Yeni Yılda Ülkemizin Gelişmesi İçin Beklentileriniz Ve Yapmanız Gereken İşler Nelerdir? Bu Konu Hakkında Kompozisyon Yazınız.

 Yeni Yılda Ülkemizin Gelişmesi İçin Beklentileriniz Ve Yapmanız Gereken İşler   Nelerdir?  Bu Konu Hakkında Kompozisyon Yazınız.


Yıllar çok çabuk geçip gidiyor. Geçen yıl yaşadığımız anılar sanki bugünmüş gibi geliyor bize. Ömür de böylece hızla akıp gidiyor. Bu yıl da artık bize veda etmek üzere. Yaşadığımız güzel anılar, kötü günler geride kaldı. Yeni bir yıl bekliyor artık bizi.  2022’ye sayılı günler kala içinde bulunduğumuz yıla hoşça kal diyeceğiz. Yeni yıl demek; yeni umutlar, yeni hedefler, yeni hayaller demektir. Ülkemiz, topraklarının her bir köşesi cennet gibi olan ülkemiz bizim en değerli hazinemizdir. Atalarımız ülkemiz için canlarını feda etti. 


Nice kahraman yiğitler, nice fedakar koca yürekli kadın kahramanlarımız ülkemiz için canını feda etti. Onun için de ülkemize sahip çıkmalı ve ülkemizin her alanda gelişmesi için mücadele etmek hepimize düşer. Yeni yılda ülkemin daha iyi yerlere gelmesi için beklentilerimiz ve yapmamız gereken şunlardır. 


Yeni yılda ülkemin ekonomik açıdan daha iyi yerlere gelmesini umuyorum. Devlet büyüklerimizin ülkemiz için  daha çok çalışmasını ve Türk parasının değer kazanmasını istiyorum. Dolar karşısında günden güne eriyen paramızın eski ki değerine kavuşmasını çok isterim. Ülkemin eğitim alanında, ekonomik anlamda, kültürel anlamda daha iyi yerlere gelmesini istiyorum. Yerli üretime daha çok önem verilmesini istiyorum. Ülkemizde doğmuş, büyümüş bilim insanlarının başka ülkelere gitmek yerine kendi ülkelerinde kalıp bizlere destek olmasını istiyorum. Bu zor günlerde ülke olarak birlik, beraberlik ve dayanışmanın daha da güçlenmesini istiyorum.







 Virüsün dünyadan  yok olup gitmesini umuyorum. Sevdiklerimizle birlikte güzel ve güneşli günlerin daim olmasını istiyorum. Siyasetçilerin birbirlerine karşı kaba bir dil kullanmamasını daha kibar olmasını istiyorum. Yerli üretimin ön planda olmasını ve ülkemizin her alanda gelişmek için herkesin taşın altına elini koyması gerektiğine inanıyorum. Bizim yapmamız gereken işler ise şunlardır. Bizler ise öğrenciysek üzerimize düşen görevleri yapmalıyız ve çalışmayı, kitap okumayı ihmal etmemeliyiz. İşimiz ne ise o işte en iyisi olmaya çalışmalıyız ve vatana hizmet etmekten asla kaçınmamalıyız.

“Çocuklarınıza Dilini Tutmasını Öğretin; Konuşmasını Nasıl Olsa Öğrenecektir.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Çocuklarınıza Dilini Tutmasını Öğretin; Konuşmasını Nasıl Olsa Öğrenecektir.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.



Bir toplumun, bir ülkenin hatta dünyanın geleceğine yön veren, hayatı anlamlaştıran, gülen gözleri , güzel yüzleri  ve çevresine saçtıkları neşe ile hepimizin enerji kaynağı olan kıymetli  hazinelerimiz çocuklarımızdır. Sevmeyi en çok hak eden, ilgiye en çok muhtaç olan, ailesi ile bütün içinde olmayı isteyen ve  manevi huzuru ailesinde bulan çocuklarımız bizim her şeyimizdir.  Bir çocuğa bırakılacak en büyük hazine  ona sevgiyi hissettirebilmek, saygıyı ise yaşattırabilmektir. Anne , baba olarak onlara güzel örnek olmalıyız. Çünkü onların ilk örnek aldığı kişiler onların yetişmesinde büyük rol oynayan aile bireyleridir.



