R Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 R Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları


 

Rüzgâr esmeyince yaprak kımıldamaz:   Ağaç yaprakları ve dalları ile bir  bütündür. Ağacın yaprakları ve dalları  ancak rüzgâr estiğinde hareket eder. Burada anlatılmak istenen durum ise  sebepsiz hiçbir şeyin olamayacağıdır.

 



Rüzgârın önüne düşmeyen yorulur:   İnsan rüzgâr estiği zaman ona direnemez ve  yürümesine son veriri. Atasözümüzde verilmek istenen mesaj da şudur: Kanunlara uymayıp karşı çıkanlar kendi kendilerine zarar verip kendi kendilerini yıpratırlar.

 

Rençber  kırk yılda, tüccar kırk günde:  Çitçilerimiz, alın teri ile emek eden, eli öpülesi çalışanlarımız yıl boyunca ürünü için emek eder, alın teri döker ama yaptığı emeğin karşılığını hakkı ile alamaz. Tüccar ise  ticaret yaptığı için çiftçiden aldığı ürünü başka yerlere misli ile satar ve kazanan elbette çiftçi değil tüccar olur. Yani ticaret eden kazanır.  İşte bunun için de çeşitli iş kolları arasında  gelir dengesi sağlanmaya çalışılmalıdır.

 

Rüzgâra tüküren, kendine tükürür:  Rüzgâra doğru tükürdüğümüz zaman o tükürük geri bize gelir. Bu atasözünde anlatılmak istenen ise bizden güçlü kişiler ile uğraşıp zararlı çıkmamamız gerektiğidir.

 

Rüşvet kapıdan girince, insaf bacadan çıkar:  Rüşvet alan kimse de acıma duygusu bulunmaz. Hayatımızda asla böylesi kötü işlere karışmamalıyız. Kimseye rüşvet de vermemeliyiz, kimseden rüşvet de almamalıyız.

Çevrenizdeki İnsanların En Çok Tercih Ettiği İçeceklerle İlgili Aldığınız Notlardan Yola çıkarak Konuşma Yapınız. Konuşmanızı Görsellerle Destekleyiniz.

 Çevrenizdeki İnsanların En Çok Tercih Ettiği İçeceklerle İlgili Aldığınız Notlardan Yola çıkarak Konuşma Yapınız. Konuşmanızı Görsellerle  Destekleyiniz.

 

Sevgili öğretmenim ve değerli sınıf  arkadaşlarım. Bugün sizlere bizim toplumumuzda yani Türk Toplumunda en çok içilen içeceklerden bahsedeceğim. Hepinizin de bildiği gibi hemen hemen bizim toplumda çayı, ayranı sevmeyen yok gibidir . Çay ve  ayran bizim milli içeceğimiz haline gelmiş lezzetli içeceklerdir. Mesela çayı kimi üç şekerli içer, kimi dört şekerli, kimisi de çaya şeker dahi katmadan sadece çayın tadını almak için çay içer. Sabah çayı, beş çayı, misafire hazırlanan çay, iş arasında içilen bir bardak çay, sohbet çayı, kahvehanede içilen  arkadaşların tavla oynarken içtiği çay ve daha bunu çok sayıda örnekle çoğaltabiliriz.

 

Çay bizim için sohbettir, sevgidir, ortak bir çalışmada buluşma, bir derdi olanın derdini çözmede büyük bir nimettir çay. Akşam babanın yorgun argın evine girerken eşine söylediği ilk cümle seni seviyorum hayatım yerine hadi bir  tavşan kanı gibi çay demle de günün yorgunluğunu atalım canım olur. Eee biz de çay aşktır aynı zamanda ve sevgidir elbette.

 

 

Kıymetli arkadaşları ayranı unuttum sanmayın sakın! Ayran ah o sıcak havaların başımıza vurduğu anlarda, komşu Ayşe Teyzenin tarlasında ot biçerken sıcaktan bağrı yandığında ağzından çıkan ilk sözcüktür soğuk, buz gibi ayran. Anadolu kelimesinin ilk çıktığı yerdir ayran. Askerlerin doldur ana, ana dolu, doldur ana, ana doldur derken bugünkü memleketimizin adının çıkmasının sebebidir ayran. Etli pidenin yanında mis gibi içilen içecektir.

 

 Sarmaların, dolmaların, böreklerin, tatlıların yanında milletimizin en yaygın içeceğidir ayran. Hele de bir de kurban bayramında kavurmalar yendikten sonra kana kana içilen ve insanın içini ferahlatan mucizedir ayran.





