Anlamları Kısa 30 Atasözü ve 30 Deyim Yazınız.

 Anlamları Kısa 30 Atasözü ve 30 Deyim Yazınız.


 

* Akla gelen başa gelir:  İnsan tüm olasılıkları göz önünde bulundurmalı ve onun için de  önlemini almalıdır.


*Adam da vardır, adamcık da:  Değerli insanlar kadar değersiz kimseler de vardır. Herkesi adam sayıp güvenmemeliyiz.

 

*Bey mi yaman? El Mi yaman?  Tanımadığımız kimseler güçlü diye tanıdığımız insanlardan daha güçlü çıkabilir. Onun için ön yargılı olmamak gerekir.

 

*Lokma bile çiğnenmeden yutulmaz: Her iş için emek gerekir. Emeksiz hiçbir şey olmaz.

 

*Gülle düştüğü yeri belli eder: Çalışkan, ağır başlı ve  nitelikli kimseler  bulundukları yerde hemen dikkat çekerler.

 

*Tahtadan çuvaldız olmaz:  Her araç gerekli olan hammaddesinden yapılmalıdır.

 

*Fırsat her zaman ele geçmez:  Uygun ortam ve koşulları iyi değerlendirmek gerekir.

 

Dağ başı, dumansız olmaz:  Önder, lider kimseler sorunsuz olmazlar. Mutlaka bir yerden sorun çıkar.

 

Dost acı söyler:  Doğru söz kişiye acı gelir. Dostlarımızın söylediği gerçeklere  kulak asmalıyız ve önemsemeliyiz.

 

*Çürüksüz koz, kemiksiz et olmaz:  Her güzelin bir kusuru vardır. Onun için her şeyi olduğu gibi kabul etmek gerekir.

 

* Çul içinde aslan yatar : İnsanların dış görünüşlerine değil kişiliklerine, kaliteli olup olmadıklarına önem verilmelidir.

Gafil baş, düşmana olur aş:  Kişi düşmanlarını tanımalı ve uyanık olmalıdır.


*Can , canın yoldaşıdır: Kişi kendini yalnızlığa itmemeli, arkadaşlar, dostlar kısacası çevre edinmelidir.

*Can boğazdan gelir: Vücudumuz için gerekli olan besinleri almalı, sağlığımıza önem vermeliyiz.


*Korkunun ecele faydası yoktur:  Bir şeyin soncundan korkmak yerine harekete geçip zor olan mücadele etmek gerekir.

* Taş ıraktan gelmez: Kişiye en büyük zararı yakınları verir.

 

*Tanımayan dostunu, pazara veriri postunu: Kişi  dostunu ve düşmanını iyi tanımalıdır.

 

*Yerdiğin oğlan yer tutar:  Kimseyi küçümsemek gerekir.

 

*Yuvayı yapan dişi kuştur:  Evde düzeni ve dirliği sağlayan genelde kadınlardır. Onun için kadınlarımızın değerini bilmeliyiz.


*Zahmetsiz rahmet olmaz: Her verimli sonuç, iyi ve sıkı bir çalışmanın ürünüdür.

 

*Öpersen kendi elini öp:  İnsan önce kendine saygı duymayı bilecek sonra ise başkalarına. Kişi kendine olan saygısını yitirmemelidir.


*Gönül ferman dinlemez:  İnsan duygularına gem vuramayız.

 

İyilik et kele, övünsün ele:  Sen iyiliği de yapsa varsın başkaları senin yaptığın iyilik ile övünsün. İnsan iyiliği, övünmek için yapmamalıdır.

 

*Diş eti karın doyurmaz: Küçük kazanımlarla yetinmemeli, daha çok çalışmalı  ve daha iyi şeyler için çalışmalıyız.

 

*Adam olan bir söz yeter:  Akıllı ve zeki kimseler bir sözle ne dediğimizi anlar ve ne yapacağını da iyi bilir. O kişiye lafı uzun uzun anlatmaya gerek kalmaz.

 

*Aç esner, tok geğirir: Her insan durumunun gerektirdiği şeyi yapar.

 

*Aklınla gör, kalbinle işit: İnsan gönlünden geçenleri aklı ile de görmeli ve sadece duygular ile hareket edilmemelidir.


*İki vuran okçudur:  Becerikli insan işlerini aksatmadan yapar.


*Latife latif gerek: Şakayı şakadan anlayan kişilere yapmalıyız.


*Yiğit yiğide at bağışlar:  Her insana hak ettiği değeri vermek gerekir.




30 Tane Deyim ve Anlamları


*Fareler cirit atmak: Bir yerin ıssız olduğunu belirten deyimdir.


*Fenaya çekmek: Söze kötü anlam vermek


*Borca batmak: Çok borçlanmak


*Az günün adamı olmamak:  Çok yaşamış, çok görmüş, tecrübeli kimseler demek.

*Araları açılmak:  Arkadaşlık bağlarının kopması anlamında bir deyimdir.


*Ahkâm kesmek:  Bilgiçlik kesmek


* Akıl sır ermemek: Yapılan işi anlayamamak


*At oynatmak:  Üstünlüğünü becerileri ile ortaya koymak


* Boşa çıkmak: Sonuç vermemek


* Canını dar etmek: Tehlikeli bir durumdan güçlükle kurtulmak


* Çul tutmaz: Kazandığı paranın hepsini harcayan.


*Can pahasına: Ölümüz göze almak


* Havlu atmak: Yenilgiyi kabul etmek


* Hayra alamet: İyilik belirtisi


* Gömleğinden geçirmek: Birisini evlat edinmek


* Eli yüzü düzgün: Çirkin sayılmaz.