 Evlatlarımıza ilk öğreteceğimiz şey güzel ahlaklı olmak, insan olabilmek ve diline hakim olabilmeyi öğretebilmektir. İşte burada da görev yine biz büyüklere düşer. Biz bunları yaptığımız takdirde çocuk da bizi örnek alarak iyi bir insan olma yolunda ilerleyecek ve dilini tutmasını bilecektir. Çocuklara önce nerde, nasıl konuşması gerektiğini öğretmeliyiz. Onların çocukluğunu çocuk gibi yaşayabilmesini sağlamalıyız, çocukça düşünceler, çocukça hayallerine saygı duymalıyız. Çocukları çok bilmiş, çevresine, büyüklerine saygısız biri olarak yetiştirmemeliyiz. Çocuk çocukluğunu yapmalıdır. Onlara yakışan şey de zaten çocukluğunu çevresine yansıtabilmektir.  Çocuklarımızın  iyi bir konuşmacı ve iyi bir dinleyici olması için onlarla ilgilenmeliyiz, birlikte güzel vakitler geçirmeliyiz. Onları kalp kıran, bencil bir kimse olan, çevresine duyarsız kimseler haline getirmemek için mücadele etmeliyiz. 





Onlara gelecekte iyi bir meslek sahibi olmayı öğütlemek yerine önce insan olabilmeyi, insanca yaşayabilmeyi öğretmeliyiz ve yaşamımızla da onlara örnek olmalıyız. Büyüklerine saygılı olan, kültürüne, gelenek ve göreneklerine sahip olan, içi sevgi dolu olan, terbiyeli çocuklar yetiştirmeliyiz. Gücünü sevgiden, güzel ahlaktan alan bireyler yetiştirmeliyiz.  Çocuklarımız elbette eğlenecekler, gülecekler, mutluluklarını yaşayacaklar yeri geldiğinde hata yapacaklardır ama  diline hakim olduğu zaman da insan olmayı, insan kalmayı da unutmayacaklardır.  Onlara empati kurma becerisini kazandırmalıyız. Dili ile başkalarını kırmayan, yanlışlıkla kırdığı bir kalbi tamir etmesini bilen vicdanlı ve merhametli bireyler yetiştirmeliyiz.  



Arkadaşlarının fiziksel durumları ile dalga geçmeyen, insana insan olduğu için değer veren bireyler yetiştirmeliyiz. İşte o zaman o çocuklar hayata karşı daha güçlü ve daha umutlu, daha mutlu insanlar olur. Çocuklara dilini tutmasını öğretmeliyiz, konuşmasını nasıl olsa öğrenecektir. Bir rahatsızlığı olmayan çocuk konuşmayı eninde sonunda öğrenecektir. Nasıl ki doğduktan sonra büyüme evresinde dişi çıkmayan çocuk  (istisnai durumlar dışında)  olmuyorsa konuşmayı bilmeyen  çocuk da olamaz.



 Onun için çocuklara önce diline hakim olabilmeyi, dili ile yanlışlar, kalplerde onulmaz yaralar açmamasını öğretmeliyiz. Çünkü o çocuklar ileride büyüyecek ve toplum içine karışıp bir anne, baba, öğretmen, iş adamı, çiftçi, avukat vb olacaktır. Onlar yetişkin olduğu zaman ailesinden öğrendiği  terbiye ile yaşamlarına devam edeceklerdir. İşte tüm bunlardan dolayı çocuklarımıza sahip çıkmalı, onlara insan ilişkilerinde kibar olmayı, nezaketli olmayı öğretmeliyiz. Bunlar olduğu zaman da geleceğimiz daha aydınlık yollara çıkar ve güneşli günler bizimle olur.

