Kitapların Dünyasında Yaşamak Konulu Bilgilendirici Bir Metin

 Kitapların Dünyasında Yaşamak Konulu Bilgilendirici Bir Metin



Gerçek Mutluluk Kitaplar

Kitaplar hayat demektir, kitaplar hayatın bize sunacağı yeni umutlar, yeni hayaller demektir. Kitapların dünyasında yaşamak, o dünyanın içinde kendini oradaki kahramanlardan birinin yerine koymak, o kahramanın yaşadığı acıları gerçekten yaşıyormuş  gibi kalbinde hissetmek, mutlulukları, hayal kırıklıklarını sanki sen de yaşıyormuşsun gibi empati kurabilmek kitapların dünyasında yaşamak demektir. Kitaplar insanın en mutlu anlarında da en sıkıntılı anlarında da kişiye dost olan, kişinin mutluluğunu paylaşan, kişiye dertlerini unutturan gerçek arkadaştırlar. Onlar ruhun gıdası, kalbin ferahlatıcısıdır. 

 Okuyarak mutlu olur insan. Çünkü okuduğu zaman oradaki kahramanlarla konuşur gibi olur. Yeri geldiği zaman da kitabın yazarı ile konuşur gibi olur, kitap hakkında eleştirilerini yazar ile paylaşır gibi hisseder kişi kendini. Düşünsenize dünya edebiyatının yazarları olan Tolstoy ile , Dostoyevski ile konuştuğunuzu, kitaplar hakkında konuşmalar yaptığınızı. Bu büyük yazarların kitaplarını okuduğunuz zaman onlarla da konuşmuş gibi olursunuz zaten. Kitapların dünyasında yaşamak farklı bir alemde yaşamak gibidir aynı zamanda. Olağanüstü şeylere şahit olmak, okuduğun her sayfanın kokusunu içine çeke çeke koklamak  ve ona bağlanmaktır kitapların dünyasında yaşamak.

 Hayata farklı pencerelerden bakabilmeyi öğretir kitaplar. Kendimizi başka kimselerin yerine koymak, farklı bakış açılarına saygılı olmayı öğrenmek kitaplar sayesinde olur. Onun içindir ki dünyanın en güzel şeyi okumak, kitapların dünyasında yaşamaktır bence.

Mevlana Sözleri

 Mevlana Sözleri



İnsana  iyiyi ve doğru yolu gösteren Mevlana sözleri kıymetli sözlerdir. Bu sözlere kulak astığımız zaman, bu sözleri kendimize rehber edindiğimiz zaman doğru yola ulaşmış oluruz. Yeter ki iyi insan olmaya gönül verelim, Alçakgönüllü insan olalım, kalp kırmayalım ve gerçek aşkı bulalım.

“Mevlana’ya sormuşlar “sevgili” nasıl olmalı diye. Sevilecek biri olmadığı zamanlarda bile seni sevmeli. Sarılacak biri olmadığı zamanlarda bile sana sarılmalı, dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı.”

“Kapı açılır sen yeter ki vurmayı bil. Ne zaman? Bilmem. Yeter ki o kapıda durmayı bil.”

“Nice bilginler vardır ki gerçek bilgiden, hakiki irfandan nasipsizdirler. Bu ilim sahipleri, bilgi hafızıdır, bilgi sevgilisi değil.”

“Bize gözün değil, gönlün gördüğü yürek gerek.”

“Üzülme herkes ölür kimi toprağa gömülür, kimi yüreğe.”

“Bırakacağın eli hiç tutma, tutacağın eli ise hiç bırakma. Sahte sevgilere gül olmaktansa, gerçek sevgilere diken ol.”

“Uğruna fedakârlık yapmadığın sevgiyi, yüreğinde taşıyıp da kendine yük etme.”

“Ayağına batan dikenler, aradığın gülün habercisidir.”

