Ben Bir Köy Öğretmeniyim Hikaye

 

Ben Bir Köy Öğretmeniyim Hikaye


Öğretmenliğimin yeni günleriydi henüz. Yeni atanmıştım. İlk öğrencilerimin karşısına çıkacaktım. Ağrının Doğubeyazıt İlçesi’nin bir köyüne atanmıştım. Gittiğim köy küçük ama çok şirin bir köydü. İnsanları ise samimi ve doğaldı. Sınıfa ilk girdiğimde birinci sınıf öğrencilerinin ne kadar da küçük olduğunu gördüm ve  o kadar masum ve tatlı duruyorlardı ki onların her birini öpesim geldi.


Sınıfa girdiğimde okulun hizmetlisi henüz gelmediği için soba kurulmamış, sınıf çok soğuktu. O küçük masumlar üşümeye başlamıştı. Hemen diğer bir öğretmen arkadaşımla birlikte olup sınıfa soba kurduk ve sınıf çok güzel ısınmaya başladı. Sonra sırayla minik öğrencilerimle tanışmaya başladım. Her biri bahar güneşi gibi tertemiz , dünyanın rengarenk çiçekleri gibi çok güzeldi.  Onlarla tanıştıktan sonra  her biri ile çok güzel ilgilenmeye ve onlara günden güne daha çok bağlanmaya başladım. 


Onlar benim her şeyimdi. Ailemdi, arkadaşlarımdı, çocuklarımdı. Yıllar geçmeye başladı ve böylece o birinci sınıf çocuklarını dördüncü sınıfa kadar getirdim. Hepsi kendine güvenene, güzel ahlaklı ve  başarılı çocukla rolmuştu. Onlar da beni çok seviyor ve beni gördükleri zaman gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Nihayet bu şirin köyde görevim sona ermiş ve artık kendi memleketim olan Kayderi2ye gitme vakti gelmiş ve tayinim oraya çıkmıştı. 


Öğrencilerim ve velilerim benim için kocaman çiçek yaptırmışlar, bir sürü ev yemekleri hazırlamışlar ve birçok zahmet içine girerek okula getirmişlerdi. Çok duygulanmıştım. Sevilmek, ait olmak, öğretmen olmak –böyle bir şeydi galiba. Her birine sarıldım, gülüştük, ağlaştık ve veda vakti geldiğinde oradan üzülerek ayrıldım ama vicdanım rahattı. Çünkü hiçbir  çocuğumu dört yıl boyunca üzmemiştim, onları diğer arkadaşlarının yanında rencide etmemiştim ve çok ama çok sevmiştim. Biliyordum ki onlar da başka insanları incitmeyecek, her şeyden önce insan olacaklardı.

Ailesi ve Arkadaşları Tarafından Dışlanan Engelli Bir Çocuğun Başarı Hikayesi

 

Ailesi ve Arkadaşları Tarafından Dışlanan Engelli Bir Çocuğun Başarı Hikayesi

 

Alican  konuşma engelli olduğu için kendini çok iyi ifade edemiyor ve ailesi tarafından, arkadaşları tarafından dışlanıyordu. Özel eğitim almaya yeni başlayan on iki yaşındaki Alican ailesinin ve arkadaşlarının onu dışlamasına dayanamıyor, gece yatağına yattığı zaman hıçkırarak ağlıyordu. Kimi insanların ona acıyan gözlerle bakması onu daha da kahrediyordu. Çünkü onun düşüncelerine göre o da normal bir insandı. İnsanın fiziki kusurlarının yeterli olmayışı onun kalbinin olmaması anlamına mı geliyordu, neden anlamıyorlardı ailesi, arkadaşları ve yakın çevresi, neden diyor neden diyor ve bu duruma bir anlam veremiyordu.

