Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hayvanlar Olmasaydı Hayatımızda Ne Gibi Değişiklikler Olurdu? Arkadaşlarınızla Tartışınız.

 Hayvanlar Olmasaydı Hayatımızda Ne Gibi Değişiklikler Olurdu? Arkadaşlarınızla Tartışınız.

 

İnsanların en yakın dostu olan hayvanlara sevgi   yüzyıllar  boyunca değişmemiştir. Doğanın dengesi ancak hayvanların varlığı ile mümkündür. Hayvanlar olmasaydı ekosistemin dengesi de bozulurdu.  Çocukları sevmenin özünde bile hayvan sevgisi vardır. Şehirlerdeki kirlilik,    deniz  kirliliği, orman yangınları, küresel  ısınma sorunları, orman yangınları dünyanın dengesini sağlayan hayvan varlıklarını yok etmektedir. Oysa her türden hayvan yeryüzünün ekolojik dengesini doğal yolla sağlamaktadır.  Hayvanlara karşı acımasız olan kimse insanlıktan nasibini almamıştır.


Hayvanlar olmasaydı hayatımızda şunlar değişirdi:

 

İnsanlardan sıkıldığımız zaman sığınacağımız, seveceğimiz, ilgi göstereceğimiz ve bizi seven bir hayvanımız olmazdı. Yalnız başımıza sıkıcı bir yaşam sürerdik.  Hayvanların doğaya, insanlığa nasıl katkı sağladığını şu örneklerle de açıklayabiliriz:

Örneğin bal  arıları;  baldan daha önemli olan tozlaşmayı sağlamaktadır. Tozlaşma bitki yaşamını etkileyen baş faktördür.  Bizi ve hayvanları besleyecek olan bitkiler tozlaşma ile var olabilir.  Bir diğer örnek vereceğim hayvan ise planktonlardır.  Fotosentez yetenekleri sayesinde oksijen üretmekte ve dünyaya dağıtmakta önemli rol oynarlar. Dünya oksijenin yarısını borçlu olduğumuz planktonlar, derin bir nefes  almamızı sağlayan canlı türüdür. Bir diğer hayvanlar ise primatlardır. Primatlar da Ormanların bahçıvanları gibi hareket eder  ve doğal tohum taşıyıcılarımızdır. 



Bir diğer hayvan ise kelebeklerdir. Güzel kanatları ile ve renkleri  ile bizi mutlu eden,  polen dağıtımını sağlayan kelebekler, iklim değişikliği tahminlerine yardımcı oluyor. Araştırmalara göre; kelebekler Kuzey yarım kürede normalde olduğundan daha erken ortaya çıkıyor. Bu da bilim adamlarının iklim değişikliğinin etkilerini incelemelerine ve bunu önlemek için neler yapabileceklerini bulmalarına yardım ediyor.  Bu ve bunun gibi daha çok sayıda hayvanın doğanın dengesine nasıl katkı sağladığını çoğaltarak açıklayabiliriz.






Ayrıca çeşitli hayvanların etinden, sütünden, yumurtasından faydalanılmaktadır. Hayvanlar olmadığı zaman bu yiyecekleri alamazdık. Bunları yemediğimiz zaman da bağışıklık sistemimiz güçlü olmaz ve hastalıklara daha çabuk yakalanırdık bulmalarına yardım ediyor.  Bu ve bunun gibi daha çok sayıda hayvanın doğanın dengesine nasıl katkı sağladığını çoğaltarak açıklayabiliriz.



.Onun için hayvanlar insan sağlığı için de çok önemli bir yere sahiptir. Keçi, koyun, inek, manda gibi hayvanların etinden ve sütünden faydalanırız. Tavuk, hindi, kaz gibi hayvanların ise yumurtası insanların beslenmesinde çok önemli  bir yer tutar. Sadece bitkisel beslendiğimiz zaman güçsüz kalırdık. Bunun için de hayvanlar çok önemlidir. Hayvanlar olmasaydı bilim insanları onlara bakarak çeşitli buluşlar yapamazdı. Mesela uçak bulunamazdı. Uçak kuşlara bakılarak  yapılmıştır. İşte burada da hayvanların etkisi çok fazladır.

Çözüm Önerilerinizin Yer Aldığı “Yardımlaşma” Temalı Metninizi Aşağıdaki Özdeyiş, Atasözü Ve Deyimi Kullanarak Yazınız. ( Dünya Kötülük Yapanların Yüzünden Değil, Hiçbir şey Yapmayıp Seyredenler Yüzünden Tehlikeli Bir Yerdir, Baş Başa Vermeyince Taş Yerinden Kalkmaz, Yaraya Merhem Olmak)

 Çözüm Önerilerinizin Yer Aldığı “Yardımlaşma” Temalı Metninizi Aşağıdaki Özdeyiş, Atasözü Ve Deyimi Kullanarak Yazınız.


