Levent Şanlıurfa’da Kitabı İle İlgili Test Soruları

 Levent Şanlıurfa’da Kitabı İle İlgili Test Soruları


1)Levent’in kardeşinin adı nedir?

a)Mert

b)Tekin

c)Çetin

d)Saadettin

 

2) Levent’in “ İnsanın kendini bilmesi güzel bir şey .” dediği arkadaşı kimdir?

a)Kerem

b)Kevser

c)Kâmil

d)Deniz

 

3) Balıklı göl hikayesinde hangi Peygamber’den bahsedilmektedir.

a)Hz. Davut

b)Hz. İsa

c)Hz. İbrahim

d) Hz. Eyüp

 

4) Balıklı göl hikayesindeki Peygamber insanlara aşağıdakilerden hangisini anlatmaya çalışmamıştır?

a) Putlara tapmamayı

b) Allah’a anmayı

c)İyi ve doğru insan olmayı

d) Nemrut’u öldürmeyi

 

5)Halil’ür Rahman Cami kim tarafından yaptırılmıştır?

a)Mimar Sinan

b)Mimar Kemaleddin

c)Sarkis Balyan

d)Muzafferrüddin Musa

 

 

6) Krallar kaleleri neden yükseklere yapmaktadır?

a)Kale daha ihtişamlı olduğu için

b)Alçak yerlere ev yapılmadığı için

c)Yüksekte olan kalenin ele geçirilmesinin daha zor olacağı için

d)Kalelerin ancak engebeli yerlere yapılabileceği

 



7) Gümrük Han kim tarafından yaptırılmıştır?

a)  Fatih Sultan Mehmet

b)Yavuz Sultan Selim

c)Kanuni Sultan Süleyman

d)Osman Bey

 

8)  İsot nedir?

Bir baharat çeşididir.

Bir tatlı çeşididir.

Bir çiçek türüdür.

Bir eşya adıdır.

 

9)  Önceleri Kızıl Kilise olan sonra yerine cami yapılan  Ulu Camii hangi yıllar arasında yapılmıştır?

a)  1145-1146

b) 1170- 1175

c) 1276- 177

d)1567- 1568

 

10) Kamil’in Urfa’da arkadaşlarına ısmarladığı yiyeceğin adı nedir?

Şan fıstığı

Ciğer

Kebap

Urfa lokumu

 

11. Aşağıdakilerden hangisi Eyüp Peygamber’in en önemli özelliğidir?

Sabırlı olması

Cömert olması

Çok kitap okuması

Çok çalışması

 

12. Eyüp Peygamber ayağını yere sürünce oradan ne çıkmış?

 

a)Hazine

b) Küçük bir harita

c)Su

d) Değerli bir çömlek

 

 

13) Aşağıdakilerden hangisi Eyüp Peygamber hakkında verilmiş olan yanlış bir bilgidir?

a)Önceleri çok zenginken daha sonra her şeyini kaybetmiştir.

b)Hasta olduğu zaman vücudunda yaralar çıkmıştır.

c)Şehir halkı o yaraların kendilerine bulaşmaması için Eyüp Peygamber’i şehirden kovmuştur.

d)Yakınları o hasta olduğu zaman onu bırakmamışlar, ona sahip çıkmışlardır.

 

14) Aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?

a) Sabit Bin Kurra: Tıp ve matematik bilginidir.

b)El Battani: Dünyanın  Ay’a uzaklığını hesaplayan ilk kişilerdendir.

c) Cabir bin Hayyam: Atomun parçalanabilceğini söylemiştir.

d) Mimar Sinan: Bir tıp hekimidir.

 

15) Birecik  ilçesi neyi ile meşhurdur?

Papağanları ile

Keçileri ile

Kelaynak kuşları ile

Tavus kuşları ile

 

 

 

Cevaplar:

1.     1.   A   2. C  3. C  4. D  5. D  6.c   7. C   8. A  9. B   10.b   11. A  12. C  13. D   14. D  15. C  

 

Levent Şanlıurfa’da Kitabının Özeti

 Levent Şanlıurfa’da Kitabının Özeti


Levent, kardeşi Mert  ve arkadaşları ile birlikte öğretmenleri gözetiminde Şanlıurfa’ya bir gezi düzenlenmiştir. Bu geziye uçak ile gidilmiştir. Kitapta  Urfa’ya Peygamberler Şehri dendiğinden bahsedilmiştir. Öğretmen Şanlıurfa’da çocuklara Balıklı gölün hikayesini anlatmıştır.  Normalde bu hikayeyi anlatma görevi Kamilinken Kamil fazla çalışmadığı için birkaç cümle ile konuyu çok kısa anlatmıştır. Fazla çalışmadığı için de arkadaşlarımı sıkmak istemedim öğretmenim demiştir ve sadece şunları anlatmıştır: Balıklı göl çok önemli bir yerdir. Burada  bir peygamber ateşe atılmıştır demiştir.


 Daha sonra öğretmen asıl konuya geçmiştir. Çok eski zamanlarda Nemrut adında kötü ve zalim bir kral yaşarmış. Bu kral rüyasında şunları görmüş: Rüyasında bir ışık çıkmış o ışık çok fazla parladığı için Yıldızlar, Güneş ve Ay da görünmez olmuş. Bunun üzerine kötü kral Nemrut bu rüyasını yanındakilere yorumlatmış. Yorumlayanlar ise şunları söylemiş: Kralım bir Peygamber gelecek, sizi tahtınızdan edecek , bunun için de hemen önlem almanız gerekiyor demiş. Bunun üzerine Nemrut o yıl doğan n kadar erkek çocuğu varsa hepsinin öldürülmesi emrini verdirtmiş. O sırada ise Hz. İbrahim doğmak üzereymiş.


