Sizce Doğadaki Diğer Canlıların Bizim Sevgimize İhtiyaçları Var Mı? Neden?

 

Sizce Doğadaki Diğer Canlıların Bizim Sevgimize İhtiyaçları Var Mı? Neden?


Doğa tüm canlıların ortak yaşam alanıdır. Elbette insana akıl veren Allah insanı canlıların en şereflisi olarak yaratmıştır ama insan aklını kullanarak kendisini iyi yola da kötü yola da sürükleyebilir. Yani merhametli olup canlılara iyi de davranabilir, merhametsiz olup cani davranışlarda da bulunabilir. Oysa doğadaki tüm canlılar Yüce Allah’ın bize emanetidir. Biz emanet olan, bizim sevgimize muhtaç olan hayvanlar, ağaçlar, bitkiler hepsi sevilmeye ve korunmaya layık olan canlılardır. Doğadaki canlıların bizim sevgimize ihtiyaç vardır. Çünkü her şey sevgi ile iyi olur, bir çiçek bile sevgi ile bakıldığında , bakımını güzel bir şekilde yapıldığında çok daha güzel ve canlı görünebiliyor. 


 Rahmetli Doğan Cüceloğlu annesi vefat ettikten sonra eve gelen üvey annesine pek ısınamamış ama ilk ısındığı anı şöyle anlatıyor:” Annem öldüğünde 10 yaşındaydım. Babam okuması yazması olmayan bir Yörük kadınıyla evlendi ve o kadın sapanla kuşa taş attığımı görünce bana, “Atma yavrum, kuşu vurma!” dedi. Annesini kaybetmiş 10 yaşındaki bir çocuğun öfkesiyle, “Ne var! Bannak gibi güpgüccük kuş!” dedim. “Canın büyüğü küçüğü olur mu? Allah her birine bir can vermiş. Vurma yavrum, günah!” dedi. Taşı atmadım ve yıllar sonra bu okuma-yazma bilmeyen köylü kadınının ne dediğini anladım. İyi olan cana saygılı davranmaktır, doğru olan taş atmamaktır, adil olan hem yaşamak hem de yaşatmaktır. 


İşte burada bize muhtaç olan canlılar vardır ve bizim onlara ilgi göstermemiz, şefkat göstermemiz gerekir. Bunu yaptığımız zaman insan oluruz, bunu yaptığımız zaman vicdan sahibi oluruz ve Allah’ın sevdiği bir kul oluruz. Doğadaki tüm canlıların sevilmeye, korunmaya ihtiyacı vardır. Onların da bu dünya üzerinde hakkı vardır ve onların yaşam hakkını elinden almak ise hem günahtır hem de insan onuruna yakışmayan, kötü ve çirkin davranıştır Onları sevmeliyiz ve onlarla iç içe yaşamalıyız. Dünya ancak bu şekilde daha iyi bir yer olur.

İnsanlara Ön Yargılı Davranmak Niçin Doğru Değildir?

 

İnsanlara Ön Yargılı Davranmak Niçin Doğru Değildir?


İnsanlara ön yargılı davranmak onları tanımadan onlar hakkında kesin hüküm vermemize neden olur. Kendi dar kalıplarımız içinde bir insan hakkında kesin hüküm vermek ise insanlığa yakışmayan bir davranıştır. Tanımadan karar vermek, bir insanı dışlamak, aşağılamak kişinin henüz şahsiyet sahibi olmadığını, erdemli bir insan olmadığını gösterir. Ön yargı yüzünden daha başlamamış bir ilişki sona erer ve insanları gerçek anlamda tanıyamayız. 


Ön yargı olunca ortamda hoşgörü diye bir şey olmaz. Ön yargı;  insanlar arasında samimiyetin oluşmamasına neden olur ve arada soğukluk olur. Oysa ön yargılı olmadan insanları olduğu gibi kabul etsek, kimsenin geçmişte neler yaşadığını bilmeden o insan hakkında yorum yapmasak daha doğru olur. Böylece hem kimse hakkında kötü konuşmamış oluruz hem de kalbimizi yok yere kirletmemiş oluruz. Ön yargı; sevgi ve saygı ortamını yok eder, yabancılaşmaya neden olur, iletişim sorunları ortaya çıkar, hoşgörü olmaz, toplumda ayrışmaya neden olur, toplumsal çatışmaya neden olur, başka insanları yanlış tanımamıza neden olur. İnsanlara ön yargılı davranmamalıyız ve ön yargının ne kadar yanlış olduğunu şu sözle bir kez daha hatırlamalıyız:


“Şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Aşık dilsiz olur .” der. Şems-i Tebrizi. Bunun için gelin yıkalım ön yargıları ve farklılıklarımızla zengin bir hazine olduğumuzun farkında olalım.

