İstiklal Marşı

 

İstiklal Marşı


İstiklal Marşı bizim milli marşımızdır. Onu her dinlediğimizde eve okuduğumuzda kalbimiz hüzünle dolar, onurlu bir milletin evlatları olduğu için aynı zaman da sevinç duyarız. Bu vatan için hayatını kaybeden Mehmetçiklerimizin ruhu şad olsun. Bu vatanın kurtuluşu için hayatını bu vatan için harcayanlardan olan Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve milli marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy’u sevgi ve özlemle anıyoruz. Mekanları cennet olsun.


İstiklal Marşı’nın 10 kıtası şu şekildedir:

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.


Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?


Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettigi günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.


Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.


Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.


O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arsa değer belki başım.


Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy

Ramazan Ve Oruç İle İlgili Ayet ve Hadisler

 

Ramazan  Ve Oruç İle İlgili Ayet ve Hadisler


bir kimsenin Ramazan ayında oruç tutabilmesi için öncelikle Müslüman ve akıl sahibi, aynı zamanda ergenlik çağına erişmiş olması gerekmektedir. Yeni ameliyat olanlar, diyabet hastalığı, böbrek hastalığı olanlar, vücudu orucu kaldıramayan direnci çok düşük kimseler, hamileler, kanser tedavisi görenler, Tansiyon hastası olanlar, kalp damar rahatsızlığı olanla r vb. oruç tutmamalıdır. Oruç tutmak insana sabrı öğretir, empati kurmayı öğretir ve kişide manevi huzuru sağlar, sağlığımız da çok sayıda faydası vardır.


Ramazan ve oruç ile ilgili ayet ve hadisler ise şunlardır:


“Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. Umulur ki böylece günah ve fenâlıklardan korunursunuz”. Bakara / 183. Ayet

“Oruç sayılı ve belli günlerde tutulur. Ancak bu günlerde hasta olup veya yolculuğa çıkıp da oruç tutamayanlarınız, tutamadığı oruçları diğer günlerde tutar. Oruca dayanamayanlara ise, tutamadıkları her gün için bir fakiri bir gün doyuracak kadar fidye gerekir. Kim de, gönlünden koparak birden fazla fakiri doyurur veya fidye miktarını artırırsa, kendisi için daha hayırlı olur. Ama her şeye rağmen oruç tutmanız, bir bilseniz, sizin için elbette daha hayırlıdır.” Bakara / 184. Ayet


“Orucun farz kılındığı ramazan ayı, insanlara hidâyet rehberi olup onlara doğru yolu gösteren ve hakkı bâtıldan ayırıcı en açık delilleri ihtiva eden Kur’an’ın indirildiği aydır. İşte bu sebeple içinizden ramazan ayına erişen orucunu tutsun. Ancak hasta veya yolcu olup da oruç tutamayan kimse, tutamadığı oruçları başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık diler, fakat zorluk dilemez. Bütün bunlar sayıyı tamamlamanız, size doğru yolu gösterdiği için Allah’ın yüceliğini tanımanız ve O’na şükretmeniz içindir.” Bakara / 185. Ayet.

“Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele.” Tevbe / 112. Ayet


 

“Oruç tutunuz ki, (madden ve mânen) sıhhat bulasınız!”  Hz Muhammed

“Aziz ve celîl olan Allah "İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim" buyurmuştur. Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin. Muhammed’in canı kudret elinde olan Allah’'a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir. Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Birisi, iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır." Hz Muhammed.


“Eğer kullar, Ramazan’ın fazîletlerini bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını temennî ederlerdi.” Hz Muhammed

"Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır." Hz Muhammed

"Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır." 

"Sizden biriniz bir-iki gün öncesinden oruç tutarak Ramazan’ı karşılamaya kalkmasın. Ancak belli günlerde oruç tutmayı âdet edinmiş olan kimse, o gün orucunu tutsun."  Hz Muhammed.

Spor ve Sağlık Konulu Hikaye Yazınız.

 

Spor ve Sağlık Konulu Hikaye Yazınız.

 

Sibel her zaman ki gibi yine okula geç kalmıştı. Akşam geç yattığı için, yatana kadar abur cubur yediği için gece uyumakta zorlanıyordu ve sabah kalkması da zor oluyordu. Okuldan geldikten sonra üstünü bile çıkarmadan hemen yatıyor bir iki saatlik uykunun ardından kalkıyordu. Annesi Fatma Hanım okuldan gelince uyumaması gerektiğini yoksa gece geç kalkıp sabah kalkamayacağını ona defalarca söylüyor ama onun bu sözler bir kulağından girip diğer kulağından çıkıyordu. Kısa bir uykunun ardından kalkıp hemen yemek yiyor ve daha sonra yatana kadar yemeye devam ediyordu.

 

 Sürekli yatarak dinleniyor, yiyor ve en ufak bir hareket etmiyordu.  Eskiden sabahları erkenden kalkıp yürüyüş yapar, daha sonra eve gelince egzersiz hareketleri yapardı. Şimdi ise tam yirmi kilo almıştı. Henüz ortaokul dördüncü sınıf olmasına rağmen çok kiloluydu. Çünkü sağlığına hiç dikkat etmiyordu Sibel. Çok şekerli, çok tuzlu yiyor ve hiç spor yapmadan hantal bir yaşam sürüyordu. Spor yapmadığı için, sürekli yediği için mutlu da değildi. Çünkü çok aşırı yemek insanı mutsuz ederdi bir zaman sonra. Çabuk yoruluyor, hiç bi riş yapmak istemiyordu. Çünkü kendini beğenmiyordu artık. Bir sabah kalktığında aynaya baktı ve kendini tanıyamadı. Oysa eskiden ne güzel bir bedene sahipti. Hemen kendine gelmesi gerekiyordu.

 

 Kalktı ve yürüyüşe çıktı, daha sonra eve gelip abartmadan kahvaltısını yaptı ve bir daha hareket halinde olacağına kendi kendine söz verdi. O günden sonra her gün spor yaptı. Altı ay gibi bir gibi süre sonucunda eski sağlığına ve fiziğine kavuştu. Artık daha mutlu, daha hareketliydi. Çünkü spor yapınca eski sağlığına da kavuşmuştu ve hantal olmaktan, tembel olmaktan kurtulmuştu. Çünkü spor yapmak insanı hem bedenen, hem de e ruhen sağlıklı yapmıştı ve Sibel de halinden memnun bir geç kız olmuştu.  Akşam  zamanında yatıyor, sabah zamanında kalkıyordu. Dengeli ve spor dolu bir hayatı olmuştu artık Sibel’in. Bundan daha güzel ne olabilirdi artık.