 

Özel eğitime yakın bir zamanda yeni bir öğretmen gelmişti. Adı da Esra Öğretmendi. Esra Öğretmenin de kendi yakın çevresinde de engelli bireyler olduğu için bu öğretmenliği yapmaya başlamış, sabırlı, azimli, kararlı ve öğrencilerini koşulsuz seven bir öğretmendi. Alican’ı daha ilk günden çok sevmiş, onun sabrını, derse olan ilgisini, çabasını başarı ile takdir etmişti. Alican’ın güveni işte o zaman gelmişti ve öğretmeni ile beden dili ile iyi bir iletişim kurmaya başlamış, sürekli kitap okumaya başlamış ve zihnini sürekli kitaplarla meşgul etmeye başlamıştı. Alican günlerce odasına kapanıyor, durmadan çalışıyordu. Bir sabah Esra Öğretmen okula geldiğinde Alican ona bir şey göstereceğini beden dili ile ifade etmeye çalıştı. Öğretmeni heyecanlanmıştı. Alican bir yıldır yazdığı engelli bir bireyin yaşamı diye roman yazmış ve edebi dili ustalıkla kullanmış, engelli çocuklar ile ilgili duygularını ifade eden muhteşem bir kitap yazmıştı. Öğretmen bunu hemen okul müdürüne söyledi.

 

 Okul Müdürü de bunu Milli Eğitim Bakanı’na gönderdiğinde yazılan eseri Bakan da çok beğenmişti ve bu kitabın en kısa zamanda ülkenin her kütüphanesine ve her okuluna gönderilmesini emretmiş, Alican kısa zamanda ünlü olmuştu. Ailesi, arkadaşları ona güvenmeyerek büyük hata ettiklerini anlamışlardı ama Alican bunlara  aldırmıyordu artık. Çünkü o bir yazar, o bir kendine güvenen, kendini kanıtlamış diğer insanlardan farkı olmayan bir çocuktu. Biricikti, değerliydi, insandı her şeyden önce. Keşke herkes de önce ona insan olduğu için değer verseydi.

Cumhuriyet, Millet, Bağımsızlık, Cihan, Öğrenciler, Aslı, Hayal, Gerçek, Okul, Tören, Başarı, Sınıf, Milli Egemenlik Kelimelerinden Kısa Bir Hikaye Örneği

 

Cumhuriyet,  Millet, Bağımsızlık, Cihan,  Öğrenciler, Aslı, Hayal, Gerçek, Okul, Tören, Başarı, Sınıf, Milli Egemenlik Kelimelerinden Kısa Bir Hikaye Örneği


Aslı bugün çok heyecanlıydı. Çünkü yarın cumhuriyetin ilan edilişinin 100. yılıydı. Onun için öğretmenleri  100. yıla özgü güzel bir program hazırlamış, ortaokul ikinci sınıf öğrencisi olan Aslı da bu programda  cumhuriyet ile ilgili şiirini okulda okuyacaktı. Onun için hem mutlu hem heyecanlıydı. Akşam olduğunda babası gelmiş, annesi sofrayı kurarak hep birlikte yemeğe oturmuşlardı. Hem yemek yeniyor, hem de televizyonda yarın kutlanacak olan cumhuriyet ile ilgili reklamlar şimdiden yapılmaya başlanmıştı. 


Aslı’nın babası bu reklamları izleyince duygulanmış ve şunları söylemişti: Ne zorluklar çekmiş Mustafa Kemal Paşa, silah arkadaşları ve kahraman vatan evlatları. Bağımsız olmayacaktık. Onlar olmasaydı bu millet de olmayacaktı belki. Köle olacaktık başka milletlerin egemenliği altında. Ama olmadık işte hayalini gerçekleştirmişti Mustafa Kemal. Kimse ona inanmamış, o kendine inanmış, kendi gerçeklerinin peşinden koşmuş ve cumhuriyeti ilan etmişti dedi. 