( Dünya Kötülük Yapanların Yüzünden Değil, Hiçbir şey Yapmayıp Seyredenler Yüzünden Tehlikeli Bir Yerdir, Baş Başa Vermeyince Taş Yerinden Kalkmaz, Yaraya Merhem Olmak)


 

Sokakta yatan , evsiz barksız insanların yerine kendinizi koydunuz mu  hiç? Özellikle  soğuk , karlı ve buzlu havalarda dışarıda yatılır mı hiç? Yiyecek ekmeğiniz yok içecek bir yudum suyunuz yok. Isınacak, başınızı sokacak bir göz odanız bile yok. Düşünmesi bile ne kadar zor ve acı öyle değil mi? Bizim bu düşündüğümüzü yaşayan binlerce, on binlerce insan var . Evsiz insanlara yardım etmek, onların elinden tutup sosyal yaşama katılmalarını sağlamak, mutlu olmalarını sağlamak insanlık olarak hepimizin sorumluluğudur. Hiç kimse isteyerek sokakta yatmaz. Her gün soğuktan hayatını kaybeden, çeşitli hastalıklara yakalanan çok sayıda insanları da haberlerden duymaktayız.


 

Dünya sadece kötülük yapanların yüzünden değil; hiçbir şey yapmayıp seyredenler yüzünden tehlikeli bir yer haline gelmiştir. Evsiz insanların yaşadığı zorlukları, çektiği sıkıntıları gördüğümüz zaman bu duruma seyirci kalmamalıyız. Bugün onların başına gelen kötü bir olay yarın bizim de başımıza gelebilir. Hayatta her şey olabilir ve insan olanın başına her şey gelebilir. İşte onun için evsiz insanlara yardımcı olmalı, elimizden geldiği kadar onlara maddi ve manevi olarak destek olmalıyız. Onları dışlamamalıyız, onlardan korkmamalıyız. Korkmak yerine toplum olarak onları nasıl iyileştirebiliriz, onlara ne gibi yardımlar sağlayabiliriz vb gibi düşünceler ile hareket etmeliyiz. Bu konuda çalışan sivil toplum kuruluşlarına da destek olmalıyız. Seyretmek yerine bir şeyler yapmalıyız ve insan olduğumuzu insanlık yaparak başkalarına da yansıtmalıyız. Ne demiş atalarımız: “ Baş başa vermeyince taş kalkmaz.” Bizler hep bir olup o taşı kaldırmasını bilmeliyiz. Onların yaşadığı zorlukları en aza indirmeye çalışmalıyız ve dayanışma içinde çalışmalıyız.

 





Herkes bu konuda üzerine düşeni yaptığı zaman bir yaraya merhem olmuş olur ve yarası olan garibin, kimsesiz kimselerin  çektiği sıkıntıların çözümü olur. İçimizde iyilik duyguları olduğu zaman, merhamet olduğu zaman her türlü zorluk aşılır ve insanlık da yaşatılmış olur. Yeter ki birlik, beraberlik ve dayanışma içinde yaşamasını bilelim ve kardeşlerimizin elinden tutalım.

Kâmil Gibi Evsizlerin Toplum Tarafından Dışlanmaması İçin Çözüm Önerileriniz Nelerdir?

Kâmil  Gibi Evsizlerin  Toplum Tarafından Dışlanmaması İçin  Çözüm Önerileriniz Nelerdir?


İnsanların başına hayatta her şey gelebilir. İyi bir çevrede doğmamış olabiliriz, anne ve babamız olmayabilir, akrabalarımız bize sahip çıkmayabilir ve daha bir çok olumsuz olaylarla karşılaşabiliriz. Keşke hiç kimse evsiz kalmasa, herkesin kafasını sokacağı bir evi, ısınacağı bir odası olsa ama ne yaık ki yaşanılanlar,  acı kayıplar ve daha niceleri insana her zaman güzel şeyler sunmayabilir. Kâmil de sokakta yaşayan , kimseye zararı olmayan kendi halinde biridir.. Evsiz olduğu için kimse onu evine almamıştır.