 

 

Üretim İle İlgili Özlü Sözler

 Üretim İle İlgili Özlü Sözler


Türkiye Cumhuriyetinin fertleri olarak, ülkemizi her alanda geliştirmeye ve kalkındırmaya muhtacız. Bunun için de yapacağımız il şey yerli üretime destek olmaktır. Kendi ürünümüzü kendimiz ürettiğimiz zaman, kendi teknolojik aletlerimizi kendimiz yaptığımız zaman ülkemizin parasının değeri de düşmez ve paramız bizim elimizde kalır. Bunun için üretim yapmalıyız. Üretimin olması için de eğitim ve öğretime önem vermeli  her bir vatandaşımız bilinçli olmalıdır.







Üretim ile ilgili özlü sözler şunlardır:


* "Burada bir çiftlik kuracağım. Bu çiftlikte hayvanlar yetiştireceğim. Bir küçük ormanın kenarında tarım endüstrimize ait bacalar tütecek." Mustafa Kemal Atatürk


* “Toprağı işleyen ekmeği dişler.” (Atasözü)


* “İnsan eke dursun, zamanla ürün alır.”  (Goethe)


* “Üretmeyen, tüketilmeye mahkûmdur.” (Dinç Tayanç)


* “Tarlada izi olmayanın harmanda sözü (yüzü) olmaz." (Atasözü)


* ” Üretici bir faaliyette olmayanlar, sadece fesat üretirler.” (Lord Braugham)


"Milli ekonominin temeli tarımdır. "


*  "Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışma imkanlarını, asri ve iktisadi tedbirlerle en yüksek seviyeye çıkarmalıyız."


* “Kim akıllı üretir ise onun yanında olun. Kim akılsız tüketir ise ondan uzak durun.  (Sakıp Sabancı)


* “Fırsatını bulduğum her an mutlaka bir şeyler üretirim, bir şeyler üretmek yaşadığımı hissettiriyor." (Hale Kayalar)


* “Üretim; insanların gerçek gereksinmelerine göre değil, sermaye yatırımlarının kar etmesi ilkesine göre yönlendirilir." (Erich Fromm)


* “Zengin ülkelerde üretim maliyetleri düştüğünden, denetim altına alınmış tüketim için üretilen insana yatırım yapılmaktadır. “ (Ivan Illich)



Bir Ülkenin Gelişmesi İçin Üretimin Önemi İle İlgili Kompozisyon Örneği

 Bir Ülkenin Gelişmesi İçin Üretimin Önemi İle İlgili  Kompozisyon Örneği


Üretim;  topraktan, hayvanlardan, bitkilerden vb. ürün sağlama, mal ve hizmet olarak yeni şeyler ortaya koyma, üretme işidir. Toplumbilim olarak üretimin anlamı ise ; insanların, toplumun yaşaması ve gelişmesi için zorunlu olan nesneleri elde etmek ereğiyle doğal çevrelerini değiştirme etkinlikleri ve süreci. Bir ülke ne kadar çok yerli mal üretirse o ülke kendi ekonomisine büyük katkı sağlar. Başka ülkelerden  satın almak yerine kendi ürettiğimiz ürünleri, eşyaları satarsak daha çok gelişir ve kalkınırız. Sürekli  ithalat etmeye başlayıp ihracatı azaltırsak bunun sonucunda da ülke ekonomisi büyük zarar görür.