“Denizi gören göz başka, köpüğü gören göz başkadır. Köpüğü bırak da denizin gözüyle bak sen! Köpükler, gece-gündüz denizden meydana gelir, onları deniz harekete geçirir. Fakat ne şaşılacak şey ki, sen köpüğü görüyorsun da denizi görmüyorsun.”

“Bakmakla görmek aşık olmakla sevmek arasındaki fark? Diye sormuşlar Mevlana’ya. Cevaplamış; Senin baktığına herkes bakıyor; ama ya görebildiğini herkes görebiliyor mu? Herkes aşık olabiliyor; ama herkes senin gibi sevebiliyor mu? Aralarındaki tek fark sensin. Seni özel kılan görebildiğini ve sevebildiğini bilmektir.”

“Acı su da tatlı su da berraktır. Sakın görünüşe aldanma. Görünüşte herkes insandır ama gerçek insan hal ehli olandır.”

“Minareden düşenin parçası bulunur, bulunur da; Gönülden düşenin parçası bulunmaz.”

“İnsanları iyi tanıyın, her insani fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin.”

“Unutma, sır gibi seversen eğer muradın gerçekleşir çünkü tohum toprağa gizlenirse yeşerir.”

“Bir günah işlediğinde hemen tövbe et. İnsan suya düştüğü için değil, sudan çıkamadığı için boğulur.”

“Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. Düşmem dersin düşersin, Şaşmam dersin şaşarsın. Öldüm der durur, Yine de yaşarsın.”

“Sözü süz de söyle gönlü bulundurmasın. Sözü diz de söyle, kulağa inci diye takılsın sözü de yüze söyle, gıybet olup utandırmasın.”

“Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil, tozunu almaktır. Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır. Niye kederlenirsin?”

“Eli görmeyen kişi yazıyı kalem yazdı sanır. Allah’ın kudretini görmeyen kişi, meyveyi ağaç yaptı sanır.”

“Aşk vadisinde, hiçbir nişane, hiçbir iz yoksa üzülmemeli çünkü Hakk’ın lûtfuyla bazen umutsuzluktan bile umutlar doğar. Ey gönül, sakın umutsuzluğa düşme! Allah’tan umudunu kesme ki, bazen can bahçesinde, söğüt ağacının dalı bile hurma verir.”

“Kötülük yaptığın zaman kork çünkü o bir tohumdur. Allah yeşertir, karşına çıkartır.”

“Gönül hissetmezse kulak duymuş neylesin, kalp sevmedikçe el dokunmuş neylesin.”

“Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders. Nasibinde yoksa bütün cihan önüne serilse sana ters.”

“Uğruna fedakârlık yapmadığın sevgiyi, yüreğinde taşıyıp da kendine yük etme.”

“Ey gönül. Ateş için rüzgâr ne ise, aşk için de ayrılık öyledir; küçük olanı söndürür, büyük olanı ise daha da güçlendirir ve iyi bil ki, ey gönül. Aşk; ateşten bir denizi, mumdan kayıkla geçmektir, yanıp kül olmadan asla geçemezsin.”

“Gözyaşının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.”

“Bilmeyen ne bilsin seni gamlanma deli gönül, gönülden anlamayana bağlanma deli gönül.”

“Sen, canının içinde Kur’an nurunu istiyorsan, şunu bil ki, oruç bütün Kur’an’ın tertemiz nurunun sırrıdır.”

“Tutalım ki Ali’den Zülfikâr sana miras kaldı. Sende Ali kolu ve kalbi yoksa Zülfikar neye yarar ki”

“Bir şeyden kaçacaksan yılandan, akrepten, aslandan, kaplandan kaçma da, bedenden kaynağını alan nefsanî isteklerden, heveslerden kaç çünkü başımıza gelen bütün belalar, çektiğimiz bütün zahmetler, meşakkatler boş ve olmayacak heveslerden meydana gelir.”

“Ey İnsan! Kaf Dağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma her şeyin bir hesabı var; üzdüğün kadar üzülürsün.”

“Ey İnsan! Kaf Dağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma her şeyin bir hesabı var; üzdüğün kadar üzülürsün.”