İşte sevgili öğretmenim ve değerli arkadaşlarım!

Çayı ve ayranı size anlatsam  sürem yetmez. Çay ve ayranın nice hikayeleri vardır bizim kültürümüzde. Çay ve ayran bizim en değerli ve en leziz içeceklerimizdendir. Onun için bizler çay ve ayrandan vazgeçemeyiz. Beni sabırla ve ilgi ile dineldiğiniz için hepinize teşekkür ederim, sevgimi ve saygımız sizlere arz ederim.

“El Elin Eşeğini Türkü Çığırarak Arar.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “El Elin Eşeğini Türkü  Çığırarak Arar.”  Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Yabancı,  yabancının kaybolan   eşeğini arar gibi görünür ama gerçekte aramaz.  İnsanlar kendilerini yakından ilgilendirmeyen bir sorunla karşı karşıya kaldıkları zaman o soruna karşı pek duyarlı olmazlar. Atalarımız da insanların  bu duyarsızlığına karşı el eleğin eşeğini türkü çığırarak arar sözü ile aslında insanlara ince bir mesaj vermek istemişlerdir. İnsan elbette kendini sevmeli, kendini düşünmelidir ama  aşırı bencilliğe kaçmamalıdır.





 Bir kişinin bir sorunu olduğunda, bir derdi olduğunda toplum olarak o kişi ya da kişilere elimizden geldiği kadar yardımcı olmalıyız ve insanların yardıma muhtaç olduklarını gördüğümüz halde bunu görmemezlikten gelmemeliyiz. Ya yardıma olan insanlara gerçek anlamda yürekten yardım etmeliyiz, imkanımız yoksa da dua etmeliyiz ama onlara asla yardım eder gibi yaparak o kimselerin umutları ile, duyguları ile oynamamalıyız.   Yardım ediyormuş gibi yaparak kimsenin gözünü boyamaya çalışmamalıyız. 


Gerçekten iyi niyetliyseniz bu eninde sonunda ortaya çıkar.  Toplum olarak nerede bir zorluk çeken, büyük sıkıntılar çeken kimse varsa o kişiye el birliği ve dayanışma içinde olarak yardım etmeliyiz ve toplumsal sorunlara da kayıtsız kalmamalıyız.

 

Küçük Hanımlar, Küçük Beyler! Sizler Hepiniz Geleceğin Bir Gülü, Yıldızı, Geleceğin Işığısınız. Memleketi Asıl Işığa Boğacak Olan Sizsiniz. Kendinizin Ne Kadar Önemli ve Değerli Olduğunuzu Düşünerek Ona Göre Çalışınız.

 Küçük Hanımlar, Küçük Beyler! Sizler Hepiniz Geleceğin Bir Gülü, Yıldızı, Geleceğin Işığısınız. Memleketi Asıl Işığa Boğacak Olan  Sizsiniz. Kendinizin Ne Kadar Önemli ve Değerli Olduğunuzu  Düşünerek Ona Göre Çalışınız.

 


 Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, cumhuriyetin neferi Mustafa Kemal Atatürk ülkesini nasıl çok seviyorsa ülkesinin evlatlarını da o kadar çok sevmiştir. Çocuk sevgisi,  çocuğa  olan şefkat ve merhamet onda bir hayli fazlaydı. Mustafa Kemal  çok kitap okuyan, ülke sorunları ile ilgili konuların nasıl çözülmesi gerektiği konusunda sabaha kadar kafa yoran, durmadan  ülkesi için bir şeyler yapma peşinde koşan bir liderdi. Bir ülkenin kalkınmışlığının yolu elbette bilim ve  fen sayesinde gerçekleşir. O ülkenin geleceğini belirleyen, o ülkeye bilimi ve fennin ışığını yayacak olan ise bugünün küçük hanımları olan, küçük beyleri olan çocuklarımız, evlatlarımızdır. Onlar geleceğin yıldızı, güneşi, ışığıdır. 



Çocuklarımıza kendilerinin ne kadar önemli olduğunu onları koşulsuz severek  göstermeliyiz. Kendilerine kıymet veren, kendisine güveni ve öz saygısı olan bireyler yetiştirmeliyiz. Kendi kıymetinin farkında olan, kendini seven çocuk da kendine ve içinde yaşadığı topluma faydalı olmak için okuyacaktır, çalışacaktır ve ülkesini aydınlık yarınlara ulaştırmak için var gücü mücadele edecek ve bu mücadelesi sayesinde de ülkesini aydınlığa boğacaktır. Mustafa Kemal çocuklara kendilerinin ne denli önemli olduğunu düşünerek çalışması gerektiğini söyleyerek şunu anlatmak istemiştir. Çalışan çocuk, okuyan, araştıran çocuk bunu kendi için, kendi geleceği için yapıyordur. İleride mutsuz olmamak için, rahat bir hayat için, maddi sıkıntı çekmemek için  yapmalıdır. 






