Okumanın Düşünmek Üzerindeki Etkileri Nelerdir?

 Okumanın Düşünmek Üzerindeki Etkileri Nelerdir?


Okumak insanı farklı bir yolculuğa çıkarır. İnsan okuyarak öğrenir, öğrendikçe yeni bilgileri öğrenmek için merak eder, çaba gösterir ve sürekli okuma isteği içinde olur. Okumak insanın düşünmesi üzerine olumlu etki yapar. Çünkü okuyarak sorgulamaya başlarız, eleştirel düşünme becerimiz gelişir, farklı ülkeler, farklı insan karakterleri hakkında bilgi ediniriz.


 Başka insanlar ile ortak yönlerimizin neler olduğunu, farklı yönlerimizin neler olduğunu okuyup düşünerek öğrenebiliriz. Düşünce gücümüz gelişir. Okuduğumuz kitaplardaki bilgiler bize yeni yollar açar. Dünyada ne gibi insanların olduğunu öğreniriz, ne gibi gelişmelerin olduğunu öğreniriz ve bunlar üzerine kafa yorarız. Okuyarak bilgi dağarcığımızı genişletiriz. Yeni öğrendiğimiz kelimeler olur, deyimler olur, atasözleri olur. Farklı kültürleri öğreniriz. Böylece zengin bir dilimiz olur, zengin bir kültürümüz olur. Okuyarak düşünerek kendimizi daha iyi keşfederiz, içinde yaşadığımız dünyaya daha farklı gözle bakarız. Okuyarak düşündüğümüz için hoşgörüyü öğreniriz, yardımlaşma ve dayanışma gibi erdemleri öğreniriz. Kendi doğrularımızı buluruz, kendi düşüncelerimiz ile toplumda var oluruz ve kimsenin bizi kendi tarafına çekmesine izin vermeyiz. Okuyup düşünerek daha objektif bir insan oluruz ve kimsenin maşası da olmalıyız. Yeter ki düşünmeye devam edelim ve okumayı elden bırakmayalım.


  Düşünerek kendi cümlelerimizi kurarız ve kendimizi toplum içinde daha iyi ifade ederiz. Edebi dilimiz son derece gelişir, empati kurma becerimiz gelişir ve okuyup düşünerek yeni ufuklar açarız. Okumayan insanın beyni ise çürümeye başlar ve kişi en basit konular hakkında bile düşünemez ve sorgulamaya yeteneğini de kaybetmeye başlar.

"Bilmemek Ayıp Değil Sormamak Ayıp" Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 "Bilmemek Ayıp Değil Sormamak Ayıp." Atasözü İle İlgili Kompozisyon


Dünyadaki en bilge insan bile her şeyi bilemez. Çünkü insanın her şeyi öğrenmeye ne zamanı vardır, ne de her şeyi öğrenmeye ömür yeter. Her şeyi öğrenemeyiz ama çalışırsak kendi alanımızda iyi bir yerlere gelebiliriz ama kendi alanımızda bile bazen çok iyi olamayız. Bildiğimiz konular vardır, bilmediğimiz konular vardır. Bizim bilmediğimizi başka biri bilebilir. Başka birinin bilmediği bir konuyu ya da bir işi biz bilebiliriz.

 Onun için bilmiyorsak mutlaka bir bilene danışmalıyız. İşte bunun için de atalarımız “Akıl akıldan üstündür.”  “Bin bilsen de bir bilene danış.” demiştir. Onun için öğrenmek istiyorsak bilmediğimiz şeyleri başkasına sormalıyız ve öğrenmeye çalışmalıyız. Çünkü bilmemek ayıp değildir öğrenmemek, sormamak ayıptır. Bilmiyorum ayağında yan gelip yatan o kadar çok insan vardır ki. Bu insanlar bilmedikleri şeyleri öğrenmek için en ufak bir gayret göstermezler ve bilmiyorum diyerek geçiştirirler. Oysa o bilmediği şeyleri bilen birine sorsalar iş daha başka duruma gelecektir. Sormak ayıp bir şey değildir aksine soran insana değer  verilir,  o kişi takdir edilir ve çabası destek görürü.

Bir de çok bilmişler vardır. Bunlar kimseye sorma ihtiyacı içinde olmazlar ve her şeyi en iyi ben bilirim kafasında olup kendi cahil halleri ile yaşamaya devam ederler. İşte böyle kimselerden de olmamak gerekir. Bilmiyorsak öğrenmeliyiz, bilen insana sormalıyız, merak etmeliyiz ve merak ettiğimiz konuyu iyice öğrenene kadar kararlılığımızı sürdürmeliyiz. İmkanımız varken  bilmediklerimizi öğrenmeliyiz ve hayata geç kalmamalıyız. Sormazsak, öğrenmezsek hep bir sıfır geriden başlarız hayata.

Eski İnsanlar Daha Mutludur Konulu İkinci Münazara

 Eski İnsanlar Daha Mutludur Konulu 2.Münazara 


Günümüz insanları her ne kadar bilim ve teknolojinin hızla gelişmesi ile istediği çoğu şeye kavuşmuş, tüketim çılgını insanlar olmuş, gözü doymayan kimseler olmuştur. Her şeye daha kolay kavuşmasına rağmen yine de eski çağlarda yaşayan insanlar kadar mutlu olamamıştır. Çünkü ilkel çağlarda yaşayan insanlar daha mutludur. O zamanki insanlar ihtiyaçlarını karşılamak için çok çalışıyorlar, yürüyorlar ve doğal besleniyorlardı. Kimseye oturduğu yerden  pizza, hamburger gibi yiyecekler gelmiyordu. İnsanlar avcılık ve toplayıcılıkla geçindiği için o gün bir hayvan buluyorsa yiyorlar bulamıyorsa yemiyorlardı. Yani vücutlarında günümüz insanları gibi fazla yağ biriktirmiyorlar, çok hareket halinde oluyorlar, yoruluyorlar, alın teri döküyorlar ve yorgunluktan da rahat bir uyku çekiyorlar ve daha mutlu oluyorlardı.