Futbolda Şiddete Hayır Konulu Konuşma

 

Futbolda Şiddete Hayır Konulu Konuşma Hazırlayınız

Şiddet hiçbir zaman barışı ortamını doğurmaz ve şiddet yine şiddete neden olur. Ankaragücüspor ve Rizespor arasında hakeme  yumruk atılması sonucunda hakemin gözünde morluklar ve şişlikler oluştu. Bu şiddet olayı futbola yakışan bir olay değildir. Ülkemizi dünyada bu şekilde temsil etmek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yakışmayan kötü bir davranıştır. Hele bir de yumruğu atan kişi de sporla ilgilenen biriyse bu çok kötü bir durumdur. Kimsenin kimseye hiçbir şekilde fiziksel ya da sözel saldırısı  kabul edilemez. Herkesin görüşleri farklı olabilir, tartışmalar yaşanabilir ama çözüm yolu şiddet olmamalıdır.


Sevgili Öğretmenim,


Çözüm yolu karşılıklı konuşmak ve anlaşmak olmalıdır. Futbol insanları bir araya getirir. Birlik, beraberlik ve dayanışmayı sağlar.  Örnek olması gereken kişiler şiddeti başlatıyorsa bu durum daha da kötü olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk Ben sporcunun zeki, çevik ve güzel ahlaklısını severim demiştir.” Futbola yakışan en güzel hareket de güzel ahlaktır. Güzel ahlaklı olmayınca en ufak şeyde şiddete başvurulunca bu durum birliğimize ve kardeşliğimize zarar verir. Şiddet kesinlikle kınanmalı ve bir daha böyle bir durumun yaşanmaması için gereken önlemler alınmalıdır.

 

Yüzüne yumruk yiyen hakem şu anda hayatta olamayabilirdi, beyninde kalıcı hasarlar oluşabilirdi. Herkesin ailesi var. Kimsenin kimseyi üzmeye, kimsenin kimseye şiddet uygulamaya kesinlikle hakkı yoktur. Futbolda şiddete hep birlikte hayır denmeli ve şiddeti uygulayanlara gerekli cezalar verilmelidir ki başka insanlara da emsal olsun. Şiddet hiçbir zaman insani bir davranış değildir ve insan olan da şiddete başvurmamalıdır. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür derim.

6 Tane Özdeyiş ve Anlamları

 

6  Tane Özdeyiş ve Anlamları


1) Yurtta barış, dünyada barış ( Mustafa Kemal Atatürk):  Mustafa Kemal Atatürk zorunlu olmadığı sürece savaşın bir cinayet olduğunu sürmüş ve bunun için de yurtta barış dünyada barış demiş ve barıştan yana tavır almış, savaşın insanlığa fayda getirmeyeceğini söylemiştir.

 

2) Aile hayatının güzelliği gibi hiçbir şey yoktur: (Oscar Wilde): Mutlu bir aile için karşılıklı sadakat, güven ve sevgi olması gerekir. Bunlar olduğu zaman ailede huzur ve mutluluk vardır. O ailede yetişen çocuklar da  geleceğin  mutlu yetişkinleri olur. Bu kuşaklar boyunca devam edebilir. Yeter ki ailede huzur için karşılıklı anlayış olsun, sevgi olsun, saygı olsun. Aile hayatı demek sıcak bir yuva, koşulsuz sevgi demektir. Onun için ailemizin kıymetini bilmeliyiz.

 

3) Aşkın gelişi, aklın gidişidir: (Antonıne Bert): İnsan aşık olduğu zaman aklını kaybetmiş gibi olur ve kafası yerinde olmadığı için gözü aşktan başka hiçbir şey görmez ve mantıksız işler yapabilir. Aşk insanı baştan sona değiştirir ve onu farklı birine dönüştürebilir.