Ülkesini, vatanını yüceltmek için çalışmalıdır. Ülkesinin ne kadar gelişmiş bir ülke olduğunu başka ülkelere de ispat etmek için çalışmalıdır ve durmadan yoluna devam etmelidir. Bağımsızlık için, cumhuriyet için, demokrasi için, özgürlük için çalışmalıdır çocuklarımız ve elbette ki mutlu olmak için, mutluluğu hayatına yaymak için çalışmalıdır evlatlarımız.

P Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 P Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları


 

Padişah yasağı üç gün sürer:   Padişahlıkta padişah keyfi hareket ettiği için yasağı da kafasına göre koyar. Bu üç gün olur, iki gün olur fark etmez. Böyle olduğu zaman  demokrasi de olmadığı için bu tip yönetimlerde kargaşa çıkması da kaçınılmaz olur.

 

Peşkeş atın dişine bakılmaz:  Hediye edilen bir atın yaşını öğrenmeye çalışmak hoş olmaz. Hediye edilen bir şeyin  kusuru aranmaz.

 

Papaz her gün pilav yemez:   İnsan aynı yemeği her gün yiyecek. Değişik yiyecekler de canı ister. Buradan çıkarılacak yorum ise her zaman aynı fırsatın ele geçemeyeceğidir.

 

Palamut çok biterse, kış erken olur:   Halın tecrübesi sonucunda palamudun çok olduğu yıllarda kış mevsiminin de erken olacağı söylenir. Tabiat belirli bir düzen üzerine kurulmuştur ve her değişim başka bir olayın belirtisidir.

 

Para, anayı kızdan ayırır:   Geri kalmış toplumlarda , para ile  çok önemlidir ve ana ile kız bile para için birbirine düşman olabilir. Para uğruna sevdiğimiz insanlar ile aramızı bozmamalıyız.

 




Parasızlık, insana dam deldirir:   Parasız kalan kimse  zorda kalınca insana kötülük bile yaptırır. Hiç paramız olmasa bile yine kötülüğe, kötü işler yapmaya asla kalkışmamalıyız.

 

Paranın yüzü sıcaktır:  Para, kişiliği oturmamış insanlara her şeyi yaptırır. Paranın bize sunduğu imkanlara bakarak yanlış şeyler yapmamalıyız.

 

Parası ucuz olanın  kendisi kıymetli olur:  Parasını gerektiği zaman harcayıp çevresindeki kişilere yardım eden kimseyi herkes sever. Burada parasını harcayan kişi cömertliğinden dolayı çok kıymetli olur.

 

Ö Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 Ö Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları


Öksüz güler mi meğer yanıla:   Öksüz olan , ani annesi vefat eden kimseler yaşam içinde çok sıkıntı çekerler ve mutluluğu doyasıya yaşayamazlar. İnsan olarak öksüz olan kimselere yardım etmeli, onların ellerinden tutmalıyız. Kimsesizlerin kimsesi olduğumuzu onlara göstermeliyiz.

Ölmüş eşek, kurttan korkmaz:  Ölmüş eşeğin korkacağı bir şeyi olmaz daha. Her şeyini kaybeden kimselerin de korkacak, kaybedecek  bir şeyi olmaz.


Ön tekerlek nereye giderse, art tekerlek de oraya gider:   Arabanın n tekeri nereye giderse zorunlu olarak arka tekerlek de oraya gider. "Bir ailede büyükler nasıl bir hayat  sürerlerse çocuklar da benzeri bir hayat sürerler. Onun için anne ve babalar çocuklarına iyi örnek olmalı ve iyi işler yapmalıdır.


Öpersen kendi elini öp:  İnsan ilk önce kendine saygı duymalı, sonra başkalarına saygı duyulmalıdır. Kendimize olan saygımızı asla kaybetmemeliyiz.


Öz ağlamayınca , göz yaşarmaz: Kimi insanlar vardır ki sırf ağlıyor desinler diye içten olmasa da ağlamaya çalışır ve sahte ağladığı her halinden belli olur. Bir şeye içten üzülmediğimiz zaman gözümüzden bir tek damla yaş dahi gelmez.  Bir şey zorla olmaz.


