Atatürk’ün Herhangi Bir Anısını Araştırınız.

 Atatürk’ün Herhangi Bir Anısını Araştırınız.


Mustafa Kemal Antalya’ya gidiyordu. Antalya'ya giderken yolda verdiği biraz dinlenmek için ara verdiği sırada türkü söyleyen bir çocuk sesi duyar. Çocuğun türkü söyleyen sesi  ve türkü Mustafa Kemal’in dikkatini çeker. Çocuğun yanına getirilmesini rica eder. Atatürk'ün yanındakiler türküyü söyleyen kişiyi bulurlar. Genç bir çoban çocuk türküyü söylemektedir.

Atatürk:
- Türküyü sen mi söylüyorsun? diye sorduktan sonra
- Burada da söyle de dinleyelim der.
Genç çoban türküyü bitirince Atatürk çocuğu alkışlar ve
- Biis... biis, diye bağırır.
Genç çoban ve yanındakiler anlamayınca Mustafa Kemal biis' in ne olduğunu izah eder.


- Biis demek, beğendim, tekrar söyle demektir.
Çoban bunun üzerine türküyü tekrarlar. Mustafa Kemal’de cebinden elli lira çıkararak çobana verir. Çoban paraya bakar ve
- Biis... biis diye bağırır.

Atatürk,  çocuğun bu zeki cevabından  o kadar memnun  olmuştur  ki, bir elli liralık daha çıkarıp  genç çobana verir  ve yanındakilere dönerek o dönemde sürekli Türkiye'ye sataşan İtalyan diktatörü Mussoloni için şunu söyler:



-  İmkân olsaydı da, Musolini şu sahneyi görseydi ve cevabı işitseydi, hangi millete nutuk söylediğini anlardı der.

Yardımlaşma ve Dayanışmanın Önemi İle İlgili Kompozisyon

 Yardımlaşma ve Dayanışmanın Önemi İle İlgili Kompozisyon

 

İnsan sosyal bir varlık olduğu için iletişim kurmak zorundadır. Bu iletişim kurma yardımlaşma ve dayanışma şeklinde olursa daha da bir anlam kazanır. Yardımlaşma ve dayanışmanın olduğu yerde insanların birbirine karşı ön yargıları da değişebilir ve daha hoşgörülü ve daha sevgi dolu bir ortam ortaya çıkar. Yardımlaşma ve dayanışmanın olduğu toplumlar ise daha güçlü olur ve böyle toplumlar kolay kolay yıkılmaz. Yardımlaşma ve dayanışma duygusuna sahip insanlar ben duygusu ile hareket edenler değil biz duygusu ile hareket edenlerdir. Biz duygusu ile hareket edildiği zaman, empati kurulduğu zaman insan daha insancıl davranışlarını sergiler. Dayanışmanın olmadığı toplumlar ise  güçlü kalmaz.

 

Bizim toplumda yardımlaşma ve dayanışma çok önemli bir yere sahiptir. Çünkü bizde yardımlaşma ve dayanışma  gelenek, görenek haline gelmiştir. Daha güçlü olmak, daha mutlu olmak için dayanışma içinde olmaya mecburuz.  Ülkemizde çok yakın bir zamanda olan deprem hepimizi çok üzdü ve hepimiz kendimize uzun bir süre gelemedik.  Hatay, Kahramanmaraş, Adana, Diyarbakır, Osmaniye, Adıyaman vb şehirlerimizde olan depremde binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti ve yüzbinlerce insanımız da yaralı oldu. Soğuk bir kış gününde sabaha kadar durmayan kar oraya ulaşımı da güçleştirdi  ama yine  de insanlarımız durmadı. Zor da olsa oraya yardımlar götürüldü. Bu gün birlik, beraberlik ve dayanışma günüydü. Bugün yaraları sarma vaktiydi ve insanımız depremde zarar gören kardeşlerine her türlü desteği sağladı. Küçücük çocuklar bile depremzede kardeşleri için kumbaralarındaki paraları oraya yardım olsun diye gönderdi.

 

İşte bu örnek yardımlaşmanın ve dayanışmanın örneğidir. Bizim kültürümüze yakışan bu güzel örnekler bizi daha güçlü kılacak ve daha insancıl bir topluma dönüştürecektir. Bunun için ne zaman muhtaç biri ya da birileri olursa her zaman yardımlaşma ve dayanışma içinde olmalıyız ve insan olana yakışan tavrılar sergilemeliyiz.