Sabah kalktıkları zaman tekrar hareket halinde yemek aramaya çıkıyorlar, bir ateşin başında akşam olduğu zaman toplanıyorlar, konuşmalar yapılıyor, destanlar anlatılıyor, yüz yüze iletişim kuruluyor ve insanlar doğal bir şekilde yaşayıp gidiyorlardı. İnsanlar arasında güven bağları daha kuvvetliydi ve günümüz insanları gibi bencil kimseler değillerdi. Herkes kendine yetecek kadar olanı alıyor fazlasını almak istemiyordu. Çünkü insanlarda mal biriktirme hırsı, daha iyi olma, daha başarılı olma hırsı yoktu. 

Birimiz hepimiz için hepimiz birimiz için anlayışı vardı. Biri hastalandığı zaman o hastalığın tedavisinde doğal yollara başvuruluyor hastalanan kişi günümüzdeki gibi hemen antibiyotiklerle iyileşmeye çalışmıyor, doğal yollardan, bitkisel karşımlar ile iyi oluyordu. İnsanlar arası iletişim yüzü yüz yüzeydi ve daha çok samimiyet, yardımlaşma ve dayanışma vardı. İnsanlar daha sosyaldi. Çocuklar çocukluğunu yaşayabiliyor ellerine bir teknoloji aleti alıp odalarına kapanıp kendi beyinlerini çürütmüyorlardı. Çünkü o zamanlar mağaralarda yaşıyorlar bir odaları da yoktu, o zamanlar bilim ve teknoloji de gelişmemişti.

Bunun için her şey doğal oluyordu ve haliyle insanalar da daha mutlu oluyordu. En ufak bir zorlukta herkes bir yerlere dağılmıyor, birlik ve beraberlik oluyor, huzur oluyordu. Onun için eski insanlar daha mutluydu. O zamanlarda yaşam koşulları daha zorlayıcıydı ama insanlar daha iyiydi, daha güvenilirdi ve daha mutluydu. Çünkü doğal beslenme vardı, günümüzdeki gibi yemekten kaynaklanana hastalıklar fazla olmuyordu o çağlarda. Oysa günümüzde her türlü hastalık çoğu zaman yanlış beslenme şeklimizden dolayı olmakta ve insanlar da bunun için mutsuz olmaktadır.

Günümüz İnsanları Daha Mutludur Konulu Münazara

 Günümüz İnsanları Daha Mutludur Konulu Münazara


İlkel çağlarda insanlar yemek bulmak için günlerce, haftalarca  arayış içine girer ve bunun için de avcılık ve toplayıcılıkla  geçinirlerdi. En basit gereksinimlerini karşılamak için çok zaman geçmesi gerekirdi ve o zamandaki insanların zamanı da boş yere akıp giderdi. Oysa günümüzde bilim ve teknolojinin hızla gelişmesi, insanoğlunun kendini geliştirip iyi yerlere gelmesi ilkel çağlardaki gibi insanların zor hayat koşullarında yaşamasını sona erdirmiştir. Günümüz insanları daha mutludur çünkü istediği şeylere ulaşabilmesi daha kolaydır. Günümüz insanları daha mutludur çünkü gündemde ve dünyada olan gelişmelerden internet sayesinde  anında haberdar olmakta ve gelişmelere kayıtsız kalmamaktadırlar.

Teknoloji geliştiği için bir taşla birden fazla kuş vurulmaya başlanmış ve insanlar kısa zamanda kendi faydalarına, kendi eğlencelerine daha iyi zaman ayırmaya başlamışlardır. Günümüz koşullarında eğitim sistemleri daha iyi geliştiği için insanlar cahil kalmaktan kurtulmuş  ve kendilerine, içinde yaşadığı topluma faydalı olmak için icatlar yapmış, keşifler yapmış ve insanlığa katkı sağlamışlardır. Günümüz insanları daha mutludur çünkü isteğimiz bir şeye ulaşma imkanı daha kolaydır. Aklını kullanana ve çalışkan olan insan istediği şeylere alabilir ve  temel gereksinimleri için çok fazla kendini yormaz. Fiziksel gücü fazla kullanmadan çalışarak iyi yerlere gelebilir ve kendini maddi açıdan güvence altına alabilir. Günümüz insanları tiyatroya gitmekte, sinemaya gitmekte, konserlere gitmekte ve orada duygularını coşkulu bir şekilde yaşayabilmekte, öğrendiği şeyler ile kendini başka insanların yerine koyabilmekte yani empati kurabilmektedir. Günümüz insanının hayat kalitesi daha yüksektir.

 İnsanlar eskiye nazaran eğitim ve öğretime çok önem vermekte, çok okumakta ve zihnini yeni bilgileri öğrenmek için meşgul etmekte ve böylece çalışarak mutlu olmaktadır. Günümüz insanları daha mutludur çünkü sadece fiziksel çalışma ile kazanç sağlanmamakta insanlar sabahtan akşama kadar fiziksel çava gerektiren işlerde çalışmayarak da gelir elde edebilmektedir. Çok iyi çalışmayan kimseler ise fiziksel güç gerektiren işlerde çalışmaya devam ederek kendini mutlu edebilmektedir. Günümüzde her şey daha iyi geliştirdiği için insan sağlığı da daha ön plana çıkmıştır.

Geçmiş yıllarda insanlar herhangi basit bir hastalıktan tedavisi bulunmadığı için ölebiliyordu. Oysa günümüzde tıp alanında gelişmeler kat kat fazla olduğu için artık her türlü hastalığın olma da çoğu hastalıkların tedavisi bulunabilmekte ve insanlar hemen hayattan ayrılmamaktadır. Çünkü sağlık sektörü eskiye nazaran müthiş bir şekilde ilerleme göstermiştir. Bunun için günümüz insanları daha şanslı ve daha mutludur. Ulaşımda, sağlıkta, tarımda, ticarette, ekonomide vb her alanda gelişe günümüzde daha çok olmuş bundan dolayı günümüz insanları da daha mutludur.

“Akan Su Yosun Tutmaz.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Akan Su Yosun Tutmaz.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Hayatın en büyük zevki çalışmaktır. Çalışan insan kafasını bir şeylerle meşgul eder ve kendi geleceğini hazırlamak için var gücü ile çalışır. Çalışan insan zihnini, bedenini işi ile meşgul ettiği için aktif olur  ve hayata karşı pasif bir tutum sergilemez. Çalışan insan paslanmaz.