Falih Rıfkı Atay Hakkında Bilgi (1894- 1917)

 

Falih Rıfkı Atay Hakkında Bilgi (1894- 1917)


Mustafa Kemal Atatürk’e yakınlığı ile bilinen gazeteci ve yazardır Falih Rıfkı Atay. Kendisi  cumhuriyet döneminin  en etkin ve en parlak gazetecilerinden birisidir. Mustafa Kemal Atatürk'ün baş yazarlığını yapmıştır. İstiklal Madalyası almıştır, milletvekilliği yapmıştır.

 

Falih Rıfkı Atay’ın anı kitapları birer belge niteliği taşımaktadır. “Dünya” adlı gazeteyi kurmuştur. Yapılan reformları ve Batılılaşma akımlarını savunmuştur. Hem Milli Edebiyat hem de Cumhuriyet Edebiyatı içerisinde yer alan yazarın çok sayıda farklı türlerde eserleri bulunmaktadır. Cumhuriyetin kurucusu Atatürk'e yakınlığı nedeniyle çok önemli olaylara tanıklık etmiş ve kişisel tarihi cumhuriyet tarihi ile özdeşleşmiştir.


 Falih Rıfkı Atay; Türkiye’de Türk basınında sansürün kaldırılmasının yıl dönümü olarak her yıl 24 Temmuz tarihinde düzenlenen Basın Bayramı’nın  tarihini ortaya atmıştır. sağlam, çekici anlatımı ve duru Türkçesiyle basının en usta kalemlerinden biriydi. Türkçeyi süssüz, sanatsız ama etkin kullanmayı amaçladı. Siyasi konuları işleyen fıkra ve başyazılarıyla tanınan Atay; makale, gezi, anı ve  sohbet  türlerinde birçok kitap yayımlamıştır.


Eserleri şunlardır:

Anı türündeki eserleri:  Zeytindağı, Çankaya,  Atatürk Ne İdi?,  Ateş ve Güneş, Batış Yılları, Bayrak, Atatürk’ün Bana Anlattıkları, 19 Mayıs

Fıkra türündeki eserleri: Pazar Konuşmaları,  Niçin Kurtulmamak, Eski Saat, Çile, Kurtuluş

Gezi yazıları şunlardır: Gezerek  Gördüklerim, Taymis Kıyıları, Tuna Kıyıları, Hind, Yolcu Defteri, Yeni Rusya, Denizaşırı,  Bizim Akdeniz, Moskova- Roma

Kişilik Gelişiminde Ailenin Önemi Konulu Konuşma

 

Kişilik Gelişiminde Ailenin Önemi Konulu Konuşma

 

Aile, çocuğun ilk sosyal deneyimlerini kazandığı yerdir. Çocukların gelişiminde aile yol gösterici ve kuralları öğretici rol oynar. Çocuğun doğru ve yanlışı öğrenmesinde,  cinsel kimliğini kazanmasında,  davranışlarını kontrol etmesinde, ailenin rolü çok büyüktür. Aile içinde sadece anne ve babanın görev ve sorumlukları yoktur. Çocuklar da yaş, cinsiyet, kişilik ve yetenekleri doğrultusunda görev almalıdır. Kişilik gelişiminde aile önemli bir yere sahiptir. 


Çocuğu dünyaya getiren anne ve babası ona iyi bir şekilde bakmalı, onu iyi bir şekilde büyütmelidir. Onun bedenen ve ruhen sağlıklı olması için çocuğuna destek olmalı, onu mutlu etmeye çalışmalı ve onun başarılı olması için elinden gelen fedakarlığı yapmalıdırlar. Aile çocuğunu karakter sahibi olarak yetiştirmelidir. Çocuğun iyi bir kişi olması için aile ona iyi yönde örnek olmalıdır. Eşlerin birbirlerini sevmeleri, saymaları, birbirlerine güven duymaları; özenli, duyarlı, hoşgörülü, paylaşımcı davranmaları evlilik bağını güçlendirir.

 

Değerli dinleyiciler,

Aile içi ilişkilerde tartışmaların olması doğaldır. Çocuk; anne ve babasının problemlerini tartışarak olumlu bir şekilde çözdüklerine tanık olunca ileride kendi yaşamında karşılaşabileceği problemlere hazırlanma fırsatı bulur. Böylece daha güçlü bir kişilik geliştirebilir ve en ufak bir olumsuzlukta hemen yıkılmaz. Çocuğun kendini keşfetmesine izin verilmelidir. Hangi mesleği seviyorsa ileride o mesleği tercih etmesine saygı duyulmalıdır. Çocuklarımıza baskı yapmamalıyız, onlara karşı hoşgörülü olmalıyız ama aşırı tavizkar bir tutum da sergilememeliyiz. Onların toplum içinde kendilerini daha iyi ifade etmeleri için kendine olan güvenlerinin artmasına destek olmalıyız. Kendi kararlarını vermelerine ve sorumluluk almalarına fırsatlar tanıyalım.

 

Çocuklarımızın duygusal gelişimlerine, duygularını dile getirmelerine fırsatlar tanıyarak yardımcı olalım. Çocuklarımıza cesaret kırıcı değil, destekleyici yaklaşımlarda bulunmalıyız. Onlar bir şeyi başaramadığı zaman onlara korkak, ezik, senden bir şey olmaz gibi çocuğun kişiliğini hedef alan olumsuz davranışlardan kaçınmalıyız. Tüm bunlar yapıldığı zaman daha sağlıklı çocuklar, daha mutlu ve daha özgüvenli çocukla ortaya çıkacaktır ve bu da onların gelecekteki  yaşamına olumlu yönde etki edecektir. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Kadınlar İle İlgili Özlü Sözler

 

Kadınlar İle İlgili Özlü Sözler

 

Kadınlar toplumu ileri, götüren, topluma büyük emekler harcayan değerli varlıklardır. Onların sevilmeye  ve ilgiye gereksinimi vardır. Dünyadaki, çoğu şey kadınların eseridir.


Kadınlar ile ilgili özlü sözler şunlardır:


"Dünyayı kadınlar yönetiyor olsaydı hiç savaş yaşanmazdı ancak 28 günde bir derin müzakereler yaşanırdı."  Robin Williams

"İyi bir kadınla iyi bir erkek birlikte değildir. Çünkü kadınlar, kötü erkeklere aşık olup iyi erkeklerle dertleşir." Victor Hugo

"Kadınlar omuz omuza sıralandıklarında aradan kimse geçemez." Linda Mcfarlane.

"Her zamanki gibi, her aptalın arkasında harika bir kadın var." John Lennon

"Hıçkırarak ağlayan bir kadının gözyaşları, ağlatan adamın başına geleceklerinin altına atılacak imzadır." Charles Bukowski.