100 Yıllık Cumhuriyet Konulu Hikaye Örneği

 100 Yıllık Cumhuriyet Konulu Hikaye Örneği

Bugün sabah erkenden kalkmıştım.  İçim içime sığmıyordu. Mutluluktan gözlerin parlıyor kızım Ayşe diye seslendi annem. Neden olduğunu çok iyi biliyorsun dedim o da bana ben de seninle aynı duygular içindeyim benim canım kızım dedim. Bugün 100 yıllık  tarihi bir gün. Bugün cumhuriyetin 100. yılına gireceğiz ve bu muhteşem bir duygu dedi. Cumhuriyet demek egemenlik dedi annem, kadınlara değer verilmesi, eğitimi ve öğretimin daha önemli hale gelmesi, milletin iradesi dedi. Hemen kahvaltıları yaptık ve meydana doğru hızlı adımlarla gittik. Okulumuzdan arkadaşlarım da gelmişti. Bugün Mustafa Kemal Atatürk’ün 29 Ekim 1923 ‘te ilan ettiği cumhuriyetimizin, demokrasi şöleniydi. Dışarısı çok güzeldi. Güneş doğmuş, hava ise pırıl pırıldı. Türk bayrakları ve Mustafa Kemal resimleri asılıydı her yerde. Mehmetçik resimleri ile ayrı bir güzellik katıyordu bu havaya. Halk da yavaştan alanı doldurmaya başlamıştı.

 

İnsanlar coşku ile akın akın geliyordu meydana, Ellerinde Türk bayrakları, balonlar olan çocuklar, nineneler, dedeler, gaziler, askerler, öğretmenler, avukatlar, doktorlar, çiftçiler bugün cumhuriyet için dolduruyordu meydanı. Kolay kazanılmamıştı bağımsızlık, kolay elde edilmemişti egemenlik. Ne çileler çekmişti Mustafa Kemal, silah arkadaşları ve kahraman Mehmetçiklerimiz. Onun için onurluyduk, gururluyduk ve mutluyduk. Az sonra Cumhurbaşkanımız, bakanlar, her siyasi partinin milletvekilleri doldurdu alanları ve başladı Cumhuriyet şarkısı. Herkes bir ağızdan cumhuriyet şarkısını bağıra bağıra söylemeye başladı ve gözlerimiz doldu, duygu dolu anlar yaşandı. Ey Yükselen yeni nesil, gelecek bizimdir. Cumhuriyeti atamızdan aldık bizlere emanettir. Karanlıklar korkun bizden Türk genciyiz biz. Vatanın ve milletin geleceği biz. Atasının izinde, cumhuriyet yolunda elinde bayrağıyla Türk genciyiz biz diye sesler yükseldi ve içim mutluluktan coşmuştu.

 

Ne güzel bir şölendi bu böyle. Herkes birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olmuştu. Bugün koca çınarımız cumhuriyetimiz 100 yaşındaydı. Koca bir asırdı onun yaşı. Ne badireler atlatmıştı bu günlere gelene kadar cumhuriyetimiz. Cumhurbaşkanımız kürsüde Mustafa Kemal’i, silah arkadaşlarını ve vatanın kıymetli evlatlarını andı. Daha sonra şiirler okundu, şarkılar söylendi, gösteriler yapıldı ve hep birlikte Yaşasın cumhuriyet, sonunda sen de 100 yaşına girdin, 100 yıllık oldun cumhuriyet naraları ile mutluluktan bağırmaya başladılar. Çok güzel ve anlamlı bir gün geçmişti. Çok yorulmuştuk. Sesimiz gitmişti ama cumhuriyet için değerdi. Atalarımın kanı ile sulanan bu topraklara ve cumhuriyete sonuna kadar sahip çıkacağıma söz verdim içimden. Ruhlarınız şad olsun bu vatan için kan dökenler, bu vatan uğruna şehit olanlar. Emanetiniz emanetimizdir.

Çünkü Arkamızda Bir Eser Bırakırsak…… Cümlesini Kendi Yorumlarınızı Katarak Tamamlayınız.

 Çünkü Arkamızda Bir Eser Bırakırsak…… Cümlesini Kendi Yorumlarınızı Katarak Tamamlayınız.