 İbrahim’in annesi İbrahim’ bir şey olmaması için yavrusunu bin bir zorluklar içinde mağarada büyütmüş. Daha sonra Yüce Allah tarafından İbrahim’e Peygamberlik verilmiş. Peygamber olan Hz İbrahim de bundan sonraki yaşamında insanları iyiyi, doğruyu, adaletli olmayı, insan hakkı yememeyi anlatmış ve Allah’tan başka kimseye tapmamak gerektiğini söylemiş. Putların bir ilah olamayacağını söylemiş.


 Nemrut İbrahim Peygambere putlara tapmasını emretmiş ama İbrahim Peygamber bunu kabul etmemiş.  Buna çok öfkelenen Nemrut ise Balık gölde büyük bir ateş yakarak o ateşin içine de İbrahim Peygamberi atmış. O sırada olağanüstü bir durum yaşanmış ve Yüce Allah suya “soğu!” emrini vermiş ve bunun üzerine Hz İbrahim de kurtulmuş. Bu anlatılanların hepsinin de Kuran-ı Kerim’de geçtiğini ifade etmiş öğretmen. Bundan dolayı da burasının adı Balıklı göl olmuş ve buradaki balıklara kimsenin zarar vermediğini söylemiş.


 Daha çok sonra biraz yem alarak balıklara atmışlar ve balıkların karınlarını doyurmasını sağlamışlar. Hatta Kamil de aldığı yemlerin bir kısmını bir güzel mideye indirmiş.  Daha sonra Halil’ür Rahman cami ziyaret edilmiş. Bu cami ise  Muzafferrüddin Musa tarafından yapılmıştır. Daha sonra Ayn-ı  Zeliha gölü ziyaret edilmiş. Urfa Kalesi’ne çıkılmış ve çocuklar kaleye çıkarken kan ter içinde kalmışlar. İnişleri daha rahat olmuş. Kalede evleri olmadıklarına şükretmişler çünkü kale çok yüksekmiş. Öğretmen ise kalenin bu kadar yüksek yapılmasının nedeni  ise  yüksekte olan kalenin ele geçirilmesinin daha zor olacağını anlatmış çocuklara. Daha sonra Bakırcılar Çarşısına gidilmiş. 



Herkes kendine küçük bakır tabak alırken Kamil ise kocaman almış, ona göre küçük bakır tabaktaki yemekten o doymazmış onun için de küçük değil kocaman bakır tabak almış. Daha sonra Gümrük Han’a gidilmiş ve orada Mert isot görmüş. Onun ne olduğunu merak ederken Levent hemen internetten bakmış ve bu arada Metin kaybolmuş . Nedeni ise ağzına değirdiği isot onun dilini acayip yakmış ve koşarak su olan yere gitmiş ve üstünden su da dökülmüş .Levent onu bulduğunda turistlerin onun ıslak hali ile fotoğraf çektiğini görmüş ve kardeşini elinden tutup yanına çekmiş Levent. Bu arada isot Şanlıurfa'da yetişen bir baharat çeşididir ve genelde çiğ köftede ve o bölgeye özgü yemeklerde sıkça kullanılır ve tadı da hafif acı da olsa  harikadır.


 Daha sonra hep birlikte Ulu Cami ziyaret edilmiş. Kamile babası çok büyük bir görev vermişti önceden. Kamil bunu yeni açıklamaya başlamış arkadaşlarına. Babası ona para vermiş ve mutlaka Urfa'daki ciğeri yemelisiniz demiş . Babası arkadaşları için de para vermiş  herkes ciğercide bir güzel karnını doyurmuş. Daha sonra Eyüp Aleyhissselam'ın makamına gidilmiş. Eyüp Aleyhisselam da Kuranda adı geçen Peygamberlerden biridir.


 Eyüp Peygamber sabırlı olması ile bilinir.  Önceleri çok zengin olan bu Peygamber daha sonra malını, mülkünü, çiftliklerini kaybetmiş. Daha sonra bir deprem ile çocuklarını kaybetmiş. O her şeye rağmen sabretmeye devam etmiş. Daha sonra hasta olmuş ve vücudunda yaralar çıkmış, Çıkan yara her yerini sarmış. Onun bu durumunu gören yakınları Eyüp Peygamberin yanından uzaklaşmışlar. Eyüp Peygamberin hastalığının şehre yayılmasından korkan şehir halkı onu şehirden kovmuş fakat bu büyük insan yine sabretmiş  ve Allah’a dua etmiş. 


Yüce Allah onun duasına cevap vermiş ve Eyüp Peygamber’e ayağını yere vurmasını emretmiş. Ayağını yere vurunca oradan bir anda su fışkırmış ve Eyüp Peygamberin yarasını temizlemiş ve o da sağlığına geri kavuşmuş. Hikaye bittikten sonra öğretmen çocukları Harran’a götürmüş. Harran’dan çok sayıda bilim ve ilim insanları çıkmış. Bunlara örnek olarak; Cabir Bin Hayyam, Sabit Bin Kurra,, El Battani vb. gibi. Daha sonra Cennet Camii’ne ve Birecik adında bir ilçeye gidilmiş. Birecik kelaynak kuşları ile tanınan bir ilçedir. Bu kuşlar göçmen kuşlardır. Kelaynakların nesli tükenmek üzeredir. Bu nedenle bu kuşlara göç yasağı konulmuştur. Birecik de ziyaret edildikten sonra Şanlı Urfa gezisi sona ermiş ve herkes uçağa doğru gitmiş ve gezi çok güzel ve eğlenceli bir şekilde bitmiş.