"Kadınlar kendilerini sevenler için değil, onlara hükmedenler için can verirler." Halide Edip Adıvar

Bir uygarlığın seviyesini ölçmek isterseniz, derhal kadının hayat şartlarına bakın." Stuart  Mill

"Kişiye imandan sonra verilen şeylerin en hayırlısı saliha kadındır." Hz Ömer.

"Kadınlar ile ilgili yapılabilecek üç şey vardır. Onu sevebilir, onun için acı çekebilir ya da onu edebiyata çevirebilirsin." Henry Miller


"Kadın olmak çok zor bir iştir. Çünkü erkeklerle uğraşmak zorundadırlar." Joseph Conrad

"Kadınlar sevilmek için yaratılmıştır, anlamak için değil." Oscar Wilde

"Bir uygarlığın seviyesini ölçmek isterseniz, derhal kadının hayat şartlarına bakın." Stuart Mill

"Kadın olmak, esasen erkeklerle uğraşmaktan ibaret olduğu için çok zor bir ticaret." Joseph Conrad, Chance

Yeryüzünde gördüğümüz her şey, kadının eseridir." Mustafa Kemal Atatürk.

"Eğer ki kadınlar olmasaydı, dünyadaki paranın hiçbir değeri kalmazdı." Aristotle Onassis.

Sağlıklı Yaşam İle İlgili Kompozisyon

 

Sağlıklı  Yaşam İle İlgili Kompozisyon


Dünyada en büyük hazine sağlıklı bir bedene ve sağlı bir ruha sahip olmaktır. Sağlıklı bir yaşam sürmek için de geçerli olan en temel etken yediğimiz, içtiğimiz şeylere dikkat etmektir. Yediğimiz içtiğimiz şeylerin organik olmasına dikkat etmeliyiz. Hazır pakete girmiş gıdalar insanların sağlığını bozmaktadır.  Buna dikkat etmeliyiz.


 Marketten aldığımız yiyeceklerin içinde zararlı yağlar vardır. Paketlerin üzerinde içindekiler bölümüne baktığımızda  yabancı kelimeler görürüz ve bu kelimelerin ne olduğunu araştırmadan ha bire yemeye , sağlığımızla oynamaya devam ederiz. Sağlığımızın elden gitmemesi için her şeye dikkat etmeliyiz. Sadece yeme içme değil aynı zamanda spor yapılmalıdır. Spor yaparken de abartılmamalıdır. Her şeyin fazlası da zararlıdır, azı da zararlıdır. Önemli olan ideal olanıdır. Örneğin; Haftada üç dört gün birer saat aralıklar yürümeli, ya da hangi sporu seviyorsak, hangi egzersizi seviyorsak onu yapmalıyız. 


Vücudumuzu, kaslarımızı korumalıyız. Yaşlılıkta daha rahat etmek için, daha sağlıklı bir yaşam sürmek için şimdiden hazırlık yapmalıyız. Ne yerseniz osunuz diye bir söz vardır. Sağlıklı yaşamda sağlıklı şeyleri yersek güçlü oluruz, mutlu oluruz. Sağlıksız şeyleri yersek ise güçsüz oluruz, obez oluruz, mutsuz oluruz ve sağlığımız elden gider.  Tencere yemeklerini tercih etmeliyiz, yeşillik bolca tüketmeliyiz ve sağlımızı korumalıyız.

Emek, Tembellik, Çalışkanlık Kelimelerinin Çağrıştırdıkları İle İlgili Konuşma Hazırlayınız.

 

Emek, Tembellik, Çalışkanlık Kelimelerinin Çağrıştırdıkları İle İlgili Konuşma Hazırlayınız.


İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli fark aklının olması ve sosyal bir hayatta yaşamasıdır. Yaşamın daha iyi geçmesi için çalışmak, alın teri dökmek ve emek etmek gerekir. İnsan ancak çalıştığı zaman meşgul olur, işini severek çalıştığı zaman ise o işte daha da başarılı olur ve kendini geliştirmeye devam eder.


Sevgili öğretmenim, değerli dinleyiciler,

"Başarı, emekle yoğrulan bir özverinin ürünüdür."  der Napoleon Hill. İnsan başarılı olduğu zaman  mutlu olur ve çalışkan olmanın meyvelerini almaya başlar. Başarı emekle birleştiği zaman ortaya çok güzel sonuçlar çıkar. Kişi bir kere tembellikten kurtulmuş olur ve başkalarına muhtaç kalmaz. Kendi ayakları üzerinde durabilen, kendini geliştiren ve hayata dört elle sarılan insanlar çalışkan insanlardır, emek edip bir yerlere gelen insanlardır. İnsan çalışmazsa tembel olur ve bir süre sonra tembellik yaşam alışkanlığı haline gelir ve kişi bir şey yapmak istemez. Bunun sonucunda ise kişide sıkıntılar başlar. Rahat bir yaşam, aşırı konforlu bir yaşam kişinin bedenini ve zihnini çürütür. Çalışmadan, emek etmeden bir yerlere gelmek isteyen insanlar hiçbir  yere gelmez ve başarısız bir hayat sürdürüp bu dünyadan boş bir şekilde ayrılırlar ve arkalarından da güzel sözlerle anılmazlar.

 

Sevgili öğretmenim,

Çalışkan olmak gerekir. Kendimizi geliştirmek için çok çalışmalıyız. Ülkemize faydalı bireyler olmalıyız. Sevdiğimiz işle meşgul olup boş işlere zaman ayırmamalıyız. Kimseye el açmamak için, kimsenin biz ezik dememesi için dik duruşlu olmalı, kendi alın terimizin ekmeğini yemeliyiz. Çünkü en verimli yağmur alın teridir der Cenap Şahabettin. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Öksüz İle İlgili Atasözleri ve Anlamları

 

Öksüz İle İlgili Atasözleri ve Anlamları


Öksüz ile ilgili atasözleri ve anlamları şu şekildedir:

Öksüz kuzu toklu olmaz: Kimsesiz kimselerin hayatta başarılı olması, mutlu olması diğer insanlara göre daha zordur.

Öksüz güler mi, meğer yanıla: İşleri ters giden kimsesiz kişinin hiçbir zaman yüzü gülmez. Yüzünü güldürecek bir durum ortaya bile onu n yanlışlık olduğu çok kısa zaman geçmeden anlaşılır.


Öksüze acıyan çok ama ekmek veren yok: İnsan işsiz güçsüz kaldığında ona nasihat veren, yol gösteren çok olur fakat destek veren olmaz.

Öksüz hırsızlığa çıksa ay ilk akşamdan doğar: Kısmeti az olan birine kırk yılda bir fırsat gelir, onu da tam anlamı ile değerlendiremez veya akla gelmedik engeller çıkar.

