Mevlana’nın Ahlak İle İlgili Sözleri

 Mevlana’nın Ahlak İle İlgili Sözleri




İnsanın insan olarak kalabilmesinin en güzel yolu güzel ahlaktır. Güzel ahlakın olduğu yerde sevgi vardır, sabır vardır, merhamet vardır. İnsanların güzel olup olmamasını dış görünüşüne göre ya da mal varlığına göre değerlendirmek doğru olmaz. Önemli olan iç güzelliktir, güçlü bir karakterdir ve güzel ahlaktır. Mevlana da güzel ahlaka çok önem vermiş ve onun için aşağıdaki sözleri söylemiştir:

“Güzel huy peşinde yürü, iyi huyla düş kalk. Gül yağına bak, nasıl gülün huyunu almış.”

“Maşrapamız küçük ise deryayı suçlamaya hakkımız yok.”

“Cebi zengin fakat ruhu fakir olan insanın hali çok rezil! Çünkü o; ‘her şeyin fiyatını bilir, değerini değil.”

“Huyları yaratanın huyuyla huylan. Peygamberlerin ahlâkını yetiştirip besleyen Allah’ın ahlâkına bürün.”

“Ahlaksızların bağırışıyla, yürekli yiğitlerin naraları, tilkiyle aslanın sesi gibi meydandadır.”

“Güzel ve iyi suret, bil ki kötü huyla beraber olunca bir kalp akçe bile etmez! Çirkin ve hakir bir sureti olanın huyu güzel olursa, ona kurban ol!”

“Ben, bu çalışıp çabalama dünyasında, iyi huydan daha iyi bir ehliyet görmedim. Fazileti, mahareti, hüneri bir tarafa bırak. Hak yolunda hizmet ve iyi huy işe yarar.”

“Göz iki, kulak iki, ağzımız ise tektir. Çok görüp, çok dinleyip, Az konuşmak gerekir. “

“Ey adam! İnsanlarda gördüğün birçok zulümler, senin huyundur. Sen, kendi huyunu onlarda görüyorsun. Senin varlığın, nifakın, zulmün, gafletin onlara aksetmiştir.”

“Uzuvlar ile bedenler tam uygundur. Huylar ile canlar, tam birbirine denktir. Ruha münasip olan her vasfı, şüphe yok ki tam yerli yerinde, tam uygun olarak yaratan Allah’tır. Allah, mademki huyu, cana uygun ve eş olarak yarattı, o hâlde onu, göz ile kaş gibi yerinde ve birbirine münasip bil! Güzeldeki huylar da uygun ve yerinde, çirkindeki huylar da. Allah’ın yazdığı harfler birbirine tam münasip!”

Demokrasi Uğruna, Vatan Uğruna Konulu Bir Kompozisyon

 Demokrasi Uğruna, Vatan Uğruna Konulu Bir Kompozisyon




Vatan toprakları  özgür olduğu zaman o vatan üzerinde yaşayan insanlar da özgür olur ve bir başka milletin egemenliği altında olmadığı için, sömürülmediği için o millet bağımsızlığı için sonuna kadar mücadele der. Tıpkı bizim ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti gibi. Vatan uğruna her şey feda edilir. Yeter ki vatan toprakları elden gitmesin, yeter ki ana dilimiz sönmesin, kültürümüz, gelenek ve göreneklerimiz yozlaştırılmasın ve benliğimiz yok olmasın. Milletimizin kahraman evlatları vatan uğruna canlarını teslim etmişlerdir.

 Vatan uğruna evdeki yeni doğan bebeğini  yetim bırakanından tutun da evinde yiyeceği bir kuru ekmeği olmadan sınırda çarpışanından kadar tüm vatan evlatları toprağına canına vermiş, şehitlik mertebesine yükselmişlerdir bu vatanın kahraman canları, adına destanlar yazdığımız güzel yiğitleri, yürekli kahramanları. Vatan ve demokrasi uğruna elimizden gelen her türlü fedakarlığı yapmalıyız. Demokrasi, dünyadaki tüm üye veya yurttaşların, organizasyon veya  devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir tür yönetim biçimidir. Baskıların ve zorbalıkların olduğu yerde demokrasi gelişmez. Bir ülkeyi yönetenler çoğunluğun  kararı ile belirlenmeli azınlığın da hakkı gözetmeli ve bunun için de seçim yolu ile millet istediğini başa getirir, istediğini isten baştan aşağıya geri indirebilir. 