 

4) Ayakta ölmek, diz üstü yaşamaktan iyidir. (Roosevelt):  Burada insanın boş durmaması gerektiğini, bedennini, zihnini bir işle meşgul etmesi gerektiğine vurgu yapar. Oturmaktansa hareket halindeyken ölmek daha iyidir. Çünkü bu dünyadan boş biri olarak değil çalışan biri olarak ayrılmak, dolu dolu ayrılmak kişiyi daha mutlu ve daha nitelikli bir kimse yapar.


5) Arkadaşını yalnızken ikaz et; başkalarının yanında öv (Publıus Cyrus): Gerçek arkadaş sevdiği dostunu başkalarının yanında uyarmaz. Çünkü başkalarının yanında uyarmak onu küçük düşürmek ve aşağılamaktır. Başkaları da arkadaşımıza aynı sertlikte davranabilir ve ona kötü davrandığımızı sanarak sevinebilir. Bunun için arkadaşımızla baş başa kaldığımızda onu uyarırsak bu daha samimi ve daha dürüst bir uyarma olur. Böylece arkadaşımız ile ilişkilerimiz de daha iyi ve daha samimi olur.

 

6) Aklın ve ilmin üç büyük düşmanı vardır: Kötülük, bilgisizlik ve tembellik ( Haeckel): Aklın ve ilmin düşmanları kötülük, bilgisizlik ve tembellik insanı insanlıktan uzaklaştırır ve onu daha cahil biri yapar. O kimse aydın bir insan olamaz ve kendini geliştirmediği için kendi karanlık dünyasında boğulmaya devam eder . Onun için kötülükten uzak durmalıyız. Çok okuyup çok gezip bilgi sahibi olmalıyız. Boş oturmamalı devamlı bir işlerler uğraşmalıyız. Böylece daha mutlu ve daha başarılı bir insan olabiliriz.

Yiğit, Kerpiç, Kağnı, Yonca, Diyar, Aş Kelimelerinden Kısa Bir Hikaye Yazınız.

 

Yiğit, Kerpiç,  Kağnı, Yonca, Diyar, Aş Kelimelerinden Kısa Bir Hikaye Yazınız.

 

Osman sabahın erken saatlerinde kalkmıştı. Bugün kağnılar ile tarla sürülecek ve tarla ekime hazır hale getirilecekti. Kolay değildi bu işler. Onun için de çok çalışması gerekirdi Osman’ın. Hem annesi, hem babası depremde hayatını kaybetmiş, onlardan kalan küçük bir tarla ise Osman ve kardeşlerine kalmıştı. Osman’ın kardeşlerine bakabilmesi için ise bu tarlayı ekip biçmesi gerekiyordu. Osman tarlanın yakınına da kerpiçten küçük bir ev yapmış, yorulduğu zaman o evin içine girer ve dinlenirdi.

 

Şanlıurfa’da yaşıyordu Osman. Henüz yirmili yaşlarının başında yiğit bir delikanlıydı. Kardeşlerini bırakıp başka yerlere gitmemiş, gencecik yaşında onlar için kendini feda ediyor ve durmadan çalışıyordu. Başka diyarlara gitmek olmazdı şimdi. Çünkü kardeşleri ona, ana ve babasının emanetiydi. Evine ekmek, aş getirmek zorundaydı. Kardeşleri de büyüdükçe ona yardımcı olmaya başladılar ve hep birlikte tarladan çok güzel ürünler elde ettiler. Bir yıl yonca ekiyorlar, bir yıl pamuk, bir yıl ise  mercimek ekiyorlardı. Böylece kimseye muhtaç olmuyorlardı.

 

Daha sonra kardeşler okumaya da karar verdiler ve okuldan kalan günlerde tarlada çalışmaya devam ettiler. Hem okudular hem çalıştılar ve hepsi de iyi bir öğretmen oldu. Üç kardeşin üçünün de tayini Şanlıurfa’ya çıktı. Böylece hem memleketinin öğretmeni, hem de çiftçisi oldular ve maddi olarak da rahat ettiler. Çevresinde yardıma muhtaç olan yoksullara yardım ettiler ve yılın örnek öğretmenleri, örnek çiftçileri oldular.