Öksüz çocuk göbeğimi kendi keser: Koruyanı, yardım edeni bulunmayan kişiler herhangi bir yerden veya kişiden yardım göremeyeceği için, kendi işini kendi yapmak zorunda kalır.


Öksüzün karnına vurmuşlar “vay arkam” demiş. Toplumda iyi iş yapabilmek veya haksızlığa uğramak istemeyen kişinin koruyucusunun olması gerekir. Ona destek veren birilerinin olması gerekir aksi takdirde yaptığı iş başarıya ulaşamaz.

Öksüzün bağrı yağ bağlamaz: Zavallı ve kimsesi olmayan insanlar verimli iş yapamazlar.

Öksüzün bir doyarı ayran, bir doyarı bayram. Geçimi iyi olmayan bir kimse günü basit yiyeceklerle geçirir, bayram günlerinde gelecek hediyeler ile avunurlar.

Yağmur İle İlgili Atasözleri ve Anlamları

 

Yağmur İle İlgili Atasözleri ve Anlamları


Yağmur ile ilgili atasözleri ve anlamları şunlardır:


 Yağmurlu gün tavuk su içmez: Elinde olan bir şeyi tekrar elde etmeye çalışmak akıllıca değildir.

Yağmur olsa kimsenin  tarlasına düşmez: Öyle insanlar vardır ki imkanları elverdiği halde iyilik etmekten kaçınırlar.

Yağmur diner, su durulur: İnsanların yaşadığı dertler sonsuza kadar sürüp gitmez. Zamanla  sorunlar da ortadan kalkar ve yaşanan olumsuzluklar geçmişte kalır.


Yağmur yağarken küpünü doldur:  İnsan sağlıklı ve gençken veya iş hayatı düzenli iken kazancını artırmaya bakmalıdır. Çünkü gençken ve güçlüyken kazandığı para onun gelecekte garantisi olacaktır.

Yağmurda düşmanın koyunu, dostun atı satılsın: Yağmurda ıslanan koyun zayıf ve gösterişsiz görünür. Değeri düşer. At ise ıslandıkça daha çevik ve daha gösterişli olur. Bundan dolayı at  daha iyi paraya satılır.

Yağmur yağsa kış değil mi? Kişi halini bilse hoş değil mi?: Her mevsimin  kendine özgü özellikleri vardır. Yaz sıcağından, kış soğuk ve yağmurundan belli olur. Mevsimler gibi insanların da kendine özgü durumları  ve nitelikleri vardır. Toplumda o nitelikleri ve özellikleri ile tanınırlar. Kendini başka türlü göstermenin bir anlamı yoktur.


Yağmur yağdıracak bulut uzaktan bellidir: Bir işi bereketli olacağı, sonuçlar alınacağı gidişatından belli olur.

Yağmur tavına ekilen darıdan, kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez: Kuralına uygun, doğru şekilde yapılmayan hiçbir işten ve bu işi yapan kişiden hayır gelmez.

İnsanın Tarihini Bilmesi Neden Önemlidir?

 

İnsanın Tarihini Bilmesi Neden Önemlidir?


Tarih; ülkeleri, ulusları, toplumları, kuruluşları etkileyen eylemlerden doğan olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki nedensel bağları, bunların daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her ulusun kurduğu uygarlıkları, ulusların kendi iç sorunlarını vb. inceleyen bilim dalıdır. İnsanın tarihini bilmesi onun geçmişi hakkında neler yaşandığını öğrenmesi demektir. İnsanın tarihini bilmesi çok önemlidir.


 Tarihini bilmeyen bir toplum geçmişteki hatalardan ders çıkaramaz ve ders çıkarmadığı için de o toplumda hiçbir ilerleme ve gelişme yaşanmaz. Onun için tarihimizi iyi bilmeli ve ona sahip çıkılmalıdır. Tarihimizi bilmek;  eleştirel düşünme, problem çözme ve analiz etme gibi becerilerimizi geliştirir. Bu beceriler, daha iyi bir gelecek inşa etmek için gereklidir. Tarih, bizi daha iyi bir insan ve daha iyi bir toplum haline getirir. Tarih öğrenmek, bize ortak bir geçmişe sahip olduğumuzu hatırlatır ve toplum içindeki diğer bireylerle kaynaşmamızı sağlar. Bir zorluk anında milli birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olmamızı sağlar ve toplumsal birlikteliği güçlendirir. Tarihimizi bilmek;  toplumsal farkındalığımızı artırır ve daha adil bir dünya için mücadele etmemizi sağlar.


Tarih öğrenmek, geleceğimizi şekillendirmek için gerekli olan bilgilere ve becerilere sahip olmamızı sağlar. Tarih öğrenmek, bizi daha iyi bir insan ve daha iyi bir toplum haline getirir. İşte tüm bunlar için tarih öğrenmeli, farkındalık düzeyimizi geliştirmeli, geçmişle bağımızı asla koparmamalıyız. Böylece daha bilinçli gençler oluruz, milli kültürümüze, gelenek ve göreneklerimize daha iyi sahip çıkarız ve milli benliğimizi kaybetmeyiz.

Aşağıda Verilen Özdeyişlerin Anlamlarını Yazınız. 5. Sınıf Türkçe 194. sayfa

 

Aşağıda Verilen Özdeyişlerin Anlamlarını Yazınız. 5. Sınıf  Türkçe 194. sayfa

 

1. “Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.” Mustafa Kemal Atatürk


Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ilk cumhurbaşkanı, büyük lider Mustafa Kemal Atatürk vatanı ve milleti için her türlü zorluğa göğüs germiş ve fedakarlıklar yapmıştır. Mustafa Kemal Atatürk özgürlüğün çok önemli olduğunu, onun karakteri olduğunu söylemiştir. Özgürlük ve bağımsızlık olmayınca insan rahat hareket edemez. Başka milletlerin egemenliği altında yaşamak demek köle olmak demek, ana dilini unutmak, kültürünü unutmak ve milli benliğinin yok olması demektir. Oysa özgür olduğumuz aman, kendi topraklarımızda özgürce çalışırız, vatanımızı daha iyi yerlere getiririz ve başka ülkelerin manda ve himayesi altında yaşama gibi  sorun ortaya çıkmaz. 


Özgürlük ve bağımsızlık hayat demektir, rahat nefes almak, hayatı yaşamak ve benliğini korumak demektir. Bunun için özgürlüğümüzden ve bağımsızlığımızdan asla ödün vermemeli, onların kıymeti bilinmelidir. Mustafa Kemal Atatürk de ben demek özgürlük ve bağımsızlık demek diyerek kendini bu şekilde tanımlamıştır.