Bu dünyada en önemli şey arkanda bir eser bırakmaktır. Bıraktığın eser insanlığa katkı sağlayacak, insanların yaşamını kolaylaştıracaktır. Çünkü arkamızda bir eser bıraktığımız zaman hiçbir zaman unutulmayız.  Örneğin edep, ahlak ile ilgili yazdığımız bir eser insanların düşünmesini sağlar, onların daha iyi olmasını, daha ahlaklı olmasını sağlar. 


Yaptırdığımız bir okul binlerce, yüzbinlerce çocuğun orada eğitim almasını sağlar. Yaptırdığımız bir cami insanların ibadetlerini huzur içinde mutlu bir şekilde yapmasını sağlar. İcat ettiğimiz teknolojik bir ürün insanların günlük yaşamında işlerini kolaylaştırır. Yaptırdığımız bir bakım evi yaşlılara hizmet sunar, çocuklara hizmet sunar. Yaptırdığımız bir kütüphane binası ve içine aldığımız kitaplar yüz binlerce çocuğa, gence, yetişkine ümit olur ve insanlığa büyük katkı sağlamış oluruz. İşte tüm bunlar için eser bırakmalıyız arkamızda. Gelecek nesillere daha sağlam bir dünya bırakmış oluruz. Arkamızda eser bıraktığımız zaman muhtaç olanların muhtacını gidermiş oluruz, ilime aç olanların açlığının giderilmesinde  fayda sağlamış oluruz. 


Biz öldükten sonra insanların hayır duasını almaya devam ederiz ve Allah katında da değerli bir insan oluruz. Yeter ki bu dünyada bir ser bırakalım. Bu eser bazen yetiştirdiğin ahlaklı çocuklar olabilir, bazen yetiştirdiğin bir çam ağacı, elma ağacı, ceviz ağacı ya da çınar ağacı olabilir. Çünkü tüm bunların hepsi insanın faydasınadır, insanlığın iyiliğinedir.

Ağzında Bal Olan Arının Kuyruğunda İğnesi Vardır Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 Ağzında Bal Olan Arının Kuyruğunda İğnesi Vardır Arasözü İle İlgili Kompozisyon


İnsanları aldatmak isteyenler her zaman tatlı dil ve güler yüz kullanırlar. Fırsatını buldukları zaman da yapacakları kötülükleri yapmaya başlarlar. Her yüze yüze güleni ve bize iyi davranan kimseleri arkadaş, dost sanmamalıyız. Böyle bir yanılgıya düşmemeliyiz. Kimi insanlar vardır insanları ikna etmek için o kadar güzel konuşurlar ki böyle kimseleri dinlediğiniz zaman o kişinin konuşmalarına, güler yüzüne hayran kalırsınız. Zannedersiniz ki ne kadar da edepli bir insan. Nasıl içten, nasıl yumuşak konuşuyor.

 

Siz bunları düşünürken karşınızdaki tilki ise her türlü kurnazlığı düşünüyordur. Eline fırsat geçtiği zaman,  darbeyi hemen yapacaktır ve sizin güveninizi boşa çıkaracaktır. İşte bunların olmaması için her yüzümüze güleni insan sanmamalıyız. Her yüzümüze güleni dost sanmamalıyız ve herkese çabuk  güvenmemeli, çabuk inanmamalıyız. Bundan dolayı da atalarımız ağzında bal olan arının kuyruğunda iğnesi vardır demiştir. Örneğin dost sandığımız arkadaşlarımız vardır.            Biz o dost sandığımız arkadaşlarımıza bir sır vermişizdir ya da hassas olduğumuz bir noktamızı dile getirmişizdir.

 

 Bizim yüzümüze bakıp bize iyilik eder gibi görünen, yalandan üzülür gibi tavırlar gösteren arkadaşımız biz gittikten sonra bu durumumuza  içten içe sevinmeye başlamıştır ve anlattığımız şeyi de başkalarına anlatarak kötülüğüne kötülük katmıştır. Ağzında bal ile olup kuyruğundaki iğne bile bize acıyı yaşatmıştır. Bundan dolayı herkese hemen inanıp iki tatlı lafa kanmamak gerekir.

