Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kırgızların Sosyal Yaşantıları Ve Dil Özellikleri Hakkında Araştırma Yapınız.


Kırgızların Sosyal Yaşantıları Ve Dil Özellikleri Hakkında Araştırma Yapınız.

Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’tir. Dağlık ve  engebeli bir yapıya sahip olan ülkedir. Kırgızların en önemli geçim kaynağı tarımdır fakat tarıma ayrılan toprakların oranı azdır. Sığır, koyun ve keçi besiciliği yapılır. Geçimlerini tarım ve hayvancılıktan sağlarlar. Kırgızların kültürü göçebe yaşam tarzı şeklindedir.

Göçebe yaşamın etkilerini yaşamlarının her alanında görebiliriz. Keçeden yapılmış göçebe çadırları vardır. Bu çadırlarda yaşarlar. Ailede erkek çocuk varsa bu çocuk büyüyüp evlenince kendi çadırını kurar ve yaşamını o çadırda idame ettirir. Milli şapkaları vardır. Bu şapkaya kalpak denilir. Kalpak genel olarak   kırsal kesimde daha çok  kullanılmaktadır. Bu şapka her mevsim kullanılabilir. Kırgızistanlıların  çalgısı vardır. Bu çalgının adı komuzdur. Komuz çalgısı üç tellidir ve el ile çalınmaktadır . Düğünlerde, bayramlarda, özel törenlerde komuz adındaki çalgı çalınır. Ayrıca   göçebe oyunları da vardır. Bu oyunlara örnek verecek olursak; kök börü, dokuz taş, kız  yakalama, oğlak kaçırma, at güreşi vb. gibi oyunları vardır. Kırgız Türkleri geleneklerine çok bağlıdır ve güçlü bir gelenekleri vardır. Milletine bağlı olan halk sevgi, saygı, sadakat gibi değerlere de çok önem verir. Aile yapılarına, akrabalık ilişkilerine çok önem verirler.  Çok önemli destanları vardır. Bunun adı ise Manas Destanıdır.


Kırgızların resmi dili Kırgızca ve Rusça’dır. Kırgızca Altay dillerinin içinde gruplanan Türk dillerinin Kıpçak  sınıfına ait bir dil olma özelliğini gösterir. Kırgız alfabesi 36 harften oluşur. Bu harflerin 22’si ünsüz harfler, 8’i ise ünlü harflerdir. 2 tanesi inceltme harfi, 4 tanesi ünlü ve ünsüz birleşimini ifade eden harflerden oluşur.

Türk Kültüründe Misafirin Önemini Ve Misafirliğin Sosyal Hayattaki Yerini Belirten Konuşmanızı Arkadaşlarınıza Sununuz.


Türk Kültüründe Misafirin  Önemini Ve  Misafirliğin  Sosyal Hayattaki  Yerini Belirten Konuşmanızı Arkadaşlarınıza Sununuz.

Misafirperverliğin  kültürümüzde çok ayrı bir önemi vardır. Bizi başka milletlerden farklı kılan en önemli yanımız da milletçe misafirperver oluşumuzdur. Misafir demek evin bereketi demektir.  Misafire hizmet etmek, misafir gelmeden çeşitli hazırlıklar yapmak ve misafirleri en  iyi şekilde ağırlamak çok güzel ve erdemli bir davranıştır.

Kimi misafirler günübirlik olarak gelir, kimileri ise birkaç gün kalır. Bunun için  ev hanımları günler öncesinden hazırlıklara başlar. Evini tertemiz yapar ki gelen misafir temiz bir yerde otursun, temiz yiyecekler yesin ev sahibinden memnun kalsın. Daha sonra misafir için ev terliği,  el işlemeli havlular konulur ve misafirin rahat etmesi , ev sahibi elinden gelen her türlü fedakarlığı yapar. Her ne kadar misafir ağırlamak zorlu bir süreç de olsa insan ilişkilerine olumlu yönde etkisi vardır. Çünkü gelen misafirle konuşmak, dertleşmek kişiyi rahatlatır ve kişinin daha  da sosyal kimse olmasını sağlar. Gelen misafirlerin ev sahibine yaptığı hizmetler için teşekkür etmesi,  ona değer vermesi de ev sahibini  çok mutlu eder. Bunun için misafirlere her zaman önem vermeliyiz. 

Bir araya gelen yakınlar gündemden, dünyada olan  olaylardan, haberlerden konuşarak  iletişim daha da güçlü hale gelir ve aynı  zamanda bilgi alışverişi de olur.  Misafirperverliğin olması da kültürümüzü daha çok zenginleştirir ve gelecek kuşaklar da misafirperver olur ve millet olarak başka milletlere de güzel örnek oluruz.

“Misafir on kısmetle gelir; birini yer, dokuzunu bırakır.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon

“Misafir on kısmetle gelir; birini yer, dokuzunu bırakır.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon

Misafir ağırlamak, misafire hürmet göstermek vb. kavramlar Türk milleti için son derece önemlidir. Bizim insanımız misafiri çok sever ve misafir ağırlamaktan da onur duyar.