Demokrasinin olduğu yerde insan hakları temel  hak ve özgürlükleri güvencede olur. Demokrasinin olduğu yerde hukukun üstünlüğü vardır. Onun için ilk önceliğimiz demokrasiye sahip olmaktır. Demokrasi uğruna ve vatan uğruna mücadelemiz olmalıdır. Onun için de biz gençlerin çok çalışmaya ihtiyacı vardır. Çalıştığımız zaman bağımsız oluruz, çalıştığımı zaman vatanımız bizim olmaya devam eder. Yeter ki vatan ve demokrasi uğruna ilim yolunda yürümeliyiz, ilimi kendimize rehberlik edinmeliyiz.

“Adamın İyisi İş Başında Belli Olur.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Adamın İyisi İş Başında Belli Olur.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


 


Bir insanı en iyi tanımanın yolu   bir işte gösterdiği ciddiyet ve o işe verdiği önem ile gösterilir. Kimi insanlarla konuşuruz,  belli konularda birlikte hareket  ederiz ama o insanı en iyi işinin başında tanırız. İşine gereken değeri veriyor mu, işini özenli  mi yoksa baştan savmamı yapıyor, insanlarla iletişimi nasıl gibi sorularımızın cevabını iş başında görürüz. Kimi insanlar vardır kendilerini övdükçe över. Ben işimi çok iyi yaparım, çok başarılı olurum derler ama iş başına geçtiklerinde ellerinden hiçbir şeyin gelmediğini görürüz.

 İşinin ehli olan insan ise kendini övmez ve bunu iş başında gösterdiği hüner ile insanlara kanıtlar. Adamın iyisi iş başında belli olur atasözü ile anlatılmak istenen de kısaca şudur: İnsanı  en iyi iş başında tanırız. Dürüst ve güvenilir bir insan olup olmadığı işini yaparken ortaya çıkar. Güzel ahlaklı olup olmadığı, insani değerlere ve işine gereken önemi verip vermediği en iyi iş başındayken ortaya çıkar. Böylece o  insanın ne gibi karaktere sahip olduğunu da öğrenebiliriz. Kimi insanlar vardır ki ağzı çok iyi laf eder ve iş başında hiç de gerekli özveriyi göstermezler. İşte böyle kimselere de hemen inanmamak gerekir. Zaten böyle insanlar için de şu söz söylenmiştir: Lafla peynir gemisi yürümez. “ denilir. Gerçekten de lafa değil icraata ve ahlaki değerlere bakma en iyisi olur.

 Bir insan işinde başarılı olabilir ama manevi değerlere saygısı yoksa ve bunları yok sayıyorsa o insan da iyi biri değildir. Sadece iş yapmak değildir önemli olan işini hakkı ile ve örnek davranışlar sergileyerek yapmaktır. Bununla ilgili de şu söz söylenmiştir: “Karakteri işe alın. Beceriyi eğitin.” Peter Schutz. Onun için işimizi iyi yapmalıyız ve  sağlam bir karaktere de sahip olmalıyız. Çalıştığımız iş yerine gereken önemi vermeli ve bize ait olmayan hiçbir şeyi oradan almamalıyız.