Gençlik ve Edebiyat Temalı Deneme

 

Gençlik ve Edebiyat Temalı Deneme


İnsanın en coşkun, en verimli, en ayakları yere basmayan yıllarıdır gençlik. Gençlik zamanlarında her şeyi başarabileceğini, her şeyi yapabileceğini düşünür insan. Çünkü gençlikte farklı bir enerji vardır, farklı bir heyecan ve farklı bir sevinç vardır. İnsan gençlik yıllarında edebiyata, sanata daha farklı bir ilgi ve gereksinim duyar. Çünkü edebiyat da  yazın veya literatür; olay, düşünce, duygu ve hayalleri dil aracılığı ile estetik bir şekilde ifade etme sanatıdır. İşte insan gençlik yıllarında edebiyata, süslü sözlere, mecazlı sözlere daha bir ilgi duyar. Şiiri okur, şiir dinler, aşık olur, hayal gücü geniş olur, hasret çeker, türkü dinler vb. İşte tüm bunlar gençlik yıllarında daha çok olur. Bundan dolayı da edebiyat ile gençlik arasında çok yakın ve özel bir ilişki vardır.

 

Gençlikte hayatın en ateşli, en deli dolu yılları olduğu için gençler edebiyata bu yıllarda daha çok bağlı olurlar ve daha estetik duygulara sahip olabilirler. Edebiyat hayatımızın her alanında vardır. Gençlik yıllarında da insan hayatın her alanında olmak ister ve edebiyat da bir üretim alanı olduğu için gençlere kendilerini var edebilecekleri bir mücadele alanı açar. Edebiyatla gençlik arasındaki ilişki bir yanda edebiyatın toplumsal bir üretim diğer yandan gençliğin toplumun belirleyen faktörlerinden biri olması açısından önem kazanıyor. 

 

Okumak, üretmek ve edebiyata katkı sağlamak gerek. Okumak üretime yansıyor. Gençlik ancak nitelikli ve sürekli okuyarak, yanına yazmayı ekleyerek üretebilir, ancak böyle değiştirebilir. Gençler çok okumalı, çok araştırmalı ve yeni edebi eserler vererek içinde bulunduğu topluma fayda sağlamalı, yol göstermeli ve toplumu aydınlatmalıdır. Çünkü edebiyatla gençlik iç içedir. Gençlik yıllarında daha güçlü olan, daha vatansever, daha hayat dolu olan gençler bunu edebiyatla örtüştürdüğü zaman daha özgün eserler ortaya çıkar. Bundan dolayı edebiyat ile gençler arasında yakın bir ilişki vardır.

Anne ve Baba İle İlgili Hadisler

 

Anne ve Baba İle İlgili Hadisler


Anneler toplumun gelişmesine ve kalkınmasına katkıda bulunan, ailenin temel yapısını oluşturan en büyük değerdir. Anneler çiçektir, anneler çocukları için her türlü zorluğa göğüs geren büyük ve eşsiz kahramanlardır. Bunun için annelik kutsaldır. Annelerin kıymeti bilinmeli ve onlara gereken değer fazlası ile verilmelidir. Çünkü dünyada hiçbir şefkat ve sevgi annenin evladına verebileceği samimiyette değildir. Babalık da aynı zamanda annelik kadar değerli ve şerefli bir görevdir. Çocukları için her ikisi de elinden geleni yapar ve onlar için çalışır, çabalar.

Anne ve baba  ile ilgili hadisler ve ayetler şunlardır:

“Cennet anaların ayakları altındadır.”

“Rabbin hoşnutluğu anne babanın hoşnutluğuna bağlıdır. Rabbin öfkesi ise, anne babanın öfkesine bağlıdır.”

“Anne baba, kişinin cennete girmesine vesile olacak ana kapılarından birisidir. Bu kapıdan girme fırsatını kaybetmek ya da değerlendirmek artık senin arzuna kalmış!” 

“Cihat sadece İslam uğruna savaşmak değildir. Anneye babaya bakmak ve onlarla ilgilenmek de bir cihattır.”

“Hiçbir çocuk babasının hakkını tam olarak ödeyemez. Ancak babası birinin kölesi olur da, o da onu satın alıp azat etmiş olursa belki.”


“Bir adam Resûlullah'a gelerek "Yâ Resûlallah, insanlar içinde iyi davranmama en fazla layık olan kimdir" diye sordu. Resûlullah "Annendir" buyurdu. Adam "Sonra kim" dedi. Resûlullah "Annen" dedi. Adam "Sonra kim" dedi. Resûlullah yine "Annen" dedi. Adam "Sonra kim" diye sordu. Resûlullah "Baban" buyurdu.”