Doktor Ox’un Deneyi Kitabı İle İlgili Test Soruları

 Doktor Ox’un Deneyi Kitabı İle İlgili Test Soruları


 

1.Kitabımızda geçen  Kikandon şehrinin nüfusu ne kadardır?

A) İki bin  üç yüz  doksan üç

B)İki bin beş elli altı

C) İki bin iki yüz dört

D) İki bin yedi yüzü kırk iki

 

2.Kikandon şehri en çok hangi alanda üretim yapmaktadır? 

 

A) Buğday şekeri ve kakao

B) Kahve ve kabartma tozu

C) Pudra şekeri ve krem şanti

D) Karbonat ve vanilin

 

3. Kikandon şehri ne ile yönetilmekteydi?

A) Monarşi

B) Oligarşi

C) Teokrasi

D) Cumhuriyet

 

4. Aşağıdakilerden hangi Kikandon şehrinde yaşayan insanların özelliklerinden biri değildir?

 

A) Kavrama ve harekete geçme konusunda fazla ağırlardır.

B) Akıllı kimselerdir.

C) Misafirperver insanlardır.

D) Giyim, kuşamlarına dikkat etmeyen, temizliği sevmeyen kimselerdir.

 

5.Kikandon şehrinin belediye başkanı kaç yaşlarındaydı?

A) 50

B) 60

C) 65

D) 70

 

6. Belediye başkanının kızının  adı nedir?

A) Suzanna

B) Suzel

C) Anna

D) Maria

 

7. Kikandon şehrinde yaşayan insanlar ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?

 

A) Barışçıl insanlardır.

B) Soğukkanlı insanlardır.

C) Bu şehirde karar almak ve karar vermek çok uzun bir süreçtir.

D) Bu şehrin insanları küfür ederek mutlu olur.

 

 

8. Aşağıdakilerden hangisi bir bilim insanı olan Doktor Ox’un özelliklerinden biri değildir?

 

A) Coşkulu

B)Sıcakkanlı

C) Hiçbir şey düşünmez

D)Kıpır kıpır biridir.

 


9. Doktor Ox’n  yardımcısının adı nedir?

 

A)Charles

B)Stephane

C) Ygene

D)Elroy

 

 

10. Kikandon şehrinde tiyatro haftada kaç kez açılırdı?

A)1

B) 2

C) 3

D) 4

 

 

11. Kikandon şehrinde bir hafta sürmesi planlanan  opera  topu topu kaç dakika sürmüştü?

 

A) 12

B) 16

C) 18

D) 22

 

12) Kikandon şehrindeki insanların  bir anda hızlı kararlar alması, evliliklerin ve boşanmaların çabuk olması, insanların bir barışıp bir küsmesi ve daha birçok olay kısa sürede olup bitiyordu. Bunun sebebi neydi?

 

A. Doktor Ox’un şehre hidrojen katmadan  yoğun miktarda saf oksijen vermesi

B. Doktor Ox’un yardımcısının insanlarda çeşitli etkilere neden olan  bir içecek ica yapması ve insanların da bunu içmesi

C. İnsanlara büyü yapan bir kişinin şehre gelmesi

D. Belediye başkanının  Doktor Ox ile işbirliği yapıp insanları yok etmek istemesi

 

 

13. Aşağıdakilerden hangisi ideal insanın özelliklerinden biri değildir?

A) Şiddetin her türlüsünün can yaktığını bilir.

B) Doğrunun, iyinin ve güzelin ne olduğunu sormak

C) Eğitimle bilinçli insanlar olmak

D) Dogmatik düşüncelere sahip insan olmak

 

14. Doktor Ox’un deneyi adlı kitabın yazarı kimdir?

 

A) Jules Verne

B) Voltaire

C) Balzac

D) Emile Zola

 

15. Kikandon şehrinde yaşayan insanların nabzı normal zamanlarda  dakikada kaç atıyordu?

A) Dakikada elli

B) Dakikada otuz

C) Dakikada altmış

D) Dakikada yetmiş

1.a   2 c   3. A    4. D   5.a   6.b   7.d  8. C  9. C   10. A  11. C  12.  A   13. D   14. A   15. a

Irkçılık İle İlgili Özlü Sözler Bulunuz ve Bunları Defterinize Yazarak Sınıfta Arkadaşlarınızla Konuşunuz.

 Irkçılık İle İlgili Özlü Sözler Bulunuz ve Bunları Defterinize Yazarak Sınıfta Arkadaşlarınızla Konuşunuz.


Irkçılık; Kendi ırkını öteki ırklardan üstün sayma ve siyasal tutumunu buna dayandırma eğilimidir. Son derece korkunç ve bir tehlikeli  olan ırkçılık insanların arasını böler ve insanı insana kırdırır.  Dünyada herkes, her canlı değerlidir ve biriciktir. Kimsenin kimseye en ufak bir üstünlüğü dahi yoktur. Üstünlük olsa olsa bilgide olur, çalışmada olur, emek etmede olur. Irkçılık yaparak başka insanları aşağılayan kimse insan kabiliyetine hiçbir zaman ulaşamaz. İnsanları birbirine bağlayan şey sevgidir, hoşgörüdür, birbirini tamamladır, dünyayı birlikte güzel hale getirmek ve birlikte güzel işler yapmaktır.