Birine İftira Atıp Pişman Olmak İle İlgili Hikâye

Birine İftira Atıp Pişman Olmak İle İlgili Hikâye






Sabah uyandığımız zaman annem ve babam dedem hastalandığı için erkenden köye gitmiş bize köye gittiklerini bir kağıda yazarak bizim kendilerini merak etmememizi istemişlerdi. Ablam Meliha, kardeşim  Metin ve ben  evde kalmıştık. Ablam annem olmadığı için hemen çay koymaya gitmişti. Ablam her zaman bizi çok sever ve bizim için en güzel kahvaltılıkları öyle güzel bir görselle hazırlardı ki bizi çok mutlu ederdi. Ablam kahvaltıyı hazırlarken biz de kardeşimle anne ve babamın odasına girip orada olan eşyaları karıştırmaya başladık.

 Çok meraklıydık çünkü. Eşyaları karıştırıp dururken orada babamın yeni aldığı gözlük duruyordu ve aldığı bu gözlüğü hemen takmak istemiştim. Çok güzel görünüyordu ve gözlüğün camı çok güzel parlıyordu. Elime alıp gözüme taktım, nasıl olduğunu incelerken birden hızlı bir şekilde gözlüğü açıp kapatırken gözlüğün kenarları kırıldı ve yere düştü. Kardeşim Mert de bunu gördü ve o da gözlüğün kırıldığına çok üzüldü. Hemen ablamın yanına koşarak gözlüğü kırdığımı söylemedim ve o gözlüğü kardeşim Metin kırdı diyerek ona iftira attım. Metin benim gözüme bile bakmadan boynunu eğdi  ve hiçbir şey demeyerek suçumu kabul etti. Sıra akşamı bekleme zamanıydı

. Akşam olmuştu ve babam ve annem köyden gelmişti.  Dedem iyileşmişti ama şu an ben iyi değildim. Babam odasına girdiğinde gözlüğünün kırılmış olduğunu ve bunu kimin yaptığını sert bir şekilde konuşarak ve bizim gözümüzün içine bakarak sordu. Ben hemen atılarak baba o gözlüğü ben kırmadım Metin oynuyordu yanlışlıkla kırdı dedim.  Babam öyle bir sinirlendi ki Metin’e çok hızlı bir tokat attı ve metin babamın tokadı ile kafasını masaya hafifçe çarptı ve bana acı ile bakan gözleri ile dolu  dolu bir bakış attı ki canım çok acıdı.

 Babama benim yaptığımı, asıl suçlunun ben olduğunu demedi ve köşesine çekilerek sessiz sessiz ağladı. O anda keşke ölseydim dedim, keşke kardeşime iftira atmasaydım diye içimden geçirmiştim ama iş işten geçmişti. Yine de babama doğruyu söyledim ve çok pişman olduğumu söyledim.  Babam da çok pişman olmuştu ve bu yaptığımın çok yanlış olduğunu söyledi ve Metin’e sarılarak ondan özür diledi. Kardeşime ise beni affetmesi için yalvardım ve bana tokat atmasını istedim. O ise sadece gözümden akan pişmanlık göz yaşlarını sildi ve bana sarılarak ağabeyciğim bir daha insanlara iftira atma olur mu dedi. Bugün bana attığın iftira yarın bir başkasının yaşamında  kötü sonuçlara neden olabilir ve sen kendini affetsen bile vicdanının seni asla affetmez ve içinde hep pişmanlık yaraları kalır diyerek bana büyük bir ders verdi. O günden sonra kardeşimin bu olgunluğuna hep hayran kaldım ve onu daha çok sevdim. Açtım ellerimi semaya ve içimden gelen tüm duaları ettim Allah'ıma. Bir daha ne pahasına olursa olsun iftira denen belaya bulaşmayacaktım.

 Bundan sonraki hayatımda  daha iyi bir insan olmak için hep mücadele ettim ama o içimdeki pişmanlık hala kalbimin en ücra köşesinde  bir yara olarak kaldı. Siz siz olun sakın insanlara iftira atmayın sonra kalbinizde onulmaz yaralar açılabilir. Kardeşim şu anda büyük bir hastanenin baş hekimi oldu ben ise pilot olduk. İkimiz de işimizi ve birbirimizi çok seven kardeşler olarak hayatımıza ve işimize devam ediyoruz.