 

Ülkemizin gelişip kalkınması için el birliği ile hareket etmeli ve yerli üretime destek olmalıyız. Bunun için de ülkemizin yetiştirdiği değerli bilim insanlarını başka ülkelere beyin göçü vermek yerine kendi ülkemizde kalmalarını sağlayarak üretimde öyle bilim insanlarının zekasından, görüşlerinden faydalanırsak ülkemiz adına büyük iyilik etmiş oluruz. Yerli sanayiye yönelmeliyiz, yerli üretime geçmeliyiz. Her şeyin olamasa da çoğu şeyin yerli üretim ile olmasını sağlamalıyız ve bunun için de toplum olarak dayanışma ve işbirliği için de çalışmaya ve en yakın zaman da kalkınmaya başlamalıyız ki ülkemiz güçlü ve gelişmiş ülkeler arasında yer alabilsin.

 

 Ülke olarak doğrudan yabancı yatırımlara bel bağlamamalıyız. Kendi tıbbi cihazlarımızı, kendi hijyen ürünlerimizi , kimya, gıda, tarım, yenilenebilir enerji kaynaklarımızı yapmaya, geliştirmeye devam etmeliyiz. Ülkemizin orta gelir tuzağından kurtulması için üretkenlik ve katma değer artışına dayalı bir şekilde yerli üretimi çeşitlendirmeye ve güçlendirmeye  gereksinimi vardır.  Bunları yapmadığımız zaman ülke ekonomisi büyük bir darbe alır.


Tüm bu olumsuzlukların olmaması için uzun vadeli planlar yapılmalı ve yerli üretime daha fazla önem verilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de yerli üretime önem vermiş, yerli üretimin öncülerinden biri olmuştur. Paramızın değerinin düşmemesi için de şu sözü söylemiştir:

 

“Türkler! Türk malı alınız, Türk malı kullanınız; Türk parası, Türk toprağında kalsın" Mustafa Kemal.  İşte bunun için de tutumlu olmalı, yerli malı kullanmalı, geleceğe dair önlem amacı ile ülkemiz için yatırımlar yapılmalı  ve yerli malı üretilmelidir.

 

Bilginin Önemi İle İlgili Kompozisyon Örneği

 Bilginin Önemi İle İlgili Kompozisyon Örneği


Bilgi; İnsanın aklının alabileceği gerçek, olgu ve ilkelerin tümüdür. Diğer bir ifade  bir konu ya da iş konusunda öğrenilen ya da öğretilen şeylerdir. Bilgi edinmek, bilgi öğrenmek deriz ya işte tüm bunlar bilginin önemi ile ilgilidir. İnsanlar merak ettiği konuları, öğrenmek istedikleri şeyleri çalışarak, okuyarak bilgi edinerek öğrenirler. Bilgimiz olmayan bir konu hakkında ne yorum yapabiliriz ne bide kaç cümle yazabiliriz. 



Bilgi, bilimsel araştırmaların verisidir. Yaşamımızın kolaylaşması için, bilim ve teknolojiden yaralanmak için, bilim ve teknoloji konusunda çalışmalar yapılması için bilgi önemli unsurlardan biridir. Bilgi her şeyin başlangıcıdır aslında. Bilgili olmak için de öğrenmek gerekir. Okumak gerekir. Kuranı Kerimin bile ilk emri oku ile başlar. Çünkü insan okuyarak bilgi sahibi olur ve hayatta kendi yaşamını sürdürebilir.  Bilgi, bilim ile iç içe olan bir kavramdır. Bugün gelişmiş ülkelere baktığımızda onların bilgiye ve bilime ne kadar fazla önem verdiğini görürüz. Çünkü tüm gelişmeler, icatlar bilgi ve bilimin sayesinde olmuştur ve olmaya da devam edecektir. 



Elbette her konu hakkında bilgi sahibi olamayız ama kişi kendini geliştirmek için, gündemden ve dünyadaki gelişmelerden haberdar olmak için bilgi edinmeli, okumalı, araştırmalıdır. Bilgi olmadan , bilgi öğrenmeden kendimizi geliştiremeyiz ve hep bir yanımız eksik kalır. Bilgi sahibi olan insan ise kendini daha çok geliştirir ve yaşama farklı açılardan bakmayı bilir.  Bilgili olan kişi aynı zamanda güçlü de olur. Çünkü bilgi aynı zamanda güçtür. Her  ülke ya da  ülkeler de bilgiyi elinde bulundurmak yani gücü elinde bulundurmak ister. İşte tüm bunlar için bilgi çok önemlidir. 