 Her zaman beyni de aktif olur, ruhu da. Akan su sürekli hareketli olduğu için bu su yosun tutmaz. Çünkü devamlı gelen bir su vardır ve gelen su da  bulunduğu yeri taze tutar ve orada yosun oluşmasını engeller. İşte bunun gibi çalışmak da insanın daha hareket halinde olmasını sağlar ve hayata çalışarak tutunan insan kolay kolay pes etmez. Hayallerini gerçekleştirmeye devam eder, okumaya, araştırmaya devam eder. Kendini toplumdan soyutlamaz. Çalışarak kendini mutlu edeceğini ve kendi ruhunu öldürmeyeceğini anlar. Çalışmayan insan ise bir süre sonra tembel biri olur. Tembel olduğu için de  bu durum hayatının alışkanlığına döner ve böylece kişi kendini adım adım  paslanmaya doğru götürür.


 İşte bunun olmaması için hangi yaşta olursak olalım bir işimiz olsun ve o işle kendimizi meşgule edelim. Evdeysek ev işlerini yapalım, kitap okuyalım, kendimizi meşgul eden bir şeyler bulalım ve böylece boş düşünerek hayatımızı zehir etmeyelim. Aşırı konfor sahibi olmayalım ve çalışarak hayatın gerçek anlamına ulaşmaya çalışalım.

Engelliler İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 Engelliler İle  İlgili Kompozisyon Yazınız.


Hayatın her zorluklarına rağmen ayakta kalabilmeyi beceren, yetenekleri ve muhteşem zekaları ile büyük başarılara imza atan engelli bireyler bir toplumun  en önemli  ve en özel kişileridir.  Engelli olmayan insanlar kendilerini engelli olan bireylerin yerine koymalı, empati kurarak o kişilerin nasıl zorlu hayat koşullarından geçtiğini tahmin etmelidir. İnsan bedenen engelli olabilir önemli olan  kalpten engelli olmamaktır. Yani insani duygulara sahip olabilmek, üretebilmek, çalışabilmek ve kendine değer vererek yapılamayacak zannedilen şeylerin üstesinden gelmektir. Bazen engelli olmayan bireylerde şımarıkça hareketler, sahip oldukları şeyleri küçümseme, kimseyi beğenmeme gibi tavırlar gözlenir.

 Haline şükretmeyen ve tembel olmaya yatkın olan kimselerdir bunlar. Oysa engelli olup dünya dalında büyük başarılara imza atmış, zekasına hayran kaldığımız, insanlığına, merhametine hayran kaldığımız görünüşte engelli ama yüreğinde ne coşkun denizler olduğu, ne gibi güzel işleri yapacağını aklından geçirdiği nice engelli kardeşlerimiz vardır. Bu  engelli kardeşlerimizin yaptığı takdire değer şeylerdir.  Örneğin  Milli Ampute Futbol takımımız büyük başarısı ile dünyada bu yıl birinciliği hak etmiş ve herkesin gözü önünde olan bu başarı büyük sevinç göz yaşlarına neden olmuş, o futbolcuların eşleri, çocuklar tribünlerde sevinçten ağlayarak zafer göz yaşları dökmüştür. Sadece onlar mı biz seyirciler de hem ağladık hem de onlarla gurur duyduk. İzlenmesi gereken muhteşem bir şölendi birinciliğimiz. Şampiyonluğu getirmişti engelli kardeşlerimizi ülkemize.

 Her ne kadar onlar her türlü engeline karşı hayata tutunsa da bazen çevresel koşullar, bazen de insanların onlara karşı olumsuz tutumu engelli kardeşlerimizi derinden yaralamaktadır. Onlara ön yargı ile bakılması üzer en çok da engelli bireyleri. Oysa engelli olup hiçbir engeli olmayan kişilerden daha büyük işler yapmış kişilerin sayısı da az değildir. Engelli bir bireyin illaki çok başarılı olması gibi bir beklenti de doğru değildir aslında. Onları olduğu gibi kabul edebilmek, onların da sosyal yaşama uyum sağlamasına destek olmak insanlık görevidir. Engelli kimselerin ailelerine de destek olmak ve onlara moral vermek gerekir. Çevre koşulları onlar için daha kullanışlı hale getirilmeli ve her ne yapılacaksa engelliler de düşünülerek yapılmalıdır. 

Engellilere yönelik her türlü şiddete de toplum olarak tepkimizi sert bir şekilde ifade etmeliyiz. Onların kötü niyetli insanlara değil iyi niyetli kimselere gereksinimi vardır. Onları severek, sayarak, onlara şefkat göstererek insan oluruz ancak ki eğer ki kendimizi insan olarak görüyorsak. Bizden bir şey için yardım istediklerinde candan yardım ederek mutlu edebiliriz onları. Bizden yardım istemediklerinde onlara acıyormuş gibi yaparak zorla yardım etmeye çalışıp onların canını yakmaya çalışmamalıyız. Yani duyarlı ve bilinçli insanlar olmalıyız.

“Adam Ahbabından Bellidir.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

“Adam Ahbabından Bellidir.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

İnsan yalnız kalmayı sevmeyen bir canlıdır. Başkaları ile arkadaş olmak ister, dostluk ilişkileri kurmak ister ve böylece sosyal bir varlık olur. Her ne kadar başkaları ile arkadaşlık kurmayı sevse de insanoğlu gezdiği kişilerin, dostluk kurduğu kişilerin kimler olduğuna da dikkat etmelidir. Çünkü kiminle gezersek, kiminle iletişim halinde daha çok olursak bir zaman sonra ya o bize benzemeye başlar, ya da biz ona benzemeye başlarız.


Yani kişi ahbabından belli olur atasözü ile atalarımız şunu demek istemiştir: Kişi arkadaşından belli olur. Kötü bir arkadaşla geziyorsak ve kendimizde kötülüğe meyilli biriysek bizde onun gibi kötü oluruz ve kendimize kötü alışkanlıklar ediniriz. İyi bir arkadaşa sahipsek ve bizim de içimiz iyi olmaya niyetli ise iyi bir insan oluruz ve birbirimize faydalı oluruz. Mevlana’nın arkadaşlığın önemi ile ilgili bu atasözüne yakışır şöyle bir sözü vardır: “ Kiminle gezdiğinize, kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü; bülbül güle ,karga çöplüğe götürür.” der. Yani insan kendine iyi bir arkadaş seçmeli ve  güzel alışkanlıklar kazandıran kişileri arkadaş edinmelidir. Eğitimli, güzel ahlaklı , içinde şefkat ve merhamet duygusu olan bir arkadaşınız sizi güzelliklere götürür.