*Dizini dövmek: Çok pişman olmak


* Çiçeği burnunda: Taptaze


* Çizmeden yukarı çıkmak: Bilmediği işe karışmak


* Başına çıkmak: Şımarmak


* Arkası alınmak: Bitirilmek


* El çırpmak: Alkışlamak


* El kadar: Küçücük


*El sunmak: Uzatmak

*Dili tutulmaz: Heyecandan konuşmamak


* Can sağlığı: Esenlik


* Babaları tutmak:  Sinir krizine girip bağırıp çağırmak


* Babasının hayrına mı? Bir çıkar beklemeden mi?


* Kulağı elinde! Müjde!


* Kulak ardı etmek:  Duymamış gibi davranmak


*Mürekkep yalamış: Öğrenim görmüş


*  Put kesilmek: Hiç kıpırdamadan sessizce durmak


* Su dökünmek: Yıkanmak


* Zihni karışmak: Ne yapacağını şaşırmak

“Dil, Yırtıcı Bir Hayvandır. Serbest Bırakılırsa Yaralar.” (Sahibini Yaralar.) Sözünden Ne Çıkarıyorsunuz?

 “Dil,  Yırtıcı Bir Hayvandır.  Serbest Bırakılırsa Yaralar.” Sözünden Ne Çıkarıyorsunuz?


“ Çocuklarınıza önce dilini tutmasını öğretin; konuşmasını nasıl olsa öğreneceklerdir “. der Benjamin Franklin. Dil yırtıcı bir hayvandır, serbest bırakılırsa yaralar  der Hz. Ali.  Bu iki sözde de aslında önemli olan konu, insanlara verilmek istenen mesaj dilimizi tutmanın ne denli kıymetli olduğudur. Dil, insanın başına hem şer  olur, hem de hayır olur.  İnsan dilini tutmasını bilirse, nerede, nasıl ve ne şekilde konuşacağını bilirse  akıllı bir canlı olur ve  kişi böylece de mutlu olmuş olur. Yok ben ağzıma gelen her şeyi söylemek istiyorum, tutamıyorum işte dilimi ne yapayım, patavatsızım diyorsanız başınıza gelecek belalara da hazırlıklı olmanız  gerek o halde. 



Akıllı insan, kendini bilen ve kendine değer  veren insan  diline sahip çıkar. Her şey , her zaman,  her yerde söylenmez. Hayatımızda belli dönemler sıkıntılar yaşayabiliriz, sevdiklerimizle, yakınlarımızla, çevremizle problemlerimiz olabilir. İşte bu esnada dikkat edilmesi gereken en önemli şey dilimizdir. Bir tartışmada, en ufak bir sorunda dilimizi tutamayıp, ağzımıza gelen her türlü hakareti karşımızdaki kişi ya da kişilere söylersek, en sona söylenecek sözü en başta söyleyip insanların canını acıtmaya çalışırsak  hiç kimsenin gözünde bir değerimiz kalmaz. Ayrıca toplum içinde de saygınlığımız azalır.


 Bizi gören insanlar bizden kaçmaya başlar ve kimse bizimle konuşmak, samimi olmak istemez. Çünkü dilimizi tutmadığımız için, dilimizin kemiği olmadığı için yırtıcı ve vahşi bir hayvandan da farkımız kalmamış olur. Özelliklede günümüzde insanlar o kadar çok saçma sapan hareketler etmekte, dilinin ayarını bilmemektedir. Dilimizi tutmasını öğrenmediğimiz ve öğretmediğimiz zaman gelecekte çok büyük sorunlar ile karşı karşıya kalabiliriz. İşte bunların olmaması için henüz küçük yaşlarda bile olsa çocuklarımıza dilini tutmasını öğretmeli ve kendi güzel davranışlarımızla da onlara örnek insan, iyi insan, dili ile insanları yaralamayan insan olmalıyız.  


Kendimize, irademize hakim olmalıyız. Sonradan pişman olacağımız, eyvah eyvah diyeceğimiz sözler söylemeye kalkışmamalıyız. Unutmayın ki diline sahip çıkmayan, öfke ile kalkan insan zararla da oturur. Kırdığımız, gönlünü incittiğimiz bir insandan da özür dilemenin dahi manası kalmaz. Ondan dolayı önce dilimize sahip çıkmalı,  insan ilişkilerinde nazik olmalı ve kibar bir dil kullanmalıyız. En öfkeli anlarımızda bile terbiyeli olmaya devam etmeli , gerçek yüzümüzün  de asil olduğunu hem kendimize , hem de çevremize ispat etmeliyiz. 


Hiç bir insanı da sebebi ne olursa olsun acılarından vurmaya çalışmamalı, eksikliklerinden vurmaya çalışmamalıyız, iletişimde insan dilini kullanarak insan olarak yaşamaya devam etmeliyiz. Yeri geldiği zaman sükut etmesini bilmeliyiz ve fazla konuşmaktan kaçınmalıyız. Çok fazla konuşmadığımız zaman çok yanlış da yapmayız ve başımıza da olumsuz şeyler gelmemiş olur.  Unutmayalım ki  az konuşmak,  yeri geldiği zaman hiç konuşmamak;  insanı hataya düşmekten korur, dedikodu yapmaktan kurtarır, yalana, hileye başvurulmaz ve daha çok sayıda dil afetinden kendini korur.

 

Sağlıklı Olmak İçin Nelerden Uzak Durmalıyız? Stresli Bir Hayat, Bağımlılıklar Sağlığımızı Nasıl Etkiler? Örnekler Veriniz. Bu Konu ile İlgili Kompozisyon Örneği

 Sağlıklı Olmak İçin Nelerden Uzak Durmalıyız? Stresli Bir Hayat, Bağımlılıklar Sağlığımızı Nasıl Etkiler? Örnekler Veriniz. Bu Konu ile İlgili Kompozisyon Örneği


 

Sağlıklı olmak için nelerden uzak durmamız gerektiğinden önce neler yapmalıyız konusuna değinmek isterim ilk olarak. İnsan bu dünyaya bir kere gelmiştir. Bize verilen belirli bir ömür süresi vardır. Onun için de yaşadığımız her anın kıymetini, nefes aldığımız her saniyenin değerini bilerek yaşamalıyız. Bunun için de önce sağlık demeliyiz ve sağlığımız korumak için de yeterli ve dengeli beslenmeliyiz, yeterli uyumalıyız, geç saatlere kadar uyumayarak sağlığımızı tehlikeye atmamalıyız.  