 




Ölünceye kadar geçineceğini, yoruluncaya kadar ara:   İnsan geçimini sağlamak için kendine bir meslek edinmeli ve o mesleğini de ömür boyu yapmaya çalışılmalıdır. Kimseye muhtaç olmamak için çalışmalıyız ve geçimimizi sağlamalıyız.


Öpülecek yanak, dudağa yakın gelir:   Sevgi karşılıklı olan bir duygu ve eylemdir. Bizi seven kişileri biz de sevmeliyiz.


Ölürse yer beğensin, kalırsa yer beğensin:    Toplum  herkes  tarafından sevilen insanların  çabuk öldüğüne inanır. Çok sevilen kişiler iyi insanlar olduğu için toplum böyle kimselerin ölmesini istemez ve hep sağlıklı yaşamasını ister.  Ölmeden önce iyi bir insan olmalıyız, topluma faydalı yapıtlar yapmalıyız, faydalı işler yapmalıyız ki ölünce bile arkamızdan güzel bir şekilde anılmış olalım.


Öksüz çocuk, göbeğini kendi keser:  Anası, babası olmayan çocuklar sorunları olduğu zaman  o sorunların üstesinden tek başına gelmeye çalışırlar. Çünkü onlara yardım edecek  başka kimse olamaz. Olsa da hiç kimse ana baba kadar  içten ve karşılıksız olamaz. Bizler öksüz olan çocuklara elimizden geldiği kadar yardım etmeliyiz ve onların da mutlu olmasını sağlamalıyız.

O Harfi İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 O Harfi İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları


 

Oduncunun gözü ağaçtadır:   Oduncu geçimini odun ile sağladığı için oduncu için çok önemlidir. Atasözünde anlatılmak istenen ise  herkesin kendine en yakın olan  şeye ilgi duyduğu ile ilgili bir durumdur.


 

Oynamasını bilmeyen gelin “ yerim dar”  demiş; yerini genişletmişler  “yenim dar”  demiş: Gelin oynamayı bilmediği zaman  utandığı için kaçacak yer arar. Kendilerinden beklenilen işi yapamayan kimseler de  işi yapamamalarının sebebini çeşitli engellere bağlayarak bahane ederler. Kendi beceriksizliklerini dile getirmeyip bahaneye başvururlar.

 

 

Ocak içinden tutuşur:   Ocağa konulan yakacaklar genelden içeri doğru tutuşarak yanar. Bir toplumun yıkılmasına neden olan en önemli unsur da o toplumdaki  iç kargaşalar, iç karışıklıklardır.


 

Okumayı öğrenmeyen , çuval  tutmayı öğrenir:  Okumayıp , cahil kalan kimseler zor ve kaba işlerde çalıştırılır. İnsan cahil kalmamalı, okumalı ve cahilliği yenmek için de savaşmalıdır.




Ot, içinden tutuşur:  Ot yığınları hava almadığı zaman kendiliğinden yanmaya başlar. Kimi insanlar da acılarını dile getirip dışa vurmazlar ve acılarını kendi içlerinde yaşamayı tercih ederler. Acılarını kimse ile paylaşmadığı zaman da böyle insanlar çabuk çökerler.


Osmanlı’nın ayağı üzengidedir:   Osmanlı Türklerinin askeri bir topluluk olduğundan bahsedilmektedir. Burada anlatılmak istenen ise gelebilecek her tehlikeye karşı insanın tetikte olması gerektiği mesajı verilmektedir.

N Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 N Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 

Nalbantın eşeği nalsız gezer:  Hayvanları nallayan, mesleği nalbantlık olan kimseye nalbant denir.  Nalbant, para kazanmak için  başkalarının  hayvanına nal çakmaktan kendi eşeğini nallamaya zaman bulamaz. Başkalarının  işlerini yapacağım diye kendi işlerimizi aksatmamalıyız.



 





Nisan yağar sap olur, mayıs yağar geç olur:  Nisan ayında yağmur yağdığı zaman ekinlerin sapı oluşur. Mayında yağmur yağdığı zaman ise  ekinlerin tanesi gelişir. Her şey gerektiği zaman olursa faydalı olur.


 

Nisan yağmursuz, mayıs gülsüz olmaz: Nisan ayında yağmur bol olur, Mayıs ayında da güller açar. Her şey gerektiği zaman  ve alışıldığı biçimde yerine gelmelidir.