Eğitimsiz, cahil, her türlü kötü alışkanlığı yaşam şekli haline getirmiş, kaba, ağzından küfür eksik olmayan kişide sizi kendine benzetir ve siz de onun gibi toplum tarafından örnek alınmayan ve sevilmeyen bir insana dönüşürsünüz. Onun için kimle gezdiğimize dikkat etmeliyiz ve kendimize güzel ahlaklı insanlar bularak onlarla arkadaşlık kurmalıyız.


Bencillik İle İlgili Özlü Sözler

 Bencillik İle İlgili Özlü Sözler


Bencillik insanların doğasında olan bir şeydir ama bunun ortada olanı normaldir. Aşırı bencillik kişiye karşı nefret duygusu uyandırır ve kimse bencil olana sevgi duymaz. Aşırı bencillik de eğitimle, empati kurarak düzeltilebilir. Yeter ki insan bencil olmaya karar versin ve içinde vicdanı olsun. Vicdanlı olmayan insanlar bencil olmaktan mutlu olan ahmak kimselerdir. Bu kimselerden olmamak için paylaşmayı öğrenmeliyiz, kendimizi düşündüğümüz kadar bir başkasını da düşünürsek işte o zaman insan oluruz.


Bencillik sözleri şunlardır:

“Bencilliğin gözünde bir perde vardır.”  Mahatma Gandhi

Bir insana, kendi iyiliğine çalıştığı için değil, komşusunun iyiliğine çalışmadığı için bencil deriz. R. Whately

Bencil adam, can sıkıntısından kurtulamaz. Goethe

Bencillik, insanın istediği gibi yaşaması değil, başkalarına da kendisi gibi yaşamayı önermesidir.  Oscar Wilde

 

En iyiler bile bencil düşüncelerden uzak değillerdir.  Victor Hugo

Bencillik, dostluğun zehridir. -  H. Balzac

Bencillik bir doğa vergisidir, bencil olmamak ise bir değerdir.  Joseph Mayer

Bencil olmayan, başkalarının bencilliğinden şikayetçi olmaz.   La Rochefoucauld

Bencil, her yerde yalnızdır.  G. Sand

İnsanları dinleyin ve onlara kendilerinden bahsetme fırsatı verin.  P. Corneille

 

Biz insana yolu gösterdik. İster şükreden olsun, ister nankör (İnsan 76/3)

İnsanların size karşı olmaları diye bir şey yoktur. Onlar kendilerinden yanadırlar, hepsi o kadar.  Gene Fowler

Yalnız kendini düşünen adam, yumurtasını pişirmek için komşusunun evini yakar.  Bacon

Bencil insan, tek başına kalmış meyvesiz bir ağaç gibi kurur gider.   Turgenyev

Yalnız kendi için yaşayan ve sadece kendini korumaya çalışan insan, mükemmel bir hayata erişmiş sayılmaz.  Auerbach

 

 

 

 

Kurtuluş Savaşı Hakkında Hikaye Edici Bir Metin Yazınız.

 Kurtuluş Savaşı Hakkında Hikaye Edici Bir Metin Yazınız.

Sabah gün doğar doğmaz cepheye koşmuştu. Akşam düşmanın yurda geldiği haberi köy halkına ulaşmış ve köy halkı ne yapacağını şaşırır bir vaziyette sabaha kadar uyumamıştı. Uyumazdı elbette Anadolu insanı. Vatan demek namus demek, onur demek, haya demek, iman demekti. Durur muydu hiç köy halkı ve Fadime Ananın oğlu Adem. Adem henüz on yedisini yeni bitirmişti. Bıyıkları yeni terlemiş, boyu uzamaya başlamış, genç bir delikanlıydı ama içi vatan sevdası ile doluydu. Güney Cephesine saldıran Fransızlar ve Ermeniler birlik olup devletimizi, büyük Osmanlı Devletini yok etmek, parçalamak için iş birliği içine girmişlerdir.

 Bu acımasız düşmanlar  çocuk çoluk demeden ateş açıyor, masum köy halkının evini, sahip olduğu eşyaları yerle bir ediyordu. Düşmanın acıması olmaz evlat dedi Fadime ana  Adem’in diğer odada olduğunu zannederek ama Adem çoktan gitmişti cepheye. Ağabeylerine yardım edecekti. Fransızlara ve Ermenilere bırakılmayacaktı bu vatan toprakları. Fadime Ana torunun evde olmadığını görünce telaşlandı ve sonradan aklına geldi. Adem akşamdan demişti ana ben sabah olunca cepheye koşacağım diye. Milleti Sadık-a denilen Ermeniler bile sadık kalmamıştı Osmanlı Devleti’ne.  Düşman devletlerin kışkırtması ile Ermeniler de ayaklanmış ve Fransızlar ile birlikte olmuştu. Bunu, bu ihaneti kabul etmiyordu Adem. Adem cepheye koşar adımlarla gitmişti, gittiğinde oradaki ağabeylerini gördü ve onlara evden getirdiği sıcak çöreklerden ikram etti. 

Bende bu uğurda öleceğim gerekirse lütfen beni cepheden göndermeyin diye yalvardı Cevat komutana. Komutan da onun bu kararlılığı karşısında hayır diyemedi. Cephede çatışmalar başladı ve Adem de düşman cephesine saldırdı. Başını kaldırıp karşı tarafa top atacağı sırada başından vurularak yere yığıldı. Oracıkta şehit düştü bu vatan evladı, bu güzel yürekli asker. Adem de  şehit oğlu şehit olmuştu artık. Çünkü babası da şehit olmuştu başka bir cephede.

 Adem’in şehit haberi köye ulaştı ve Fadime Ana ağladı ama dik durdu. Çünkü düşman karşısında eğilmemişti torunu da tıpkı oğlu gibi şehit olmuştu. Evlat acısı, hele hele torun acısı çok üzdü onu ama vatan sağ olsun da yeterdi gayri. Alırdı onun intikamını  bu kahraman Türk ordusu elbette.