Sağlıklı olmak için spor  yapmalıyız ama her şey de olduğu gibi sağlık konusunda da ölçülü olmalıyız ve her şeyi gerektiği kadar yapmalıyız. Sağlıklı olmak için ilk olarak fazla hareketsizlikten uzak durmalıyız. Sürekli oturmak, sadece yiyip içmek ve hayata yönelik bir amaç peşinde koşmamak insanı sağlığından eder. Onun hayatımıza hareketi mutlaka dahil etmeliyiz. Sağlığımızı tehlikeye atacak her türlü gıdalardan uzak durmalıyız. Özellikle de sağlıksız yağlarda kızartılmış yiyecekleri, sağlıksız yağlar ile yapılan her türlü abur cuburdan uzak durmalıyız. Örneğin; cipsler, içine gıda boyası katılmış rengarenk şekerlemeler, gofretler, ve hazır olan daha bir sürü şeyden uzak durmalıyız.


 Sağlığımız için sağlıklı gıdalar tüketirken aynı zamanda mutlu bir hayat için çalışmalıyız ve okumalıyız, araştırmalıyız ve yeni şeyler öğrenerek hayatı daha anlamlı hale getirmeliyiz. Her şeye üzülüp kafayı takmamalıyız. İnsan ilişkilerinde çok fazla verici olmamalı, kendi sınırımızı korumasını bilmeli ve kendimizi sevmeliyiz. Unutmayalım ki stresli bir yaşam da kişin beden ve ruh sağlığının bozulmasına neden olur. Onun için de kendimizi sevmeli ve kendimize değer vermeliyiz. Örneğin; arkadaşımızla yaşadığımız bir sorunda haklı olduğumuzu düşünüyorsak ve gerçekten de hatan yana bir insansak o arkadaşımızla küstük diye kendimizi harap etmemeli, saçma sapan şeyler için stres yapmamalıyız.





 Sağlığımız için kötü alışkanlıklardan uzak durmalıyız ve iyi alışkanlıklar edinmeliyiz. Alkol, sigara, uyuşturucu gibi sağlığımıza zarar veren ve hayatımızın kararmasına neden olan kötü alışkanlıklardan kaçmalıyız ve böyle alışkanlıklara sahip olan kimseleri de uyarmalı ve onların da sağlıklı olması için elimizden geleni yapmalıyız.

Z Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 Z Harfi İle  İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 

Zahirenin ambarı  sabanın ucundadır:  Bir işin verimli olması için o işe gerekli olan emek ve önemin de verilmesi gerekir.

 

 Zürefanın düşkünü, beyaz giyer kış günü:   Daha önceleri durumu iyi olan kişi durumu bozulduktan sonra  uygun olmayan şeyler yapar ve yerli yersiz davranışlarda bulunur.

 

Zan, hatıranın yalandır:  Sanılara dayanarak gerçek olmayan  davranışlarda bulunmamalıyız. Çünkü sanmak kesinlik taşıyan bir durum değildir.


 




Zemheride yağmur, martta kar yağacağına  kan yağsın daha iyi:  Kışın yağmur yağması ve mart ayında  karı yağması  ekinler için tehlike oluşturacak bir durumdur. Her şey zamanında olmalıdır. İşte o zaman güzel sonuçlar ortaya çıkar.

 

Züğürt olup düşünmektense, uyuz olup kaşınmak iyidir:  Uyuz olmak bile fikir olmaktan iyidir. İnsan elinden geldiği kadar çalışıp  kimseye muhtaç olmama gayreti içerisinde olmalıdır.

 Zemheride sür de çalı ile sür: Kış mevsiminde çift sürülürse tarla daha iyi  ve daha verimli olur. Elverişli koşullarda yapılan işlerden daha güzel verim elde edilir.

 

 Zulüm ile abat    olanın akıbeti berbat olur:   Zorbalık sayesinde varlıklı olan kimsenin sonu iyi olmaz. Kimseye haksızlık etmemeli, kimsenin hakkını yememeliyiz Kendi hakkımızı da kimseye yedirmemeliyiz.

Zor, oyunu bozar:  Güçlü kimsenin isteği yerine gelir anlamında söylenmiş bir atasözüdür.

Y Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 Y Harfi  İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları



Yaban arısı kılavuzsuz olmaz:   Yabancısı olduğumuz yerde bize yol gösteren bir kişi olmasa orada dolaşamayız. Mutlaka bir yol göstericiye, kılavuza gerek vardır.

 

Yağmurda düşmanın koyunu, dostun atı satılsın:  Dostlarımızın zararına olacak bir şeyi istememiz gerektiği ile ilgili bir atasözüdür.

 

Yaza çıkardık danayı, beğenmez oldu anayı:  Anne ve babaya saygıda hiçbir zaman kusur etmemek gerekir.

 

Yanık yerde  ot tez biter:  Yaşanılan üzüntü ve sıkıntılar bir gün biter ve başarı da hız kazanır.

 

Yerdeki yüze basılmaz:  Alçakgönüllü ve uyumlu bir iyi insan olmalıyız.

 

Yaş ot yanmaz, elçi öldürülmez:  Başkasının bize gönderdiği elçiye, aracıya zarar vermemek gerekir.

 

Yavaş tükürüğün sakala zararı vardır:  Zararlı şeyleri yanımızdan uzaklaştırmazsak o zararlı şeyin bize ve yakınlarımıza zararı olabilir.



 




Yel kayadan ne alır?:  Çok güçlü olan kimselere daha az güçlü olan kimseler zarar veremez.