 Allah katında da ırkçılığın kötü bir şey olduğu şu ayetle dile getirilmiştir:


“Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Hem de sizi şubeler ve kabilelere ayırdık ki, birbirinizi tanıyasınız. Şüphesiz ki, Allah katında en şerefliniz, takvaca en ileride olanınızdır." (Hucurât Sûresi, 13)


Irkçılık ile ilgili hadisi şerif de vardır: “Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki, Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a; beyazın siyaha, siyahın beyaza takva dışında bir üstünlüğü yoktur...” (İbn Hanbel, 5/411)


Irkçılık yapan insanlar aşağılık psikolojisi içinde olanlar, kendini ve başka insanları sevmeyen zavallı kimselerdir. Her insana değer vermek gerekir ve her insanın tek olduğu unutulmamalıdır. Irkçılığa hiçbir zaman hoşgörü ile bakmamalıyız. Irkçılığı reddetmeli ve ırkçılığa hayır demeliyiz.

 

 Irkçılık ile ilgili özdeyişler şunlardır:


* "Bütün savaşlar iç savaştır çünkü bütün insanlar kardeştir. Her kişi, insan ırkına, doğduğu ülkeye olan borcundan sonsuz daha fazla borçludur." Francois Fenelon.


* "Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve onların yerini, milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk ayrıcalığı gözetmeyen yeni bir uyum ve işbirliği çağı alacaktır." Mustafa Kemal Atatürk


"Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik Ancak bu arada çok basit bir sanatı unuttuk; kardeş olarak yaşamayı..." Martin Luther King

 

“Kendimi sadece bir insan olarak görüyorum. Irkçılık, çocukluk hastalığıdır. İnsanlığın kızamığıdır.”  Albert Einstein


"Irkçılık cahilin sığınağıdır. Bölmek ve yok etmek ister. Özgürlüğün düşmanıdır ve kafaya kafaya çarpışıp yok edilmeyi hak eder."


“Irkçılık yapan, ırkçılık için savaşan ve ırkçılık uğrunda ölen bizden değildir.” Hadis-i Şerif


“"Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır."



“Benim uğruna savaşacak bir ülkem yok; benim ülkem dünya ve dünya vatandaşıyım.” Eugene V. Debs.


“Irkçılık, en başta, zengin olanın siyah işçiye daha az vererek kârını artırması için kullandığı bir silahtır.” Angela Davis

 

 

 "Ne ırkçılık, ne de din eskisi gibi işlememeye başladı. Dünya'yı tek bir organizma olarak gören yeni bir bilinç gelişti ve bu bilinç fark etti ki, savaş içindeki her organizma kendi kendini yok eder." Carl Sagan

 

“Bir parkta üzerinde “Yalnızca beyazlar içindir!” yazılı bir bankta otururken, kendi kendime ırkçılığa karşı olduğumu anımsatmanın faydası yoktur. İdeoloji deyim yerindeyse, kafamda değil oturduğum banktadır.” Terry Eagleton

 

Irkçılık bir insanın diğerine karşı en büyük tehdidir. Minimum sebeple maksimum nefret…” Abraham J. Heschel.


“Ya insan ırkının hiçbir üyesinin gerçek hakkı yoktur, ya da aynı haklara sahiptir.” Marquis de Condorcet.


“Çocuklar ırk ve din bilmezler, insan ayrımı yapmazlar, ölçütleri sevgidir. Nefreti büyüklerden öğrenirler.” Florence Nightingale.


"İnsanlardaki ırkçılığı uyandırmak için savaş davullarını çalan bir liderden uzak durun. Çünkü şüphesiz ırkçılık iki ucu keskin bir kılıç. Hem insana deli cesareti verir, hem de aklı daraltır. Ve savaş davullarının sesi azaldığı zaman ve kan nefretle kaynadığı zaman ve akıl kapandığı zaman, lider vatandaşlarının haklarını kısıtlamak ihtiyacı duymaz. Çünkü korkuyla vurulan ve milliyetçilikle körleşen vatandaşlar büyük bir memnuniyetle haklarını lidere teslim ederler. Bunu nasıl mı biliyorum? Biliyorum, çünkü bunu yaptım. Ve ben Sezarım! Sezar".


“Malcolm X, İslam aleminde herhangi bir ırkçı duygunun bulunmayışını nükteli bir şekilde “renk körlüğü” olarak tanımlar. Müslümanlar rengi değil, insanı görürler.” Aliya  İzzetbegoviç.

 

“Yaşama Uğraşı, Dans Etmekten Çok Güreşmeye Benzer.” ( Marcus Aurelius) Sözü İle İlgili Kompozisyon Örneği Hazırlayınız.

 “Yaşama Uğraşı, Dans Etmekten Çok Güreşmeye Benzer.” ( Marcus Aurelius) Sözü İle İlgili Kompozisyon Örneği Hazırlayınız. 

 

Yaşamak, belirli bir işi yapmak ve o işten zevk alarak kazandığın para ile kendine faydalı olmak, sorumluluk sahibi olduğun ailene bakabilmek, mutlu olmak, sağlıklı olmak, hoşlandığın kimselerle vakit geçirmek, kendini geliştirmek vb. her  insanın isteklerindendir aslında. Hepimiz dünyanın düzenine ayak uydurmak için hayatı öyle ya da böyle sürdürmeye devam ediyoruz. 