 

16 Deyim 16 Atasözünü Anlamlarıyla Birlikte Açıklayınız

 16 Deyim 16 Atasözünü Anlamlarıyla Birlikte Açıklayınız

16 Tane Atasözü:

1) Adamın iyisi iş başında belli olur: İnsanın bir işteki becerisi anlatmasıyla değil, övünmesiyle değil yapmasıyla anlaşılır.

2) Ada bana, adayım sana: İyilikler ve güzellikler karşılıklıdır.

3) Adamın ahmağı malını över: İnsanın kendi malını veya sahip olduğu özellikleri övmesi doğru olmaz.

4) Adam ikarından, hayvan yularından çekilir: Yularından tutulan hayvan başka yöne sapmadığı gibi insan da söylediği sözün dışına çıkamaz.

5)  Ata atasıyla, katırı anasıyla: Çevremizdeki farklı karakterde birçok insan bulunur. Bu insanların iyi mi, kötü mü oldukları soylarına bakılarak anlaşılabilir.

6) Bahanesiz ölüm olmaz: Her ölüm bir nedene dayanır.

7)  Bağ dua değil çapa ister: Emek harcamadan boş durarak dua etmekle bir şey elde edilemez.

8)  Balık suda, gözü dışta: Açgözlü insanlar eldeki ile yetinmeyip daima daha fazlasını ister.

9) Basura arpa ekmeği bahane: Bir işi yapmaya gönüllü olmayan insan değişik bahaneler arar.

10) Coşkun ırmak geçitsiz olmaz: Bir insanın sürekli kötülük yapması doğasına uygun değildir. Her kötü insanın mutlaka iyi yanları da vardır.

11)  Çakalsız köy olmaz: Her topluluk içinde sayıları az da olsa kötü insanlar bulunabilir.

12) Çabalama ile çarık yırtılır: Olmayacak işi zorla yapmaya çalışan zarara uğrar.

13)  Dağa çıkan düz aramaz: Zorlukları gören kişi kolay işlerden korkmaz.

14) Delik büyük, yama küçük: İhtiyaçlar fazla ancak bu ihtiyaçları karşılayacak olan imkanlar az.

15) Deliye bal tattırmışlar, çarşıda katran bırakmamış: Aklı kıt olan kişi hoşuna giden bir şeye benzettiği  her şeyi elde etmeyi çok ister.

16) El akıl verir, ekmek vermez: Öğüt vermek kolay olduğu için zor durumda olan birine yardım etmek yerine öğütler verir.

 

 

16 Tane Deyim ve Anlamı


1) Düşman ağzı: Düşmanın yanlış sözü

2) Dünyayı toz pembe görmek: Çok iyimser olmak

3) Başına karalar bağlamak: Yas tutmak

4)  Başını bağlamak: Evlendirmek

5) Çarşamba pazarı: Çok karışık

6) Çene çalmak: Gevezelik etmek

7) Çekip gitmek: Savuşup gitmek

8) Dil otu yemiş: Durmadan konuşan.

9) Eloğlu: Yabancı

10) El uzatmak: Yardım etmek

11) El elde baş başta: Eldekiler tükendi.

12) Kan kusup kızılcık şerbeti içmek: Çektiği acıyı kimseye sezdirmemek

13)  Kapanın elinde kalmak: Bir şeyde çabuk davrananalar  yararlanır.

14)  Kuru başına kalmak: Kimsesiz kalma

15)  Küçük dilini yutmak: Çok şaşmak

16)  Makbule geçmek: İşe yaramak

Atatürk İle İlgili Duygu ve Düşüncelerinizi Anlatan Bir Metin Yazınız

 Atatürk İle İlgili Duygu ve Düşüncelerinizi Anlatan Bir Metin Yazınız


Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak için büyük mücadeleler vermiş, vatanın işgal edilmesine göz yummamış, bağımsızlık elden gitmesin diye çok çalışmış büyük bir lider, komutan, dehadır. Mustafa Kemal Atatürk zekası ile , disiplinli çalışması ile vatanın işgalden kurtarılmasında liderlik görevini üstlenmiştir. O büyük bir kahraman, vatan evladı, onurlu bir insandır. 