 

Yılan doğrulmayınca deliğe giremez:  Oturduğumuz yerde hiçbir şeye sahip olamayız ve  hiçbir işte başarılı olamayız.

 

Yavaş atın çiftesi  pek olur: Sessiz kimselerin  öfkesi  büyük olur. Onun için bir kişi sessiz diye o kişinin  üstüne fazla gitmemeliyiz.

 

Yavuz at yemini kendi artırır:  İşini iyi yapan kimselerin  her alanda yeri vardır.

 

Yük altında eşek kalır:  Kişilikli kimseler kendilerine yapılan iyiliğin altında kalmazlar.

 

Yıl uğursuzun, eyyam uğursuzun:  Hazır yiyici ve asalak olan kimselere kendimizi sömürtmemeliyiz.

 

Yok büyümez, arık büyür:  Hayal peşinde değil gerçeklerin peşinden koşmalıyız ve gerçekçi olmalıyız.

 

Yumurtlayan tavuk bağırtkan olur:   İş yapan kimse, konuşarak çevresindekileri de çalıştırır.

 

Yürük ata kamçı olmaz:  Çalışkan insanı ikaz etmeye gerek yoktur.

 

Yürük ata paha biçilmez:  Çalışkan ve üretken kimseler toplum tarafından çok değer verilir.

 

Yorgun öküzün ıslık  canına minnet:  Yorgun kimseleri çalıştırmak için zorlamamalıyız.

“Bir Çocuğu Eğitirken İlk Düşüncem, Onun Namuslu Bir adam Olmasıdır, Bunun İçin de Önce İyi Bir Yürek, Sonra Zeki Bir Kafa Gerekir.” Denis Diderot

 “Bir Çocuğu Eğitirken İlk Düşüncem, Onun Namuslu Bir adam Olmasıdır, Bunun İçin de Önce İyi Bir Yürek, Sonra Zeki Bir Kafa Gerekir.”  Denis Diderot

 

Oyun oynamaktan  bıkmayan, hayatı olduğu gibi gören  ve meraklı olmaktan asla vazgeçmeyen, sevgiye ve saygıya en çok gereksinim duyan , minik suratları ile, tatlı gülüşleri ile içimizi aydınlatan çocuklarımız; geleceğimizin mimarı, geleceğimizin  büyükleri ve ışıklarıdır. Onları  sevmek,  hem de çok sevmek gerekir. Çocuklarımızı öyle bir sevmeliyiz ki büyüdüklerinde anne, baba sevgisi görmedim, sevilmek nasıl bir duygu bunu bilmiyorum demesinler. Onları en çok da çocukken sevmek gerekir. Çünkü yavru ceylanlarımız, yavru kuzularımız bir daha asla çocuk olmayacaklar. 


İşte bu kritik dönemi göz önünde bulundurarak onlarla eğlenceli vakitle geçirmeli, onlar bıkana kadar oynamalı ve yeri geldiği zaman da eğitici işler yaparak onların her alanda gelişmesi için mücadelemizi sürdürmeye çalışmalıyız. Bir çocuğu eğitirken ilk düşüncem , onun namuslu olmasıdır. Bunun için de iyi bir yürek ve sonra zeki bir kafa gerek der Diderot.  Çocuğu yetiştirmede en önemli şey onun güvenilir ve dürüst bir insan olmasını sağlamaktır. Bunu yapacak olan biz anne, babalarız. Bizler hayatımızda namuslu ve onurlu insanlarsak çocuklarımız da öyle olacaktır. 




Güvenilir, kendisine saygısı olan, insanları dolandırmayan, samimi ve içten kimseler olacaktır. Merhametliysek, iyi bir kalbimiz varsa bunu çocuklarımız da aşılamalıyız. Onların iyi bir insan, şefkatli bir birey olmasını sağlamalıyız. Hiçbir canlıya zarar vermeyen, tabiatı seven ve koruyan, üzerine düşen sorumlulukları yerine getiren, empati kurma becerisine sahip olan, yeri geldiğinde sorgulayan zihinler yetiştirmeliyiz. Bunu yapmak için de bizlerin de hayatımıza bu güzel temel değerleri yerleştirmiş olması gerekir.


 Temel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra, psikolojik ve sosyolojik gereksinimler karşılandıktan sonra onların iyi bir şekilde akademik olarak eğitilmesini sağlamalıyız Zeki bir anne ve baba çocuğuna değer verir, ona asla şiddet uygulamaz ve onun kendini geliştirmesi için, geleceğinde sevdiği mesleği yapabilmesi için çocuğa yoldaş olur ama onun hangi mesleği yapacağı konusundaki kararı ise anne baba değil çocuğun kendisi verir. Bilinçli anne ve babalar bunu yaptığı zaman, çocuk yatkın olduğu işe yöneldiği zaman hem kendisi mutlu olur, hem de aile bireyleri. Hem kendisine fayda sağlar hem de içinde yaşadığı topluma katkı sağlar çocuklarımız.

Milli Bayramların Sizde Uyandırdığı Duyguları Anlatan Mektubunuzu Borçlu Olduğunuz Tarihi Kahramanlardan Birine Yazınız.

 Milli Bayramların Sizde Uyandırdığı Duyguları Anlatan Mektubunuzu  Borçlu Olduğunuz Tarihi Kahramanlardan Birine Yazınız.

 

Kuruluş Savaşının kadın kahramanı, kadınların gururu, vatanı için her türlüğü zorluğa göğüs gererek düşmanla çarpışmaktan korkmayan sevgili Binbaşı Emire Ayşe! Kurtuluş Savaşı esnasında  Fransızlara, Yunanlılara  karşı elinden gelen her türlü savunmayı yapan ve vatanı için emek edip, alın teri döken büyük kahraman! Kıymetli eşin de Birinci Dünya Savaşı sırasında, Kafkas Cephesinde  şehit düştüğü halde bu yolda ölmek vardır , dönmek yoktur parolası ile hareket ettin. Ben kadınım, bir kadının savaşta işi nedir demedin. Aksine memleketinin çocuklarına, gençlerine örnek oldun, savaşmaktan korkan kimi gençlere nasihatlerinle ilham kaynağı oldun.