10 Tane Özdeyiş ve Anlamlarını Kısaca Açıklayınız.

 10 Tane Özdeyiş ve Anlamlarını Kısaca Açıklayınız.


* “Affetmek ve unutmak, iyi insanların intikamıdır.” (SCHİLLER): İyi insanlar içinde kötülük barındırmadığı için, sinsilik olmadığı için kendisine yapılan kötülükleri çabuk affederler ve unuturlar. Çünkü böyle insanlar kin tutmazlar. İyi insanlar asil kimseler oldukları için, kötülükle beslenmedikleri için, kötülükten zevk almadıkları için onların ruhu hep temiz kalır ve hoşgörülü kimseler olur.

* “Aklın ve ilmin üç büyük düşmanı vardır: Kötülük, bilgisizlik ve tembellik.” HAECKEL: Aklın ve ilmin düşmanı bilgisizliktir. Bilgisiz olan kişi cahil olur ve değişime kapalı olur. Değişmek için en ufak bir çaba harcamaz cahilliği ile yaşamaya devam eder. Kötü olan insan ise yaptığı kötülük yüzünden kimse tarafından sevilmez ve attığı sinsilik okları kötü insanın kendine geri döner. Tembellik ise insanoğluna yakışmayan bir şeydir. Tembel insanlar ne kendilerine nede içinde yaşadığı topluma faydası olan, içi boş kimseler olur ve hazır yiyiciler olarak asalak bir şekilde hayatlarına devam ederler. Oysa insan iyi olduğu zaman, bilgili olduğu zaman, çalışkan olduğu zaman hayata katılır, mutlu olur ve insana yakışan şeyleri de yapmış olur.

 

* “Arkadaşını yalnızken ikaz et, başkalarının yanında öv.” PUBLIUS CYRUS: En çok yaptığımız hatalardan birini de sevdiğimiz insanların hatasını başkalarının yanında söylemektir. Özellikle e arkadaşlarımıza bunu yaparız ve sanki diğer kimselere hava atmış oluruz. Millete ahkam keseriz. İyi bir insan arkadaşını, değer verdiği dostunu başkalarının yanında uyarmaz. Onu bir köşeye çeker ve yanlışını baş başa kaldıklarında söyler. Bu yapıldığı zaman gerçek arkadaşlık olur zaten diğer türlüsü şovdan ibarettir.


* “Akıllı olmak da bir şey değil, mühim olan o aklı yerinde kullanmaktır.” DESCARTES: İnsanın akıllı olması güzeldir ama insan aklını kullanmadığı zaman, kendine ve başkalarına faydalı olmadığı zaman o aklın hiçbir anlamı olmaz. Çünkü kullanılmayan aklı bir süre sonra çürümeye başlar ve aşırı konfor sahibi olmak da kişinin aklının gerilemesine neden olur. Önemli olan aklımızı kullanmak ve faydalı olan, insanlığa katkı sağlayan işlerin peşinde koşmaktır aklı iyi kullanmak.

* “Ana ailenin güneşidir.” Bir ailede o olmazsa orada büyüyen çocuklar gölgede kalmış meyveler gibi olgunlaşmazlar. PESTALOZZI:  Anne bir ailenin her şeyidir. Evi çekip toparlayan, çocuklarına sevgi gösteren, saygı gösteren, onları sıcacık sevgisi ile besleyen ve tüm içtenliğini onlara verebilen anneler ailenin güneşi gibi olurlar. Ailede anne olmadığı zaman o aile karanlık bir ülke gibi olur ve içi boş bir ruhsuz ortam ortaya çıkar. Oysa anneler bir ailenin en temel direğidir. Anne olmadığı zaman orada yetişen masum çocuklar da olgunlaşamazlar, kendilerini iyi yetiştiremezler ve hep bir yanları ömür boyu eksik kalır. Onun için anne her şeydir. Anne candır.


* "Alışkanlıklar bırakılmazlarsa, zamanla ihtiyaç haline gelirler." ST. AGUSTİNE: Alışkanlıkların olumlu olmasına dikkat etmeliyiz. Öğrendiğimiz kötü bir alışkanlık bırakılmadığı takdirde zamanla gereksinim haline dönüşür ve ondan vazgeçemeyiz. Onun için iyi alışkanlıklar edinmeliyiz.

* "Allah, dolu ellere değil, temiz ellere bakar." P.SYRUS: Önemli olan çok zengin olmak değildir. Önemli olan bir işi alnının teri ile yapmak, evine helal ekmek götürmek, çocuklarına örnek bir birey olmaktır. Çünkü Allah bir elin doluluğuna değil o elin temiz olup olmadığına hırsızlık yapıp yapmadığına, yalan söyleyip söylemediğine vb bakar. Yani bir insanın dürüst olmasına bakar.

* "Başarı, cesaretin çocuğudur." BENJAMİN DİSRAELİ: Başarılı olmak için bazı riskleri de göze almak yani cesur olmak gerekir. Ya kaybedersem mantığı ile hiçbir işe giremezsek o zaman zaten başarısız bir hayat sürmeye devam ederiz. Başarılı olmak için cesur olmak gerekir ve çok çalışmak gerekir. Bunlar yapıldığı zaman başarı da kendiliğinden ortaya çıkacaktır.


 

* "Başkalarının hürriyetlerini tanımayanlar, hürriyete layık değildir." ABRAHAM LINCOLN: Başkalarının özgürlüğüne saygı duymayanlar özgürlüğü hak etmezler. Kendimiz özgürsek başkalarının özgürlüğü içinde mücadele etmeliyiz ve herkesin özgürce bir yaşam sürmesine katkı sağlamalıyız.

 

*" Bir insanın tek başına mutlu olması, utanılacak bir şeydir." ALBERT CAMUS: Bu sözde bencilliğe dikkat çekilmiştir. Tek başına yaşamaktan mutlu olan insanlar başkaları ile bir şeylerini paylaşmaktan mahrum olan, bencilliği içinde mutlu olmaya devam eden kimselerdir. Bir insan tek başına mutluysa ve bencilliğini seviyorsa bundan utanmalıdır:

 

 

 

 

 

 

 

 

Savaştayken Anneye Mektup

 Savaştayken Anneye Mektup


Beni zor koşullarda büyütüp bugünlere getirmiş olan, benim asker olmam için bana yıllarını feda eden ellerinden öpülesi güzel kadın, canım annem!