Aslı, babası ve annesi hem duygulandılar hem de sevinçle yemeklerini yiyip herkes odasına gitti. Aslı erkenden uydu ve sabah erkenden kalktı. Okula vardığında tüm öğrenciler oradaydı. Kutlama birazdan başlayacaktı ve Aslı çok ama çok heyecanlıydı. Beyaz bir gömlek, kırmızı bir pantolon giymiş, saçını özenle taramıştı. Bugüne özel çok güzel olmuştu Aslı. 


Arkadaşı Cihan onu görmüş ve ne kadar güzel olmuşsun Aslı dediğinde Aslı heyecanlanmış ve utanmıştı. Çünkü Cihan da onunla aynı şiiri okuyacaktı. Dört kıtasını Aslı dört kıtasını Cihan okuyacaktı. Cihan da siyah bir takım giyinmiş ve çok yakışıklı olmuştu. Program başlamış ve sıra iki arkadaşa gelmişti. İkisi de heyecanla kürsüye doğru gitti ve çok güzel sesleri ile görü bir şekilde Cumhuriyet şiirini okudular. Şiiri şu şekildeydi:

 

Yaşanmıştı önünde altı asır zorluk,
Yıkıldı bir kavak gibi büyük imparatorluk.
Yankılandı her tarafında vatanın
İşitince sevindi Türkler varlığını "Ata"nın.

Bağırdı kadın, erkek; savaşımız var, savaşımız!
"İndirilemez ay-yıldızlı bayrağımız",
Herkes çareler aradı kendi yolunda
Tek bir çözüm vardı; savaşmak vatan uğruna!

Döndü bulutlar yurtta yağmura,
Can verdi yıkılan kavağım vatan yolunda
Kökü sağlamdı, dallarında yaprak,
Kavağın canlanması, çınlattı; Batı'ya kulak!

Çektiler Mehmetçikler kılıçları kınından
Kahramanca çarpıştılar, Kurtuluş Savaşı'nda
Artık geri dönülmez bir parola;
İstiklâl, cumhuriyet ve hürriyet yolunda!

Köküdür kavağımın cumhuriyet,
Dallarında istiklâl ve hürriyet.
Artık hiç eksik olmaz kavağımda;
Türk genci var oldukça yurdumda!

Güvenmiştir Atatürk Türk gencine;
Yücelt, koru, sahip çık vatanına diye
Asla terk etme cumhuriyeti;
Türk genci korumalı hürriyetini!

Atasını seven gençler
Filizlenmeli yurdumda
İhtilal çıktığı anda,
Koş, hiç düşünmeden vatan yoluna!

Türk genci şehitlerini anmalı
Gazilerine yardımda bulunmalı
Tarihi hatırlamalı, bundan ders çıkarıp,
Türk istiklâl ve cumhuriyetini sonsuza dek hatırlamalı!  (Canan AYHAN)


Şiirlerini okuyan iki genç alkışlar eşliğinde sınıflarına uğurlandılar. Tören bittikten sonra öğretmen cumhuriyetin nasıl önemli bir erdem olduğunu, cumhuriyetin milli egemenlik olduğunu, kadına verilen değer olduğunu, eğitim olduğunu, akıl ve bilimi temel aldığını anlattı öğrencilere. Başarılı bir şekilde şiirlerini okudukları için Cihan ve Aslı2ya da teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı. Böylece 100 yıllık dev çınar cumhuriyetin d devam etmesi için hep birlikte farklı şiirler, şarkılar okundu ve güzel bir gün geçmiş oldu.

Hoşgörü Sözleri

 

Hoşgörü Sözleri


Hoşgörülü insanlar empatisi gelişmiş, içinde sevgi ve saygı olan kimselerdir. Hoşgörünün temeli ailede başlar. Bunun için aileler çocuklarına hoşgörü ile yaklaşmalı ki orada yetişen çocuklar da topluma hoşgörülü olsun, farklı inançlara, farklı kültürlere hoşgörü ile bakabilsin.