Kimileri bu hayatın dışında kalıp boş durarak, kendini geliştirmeyerek hayata devam ederken, kimileri hırsla, kibirle, bencillikle hayatını sürdürürken kimileri de hayatın tadını çıkarmak için, hayattan haz almak için hem çalışıp hem de mutlu olmanın peşinde olurlar. Amaçları kibir, hırs, ya da bencillik değildir böyle insanların. Onlar hem hayattan zevk almayı bilir hem de hayatı paylaşmayı, dayanışmayı, sevgiyi, merhameti öğrenir ve karşısında kişi kişiye bu hareketi ile model olur. 


İnsan yeri geldiği zaman hata yapar, yeri geldiği zaman mükemmel işler başarır, yeri geldiği zaman da pasif kalabilir. Yaşama uğraşı, dan etmekten çok güreşmeye benzer sözü ile anlatılmak istenen, İnsanın yaşamın tadını bilmemesi, sürekli hayattan bir şeyler istemesi ve bir türlü gözünün doymaması ile ilgili bir sözdür. İnsanoğlu doymaz. Ne kadar kazanırsa kazansın hep daha fazlasını ister ve bunu isterken de hayatla, başkaları ile yarışma halindedir. Yeri geldiği zaman çatışmaya girer, yeri geldiği zaman öfkeli, içini mal hırsı kaplamış kişiye dönüşebilir. Oysa bu kadar hayatı ciddiye almaya gerek yoktur bence. İnsan hayatla dans etmeyi öğrenmelidir. Hayatla dans etmek demek hayatla bütünleşmek demektir bence. Başarılı da olabiliriz, yeri geldiği zaman başarısız da olabiliriz. Bizden çok akıllı ve zeki insanlar da vardır ve bunu da kabul etmek gerekir. Her şeyi her zaman çok iyi yapamayız. 


Önemli olan kendimizi kabul etmemiz, eksik ve olumlu yanlarımızı bilip ona hayata devam edebilmemizdir. Düştüğümüz anlar olacaktır, kazandığımız anlar olacaktır. Kayıplarımız olacak, acılarımız ve ayrılıklarımız olacaktır. Onun için hayatı koşulsuz yaşamayı kabul etmeliyiz. Başımıza ne gelirse gelsin yine de hayattan umudumuz kesmemeliyiz, hayatın içine kendimizi katmalıyız ve insan olduğumuz için, duygu ve akıl sahibi olduğumuz için hayatın kıymetini bilerek, hayatla iç içe olarak ömrümüzü devam ettirmeye çalışmalıyız. 


Hayat ile dans ettiğimiz zaman aslında her şeyin o kadar da kafaya takılmayacak kadar önemsiz olduğunu görürüz. Çok fazla yormamak gerek kendini, sevmek gerekir yaşamı ve bağlanmak gerekir hayata tutku ile.

 

Baba İle İlgili Atasözleri, Deyimler ve Anlamları

 Baba İle İlgili Atasözleri, Deyimler ve Anlamları

 

Baba eder, oğul öder:   (Baba koruk yer, oğlunun dişi kamaşır): Babanın yaptığı hataların bedelini çocuklar öder. Baba olan kişinin düşünceli ve işlerinde de hesaplı olması gerekir. Çocuklar için babaları elinden gelen fedakarlıkları yapmalı ve onların gelecekte rahat bir yaşam sürmesi için de zamanında çalışmalı ve onlara faydalı şeyler bırakılmalıdır.

 

Babası oğluna bir bağ bağışlamış, oğul babaya bir çıngıl vermemiş: Babalar çocukları için her şeyi yaparlar ve onlara karşı hiçbir şeylerini esirgemezler. Çocuklar da büyüyüp baba olduğu zaman kendi çocuklarına elinden gelen her türlü fedakarlığı yaparlar. Bizlere bu kadar fazla emeği geçen babalarımıza da gerekli olan hizmeti yapmalıyız ve biz de onlardan hiçbir şeyimizi esirgememeliyiz.

 

Baba vergisi görümlük, koca vergisi doyumluk:  Babanın kızı için verdiği şeyler geçici, eşin ise verdiği şeyler kalıcıdır. Buradan çıkarılacak yorum ise şudur: Evlenmiş olan kızlar eşine ve evine bağlı olmalı, mutluluğu baba evi ya da başka bşr yerde aramamalıdır. Bu durum tabi ki erkekler için de geçerli olan bir şeydir.

 

Baba borcu evlada düşer:  Babanın tüm varlığı çocuklarına kalır ama babanın borcu varsa o borcu da ödemek çocuklarına düşer. Atalarımızın, babalarımızın parasını alıyorsak, malına mülküne sahip çıkıyorsak onların borçlarını da eksikliklerini de kapatmak biz evlatlarına düşer.

 

Bağ babadan, zeytin dededen kalır: Zeytin hemen olmayan, geç yetişen bir meyve ağacıdır. Onun için de zeytin ağacı da insana ancak dedelerinden kalır. Burada çıkarılacak yorum ise şudur: Yatırımlarımızda sabırsız davranmamalıyız, kendimizden sonra gelecek olan kuşakları da  düşünüp gereken emeği vermeliyiz.

 

Babasından mal kalan, merteği içinden bitmiş sanır: Babadan kalan mirası yiyen kimseler  ellerindeki paranın, zenginliğin hiç bitmeyeceğini sanırlar.Oysa yıllar öncebin bir emekle kazanılan o paralar kolay kazanılmamıştır dedelerimiz tarafından. Onun için bizlere kalan mirası hemen yememeliyiz ve dikkatli harcama yapmalıyız.