Biliyorsun ki şu anda kahraman ordumuz ile birlikte savaş halindeyiz. Ordumuz Allah’ın izni ile bu savaştan da muzaffer çıkacak. Sen benim için ve diğer Mehmetçikler için endişeleniyorsundur. Geceleri uyku girmiyordur gözüne canım anam. Nasıl bizim için dua ettiğini, bizim hayırlısı ile vatana sağlıcakla dönmemizi istediğini çok iyi biliyorum kıymetlim. Elbette hepimiz ülkemizi iç ve dış terör örgütlerinden kurtarmak istiyoruz ama biliyorsun ki biz yola canımızı vermeye baştan razı olduğumuz için çıktık. Biz bu davaya hayatımızı feda ederiz, vatan yolunda şehit olmaktan, gazi olmaktan asla vazgeçmeyiz ve düşman karşısında yılmadan, yenilmeden onlarla çarpışmaya kanımızın son zerresine kadar devam ederiz.

Değerli annem! Sen gönlünü ferah tut. Bizler komutanlarımızın sözünden çıkmıyoruz ve gece gündüz demeden vatan için nöbet tutuyoruz, size olan hasretimiz de artıyor ama vatan sevgisi her şeyin üzerinde olduğu için o özlem geçiyor zamanla. Çünkü önce vatan diyoruz. Hani demiş Mustafa Kemal Atatürk: “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.” diye. İşte biz de vatan için çarpışmaya devam ediyoruz.  Sakın üzülme, sakın korkma. 

Vatan için şehit olacaksak bu yola seve seve gideriz. Sen de oğlunla gurur duyarsın şehit anasıyım diye. Bu yolda her şey ile karşı karşıya kalabiliriz. Onun için için rahat olsun, sen mutlu olmana bak ve kardeşlerime iyi bak. Senin ellerinden, gözlerinden öperim benim emektar anam. Allah’a emanet ol, kendinize iyi bak.

Anlayış İle İlgili Özlü Sözler

 Anlayış İle İlgili Özlü Sözler


Anlayış karşılıklı olduğu zaman daha iyi olur ama kimi insanlar ne yazık ki anlamaktan yoksun olmadığı halde anlamıyorum ayağına yatarlar. Anlayışlı olmak iyi bir şeydir ama iyi niyet kullanılmadığı sürece bu devam etmelidir. Çünkü fazla anlayış da nankörlük doğurur ve kişiye kendini kötü hissettirir. Karşılıklı anlayış ise iletişimi daha güçlü hale getirir ve daha sağlıklı bir iletişim kurulur.

Anlayış ile ilgili özlü sözler şunlardır:

“Yaşlıların doğaları gereği bilge olmadıkları gibi gençlerin de doğaları gereği bencil olmadıkları da olasıdır. Anlayış ve yüzeysellik, yaşla değil herkesin hak ettiği yolla ilgilidir.” Susanna Tamaro

“Herkesin anlayış derecesi farklıdır. Benim sana anlatacaklarım, ancak senin anlayacağın kadardır.”  Mevlana

“Hoşgörünüzü tutumlu kullanın. Çünkü ona muhtaç olanların sayısı çok fazladır.” Chateaubriand

“Sevgi, anlayış, hoşgörü olmadan gerçek anlamda hiçbir şey öğretilemez ve hiçbir başarı elde edilemez.” Mustafa Özçelik.


“Anlayış ve şefkat zihinsel sorun yaşayan kişiye yardımcı olmakla kalmaz, bizim de kendimizi daha insancıl hissetmemizi sağlar. “ Gary Small

“Ah, düşünce ve anlayış gücüne sahip bu insanları bilmek, tanımak ne kadar da arzu edilen bir şeydi.” D.H. Lawrence.

“Hepimiz zaaflarla, yanılmalarla yoğrulmuşuz; birbirimizin budalalıklarını karşılıklı olarak hoş görelim; doğanın ilk yasası budur.” Voltaire

“İnsan anlamaya çalışacağına baskı kurar, ilişki kuracağına manipüle eder çünkü birisiyle ilişki kurmak büyük bir anlayış gerektirir.” Osho

“Elif okuduk ötürü, Pazar eyledik götürü, Yaratılanı hoş gördük, Yaradan’dan ötürü.” Yunus Emre


“Hoşgörü, karşımızdakileri bizim istediğimiz gibi değil, kendi istedikleri şekilde mutlu edebilmek büyüklüğüdür.” A. Robinson

“Anlayış genelin bilgisidir. Yargı gücü genelin özele tatbikidir. Akıl, genel ile özel arasındaki bağlantıyı anlama gücü veya yetisidir.” Immanuel Kant

“Ben sizden akıllı öğüt değil, beni sanki bütün hayatı boyunca sevmiş birinden kardeşçe anlayış bekliyorum.” Dostoyevski

“Kendine hakim olabilme olgunluk ve anlayış göstergesidir.” Prem P. Bhala.

“Canımızı sıkanları çok kere hoş görürüz, ama canlarını sıktığımız kimseleri bir türlü hoş görmeyiz.” L. Rochefoucauld

 “Ve önemli olan andır. Onu; ibadet, sabır, anlayış, tevazu ve merhamet ile anlamlı hale getirmek mutluluğun ta kendisidir.”  Cahit Zarifoğlu

Çalışkanlık İle İlgili Sözler

 Çalışkanlık İle İlgili Sözler


Çalışkan insan, çalışan insan evde oturup beklemek yerine kısmetinin peşinde koşar ve bunun içinde koşullar ne olursa olsun çalışmaktan asla vazgeçmez. Çalışamyan insan ise aşırı konfor düşkünü olduğu için beyni çürümeye başlar ve çalışmayan insanlar her şeye bahane bularak çalışmaktan kaçarlar. Oysa çalışmak dünyanın en güzel  şeyidir. Çalışkanlık ile ilgili özlü sözler şunlardır:

“Ne kadar çok çalışırsanız o kadar çok talihli olursunuz.”  David Thomas

“Erken kalkan geç yatan kaybettiği mala yeniden kavuşur.” J.G. Herder

“Ayaktaki bir işçi oturmakta olan bir beyinden çok daha iyidir.” Benjamin Franklin

“Pek çok insan diğerlerinin boşa harcadığı zamanı kullanarak öne geçer.” Henry Ford.

