John Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

 John Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar  Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

1) George ve Lennie’nin dünyada sahip oldukları tek şey nedir?

A) Aralarındaki dostluk ve  kendilerine ait bir araziye sahip olmak

B) Son model telefona sahip olmak

C) Bir gemi satın alabilmek

D) İyi bir araba satın alabilmek

 

2)Korkunç bir güce sahip olan kişi kimdir?

A) George

B) Lennie

C) Slim

D) Curley

 

3) Başı sürekli derde giren kişi kimdir?

A) Lennie

B) Candy

C) Curly

D) George

 

4) Lennie’nin en çok neye zaafı vardır?

A) Araba

B) At

C) Tüylü ve yumuşak şeyleri okşama

D) Sert ve soğuk maddelere dokunma

 


5) George ve Lennie'nin olanı nedir?

A) Evlenip çocuk sahibi olmak

B)  Çiftlikte çalışan yaşlı adamın parasını almak

C) Uzak yerlere gidip bir daha Kaliforniya’ya dönmemek

D) İyi bir asker olmak

 

6) Lennie samanlıkta ne ile oynamaktadır?

A) Kedi

B) İnek

C) Köpek

D) Horoz

 

7) Lennie neyi severken öldürür?

A) Fare ve köpek

B) Köpek ve inek

C) İnek ve horoz

D) Kuş ve  koyun

 

8) Curley’in eşini öldüren Lennie nereye saklanmıştır?

A) Önceden kazdıkları bir kuyuya

B) Kapı arkasına

C) Çalılıkların arkası

D)  Evin bodrumu

 

9) Lennie’yi vuran kimdir?

A) George

B) Çiftlik sahibinin oğlu

C) Çiftlik sahibi

D) Polis

 

10) Aşağıdakilerden hangisi George2nin özelliklerinden biri değildir?

A) Ufak tefek bir adamdır.

B) Akıllı bir adamdır.

C) Şişmandır.

D) Arkadaşına çok seven sadık bir dosttur.


 

Cevaplar:

1. a  2. b  3.a  4.d   5.b  6.c  7.a   8.c   9.a   10. c

 

Not: John Steinbeck Fareler ve İnsanlar Burns'un adlı eserini yazarken “İnsanlar ve fareler hiçbir zaman hayallerini gerçekleştiremezler” sözünden yola çıkarak bu eseri kaleme almıştır.

Meslek Seçiminde Maddi Doyum Mu Manevi Doyum Mu Daha Önemlidir Konulu Münazara

 

Meslek Seçiminde Maddi Doyum Mu Manevi Doyum Mu Daha Önemlidir Konulu Münazara


Meslek seçiminin asıl sebebi temel ihtiyaç ve isteklerimizi karşılamak olmaktadır. Fakat bir insanın bu hayatta en çok değer verdiği kavram mutluluktur. O zaman insanın temel ihtiyaç ve isteklerini karşılarken mutlu olması gerekir. Yani sadece yüksek gelirli bir meslek sahibi olmak kişiyi tek başına mutlu yapmaz. Meslek seçiminde manevi doyum daha önemlidir. İnsan yaptığı işten zevk alıyorsa, yaptığı işi iş olarak görmüyorsa zaten manevi olarak doyum alıyordur ve manevi doyum maddi doyumun da artmasını sağlar.  


Mutlu olmadığımız bir işte sadece parası için çalışmak bir yere kadar bizi mutlu eder ve bir zaman sonra sevmediğimiz işten sıkılmaya ve başka arayışlar içine girmeye başlarız. Bunun için meslek seçiminde manevi seçim daha önemlidir. Büyük icatlar gerçekleştiren bilim insanları, muhteşem kitaplar yazan büyük yazarlar çok param olsun, çok zengin olayım diye  hareket etmemişlerdir. 


Merak duygusu, işine olan tutkusu ve işinden aldığı manevi haz o kişileri başarıya ulaştırmıştır. Manevi olarak işine dört elle sarılan kişi büyük başarıla elde eder ve başarıların sonucunda da maddi gelir elde edilir. Bunun için meslek seçiminde manevi doyum daha önemlidir. Manevi doyum zaten kişinin maddi açıdan da iyi olmasını sağlar.