Hoşgörü ile ilgili özlü sözler şunlardır:

Hoşgörü, yapılan her şeyin kolayca kabul edilip onaylanması değildir. Hoşgörü, başkalarının görüşlerini anlama yeteneği ve acı bir duygu beslemeden, anlayışlı bir tartışma arzusudur. Macintosh

Hoşgörü, en iyi dindir. Victor Hugo

Gel, gel yine her neysen, kimsen yine gel; Kafirsen, ateş ve put seversen yine gel; Girmez ki, umutsuzluk dergahımıza...(Mevlana Celalaeddin Rumi)

 

Başka türlü davranmak gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun. Bağışla ve unut.(Xsentius)

Şiddet göstermeme, inancımın birinci maddesidir. Aynı zamanda o, benim itikatımın da son maddesidir.(Mahatma Gandi)

Dünyayı savaş tehlikesinden koruyacak tek bir yol vardır; dünya çapında yetkiye sahip olacak ve dünyada bütün silahların tekelini elinde bulunduracak bir tek otoritenin kurulması.(Bertrand Russell)

İnsanlığın kurtuluşunu sağlayacak en büyük erdem hoşgörüdür. H.Wilhelm Van Loon

Toplumsal hayatta en yararlı erdem hoşgörüdür. Dale Carnegie

İnsanlar, din, mezhep, ırk, millet, renk, mevki, sınıf farkı gözetilmeksizin sevilmeyi hak etmektedirler. Madem ki insanoğlu ruh yönüyle Allah’tan gelmektedir; öyleyse insanlar hiçbir şekilde birbirlerinden bu anlamda ayrılamazlar.(Yunus Emre)

 

Başkası düştü mü “çürük tahtaya basmasaydı” deriz. Kendimiz düşünce, bastığımız tahtanın çürük olmasından şikayet ederiz. (Cenap Şehabettin)

Benim ülkem dünyadır; benim vatandaşlarım tüm insanlardır.(William Lloyd Garrison)

Başka birinin sizin kadar iyi yapabileceği bir şeyi bırakın o yapsın, siz yapmayın.(Andre Gide)

Çok yumuşak davranmak, çok sert davranmak kadar kötüdür.(Eric Vebster)

Çevremizdeki insanların Hatalarına Hoşgörüyle Yaklaşmak Neler Sağlar Konulu Konuşma

 

Çevremizdeki insanların Hatalarına Hoşgörüyle  Yaklaşmak Neler Sağlar Konulu Konuşma


Hoşgörülü insanlar ön yargılı olmayan, kendilerini dar kalıplara sokmayan, yaşanılan her şeyde  katı olmayan, sevgisiz olmayan, kin tutmayan kimselerdir. Çevremizdeki insanlara hoşgörülü ile yaklaşmak öncelikle bizi daha iyi bir insan, daha olgun kişi yapar. Hoşgörülü insanların empati kurma becerisi gelişmiştir.


Sevgili öğretmenim,


“Hoşgörü, yapılan her şeyin kolayca kabul edilip onaylanması değildir. Hoşgörü, başkalarının görüşlerini anlama yeteneği ve acı bir duygu beslemeden, anlayışlı bir tartışma arzusudur.” der Macintosh. Gerçekten de hoşgörü her şeyi hemen kabuk etme değil, insanları anlamaya çalışma, onları yargılamama demektir. Çevremizdeki insalanra hoşgörü ile yaklaştığımız zaman daha çok sevilen ve sayılan biri oluruz. Farklı kültürden insanlarla arkadaş, dost oluruz. Kendi işlerimizde bile  hoşgörülü olmanın faydasını görebiliriz. Hoşgörü insanları bir araya getirir. Sıcak bir iklim oluşmasını sağlar. Birlik, beraberlik ve dayanışma gücünü artırır. İnsanların arasındaki iletişim sorunlarını ortadan kaldırır ve daha samimi bir ortam doğar. Hoşgörü yanlış anlamaları ortadan kaldırdığı için karşılıklı sevgi, saygı ve  anlayış ortaya çıkar.