 


Amcaya Mektup Örneği

Amcaya Mektup Örneği




Dünyanın en tatlı ve en yakışıklı amcası o  İhsan Amcam.

Sevgili amcam sana bu mektubu şu anda bir dağ köyünden yazıyorum. Biliyorsun ki burada havalar artık soğudu. Sen bilirsin memleketinin ne kadar soğuk olduğunu, o geçmek bilmeyen soğuk kış akşamlarını. Sivas böyledir işte ama insanı merttir memleketimizin tıpkı senin gibi.

Canım amcam sen memleketten gittin gideli ne babamın eski ki tadı var ne de bizim. Çünkü sen bizim için cansın. Babamın sağ kolu bizim ise en yakın arkadaşımızdın, dostumuzdun, yoldaşımızdın. İş bulmak amacı işle yanımızdan ayrılıp taaa uzak ülkelere gittin. Şimdi Fransa’dasın ama biliyorum ki işlerini yoluna koyduğun zaman yanımız geleceksin. Sahi gelirsin değil mi amcam? Sen yokken buraların havası da değişti sanki.

Nasılsın amcam? Alıştın mı yeni ülkeye ve yeni işine. Oradaki insanlar nasıl? Oranın toprağı da bizim toprağımız gibi güzel kokuyor mu, oranın insanları da bizim insanlarımız gibi misafirperver mi? Sağlığın yerinde mi? Kendini nasıl hissediyorsun yaban ellerde? İnşallah mutlusundur ve orada bulduğun işine dört elle sarılıp kendi ayakları üzerinde duran güçlü bir insan olursun. Bize de gelirken çikolata getir, parfüm getir, kahve getir olur mu? Oraların çikolatası güzeldir, parfümü de çok güzel kokar diyorlar. Bu arada annem ve babamın da sana çok selamı var. Gecelere kadar televizyon izlemesin yoksa işine geç kalır deyip gülüyorlar şimdi. 

Bu mektup sana ulaştığında sen de bu mektuba tebessüm edeceksin ve bizim seni ne kadar özlediğimizi hissedeceksin kıymetli amcam. Beni soracak olursan ben bu yıl ortaokul ikinci sınıf öğrencisi oldum ve yeni bir yaş daha büyüdü. Arkadaşlarımla ve öğretmenlerimle güzel zamanlar geçiriyoruz. Boş zamanlarımda keçileri otlatıyordum ama artık kış geldiği için onlara ahırda bakıyorum ve onları çok seviyorum. Sana da küçük bir keçi ayırdım ve onun adını da Şirin koydum. Sen geldiğin zaman onu birlikte kırlarda gezdireceğiz.

Canım amcam! Seni çok özledim, seni seviyorum. Bir an önce gelmeni sabırsızlıkla bekliyorum. Güzel ve  güneşli  günler seninle olsun amcaların en güzeli.


Mevlana’nın Vefa İle İlgili Sözleri

 Mevlana’nın Vefa İle İlgili Sözleri




Günümüzde insanlar eskiye nazaran daha vefasız olmuştur. İnsanlar kendilerini yapılan iyilikleri unutur hale gelmiş ve çıkarları olmadığı zaman kendilerine her türlü iyiliği eden insanları yüzüstü bırakmışlardır. Oysa insana yakışan erdem vefalı olmaktır, hatır gönül bilmektir. Dünyada bir çok ülkenin insanları tarafından bilinen Mevlana insana, insanlığa, vefalı olmaya çok önem vermiş ve vefa ile ilgili şu sözleri sarf etmiştir:

“Kötü huy kılavuzun oldukça mutlu olacağım sanma! Sen sabaha kadar gaflet uykusundasın, ömürse kısadır. Korkarım ki, sen bu uykudan uyanınca gündüz olur.” (Mevlana)

“Aklını başına al da, fanî olan bu dünya zindanında kimseden vefa arama! Bu dünyanın vefası bile vefasızdır.” (Mevlana)

“Sevgilim, belki vefa ve merhametin coşar da, kapıyı açarsın; “Orada, ne bekliyorsun kalk, içeri gir!” diye seslenirsin ümidiyle ben senin kapında oturmuş bekliyorum.” (Mevlana)