Baba ile ilgili deyim ve anlamları:

 

Babanın canı için: Hayatını kaybetmiş babanın hayrı için kullanılan bir deyimdir.

 

Baba değil, tırabzan babası:  Çocuklarına faydası olmayan babalar için kullanılan bir deyimdir.

 

Babasının oğlu: Tüm özellikleri ile babasına benzeyen çocuklar için kullanılan deyimdir.



Babasının hayrına mı?: Bir menfaat beklemeden mi?

 

Babana rahmet:  Söylediğin söze, yaptığın işe katılıyorum, seni onaylıyorum anlamında kullanılan bir

deyimdir.

 

Babamın adı Hıdır, elimden gelen budur:  Ancak bu kadarını yapabilirim anlamında kullanılan bir deyimdir.

 

Babaları tutmak: Sinir krizi içine girip bağırmak içinde kullanılan bir deyimdir. Öfkelenmek anlamındadır.


Baba hindi gibi kabarmak: Çok sinirlenmek.

 

Baba adam:  Ağırbaşlı, temiz yürekli, iyiliksever ve olgun kimseler için kullanılan bir deyimdir.


 Baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana:  Babadan kalan mal çabuk biter. Evladın kendinin de çalışıp hayatını idame ettirmesi gerekir. Sorumlu bir evlat baba malına güvenmez ve çalışmasına devam eder.


Savaşa Hayır Konulu Özlü Sözleri Araştırınız ve Bu Sözleri Defterinize Yazarak Okulda Arkadaşlarınızla Tartışınız.

 Savaşa Hayır Konulu Özlü Sözleri Araştırınız ve Bu Sözleri Defterinize Yazarak Okulda Arkadaşlarınızla Tartışınız.

 

Savaşa hayır demeliyiz. Çünkü savaş demek yıkım demek, yok etmek demek, anasız kalan öksüzler, babasız kalan yetimler demektir. Savaşın olduğu yerde ölüm olacaktır, doğadaki hayvanlar büyük zarar görecektir ve doğa çok büyük zararlara uğrayacaktır. Açlık, sefalet ve korku olacaktır. Savaşın her türlüsüne dur demeliyiz ve savaşa hayır seslerini her yerde duyurmalıyız.

 

Savaşa hayır ile ilgili sözler:

“Savaş, hiledir, hileden ibarettir.” Hz. Muhammed.

 

“İnsan savaş gibi inanmadığı bir şey için acı çekeceğine, barış gibi inandığı bir dava uğruna ölse daha iyi değil mi.” Albert Einstein

 

“Savaşı sonlandırmazsak, o bizi sonlandıracak.” Herbert George Wells.

 

“Dünyaya bir daha gelsem; ne kadar tank, tüfek ve silah varsa hepsini eritip saz, cümbüş ve zurna yapacağım.” Aram Tigran

 

“Savaş, ne işe yarar? Kesinlikle hiçbir işe.” Edwin Star

 

“Ben atomu insanlığa hizmet etmek için buldum. Onlar bomba yapıp birbirlerini yok ettiler. “Albert Einstein

 



“Savaş; korku ve sefaletten başka bir şey veremez. Yakar, yıkar, öldürür, yok eder.” Nazım Hikmet

 

“Savaş; yüreklilik değil, korkaklıktır.” Bertrand Russell.

 

“Tüm savaşlar iç savaştır, çünkü tüm insanlar kardeştir.” François Fénelon

 

“Kötü bir barış, savaştan daha iyidir.” Gaius Cornelius Tacitus.

 

“Niçin hep birlikte barış ve uyum içinde yaşamayalım? Hepimiz aynı yıldızlara bakıyoruz, aynı gezegenin üzerindeki yol arkadaşlarıyız ve aynı gökyüzünün altında yaşıyoruz.” Auinus Aurelius Simachus

 

“Bütün savaşları dövüşemeyecek kadar korkak olan bu yüzden de kendileri adına dövüşmek için dünyanın gençlerini cepheye süren hırsızlar çıkarır.” Emma Goldman.

Savaşın İnsana, İnsanlığa, Doğaya Zararları Konulu Kompozisyon Yazınız.

 Savaşın İnsana, İnsanlığa, Doğaya Zararları Konulu Kompozisyon Yazınız.

 

Savaş, insan adına, insanlık adına utanç bir verici bir durumdur. Zorunlu olmadıkça savaş cinayetten başka bir şey değildir. Bir ülkenin toprak bütünlüğünü bozmak isteyen, o ülkede yaşayan insanlara, hayvanlara ve doğaya zarar vermek isteyenler, kısacası savaşı isteyenler insani değerlere sahip olmayan, insanca yaşamayı istemeyen kimselerdir.   Savaş olduğu zaman mutluluk , huzur ve  düzen olmayacaktır aksine savaş kaos ortamını daha da artıracak, insanı, insana düşman edecek, ülkeyi ülkeye düşman edecek ve insani duyguların yerini  kibir ve hırs duyguları alacaktır. 