Bizler de bir birey olarak kendimizi geliştirmek için, içinde yaşadığımız dünyaya faydalı olmak için çok okumalıyız, bilimsel araştırmalar yapmalıyız, güncel olayları takip etmeliyiz ve kendimize iyilik için  yeni bilgiler  öğrenmekten asla vazgeçmemeliyiz. Unutmayalım ki “  Genel bir kural olarak, yaşamdaki en başarılı insan, en iyi bilgiye sahip olandır.” Benjamin Disraeli

“İnsanın Büyüklüğü Kanaatten Gelir. Kişi, Zor Günlerinde Bile Açgözlülükten Uzak Kalmalıdır.” Cicero’nun Bu Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

“İnsanın Büyüklüğü Kanaatten Gelir. Kişi, Zor Günlerinde Bile  Açgözlülükten Uzak Kalmalıdır.”  Cicero’nun  Bu Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Bitmek bilmeyen mal hırsı, daha fazlasına sahip olma, en iyisine sahip olma isteği, elimdeki ile yetinemem bunun için de kimseyle bir şeyimi paylaşamam bencilliği ne yazık ki insanları insanlığından uzaklaştırmaya başlamış ve insanlık da ağır ağır  ölmeye başlamıştır. İnsanın büyüklüğü elindekiler ile yetinmekten geçer. 

Yetinmeyi bilmelidir insanoğlu. Başka insanların da kendileri  gibi ihtiyaçları olduğunu düşünerek empati kurma becerisine sahip olmalı ve yardıma muhtaç olan insanlara da elinden geldiği kadar desteğini esirgememelidir. Kişi zor günler geçirse dahi açgözlü olmaktan uzak durmalıdır. Kendi ailesine baktığı gibi komşusunun çocuklarına da yardım etmelidir. İnsan olana yakışan tavır da budur zaten. Aç kalma korkusu, her şeyim bitecek korkusu insanı açgözlülüğe  sürüklemektedir. Bu da hem insanın  kendisine zarar verir hem de kalbine zarar verir. İnsan tok gönüllü olmasını bilmelidir.  Açgözlülük ile ilgili şu sözü de çok severim:

" Öfkeyle sevgiyi, kötülüğü iyilikle yen;  Açgözlülüğü cömertlikle yalanı gerçekle yen." 






 Tok gönüllü olan insan kendini bilen insandır. Sadece yemekle karı doymaz, ya da fazla eşya alınarak daha güçlü, daha zengin olunmaz. Önemli olan insanca yaşamaya çalışmak ve insan olarak kalabilmektir.

 


İçinde Yağmur, Tavşan, İpek, Göl, Araba Kelimelerinin Geçtiği Bir Hikaye Yazınız.

  İçinde Yağmur, Tavşan, İpek, Göl, Araba Kelimelerinin Geçtiği Bir Hikaye Yazınız.


 

Cuma günü okulumuz bittiği için Cuma gecesinden dedemlerin köyüne gelmiştik. Annemin tatil günü olmadığı için o köye gelememişti. Babam ve ben bir günlüğüne gelmiştik. Köyümüzün adı ise Şenyurt Köyüdür.  Sivas’ta yaşadığım için  buraların köyü daha bir güzel olur. Memleketimi çok sevdiğim için köyüme de hayran biriyimdir.  Bu arada kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Tuna. Henüz sekiz yaşında, üçüncü sınıf öğrencisiyim.  Babamın adı Emin, annemin adı ise Hatice’dir. Babamın mesleği öğretmenlik, anneminki ise doktor. Neyse hikayeme kaldığım yerden devam edeyim.