Dert İle İlgili Özlü Sözler

 Dert  İle İlgili Özlü Sözler

İnsan yaşamı her zaman mutlu ve sağlıklı günlerle geçmez. Bazen yaşamın bizleri zorlayan kötü sürprizleri olabilir. Dertlerimiz olabilir, acılarımız ve kayıplarımız olabilir. Bu durumda ne yapacağımızı şaşırır ve üzülürüz. Hayat tüm dertlerin olmasına rağmen yaşanması gereken güzel bir süreçtir. İyisi ile kötü ile hayat bir bütündür. Önemli olan dertleri zamana yaymak ve kendi ruhumuzu iyileştirmeye çalışmak, kendimizi sevmeye çalışmaktır.

Dert ile ilgili özlü sözler şunlardır:

“İnsanın derdi ne kadar büyük olursa gülüşü o kadar sıcak olurmuş, o dert güzelleştirirmiş onun yüreğini. Öyle derler, bizim buralarda. O derdin büyüklüğü neye göre ölçülür biçilir bilmem ben. Fakat birinin gülüşünün sıcaklığını hissettim mi, anlıyorum ki derdi çok. Güzelleşmiş derdiyle.”  Neşet Ertaş

Dert, insanı uyutmaz. Victor Hugo.




Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmadı da içine gömüldü müydü, sonu felakettir. Yaşar Kemal

Bir dert atlatıldıktan sonra, insana bir kazanç oluyor. Wolfgang Van Goethe

Her şeye canını sıkma ey gönül! Ne bu dertler kalıcı ne de bu ömür. Mevlana

Sıkıntı yok efendiler, dert insana yol gösterir. Mevlana.

Aradım dünyayı, dertsiz yok imiş.” Karacaoğlan

Derdi olanın dilinde düğüm eksik olmuyor. Musa bile öyle yalvarmadı mı Rabbine; Allah'ım dilimdeki bağı çöz, dilimdeki bağı çöz, dilimdeki bağı çöz. Dert insanın dilini bağlayan karmaşık düğüm. Allah'ım bizim de dilimizdeki bağı çöz. - Tarık Tufan

 Katlanamadığımız bir eziyete, başkasının dayanmasını istemeyin. Publilius Cyruı

Güneşin gördüğü tüm insanlar dertlidir. Atinalı Solon

Bir derdin dermanı, başka bir derde zehir olabilir. Said Nursi

Herkes tarafından paylaşılan dert, bir kişiye daha az düşer. Budha.

Geçmiş bir dert için yakınmak, yeni dertler edinmektir. William Shakespeare

Ev, mal, mülk, yığınla tunç ve altın, vücudunda ya da ruhunda dert olan adamın yarasına, ilaç olamaz. Horatius

Bir dua gönder bana can evinden gizlice. Hâl olur, ferman olur, derdime derman olur.  Hz. Mevlana

İnsanoğluna hayatın anlamı hakikate erdiği zaman değil, sadece derdiyle dertlenecek insanı bulunca ayan olur. İsmet Özel

“Allah firavuna dünya mülkünü verdi, fakat bir dert vermedi. Zira dert dünya mülkünden kıymetlidir.”  Hz. Mevlana.

“Eğer insanlar belâların daha büyükleri ile karşılaşsalardı, bazı belâları afiyet olarak değerlendirirlerdi.”  İmam Şa'bi.

Yunus Emre’nin “Sevelim, sevilelim. Dünya Kimseye Kalmaz.” Dizeleri Sizde Hangi Duyguları Çağrıştırıyor?

 Yunus Emre’nin  “Sevelim, sevilelim. Dünya Kimseye Kalmaz.” Dizeleri Sizde Hangi Duyguları Çağrıştırıyor?