Fıkra Nedir, Fıkra Türünün En Önemli Temsilcileri Kimlerdir?

 

Fıkra Nedir, Fıkra Türünün En Önemli Temsilcileri Kimlerdir?


Fıkra; yazarın gündelik olayları, özel bir görüşe, güzel bir üslupla yazdığı kısa ve günübirlik yazılardır. Fıkralar gazete yazısıdır ve kalıcılığı yoktur .Her konuda fıkra yazılabilir. Fıkra yazarken yazar düşüncelerini ispat etmeye gereksinim duymaz. Fıkralar genelde düşünce ağırlıklıdır. Belgelere, aşırı detay, kanıtlara yer verilmez. Fıkralarda okuyucu ile sohbet ediyormuş gibi hava sezdirilir. Dil doğaldır, günlük deyimlere, yer ye nükteli sözlere yer verilir. Güncel, toplumsal, siyasal sorunlarla ilgili yazılardır.


Fıkra türünün en önemli temsilcileri ise  şunlardır:

Falih Rıfkı Atay: Pazar Konuşmaları, Eski Saat, Bayrak, Akşam, Kurtuluş.

Ahmet Rasim: Cidd-ü Mizah, Muharrir Bu Ya, Şehir Mektupları, Gülüp Ağladıklarım, Eşkâl-i Zaman.

Şevket Rado:  Sözün Gelişi

Oktay Akbal: Dostluk Derken

Orhan Seyfi Orhon:  Kulaktan Kulağa

Tarık Buğra: Gençli Türküsü

Yusuf Ziya Ortaç: Sarı Çizmeli Mehmet Ağa, Ocak, Beşik.


 

Küçük Bir Fıkra Örneği

Doksanlı yaşlara yaklaşmış iki yaşlı kadın sohbet ediyorlarmış.

- "Benim bey bu sıralarda kötü bir alışkanlık edindi. Tırnaklarını yemeye başladı. Ne yaptıysam vazgeçiremedim. Sinirlerimi bozuyor."

Diğer kadın ise cevaben:

- "Haklısın benimki de bir ara başladı ama uyguladığım tedbirlerle tırnak yemesini engelledim." der.

- "Çok iyi! Ne yaptıysan bana da öğret lütfen."

- "Çok basit dişlerini sakladım."

Kul Hakkı Nedir, Kul Hakkı İle Zararlı Alışkanlıklar Arasında Nasıl Bir İlişki Vardır? Belirtiniz.

 

Kul Hakkı Nedir, Kul Hakkı İle Zararlı Alışkanlıklar Arasında Nasıl Bir  İlişki Vardır? Belirtiniz.


İnsan sosyal bir varlık olduğu için toplum içinde yaşar ve gereksinim duyduğu çoğu şeyi de başkaları ile paylaşmak zorundadır. Toplu halde yaşamanın temel amacı; insanın mutluluğu, refahı ve güvenliği olup, birbirimize karşı ilişkilerimizde de uymamız gereken ahlakî ve kanunî kuralları içerir. Bu kurallardan birisi de kul hakkıdır. Kul hakkı; insanın can, mal ve namus gibi dokunulmazlıklarını korumaya yönelik ortaya çıkan bir haktır. 


Hırsızlık yapmak, dedikodu yapmak, yalan söylemek, iftira atmak, borcunu ödememek, küfürlü konuşmak kul hakkına girer. Zararlı alışkanlıklar ise sigara içmek, alkol kullanmak uyuşturucu kullanmak, insanların yüzüne gülüp arkasından konuşmak ve daha birçok zararlı alışkanlık vardır. Örneğin; Sigara içen bir aile bireyi kul hakkına girer. Çünkü aldığı sigara paketi ile çocuklarının rızkını yer. Sigara dumanı ile çevresindekilere zarar verir. Alkol alan kişi ise bilinçli olmadığı için ailesindeki kişilere zarar verebilir, onların canını yakabilir. 


Yani maddi ve manevi olarak kul hakkına girmek olur aslında. Kötü alışkanlıklar sevdiklerimiz ile güzel anlar geçirmemize neden olur ve onların üzülmesine neden olur. Bunun için e olursa olsun kötü alışkanlıklardan uzak durmalıyız ve sevdiğimiz kişilerin değerini bilmeliyiz. Ömrümüzü zararlı alışkanlıklar yolunda heba etmemeliyiz.