Sevgili öğretmenim,


Konuyu kısaca özetleyecek olursam hoşgörülü insanlar psikolojik yönden daha sağlıklı olur. İlişkilerinde hoşgörülü davranmaları daha mutlu ve huzurlu olmalarını sağlar. Daha sakindir, kolay sinirlenmez. Yaşamın bütün alanlarında başarıya daha kolay ulaşırlar. Kendilerine güveni olan insanlardır. Farklı düşünen insanları düşman gibi görmez, nefret etmez. Daha olgun ve dengelidir. Toplum içinde daha çok sevilir, değer verilir. Diğer insanları daha kolay anlar ve daha rahat iletişime girer. Yalnız kalmaz, sosyal çevresi geniştir. Böylece çoğu zaman mutlu olurlar, güzel arkadaşlıklar, sağlam dostluklar edinirler. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için çok teşekkür ederim. Umarım kendimi bu konuda güzel bir şekilde ifade edebilmişimdir.

Bir Köy Öğretmeni Olan Şefik Sınığ’ın Son Sözleri Olan Dünyanın Bütün Çiçekleri Adlı Şiiri ve Öğretmenin Başına Gelen Olayı Araştırınız.

 

Bir Köy Öğretmeni Olan Şefik Sınığ’ın  Son Sözleri Olan Dünyanın Bütün Çiçekleri Adlı Şiiri  ve  Öğretmenin Başına Gelen Olayı Araştırınız.


Bir köy öğretmeni olan Şefik Sınığ  Gönen Köy Enstitüsü’nden mezun olduktan sonra, Afyon’un Dinar  ilçesine bağlı Sütlaç  köyünde öğretmenlik yapmıştır. Öğretmenimiz öğrencilerine aşk ile bağlı bir öğretmenmiş. Şefik Sınığ,  Bostancı  köyündeki öğretmen arkadaşı ile birlikte patlayan bir futbol topunu tamir ettikleri sırada yıkılan okul duvarının altında kalarak hayatını kaybetmiş ve onun ölümüne öğrencileri, köylüler ve  duyan herkes çok üzülmüştür. 


 Öğretmenin   cenaze merasimine katılan bir üniversite öğrencisi, onun söz sözlerini Ceyhun Atuf Kansu’ya anlatmış; Kansu, kendisini çok etkileyen bu ölüm üzerine Şefik öğretmenin ağzından yazılmış bu şiiri kaleme alarak Yanık Hava adlı kitabında yer vermiştir. Şiirin Adı ise Dünyanın Bütün Çiçekleri adlı muhteşem bir şiirdir. Okuyunca duygulanacak ve şiirde kendinizi, öğrencilik yıllarınızı bulacaksınız. Şiir şu şekildedir:


Dünyanın Bütün Çiçekleri

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum

Bütün çiçekleri getirin buraya,

Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,

Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer

Bütün köy çocuklarını getirin buraya,

Son bir ders vereceğim onlara,

Son şarkımı söyleyeceğim,

Getirin getirin…ve sonra öleceğim.

 

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum,

Kaderleri bana benzeyen,

Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları,

Geniş ovalarda kaybolur kokuları…

Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri,

Hepinizi hepinizi istiyorum, gelin görün beni,

Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.

 

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini

Bacımın suladığı fesleğenleri,

Köy çiçeklerinin hepsini, hepsini,

Avluların pembe entarili hatmisini,

Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın.

Aman Isparta güllerini de unutmayın

Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.

Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.

 

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum.

Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,

Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden,

Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,

Ne güller fışkırır çilelerimden,

Kandır, hayattır, emektir, benim güllerim,

Korkmadım, korkmuyorum ölümden,

Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.

 

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Baharda Polatlı kırlarında açan,

Güz geldi mi Kopdağına göçen,

Yörükler yaylasında Toroslarda eğleşen.