 

Büyük şair, kıymetli insan Yunus Emre yazdığı şiirler ile dünyamıza, insanlığa çok güzel duygular katmış, onun şiirlerinin her biri insanın yüreğine dokunan, insana insan olduğu hissettiren dizelerdir. Sevelim der, sevilelim der Yunus Emre. Çünkü bu dünya hiç kimseye kalmayacaktır. Nice zenginler toprak altında, nice kahramanlar toprak altında, nice mal hırsı ile yanıp tutuşup milyonlar kazanmış ama paraya bir türlü doymamış nice insanlar bugün toprak altındadır. İnsan dünyada yaşarken hayatın kıymetini bilmelidir. 


Kırmamalıdır kimseyi. İncitmemelidir kimseyi. Hani şöyle bir söz vardır ya “Bile dahi deme, bileden bile incinir karınca.” Gerçekten de öyledir. Yani dünyada canlı olan hiç kimseye zarar vermemeliyiz. İnsan olan kimsenin kalbini kırmamalıyız. Kırılan kalbi onarmak o kadar zordur ki bunu ancak kalbi kırılan insan anlar. Ne yaparsak bu dünyada yapalım. Mesela mutlu olmak için, birine yardım etmek için, birine sevgimizi ifade etmek için yarınları beklemeyelim. 

Anı yaşayalım. Yaşarken bilelim sevdiklerimizin kıymetini, yaşarken söyleyelim onlara kendilerini ne kadar çok sevdiğimizi, bizler için ne kadar değerli olduklarını. İnsanlar birbirleri ile yardımlaşma ve dayanışma içinde oldukları zaman, düşmanlığın yerini dostluk, öfkenin yerini sevgi ve şefkat, cimriliğin yerini cömertlik, kibrin yerini alçak gönüllük aldığı zaman daha güzel bir dünya meydana getiririz kendi ellerimizle. Yeter ki sevelim, yeter ki sevilelim ve dünyanın, dünyanın malının insan kalbinden daha değerli ve daha hassas olduğunu unutmadan sevmeye ve sevilmeye devam edelim.

Okulların Açılması İle İlgili Hikâye Örneği Yazınız.

 Okulların Açılması İle İlgili Hikâye Örneği Yazınız.


Uzun bir yaz tatilinin ardından okulların açılmasına çok kısa bir zaman kalmıştı. Tatilde ailemle birlikte güzel vakit geçirmiş, Antalya’daki yazlığımızda da bir güzel eğlenmiştik. Denize girmiş, kumlara boğulmuş, babamla birlikte deniz kıyısında voleybol oynamıştık. Akraba ziyaretleri yapılmış ve dolu dolu güzel bir tatil geçirmiştim ama okulumu da uzun bir aradan sonra özlemeye başlamıştım. Bu yıl dördüncü sınıfa geçmiştim. Arkadaşlarımı ve öğretmenlerimi çok özlemiştim. Okulun açılmasına bir hafta kalmıştı. Bu yıl boyum biraz daha uzadığı için yeni kıyafetler alınması gerekiyordu. Artık küçük bir çocuk değildim. Koskoca dördüncü sınıf öğrencisi olmuştum. Kardeşim Ada ise birinci sınıfa yeni başlayacağı için o da benim gibi çok heyecanlıydı. Ona da yeni kıyafetler alınacak ve ikimizin de kırtasiye ihtiyaçları karşılanacaktı. Ben bunları düşünürken uyuyakalmıştım. Sabah annemin sesi ile uyandım. Hadi Aykut kalk oğlum baban sizi bekliyor bugün alışveriş zamanı dedi. Ben de hemen kalktım ve Elif’i de kaldırdım.


 Mutluluktan kahvaltı bile yapmadık ve hemen arabaya koştuk. Babam ve annemle çarşıya gidip okul kıyafetlerimizi aldık. Kırtasiyeden renkli kalemler, defterler, silgiler vb alarak işimizi bitirdik. İşlerimiz bittikten sonra babam bizi yaşadığım şehir olan İstanbul’un kıyısında bir balık lokantasına götürdü ve orada güzel bir balık yedik. Yanında da çok güzel meyve suları vardı. Hepimiz karnımızı doyurduktan sonra eve vardık. Yarın okul açılıyordu.