 Düşmanla çarpışmaktan korkmadan, yıkılmadan ve yenilmeden aslanlar gibi mücadelene devam ettin. Türk milletinin kahraman bir vatanseveri  olarak  düşmandan korkmayıp çocuklarını bir yakınına bıraktın  vatan savunması için mücadele ettin. Yunanlılara karşı savaşmak için eşinden kalan birkaç altını saklayarak onunla silah aldın ve düşmana haddini bildirmek için gece gündüz demeden çalıştın. Emire Ayşe Bacım!  Köyündeki erkeklerle birlikte  silah almak için şehre giderken yolunu eşkıyalar kesmişti. 


Sen  eşkıyalardan korkmamış ve onlara vatanı savunmak için , tüfek almak için şehre gidiyorum sizse burada yol kesip haraç almaya çalışıyorsunuz, alın her şeyimi alın, canımı alın demiştin  ve eşkıyalardan korkmamıştın. Bunun üzerine eşkıyalar yaptıklarından utanmışlar ve sana  altınlarını geri vermişlerdi. İşte sen böyle yürekli bir anasın, işte böyle vatanseversin ve vatanı için canını feda etmeye hazır olmuş bir yiğit kadınsın Ayşe Bacım. Yunanlılar ile çarpışarak tüm kadınlara örnek oldun ve Mustafa Kemal tarafından Ankara’ya  çağrıldın. Sana kadınların gururu olduğun için “Binbaşı “ unvanı verildi ve sen bu unvanı bileğinin gücü ile kazandın.  


Biz gençlere düşen görev de senin bizlere emanet ettiğin bu toprakları hayatımızın sonuna kadar korumaktır. Emanetine sahip çıkmak ve bu topraklarda yaşamak, sizin gibi atalara sahip olmak bizim için onur verici bir durumdur. Sizi çok seviyorum Binbaşı Emire Ayşe Hanım! İnşallah bizler de sizin gibi vatana lâyık evlatlar oluruz ve sizin gibi olamasak da vatan için çalışmaktan yorulmayan vatanseverler oluruz. 


Milli bayramlarda her zaman çok mutlu oluyoruz ve sizin gibi insanların evladı olmaktan da onur duyuyoruz. Sizler vatan için çalışmasaydınız, vatanı düşmana teslim etseydiniz bugün milli bayramlar diye bir bayramımız olmayacaktı ve  biz de sizleri tanıyamayacaktık. İyi ki bu milletin evlatları olmuşsunuz ve iyi ki bize böyle güzel bayramlar bırakmışsınız. Her bayram içimiz bir başka duygularla dolar, gözlerimiz yaşarır ama bu yaş zafer göz yaşıdır, bağımsızlık ve hürriyetin göz yaşı ve onurudur. 


Bu bayramlarımızı her zaman yaşamak ve çocuklarıma da sizleri anlatmak en büyük amacım olacaktır. Mektubuma son verirken sizlere Yüce Allah'tan rahmet ve mağfiret dilerim. Mekanlarınız cennet oldun Kurtuluş Savaşı'nın asil kahramanları, kabriniz nurla dolsun sevgili Binbaşım, Emire Ayşe Bacım.

V Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 V Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları


 

Ver yiğidi, yiğide, Mevla rızkını yetire:  Yiğit kişilere Allah yardım eder ve evlilikleri iyi gider.  Evlilikte kişilik uyumunun da çok önemli olduğuna dikkat çeker bu atasözümüz.

 

Var varlatır, yok söyletir:   Zengin, varlıklı kimse varlığı ile övünür, yoksul olan kimse yoksulluğundan dert  yanar.

 

Vakıf tarla kimseye mal olmaz:  Maddi durumu olmayan insanlar için devlete bağışlanan tarlanın kimseye faydası yoktur. Çünkü o tarla sadece yoksullar içindir. Toplumsal yarar için  kullanılan şeylere el uzatmamalıyız.


 



Vasiyet ölüm getirmez:  Vasiyet bırakmak ölmek demek değildir. İnsan yaşıyorken de bir vasiyet hazırlayabilir.

 

Vurma korkağa, cesur edersin:  Korkak insanlar dayak yemeye alışıklardır. Böyle insanlara sürekli vurulduğu zaman o kimseler bir zaman sonra dayaktan da korkmamaya başlar.  Kimsenin üzerine gidilmemeli, insanlar kışkırtılmamalıdır.

 

Verirsen veresiye, batarsın kara suya:  Veresiye mal bir kişi en sonunda iflas eder. Paramızı batıracak şekilde çalışmamalıyız.

 

Varını veren utanmamış:  İhtiyacı olana yaptığımız yardım küçük de olabilir. Bundan utanılmaz aksine kişiyi yardım etmek mutlu eden bir eylemdir.

 

Veren  eli herkes öper:  Yardımsever olan insanlara saygı da olur. Yardımsever bir kişi olmaya çalışmalıyız.

Yüreklerde Akif, Dillerde Hürriyet Konulu Kompozisyon Yazınız.

 Yüreklerde  Akif, Dillerde Hürriyet Konulu Kompozisyon Yazınız.

 

İstiklal Marşı’nı yazmak için gece gündüz demeden kalemini eline almış ve düşündüklerini yazıya dökmüştür Mehmet Akif.  Vatana olan düşkünlüğünü dile getirmek için, vatan topraklarının ne zorluklardan geçtiğini gördüğü için   İstiklal Marşı'nın her bir kıtasını  anlamlı yazmıştır Mehmet Akif Ersoy. İstiklal Marşını okuduğumuzda  o kıtaların her biri sanki yüreğimize ince bir nakış gibi dokunur. Okuduğumuz bu muhteşem şiir  ise  bizi hem hüzünlendirir,  hem  gururlandırır hem de mutlu eder. 