 

2. Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı eğitime, eğitim is öğretmene dayalıdır.” Mustafa Kemal Atatürk

Geleceğimizin iyi olması için çocuklarımızın  eğitim ve öğretim alanında iyi temel atması gerekir. Bu temeli attıracak olan, çocuklara yol gösterecek olan, onları güzel davranışlara yönlendirecek olan kişi ise öğretmenlerdir. Öğretmen işini severek yaparsa çocukları da sevmiş olur. Sevildiğini hisseden, değer gördüğünü hisseden çocuk ise kendinde güç bulacak ve derslerine daha çok çalışacaktır. Öğrenci ve öğretmen iş birliği sayesinde, sevgi sayesinde, çalışmak sayesinde güzel işler ortaya çıkacaktır. 


Nitelikli öğretmenlerin elinden nitelikli öğrenciler çıkacak ve bunlar geleceğin parlayan yıldızları olacaktır. Onun için öğretmenlere çok önem verilmeli, öğretmenlerin değeri bilinmelidir. Öğretmenler de öğrencilerini daha çok geliştirmek için çalışmalı, alın teri dökmeli ve geleceğe  aydınlık yüzler bırakmalıdır. Eğitim ve öğretmenin olmadığı toplumlar is geri kalmaya , cehalete devam edecek ve karanlığın içinde yaşamaya devam edecek  ve dünyadan habersiz olacaklardır. Bunun için nitelikli öğretmenlerin sayısı artırılmalı ve öğretmenlerimiz geleceğimizi aydınlatmaya, bizlere yol göstermeye devam etmelidir.

Şu Garip Uzay Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

Şu Garip Uzay Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları


1 Ay yüzeyine ayak basan astronot “Bu bir insan için küçük, fakat insanlık için büyük bir adım.” demiştir. Bu astronotun adı aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Alper Gezeravcı

B) Neil Armstrong

C) Charles Duke

D) Al Worden

 

2)  Ay’ a ikinci adım atan Edwin Aldrin Ay’da yürümenin heyecanı ile hangi sözü söylemiştir?

A) Çok korkunç bir yer burası!

B) Çok heyecanlıyım çookkk!

C)  Çok güzel! Çok güzel! Çok güzel! Şahane bir ıssızlık.

D) Çok  dehşet verici, çok dehşet verici!

 

3)  Kitabın yazarı Tarık Uslu Uzay’a çıksa ilk sözü ne olurmuş?

A) Eve dönmek istiyorum

B) Burada uçmak istiyorum

C) Burada çok kokuyorum

D) Eve gitmek istemiyorum.

 

4) Kitaba göre yeryüzünün yaşanması en zor yerlerinden birisi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Atakama Çölü

B) Kalahari Çölü

C) Patagonya Çölü

D) Rübülhali Çölü

 


5)  Aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Neptün2ün 13 uydusu vardır.

B) Uranüs’ün 5 uydusu vardır.

C) Satürn’ün 30 uydusu vardır.

D) Jüpiter’in 60 uydusu vardır.

 

6) Bir tane uydusu olan gezegen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Merkür

B) Venüs

C) Dünya

D) Uranüs

 

7)  Kitaba göre Ay ile Dünya arasına  kaç tane Dünya sığdırılabilir?

A) 28

B) 29

C) 30

D) 31

 

8) Ay’a giden astronotlar neden hoplayarak ve zıplayarak yürümektedirler?

A)  İlgi çekmek için

B) Ay’daki yer çekimi Dünya’daki yer çekiminden 6 kat daha az olduğu için

C) Ay çok ilginç olduğu için

D) Ay'da yer çekimi çok fazla olduğu için

 

9) Kendi etrafında çok hızlı dönen Jüpiter ve  Satürn gibi gezegenlerde bir  gün yaklaşık kaç saattir?

A) 7

B) 8

C) 9

D) 10

 

10) Epur si muove ne anlama geliyor?

A) Dönmüyor işte.

B) Fakat, dönüyor işte.

C) Beni suçsuz yere yargılamazsınız!

D) Hiçbir zaman dönemeyecek

 

 Cevaplar:

1.b  2.c   3.a   4.b  5.b   6.c   7.b   8.b   9.d   10.b

İnsanın Kendi Kültürüne, Milli ve Manevi Değerlerine Yabancılaşmasının Temel Nedenleri Neler Olabilir?

 

İnsanın Kendi Kültürüne, Milli ve Manevi Değerlerine Yabancılaşmasının  Temel Nedenleri Neler Olabilir?


Hiçbir toplumsal olay, toplumsal mesele, toplumsal kurum aynı durumda kalamaz. Değişen hayat şartlarında uyumu yakalamak zorunda olan toplum, sahip olduğu yapısı ve tüm birimleriyle dönüşümün dinamizmini yakalamak durumundadır. Toplumsal değişme, gerçekten gelişmeyi, ilerlemeyi ifade ediyorsa sorun yoktur. Ancak bu değişme toplumda yozlaşma, kimlik bunalımı, yabancılaşma; dolayısıyla çözülmeye neden oluyorsa ciddi sorunlar baş gösterecektir demektir. Bir toplumun maddi ve manevi değerlerinin hepsine kültür denir. Kültür bir milletin benliğidir, yaşayış tarzıdır, gelenek ve görenekleridir, milli ve manevi değerleridir ve bunlara sonuna kadar sahip çıkma ve bunları yaşatmadır. 


Dünyada teknolojinin ilerlemesi ile birlikte, yeni gelişmelerin olması ile birlikte insanlar kendi kültürüne ve manevi değerlerine, maddi değerlerine yabancılaşmaya başlamıştır. İnsanın kendi kültürüne yabancılaşmasının en önemli nedeni insanın kendi içindeki eksiklik hissidir. Kendini beğenmeme, kendi maddi ve manevi değerlerini dışlama ve bunları görmezden gelmedir.  Farklı kültürlerin yaşam tarzını kendi yaşam tarzıymış gibi benimseme ve kendi kültürüne aykırı davranışlarda bulunma, farklı yaşantılar içine girmedir. Bilim ve teknoloji açıdan gelişmiş toplumların bilimini almak yerine yaşayış tarzını örnek alma da bir insanın kendi kültürüne yabancılaşmasının nedenleri arasında yer alabilir. 


Özüne yabancılaşmış insan; duygularını, değerlerini yitirmiştir ve insanı insan yapan niteliklerden uzaklaşmış, yaşamın anlamından çok uzak hem dünyadan hem de kendinden kopmuş, köleleşmiş ötekidir ve genellikle tüm bunların farkında bile değildir, diyebiliriz. Özümüze yabancılaşmamak için onu yaşatmalıyız ve ona sahip çıkmalıyız. Kültürümüzü, değerlerimizi yaşatmalıyız ve özenti bir toplum olmaktan çıkmalıyız.