 Heyecanım yine artmaya başlamıştı. Hemen okul kıyafetlerimizi üstümüzde denedik. Annem kıyafetleri ütüleyip bir güzel elbise dolaplarına yerleştirdi. Kardeşim Elif ise yanıma gelip ağabey  birinci sınıfa başlayacağın zaman sen neler hissetmiştin dedi. Ben de ona içimden geçen duyguları anlattım. Önce ailemden ayrılacağım için üzülmüştüm ama daha sonra okula, arkadaşlarıma ve öğretmenlerime alıştım ve artık okuldan eve gelmek istemediğimi söyleyerek onu güldürdüm. O da bu anlattıklarıma çok mutlu oldu ve bana sarıldı. Ben de okulu çok seveceğim ağabey diyerek güldü. Daha sonra yatma vakti geldi ve ikimizde yataklarımıza yattık. Uykumuz bir türlü gelmediği için gece boyunca okul hakkında konuştuk. Sonra kardeşim uyudu ve daha sonra  ben de uyudum. 

Sabah saatin alarm sesi ile uyanıp hemen kalktık. Annemin yaptığı sıcak simitlerin kokusu odama geliyordu. Bu güzel kokunun ardından koşarak mutfağa gittim ve hemen simitlere sarıldım. Kaçırır mıydım bu lezzetli muhteşem yiyecekleri. Simidimizi yedik ve çayımı içerek okul yoluna doğru yürümeye başladık. İşte zaman gelmişti ve artık okula gitme vakti, arkadaşlara kavuşma anıydı. Ne güzeldi okula gitmek ve arkadaşlarına, okuluna kavuşmak.

Bir İnsana Kitap Okuma Alışkanlığı Kazandırmanın En Etkili Yolu Sizce Nedir?

Bir İnsana Kitap Okuma Alışkanlığı Kazandırmanın En  Etkili Yolu Sizce Nedir? 



Kitap okuma alışkanlığı  küçük yaşlarda başlar.  Bunun için de anne,  baba ya da çocuğa bakan her kim ise  kitap okumayı çocuğa küçük yaşta kazandırmalıdır.  Çocuğun yaşına, seviyesine ve  ilgisine göre kitaplar alınmalıdır önce. Baktık ki çocuk ilgi duyduğu kitapları okumaya bayılıyor bunun alışkanlık haline dönüşmesi   için  de kitap almaya ve evdeki kitap sayısını çoğaltmaya bakmak gerekir. Kitap okuma alışkanlığı kazandırmanın bir diğer yolu   örnek alma yolu ile olur.

 Anne ve baba kitap okuyorsa çocuk  onları örnek alır ve o da kitap okumayı sevmeye başlar. Böylece kitap okumak çocukta bir alışkanlık haline gelir ve bu alışkanlık da hayat boyu devam eder. Aile ile birlikte kitap okuma saatleri yapılmalıdır. Çocuğa uyumadan önce anne veya babası mutlaka her akşam kitap okumalıdır. Çocuklar ile okuduğumuz kitaplar hakkında konuşmalı ve onlara okuduğu kitaplar hakkında sor sormalı ve onlar ile beyin fırtınası yapmalıyız.   Sevdiğimiz arkadaşımızın, eşimizin ve dostumuzun da kitap okumasını istiyorsak onların ilgi duyduğu konular üzerine kitaplar almalıyız. Mesela en yakın arkadaşımız tarihe meraklı ise ona tarih kitapları almalıyız. Annemiz din ile ilgili konuları seviyorsa ona dini kitapları almalıyız. Bir başkasına gezi kitapları, bir başkasına şiir kitapları alarak onlarda kitap okuma alışkanlığının olmasını sağlamalıyız.