 

Niyet hayır, akıbet hayır:  İyi niyetle istenen bir şeyin sonucu da iyi olur. Her şeyin iyisini dilemeliyiz ki sonu da hayır olsun.


 

Nasihat istersen, tembele iş buyur:  Tembel kimseler çalışmak yerine çalıştıran kimselere akıl vermeye, iş öğretmeye  kalkışırlar. İşte bunun olmaması için de tembel kimselere işimizi yaptırmamalıyız ve  işimizi aksatmamalıyız.


 

Nefesin el verirse,  borazancıbaşı ol:   Nefesi kuvvetli olan kimseler çok iyi borazan çalarlar. Soluğu güçlü olmayanlar  ise bu işe yapmaya kalkışmamalıdır. Kısacası gücümüzün yetmeyeceği, yapamayacağımız işlere kalkışmamalıyız.

M Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 M Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları


 

Mal canın yongasıdır:   Mal ve mülk kazanmak emek isteyen, zaman isteyen bir şeydir. Mal kazanmak kolay bir şey değildir. Her ne kadar canımız kadar önemli olmasa da malımız da biz insanlar için çok değerlidir. İnsanoğlu alın teri ile kazandığı malını canının bir parçası gibi görür.


 

Mahkeme kadıya mülk olmaz:  Adaleti sağlamakla görevli olan kadı bu görevini ömür boyu devam ettiremez. Onun yerine başkaları gelir bir zaman sonra. Yetkilerimizin sonsuza kadar devam edeceğini  düşünerek çevremizi rahatsız edecek davranışlardan kaçınmalıyız.


 

Mal bulunur, can bulunmaz:  Malı çalışmakla elde edebiliriz ama canı yeniden elde etmek imkansızdır. İşte bunun için de can her şeyden değerlidir . Dünya malına fazla kulak asmamalıyız.


 

Mal adama hem dost, hem düşmandır:  Çok olan mal sahibine çok fayda sağlar ama malı çok olanın düşmanı da olur. Varlıklı kimseler  kazandığı para ile maddi durumu olmayan çevresindeki kimselere de  yardım etmeli ve kendine düşman edinmemelidir.


 

Malın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın:   Eve yakın olan malın kontörlü da kolay olur.  İş yerimizin yakın olması bize hem zaman kazandırır hem de  güven kazandırır.


 

Meramın elinden  bir şey kurtulmaz:  İnsan istekli ve kararlı olunca yapamayacağı iş yoktur. İşte bunun için de işlerimize  istek ve kararlılıkla bağlanmalıyız.

 


Martta yağmaz, nisanda dinmezse,  sabanlar altın olur:   Mart ayında hava daha soğuk olduğu için yağmur yağması toprağa zarar verir. Burada anlatılmak isteten ise zamanında  yapılmayan işler fayda yerine zarara dönüşür.

 


Mart içeri, pire dışarı:   İlkbahar mevsimi geldiği zaman vücudunda pire olan hayvanlar dışarı çıkarılır. Burada anlatılmak istenen şey ise şudur: Evde hayvan beslememeliyiz, beslesek bile onların  sağlığı temizliği ile ilgilenmeliyiz.

 


Merhametten maraz doğar:  Acınmaması gereken kimselere acıyarak başımızı belaya sokabiliriz. Gerçekten ihtiyacı olanlara yardım edilmelidir.

 



Meleyen inek süt vermez:   Meleyen inek ya açtır ya da yavrusunu yitirmiştir.  Kendi canının derdine  düşmüş kimselerden faydalanmayı düşünmemeli onlara yardım etmeyi düşünmeliyiz.

 


Mürüvvete endaze olmaz:  İyiliğin ve yardım etmenin ölçüsü yoktur. Herkes bütçesine göre, gücüne göre iyilik eder . Bunun için kimseyi ne kadar yardım yapacağı konusunda zorlamamalıyız.

 


Misk yerini belli eder:  Asya’nın yüksek dağlarında yaşayan bir tür ceylanın erkeğinin karın derisi altındaki bir bezden elde edilen ve parfüm yapımında kullanılan güzel kokulu maddeye misk denilir.  Misk, güzel kokusu ile  bulunduğu yeri belli eder. Üstün nitelikli kimselerde nerede olurlarsa olsunlar kendilerini belli ederler.


 

Mermerde kil bitmez:  Mermer sert bir taş olduğundan  mermerde kil bitmez. Burada anlatılmak istenen ise iyi insanlardan asla kötülük gelmeyeceğidir.

L Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 L Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları


Latife latif gerek:   Şakacı birinin dilini en iyi şakayı anlayan bilir. Kısacası şakacı birini ancak şakayı bilen anlar. Şaka yaparken de şakalarımız ölçülü olmalı, eşek şakasına dönüşmemelidir.

 

Laf torbaya girmez:   Konuşulan sözler torbaya konup saklanacak bir şey değildir ancak söylendiğinde duyulur. Kimsenin bilmemesi gereken sözleri de söylemek gerekir.

 





Laf söyledikçe, toprak kazdıkça çoğalır:   Söz , sözü açar. Toprağı da kazdığımız zaman daha çok toprak ortaya çıkar ve toprak daha verimli olur. Bu atasözünde verilmek istenen mesaj ise yerinde ve zamanında gerektiği kadar konuşmamız gerektiğidir.

 

Lezzetsiz çorbaya tuz kâr etmez:    Çorbayı çorba yapan malzemeleri eksikse, çorbaya eklenen tuzun  bir tadı olmaz. Düzeltilmesi imkansız olan şeyler için boş yere emek vermemeliyiz,  gücümüzü boş yere heba etmemeliyiz.

 

Lütuf ve ihsanın gücü , terazisi olmaz:  Yapılan bir bağışın  küçüğü,, büyüğü olmaz. Yardıma muhtaç olan kişilere yapılan yardımı  ölçülendirmemeliyiz.


Lokma bile çiğnenmeden yutulmaz:  Yediğimiz lokma çiğnenmeden yutulursa ya boğulma tehlikesi ile karşı karşıya kalabiliriz ya da midemiz yuttuğumuz lokmadan rahatsız olur.  Burada anlatılmak istenen ise emeksiz  işin olmayacağıdır.

 

Lafla pilav pişerse deniz kadar yağı benden:  Lafı uygulamaya dökmezsek hiçbir anlamı olmaz. Yapmayacağımız  işler için atıp tutmamalıyız, boş boş laf yapmamalıyız.


Leyleğin  ömrü laklaka ile geçer:  Leylek gününün çoğunu  gagasını şakırdatarak geçirir. İşi olmayan boş kimseler de zamanlarını boş boş konuşarak geçirirler ve bunun sonucunda da ne kendilerine ne de içinde yaşadıkları topluma faydalı olurlar.

K Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 K Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları


 

Kabahat samur kürk olsa, kimse üstüne almaz:   Ceza almamak için kimse suçu ben işledim demez.  Suç işlememeli, bir suç işlediğimiz  zaman ise bunu asla başkaları yapmış gibi göstermemeli, insanlara iftira atmamalıyız.


 

Kelle sağ olsun da külah bulunur: İnsan sağlıklı olsun da iş  her türlü bulunur, para her türlü kazanılır.

 

 

Keçinin uyuzu , çeşmenin gözesinden  (gözü) içer suyu:  Keçi biraz aksi ve inatçı hayvandır. Kimi pis kimseler de  durumlarına bakmadan en iğrenç şeyleri yaparlar, tiksindirici hareketlerde bulunurlar.

 

 

Kadının fendi erkeği yendi:   Kadınlar cilve yaparak naz yaparak erkeği çabuk kandırıp erkeklere istediklerini yaptırırlar. İşte bunun için duygulara egemen olmalı, daha sonra pişman olunacak hatalar yapılmamalıdır.





Kar kutuda, para pintide eğleşir:   Güneşin girmediği yerde kar da durmaya devam eder. Parasını yemeyi bilmeyen kimselerin de parası tükenmez ve para sahibinde kalır. Para biriktirmek için boğazımızdan kesmemeliyiz ve pintilik yaparak kendimizi ihmal ederek hiç bir fayda sağlamayız.


 

Kardeşten karın yakın, kulaktan burun yakın:  İnsan eşi ile bir bütündür. Eşimizle hayatımız ömür boyu sürdüğü için onunla kardeşten daha samimi ve daha yakın oluruz.


 

Kırk dereyi bir tepe( belen) keser:   Derelerin sayısı fazla olsa da  tepeye çıkılınca derenin yönü de değişir. Nitelikli ve istikrarlı kimseler  niteliksiz ve kararsız çok kişiyi geri püskürtebilir.


 

Keserin tıkırtısı  gündeliğe  göredir:  Gündelik çalışan işçi insanlarımız aldığı gündeliğe göre çalışır. Çalıştırdığımız kimselerin hakkını zamanında ve tam olarak vermeliyiz.  Böyle yaptığımız zaman sonuç da güzel olur. Verimli bir iş çıkmış olur.