Muş ovasından, Ağrı eteğinden,

Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden

Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni,

Eğin türkülerinin içine gömün beni.

 

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

En güzellerini saymadım çiçeklerin,

Çocukları, öğrencilerimi istiyorum.

Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini,

Köy okullarında açan, gizli ve sessiz,

O bakımsız, ama kokusu eşsiz çiçek.

Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek,

Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.

 

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,

Ölmemek istiyorum, yaşamak istiyorum.

Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,

Tarümar olmasın istiyorum, perişan olmasın,

Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım,

Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,

Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.

 

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Okulun duvarı çöktü altında kaldım,

Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,

Yaz kış bir şey söyleyen sonsuz toprakta,

Çile çektim, yalnız kaldım, ama yaşadım,

Yurdumun çiçeklenmesi için daima, yaşadım,

Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.

Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,

Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya.

 

Ceyhun Atuf Kansu

Çok Okuyan İnsanlarda Ne Gibi Özellikler Gelişir Konulu Konuşma

 

Çok Okuyan İnsanlarda Ne Gibi Özellikler Gelişir Konulu Konuşma


Nasıl ki müzik ruhun gıdası ise okumak da ruhun gıdasıdır. Çünkü insan okuyarak daha iyi insan olabilir, daha dürüst ve güvenilir olabilir, kendini geliştirebilir ve topluma faydalı olabilir.

Sevgili dinleyiciler,

 Çok okuyan insanlar;  beyninin  birçok bölümünü harekete geçirdiği için,  bu bölümler  birbirleri ile bağlantı sağladığı için bu durum beyinde yeni bağlantılar oluşmasını da sağlar. Bu da beynin işlevsel olmaya devam etmesini sağlar ve beyinde gerileme olmaz. Bu duurmda okuyan insanların hafızasının daha gelişmiş olmasını sağlar. Çok okuyan insanlar ana dilini daha iyi konuşur ve daha doğru yazar. Toplum içind ekendini daha iyi ifade ederler, empati kurma becerisine sahip olurlar ve böylece başka insanların sorunlarına duyarlı bir bilinçli vatandaş olurlar. Kendi kişisel gelişimşlerine büyük katkı sağlarlar.

 

Okuyan insan daha özgüvenli, daha mutlu olur. Çok okuyan insanların güç içindeki stresi de azalır ve çok okuyan insanların uyku kalitesi de verimli olur. Bunun için okumaya devam etmek ve okudukça kendimiz de geliştirmeye devam etmek gerekir. Çünkü okumak kişiyi hayatta daha aktif kılar, kişi genel kültürü zengin biri olur.  Çok okuyan insan, hayal gücünü ve yaratıcılığını geliştirir. Anadil üzerinde düzenli okuma, kelime ve ifade bilgisini arttırır.


Sevgili öğretmenim,

Çok okuyan kimselerin akıl yürütme, analiz etme, değerlendirme becerileri daha etkin olur. Bu sebeple düzenli  ve çok kitap okuyan insanlarda Alzheimer hastalığı riskinde düşüş yaşandığı bilinmektedir. Çok okuyan, alanı ile ilgili kitapları da okuyan insanlar daha başarılı olurlar, hayatlarında daha disiplinli olurlar ve yaşam boyu öğrendikleri için yaşam boyu da hayattan zevk almaya devam ederler. Kişi güncel haberlerden ve dünyadaki gündemden okuyarak haberdar olur ve kendini dar bir kalıba sokmadan yaşamaya , yaşamdan haz almaya okumak sayesinde devam eder.

Gençlik İle İlgili Konuşma

 

Gençlik İle İlgili Konuşma


Hayatın en verimli çağı, insanın bedenen ve ruhen en güçlü , en coşkulu anlarıdır gençlik yılları. Güzel olmasına güzel, verimli olmasına verimlidir ama su gibi akıp gider gençlik. Onun için gençliğin verimli yıllarından faydalanmak gerekir. Bunun için bu çağları çalışarak, üreterek, insanlığa faydalı olarak, kendi kişisel gelişimine katkı sağlayarak geçirmek kişiye ileriki yaşlarında büyük kazanç sağlayacaktır.