İnançlarımız gereği başkalarına verdikçe Allah’ın da bizlere daha çok vereceğini biliriz. Bu atasözünde de büyüklerimiz Allah’ın gönderdiği misafirlerle birlikte o eve bolluk ve bereket de gönderdiğini, misafirin bu bereketin ancak onda birini yiyebileceğini anlatmak istemiştir. Yani misafir gelince evdekileri yiyip içip gidecek gibi bir düşünceye kapılmamak gerekir. “Tanrı misafiri” diye bir ifade vardır. Yani tanrı misafiri Allah tarafından gönderilen miafir demektir. İşte bu yüzden bizler Allah tarafından gelen birisine iyi bir muamelede bulunduğumuz zaman Allah katındaki değerimizin artacağına inanırız. Biz misafire ikramda bulundukça Allah’ın  da evimizin bolluk ve bereketini artıracağına inanırız.

Maalesef günümüzde birçok güzel adetimiz unutulmaya başladığı gibi misafirliklere bakış da değişti. Çalışan insanlar hafta içi çalıştığı için hafta sonu da yine hafta içi çalıştığı ve dinlenmesi gerektiğini düşündüğü için pek de misafir istemiyor. Hal böyle olunca da ilişkiler eskisi gibi samimi olmuyor. Bu durum da yardımlaşma ve dayanışmanın azalmasına neden oluyor. Yeni nesiller olarak bizlere düşen bu güzel geleneklerimizin unutulmaması için mücadele etmektir.





Aile Ve Huzur İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Aile Ve Huzur İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

Anne, baba ve çocuklardan oluşan aileye çekirdek aile denir. Babaanne, dedenin olduğu aileler ise geniş ailedir.  Aile bir toplumun temel  taşıdır.  Güzel ahlakın verildiği, eğitimin ilk olarak verildiği yer ailedir.  Eğitimli ve ahlaklı çocukların yetişmesi geleceğimizi daha da   güçlü kılar ve yarınlarımız daha  güneşli olur. 

Huzur denince akla ise aile gelir. Çünkü insanın  huzuru bulacağı yer ailesidir.  Huzurun var olması için de aile bireylerinin birbirine saygılı olması gerekir. Aile içinde sevgi, saygı, hoşgörü gibi temel değerler olduğu zaman o ailede huzurun olmaması gibi bir şey düşünülemez. Anne ve baba birbirine karşı  nazik olmalı, asla  kaba davranışlarda bulunmamalıdır. Baba işten yorgun argın geldiği zaman evde sıcacık yemeği yapılmalıdır. Evin hanımı eşini güler yüzle karşılamalı ve ona  karşı anlayışlı ve sevecen olmalıdır. Çocuklar okuldan geldiği zaman sıcacık bir aile sofrası kurulmuş olmalıdır. Aile bireyleri birlikte çeşitli etkinlikler yapmalıdır. Zor zamanlarında yardımlaşarak ve dayanışma içinde hareket ederek  iş birliği yapmalı ve zorlukların üstesinden gelmelidir .

Huzurun olmadığı, güvenin, sevgi ve saygının olmadığı aileler çabuk yıkılır ve kolay kolay da toparlanamaz. Sevgi ve saygının olmadığı bir ailede yetişen çocuk da mutlu olmaz ve ileriki yaşamında da zorluklar çeker. Bunun için ailede önce huzur olmalı. Aile bireyleri çocuklarına güzel örnek olmalı, sevgi ve saygı her daim var olmalıdır.

Çocuk Sevgisi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Çocuk Sevgisi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

Masumiyetin, doğallığın, olduğu gibi görünmenin en  önemli göstergeleri, en canlı varlıklarıdır çocuklarımız.  Çocuklar bu dünyanın   renkli çiçekleri,   sevgi  yumakları ve geleceğin ise sağlam temelleridir. Çocuk sevgisi herkesin içinde olması gereken bir sevgidir. Sevgiye, ilgiye ihtiyaç duyan, oyunlar oynayarak mutlu olan ve hiç kimseye kötülüğü dokunmayan kimselerdir çocuklar. Keşke  herkes çocuk ruhlu olsa, keşke  herkeste çocuk saflığı olsa o zaman dünyada ne savaş olur ne de kargaşa. 

Çocuklar bu dünyanın neşesi, sevinci, mutluluk kaynağıdır. Çocuklar olmadan, içimizde çocuk sevgisi olmadan hayat ne kadar anlamlı olurdu düşünemiyorum bile. Çünkü bu hayatı güzelleştiren, bu hayata anlam katan kişiler bizim en değerlilerimiz çocuklarımız, kuzularımızdır. Onları her zaman çok sevmeliyiz. Hiçbir çocuğun üzülmemesi için herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli ve çocuklar  asla sevgisiz ve ilgisiz büyütülmelidir. Her çocuk çocukluğunu yaşayarak büyümelidir.  Onların sevgisi olmadan yaşam da  olmaz. Onlar varsa yaşamın anlamı ve yaşamın sevinci var.

Tüm çocuklar benim için çok değerlidir  ve her biri benim için hazinedir, zenginliktir, değerdir, kültürümüz emanet edeceğim  varlıklardır. Onları çok ama çok sevmeliyiz ve onları geleceğin sevgili, saygılı insanlarına dönüştürmeliyiz.

Erken Kalkmanın İnsan Ve Toplum Açısından Faydaları Nelerdir?

Erken Kalkmanın İnsan Ve Toplum  Açısından Faydaları Nelerdir?