 Kitap okuma alışkanlığı kazandırmanın bir diğer yolu da okumayı sevmekten geçer. Okumayı seven bir kişiye  sevdiği kitap türlerinin neler olduğunu sorarak o kişiye o tür kitaplar almalıyız. Böylece herkes kitap okumuş olur, herke kendini geliştirmiş ve kendi yaşamında bir iz bırakmış olur.

 

Hangi Tür Kitapları Okumayı Seviyorsunuz?

Hangi Tür Kitapları Okumayı Seviyorsunuz? 



Kitap okumak insanlara her açıdan fayda sağlar. Okuduğumuz kitaplar ufkumuz açar, bizlere çok çeşitli fayda sağlar. Okuduğumuz kitaplar bizi farklı alemlere götürür ve bizim haya gücümüzü geliştirir. Kitapların sayamayacağımız daha çok faydası vardır. Benim ilgimi çeken kitap türleri şunlardır:

Tarih kitaplarını okumayı çok severim. Özellikle de tarih ile ilgili romanlar beni mutlu eder. Geçmiş dönemdeki padişahların hayatını öğrenirim, geçmişim hakkında bilgi edinirim. Savaşlar, yenilgiler, eski dönemlerdeki kültür ve medeniyetler ile ilgili kitapları okumak beni mutlu eder.

Kişisel gelişim kitaplarını çok severim Özellikle de Doğan Cüceoğlu’nun eserlerini çok severim. Çünkü bu kitaplar insana umut aşılar, kendimize güvenmemizi sağlar ve kişinin hayata daha da dört elle sarılmasını sağladığı için kişisel gelişim kitaplarını okumayı çok severim. Zorlu süreçler yaşadığım zaman da hemen kişisel gelişim kitaplarına sarılırım.

Polisiye romanlarını çok severim. Polisiye romanları maceralı olduğu için, devamlı olaylar örgüsü geliştiği için bu kitapları da çok severim.

Şiir kitaplarını severim. Okuduğum şiirlerde kendimden bir şey bulurum. Özellikle de vatan sevgisi, millet sevgisi, vatan hasreti, kardeşlik, sevgi, hoşgörü, yardımlaşma gibi konuları içeren şiirleri severim. Okuduğum bu şiirler benim daha da iyi bir insan olmamı sağlar.

Genelde insan değer veren, insanlığa önem  veren konuları içeren kitapları çok severim. Mesela Victor Hugo’nun Notre Dame’ın Kamburu, Sefiller gibi kitapları beni kendine çok bağlar. Bu kitaplarda kendimden bir şey bulurum.

Din kitaplarını okumayı severim. Çünkü bu kitaplar sayesinde dinimin temel esaslarını daha iyi öğrenirim ve topluma ve insanlığa daha iyi bir insan olmak için çalışırım.


Bilgi kitapları sayesinde birçok bilgi edinirim.

Gündemden ve dünyadan haberdar olmak için günlük köşe yazılarını okurum, gazete okurum, dergilere göz atarım.

Gezi kitaplarını okurum. Yazarın gezip gördüğü yerleri bu sayede ben de görmüş gibi olurum. Farklı şehirleri, farklı ülkeleri gezmiş ve görmüş gibi olurum.

Deneme kitaplarını okurum, felsefe kitaplarını okurum.

Yemek kitaplarını severim. Bu sayede farklı yörelerin yemeklerini öğrenirim.

Sağlık ile ilgili kitaplar çok dikkatimi çeker. Sağlığım için neler yapmam gerektiğini, neleri ise yapmamam gerektiğini bu kitaplar sayesinde öğrenirim.

Kitap Okumayı Sever Misiniz? Niçin?

 Kitap Okumayı Sever Misiniz? Niçin?


Kitap okumak insan ruhuna en iyi gelen ilaçtır bence. Kitap okumayı çok severim. Kitap okumayı sevmemin sebepleri şunlardır: Kitap okumak bana çok şey katar. İlk olarak okuma hızım artar. Kitap okuyarak ana dilimi daha etkili ve daha doğru kullanabilirim. Kitap okuyunca farklı kültürleri tanırım. Farklı karakterlerin yaşadığı duyguları kendim de hissediyormuş gibi yaşarım.  Okuduğum kitapların yazarları ile konuşuyormuş gibi bir his olur içimde. Bu da beni çok mutlu eder. Kitaplar sayesinde unutkanlığım azalır.