El İle İlgili Deyimler ve Anlamları

 

El İle İlgili Deyimler ve Anlamları

 

El ile ilgili çok sayıda atasözleri bulunur. Bu atasözleri şunlardır:

Ellerin dert görmesin:   Allah senden razı olsun, hiçbir sıkıntın olmasın.

Elinle ver, ayağınla ara: Ödünç aldığı şeyi vermekte gecikenler için kullanılan bir deyimdir.

El ermez, güç yetmez: Bir iş karşısındaki güçsüzlüğü anlatmak için kullanılır.

Eli geniş: Geçimi yolunda olan, cömert.

Eli işe yatmak: Becerikli, eli uz olmak.

El açmak: Dilenmek

El bebek gül bebek: Şımarık, naz yapan.

 

El çekmek: Vazgeçmek

El değmemiş: Hiç kullanılmamış

El kaldırmak: Karşı gelmek, el ile vurmaya kalkışmak veya vurmak.

Elden ağza yaşamak: Günlük kazancı ancak günlük gereksinmesini karşılayacak kadar olmak.

Eli para görmek: Eline para geçmek.

Eline eteğine doğru: Temiz, her türlü kötülükten uzak olan.

Elini ayağını öpeyim: Çok yalvarırım, ne olur bağışla.

Eline kalmak: Ondan başka yardımcısı olmamak.

Eline eteğine sarılmak: Çok yalvarmak

 

Elinden iş çıkmamak: Çabuk iş görememek

Elinden tutmak: Yardım etmek

El kadar: Küçücük

Eli boş gelmek: Umulan şeyi getirmeden gelmek.

 

Elde avuçta bir şey kalmamak: Hiç malı, parası kalmamak.

El uzatmak: Bir iş için uzun süre uğraştırmak

El vermek: Yardım etmek

Ele alınmaz: Çok berbat

Ele avuca sığmamak: Söz dinlememek, baskı altına alınamamak.

Ele güne karşı: Herkese karşı

El vurmak: Birini çağırmak için iki elini birbirine vurmak

Elde kalmak: Harcanmayarak, satılmayarak, yitirilmeyerek ya da kullanılmayarak yerinde durmak.

Elden çıkarmak: Bir şeyin sahipliğini başkasına geçirmek, satmak.

Elden almak: Bir malı pazara çıkarılmadan sahibinin elinden satın almak.

Elden düşme: Az kullanılmış ve sahibinin elinden ucuza alınmış (eşya).

 

Elden geçirmek: Noksanlarını ya da bozukluklarını gidermek üzere eliyle kontrol etmek.

Ele alınır: Oldukça iyi, işe yarar.

Ele vermek: Suçlu bir kimseyi haber verip yakalatmak.

Eli ayağı düzgün: Vücutça kusursuz.

Eli bayraklı: Şirret, edepsiz, kavgacı.

Eli ayağı tutmak: Vücut gücü oldukça yerinde olmak.

Eli sopalı: Zorba.

 

Elinden bir sakatlık çıkmak: Kaza yapmak, birine istemeyerek zarar vermek.

Elini kolunu sallaya sallaya gezmek: Pervasızca, kimseden çekinmeden dolaşmak.

Ellerde gezmek: Elden ele dolaşmak.

Ellerim yanıma gelsin: "Allah canımı alsın!" anlamında bir inandırma sözü.

Devlet Okulları Özel Okullardan Daha Yararlı ve Verimlidir Konulu Münazara

 

Devlet Okulları Özel Okullardan Daha Yararlı ve Verimlidir Konulu Münazara


Devlet okulları özel okullardan daha faydalıdır çünkü devlet okullarında öğrenciler arasında kaynaşma, birlik ve beraberlik daha fazladır. Özel okullara gelen öğrenciler arasında bile aşırı zengin ve normal zengin farkı olabilmektedir. Bu da maddi durumu özel okula ancak yeten ile maddi durumu çok iyi olan öğrenci arasında sorunlara neden olmaktadır. Örneğin; Özel okula gelen memur çocuğu ile iş adamının çocuğu arasında farklar görülebilir. İş adamının çocuğu ara tatili İtalya’da geçireceğim,  son model telefonu alacağım, son modeli bilgisayarı alacağım diye maddi durumu daha iyi durumda olmayan arkadaşına gösteriş yapabilir ve diğer çocuk da bu durumda kendini kötü hissedebilir, düşük hissedebilir ve benim neden durumum arkadaşlarım gibi değil diyerek okula daha az istekle gelebilir. 