-Ebû Abdurrahmân Abdullah b. Mes'ûd (ra) anlatıyor:

“Peygamber'e "Allah'ın en sevdiği amel nedir" diye sordum. Peygamber "Vaktinde kılınan namazdır" buyurdu. "Sonra hangisidir" dedim. "Anne babaya iyilik etmektir" buyurdu. "Sonra hangisidir" dedim. "Allah yolunda cihad etmektir" buyurdu. Buhârî, Müslim

“Ana babasının ihtiyarlık zamanlarında, onlardan birine veya her ikisine yetişip de (lâyık oldukları hürmeti göstermediği için) cennete giremeyen kimsenin burnu yerlerde sürünsün.”

“Büyük günahlar şunlardır: Allah’a ortak koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek, haksız yere adam öldürmek ve yalan yere yemin etmek.”


“Allah Teâlâ size ana babaya itaatsizlik etmeyi, verilmesi gerekeni vermeyip almaya hakkı olmayan şeyi istemeyi ve kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeyi haram kılmış; dedi kodu yapmayı, çok soru sormayı ve malı israf etmeyi de mekruh kılmıştır.” 

“İyiliklerin en değerlisi, insanın babası öldükten sonra, baba dostunun ailesini kollayıp gözetmesidir”

Hz Muhammed’in Güzel Ahlak İle İlgili Sözleri

 

Hz Muhammed’in Güzel Ahlak İle İlgili Sözleri


Sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed güzel ahlakı ile alemlere rahmet olarak gönderilmiş Peygamberdir. Efendimiz hiçbir zaman kötü ahlak sahibi olmamış, her zaman iyilikten, doğruluktan yana olmuştur. O büyük insan her zaman güvenilir, el emin kimse olmuştur. İnsanlara karşı ön yargılı olmamış, ağzından kötü sözler çıkmamıştır.


 Hz Muhammed’in güzel ahlak ile ilgili sözleri şunlardır:

"Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlâk bakımından en güzel olanıdır." 

““Meclisime en yakın olanınız, ahlakı en güzel olan ve etrafındakilerle hoş geçinendir. Onlar herkesi sever, herkes de onları sever.”

“Tedbir gibi akıl, güzel huy gibi asalet olamaz.” 


Şu altı şeyi yapanın Cennete girmesine kefilim: “Konuşunca doğru söyleyen, verdiği sözü yerine getiren, emanete riayet eden, namusunu koruyan, gözlerini haramdan sakınan, ellerini kötülükten çeken.”

“Her binanın bir temeli vardır. İslam binasının temeli de güzel ahlak’tır.”

“Su, buzu erittiği gibi güzel ahlâk da günâhları eritir (yok eder); sirke balı bozduğu gibi kötü ahlâk da ameli bozar.” 

"Nerede olursan ol, Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlâka uygun biçimde davran!" 

"Hiçbir baba, evlâdına güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermemiştir."

"Kıyamet gününde mü'min kulun terazisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz. Allah Teâlâ çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimseden nefret eder." 

"Ben, (başka değil, sadece) (iyi), güzel ahlâkı tamamlamak (uygulamak) için gönderildim." 

"Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlâk bakımından en güzel olanıdır."

“(Allah’ım!) Beni güzel ahlâka eriştir. Senden başka güzel ahlâka eriştirecek yoktur. Kötü ahlâkı benden uzaklaştır. Senden başka kötü ahlâkı benden uzaklaştıracak yoktur!..”

“Bedene kolay ve hafif gelen ibadeti size bildireyim mi? Susmak ve güzel ahlâk sahibi olmaktır.”


“Ben, haklı olduğu hâlde bile çekişmeyi bırakan kimse için cennetin avlusunda bir köşk, şaka da olsa, yalan söylemekten kaçınan kimse için cennetin ortasında bir köşk ve ahlâkı güzel olan kimse için de cennetin en yüksek yerinde bir köşk verileceğine kefilim.” 

“Bir mü’min, güzel ahlâkı sayesinde, gündüz oruç tutup gece namaz kılan kimselerin derecesine ulaşır.”