“Dostlarını daima vefa ile hatırla can!/ Arayan sen ol, bulan sen ;/ Tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen./ Kula vefası olmayanın Hakk’a vefası olmaz! “(Mevlana)

“Vefa; dostluğun asaletine, sır; dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır.” (Mevlana)

“Vefasızlara gitme onlar birer yıkık köprüdür.” (Mevlana)

“Ey sevgili! Sen benden geçtin; fakat gamın benden geçmedi. Doğrusu, gamın senden daha vefalıymış!” (Mevlana)

“Yaşam gülmeyi ,sevgi hak etmeyi, vefa unutmamayı, dostluk sadik kalmayı bilenler içindir.” (Mevlana)

“Dostlar, birbirinizden ayrılmaya kalkmayın. Heves peşinde öyle kaçışıp durmayın. Birsiniz hepiniz çünkü; ikilik etmeyin. Ne buyurdu vefa: “Vefasızlık etmeyin”. (Mevlana)

“Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır.”  (Mevlana)

“Köpeği köpeklikten çıkartıp insana dost yapan “sadakat ve vefadır." İnsanı insanlıktan çıkartıp köpekten daha aşağı yapanda sadakatsizlik ve vefasızlıktır. “(Mevlana)

 

Hayal Etmenin Önemi İle İlgili Kompozisyon

 Hayal Etmenin Önemi İle İlgili Kompozisyon

 


İnsanların kendi yaşantıları içinde kendilerine göre de hayalleri vardır. Bu hayallerin peşinde koşmak için kimisi çabalar ve o hayalini gerçekleştirir kimisi de sadece hayal kurarak yaşamaya devam eder. Önemli olan o hayali  gerçek olana dönüştürebilmektir. İnsan hayal kurduğu zaman daha heyecanlı olur, daha umutlu olur ve bunun için de daha çok çalışır. Hayal kurmak kişiye farklı pencereler aralar. Kişiyi özgürleştirir. Bu sayede kendimizi daha iyi hisseder ve hayata karşı daha motive oluruz.

Herkes hayal kurar ve  kimisi bu hayalin gerçekleştirecek çevre koşullarına sahipken kimisi de imkansızlıklar yüzünden hayallerini gerçekleştiremez. Tüm bunlara rağmen yine hayal kurmayı bırakmamalıyız. Hayal kurmak insanı hayatı yaşamaya daha da istekli hale getirir. Hayal kurduğumuz zaman yaşama sevincimiz kaybolmaz.  Hayal kurmanın önemi ile ilgili Albert Einsteın’in çok güzel bir sözü vardır:   “Hayal kurmak, bilgiden daha önemlidir; çünkü bilgi sınırlıdır, ancak hayal kurma tüm dünyayı kapsar”. Hayal kurmanın önemi ile ilgili bir diğer söz ise şudur:  “Birçok kez hayaller başlangıçta imkansız görünür, daha sonra olası ve yeterince istekli olunursa, sonunda kaçınılmaz olurlar.” der  Chiristopher Reeve. Faih Sultan Mehmet İstanbul'un fethini önce hayal etmiş sonra da  bu muhteşem şehri fethetmiştir. Ya da Mustafa Kemal ülkesinin düşmandan kurtulacağı günü hayal etmiş sonra çok çalışmış ve milleti ile düşmanları yurttan kovmuştur. İşte tüm bunlar hayal gücünün ürünüdür.

 İşte bu sözlerden de anlaşılacağı üzerine hayal kurmak hem insanı mutlu eder hem de hedeflerine ulaşması için insanı harekete geçirir. Bunun için hayal kurmak gerekir ve şunu da unutmayalım ki istediğimiz her şey olsaydı hayal kurmanın ne tadı ne de tuzu olurdu. O halde hayal kurmaya devam etmek ve o hayallerin yaşatılması için çalışmak şarttır.