Özel okullara giden çocukların notları çok iyi olmasa bile öğretmenleri tarafından şişirilebilir. Çünkü özel okula yüklü miktarda para verilir ve bu paranın karşılığı olarak da veliler çocuklarının notlarının iyi olmasını bekler  ve çok iyi olmayan öğrenciler çalışkanmış gibi gösterilebilir. Türkiye’deki devlet okullarının en önemli avantajlarından biri de ücretsiz olmasıdır. Bu, gelir düzeylerine bakılmaksızın tüm ailelerin erişebilmesini sağlar. Ek olarak, devlet okullarının genellikle iyi eğitimli öğretmenleri ve akademik mükemmelliğe odaklanan yüksek kaliteli okulları olduğu düşünülmektedir. Özel okula kimi çocuklar aileleri tarafından zorla gönderilebilir ve çocuklardan çok başarılı olmaları beklenilir ve çocuklar bu durumda kendi baskı altında hissedebilir ve daha başarısız olabilir. Kimi çocuklar gitmek istemediği, halde zorla özel okula gönderilir ve bu da çocuğun gelişimine olumsuz yönde etki edebilir. Bunun için devlet okulları daha verimli ve daha faydalıdır. Devlet okullarında ders saati uzmanlar tarafından belirlenmiştir  özel okullarda ise daha fazla ders görme, daha fazla etkinlik yapma öğrencileri sıkabilir. Bunun için devlet okulları daha özgür, daha eğlencelidir. 


Özel okulların spor ve sanat sanat yönünden daha fazla seçenek sunması kimi öğrencilerin zamanı verimli kullanmamasına ve temel derslerine gerekli çabayı göstermemesine neden olabilir. Ayrıca devlet okuluna giden  bir öğrenci okul çıkışı saatlerde istediği özel bir öğretmenden ders alabilir ve özel okula fazla miktarda para vermesine gerek kalmaz. Tüm bunlardan dolayı  devlet okulları daha verimli, daha faydalıdır. Bir de bir öğrenci gerçek anlamda zeki, öğrenmeye meraklı ve sürekli çalışan biriyse her yerde başarılı olur ve okulun neresi olduğu hiç de fark etmez.

Sevgili Limon Çiçeği Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Sevgili  Limon Çiçeği Kitabında Geçen Özlü Sözler


Ecrin ve Meriç adlı iki mektup arkadaşının  birbirleri ile yazışmaları anlatılır. Küçük yaşta ailesini kaybeden Ecrin hayatın tüm zorluklarını tek başına yüklenmektedir ve bunun için de içine kapanık ve çok sosyal olmayan bir kızdır. Meriç ise dışarıdan bakıldığında daha soğuk görünen ama içeriden bakıldığında öyle olmayan biridir. Kitap okunması gereken güzel bir kitaptır.


Sevgili Limon Çiçeği kitabında geçen özlü sözler şunlardır:

“Okumak basit bir eylem değil, ruha dokunan ve karakterinizi şekillendiren büyük bir güçtür.”

"Kaldırım taşlarının arasından biten çiçekleri düşünün, etrafındaki her şey beton olduğu için onu ezip geçer miydiniz yoksa betonların arasında hayata tutunabildiği için onu takdir mi ederdiniz?"

“Kitaplar mutluluğa açılan kapılardır. Yaşayamadığınız dünyaları tecrübe etmeniz için sunulan imkanlardır. Hiç bilmediğiniz hayatlara uzanan köprülerdir. Kitaplar güçtür, umuttur, ışıktır. Kitaplar ihtiyacınız olan her şeydir ve aşağılamayı, alay edilmeyi hak etmezler.”