 Ecdadımız Osmanlı Devleti bir zamanlar  koca bir devletken zayıf  düşmüş ve zayıf düştüğünde ise etrafına kargalar üşüşmüştür. Her bir yandan ülkemize girmek ve ülkemiz topraklarını ele geçirmek isteyen düşman kuvvetleri var güçleri ile birlik içinde olup bizi yani atalarımızı topraklarından sürgün etmek istemişlerdir. Kurtuluş Savaşı’na katılan binlerce askerimiz vatan yolunda çarpışmış, vatan için hayatlarını feda etmiştir. 


Büyük insan Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları da Mehmetçiklerimize yol göstermiş  vatan toprakları Allah’ın izni ve milletimizin azmi ile düşman ellerinden kurtulmuştur. İstiklal Marşını yazarak tek bir kuruş dahi almayan Mehmet Akif Ersoy’un tek dileği Yüce Allah’ın bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmaması olmuştur. Çünkü bir milleti ayakta tutan en önemli güç özgürlüktür. hürriyetin gücüdür. Özgür olmayan vatan toprakları başka devletlerin manda ve himayesi altına girer. Özgürlük bir kere elden gitti mi elimizde ne vatan kalır, ne dilimiz, ne dinimiz ne de kültürümüz. 



Büyük üstat Mehmet Akif savaş yıllarını gördüğü için muhteşem bir şiir yazmış ve bu şiir milletimiz tarafından  takdirle karşılanmıştır. Kendisi bir inanç adamıdır, davasına hayatını harcamış, ömrünü inancını yaşamak için, inandığı yolda iman gücü ile yaşamak için sürdürmüştür ve inançlı olmasından da hiç bir zaman bir şey kaybetmemiştir. İçindeki Allah sevgisi, kuran sevgisi, vatan sevgisi ona bu şiirleri yazdırmış ve böylece de muhteşem ötesi bir şiir yazıya dökülmüştür.  İstiklal Marşı öyle kudretli bir şiirdir ki onu okuyan her vatan genci kendinde güç bulacak, özgürlüğün ne kadar önemli olduğunun farkına varacak ve bunun için de daha çok çalışacaktır. Bu şiiri yazan koca yürekli adam Mehmet Akif Ersoy da asla unutulmayacak ve hep kalbimizde yaşamaya devam edecektir.



 Dilimizde özgürlük olacak, bağımsızlık olacaktır.  Çok çalışmak gayreti içinde olmaya devam edeceğiz. İşte böyle yaptığımız zaman da vatan yolunda ilerleme olacaktır, bu vatanın bir karış toprağı bile düşman devletlere asla teslim edilmeyecektir. Yeter ki bize emanet edilen bu toprakların kıymetini bilelim ve onu sonsuza kadar koruyalım. Bu şiiri milletine hediye eden ve milletini canından çok seven büyük insan Mehmet Akif Ersoy'un da mekanı cennet olsun inşallah. Bu vatan için emeği geçmiş tüm vatan evlatlarının da kabri nurla dolsun, vatanımız her daim var olsun, sonsuz olsun inşallah.

  Çanakkale Konulu Kendi Kafanızdan Bir Hikâye Yazınız.


U ve Ü Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

U  ve Ü Harfi İle İlgili  Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 


Ucuz satan tezcek satar:   Ucun malın alanı da çok olur. Satıcı olan kimse her şeyin iyisini satmaya çalışmalı, müşteriyi aldatmamalıdır.

 

Uzayan kol bizden olsun:   Başarılı olacak biri varsa bu bizden çıksın anlamındadır. İnsan böyle düşünebilir ama  yine de  herkesin başarılı olmasını , iyi yerlere gelmesini istemeliyiz.




 

Uzun söz yorgunluk:   Bir konuda gereğinden fazla konuşmak  konuşanı da dinleyeni de bir süreden sonra sıkmaya başlar. Yani; geveze olmamalıyız:)

 

Utanma Pazar, dostluğu bozar:  Dostlar arası yapılan alışverişte açık olunmaması dostluk ilişkilerine zarar verir. İlişkilerimizde dürüst ve açık olmalıyız.

 

Üzüm zamanı, köpek ölmez:   Üzüm vakti gelince köpekler de aç kalmaz. Hasadın bol olduğu zamanlarda , besinin çok olduğu zamanlarda insan da güçlü olur  ve mutlu olur.

Un elekten, hamur bilekten çıkar:  İyi iş yapımını gerektiren iyi araç gereçlerle olur.

 




Üç göç bir yangın yerini tutar:  Bir yerden başka bir yere devamlı göç etmek evdeki eşyaları yıpratır. Böyle olmaması için de sürekli ev değiştirmemeliyiz.

 

Üvey öz olmaz, kemha bez olmaz: Taraflar ne kadar çaba harcarsa harcasın, içten ve samimi davranırsa davransın, üvey anne öz annenin , üvey çocuk da öz çocuğun yerini tutmaz. Doğanın bir işeyişi vardır, belirlediği şeyler vardır ve bunlar asla değişmez. Kemha kelimesinin anlamı ise bir çeşit ipek kumaşıdır. Atasözümüzün ikinci anlamı ise şudur: Soylu ve asil insanlar ahlaksızca işler yapmaz.

 

Üveye etme özünden bulursun, geline etme kızından bulursun:   Üvey çocuğuna ve gelinine kötülük eden kişilerin de kendi kızlarına kötülük ederler. Yani kimsenin ettiği yanına kâr kalmaz. İşte onun için de kimseye kötülük etmemeliyiz. Üvey çocuğumuz varsa onu da sevmeliyiz, gelinimiz varsa onu da sevmeliyiz ve korumalıyız.