Bir konu hakkında etkili konuşabilirim ve toplum içinde kendimi daha iyi ifade edebilme becerisine sahip olurum. Kitaplar sayesinde merak ettiğim bilgileri öğrenirim. Bilimsel bilgilere kitaplar sayesinde ulaşırım. Okuduğum kitaplar bana çeşitli hayaller kurdurur ve bu da beni çok mutlu eder.  Sahte kalabalıklar içinde, samimiyetsiz insanların içinde vakit geçirmekten se kitabımla olmayı tercih ederim. Çünkü okuduğum kitap benim yol arkadaşımdır, dostumdur. Kitap benim için yeme içme gibi bir şeydir. Kitap okuduğum zaman oradaki kahramanların yerine kendimi koyarım ve sanki orada geçen olayların içinde ben de varmış gibi olurum.

Nasıl ki uykusuz kaldığımda vücudum yorgun düşüyorsa, aç kaldığımda karnım gurulduyorsa kitap okumadığımda da ruhum daralır ve kendimi bir boşluk içinde hissederim. Kitabımı elime aldığım zaman ise farklı ülkelere gidiyor gibi hissederim.  Beni mutlu ettiği için, onu okuduğum zaman zevk aldığım için kitap okumayı çok severim ve hayatımda vazgeçilemez şeylerden en önemlisi de kitap okumaktır.

Nasıl Bir Dünyada Yaşamayı Hayal Edersiniz?

 Nasıl Bir Dünyada Yaşamayı Hayal Edersiniz?


İçinde yaşadığımız dünya ve dünyanın güzellikleri  tüm canlılara yetecek kadar bereketlidir. Dünyayı kirleten, dünyayı hunharca kullanan biz insanlar ona her geçen gün zarar vermeye devam etmekteyiz. Doğayı, havayı, suyu kirleten insanlar günü geldiğinde paranın yenilemeyecek bir şey olduğunu anlayacaktır. Nasıl bir dünyada yaşamak isterdim soruna gelince ise şunları söyleyebilirim: İnsanların birbirine karşı ön yargılı olmadığı, hoşgörülü olduğu bir dünyada yaşamayı hayal ederdim.

 Irk ayrımının yapılmadığı, insana insan olduğu değer verildiği ve tüm canlıların değer gördüğü bir dünyada olmayı arzulardım. Dünya ülkelerinin barış içinde yaşadığı, insanlarının kardeşçe duygular içinde olduğu, birlik beraberliğin, saygının ve sevginin çok olduğu yerde yaşamak benim hayallerim arasındadır. Kimsenin kimseye üstünlük taslamadığı, kibrin olmadığı bir dünya daha güzel bir dünya olurdu. Doğanın korunduğu, hayvanlara eziyet edilmediği, insanların kendine yeteni alıp fazlasını almadığı bir dünyada yaşamak isterdim.

 İnsanların çocukluğundaki gibi masum kalabildiği, öfkenin yerini sakinliğin ve huzurun aldığı , umutsuzluğun yerini her daim umut olduğu, insanların ufak bir zorluk karşısında hemen yenik düşmediği bir yerde yaşamayı hayal ederdim. İnsanların birbirinin arkasından konuşmadığı, herkesin olduğu gibi ya da göründüğü gibi olduğu, yalanın olmadığı, rüşvetin olmadığı, insan haklarının ve adaletin olduğu bir dünyada yaşamayı hayal ederdim. Yüzlerde aydınlık bakışlar olsun isterdim. Hiç kimsenin özellikle de çocukların açlıktan ölmediği bir dünyada yaşamak isterdim. 