 


Kedinin gideceği yer samanlığa kadardır:   Kedi kaçsa bile en fazla samanlığa kadar gider. Suçlu kimseler ise ne kadar kaçarsa kaçsın kendi tanıdığı çevreden fazla uzaklaşamaz. Bunun için de suçlu kimseler kendi çevrelerinde aranmalıdır, çok uzağa kaçamazlar.

 


Kırk yıl yağmur yağsa,  mermere geçmez:   Mermer yağmur ve neme dayanıklıdır. Onun için yağan yağmur mermerin yapısına zarar veremez.  Kararlı ve dayanıklı kimseleri de kimse baş koyduğu yoldan geri çeviremez.


 

Kırk yıl kıran olmuş, eceli gelen ölmüş:  Koşullar ne olursa olsun, ecel gelmeden hayata veda edilmez. Kişi ancak eceli geldiği zaman yaşamını kaybeder. Salgın, bulaşıcı hastalık olsa bile kişinin eceli gelmediyse o kişi vefat etmez.

 

Kocamış tilki  faka basmaz:  Deneyimli tilki kolay kolay tuzağa düşmüş. Yaşlı , bilgili ve deneyimli kimseler de  tuzağa düşmez ve işlerini iyi yaparlar.

 


Kiraz güzelliğine mağrur olduğu için  kurtlanmış: Kiraz ne kadar güzel olursa  zamanla kurtlanabilir. Kendini beğenen , güzel olan kimseler de böyle olmaya devam ettiği sürece yalnız kalırlar ve çevrelerinde kimse kalmaz.

 


Kişi anasından üryan doğar: Her insan doğuştan çıplak doğar ve her insan eşit olarak dünyaya gelir.  İşte bunun için de kimse kimseye üstünlük sağlamamalı, insanlar dayanışma içinde olmalı, kimse aç ve açıkta bırakılmamalıdır.


 Kuşa süt olsaydı anasından olurdu:   Kuş süt ile karnını doyurmaz, süt ile karnını doyursaydı anası  onu beslerdi. Bize gerekli olan yardımları yakınlarımızdan görmediysek yabancı kimselerden hiç görmeyiz.


 

Kurdun adı çıkmış, tilki dünyayı yakmış: Kurdun adı bir kere kötüye çıkmış ve kötü olarak etiketlenmiştir. Oysa tilki kurnazlığı ile her işini halleder. Sinsi ve kurnaz kimselere karşı dikkatli olmalıyız. Onlar kurt sandığımız kimselerden daha tilki çıkabilir. Çünkü tilki bazen büyük zararı verir.

“Arsızın Yüzüne Tükürmüşler, “Yağmur Yağıyor”. Demiş.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Arsızın Yüzüne Tükürmüşler,  “Yağmur Yağıyor”. Demiş.”  Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.



 

İnsan kendi duruşunu ve kalitesini toplum içinde de belli etmelidir. İki üç kuruşluk menfaatler için kimseye eğilmemeli, kişilikten ödün verilmemelidir. Kimi insanlar vardır ki onlar arsızlığı ve pişkinliği ile tanınan kimselerdir. Böyle kimseler arsızlığın adını kendine güven, sosyallik, girişimcilik diye yalandan bir sözle adlandırırlar. Mesela; Gün içinde  ilişki kurduğumuz insanlar içinde arsız tipler vardır. Bunlar utanma nedir, yüzün kızarması nedir bilmezler.  Bizim elimizdeki imkanlarımızdan yararlanmak için kendilerini acındırıp hiçbir şeyi yokmuş gibi davranarak bizim iyi niyetimizi kullanırlar.



 

Biz böyle insanlara başta üzülürüz ve elimizden gelen her türlü iyiliği yapmaya çalışırız. Daha sonra bu tip arsızların  aslında her şeyi olduğunu öğreniriz ve  imkanları olduğu halde bizim iyi niyetimizi sömürmeye çalıştığını öğreniriz. Böyle insanların ayıbı yüzüne denildiği zaman bile umursamazlar ve hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına , ucuz bir şekilde devam etmeye çalışırlar. Arsızın yüzüne tükürmüşler, yağmur yağıyor” atasözü ile de atalarımız şunu anlatmak istemiştir. Arsız insanlara haddi bildirildiği zaman bile bunu  anlamazlar ve kendisine yapılan hakareti bile nimet olarak kabul ederler.  Aşağılanırken bile utanmazlar ve  sırıtmaya devam ederler. Allah hiç kimseyi utanmaz, arsız kimselerden yapmasın.