Ona karşı sevgim ve saygım daim olacaktır. Çünkü o ülkesi için her türlü yeniliği yapmış, ülkesinin gelişip kalkınması için yeni yollara başvurmuş, azimli olmuş, tutarlı davranmış ve ülkemiz onun sayesinde bugünlere gelmiştir. Kişisel çıkarlarını arka plana atmış önce ulusal çıkarlar demiştir. Gece gündüz demeden okumuş, araştırmış, büyük bilim adamlarının eserlerinden  çeşitli bilgiler öğrenmiş ve bunu ülkesi için faaliyete geçirmiştir. Onun için ona karşı minnet borçluyum. İçinde çocuk sevgisi, hayvan sevgisi bulunan  büyük komutandır Mustafa Kemal. Çocukların hep başını okşar ve onları çok severdi. Biz de onu çok seviyoruz ve onu daima hatırlayacağız. 


Bize cumhuriyeti hediye etmiş, çocuk bayramını hediye etmiştir. Ülkesinin çocuklarına ve gençlerine çok önem vermiş onun için de cumhuriyeti bizlere emanet etmiştir. Bugün ay yıldızlı al bayrağımız göklerde özgürce dalgalanabiliyorsa bunu Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve aziz vatanın aziz vatan evlatlarına borçluyuz. Ruhları şad olsun, mekanları cennet olsun.

Atatürk’ün Cumhuriyet İle İlgili Sözlerini Araştırınız.

 Atatürk’ün Cumhuriyet İle İlgili Sözlerini Araştırınız.


Cumhuriyet ile halk yönetime dahil olmuş, halkın egemenliği gerçekleşmiştir. Mustafa Kemal cumhuriyeti ilan etmek için çok çalışmış, planlı ve programlı davranmıştır. Atatürk’ün cumhuriyet ile ilgili sözleri şunlardır:


 “Cumhuriyet yüksek ahlâkî değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir.”

“Cumhuriyet; ilim ve ahlakın, adalet ve faziletin iktidarıdır. Bunların fiilen yaşanmadığı yerlerde şekil ve iddia ne olursa olsun cumhuriyet yoktur.” 

“Benim nâçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır.” 

“Cumhuriyet fikren, ilmen, bedenen kuvvetli, ahlaklı ve seciyeli muhafızlar ister. “


“Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Biz Cumhuriyeti kurduk, o on yaşını doldururken demokrasinin bütün icaplarını sırası geldikçe uygulamaya koymalıdır.”

 “Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.”

“Türkiye’de Bolşeviklik olmayacaktır. Çünkü Türk Hükümetinin ilk gayesi, halka hürriyet ve saadet vermek, askerlerimize olduğu kadar sivil halkımıza da iyi bakmaktır.”

“Dünya üzerinde yaşamış ve yaşayan milletler arasında demokrat doğan yegâne millet Türklerdir. Türk milletinin karakter ve âdetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir.” 

Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu devam ettirecek sizlersiniz.

“Milletin saltanat ve hakimiyet makamı yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.”


 “Bütün dünya bilsin ki, benim için bir yandaşlık vardır: Cumhuriyet yandaşlığı, düşünsel ve toplumsal devrim yandaşlığı. Bu noktada yeni Türkiye topluluğunda, bir bireyi bunun dışında düşünmek istemiyorum.”

“Cumhuriyet, demokratik idarenin tam ve mükemmel bir ifadesidir. Bu rejim, halkın gelişimini ve yükselişini sağlayan, onlardan esirlik, soysuzluk, dalkavukluk hislerini uzaklaştıran bir yoldur.”

“Cumhuriyeti ve onun gereklerini yüksek sesle anlatınız. Bunu yüreklere yerleştirmek için elverişli olan hiçbir durumu kaçırmayınız.”

Ağzından Çıkanı Kulağı Duymamak Deyimi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 Ağzından Çıkanı Kulağı Duymamak Deyimi İle İlgili  Kompozisyon Yazınız.


Ağzından çıkanı kulağı duymamak: Çok kırıcı sözler söylemek anlamında kullanılan bir deyimdir. İnsan nerede, ne söylediğine dikkat etmeli, iki düşünmeli, bir söylemelidir. Bazen en sevdiklerimizin, bazen de yakın arkadaşlarımızın, çevremizin  kalbini kırabiliyoruz ve ağzımızdan çıkanı ne yazık ki kulağımız duymuyor. Böyle olunca da geri dönüşü olmayan sorunlara neden oluyoruz.