İşlerimizi zamanında yapmak için, sağlıklı olmak ve daha zinde olmak için  her zaman erken kalkmalıyız. Erken kalkan insan kendini daha iyi ve daha mutlu hisseder. Sabahın ilk ışıkları uyanmak, güneşi görmek içimizi aydınlatır. Erken kalkan kimse kendini daha iyi hissettiği için daha güçlü olur ve işlerini de daha iyi yapar. İşlerini iyi yapan insan da hem kendisine hem de içinde yaşadığı topluma faydalı olur. İnsan akşam erkenden yatıp sabah erken kalkarsa kendini daha güçlü hisseder ve gün içinde de çalıştığı işten daha çok verim alır.







Sabah kalkan kimseler,  tembellik etmez ve devamlı çalışarak içinde yaşadığı topluma, hatta dünyaya faydalı bir insan olur. Erken kalkan insan önünde koca bir gün olduğu için işlerini telaşla yapmaz. Kaygılı olmaz. Plan ve program doğrultusunda hareket ederek işlerini zamanında bitirmiş olur.  Erken kalkan insan aynı zamanda güneş ışığından da daha fazla faydalanır ve elektrik tasarrufu da sağlanmış olur. Bundan  toplum olarak hepimiz kazançlı çıkarız. Erken kalkan kişinin odaklanma gücü artar, sabah sağlıklı bir kahvaltı eder,  egzersiz edecek zamanı olur. Kısacası erken kalkan yol alır. Daha çok ilime ve bilime önem vermek için, uygar bir ülke olmak için çok çalışmalıyız  ve sabahın erken saatlerinde işe başlayarak  günümüzü güzel geçirmeliyiz. Erken kalkan insan sakin bir ortamda çalıştığı için başarılır ve içinde yaşadığı topluma da büyük katkılar sağlar. Büyük insanların çoğu da balarılarının sırrını her gün aynı saatte ve sabah erken kalkmalarına borçlu olduğunu söyler.

Çalışarak, erken kalkarak kimseye muhtaç olmayız. Böyle olunca da  alan el değil,  veren el oluruz ve toplum olarak daha başarılı ve daha çalışkan kimseler haline geliriz. İşte tüm bunlardan dolayı, vücut sağlığımız için ve gün içinde de daha dengeli olmak için erken yatmalı, erken kalkmalıyız. 

“Kaşağı” metninin ana fikrinden yola çıkarak bir hikaye yazınız. Hikayenize uygun bir başlık koyunuz


“Kaşağı” metninin ana fikrinden yola çıkarak bir hikaye yazınız. Hikayenize uygun bir başlık koyunuz

Keşke Söyleseydim

8. sınıfa giden Ahmet ve Ali çok iyi arkadaştırlar. Hem ilkokuldan beri sürekli sıra arkadaşı olmuşlardır hem de okul dışındaki zamanlarda sürekli birbirleri ile vakit geçirmektedirler. Çoğu zaman da evleri uzakta olduğu için getirdikleri yiyecekleri öğle arası birlikte sınıfta yemektedirler.

Yine öğle arası iki kafadar yemeklerini yerken Ahmet arkadaşını eğlendirmek için tahtanın önünde taklitler yapmaktadır. Ahmet taklit yaptıkça Ali gülmekte, Ali güldükçe Ahmet daha da coşmakta zaman zaman sıraların üstüne çıkıp, zaman zaman da etrafta koşuşturmaktadır. Tam coşkulu bir biçimde taklit yaparken Ahmet masadan zıpladı ve havaya kaldırdığı kolu tavanda asılı lambalara çarptı. Lambalar gürültülü bir şekilde yere düştü ve her tarafa dağıldı. Okul müdürü ve müdür yardımcısı koşarak sınıfa çıktılar ve manzarayı görünce haniniz yaptı bunu diye sordular. Çok korkan Ahmet bir anda,  Ali yaptı deyiverdi. Ali arkadaşının bu davranışına anlam veremese de yine de yalan söylüyor diyemedi. Müdür ve müdür yardımcısı Ali’yi alıp sınıftan çıktılar. Bir hafta sonra okul yönetiminin kararı ile Ali’ye okul değiştirme cezası verildi. Ali Ahmet’e neden böyle yaptığını hiç sormadı ama o günden sonra da bir kez olsun Ahmet ile konuşmadı.

Ahmet her gün Ali’yi mahallede görüyor ama yanına yaklaşamıyordu. Bu durum günden güne onun için dayanılmaz bir hal aldı. Bir gün özür diledi ama Ali’nin yüzüne bakarak küçümser bir gülüş fırlatması yaşadığı ıstırabı daha da şiddetlendirdi.

Sevgi Sözcüğünün Size Çağrıştırdığı Kavramları Yazınız. Bu Kavramlardan Birini Seçerek Bilgilendirici Bir Metin Yazınız.

Sevgi Sözcüğünün Size Çağrıştırdığı Kavramları Yazınız. Bu Kavramlardan Birini Seçerek Bilgilendirici Bir Metin Yazınız.