Çalışmak İle İlgili Sözler

 Çalışmak İle İlgili Sözler





İnsanın kendi alın terinin kazancını yemesini sağlatan şey çalışmasıdır. Çalışmak insanı dertlerden kurtarır ve karşısına çıkan sorunları çözmesine fayda sağlar. Çalışmayan bedenin ve ruhun ışığı bir süre sonra sönmeye başlar ve kişi bildiği şeyleri bile yapamaz hale gelir. Unutmamak için, mutlu olmak için her zaman çalışmalıyız. Çalışmayı aşk ile şevk ile yapmalıyız ki mutlu olalım.


Çalışmak ile ilgili sözler şunlardır:

 “İnsana ancak kendi çalıştığının, karşılığı vardır.” Kur’an-ı Kerim

“Durmak ölüm, taklit uşaklıktır; çalışmak ve yetişmek ise hayat ve hürriyettir.” L. Y. Rauke

“Çalışmak, en soylu iştir.” Thomas Carlyle

“Hiç kimse, kendi el emeğinden daha hayırlı bir şey yememiştir.” Hz. Muhammed

“Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak gerekir.” Necip Fazıl Kısakürek.

“Yoksulun tek silahı çalışmaktır. Tembellerin ise çalışma günü yarındır.” Aziz Nesin

İnsanlar, kendi kendilerini okumaktan ziyade, çalışmakla geliştirip yükseltirler.” Samuel Smiles

“Çalışmak ve iyilik etmek, Tanrı’nın bize öyle bir ihsanıdır ki seven ve bedbaht olan kalplerde, aşkın yerini tutar.” Wolfgang Van Goethe

“En büyük makam, en büyük hak, çalışanlara ait olacaktır.” Mustafa Kemal Atatürk

“A’yı hayatta başarı olarak tanımlayalım, o zaman A= x+y+z “x” çalışmaktır, “y” oyundur, “z” de çeneyi tutmasını bilmektir.” Albert Einstein

“Çalışmak bizi şu üç beladan kurtarır: Can sıkıntısı, kötü alışkanlıklar ve yoksulluk.”  Voltaire

“Bir doktor olarak; hadiseleri büyütmekten, tereddütten ve korkudan doğan ruhi dermansızlığa uğrayan insanların, çalışarak iyileştiklerini görmek saadetine eriştim..” Richard C. Cabot

“Çalışanlar kötülük etmeye vakit bulamazlar, çalışmayanlar ise kendilerini kötülüklerden kurtaramazlar.” Hz. Ali

Yaptığım on şeyden dokuzunun başarısızlıkla sonuçlandığını gördüm gençken, başarısız olmak istemiyordum, onun için ben de on kat daha çok çalıştım.” Bernard Shaw

 

“Yavaş ve sabırla çalışma, güzel işler üretir.” Çin Atasözü.

“Baş olmak için arı gibi çalışmak gerekir.” Mümin Sekman.

“Çalışırken, en çirkin insan bile güzeldir.” Hz. Muhammed

“Hiç kimse, hiçbir şey söylemeyen karıncadan, daha iyi öğüt veremez.” Benjamin Franklin

“Ölümsüzlük, bitmeyen sonsuz bir işte çalışmaktır.” Ernest Renan

“Bir saatlik canlı ve ateşli bir çalışma, hülya içinde geçen yıllardan daha faydalıdır. “Henry Ward Beecher

“Bir metre iş yapmayı, bir kilometre söz vermeye değişmem.” James Hovvell

“Gençliğe üç öğüdüm var: Çalışın, çalışın, çalışın.” Otto von Bismarck

 

 

Dostluk İle İlgili Konuşma Örneği

 Dostluk İle İlgili Konuşma Örneği



Sevgili öğretmenim ve kıymetli arkadaşlarım. Bugün sizlere dostluk üzerine hazırladığım konuşma örneğimi elimden geldiği kadar anlatmaya ve kendimi bu konuda ifade etmeye çalışacağım.