Savaş olduğu zaman çok sayıda insan yaşamını kaybeder, çeşitli canlılar yaşamını kaybeder. Açlık, susuzluk baş gösterir. Salgın hastalıklar başlar.  Savaşı yaşamış bir kimse savaşın yıkıcı etkilerini ömrü boyunca zihninden atamaz. Ufak bir ses ya da  patlamada savaş olacağı korkusu ile yaşar insanlar . Bu durum da çok acı bir o kadar da ağır bir vaka olarak kayda geçer. İnsan hakları adına hiçbir şey kalmaz ve savaştan sonra sadece elde kalan utanç tablosu olur, pişmanlıklar olur fakat iş işten geçmiş olur. 





İnsanları evlerinden, barklarından etmek, korkuya dayalı bir düzen kurmak , işgal edilen ülkedeki bebeklerin, çocukların durumunu düşünmeden canice hareket etmek, yaşlıları düşünmeden zalimce davranmak ve nice canların yok olmasına sebep olmak büyük bir felakettir. 


Savaşta sadece ölüm yoktur aynı zamanda endişe vardır, göz yaşı vardır, kan vardır.  Acı kayıplar vardır. Düzen bozma vardır, yok etme, yerle bir etme vardır. Küçücük körpe bir kuzuyu ana babasından ayırma vardır, evleri , iş yerlerini, alışveriş merkezlerini yok edip kullanılan silah ve bomlara ile doğaya büyük darbe vurmak vardır. Doğayı yok etmek vardır.

 


Doğa öyle büyük zarar görür ki bunun sonucunda zararı gören de yine insanoğlunun kendisi olur. Ekolojik açıdan değerli yerler, ormanlar, tarım arazileri büyük zarar görür. Toprağa karışına zehirli kimyasal atıklar, silahlar, mermiler toprağın zehir almasına neden olur ve toprak da kirlenmiş olur, hava kirlenir, su kirlenir ve kısacası doğa mahvolur.  Savaşın her hali ile insanlık dışı bir eylem, merhametsizlik, empati kurma yoksunluğu  ve  zalimlik olduğunu unutmamalıyız. Çocuklar ağlamasın, çocuklar acı çekmesin ve çocuklar korku ile hayatlarını, çocukluğunu geçirmesin diye hep birlikte savaşa hayır diyoruz ve savaşmaya çalışanları da şiddetle kınıyoruz.

 

Anne İle İlgili Atasözleri, Deyimler ve Anlamları

 Anne  İle İlgili Atasözleri, Deyimler  ve Anlamları

 

·         *Ana hakkı ödenmez:  Bizim dünyaya gelmemizi sağlayan, bizi büyüten ve her anımızda yanımızda olan analarımızın kıymetini bilmeliyiz. Biz onlara ne yaparsak yapalım ana hakkı asla ödenmez.

·          

·         * Ana evladını atmış, yar başında tutmuş:  Anneler evlatlarına kızsa da , onlara asla kıyamazlar. Çünkü ana sevgisi  çocuklara verilmiş en büyük hediyedir.

·          

·         * Anamızı rüşvet ile  işret ağlatır:  Toplumları yıkan şeyler rüşvet ve  aşırı eğlenceli alışkanlıklardır. Buradaki atasözünde verilmek istenen mesaj ise  içkili toplantılara , rüşvetin olduğu yerlere girilip çıkılmaması gerektiğidir.

·          

·         *Ana gibi yâr , Bağdat gibi diyar olmaz:  Anneler evlatlarının en yakın koruyucusu ve en yakın dostudur. Bağdat da şehirlerin en güzelidir. Burada verilmek istenen mesaj ise insanlar içerisinde hiç kimse anamız kadar olamaz. Bizi en çok seven kişiler annelerimizdir.

·          

·          Ananın bastığı yavru incinmez:  Anneler çocuklarına öfkelenseler bile onlara zarar vermez ve onları incitmekten kaçınırlar. Onların kötülüğü için kızmazlar.  Yapacakları da Yaptıkları bir yanlıştan  onları döndürmek için bazen kızabilirler.

·          

·         Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al:  İyi annelerin kendileri gibi de iyi kızları olur mesajı verilmiştir.


·          Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar: Bizim için en ciğerden üzülecek olan kişiler canım analarımızdır.


·         Ananın ilki olmaktansa dağda tilki olmak yeğdir:  İlk çocuklar ailede en çok sorumluluk alanlar oldukları için  zorlanabilirler.  İşte bunun olmaması için de aile içinde görevler paylaştırılmalı ve tek kişinin üstüne yığılmamalıdır.

·          



·       

Anne ile ilgili deyimler ve anlamları:

 

Ana ata sofrasında büyümemiş: Eğitilmemiş, görgü görmemiş anlamında kullanılan bir deyimdir.

 

Anasını ağlatmak: Çok sıkıntı çektirmek

 

Anan güzel mi?: Nereden bol bolluk, hayırdır. Yağma yok!

 

Anasından doğduğuna pişman: Tembel ve hayata isteksiz olan kimseler için kullandığımız deyimimizdir.

 

Analar ne doğururmuş? Yetenekli inşalar için kullanılır.

 

Ana baba bir:  Öz kardeşler için kullanılır.

 

Anası sarımsak, babası soğan: Görgüsüz bir  ailenin çocuğu için kullanılan bir deyimdir.

 

Anamın eğirdiği, babamın dokuduğu: Eskiden olduğu gibi anlamına gelen birdeyimdir.

 

Ana bir, baba yarı: Üvey kardeş

 

Anasının gözü: Çok kurnazlar içi kullanılan birdeyimdir.

 

Anasını satayım:  Önemi  yok ne olursa olsun.

 

Anamın ak sütü gibi helal olsun: Gönül rızasıyla vermek

 

Anadan doğma: Ya da anadan üryan denilir. Yani çırılçıplak anlamında.