 Kırdığımız insan bizim dediklerimizi kolay kolay unutmaz ve bize karşı eskisi gibi olmaz. Bunun için kırdığımız insanlardan hemen eskisi gibi olmalarını beklememeliyiz. Öfkeliyken insan ağzından çıkanı pek duymaz ama öfkeliyken söylenen sözler de aslında sakinken düşünülmüştür. Oysa insan aklını kullanabilen, iradesine istediği zaman hakim olmasını bilendir. Bunun için diline hakim olmalı, dilini tutmasını bilmelidir. İnsanları dilimiz ile sokmamalıyız. En sona söyleyeceğimizi en başta söyleyerek kalp kırıklıklarına neden olmamalıyız. Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymuyorsa, kırdığımız insan da çok iyi niyetli ve suçsuz bir insansa işte o zaman vicdan azabı çekmeliyiz ve o kişinin gönlünü kazanmak için özür dilemesini bilmeliyiz ve onun affetmesini de zamana bırakmalıyız. İnsan çok konuşmamalıdır. 


Çok konuşan insan da çok da yalan söyler. İnsan her kötülüğü de kalbine ,beynine yerleştirmemelidir. Yapılan kimi ufak hataları yeri geldiğinde yutmasını bilmeli ve bunları içinde bir zehir gibi saklamamalıdır. İnsanoğluyuz ve hata bizim içindir. İlla ki tartışmalar yaşayacağız, üzeceğiz ve üzüleceğiz ama bunu ağır lafşlar söyleyerek, insanları canını acıtarak ve onları hassas yerlerinden vurarak yaparsak işte o zaman bizden ne insan olur, ne arkadaş, ne evlat, ne komşu. Sözlerimizi tartıp söylemeliyiz ve ne konuştuğumuzu da iyi bilmeliyiz.

Şefkat ve Merhamette Güneş Gibi ol Sözü İle İlgili Kompozisyon

 Şefkat ve Merhamette Güneş Gibi ol Sözü İle İlgili Kompozisyon


Şefkat ve merhametli olmak, yüzünde tebessüm olmak, saygı ile sevgi ile insanlara yaklaşmak, edepli davranmak, ahlaklı olmak insana yakışan, insanı iyi insan, sevdiren insan, aranan insan haline getiren değerlerdir. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol der Mevlana. Güneş nasıl ki dünyayı ısıtıyor ve dünyaya kol kanat geriyorsa, dünyaya analık, babalık ediyorsa ve hiç kimseye ayrım yapmıyorsa biz insanlar da Allah’ın yarattığı her şeye şefkatli ve merhametli davranmalıyız. İçimizdeki insan sevgisini , içimizdeki hayvan sevgisini davranışlarımızla göstermeliyiz. Yaradılanı sevmeliyiz, Yaradan’dan ötürü.

 

 İnsana yakışan ne güzel şeylerdir merhametli olmak, yardıma muhtaç olmuş bir insanın elinden tutup kaldırmak  ve insanlık ölmedi demek. Yardıma muhtaç olan komşuna yediğin yemeğin aynısından bir tabak ikram etmek, yolda düşen çocuğu yerinden kaldırıp ona sarılmak ve yaralarını temizlemek, evlatları tarafından terk edilmiş yaşlı bir amcayı elinden tutup evine götürmek, maddi ihtiyaçlarını elden geldiğince karşılamak, kimi kendini bilmeyen i insanların hor gördüğü, onunla dalga geçtiği aklı yerinde olmayan engelli kardeşlerimize sevgi ile yaklaşmak, onlara kitap okumak, onlarla sabırlı şekilde zaman geçirmek ve onlar için küçük hediyeler yapmak vb. Bunları ancak içinde merhameti olan insan yapar.

 

Sevgili Peygamberimiz merhamet ile ilgili şu sözü söylemiş ve ne de güzel söylemiştir: “Ben lanetçi olarak gönderilmedim. Ben ancak rahmet olarak gönderildim.” Hz Muhammed’in bir başka sözü de şudur: “Ben bazen uzatmak niyetiyle namaza başlarım. Fakat bir çocuğun ağlayışını duyar ve annesinin ona düşkünlüğünü bildiğim için namazı kısa tutarım.” . İşte merhameti ile örnek olan bir Peygamber’in ümmeti olmalıyız. Dağdaki kuşlara, yerdeki canlılara, her şeye merhametli olmalıyız ki Allah da bize merhamet etsin. İçimizdeki merhamet duygusu eksilmesin inşallah…