Sevgili dinleyiciler,

 

Birey gençlik yıllarında kendine bir hedef koymalı ve o hedefi gerçekleştirmek için plan ve program hazırlamalı ve disiplinli bir şekilde başladığı işi sonuna kadar götürebilmelidir. Gençlik yıllarında çalışılmalı, üretken olunmalı fakat sosyal insan olunmaya da devam edilmelidir. İyi arkadaşlıklar, dostluklar kurulmalıdır. Kötü alışkanlıklardan uzak durulmalı, bizi iyiye götüren, doğru yola ileten kimseler ile arkadaş olunmalıdır. Gençken bir kötü alışkanlığa sahip olduğunuz zaman bağımlı hale gelebilirsiniz ve bunun geri dönüşü de zor olabilir. Onun için bu dönemde büyüklerimiz bize yol gösterdiği zaman onların sözlerini kulak ardı yapmamalıyız, dinlemeliyiz ve onların deneyimlerinden yararlanarak daha az hata yapmaya özen göstermeliyiz.

 

 Teknoloji bağımlısı insanlar olmamalıyız. Aşırı konfor zihni çürütür onun için aşırı konfordan uzak durmalıyız ve sürekli bir işle meşgul etmeliyiz kafamızı. Böylece hem kendimize faydalı oluruz hem de içinde yaşadığımız topluma faydalı oluruz. Gençlik yıllarında mutlaka bir müzik aletini çalmaya özen göstermeliyiz, bir spor dalı ile ilgilenmeliyiz, yeterli ve dengeli beslenerek genç yaşta hastalıklar ile uğraşmamalıyız.  Girişimci olmalıyız.


 Başarılı olmak için kararlı ve tutarlı olmalıyız. Sabırla çalışarak amacımıza ulaşmak için gece gündüz demeden okumaya, araştırmaya devam etmeliyiz. Gençlik yıllarında bir işe başladığımız zaman ev almalı, araba almalı ve yatırımlar yaparak ileride rahat bir yaşam sürmeliyiz. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

 

Vefakârlık İle İlgili Konuşma

 

Vefakârlık İle İlgili Konuşma

 

Vefası olan, sevgisi geçici olmayan, hakikatli, vefalı kavramlarına vefakârlık denilir. Diğer bir tanımı ile vefa; kişinin vadine, ahdine ve yeminine sadık kalması, dostlarını unutmaması, onların dostluklarına ve iyiliklerine daha güzeliyle karşılık vermesidir. Böyle insanlara vefakâr denilir.  İnsana yakışan en önemli erdemlerden biri de vefalı olmasıdır. Yapılan iyilikleri unutmaması, çıkar amaçlı sevgi güdülmemesidir. Vefakâr insanlar bir başka değerlidir, bir başka güzeldir.  Böyle kimselerin yüzüne baktığınızda bile bir samimiyet bir içtenlik görürsünüz. Çünkü kalplerinin güzelliği gözlerindeki masumluğa yansımıştır. Çünkü insan olmanın, iyi insan olmanın örnekleridir onlar.

 

Sevgili dinleyiciler,

Vefa insanın özünden gelir, insaniyetinden gelir. Vefasız  olan insanların hiçbir şey umurunda olmaz. Onların ilişkileri de günübirliktir. Çıkarları olduğu zaman canım, cicim diyen kimseler çıkarları sona erdiği zaman bir daha sizi arayıp sormazlar. Çünkü böyle kimselerin ruhunda asillik yoktur. Henüz şahsiyet sahibi olamamış kimseler vefasız kimselerdir. Oysa kendini bilen, haddini bilen, değerini bilen insan vefanın ne kadar değerli bir erdem olduğunu bilir ve davranışlarını ona göre düzenler. Verdiği sözde duran, çevresine yardımcı olan, kara gün dostu olan, sevdiklerine zaman ayıran, dürüst ve güvenilir insanlar vefalı insanlardır.