“Plansız çalışan bir kimse ülke ülke dolaşıp hazine arayan bir insana benzer.” Descartes


“Sevdiğiniz mesleği seçin. Böylece bir gün bile çalışmak zorunda kalmazsınız.” Konfüçyüs

“Pek çok iyi çalışma birazcık daha yapılmadığı için boşa gitmiştir.” E. M. Harriman

“Çalışmak hayatın en önemli şartıdır. İnsanlık mutluluğu ancak bununla ulaşabilecektir.” Tolstoy

“Sıkı bir çalışmanın yerini hiçbir şey alamaz. Deha yüzde bir ilham ve yüzde doksan dokuz terdir.” Thomas A. Edison


“Bekayı hak tanıyan sa’yi bir vazife bilir. Çalış çalış ki beka sa’y olursa hak edilir.” M. Akif.

“İnsanoğlu için en kutsal ibadet çalışmak doğruluk ve insan sevgisidir.” Hacı Bektaş-i Veli

“Bir hizmette bulundu isem bu çalışmaktan ve sabırla düşünmekten başka bir şey değildir.” Sir İsaac Newton

“Basit bir adamın elinden gelini yapmaya çalışması zeki bir adamın tembelliğinden iyidir.” G. Gracian

“Herhangi bir keder için tek bir deva vardır: Dünyanın bütün ilâçlarından daha iyidir daha itimada şayandır: Çalışmak.” Dale Carnegie


“Çalışanlar kötülük düşünmeye vakit bulamazlar. Çalışmalar ise kendilerini kötülükten kendilerini kurtaramazlar.” H.z Ali

“İnsanlar benim ustalığımı elde etmek için ne kadar sıkı çalıştığımı bilseler onun o kadar hayret edilecek bir şey olmadığını anlarlardı. Michelangelo

“Ekin ekmiş olanlar harman zamanı mahsullerini alırlarken ekmemiş olanlar da tembellik ettiklerini anlayacaklardır.” Sadi.

“Dünya herkese yetecek büyüklükte. Onun için başkasının yerini kapmaktansa çalışarak gerçek yerinizi bulun.” Charlie Chaplin.

“Zevk için olmasa bile ümitsizlik yüzünden de çalışmak gerek. Çünkü açıkça anlaşılmaktadır ki çalışmak eğlenmekten çok daha eğlencelidir.” Charles Baudelaire.


Fırsat İle İlgili Atasözleri ve Anlamları

 Fırsat İle İlgili Atasözleri ve Anlamları


Su akarken testiyi doldurmalı: İnsan elinde imkanları varken, maddi açıdan iyi durumdaysa bu durumu iyi değerlendirmeli ve birikim yapmalıdır. Çünkü her zaman iyi durumda olamayabiliriz. Onun için yakaladığımız fırsatları değerlendirmeliyiz ve su akarken testiyi doldurmalıyız, birikim yapmalıyız ki ileride zorluklar yaşamayalım.


Fırsat her zaman ele geçmez:  Fırsatlar elimize nadiren geçer. Onun için elimize geçen fırsatı hiç beklemeden değerlendirmeliyiz ve kendimiz için yatırım yapmalıyız. Şans , fırsat her zaman bizimle olmayabilir. Bizimle olduğu zaman da elimizi çabuk tutmalı ve aklımızı iyi kullanmalıyız. Başarılı olmak için her zaman uygun ortamı ve koşulları bulamayız. Uygun ortam ve koşulları iyi değerlendirip başarılı olmak için çalışmalıyız.


Kaçan balık büyük olur: Yakalanamayan ve kaçan balık, başkalarına abartılarak anlatılır. Elden kaçırılan fırsat gözde büyütülür. Her şeyi olduğu gibi görmeli ve göstermeliyiz.

Yiğit bin yaşar, fırsat bir düşer:  Fırsatı binde bir kez ele geçiririz, fırsat elimize geçtiği zaman da bunun önemini bilip değerlendirmek gerekir.


Fırsat sakal altından geçer: Fırsatı yakalayabilmek için uygun zamanı yakalamak iyi olur.

Kaybolan (zayi olan) koyunun kuyruğu büyük olur:  Elden kaçırılan fırsat abartılır.

 

Aile İçi Şiddet Konulu Kompozisyon Yazınız.

 Aile İçi Şiddet Konulu Kompozisyon Yazınız.


Yaşamın hemen her alanında karşımıza çıkan şiddet bitmek bir yana her gün daha da artmaya devam etmektedir. Çocuğa şiddet, kadınlara şiddet, yaşlılara şiddet şeklinde ve şiddetin her türlüsü.. İnsan ruh sağlığını, mutluluğunu altüst eden şiddet hoşgörüsüzlüğün, sevgisizliğin, insan olma yetisinin de henüz kazanılmadığının göstergesidir. Şiddet yüzünden yüzlerce, binlerce,  hatta milyonlarca insan yaşamını kaybetmiş, engelli olmuş, travmalar yaşayarak aklını kaybetmiştir. Kapalı kapılar ardında olan aile içi şiddet aile içindeki bireyleri olumsuz etkiler. Babanın anneye şiddeti, annenin babaya, anne ve  ve babanın çocuklara şiddeti toplum yapısında büyük kırılmalara yol açar ve  ruh sağlığı yerinde olmayan bireyler ortaya çıkar.

