kurabilmek, kaba olmamak, güzel kalpli olmak en çok da insana yakışır. Çünkü bu vasıflar sadece insana ait olan özelliklerdir ve insana yakışan tutumlardır. Kıymet de hak edene verilir, hak eden de o kıymetin değerini bilir. Burada karşılıklı anlayış, karşılıklı değer verme ve sevgi vardır.


Anlamlı bir iletişim kurma vardır ve değer verme her şeyin üstündedir. Nitelikli insanlar, kaliteli insanlar  kendileri gibi olan kişilerin kıymetini bilir.  Adam adamın kıymetini bilir atasözü ile anlatılmak istenen de şudur: Bir kimsenin ne kadar değerli olduğunu ancak onunla eşdeğerde olan kişi bilir. Kaliteli insanı da kendisi gibi kaliteli olanlar anlar. Kendisini bilmeyen cahil kimseler kaliteli insandan anlamazlar. Oysa  alçakgönüllü, becerikli, başarılı insanları anlayan yine kendisi gibi değerlere sahip olan kişilerdir. 

Bizleri seven, bizlere değer veren, bizim de sevdiğimiz insanların kıymetini bilmeliyiz ve adam olanlara da adam gibi davranmalıyız, biz de kaliteli insan olmalıyız ve iyi insan olmanın bilincinde olan kimselerden olmalıyız.

“Hazıra Dağlar Dayanmaz.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Hazıra Dağlar Dayanmaz.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 


İnsanlar çalışırlar ve çalıştıklarının karşılığı olarak ücret alırlar. Aldıkları ücret onların geçimini sağlar. Kazandığımız paranın hepsini bir anda harcamamalıyız. Ne de olsa çok param var, bu para bana yıllarca yeter deyip har vurup harman savurmamalıyız. Çünkü hazır olan para bir anda biter ve kişi bu durum karşısında neye uğradığını şaşırır.  


Hazırda paramız da olmalıdır ama kişi bir yandan da para kazanmaya devam etmeli, çalışmaya, üretmeye devam etmelidir ki sahip olduğu şeyler bir anda tükenmesin. Örneğin; Yıllarca çalışmış, ev sahibi olmuş, arsa sahibi olmuş bir insan sahip olduklarının değerini bilmelidir. Biriktirdiği paraları da bir anda harcamamalı,  çalışmaya, yine kazanmaya devam etmelidir. İşte böyle olduğu zaman kişi hem başkasına muhtaç olmamış olur, hem de  hazır yiyici olmamış olur. 

Hazırdaki parası da kişiye zor günlerde yetişir ve kişinin maddi sorunlar yaşamasını önler. İşte bunun için de atalarımız “Hazıra dağlar dayanmaz.” atasözünü söylemiş ve devamlı çalışmak, devamlı kazanmak gerektiğini belirtmiştir. Biz de bundan dolayı her zaman çalışkan olmalıyız, sahip olduğumuz paranın, malın, mülkün hepsini bir anda eritmemeliyiz ve var gücümüzle alın teri dökmeye  devam etmeliyiz.

“Hızlı Sağanak Tez Geçer.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Hızlı Sağanak Tez Geçer.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

Yağmur hızla yağdıktan sonra  biter . Yağmur yavaş yavaş yağdığı zaman ise toprak da suyu yavaş yavaş emer ve  bu doğa için de daha güzel olur. Hızlı sağanak tez geçer atasözü ile anlatılmak istenen; Bir işe çok aşırı hırs gösteren kimseler  daha sonra bu hızlarını kaybederler.  Önemli olan sakin ve devamlı aynı hızla gitmektir.  Bazen hayatımızla ilgili, geleceğimizle ilgili ani kararlar alırız. Aldığımız kararın  ne gibi sonuçlara yol açacağını düşünmeden büyük kararlar almak kişi için iyi olmaz. Çünkü aniden yapılan işler, aniden alınan kararlar beraberinde birçok olumsuzluğu da getirebilir. 




Bir işe gönül koyulduysa,  bir amacımız varsa bunu bir anlık hırsla değil de adım adım giderek yapmalıyız. Süreci takip etmeliyiz, karşımıza çıkan kolaylıklar neler olacaktır, zorluklar neler olacaktır gibi bir plan dahilinde işe başlamalıyız ki sonuç da güzel olsun. Mesela kilo vermeye karar veren genç bir insanı düşünelim. Çok kilosu vardır. Bir anda zayıflamaya karar verir ve hemen zayıflamak ister, hırs yapar ve birkaç hafta çok az şey yiyerek hemen kilo vereceğini zanneder ve o iki haftanın sonucunda bitkin ve yorgun vaziyette diyetten vazgeçer ve tekrar eski yeme düzenine döner. Bu yaptığı hırs da onun hem kilo vermemesine neden olur hem de boş yere emek edilmiş iki haftanın heba edilmesine  neden olur.

 Onun yerine önce kilo vermek için kendine bir zaman belirlese, hemen kilo vermek yerine bunu aylara hatta yıllara yaysa, iradeli bir şekilde sabır ile yoluna devam etse başarı ve sağlık o kişi ile olur. Kilosunu sağlıklı bir şekilde vermiş olur böylece beden ve ruh sağlığı da bundan olumlu etkilenerek hayatına güzelce devam eder. Hırsla değil, sabır ve irade ile, plan ve program ile hareket etmeliyiz.