 

Anam beni bir daha mı doğuracak:  Kafama göre, gönlümce yaşamak

 

Anasının kızı: Kişiliği annesine benzeyen kızlar için kullanılan deyimdir.

 

Anasının ipliğini pazarda satmış:  Serseri, anasına iyiliği dokunmayan evlatlar için kullanılır.

 

Anasından emdiği süt burnundan gelmek: Bir iş yaparken çok sıkıntılar çekmek

 

Anası kadir gecesi doğurmuş: Şansı yaver giden kimseler için kullanılır. Kısacası  çok şanslı demek.

 

Analık eliyle vermek:  Yeteri kadar vermemek

 

Ana hâli olmak: Hamile olmak anlamında kullanılan deyimdir.

 

Anasının nikâhını istemek: Satacağı  herhangi bir nesne için ederinden daha fazlasını istemek

 

Anasından doğmuşa dönmek:  Hastalık veya sıkıntılardan kurtulmak

 

Anan yahşi, baban yahşi: Birine, bir işi razı etmek için söylenen güzel söz, övgüdür. Yahşi: güzel demektir.

 

Mehmet Akif Ersoy’a İçinizden Gelen Duyguları İfade Eden Bir Mektup Örneği Yazınız.

 Mehmet Akif Ersoy’a İçinizden Gelen Duyguları İfade Eden Bir Mektup Örneği Yazınız.

 

Sabah kalktım, kahvaltımı yaptım. Annem beni okula gönderdikten sonra  işlerine devam etmiştir muhtemelen. Ben bugün okuldaysam ve sana bu mektubumu özgür bir Türkiye Cumhuriyeti  topraklarında yazıyorsam ne mutlu bana sevgili Mehmet Akif.  Bu mektubu yazma  özgürlüğü de sizin gibi kahraman vatan evlatlarının sayesinde nasip olmuştur bana. Kolay mı yıkılmakta  olan, yok olmakta olan vatanımda yeniden güller bitmesi, yeniden ağaçların tomurcuğa durması.  Yeşillendi işte her yer. Bahar geliyor memleketime artık. Baharın gelmesi demek mutluluk demek, heyecan demek. İşte biz bu mutlulukları sizin gibi insanların sayesinde yaşıyoruz yıllardır. 


Sizler olmasaydınız, sizin gibi kıymetli vatansever insanlar olmasaydı bahar gelir miydi hiç ülkeme? Şu anda sana olan duygularımızı dile getiren bir mektup yazın dedi öğretmenimiz. Sana olan duygularım çok güzel,  sana olan minnettarım çok be üstadım! İnsanın inandığı yolda gitmesi, inandığı manevi değerler üzerine çalışması, vatansever olması, milliyetçi olması, içinde iman gücü olması ne güzel bir şeydir. Sen her şeyden önce bir inanç adamıydın bizim için. Dava adamıydın Mehmet Akif. Dava adamı olmak, inandığı yolda sonuna kadar mücadele etmek, istikrarı elden bırakmamak da senin gibi milli marş şairine yakışan bir durum olsa gerek.  




Mücadelende çok çileler çektin, çok yoruldun, yeri geldi kırıldın, üzüldün ama yine de vatanına olan sevgin, vatanına olan  bağlılığın bir nebze de azalmadı. Çünkü sen vatanını canından bile çok seven büyük bir insan oldun her zaman. Her şeyden önce insan olmaya önem verdin. İyi insan, iman gücü ile kalbi dolu olan insan, vatanı uğrunda her an canını vermeye hazır olan bir kahraman oldun. Çok çalıştın, geceler boyunca uyumadın ve nice güzel eserler bıraktın bu topraklarda. Hangi eserini okusam bilmiyorum ki. 


Mesela beni etkileyen eserlerinden birinin dörtlüğünde şunlar yazıyordu. “Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber. Sana kucağını açmış, duruyor Peygamber. Nasıl bir İslam sevgisidir bu,  İslam’ı nasıl güzel bir anlatıştır ve edebi dile insanın yüreğine nasıl bir dokundurmadır o öyle? Ya da yazdığın o büyük şiirde şunlarla başladın.  Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak…. Ezelden beri özgürlüğümüze düşkün olduğumuzu dile getirmek, hür doğmak, hür yaşamak, zorluklara karşı ayakta iman gücü ile kalabilmek ve daha niceleri. İşte bu dizelerin, bu dörtlüklerin her biri bende sana olan özlemimi artıyor, sana olan sevgimi artıyor Akif’im. 




Sen ki zulümden yana olmayan, zalimi asla sevmeyen büyük adam. Ecdadına sahip çıkan, ecdadına dil uzatana haddini bildiren yiğit adam. Yeri geldiği zaman uysal bir koyun gibi olan, yeri geldiği zaman ise aslan gibi kükreyen koca küheylan. Sen, yazdığın eserlerini, inancına olan bağlılığını hiçbir zaman unutmayacağız. Aynı inançla, aynı vatan sevgisi ile yolumuza devam edeceğimize söz veriyorum üstadım. Seni çok seviyor bu milletin çocukları. Yattığın yer nurla dolsun, kabrin çiçeklerle  dolsun, mekanın cennet olsun. Emanetin emanetimizdir, bu vatan toprakları en kutsalımız, bu vatan  bayrağı, bu vatan  şiiri en özelimizdir ve asla bu vatan geçilemeyecektir Akif’im.