İnsan en mutlu anında ve en acı gününde bir dost eline ihtiyaç duyar. O dost eli o anlarda insanın yüreğine o kadar iyi gelir bu ait olma duygusu insana güç verir ve en mutlu anlarını daha güzel geçirir ve en zor günlerinde de teselli bularak daha kolay kendine gelebilir. Dostluk hemen olmayan zaman içinde insanların birbirini daha iyi tanıyarak ortaya çıkan büyük bir arkadaşlık bağıdır, güven bağıdır, sevgi bağıdır. Sevdiğimiz dostlarımızın yanında olmak, onların  o tebessüm eden bakışlarını görmek ve onlardan destek alarak başarılı olmak kişiyi daha da mutlu eder. Dost diye nitelendirdiğimiz kişi nettir. Yapmacık değildir ve her işte size karşı samimi olduğunu hem sözde hem de uygulamada hissettirir ve gösterir. Dost dediğin kişi arkandan çeşitli entrikalar çevirmeyen, sizin mutluluğunuzu gönülden isteyen kişidir. Böyle dostlarımız varsa onların kıymetini bilmeliyiz ve onlara karşı biz de nasıl iyi bir dost olduğumuzu göstermeliyiz. Dostluk üzerine söylenmiş şu söz çok güzeldir:

“Bizim ömrümüzde ırmaklar vardır, sularında hayallerimizi yüzdürdüğümüz. Bizim ömrümüzde dostlarımız vardır, günlerimiz ayrı geçtiğinde üzüldüğümüz...”

Yukarıdaki sözden de anlaşılacağı üzerine dostlarımız hayallerimizi birlikte yüzdürdüğümüz değerli kişilerdir, onlardan ayrı kaldığımızda çok üzülürüz. Onun için dostlarımızı çok sevelim ve onlara asla ihanet etmeyelim. Dostluk üzerine söyleyeceklerim bu kadardır. Beni dikkatle dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ederim.

 

“Bir Düşmanı Bağışlamak Bir Dostu Bağışlamaktan Daha Kolaydır.” Konulu Deneme

 “Bir Düşmanı Bağışlamak Bir Dostu Bağışlamaktan Daha Kolaydır.” Konulu Deneme




Düşman olan kimse sizin kötülüğünüzün isteyen ve içten içe size her türlü sinsiliği gösteren aynı zamanda bunu hareketleri ile gösterendir. Düşmanın kim olduğu bellidir ve o kişiye karşı gereken önlemi alırsınız. Düşman olan kişi size karşı bir yanlış yaptığı zaman geri sizden özür dilerse onu bağışlamak kolay olur  ama kötülüğü dost yaparsa onu bağışlamanız zor olur. Çünkü dosttan kötülük beklemediğiniz için, onunla güzel anılarınız olduğu için onun düşmanlık yapması kişide hayal kırıklığına neden olur. Dostun kazığı canınızı daha çok acıtır ve daha çok incinirsiniz. 

Düşmanın kazığı da canınızı acıtır ama ona karşı her zaman tetikte olduğunuz için ondan her türlü kötülüğün geleceğinden emin olursunuz. Çünkü ona karşı içinizde hiçbir zaman sevgi olmamıştır, bağlılık olmamıştır. Bunun için seçeceğimiz arkadaşlarımıza, eş ve dostlarımıza karşı dikkatli olmalıyız ve kimseyi hemen tanımadan çok yakınlık kurmaya çalışmamalıyız. İyi bir dost sevdiği kimseye büyük hayal kırıklıkları yaşatmaz. İyi bir dost sevdiği kişinin her zaman yanında olur ve ona içten içe sinsilikler beslemez, onun kötü günlerine sevinmez ve elinden gelen her türlü fedakarlığı yapar. 

Onun için dostlarımızdan da kolay kolay kötülük beklemeyiz ve onların bize darbe vuracağı aklımıza bile gelmez. Özellikle de bu devirde insanlara olan güven gitgide azalmaktadır. Bundan dolayı dost seçiminde de dikkatli olmalıyız ve düşmanlara karşı da önlem almaya devam etmeliyiz.