Üçlenmemiş eken, olmamış biçer:   Tarlayı hazırlamayıp ekini ekersek o ekin verimli olmaz.  Her iş gerekli olan koşullar hazırlanınca yapılırsa daha verimli sonuç ortaya çıkar.

“Faydasız Baş, Mezara Yaraşır.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Faydasız Baş, Mezara Yaraşır.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


 Yaşayan insanın bu hayatta bir amacı olmalıdır. O amacı gerçekleşmek için boş durmamalı ve her zaman çalışma gayreti göstermelidir. İşe yaramayan insanın mezarda yatan ölüden farkı yoktur. İnsan  hem kendisi için çalışmalı, hem sahip olduğu aileye daha iyi bakabilmek için  çalışmalı ve kendini ve ailesini kimseye el açtırmamalıdır. 


Kendisine ve içinde yaşadığı topluma faydası olmayan, tek amacı yemek, uyumak ve eğlenmek olan bir kimsenin  kendisine saygısı yoktur. Gerçi çalışmayan, alın teri dökmeyen bir kimse yemek yiyeceği parayı ve eğlenecek parayı da bulamaz. İşte bu tür olumsuzlukların olmaması için insan,  çalışmalı ve çalıştığı parasını da hakkı ile yemesini bilmeli ve hayatın tadını çıkarmaya bakmalıdır. Kazandığımız para ile hem sadece kendi çevremiz için faydalı olmayız.  Örneğin; Yardıma muhtaç olan binlerce çocuğa kucak açabiliriz.  Anne ve babası olmayan çocuklara elimizden geldiği kadar maddi ve manevi destek olarak onları mutlu eder ve biz de bu sayede daha mutlu oluruz. 





Bir çocuğa faydalı olma duygusu ile yatağımıza girip vicdan rahatlığı için mis gibi gözlerimizi uykuya teslim ederiz. Yeter ki hayatta bir amacımız olsun ve faydasız bir baş değil zehir gibi, akıllı bir başa sahi olalım ve nefes  alabildiğimiz sürece de çalışmayı asla elden bırakmayalım. Dünyada hiçbir şey insanın kendi alın teri ile kazandığı paradan daha kıymetli değildir. değildir.

 

T Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 T Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları



Tablakâr başındakini satar:  Başında tabla taşıyan kişi tablanın içindekileri satar. Atasözünde anlatılmak istenen ise  her insanın geçimini sağlamak için ekmek  parasını  değişik yollardan kazandığıdır.

 

Taş yerinde ağırdır:  Bireyin kendi çevresinde daha çok sevilip sayılması ile ilgili bir atasözümüzdür.

 

Tan yeri ağarınca hırsızın gözü kararır:  Hırsız kimse işlerini karanlıkta yapmayı sevdiği için aydınlığı fazla sevmez. Kirli işler peşinde koşan kimseler de  çıkarları için işlerini karanlık vakitlerde yaparlar. İşleri yolunda gitmediği zaman ise  sersemleşir ve b bir şey yapamazlar.

 

Taş düştüğü yerde kalır:  İşimizin daha da iyi olması için kendimizi geliştirmezsek hiçbir şekilde ilerleyemeyiz. Bunun için daha çok çalışmalı ve ilerlemeye bakmalıyız.


 



Tebdil-i mekânda ferahlık vardır:   İnsan devamlı aynı yerde kaldığı zaman sıkılmaya başlar. Farklı yerlere gitmek, gezmek ise kişiyi mutlu eder ve kişinin can sıkıntısını giderir.

 

Tok ağırlaması güçtür: Karnı tok olan kimseyi ağırlamak zordur ama bizler yine de eve gelen konuklarımızı elimizden geldiği kadar iyi ağırlamalı ve saygıda kusur etmemeliyiz.

 

Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıdır:    Tilki her ne kadar kurnaz bir hayvan da olsa onu da kandıracak daha güçlü bir hayvan vardır. Onun için tilkinin gideceği yer de kürkçü dükkanıdır. Kurnaz kimseler her ne kadar kendilerini kurnaz ve akıllı olarak görseler de onları kandıracak daha kurnaz kişiler mutlaka vardır .

 

Tekkeyi bekleyen, çorbayı içer:  İşinin başında olan kimseler o işten karnını doyurur.

 

Topa alışan deve, davuldan ürkmez:  Büyük sorunlar yaşamış biri küçük sorunlardan fazla  etkilenmez.

Ş Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 Ş Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları


 

Şöhret afettir:  Ünlü olan kimselerin dostu kadar düşmanı da olur. İşte bunun için de ünlü kişilerin kendilerini korumaları ve kötü insanlara karşı dikkatli olmaları gerekir.

 

Şalgamın sıkından, seyreği iyidir:   Seyrek olan şalgam olgunlaşmıştır. Atalarımızın bizlere vermek istediği mesaj ise şudur: Nüfusun kalabalık olduğu illerde  geçinmek de zorlaşır.

 

Şeyhin kerameti kendinden menkul:  Gerçek şeyh olmayıp şeyhlik özentisi içine girenler kendi kafalarından  çeşitli kerametler uydurur ve o kerameti de sahiplenirler. İnsan kendini olduğundan farklı bir yapıda göstermemelidir.

 

Şeytan onmaz, yiğit bön gerek: Kötü niyetli düzenbaz insanların sonu iyi olmaz. Yiğit olan insan, saf ve temiz olur. İnsan her zaman düzenbaz olmaktan kaçınmalı ve iyi bir insan olmak için uğraşmalıdır.

 


Şeriatın kesiği parmak acımaz: Kanunlar uygun  ceza alan kimse üzülmez, çünkü herkese aynı kuralar konulmaktadır. Kişi toplumsal yaslara uymalı, kendine ayrıcalık tanınmamasını istememelidir.

 

Şeytanın dostluğu, darağacına kadar:  Şeytan insana suçu işlettirir ama insan ceza alınca şeytan orada olmaz. Bu atasözünde anlatılmak istenen ise bize  zararı olacak kişiler ile arkadaşlık edinmememiz gerektiği ile ilgilidir.