Sevgi Sözcüğünün Çağrıştırdığı Kavramlar: ilgi, saygı, emek, huzur, mutluluk, güven

Güven, yanında bulunduğumuz insan ya da insanlardan her hangi bir tehlikeye uğramayacağımızdan emin olmaktır. Sevginin olmazsa olmaz özelliklerinden birisidir güven. Çünkü hiçbir insan kendisine zarar vereceğini düşündüğü birisini sevemez.

Güven duygusu fiziksel manada zarar görmemenin ötesinde manevi anlamda da zarar görmemeyi ifade eder. İnsanlar sevdiği insanlardan kandırma, tehdit gibi olumsuz davranışlar görmeyi istemez. Birkaç kez bize yalan söyleyen birisine olan güvenimiz zaman içerisinde azalmaya başlar ve güvenimiz azaldıkça da sevgimizi kaybetmeye başlarız. Güven belki de sevginin temelini oluşturur. Küçük çocukların anne babalarının dışında birisinin yanında uzun süre kalamamasının sebebi büyük ihtimalle güven duygusu ile ilgilidir. Çünkü çocuk anne ve babası dışında kimseye güvenemez.

Sevgi ilgidir, sevgi emektir, sevgi mutluluktur ama belki de en fazla sevgi güvendir. Güven yoksa ilgi de yok, huzur da yok, mutluluk da yok çünkü. Bu sebeple sevdiğimiz insanların güvenini kaybedecek davranışlarda kesinlikle bulunmayalım.


Aklını Kiraya Vermek İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

Aklını Kiraya Vermek İle  İlgili Kompozisyon Yazınız.

Aklını kiraya vermek demek kişinin kendi aklını kullanmaması ve kararlarını hep başkalarına aldırtmasıdır. Yani kişi kendi yaşamını kendi yürütemez. Hep başkasının aklı ile hareket eder. Kendi kişiliğini, karakterini, düşüncelerini ortaya koymaz.  Aklını kiraya verdiği kişi kullanır ve kararları da hep o kişi verir. Hal böyle olunca kişinin benliği de olmaz. 

Kendisi yerine başkası karar verdiği için başkasının yaptığı yanlışlar kendi hayatına olumsuz yönde etki eder. Böyle olunca da bu olumsuzluklara o kişi katlanmak zorunda kalır. İşte tüm bunların olmaması için aklımızı kiraya vermemeliyiz. Kendi aklımızı kendimiz kullanmalıyız ve kimseye aşırı şekilde bağlı olmamalıyız. Elbette danışacağımız şeyler olunca eşe, dosta danışmalıyız fakat tamamen bağlılık asla olmamalıdır. Yoksa kendi kişiliğimiz olmaz ve tıpkı yeni doğmuş bebekler gibi oluruz. Bunun için Allah’ın size verdiği aklı siz kendiniz kullanın ve kendi düşüncelerinizle hareket edin. Böyle olursa daha mutlu olursunuz.

Yaptığınız yanlışlar ve doğrular kendi seçiminiz olur ve kimseyi suçlamamış olursunuz. Yeter ki akıllı olalım ve kendi aklımızı başkalarına kurban etmeyelim, kendimize yazık etmeyelim.

Herkes İnsanlığı Değiştirmeyi Düşünür Ama Kimse Kendini Değiştirmeyi Düşünmez’’ Sözü İle İlgili Giriş Gelişme Ve Sonuçtan Oluşan Kompozisyon Yazınız.

Herkes İnsanlığı Değiştirmeyi Düşünür Ama Kimse Kendini Değiştirmeyi Düşünmez’’ Sözü İle İlgili Giriş Gelişme Ve Sonuçtan Oluşan Kompozisyon Yazınız.

İnsanlığı değiştirmenin ilk yolu kişinin kendisini değiştirmesinden geçer. Kendine çeki düzen vermeyen, eğitime önem vermeyen, söyledikleri sadece lafta kalan insanlar insanlığı değiştiremezler. İnsanlığın değişmesi için hepimizin olumlu yönde değişmeye ve ilerlemeye ihtiyacı vardır.  İnsanlar böyle yaparsa insanlık değişir.

Örneğin çevre kirliliği günümüzün önemli sorunlarından biridir. Herkes çevreyi kirletmeyelim, temiz tutalım der fakat kimi insanlar yolda yürürken yediği yiyeceğin kabuğunu orada gören kimse yoksa yola atar. Böyle olunca da kişi kendisi ile çelişmiş olur ve tutarlı davranmamış olur.  Çevre temizliğine gerçekten önem vermeliyiz ve kimsenin olmadığı yerlerde de çevreyi temiz tutmalıyız. Sadece gösteriş amacı ile birilerinin yanında çevreyi temiz tutuyor gibi görünmemeliyiz.  İşte böyle olursa değişim faydalı olur ve insanlar da faydalı olur.

Ayrıca bu sözle anlatılmak istenen diğer bir şey şudur: Kişi kendini geliştirmeli, başkalarını yargılamak yerine, başkalarını kötülemek yerine önce kendine bakmalıdır.  Kendi eksiklerinin farkında olmalı ve başkalarını eleştirmeyi bırakmalıdır. Herkes böyle düşündüğü zaman insanlık değişir.

‘’Sevelim, Sevilelim Bu Dünya Kimseye Kalmaz’’ Sözünden Hareketle Nasıl Bir Dünyada Yaşamak İsterdiniz?