Hafta sonu olduğu için sabah erkenden kalkmıştık. Pencereden dışarıyı seyretmeye başlamıştım ki bir anda gelen yağmur  beni şaşkına uğrattı. Yağmur  o kadar güzel yağıyordu ki köydeki ağaçlar, otlar, hayvanlar suya doymuştu bugün.  Yağmur dindikten sonra Ninem ipek şalını başına geçirerek beni tavukların olduğu yere götürdü. Tavuklar kümeslerinde bir güzel yatıyordu. Ninem kapılarını açtı ve tavuklar mutlulukla dışarı çıktılar. Ben de ninemle hemen yumurta toplamaya koyulduk. Ninemin tavuğu çok olduğu için kümeste yirmi tane yumurta vardı.  Yumurtaları toplamak çok güzel bir duyguydu. Biz yumurtaları toplarken babamla dedem arabaya binip köyü gezeceklerini söyledi. 



Ben de onlara katılmak istediğimi söyledim. Dedem iki elini kocaman açarak gel bakalım buraya asla parçası diyerek beni kucakladı ve arabanın arka koltuğuna oturttu. Başladık araba ile köyümüzü gezmeye. Köyümüzde fazla insan kalmıştı. Gençler iş bulmak için şehir merkezlerinde yaşadığı için köyde de genelde yaşlı anne ve babalar kalıyordu. Araba ile giderken  köyün virajlı yollarına da girdik. Dağları seyrederek gidiyorduk ki bir anda karşımıza çıkan tavşan hızlı adımlarla yokuşu tırmanıp kaçtı. İnsanlardan korkuyordu anlaşılan. Çok sevimli ve pamuk gibi bir hayvandı.  Yolumuza devam ederken köydeki göllerden de geçtik. Sabah yağan yağmurun bereketi göllere iyi gelmişti anlaşılan. Göller yağmurla dolduğu için pek de bir parlaktı bugün. 



Dedem ve babam arabadan inerek köyün yakınındaki çeşmeden getirdikleri damacanalara su doldurdular. Buradaki çeşmenin suyu daha lezzetli ve daha yumuşak oluyormuş öyle dedi dedeciğim. Suyumuzu doldurduktan sonra arabaya binerek ninemin yanına gittik. Evin kapısından girdiğimde o kadar güzel kokular geliyordu ki çok acıkmıştım. Karnım da guruldamaya başlamıştı zaten yolda. Hemen eve gidip ninemin yaptığı sıcak ekmeklerden ve  pişirdiği köy tavuğundan bir güzel yedim. Yanında bol köpüklü ayran. Oh mis gibiydi her şeyin tadı. Köyün yemekleri bile bir başkaydı. 







Ninem kestiği ev tavuğundan anneme ayırmıştı bir biraz.  Yemekleri yedikten sonra güzel de bir çay içip yatağıma doğru giderken dedem bana seslendi. Gel bakalım buraya harçlığını unuttun deyip bana harçlık verdi. Çok mutlu olup dedeme sarıldım. Daha sonra ninemin benim için hazırladığı yer yatağına bir güzel yatarak uyumuşum. Sabah uyananınca da kahvaltımızı yapıp  çok sevdiğim ninem ve dedemle vedalaşıp babam ile birlikte evimizin yoluna koyulduk. Anneme köyden yumurta, tavuk, süt, tereyağı, yoğurt, ceviz ve daha bir sürü şey götürmüştüm. Çok güzel bir gün geçirmiştim ve bu günü asla unutmayacaktım.