 

Şahine lokma eksik olmaz:  Gözü açık olan, işini bilen kimseler aç kalmaz.

 

Şahin küçük,  yolda gezer; deve büyük,  çölde gezer:  İnsanları dış görünüşlerine, biçimlerine göre değerlendirmemeliyiz. Önemli olan insanların kişiliğinin sağlam olup olmamasıdır.

 

 

Şeytan ile ortak eken, buğdayın samanını alır:   Kurnaz olan insanlar ile ortak olan kimseler de bundan nasibini bir güzel alır. Kurnaz kimseler ile arkadaşlık kurmamalı , onların bizi dolandırmasına izin vermemeliyiz.

S Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 

S Harfi İle İlgili Fazla Bilinmeyen Atasözleri ve Anlamları

 

Sağır işitmez, uydurur: Sağır olan kişi söylenilenleri duymaz fakat ağız hareketlerinden ne dendiğini tahmin eder. Kimi insanlar da duymadığı  şeyi duymuş gibi anlatarak kafalarından bir güzel uydurma laflar söyler. İşte böyle insanların sözüne itibar etmemek gerekir.

 

 

Sabırla koruk helva olur, dut yaprağı atlas:   Koruktan helva olması yapılması ve dut yaprağından atlas yapılması uzun bir emeğin ve uğraşın sonucunda gerçekleşir. Bunun için de sabırlı olmak gerekir. Sabrın sonucunda her şey olur. Yeter ki emek ve alın teri olsun.

 

Sağ baş, yastık istemez:  Sağlıklı kimseler zamansız yatmak istemez. İnsan tembellik etmemeli, çalışmalıdır.

 

Sağ kuşun eti yenmez:  İnsan hayattayken mirası paylaşılmaz.

 

Sakınan göze çöp batar: Abartılı ve yersiz önlemler kişiye faydadan çok zarar getirir.

 

Sakın aprilin beşinden, öküzü ayırır eşinden:  Eski takvim hesabına göre Anadolu’da insanlar nisan ayının beşinin çok soğuk geçtiğini söyler. Bu ayda soğuktan en dayanıklı hayvan olan öküz ya da diğer adı ile manda bile soğuktan donarak ölebilir ve eşini yalnız bırakabilir. Atalarımızın bize vermek istediği mesaj ise şudur: İnsan böyle günlerde önlemini almalı, sıkı giyinmeli ve kendini soğuktan korumalıdır.

 

Sapsız balta suya batar: İşi gücü olmayan kimseler  toplum içinde yitip giderler. Böyle olmaması için de mutlaka bir işimiz olmalı ve o işimizle de kendimizin değerini bilmeliyiz.

 

Sıkışınca kedi yüze saldırır:  Kimi insanlar sıkıştırıldığı zaman saldırgan davranışlar içinde olabilir. İşte böyle olmaması için  kendimizden zayıf kişilere baskı yapmamalıyız.

 


Sinek, pekmezciyi tanır:   Usta olan kişiler  faydalanacağı şeyi arayarak bulur.


Söğüde tazelik, kayına  kartlık yaraşır:   Söğüt ağacı gençken , kayın ağacı da yaşlandığı zaman daha hoş görünür. Her yaşın kendine göre bir güzelliği vardır. Onun için her yaşın tadını çıkarmaya bakmalıyız.

 

Susamış it, kerize bakar:   Zor durumda kalan insanlar kötü şeyler yapabilir. İnsan her ne olursa olsun yine de kötü şeyler yapmamalıdır elbette.

 

Su içene yılan bile dokunmaz:  Kendi geçimi ile uğraşan, işine bakan kimselerle uğraşılmamalıdır.

 

“Sabırla Koruk Helva Olur, Dut Yaprağı Atlas.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Sabırla Koruk Helva Olur, Dut Yaprağı Atlas.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Koruk üzümün olmamış ekşi halidir. Koruk olan üzümler daha sonra kararmaya ve tatlanmaya başlar. Üzüm tam yeme zamanına geldiği zamanda çeşitli aşamalardan geçer. Üzümler önce toplanır ve  koca bir tenekede ezilerek suyu çıkarılır. Üzümün suyuna toprak katılarak kaynatılmaya başlanır ve bu büyük uğraşın sonucunda kaynayan üzüm koyu bir pekmeze dönüşür. Pekmez yapıldıktan sonra da ona un katılarak helva yapılır. Yani burada sabır vardır. Dut yaprağının atlas olması için de belli bir emek ve uğraş vardır. 



Atalarımız da bu gerçek olan durumlardan esinlenerek insanların sabırlı olması gerektiğine dikkat çekmektedir. Sabırlı olan insan bir iş için emek verdiği zaman o emeğin sonucunu hemen olmasa da eninde sonunda alır. Çünkü işin ucunda sabır vardır, alın teri vardır, gayret vardır. Diyelim ki bir işe girmek için çok gayret ettiniz ama o işi elde edemediniz. İşte bu durumda hemen umutsuzluğa kapılmamalıdır insan. O iş olmadıysa  sabırla o işi elde etmek için uğraşmalı, daha çok çalışmalı, o işi elde etmek için kararlı olmalı ve sabrını sonuna kadar götürmelidir. Böyle olduğu zaman kişi eninde sonunda istediği amaca ulaşır. İşine dört elle sarılır ve o işin ne zorluklar ve ne sabırlar sonucu kazanıldığı bildiği için işini de en iyi şekilde yapmaya çalışır. 



Sabrın verdiği faydalar insana mutluluk verir, huzur verir ve bunun sonucunda insan yaşamaya, çalışamaya daha çok tutunarak sahip olduklarının da kıymeti bilir. Yeter ki sabırlı olalım ve çalışmaktan asla kaçmayalım. Ulaşılması en güç şeylere bile sabırla ulaşılır ve başarı her daim sizinle olur.