Vatan Konulu Şiir Örnekleri

 

Vatan Konulu Şiir Örnekleri


Vatan toprakları kan ile, göz yaşı ile kazanılmıştır. Onun için bu topraklara sahip çıkmalı, canımız pahasına bile olsa bu vatanı sonuna kadar korumalıyız. Vatan ile ilgili şiir örnekleri şunlardır:

 

1) Bu Vatan Kimin?


Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.

Tutuşup kül olan ocaklarından,
Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutlarda gaza bayraklarından
Alnına ışıklar vuranlarındır.

Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır.

İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine
Şu kara toprağa girenlerindir.

Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı yakut olan bu vatan
Can verme sırrına erenlerindir.

Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil,
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil,
Topun namlusundan görenlerindir.

(Orhan Şaik Gökyay)

 

2) Vatan İçin

 Dört nala gelip Uzak Asya’dan

Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim…

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim.

 

 

3)Vatan Şarkısı

Âmâlimiz efkârımız ikbâl-i vatandır
Serhadimize kal’a bizim hâk-i bendedir
Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir
Gavgâda şehdetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız, can veririz, nâm alırız biz.

Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda
Can korkusu geçmez ovamızda dağımızda
Her gûşede bir şir yatar toprağımızda
Gavgâda şehdetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız, can veririz, nâm alırız biz.

Osmanlı adı her duyana lerze-resândır;
Ecdâdımızın heybeti ma’rûf-ı cihândır
Fıtrat değişir sanma! Bu kan yine o kandır
Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız, cân veririz, nâm alırız biz.

Top patlasın, ateşleri etrafa saçılsın
Cennet kapusu can veren ihvâna açılsın
Dünyada ne bulduk ki ölümden de kaçılsın
Gavgâda şehdetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız, can veririz, nâm alırız biz. Namık Kemal

 

4) Vatan Sevgisi

Vatan sevgisini içten duyanlar
Sıtkı ile çalışır benimseyerek
Milletine, Ulusuna uyanlar
Demez neme lazım, neyime gerek

Her ferdin hakkı var, bizimdir Vatan
Babamız, dedemiz döktüler al kan
Hudut boylarında can verip yatan
Saygıyla anarız, şehit diyerek

Vatan aşkı ile çalışan kafa
Muhakkak erişir öndeki safa
Tesir nüfuz olur her bir tarafa
Herkes onu büyük tanır severek

Olmak istiyorsan dünyada mesut
Hakka halka yarayacak bir iş tut
Çalıştır oğlunu, kızını okut
İnsan olmak için okumak gerek

Vatan bizim, ülke bizim, el bizim
Emin ol ki her çalışan kol bizim
Ay yıldızlı bayrak bizim, mal bizim
Söyle Veysel öğünerek, överek.  (Aşık Veysel)

 

5)  Türkiye

Türkiye Türkiye dağlarını duman almış
Üzümler memleketi tütünler memleketi
Türkiye Türkiye çok gülmüş çok ağlamış
Sabırlı bağrıyanık insanlar memleketi
Bulut gibi köpürmüş topraktan bereketi
Pehlivan dağlarında şafaklar büyümüş
Ya o nehirler delirip gün gür gelirler
Bir şarkı gibi dağdan denize yürümüş

Sen Türkiye’sin sağdıcım kirvem Türkiye
İnsanların insanların ah senin insanların
Morca gözlerinden öpsem namuslu gözlerinden
Asiye’m işveli Hatice fistanı dal işlemeli
Sen kırk köyün içende şanlı Zeyneb’im
Şahan’ı vurdular yirmi yaşında köprü başında
Gel yılmaz Mahmud’um gel Bilaloğlan
Arabamın atları deh deh amanda
Ha burası Karadeniz gemiler yatar limanda
Deryalar aslanı şem-i bahri kâmil reis
Bu insanlar senden gelir sana gider
Tarlaya savrulmuş buğday gibi Türkiye

Sen Türkiye’sin ekmeğim tuzum Türkiye
Omzumda mavzer koynumda çevresin
Ve kıl heybemde taze lor peyniri
Gök rengi süt karanfil rengi şarap
Batan güneş gibi bakır taş kömürü
Ve rüzgara vermiş saçlarını nefti ormanlar
Ve köylere karşı sarışın harmanlar
Ferik elması kavun karpuz dut ve kayası
Fındık da sende bademde sen de ceviz de sende
Alnımın teri gözlerimin nuru Türkiye

Sen Türkiye’sin evim barkım köyüm obam Türkiye
O senin çift çarşılı harp görmüş şehirlerin
Sahilde mersin yayla türküsü Konya
Adana’nın yolları taştan yola çıkıp Maraş’tan
Ezanla birlikte vardık bir akşam Urfa’ya
Bursa’nın ya Bursa’nın ufak tefek taşları
uçan yıldızı dondurur Ardahan’ın kışları
Erzincan’da bir kuş var kanadı gümüş pul pul
Ve göğe kılıç gibi çekilmiş minarelerini
Şehirler padişahı canım İstanbul

Türkiye Türkiye ay’lı yıldız’lı Türkiye
Sen Mehmed’sin omuzlarında Anadolu yaylası
Aladağlar Toroslar dev gibi gövden
Sen şehit oğlu şehit babası
Sana selam olsun dünyadan hürriyetten. (Atilla İlhan)

İnsanın Hayatta Başarıya Ulaşmasında Sabırlı ve Kararlı Olmasının Rolü Nedir?

 

İnsanın Hayatta Başarıya Ulaşmasında Sabırlı ve Kararlı Olmasının Rolü Nedir?

 

İnsanın hayatta başarıya ulaşmasında karşısına çeşitli zorluklar çıkacaktır. Çünkü başarı bir anda gerçekleşen, şans ile olan bir şey değildir. Başarı için belirli bir bilgi birikimi, alın ter, sabır ve kararlılık gerekir. Sabırsızca başlanan  işlerde önemli ayrıntılar gözden kaçar ve kişi yüzeysel bir başarı elde etse de gerçek anlamda büyük bir başarı elde edemez.

 

Hayatta başarıya ulaşmak için karşımıza çıkan engeller karşısında hemen pes etmemeliyiz. Pes ettiğimiz zaman başarı da bizimle gelmeyecektir. Belki ilk başlarda başarısız olacağız ve amacımıza ulaşamayacağız ama sabırla yolumuza devam edersek ve kararlılığımızdan asla vazgeçmezsek başarı da bizimle olacaktır. Örneğin; Aziz Sancar Nobel ödülü alan bilim insanlarından biridir. Bu büyük bilim insanı bu büyük başarısını yıllardır verdiği çalışmasına, alın terine, sabrına ve kararlığına borçludur. Çünkü bu başarı birkaç yıllık değildir, yılların birikimi sonucunda oluşur. Biz de böyle bilim insanlarını kendimize örnek almalıyız ve en ufak bir yokuşta hemen düz yola sapmaya çalışmamalıyız. 