Edebim Elvermez Edepsizlik Edene, Susmak En Güzel Cevap, Edebi Elden Gidene. Yunus Emre’nin Bu Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 Edebim Elvermez Edepsizlik Edene, Susmak En Güzel Cevap, Edebi Elden Gidene. Yunus Emre’nin Bu Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


İnsan olabilmenin en güzel erdemlerinden biri de edepli olmayı bilmektir. Kişi nerede, nasıl ve ne şekilde davranacağının bilincinde olmalıdır. Edepli insanlar kalbi temiz olan, güzel ahlaklı insanlardır. Böyle insanlar sinirli anlarında bile ağzını bozmayan,  tartıştığı insanlara  karşı bile nezaketini kaybetmeyenlerdir. Utanmayı bilen, çok konuşmaktan, çok bilmişlikten sakınan insanlardır. İnsanı sinir eden, çeşitli jest ve mimikler yaparak karşıdaki kişinin çıldırmasını sağlayan, haya nedir, utanma nedir bilmeyen kimseler ise edepsiz insanlardır. 




Böyle insanlar haksız durumdayken kendilerini haklı çıkarmak için her türlü utanmazlığı  yapan kimselerdir. Böyle insanlarla tartışmaya da girilemez. Çünkü tartışmaya girildiği zaman kendilerini haklı çıkaran ve karşısındaki kişiyi lafları ile, hareketleri ile yerin dibine batıran kötün insanlar edepsizdir. Yunus Emre de edepli olan kişi edepsiz olana karşı kendi kişiliğini, karakterini yerler altına almaması gerektiğini söylemek istememiştir. Edepli olan, terbiyeli olan kişinin güzel ahlakını bozmadan kalitesini bozmadan insan olarak kalması gerektiğini belirtmiştir. Yani edepsiz kişilere karşı sabırlı olmalıyız ve onlara karşı vereceğimiz en güzel cevap ise susmak olmalıdır. 


Sevgiyi, saygıyı hayatımızdan eksik etmemeliyiz. Edepsiz insanların iyi olması için onları güzel davranışlarda bulunmaya davet etmeliyiz. Davetimize kaba bir karşılık buluyorsak da onları kendi hallerine bırakmalıyız.

Edep İle İlgili Özlü Sözler

 Edep İle İlgili Özlü Sözler


Edep  kelimesi  toplumda oluşan töreye uygun davranış. İkinci anlamı ise utanma, sıkılma, çekinme gibi anlamlara gelir. Edepli insan, nerede nasıl hareket edeceğini bilen, güzel ahlak sınırlarını aşmayan kimsedir. Edepli insanlar yeri geldiği zaman utanmayı bilen , haddini bilen iyi insanlardır. Edepsiz insanda ise utanma ve haya yoktur. Edepsiz insan arsızca davranışlar içinde bulunmaya devam eder ve bundan da en ufak bir rahatsızlık duymaz.

Edep ile ilgili özlü sözler: 

“Her şey çok olunca ucuzlar; edep bunun aksinedir, o çoğaldıkça değeri artar. Şems-i Tebrizi


“Edepsizliğin başladığı yerde edebiyat biter.”    Mehmet Akif ERSOY.


* “Bir insanın nasıl güldüğünden edebine neye güldüğünden akıl seviyesini anlarsın. “ Hz. Mevlana


* “Bütün yaşam değerleri modasını kaybeder. Modası kaybolmayan tek değer edep, haya, saygı ve namustur. “  Hatun Muazzez Cebi


* “Edep bir damladır, damladı mı yok olur. “  Hz. Ali (r.a)


* “Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi miras ve ilim gibi şeref olmaz. “  Hz. Ali (r.a)


* “Edebim el vermez edepsizlik yapana, susmak en güzel cevaptır edebi elden gidene.”  Yunus Emre.