“Birini sevdiğinizde ve bir ilişkiye başladığınızda bu sadece sizi ilgilendirmez. Birini sevmek aile kurma isteğini körükler ve aile kurmak da size muhtaç çocuklara sahip olmak demektir. O çocukları bırakıp gitme ihtimalinin her zaman olduğu bir dünyada bu kadar korkusuzca aile kurulmasına hayret ediyorum.”

"Hata yapmak o kadar da korkunç bir şey değil. Onları telafi etmeye çalışmak insanı olgunlaştırır."

"Bazen bir şeyler sadece hayal ettiğimiz için var olabilir. Bu bizi deli yapmaz. Hayalperest yapar."

“Herkes hayatının bir noktasında birileri tarafından incitilmiştir.”


“Haksız bir muameleyle karşılaştığınıza inanıyorsanız cezalandırma yönteminiz muhatabınızı öldürmek değil, ona haksızlığını ispat etmek olmalı.”

"Bazılarının insanları etkilemek için numaralara ihtiyacı olmaz Ecrin. Bazıları sadece kendisi olur ve karşısındaki çoktan büyülenmiştir bile."

Para İle İlgili Atasözleri ve Anlamları

 

Para İle İlgili Atasözleri ve Anlamları


 Para insan için gerekli olan bir araçtır ama her şey değildir. Para için her şey yapılmamalı, onurlu bir duruş sergilenmelidir. Kendi alın terimizle kazandığımız para az bile olsa onunla yaşamımızı devam ettirmeli, kötü yola gidilmemelidir.

 

Para ile ilgili atasözleri şunlardır.

* Parası ucuz olanın kendisi kıymetli olur:  Parasını esirgemeyen, eli açık kişiler herkes tarafından sevilir ve sayılır.

* Para adamı darağacından indirir: Varlık insana her kapıyı açar.

*  Para peşin, kırmızı meşin: Yapılan her işin karşılığı anında ödenmelidir.

*Paranın yüzü sıcaktır: İnsanlara para verilerek daha kolay iş yaptırılır.

* Paranın açamadığı kapı yoktur: Paranın çözemeyeceği sorun yoktur.


* Para adama her şeyi yaptırır:  Varlık insana iyi işler de yaptırır, kötü işler de yaptırır.

Paran varsa cümle âlem kulun, paran yoksa tımarhane yolun: Zengin olana herkes hizmet eder, herkes zengin olanın işini yapar. Fakir olana ise kimse değer vermez ve fakirin işini de yapmazlar. Hatta fakire deli damgası yapıştırırlar.

* Para dediğin el kiri: Para  elde kalmaz, harcanır biter.

* Para para kazanır, koç yiğit bağ beller: Elde biraz para varsa o para ile yeni işler yapıldığında kazanç çoğalır.

*Para iyi bir uşak, kötü bir efendidir: İnsan isterse parayı kendine itaat ve yatırım aracı eder, isterse paranın kulu, kölesi olur ve paranın getireceği zararı yaşayarak ömrünü heba, kişiliğini kaybeder.

* Para isteme benden, buz gibi soğurum senden: Kimi insanlar cimridir, kendisinden para isteyenlerden uzak dururlar.


*Parayla dost bulunmaz: Parası olduğu halde sevilmeyen çok çok insan vardır. Sevgi ve güven para ile elde edilecek değerler değildir.

*Parasını aziz eden, kendisini rezil eder: Kimi insanlar para harcamak yerine sadece biriktirmek yoluna gider. Gerektiği yerde ve ihtiyaçları olduğu halde para harcamadıkları için saygınlığını yitirirler.

*Parasız dellal olmaz: Bir istisna olmadığı sürece kimse parasız iş yapmaz.

* Parayı zapt etmek, deliyi zapt etmekten zordur: Elindeki parayı çar çur etmeyip tutmasını bilmek herkesin yapamayacağı güç bir iştir.

Hayatın Güzel Olduğunu Anlatan Bir Kompozisyon

 

Hayatın Güzel Olduğunu Anlatan Bir Kompozisyon


Hayatta her zaman her şey yolunda gitmese de hayat yine yaşanılmaya değerdir. Çünkü sabah güneşin doğuşunu izlemek, güne sağlıklı bir şekilde nefes alarak başlayabilmek, okula giderken esen rüzgarın yüzüne vurması, yapan yağmurda ıslanmak bunların verdiği his çok ama çok güzeldir. İşte bunun için hayat güzeldir ve yaşamın tadını çıkarmaya bakmalıyız ve mutluluğumuzu ertelememeliyiz. Farklı olmak için değil, mutlu olmak için yaşamalıyız.