Başladığımız işi sonuna kadar götürmediğimiz zaman sürekli yeniden işe başlarız ve bu da bizi hiç başarıya ulaştırmaz, çünkü bir ton emek boşa gider ve yeniden dene, yeniden boz ve sabır gösterme. Tüm bunlar kişiyi bedenen de ruhen de yorar. Onun için tutarlılık ve sabır olmalıdır.  Aslında bu  durum hayatımızın her alanında olmalıdır. Örneğin yeme içmede tutarlılık ve sabır kişiyi sağlığından etmez ve kişi sürekli sağlık sorunları nedeni ile hastaneye gitmek zorunda kalmaz.

 

Başarılı insanların öz geçmişlerine baktığımızda  onların bu başarıyı çok çalışarak elde ettiğini görebiliriz. Bizler de üzerimize düşen sorumlulukları, disiplinli bir şekilde yerine getirmeliyiz ve sabırlı olmalıyız. Ne demişler "Sabırla koruk helva olur, dut yaprağı atlas. Sabırla çalışmaya devam edersek geleceğimiz de daha parlak olur, kendi kendimize maddi gereksinimlerimizi karşılarız ve kimseye muhtaç olmalıyız. Dünyada, ülkemizde tanınmış başarılı bir kimse oluruz ve işimize aşk ile bağlanmaya, boş işlerin peşinde koşmamaya hayat boyu devam ederiz.

Şu Acayip Burunlar Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

Şu Acayip Burunlar Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları


1) Köpeklerin olfaktör epiteli insanlarınkinden kaç kat büyüktür?

A) 20 kat

B) 15 kat

C) 5 kat

D) 9 kat

 

2) Köpek beyinlerinin insan beynine oranla kaç kat daha fazlası koku işleri ile meşgul olur?

A) 20

B) 30

C) 40

D) 50

 

 

3) Aşağıdakilerden hangisi köpeklerin burun yapısı ile ilgili doğru bir bilgi değildir?

A) Köpekler  he riki burun deliği ile ayrı ayrı kokul alabilen sadece kokuyu almakla kalmaz kokunun geldiği yönü de bulabilirler.

B) Bir köep ağaçtaki kuşların ve hatta böceklerin kokusunu alır.

C)  Burunları çok az miktarda mukus salgılar.

D) Köpeklerin burun delikleri kıvrımlıdır.

 

4) Olimpik yüzme havuzuna damlatılan tek bir damla kanın kokusunu yüzlerce metreden alabilen hayvan aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tavuk

B) Horoz

C) İnek

D) Köpek  balığı

 

5)  ………….. hafızaları çok güçlü olduğundan hayatları boyunca unutmazlar?

A) Filler

B) Kuşlar

C) İnekler

D) Sinekler


 

6) En iyi koku alan buruna sahip olan hayvan aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kuş

B)  Zürafa

C) Deve

D) Fil

 

7) Köpeklerden korkan insanlar neden korkmayan insanlara göre daha çok köpek saldırısına uğrarlar?

A) Kendilerini sevmedikleri için

B) Kendilerine güvenmedikleri için

C) Köpekleri görünce güldükleri için

D)Köpekler korkan insanların duygularının kokusunu aldığı için

 

8) Kitaba göre  Doks adlı bir kitap bir katilin kokusunu kaç kilometreye kadar takip edebiliyordu?

A) 10

B) 13

C) 12

D) 21

 

9) Burnun sadece yüzde kaçı koku almada geri kalanı ise nefes alıp vermede görev yapar?

A) % 5

B) %95

C) % 10

D) % 20

 

10) Normal bir insan gün içinde ortalama kaç kere nefes alıp verir?

A) On bin

B) Yirmi bin

C)  30 bin

D) On beş bin


 

Cevaplar:

1. a    2. c   3. c   4.d   5.a   6.d   7.d   8.a   9. a   10. b

Akvaryumdaki Tiyatro Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Akvaryumdaki  Tiyatro Kitabında Geçen Özlü Sözler


Kitap doğayı korumak için, balıkların zarar görmemesi için köylünün canla başla çalıştığını anlatır. Köye yönetmen gelir ama yapımcı senaryoyu saçma bulur. Bunun üzerine yönetmen ve köylüler de köye tiyatro yaparlar. Okul camlarla kaplanır ve böylece okul da sulara kapılmamış olur ve okulun içi akvaryumdan tiyatro olur ve eğlenceli anlar geçirilmeye başlanır. Çocukların zevkle okuyacağı güzel bir kitaptır.

 

Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:


“Balıklının meşhur olması her şeyi bitirir.  Oteller, toplu konutlar, havuzlu evler yapılır. Ağaçlar acımasızca kesilir, balta girmemiş ormandan otoban geçirilir. Göle kanalizasyon akıtılır. Tarlalarda domates, biber yerine villa yetiştirilir. Marka manyaklığı burayı da ele geçirir.”

" Marka dolusu bir dünyada yaşamak istemiyordu artık."

“Canavar, biz insanlarız! Bir yerlerde gölleri kuruturken, başka yerlerde suları taşırıyoruz.”

"Ama ben yine de insanların balıkları akvaryumlara hapsetmesine sinir oluyorum."


“Balıklar kedi köpek gibi seviliyor burada.”

Akvaryumdaki balıklarla konuşup, şakalaşabiliyorlar.”

“Ağaçların özgürce gelişmesine izin verdiklerini öğrenince çok şaşırdım. Dalları budandıkça ağaçların hafızalarını kaybettiğine inanıyorlar. “Ağaçları budarsan, dallar ne yöne doğru büyümeleri gerektiğini unutur. Karman çorman olur, dolanır ve birbirlerini boğarlar.” diye düşünüyorlar.”

“Bu köyün en özelliği kimsenin köyü bilmemesidir.”

“Burası öyle bir köy ki iletişim telefon, faks veya internet yoluyla değil, gözle, sözle, dokunmayla sağlanıyor. Kimse gereksiz konuşmuyor. Susmak da bir anlatım biçimi. Çayırlarda dostluk yeşeriyor, mutluluk rüzgar olup esiyor. Unutkanlık yağan karla geliyor, havalar ısınınca da karla birlikte eriyip gidiyor.”


“Ama ben yine de insanların balıkları akvaryumlara hapsetmesine sinir oluyorum.”

“Bir akvaryumdaki yaşamanın dayanılmaz endişesini hissetmeyecekler!”

Akvaryumdaki Tiyatro Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

Akvaryumdaki Tiyatro Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

1) Aşağıdakilerden hangisi Balıklı köyünün insanlarının özelliklerinden biri değildir?