 Aile içi şiddet günümüzde çoğunlukla erkek tarafından kadına uygulanan şiddet olarak görülmektedir. Erkek tarafından kadına yönelik şiddet; kadının istemediği halde ev işlerine zorlanması, aile ve arkadaşlarıyla görüşmesine izin verilmemesi, okuma ve çalışma hakkının elinden alınması, alaya ve hakarete maruz kalması, aşağılanması , dışlanması, kadınlığı üzerinden küfürler edilmesi vb. çerçevesinde düşünülebilir. Erkekler fiziksel olarak daha güçlü olduğu için kadına her türlü şeyi yapabilirim mantığı içine girip kadını korkutmakta, cezalandırmakta, güç gösterisi yapmaktadır. Kadına olan sevgisizlik, ilgisizlik ve şiddet kadının sosyal hayattan kopmasına neden olmakta ve kadında çeşitli sağlık problemlerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Kadına uygulanan şiddetin nedenleri şunlardır:  Cinsiyet ayrımcılığı, eğitim eksikliği, eşlerin erken yaşta evlenmeye zorlanması, kötü alışkanlıklar, töreler, gelenekler, maddi sorunlar, karşılıklı sevgi, saygının olmayışı, göçler, toplumda yanlış bilinen fakat uygulanmaya devam eden inançlar vb.

Şiddete uğrayan kadın ne yazık ki çocuklarına karşı sorumluluklarını da yerine getirememekte ve o çocuklarda büyüdüğü zaman ailesine benzeyecek tıpkı babası gibi davranmaya başlayacaklardır. Yani şiddet, şiddeti doğuracak ve kısır döngü devam edecektir. Şiddetin uzun süreli olduğu durumlarda ise güven duygusunda sarsılmalar, çaresizlik ve umutsuzluk hisleri, kontrolün kaybedildiği duygusu, kendini suçlama ve özsaygıda düşüş görülecektir. Şiddete uğrayan kadınların kimi eşlerinden ayrılabilirken kimisi ise ekonomik bağımsızlığını eline almadığı için o şiddete göz yummaya devam etmekte ve ne  yazık ki insanlık dışı işkencelere maruz kalmaktadır. Bazen aileler de kızlarına evlendin artık gelinliğinle gittin kefeninle o gittiğin evden çıkacaksın diyerek kendi kızlarına psikolojik baskı yaparak kızın itiraz etme hakkını, mutlu olmak hakkını daha en başta elinden almış olmaktadır. Böyle olduğu zaman da mutsuz aileler, mutsuz çocuklar, mutsuz anneler ortaya çıkacak ve toplumda büyük sarsılmalar başlayacaktır.

Aile içi şiddetin önlenmesi için şu gibi önlemler alınmalıdır: Aile içi şiddetin önlenmesi için erkeklere yönelik programlar yapılmalı ve neden şiddete başvurdukları, neden şiddete meyilli oldukları araştırılmalıdır ve gerekli önlemler alınmaya başlanmalıdır. Annelerin erkek çocuklarını nasıl yetiştireceğine yönelik seminerler verilmeli ve bilinçli anne ve baba adayları yetiştirilmelidir.

 Kadınların normal ve sağlıklı yaşam hakkına sahip olabilmesi için birey, toplum ve devlet  bu eylemi bir suç olarak görmeli, bu suça teşebbüs edenlerin cezalandırılması ve kadınların güvenlik içinde yaşamaları için kadınlara her türlü destek verilmelidir. Gerekli olduğu takdirde ailedeki her bir bireye psikolojik anlamda destek sağlanmalıdır.

"Hayvana Şiddete Hayır!" Konulu Kompozisyon Hazırlayınız.

 “Hayvana Şiddete Hayır!” Konulu Kompozisyon Hazırlayınız.


İnsanın sinsi planları karşısında ne yapacağını bilemeyen, savunmasına bile izin verilmeyen hayvanlar, masum canlılar ve insandan bile daha vefalı, daha insan olan canlılardır köpekler, kediler ve diğer canlılar. Onlara karşı yapılan zulüm ne yazık ki insanlarda insanlık duygusunun kalmadığının kanıtıdır. İnsan olan, içinde merhamet ve şefkat duygusu olan kimse değil bir canlıya el kaldırma bunu aklından dahi geçirmez. Oysa hayvanlara yapılan zalimliğe birkaç gün önce internette yayınlanan video olarak şahit olduk ve ciğerlerimiz yandı, aklımızı kaybedecek gibi olduk ve neye uğradığımız şaşırdık.

Ülkemizin Mevlana kenti olan ve ne yazık ki böyle bir kente yakışmayan görüntülere şahit olduk. Konya’da belediye işçilerinin köpeklerin başına kürekle vurup onları bayıltması, öldürmesi insanın tüylerini ürpertti. Ülke olarak buna isyan ettik ve baş kaldırdık. Ülkemizin birçok kanalında yayınlanan görüntüler sadece hayvan severleri değil insan olan herkesi üzdü ve herkesi derinden yaraladı. Her ne kadar bunu yapan görevlilere ceza verilecek olsa da olan olmuştur ve acıyı çeken o zavallı hayvan eziyete uğramıştır. Buna dur demenin zamanı geldi. Hayvanlara yapılan her türlü şiddete karşı en ağır yaptırımlar uygulanmalı ve bu konuda asla hoşgörülü olunmamalı, canilere gereken ceza verilmeli ve kendilerini o hayvanların yerine konması sağlanmalıdır. Çünkü bu caniler empati kurmadan yoksun kimselerdir. Köpeğe o eziyeti eden ve kılı bile kıpırdamayan bu kimselerden her türlü şey beklenir ve bu kimseler insanları hayli hayli öldürür.

 Onun için milletçe birlik olalım ve hayvanları koruyalım, onlara zarar vermeyelim, onlar da bu dünyanın bir parçası, doğanın ekolojik dengesinin tamamlayıcıdır. Lütfen hayvana şiddete hayır diyelim ve sesimizi sokaklara dökülerek bu caniliği protesto edelim. Unutmayın ki Allah’ın yarattığı her canlı değerlidir. Efendimiz Hz. Muhammed de bu konu ile ilgili şunu söylemiştir: Hayvana eziyet edene lanet olsun.” diyerek hayvan sevgisini ifade etmiş ve hayvana eziyet edenleri lanetlemiştir. Kedileri torbanın içine koyarak ölüme terk etmek, kuşlara kafeslere kapatarak özgürlüğünden alıkoymak, diğer hayvanlara zehirli su vererek öldürmek  Müslümanım diyen bir kişiye, insanım diyen bir kişiye asla yakışmayacak davranışlardır. Gerçek anlamda insan olan, İslam dinini bilen insan bunları zaten yapmaz ve yapanları da uyarır.