* “Güzeli güzel eden edeptir, edep güzeli sevmeye sebeptir. Mevlana


* Utanmak insan ruhunda asıldır. İnsanı insan olarak muhafaza eden de budur.   Nasır-ı Hüsrev


* “Eğer Adem oğlunun edebi yoksa adem değildir. İnsan ile hayvan arasındaki fark edeptir. Göz gezdir ve Allah’ın kelamına “Kuran’ın  tamamına bak, Kuran’ın anlamı edeptir.” “Eğer şeytanı ayaklarınızın altında görmek istiyorsanız gözünüzü açın ve biliniz ki şeytanın katili edeptir. Mevlana






* “Edep döküntüleri altın döküntülerinden daha hayırlıdır.  Hz. Osman (r.a)


* “Utancı giden kimsenin kalbi ölür.  Hz. Ömer (r.a)


* “Utanmak insan ruhunda asıldır. İnsanı insan olarak muhafaza eden de budur.   Nasır-ı Hüsrev


* “Ne ibrettir kızarmak bilmeyen çehren, bırak kardeşim tahsili; git önce edep, haya öğren.”   ‎Mehmet Akif Ersoy


* “Edep, dinin gerçeklerini bilmedeki ince anlayış, dünyanın geçici ve aldatıcı zevklerine aldanmadan Allah’ ı hatırlatan bilgiler edinmek için yapılan eğitimdir.”   Hasan Basri


Kar Tatili İle İlgili Kısa Hikâye Örneği

 

Kar Tatili İle İlgili Kısa Hikâye Örneği


Bugün hava çok rüzgarlıydı. Rüzgar evleri  yıkacak gibi esiyor, dışarıdaki rüzgarın uğultusu odama kadar geliyordu. Böyle havalardan her zaman korkmuşumdur. Onun için de rüzgarlı havalarda zorunlu olmadığım sürece fazla dışarı çıkmam. Okul servisi evimin önüne bırakıp gittikten sonra koşarak eve girdim. Eve geldiğimde annemin yaptığı yemeklerin kokusu her yere yayılmıştı. Bu koku mis gibiydi. Kek kokusu geliyordu içeriden. Bir de yaprak sarması kokusu. Okuldan geldiğim için canavar gibi açtım. Hemen mutfağa koştum. Canım annem çok güzel yemekler hazırlamıştı. 


Elimi yüzümü yıkadıktan sonra doğruca mutfağa anneme sofra kurmada yardım etmeye gittim. Sofrayı bir güzel kurduk. Akşama doğru ailece birlikte yemeğimizi yerken dışarıdaki rüzgarda durmuştu. Rüzgar yerini serin  ve ılık bir havaya bırakmıştı. Dışarı baktığımda o da ne?  Aman Allah'ım! Çok mutlu olduğum bir şey oluyordu. Kar yağmaya başlamıştı. Ardahan'da kar çok yağar. Hele soğukları var ya işte o soğukları  insanı tir tir titretir. Yavaş yavaş başlayan kar geceye doğru daha da artmış ve dışarısı bembeyaz olmuştu. Kar çok yağmıştı. Haberlerde  yoğun kar yağışı sebebiyle yarın tatil olacağı söyleniyordu. Haberi duyar duymaz uykum kaçtı ve mutluluktan o gün geç saate kadar uyumadım. Sabah olunca ise hemen sokağa çıktım. Arkadaşlarım Efe, Aslı, Dilara çoktan dışarıya çıkmış kar topu oynuyordu. Beni de yanlarına çağırdılar. Geç kaldın Buğra diyerek bana güldüler. Hemen kar topu savaşına başladık.





 İki saat aralıksız kar topu oynadık. O kadar zevkli bir gün olmuştu ki bu günü hayatım boyunca unutamamam. Kar topundan sonra kardan adamlarımızı yaptık. Daha sona yüksek yamaçlardan aşağıya doğru yarım saat kadar kaydık.  Karda kaymak çok heyecan vericiydi. En sonunda üşüdüğümüzü hissettik ve dağılarak evlere kaçıştık. Eve girdiğimde annem sobada kestane yapmıştı. Sobanın üzerinde de dağ çayı demlenmişti. Hemen kestaneleri yemeye koyuldum. Daha sonra güzel bir dağ çayı ile içim bayram etti. En sonunda da yorgunluktan düşüp yatağa kendimi zor attım. Güzel bir kar tatili geçirdiğim için o gün çok mutlu olmuştum.