 

 

 Bazen çoğumuz maddi olarak sıkıntılar çekebiliriz ama bunu hemen dillendirmek, birilerinin iyi niyetini kullanmak için kendimizi acındırmaya çalışmayız. Onurumuzla, şerefimizle imkanlarımız iyi olmasa bile sabırla hayata  tutunmaya devam ederiz ama asla kimseden bir şey dilenmeyiz ve Allah’tan başka da kimseye minnet eylemeyiz. Böyle yaptığımız zaman, sabır gösterdiğimiz zaman hayatın mucizeleri bize yavaş yavaş sürprizlerini , hediyelerini vermeye başlayacaktır. Yeter ki onursuz ve hayasız kimseler olmayalım. Yeter ki alın terimizle çalışmaya, yol almaya devam edelim. Gerisi kendiliğinden gelecektir nasıl olsa.

Acı İle İlgili Atasözleri, Deyimler ve Anlamları

 Acı İle İlgili Atasözleri, Deyimler ve Anlamları

 

Acı ile ilgili atasözleri şunlardır:



*Acıyan uyumuş, acıkan uyumamış:   Izdırap, acı çeken kimseler her ne olursa olsun uykusu gelince uyumasına başlar. Aç olan bir kimse ise karnı bir türlü doymadığı için uyuyamaz. Aç insanı uyku tutmaz. Uyku tutması için karnını bir güzel doyurması gerekir.


 

Acı acıyı keser (bastırır), su sancıyı (acı acıya, su sancıya):   Bir acıyı ondan daha güçlü olan bir acı yok eder. Bir sorunumuz olduğunda, bir acı ile karşı karşıya kaldığımızda kendimizi o acıya teslim etmeyip hayata tutunmaya devam etmeliyiz ve üzülmek yerine sorunun üzerine gitmeliyiz.


 

Acı patlıcanı kırağı çalmaz: Çok büyük acılar çekmiş olan kimse yeni gelen acıya da zaman içinde alışır ve o acı kişiyi bir süre sonra etkilememeye başlar. Çünkü yaşayacağı büyük acıyı zaten deneyimlemiştir  önceden.


 

Acıklı başta akıl olmaz: Derdi olan kimseler bilinçli düşünemedikleri için akılları başta olmaz. Onlar sadece dertlerine odaklanmışlardır. Büyük acılar bireylerin sağlıklı düşünmesini engeller.


 

Acıkan doymam, susayan kanmam sanır: Aç insan hiç doymayacağım zanneder, susuz insan da susamaya aç olduğu için suya hiç doyamayacağım sanır.

 

 Acıkan ne demez,  acıyan ne demez: İnsan aç olduğu zaman her ne bulursa yer. Öyle iyi yemekler olsun falan diye düşünmez. Canı çeken kimse de ağzına gelen her şeyi söyler. Normal zamanlarda konuşmasına dikkat eden birey olağanüstü zamanlarda nasıl konuştuğuna ve ne dediğine önem vermez. 



Acı yeri başka, aç yeri başka (acıyan yer başka, acıkan yer başka): Ölüm gibi durumlarda bile e sevdiğini kaybeden bir kimse aç kalamaz ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılamaya devam eder.  Yani ölüm başka bir şey aç kalmak başka bir şeydir.

 

Acı (kötü) söz insanı (adamı) dininden, tatlı söz yılanı ininden (deliğinden) çıkarır: Kötü söz söylemek karşınızdaki kişiyi çileden çıkarabilir ve o kişinin kötü şeyler yapmasına neden olabilirsiniz. Tatlı dil ise en sert kişiyi bile yumuşatacak kıvama getirir. Tatlı dil her kapıyı açar.

 


Acımış eşek attan yürük olur: Canın yanan  eşek canı yandığı için Olağan koşullarda  görmesi gereken bir işi göremeyen bir insan, zor bir durumda veya zorluklarla karşı karşıya kaldığında, o işi beklenenin de üstünde güzel bir şekilde yapar.

 




Acı ile ilgili deyimler ve anlamları şunlardır:

 

-          Acı çekmek:  Uzun süredir acı içinde olmak


-          Acısını çıkarmak: İntikamını almak


-          Acından ölmek:  Çok acıkmak


-          Acısı içine çökmek: Bir söz ya da olaydan çok etkilenmek


-          Acısını çekmek: Yapılan bir yanlışın ortaya çıkardığı sıkıntıyı yaşamak