 Elimiz, kolumuz tutuyorsa, ailemiz bize sahip çıkıyorsa, okulumuza özgürce gidip gelebiliyorsak, başka bir ülkenin egemenliği altında yaşamıyorsak hayat anlamlıdır ve yaşanılmaya değerdir. Hayatı güzel yaşamak için kendimizi sevmeliyiz, kendimize değer vermeliyiz, özgüvenli olmalıyız. Daha sonra başka insanları da sevmeliyiz ve empati kurma becerisine sahip olmalıyız. Hayvanlara merhametle yaklaşmalıyız. Sevdiğimiz insanlara ara sıra hediyeler alarak onları mutlu etmeliyiz. Onların yüzündeki mutluluğu görmek bile hayatın aslında ne kadar güzel bir şey olduğunu anlayabiliriz. Hayat güzeldir çünkü yemek, içmek, gezmek, çalışmak ve eğlenmek çok güzel  şeylerdir. 


Özellikle de sevdiğin işi yapıyorsan onu iş olarak bile görmezsin ve hayat boyu çalışarak anlamlı bir yaşam geçirmiş olursun. Hayat güzeldir çünkü baharın gelmesini görmek, çiçeklerin açmasını, kelebeklerin uçmasını izlemek harika bir duygudur. Yeri geldiğinde sıcaktan bunalıp soğuğu istemek ya da tam tersinin olması bile bize mutluluk ve heyecan verir. Güvenebildiğimiz bir ailemizin olması, yakın akrabalarımızın ve arkadaşlarımızın olması hayatın güzel olduğunu gösterir. Her zorluğa rağmen dimdik durabilme ve kendi alın terinle ekmeğini kazanmak ve onun verdiği duygu hayatı anlamlı kılar vb.

Fazla Bilinmeyen 10 Atasözü Örneği

 

Fazla Bilinmeyen 10 Atasözü Örneği


1) Ben sözümü pişireyim de ko bana çiğ desinler: Söylenileceklerden çekinilerek davranılmamalı, doğru neyse o yapılmalı, o konuşulmalıdır. Kişi çevreden olumsuz eleştiri alacağım diye doğru bildiği şeylerden vazgeçmemelidir.

 

2) Çengi ölüsü çalgı ile kalkar: Hayatını eğlence ve zevk içinde geçirmiş olan kişi en sıkıntılı günlerinde bile  yaşam tarzından taviz vermez, eğlenceden vazgeçmez. Sürdürülen bu yaşama göre de  hayatları sona erer.

 

3)  Dağdaki tavşanın suyu ocağa vurulmaz: Sonuna ulaşılmamış bir iş başarıyla bitirilmiş gibi davranılmaz. Henüz sahip olunmayan bir şey sanki varmış gibi ileriye dönük planlar yapılamaz.

 

4) Dikili ağacı yok, yaseminden çubuk ister: Haddini bilmeyen, sadece kendini düşünen, çevresine en ufak bir faydası bile olmayan kimse bu zayıf tarafını düşünmeden kendisi için en iyi makamları istemeye kalkar.

 

5) Döngelle oruç tutulmaz: Bir iş yapılırken bütün ayrıntıları düşünülmelidir. Sadece tek bir açıdan bakıp iş yapılmamalıdır.


 

6) El ile ellenmeyen elli yıl durur: Öyle işler vardır ki başkaları ile birlikte olunursa ancak yapılabilir.

 

7)  Eşeğine gücü yetmeyen semerini döver:  Çalışanlarına söz geçiremeyen yönetici işi kendisi yapar.

 

8) Hergeledeki öküzün ciğerine nohut ıslanmaz:  Düzeni olmayan, disiplinsiz ve bilinçsiz bir toplumda yetişen kimselerden hayır gelmez.

 

9)İt iti suvatta bulur: Kötü insanlar birbirlerini kendi gibi olanların toplandığı yerde bulurlar.

 

10) Kutlu gün doğuşundan bellidir: Mutlu sonuç verecek işler daha başlangıçta belli olur.