‘’Sevelim, Sevilelim Bu Dünya Kimseye Kalmaz’’ Sözünden Hareketle Nasıl Bir Dünyada Yaşamak İsterdiniz? Bu Konuyla İlgili Kompozisyon Yazınız.

Sevmek, sevilmek, değer görmek, hoşgörülü olmak insanın istediği değerlerdir. Çünkü her insan değerlidir ve biriciktir.  Bu dünya gelip geçici olduğu için şiddetten, kötülükten, kıskançlıktan,  merhametsizlikten kişiye fayda gelmez, tam aksine zarar gelir. Şu gelip geçici dünyada sevgiyle yaşamalı, birbirimize karşı saygılı olmalıyız. 

Nasıl bir dünyada yaşamak isterdim sorusuna ise şöyle bir cevap verebilirim: Savaşların olmadığı, insanların, hayvanların ölmediği,  barışın, hoşgörünün olduğu bir dünyada yaşamak isterdim. Herkesin birbirini sevdiği, herkesin temiz bir çevre oluşturduğu bir dünyada yaşamak isterdim. Karanlık günlerin bittiği, aydınlık günlerin yaşandığı, insanlığın yaşadığı bir dünyada yaşamayı çok isterdim. İnsanların güvenilir ve dürüst olduğu, yalan dolanın olmadığı,  insan emeğinin sömürülmediği, adaletin olduğu, insan haklarının tam anlamıyla yaşatıldığı ve yaşandığı bir dünyada yaşamak, ömür geçirmek isterdim. Kıyaslamanın olmadığı, ön yargıların yıkıldığı, sevginin her yeri çiçek gibi kapladığı, tertemiz ve yemyeşil bir dünyada yaşamak isterdim. Kanın, gözyaşının, yaralanmaların, trafik kazalarının olmadığı bir dünyada yaşamak isterdim.  Dünyanın kimseye kalmayacağını düşünerek hareket edilen ve bunun için de dünyayı güzelleştirecek iyi insanların olduğu ve onların hiç hastalanmadığı bir dünyada yaşamak isterdim.  

Çocukların annesiz ve babasız kalmadığı, boşanmaların olmadığı, her çocuğun mutlu ve çocukluğunu yaşayabileceği bir dünyada yaşamak isterdim.

Okul Heyecanı İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Okul Heyecanı İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

Okulların açılması ile öğrencileri bir heyecan sardı. Uzun bir tatilin ardından tekrar okula gitmek, okul bahçesinde arkadaşlarla oynamak, öğretmenleri görmek ve selamlaşmak öğrenciler için çok değerlidir. Ben de öğrenci olduğum için okulların açılmasına iki gün kala çok heyecanlandım ve mutlu oldum. Arkadaşlarıma kavuşmak, öğretmenlerime kavuşmak, okuluma kavuşmak beni çok mutlu etti.

Bu yıl beşinci sınıfa geçtim ve yeni bir dönem beni bekliyor.  Okulumda bu yıl derslerime daha çok çalışacağım ve daha başarılı olmak için emek harcayacağım. Arkadaşlarımla güzel vakitler geçireceğim ve onlara hep iyi davranacağım. Onları hiç üzmeyeceğim. Öğretmenlerime her zaman saygılı olmaya devam edeceğim. Okul çok güzel bir yer. Okul olmasaydı şu an evde çok sıkılıyor olacaktım. Okul olduğu zaman daha mutlu oluyorum ve daha çok sosyal bir kimse oluyorum. Okul için gerekli olan kırtasiye malzemelerini aldım ve artık derslerin başlamasını sabırsızlıkla bekliyorum. Okulda çok şey öğreneceğim. Daha fazla araştıracağım ve öğretmenlerime bu yıl daha çok soru soracağım. Öğretmenlerimden öğrendiğim bilgileri de günlük yaşamımda uygulayacağım.

Okulda olmak  çok güzel bir duygu. Okul çok güzel ve eğlenceli bir yer. Okulum olduğu için, arkadaşlarıma ve öğretmenlerime kavuştuğum için çok mutluyum ve çok heyecanlıyım.

‘’Tarihten İbret Almayan, Tarihe İbret Olur.’’ Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


‘’Tarihten İbret Almayan, Tarihe İbret Olur.’’ Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

Bir toplumun geçmişi hakkında en iyi bilgi almak isteniyorsa mutlaka tarih bilgisine sahip olunmalıdır. Tarih bir toplumun geçmişi, anıları ve yaşadığı olayları bize aktarır. Tarihimize baktığımızda zaferler ve yenilgiler vardır.  

Zaferlerin nasıl kazanıldığını öğrenmek istiyorsak, yenilgilerin nasıl olduğunu öğrenmek istiyorsak çeşitli konularda araştırma yapmalıyız ve bunların nedenlerini ve sonuçlarını ortaya koymalıyız. Geçmişte yapılan hatalardan ders çıkarmalıyız ve yapılan yanlışların tekrarlanmaması için daha çok çalışmalıyız, bilinçli olmalıyız ve daha çok araştırmalar yapmalıyız. Geçmişte yaşananlardan ders çıkarmadığımız takdirde aynı hatalara yine düşeriz ve bu defa daha büyük hüsranla karşılaşabiliriz. Bunun için tarihimizi iyi bilmeliyiz.   Tarihten ibret alınmalıdır ve aynı hatalara düşülmemelidir. Yoksa düştüğümüz hataların içinde kayboluruz ve biz tarihe ibret oluruz.