Hz. Muhammed’in Çocuklar İle İlgili Sözleri

 

Hz. Muhammed’in Çocuklar İle İlgili Sözleri


Sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed Mustafa çocukları çok sevmiş ve onlara merhametle muamele edilmesini söylemiştir. Efendimiz bize bu bu konuda en güzel örneklerden biridir. Çünkü torunlarını gözü gibi korur ve namaz kılarken başına çıkan torunlarına asla kötü söz söylemez, torunlarının sırtından inmesini sabır ile bekler ve daha sonra namazını kılmaya devam ederdi. Hz Muhammed’in çocuklar ile ilgili özlü sözleri şunlardır:


"İyi babaların çocuklarına bırakabileceği en büyük miras, servet değildir; güzel eğitim ve ahlâktır."

"Çocuklara sevgi ve şefkatle davranmayanlar ve büyüklere saygı göstermeyenler bizden değildir."

"Çocuklarınızın ve akrabalarınızın bedbaht olmalarına sebep olmaktan sakının."

"Çocuklarınıza değer verin, güzel ahlâk öğretin ve onlar için Allah'tan bağışlanma dileyin.”


"Allah'ın rahmeti, çocuklarının iyi işler yapmasına yardımcı olan anne ve babanın üzerine olsun!"
"Bu nasıl gerçekleşebilir?" diye sorulduğunda Allah Resulü (s.a.a) buyurdu:
"Çocuklarınızdan, yapabilecekleri bir işi bekleyin; güç yetiremeyecekleri şeyi onlardan istemeyin; onları günah işlemeye mecbur etmeyin; çocuğunuza yalan söylemeyin ve abes şeyler yapmayın."

"Çocuklarınıza saygılı davranın, onlarla alay etmeyin, onlara hakaret etmeyin, aptal ve cahil gibi lakaplarla onları çağırmayın."


"Çocuklarınıza eşit davranın; farklı davranacak olsanız dahi kızlarınızı üstün tutun!"

"Çocuklarınızı çok öpün; çünkü her öpücüğünüz için (Allah katında) makamlar vardır."

"Beş şeyi ölene kadar terk etmeyeceğim; onlardan biri de çocuklara selâm vermektir. Buna titizlikle amel edeceğim ki, benden sonra ümmetim arasında gelenek olsun."

Hz Muhammed’in Kadına Verdiği Önem ve Hoşgörü İle İlgili Sözleri

 

Hz Muhammed’in Kadına Verdiği Önem ve Hoşgörü  İle İlgili Sözleri


Sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed kadınlara her zaman değer  vermiştir. Erkekleri kadınları korumalı, onlara şefkat göstermelidir. Hiçbir zaman kadının gücü ile erkeğin gücü aynı değildir. Onun için erkekler kadınlara kaba davranışlarda bulunmamalı, asil davranışlar göstermelidir.


Hz Muhammed’in kadına verdiği değer ve hoşgörü ile ilgili sözler şunlardır:

"Sizin hayırlınız, kadınlarına hayırlı olandır."

"Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür."

"Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet ediniz! Onlara şefkat ve sevgi ile muâmele ediniz! Onlar hakkında Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emâneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz!"

"Kadınlara ancak kerîm olanlar ikrâm ederler (değerli olanlar değer verirler); onlara kötülük edenler ise leîm (kötü) kişilerdir." 


"Sizin en hayırlınız, ehline (eşine ve çocuklarına) en hayırlı olanınızdır. Ve ben de ehline karşı en hayırlı olanınızım.”

"Ey insanlar! Kadınlar hakkında Allâh'dan korkunuz! Sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız vardır."

“Kadınlarınızla iyi geçinin; eğer onlardan hoşlanmadı iseniz bile!..Olabilir ki bir şey, sizin hoşunuza gitmez de, Allâh onda bir çok hayır takdîr etmiş bulunur."

"Hanımını döven, Allah’a ve Resûlüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum."

"Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allâh'tan korkunuz! Zîrâ siz onları Allâh'ın bir emaneti olarak aldınız."

"En güzel dünya nimeti, insanın sahip olabileceği nimetlerin en hayırlısı: Zikreden dil, şükreden kalp ve insanın iman doğrultusunda (Müslümanca) yaşamasına yardımcı olan kadındır."


“Mü’minlerin îmân bakımından en olgunu ve en hayırlısı, hanımına karşı en hayırlı olanıdır.”

"Mü'min bir erkek, mü'min bir kadına kızıp darılmasın! Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa, öbüründen memnûn olabilir."

"Eşlerinize yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, sakın onları dövmeyin ve onları incitecek çirkin sözler söylemeyin."