A) Köylüler balıkları çocukları gibi seviyordu.

B) Akvaryumlar evlerin ayrılmaz parçasıydı.

C) Köylüler televizyon ekranı yerine akvaryumlarını izlemeyi tercih ediyordu

D) Köylüler akvaryumdaki balıklara arada bir yem veriyorlardı.

 

2) Marka delisi bir dünyada yaşamak istemeyen kişi kimdir?

A) Martin

B) Semih Bey

C) Mahmut

D) Emine

 

3)  Aşağıdakilerden hangisi İngiltereli Martin’in özelliklerinden biri değildir?

A) İyi keman çalar.

B) Emekli bir öğretmendir.

C) Kıyafetlerini kendi örüyor.

D) Çok fazla öfkeli biridir.

 

4) Emma Gordon’un mesleği nedir?

A) Tasarımcı

B) Doktor

C) Mühendis

D) Terzi

 

5)  Köyün suları yükselmeye başlayınca  bu durumdan etkilenecek olan ilk neresi olacaktı?

A) Köyün ilkokulu

B) Muhtarlık

C) Köy odası

D) Köy kahvesi

 

6) Köy sularının yükselmesinin nedenini bulmayı kendine ilke edinen çocuğun adı nedir?

A) Mahmut

B) Zeynep

C) Zühtü

D) Emine

 

7) “ Bence bu gölde canavar manavar yok. Canavar biz insanlarız. Bir yerlerde gölleri kuruturken başka yerlerde sularını taşırıyoruz.” diyen kişi kimdir?

A) Emine

B) Semih

C) Zühtü

D) Mahmut

8) En kötü olayda bile olumlu bir yan  bulan polisin adı nedir?

A) Ted

B) Mustafa

C) Martin

D) Yusuf

 

9)  İki kez üst üste altın makarna kazanmış, bir kez gümüş pet şişe kazanmış yönetmenin adı nedir?

A) Mehmet

B) Ahmet

C) Yusuf

D) Sinan

 

10) Yönetmen gönüllü asistan olarak kimi seçmiştir?

A) Zühtü

B) Zeynep

C) Emine

D) Mahmut

 

11) Köyün en yakışıklı çocuğu kimdi?

A) Mahmut

B) Zühtü

C) Muhtarın oğlu

D) Öğretmenin yeğeni

 

12) Aşağıdakilerden hangisi Zühtü ile ilgili yanlış bir bilgidir?

A) Tek kaşı havada konuşurdu.

B) En büyük ideali bir filmde oynamaktı.

C)  Günün yarısını balık izleyerek yarısını da aynaya bakarak geçirirdi.

D) Kendini beğenmeyen bir çocuktu.

 

13) Balıklı köyünün en önemli özelliği nedir?

A) Çocukların çok fazla olması

B) Kadınların erkeklerden daha çok olması

C)  Köyün fazla bilinmemesi

D) Köyün ülkemizin en gelişmiş köyü olduğu

 

14) Balık olmak isteyen çocuk kimdir?

A) Mahmut

B) Emine

C) Zühtü

D) Zeynep

 

15) “Ama ben yine de insanların balıkları akvaryumlara hapsetmesine sinir oluyorum.” diyen kişi kimdir?

A) Martin

B) Mustafa

C) Ted

D) Emine

 

16) Akvaryumdaki balığın endişesi adlı proje kime aittir?

A) Muhtar

B) Öğretmen

C) Emine

D) Zühtü

 

17) Tüm balıkları akvaryumdan kurtarma projesi kime aittir?

A) Emine

B) Zeynep

C) Mahmut

D) Zühtü

 

18)  Yönetmenin kafasını karıştıran kişi kimdir?

A) Martin

B) Ted

C) Muhtar

D) Öğretmen

 

19) Aşağıdakilerden hangisi senaryoya giren canavar isimlerinden biri değildir?

A) Basilisk

B) Pegasus

C) Kiklop

D) Cerberus

 

20) Kimler folklor topluluğu içinde yer almıştır?

A) İngilizler

B) Japonlar

C) Koreliler

D) İspanyollar

 

21) Köyde rol verilmeyen ve  akvaryumdaki tiyatroyu izleyerek gülmekten karnı ağrıyan kişi kimdir?

A) Zeynep

B) Martin

C) Emine

D) Zühtü

 

22) Aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Unikorn: At

B) Kentaur: Yarı insan yarı at

C) Kiklop: Tek gözlü dev

D) Kerberos:  Üç kafalı keçi

 

23) Metnin okunması kaç kaç gün sürdü?

A) 7

B) 15

C) 13

D)17

 

24)  Senaryo metni  toplam kaç sayfadır?

A) 7 bin

B) Üç bin

C) İki bin beş yüz kırk altı

D) Beş bin

 

25) “ Şimdiye kadar okuduğum en berbat senaryo, tam bir rezalet. Saçmalığın daniskası, kepazelik. Benden metelik yok. Bir daha bu köye adımımı atmayacağım” diyerek arabası ile köyden hızla uzaklaşan yapımcının adı nedir?

A) Celal Bey

B) Rahmi Bey

C) Hüseyin Bey

D) Ted Bey

 

26) Okulun etrafını camdan bir duvarla çevireceğiz  fikrini ortaya koyan ve bu fikri hayata geçirilmesini sağlayan kişi kimdir?

A) Zühtü

B) Emine

C) Zeynep

D) Mahmut

 

27) Akvaryumundaki balığı göle ilk olarak kim iade etmiş, sonra da diğer köylüler balıklarını göle salmışlardır?

A) Emine

B) Zühtü

C) Martin

D) Mahmut

 

28) Aşağıdaki  bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Emine Güzel Sanatlar Fakültesi'nin Tiyatro Bölümünden mezun oldu.

B) Zühtü Kimya Mühendisi oldu.

C) Martin, Ted, Muhtar, Postacı, Rıza Bey köyü terk etmedi.

D) Yusuf Değirmen çok yaşlanmasına rağmen film çekmeye devam ediyor.

 

29) Aşağıdakilerden hangisi kitapta adı geçen kişilerden biri değildir?

A) Emma

B) Zühtü

C) Kayra

D) Mahmut

 

30) Akvaryumdaki Tiyatro adlı kitabın yazarı kimdir?

A) Tarık Uslu

B) Miyase Sertbarut

C) Şermin Yaşar

D) Behiç Ak

 

 Cevaplar:

1. d   2. a  3.d   4.a  5.a   6.b   7.d  8.b  9.c   10.a   11.b   12.d   13.c   14.a  15.d   16.c   17.a   18.a  19.d   20. a   21.d   22.d   23.a   24. d   25.a   26.a   27. b   28.b   29.c   30.d