“Tarih tekerrürden ibarettir.” diye bir söz var. Yani kişiler, devletler değişir ama yenilgiler ve zaferlerin nedenleri hep aynıdır. İşte bu sebeple tarihimizi iyi öğrenmeliyiz ki geleceğimizi güvenle inşa edebilelim.

Ağaçlar ve insanlar arasında duygusal bir bağ olabilir mi?


Ağaçlar ve insanlar arasında duygusal bir bağ olabilir mi?

Ağaçlar ve insanlar arasında duygusal bir bağ vardır. Mesela küçük bir çocukken babanızın elinizden tutum bir ırmak kenarına götürdüğü ve orada diktiğiniz bir fidan hayatınız boyunca o muhteşem anı size hatırlatır. O ağaç büyüdükçe babanızla aranızdaki bağı hatırlarsınız. O ağaç sizin için zaman içerisinde ailenizin bir bireyi gibi değerli olur.

“Şeker Portakalı” kitabını okuyanlar bilir. Zeze ile yeni evlerinin bahçesindeki portakal fidanı arasında da böyle bir bağ oluşmuştur. Kısacası insanlar ve ağaçlar arasında çok kuvvetli duygusal bağlar olabilmektedir.

Ayrıca hayatımızın her anında ağaç bizlerle beraberdir. Oksijeni ile bize hayat veren, gölgesi ile bizi rahatlatan evimizdeki birçok eşyanın yapıldığı malzeme olan ağaç ile aramızda elbette ki duygusal bağ vardır. Her şeyden önemlisi sevdiklerimize duygularımızı anlattığımız, özlemlerimizin, hayallerimizin yazıldığı kağıtlar da ağaçtan değil midir?

Nasıl Bir Ülkede Yaşamak İstersiniz?


Nasıl Bir Ülkede Yaşamak İstersiniz?

Her çocuğun iç dünyası farklıdır fakat her çocuk çok güzel bir dünyada yaşamak ister. Ormanların olduğu,  ağaçların kesilmediği, orman yangınlarının yaşanmadığı bir ülkede yaşamak isterim. İnsana değer verilen,  ön yargının olmadığı,  iyiliklerin yüze vurulmadığı bir dünyada olmayı çok isterdim.  Ailemin her zaman yanımda olmasını, arkadaşlarımın da ailesinin her zaman yanlarında olmayı çok isterim. Savaşların olmadığı bir dünya isterim.

Savaşlar olduğu zaman bebekler, çocuklar ve yaşlılar savunmasız kalıyor. En çok zararı da onlar görüyor. Savaşlarda annelerin, babaların ölmemesini isterim. Barışın daim olduğu, insanlığın ve sevginin tüm dünyaya yayıldığı bir yerde yaşamak isterim. Yalanın olmadığı,   güvenilir bir ülkede, güvenilir insanlar ile yaşamayı çok isterim.  Zengin fakir ayrımının yapılmadığı, güçlü güçsüz ayrımının yapılmadığı bir ülkede yaşamayı çok isterdim.  Hiç kimsenin ailesinden uzak kalmadığı bir dünyada doya doya çocukluğumu yaşamak isterdim. Çocuklara daha çok eğlence yerlerinin olduğu, doğal alanların olduğu yerlerde yaşamak isterdim.  Eğitimin, tarımın, ticaretin,  ekonominin çok ilerlediği bir ülkede yaşamak isterim. İnsanların bilinçli olduğu, çevre temizliğine önem verilen bir ülkede yaşamak isterdim. Yaşadığım ülkede herkesin eğitimli olmasını isterdim. Böylece yaşadığım ülke dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri haline gelirdi. Ekonomik koşulların iyi olduğu bir ülkede yaşamak isterdim.

Hiç kimsenin işsiz kalmadığı, herkesin işi olduğu, herkesin mutlu ve huzurlu olduğu bir ülkede yaşamak isterdim.  Barışın, kardeşliğin, dayanışmanın ve yardımlaşmanın olduğu insanlar ile iç içe olmayı isterdim ve ülkem için çok çalışırdım.

Aşağıdaki Afişleri İnceleyerek Türkçenin Toplumsal Birlik Oluşturmadaki Rolü Üzerine Bir Kompozisyon Yazınız.

Aşağıdaki Afişleri İnceleyerek Türkçenin Toplumsal Birlik Oluşturmadaki Rolü Üzerine Bir Kompozisyon Yazınız.

Afişlerde Türkçenin önemi ile ilgili yazılan yazılar şunlardır:
* Birliğimiz Türkçe ile, dirliğimiz Türkçe ile
* Dilini koruyan ülkesini korur.

Ana Dilim

Türkçe bizim için en önemli dildir. Çünkü ana dilimiz Türkçedir.  Dilimiz bizi biz yapan, bizi başka toplumlardan ayıran en önemli unsurlardan biridir. Türkçe bizim milli benliğimiz, ata yadigarımız, geçmişimiz, kültürümüz, kısacası her şeyimizdir. İnsanın kendi lisanı çok önemlidir. Türkçe bizi bir araya getiren,  bizim birbirimizi daha iyi anlamamızı sağlayan ana dilimiz,  değerli lisanımızdır. Nasıl ki her milletin kendi ana dili o millet için önemli ise Türk dili de Türk milleti için son derece muazzam ve değerlidir. Bunun için Türkçeyi yabancı dillerin etkisinden korumalıyız ve Türkçe kelimeleri kullanmalıyız.