Savaşların olmadığı, bombaların değil de  çocuk cıvıltılarının dünyayı etkisi altına aldığı bir yerde yaşamak isterdim. İnsanlarının merhametli olduğu , düşmanlığın yerine dostluğun baki kaldığı bir dünyada çocukluğumu doya doya yaşamak isterdim. Herkesin mutlu olmasını isterdim. Çocukların anne ve babasının yanında olduğu, ailelerin çocuklarını koşulsuz  sevdiği ve hiçbir çocuğun sevgi denen o güzel ve muhteşem duygudan yoksun kalmadığı bir dünyada yaşamak benim en büyük hayallerim arasındadır.

Hayatınıza Yön Veren Duygular İle İlgili Bir Konuşma

Hayatınıza Yön Veren Duygular İle İlgili Bir Konuşma 

 

 Her bireyin  temel gereksinimleri vardır. Yeme içme, eğlenme, gezme ve tozma gibi. Bunlar her ne kadar temel ihtiyaçlarımız da olsa bir de insanın ruhunun temel ihtiyaçları vardır. Onlar da sevgidir. Sevme ve sevilme, ait olma,  heyecanlanma, endişelenme, yeri geldiği zaman öfkelenme vb. gibi

Sevgili arkadaşlar benim hayatıma yön veren duygular şunlardır:

İnsan olarak ilk önce temel ihtiyaçlarımın karşılanması gerekir. Daha sonra ise sosyal ihtiyaçlarımın karşılanmasını isterim. Bunlar sağlandıktan sonra  hayatıma yön vermeye başlarım. Hayatıma yön veren en temel duygu sevgidir ve  doğada yaşayan her canlıya sevgi ile yaklaşmak, hiçbir canlının yaşam alanını dar etmemek, yettiği kadarını  almak , fazlasını ise evde depolamak değil yardıma muhtacı olan başka muhtaçlara bırakmaktır. İnsanı insan yapan en önemli özelliği ise onun merhametli olması, empati kurma becerisine sahip olması, yeri geldiği zaman eleştirebilmesi, korkmadan, yılmadan, yenilmeden haksızlıklara dur diyebilmesi ve adaletsizliğe hayır diyebilmesidir. Haksızlıklara karşı öfkelenmektir  bazen hayat.

Mağdurun ve haklı olanın yanında olmak, zalimin ve acımasızın karşısında  dimdik durabilmektir hayatıma yön veren şeyler. İyiliktir, paylaşmaktır hayatıma yön veren duygular. Küçük bir çocuğun başını okşamak ve ona sımsıkı sarılıp gözlerinin içine bakabilmektir. Farklılıkların bir bütün olduğunu kabul edebilmek, hoşgörüyü temel esas kabul etmektir  benim duygularıma yön veren şeyler.  Güven duymak, güven duyulan birisi olmak gerekir. Barışın dünyaya hakim olması, çocukların mutlu olması ve hiç kimsenin aç kalmamasıdır beni mutlu eden şeyler. Sevdiğim birinin başına bir şey geldiğinde acı çekmektir,  mutlu anlarımda heyecanlı olmak, acı günlerimde üzüntülü olmaktır hayatıma yön veren duygular . Yerine ve zamanına göre hareket etmek ve ona göre farklı duygular içine girmektir hayat.

 Sevgili arkadaşlar küçükken çok zor koşullarda yaşadığımız için bundan en çok etkilenen  biz çocuklar olmuştur. Bu durumda en çok fedakarlık gösteren kişi ise  annem olmuştur. Bizlere bir parça ekmeği paylaştırdığını ve kendinin bir lokma dahi yemediğini bilirim. Onun için ben büyüdüğüm zaman herkese yardım etmeye çalışacağım ve aç olan kişilerin de karnının doyması için çok çalışıp onlara elimden gelen her türlü desteği sağlayacağım. Yaşadığımız zorluklar beni paylaşmaya, merhametli olmaya ve insanları koşulsuz sevmeye yönlendirmiştir.

Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum  ve konuşmamı burada sonlandırıyorum.