 

Ne güzel anlatmış Mevlana vefalı insanları: “ Dostlarını daima vefa ile  hatırla can!  Arayan sen ol; bulan sen; tanıyan sen ol, kucaklayan sen. Kula vefası olmayanın Hakka vefası olmaz.” Gerçekten de öyledir. Kulun kula vefası yoksa ona can veren, ona en büyük nimetleri ile veren Yüce Allah’a hiç vefası olmaz ve her şeyi ben yaptım diyerek nankör ve kibirli bir kimseye dönüşür. İşte böyle kimselerden olmamalıyız. Her zaman sevdiklerimizi aramalı, vefalı, onurlu kimselerden olmalıyız. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.

İyi Arkadaş Seçen Kişilerin İnsanın Kazançları Nelerdir Konulu Konuşma

 

İyi Arkadaş Seçen Kişilerin İnsanın Kazançları Nelerdir Konulu Konuşma


Bireyin bedeninin ve zihninin güçlenmesi için arkadaşlıklara ihtiyacı vardır. Çünkü insan ancak başka insanlarla yaşadığı zaman, iletişime geçtiği zaman , yeri geldiğinde rekabet ettiği zaman hayattan daha zevk almaya başlıyor ve kendini daha iyi hissediyor.

 

Sevgili öğretmen,

İyi bir arkadaş benim için iyi bir can yoldaşı, gönül bağı kurduğum kardeşim, acılarımı paylaştığım dostum, mutluluklarımı paylaştığım sırdaşımdır. İyi bir arkadaş seçen kimse bu işten fazlasıyla kârlı  çıkar. Bir kere iyi arkadaş bana iyi örnek olandır. Konuşması ile, duruşu ile, güzel ahlakı ile beni de iyiye yönlendiren, benim de güzel huylara sahip olmamı sağlayandır. İyi arkadaş iyi yola, kötü arkadaş da kötü yola götürür. Hani Mevlana’nın arkadaş seçimi ile ilgili bir sözü vardır ya: “ Kimle gezdiğinize, kimle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin; çünkü bülbül güle, karga ise çöplüğe götürür.” sözü tam da iyi arkadaşın iyiye, kötü arkadaşın kötüye götürdüğünü anlatır.

 

Sevgili öğretmenim,

İyi arkadaş insana güç verir, ona kendi öğrendiği bilgileri öğretir, daha çok kitap okuyarak arkadaşlar birbirini olumlu yönde etkiler. Böylece her ikisi de hem akademik anlamda başarılı olurlar, hem de sosyal yaşamda başarılı olurlar. Hayatımızda kalıcı ve güvenilir arkadaşlıklarımızın olması beyin sağlığımızı geliştirir,  bizi güçlendiren hayat seçimleri yapmamızı sağlar. İyi arkadaşlar stresle baş etmemizi kolaylaştırırken, sağlık sorunları ve hastalıklardan daha kolay kurtulmamızı sağlıyorlar. Hatta pozitif arkadaşlarımızla vakit geçirmek görünüşümüzü bile iyileştiriyor; bu da mutlu insanlarla vakit geçirdiğimizde biz de mutlu oluyoruz anlamına gelir.

 

İyi arkadaşlarımız bize herhangi biriyle nasıl iletişim kurabileceğimiz konusunda yardım ederler ve biz de farklı insanlara, özellikle de dünya görüşümüzün farklı olduğu insanlara nasıl davranacağımızı anlarız.  Zor anımızda en çok arkadaşlarımız yanımızda olur ve bizi yalnız bırakmayarak bize büyük moral veren kişiler olurlar.