Türkçenin toplumsal birlik ve beraberlik oluşturmadaki rolü ise şudur:   Tarihimizi, gelenek ve göreneklerimizi, örf ve adetlerimizi, kültürümüzü bu dil sayesinde öğrendik. Atalarımız da bu dili kullandı ve bu ana dili bize miras bıraktı. Türkçe varsa Türk Milleti vardır.  Dilini bilmediğimiz yabancı bir ülkede yaşıyor olsaydık çok zorluklar çekerdik. Çünkü anlamını bilmediğimiz dilin olduğu bir ülkede yaşamak bize acı verirdi ve bu durumda üzülürdük. Oysa kendi ülkemizde bizi anlayan, dinleyen, insanlar var. Çünkü onların da ana dili Türkçe ve onlar da bizim gibi. Bizi birleştiren ve bütünleştiren dil Türkçe. Onun için dilimizi yozlaştırmamalıyız. Açtığımız iş yerlerine, mağazalara, dükkanlara vb. yabancı isimler koymamalıyız.

Benliğimizi yitirmemeliyiz. Kendimiz olmalıyız. Bayramlarda, düğünlerde, törenlerde, eğlencelerde Türkçe konuşarak mutlu oluruz, bir ve beraber oluruz.  Başka milletlerin esiri olmamak için bu dile sahip çıkmalıyız.

15 Temmuz Gecesi İle İlgili Gazete, Dergi Ve İnternet Sitelerinden Araştırma Yapınız. Araştırma Sonuçlarını Sınıfa Getiriniz.


15 Temmuz Gecesi İle İlgili Gazete, Dergi Ve İnternet Sitelerinden Araştırma Yapınız. Araştırma Sonuçlarını Sınıfa Getiriniz.

Ülkemiz 15 Temmuz 2016 yılında en karanlık ve en kötü günlerinden birini yaşamıştır. FETÖ ‘nün adamları ülkemize hain darbe girişiminde bulunmuşlardır. Milli iradeyi yok etmek isteyen bu örgüt o akşam halkın üzerine silah doğrultmuştur. Genel Kurmay’dan silah sesleri gelmiş,   Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar darbeciler tarafından rehin alınmıştır. O gece İstanbul Boğaziçi Köprüsü, darbeciler tarafından trafiğe kapatılmıştır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Hande Fırat’ın telefonuna görüntülü bağlandı ve halkı sokağa çağırdı.

Demokrasinin, halkın egemenliğinin ön plana çıktığı bir geceydi. Halk sokağa döküldü ve demokrasiye sahip çıktı. Bu vatanın sahipsiz olmadığı, bu vatanın her zaman birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olduğu tüm dünyaya kanıtlandı. Dünya milletimizin ne kadar güçlü ve azimli bir ülke olduğunu gördü.  Herkes bu günde bir oldu ve vatana sahip çıkıldı. Her kesimden insanımız vatan yolunda, kurtuluş yolunda mücadele verdi. Bu mücadelelerde çok sayıda polisimiz şehit oldu.   Niğdeli vatan evladı olan Astsubay  Ömer  Halisdemir bu gecede çok kutsal bir görev yaptı ve darbeciler ile savaştı  fakat  darbeciler tarafından şehit edildi. Birçok  insanımız bu gecede hayatını kaybetti ve vatan sevdası için ölüme yürüyerek gittiler. Gazi Meclis bombalandı, halkın üstüne bombalar yağdırıldı fakat halk yine de pes etmedi.

Tankların altına yatan kadınlarımız, erkeklerimiz birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket ederek bu  güzel vatana sahip çıktılar. Demokrasi kazandı, milli egemenlik kazandı, Cumhuriyet kazandı. Yüce Allah ülkemize bir daha böyle acılı ve kanlı günler yaşatmasın. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! Yaşasın Türk Milleti!

Barış İçinde Yaşamak Konulu Olay Yazısı


Barış İçinde Yaşamak Konulu Olay Yazısı

Olay: Aynı mahallede yaşayan Türk, Afgan ve Suriyeli çocukların dostluğu
Kişiler: Ahmet, Rashid, Amir
Yer: İstanbul’da bir mahalle
Zaman: Yaz tatili

Üç Kafadar

Ahmet, Rashid ve Amir İstanbul’un kenar mahallelerinde yaşayan üç kafadardır. Ahmet Anadolu’nun bir şehrinden yıllar önce İstanbul’a taşınan bir ailenin çocuğu, Rashid ve Amir ise ülkelerindeki savaştan kaçarak ülkemize sığınan ailelerin çocuklarıdır. Ahmet bu iki arkadaşı mahallelerine ilk geldiğinde ilk önceleri onları hiç sevmemiş ve sürekli dışlamıştır. Ancak okullarında öğretmenlerinin ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan çocukların yaşadığı sıkıntıları onlara anlatmasının ardından yaptığı hatayı anlamış ve onlara karşı haksızlık ettiğini düşünmüştür.

Vakit ilerledikçe bu üç arkadaş birbirlerini daha iyi tanımış ve anlamaya başlamıştır. Aralarındaki sürtüşmeler zamanla bitmiş ve artık hem okulda hem de okul dışı zamanlarında sürekli birbirleri ile vakit geçiren üç kafadar haline gelmişlerdir. Ahmet onlara ülkemizi tanıtırken onlarda kendi ülkelerinde yaşadıklarını Ahmet’e anlatmışlardır. Böylece üç arkadaş arasında başlayan dostluk ailelerin de birbirlerini tanıması ve dostluk kurmasına kadar genişlemiştir.

Üç küçük kafadar hem kendileri hem de yaşadıkları mahalledeki huzur ve barışa ne kadar büyük bir katkı sağladıklarının farkına varmasalar bile neşe ve huzur içerisinde dostluklarını sürdürmüşler.

Susuzluğa Dayanamayan Canlıları Kurtarmak İçin Neler Yapmak Gerekir?


Susuzluğa Dayanamayan Canlıları Kurtarmak İçin Neler Yapmak Gerekir?

Su insanoğlunun olduğu kadar tüm canlıların da yaşamını sürdürebilmesi için en gerekli en temel besin maddesidir. Suyun olmadığı bir ortamda hiçbir canlının uzun süre hayatta kalabilmesi mümkün değildir. Bu sebeple tüm canlıların suya gereksinim duyduğunu unutmamalıyız.

Biz insanlar konuşabilme yeteneğimiz sayesinde ihtiyaçlarımızı giderebilmekteyiz. Ancak hayvanlar ve bitkiler dertlerini kimseye anlatamamaktadır. Hele ki sokak hayvanları... Onların ne bir sahiplenebileni ne de şehir ortamında ulaşabileceği su kaynakları var. Bu hayvanlar doğada olsalar belki bir akarsu ya da göl bulup susuzluklarını giderebilirler ancak şehirlerde böyle bir şansları da yok. Biz insanlara düşen görev özellikle sıcak yaz günlerinde onları da düşünmek. Belli noktalara koyacağımız pet şişeleri keserek yapılan su kapları onlar için hayati öneme sahip olacaktır. Bu sayede onların susuzluklarını giderebileceğiz. Bunu yapmak çok da zor değil aslında. Herkesin kendi kapısının önüne bir kap koyması yeterli. Bunun dışında sokak hayvanlarına sahip çıkan derneklere üye olarak onların faaliyetlerine katılabilir ve özellikle yaz aylarında tüm canlıları suya kavuşturmayı amaçlayan projelerde görev alabiliriz.

İnsanoğlu bencil olmamalı ve bu dünyayı paylaştığı diğer canlıların ihtiyaçlarına da kulak vermelidir. Özellikle yaz aylarında kedi, köpek gibi canlılara yardımcı olmalıyız. Susuzluğun ne kadar zor olduğunu anlamalı ve onların susuzluğuna da derman olmalıyız.

Kurban Bayramının Anlam Ve Önemi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Kurban Bayramının Anlam Ve Önemi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

Dini bayramlarımız Ramazan Bayramı ve Kurban  Bayramı  olmak üzere ikiye ayrılır. Ramazan Bayramını geride bırakan müslümanlar yakın zamanda Kurban Bayramını kutlayacaklar.  İslam  dininde kurban kesmek vacip olduğu için, maddi imkanı olan her kişi Yüce Allah için kurban keser. Kesilen kurbanların etinden  ev sahibi bir kısmını kendine ayırmalı, bir kısmını misafirlerine ayırmalı, kalan kısmını ise yoksul olana, kurban kesmeyen komşularına, akrabalarına dağıtmalıdır.

Yardımlaşma, dayanışma ve empati kurma olunca bayram daha anlamlı geçer ve Kurban Bayramının önemi daha da  iyi anlaşılır. Bu günde sabah erkenden bayram namazı kılınır.  Herkes  birbiri ile bayramlaşır , büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpülür.  Kabir ziyareti yapılır ve  kabirdekilere kuran okunulur, dualar edilir.  Küçük çocuklara  harçlık verilerek mutlu edilir. Bayramın ilk günü herkes kurban eti ile uğraşır. Etler pay edilir ve  verilecek yerlere verilir. Bayramın ikinci gününde ziyaretler başlar ve eve gelen misafirlere  kurban etinden ikram edilir. Annelerimiz etin yanına ayrıca yeşil fasülye yemeği, hoşaf, sütlü tatlılar yaprak sarması, ayran,  baklava,  salatalar  vb. yaparak gelen  misafirlere ikram edilir ve misafirler en iyi şekilde ağırlanmaya çalışılır. Küs oanlar barıştırılır ve  insanların arasını düzelten kimse de Allah katında sevaba girer. Uzakta olup da gelemeyenler telefon aracılığı ile  birbirlerinin bayramını kutlarlar. Böylece Kurban Bayramı güzel bir şekilde geçirilmiş olur.

Bayramda yetim ve öksüz çocuklar da gözetilmeli ve hayırsever insanlar o yavrularımıza maddi ve manevi açıdan daha çok destek olmalıdır. Böylece Kurban Bayramı daha da bir önem kazanır ve insanların için daha çok iyi olur ve daha mutlu oluruz.