 Evsiz kimselerin toplum tarafından dışlanmaması için bizlere ve devlete  düşen görevler   şunlardır:


* Evsiz olan kişiler için konutlar inşa edilmelidir ve onların da sıcacık bir evleri olmaları ve barınma, giyinme gibi temel ihtiyaçlarını sağlayabileceği koşullar oluşturulmalıdır.


*  Evsizler için acil konaklama merkezileri kurulmalıdır.


* Evsiz insanlar için hep birlik olup baş başa vermeliyiz ve onların da sağlıklı, mutlu olmasını sağlamalıyız.


*  Evsizlerin gereksinimlerini gidermek için sivil toplum kuruluşları üzerine düşen görevleri yerine getirmelidir.


* Evsiz kimselerin;  alkol, uyuşturucu, uçucu veya uyarıcı madde bağımlılığının ya da ruhsal bozukluğunun olması halinde, bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavi olmasına yardımcı olunmalıdır.


* Evsizlere kötü biri gibi bakılmamalı, onlara karşı ön yargılı bir tutum içine girilmemelidir.


* Onlara karşı şefkatli ve merhametli davranılmalıdır.


* Evsiz insanların  meslek edindirme kurslarına katılmasına, yönelik faaliyetlerde bulunulmalıdır.


* Evsiz insanlar ile dalga geçilmemelidir, onlara eziyet edilmemelidir. İnsan onuru ayaklar altına alınmamalı, onlar yapamayacağı işlerde çalıştırılmamalıdır.


* Onların da sosyal yaşama girmeleri için devlet onlara eğitim vermeli ve evsiz kimseler devlet güvencesi altında olmalıdır.


* Evsiz kimselerin;  stresle başa çıkma,  öfke kontrolü, şiddeti önlemeye yönelik farkındalık sağlayarak tutum ve davranış değiştirmeyi hedefleyen eğitim ve rehabilitasyon programlarına katılmasına yardım edilmelidir.


*  Psikolojik ve sosyolojik sorunları olan kişiler gerekli yerlere yönlendirilmelidir.

Kâmil Adlı Metinden Yola Çıkarak Kâmil Adındaki Kişi Sizin Mahallenizde Yaşıyor Olsaydı Ona Nasıl Davranırdınız? Neden?

 Kâmil Adlı Metinden Yola Çıkarak Kâmil Adındaki Kişi Sizin Mahallenizde Yaşıyor  Olsaydı  Ona Nasıl Davranırdınız?  Neden?


Kâmil, sokaklarda yaşayan, üstü başı kir içinde olan bir adamdır.  Günlerce banyo yapmadığı için, üstü başı kir olduğu için, sokaklarda kaldığı için, merdiven aralarında uyuduğu için  vb.  mahalleli onu benimsememektedir. Ona biraz korku ve biraz da acıma duygusu ile bakmaktadır. Metindeki çocuğun babası ona iyi davranmakta ve Kamil aç kaldığı zaman ona yemek vermekte, onu hamama götürmektedir.  Mahallede birkaç kişi dışında Kamil’e fazla sıcak bakan kimse yoktur. Kâmil bizim mahallede yaşıyor olsaydı ona ön yargı ile yaklaşmazdım ve ondan korkmazdım.



 Ailem ile birlikte ona elimden gelen her türlü fedakarlığı yapardım. Annem onun için yemekler yapar, babam için güzel kıyafetler satın alırdı. Ben de babam ile birlikte onu ziyarete gider ve onunla dertleşirdim. Onun da insan olduğunu ve biricik, değerli bir varlık olduğunu  aklımdan hiçbir zaman çıkarmazdım. Kâmil bizim gibi bir insandır fakat kaderi onu bu hale getirmiş olabilir. Belki anne ve babası küçük yaşta ölmüştür, akrabaları ona sahip çıkmamıştır. Belki daha farklı sorunlar yaşamış ve hafızasını kaybetmiştir ve daha birçok şey aklımıza gelebilir.





 Onun neler yaşadığını, neden bu durumlara düştüğünü bilmeden onu yargılamamalı ve toplumdan uzaklaştırmaya çalışmamalıyız. Ona her zaman iyi davranırdım ve merhametli, yardımsever bir insan olurdum. İnsan olana yakışır tavır ve hareketlerde bulunurdum. Hayatta hiç birimizin başına nerede, ne zaman ve nasıl , neler geleceği belli değildir. Düşmez kalkmaz bir Allah olduğu için ne oldum delisi olmamalıyız, insanlara tepeden bakan şımarık kimseler olmamalıyız. Kâmil bir insan olduğu için insana insan olduğu için değer veriri ve yardım ederdim.

Okuduğunuz İki Farklı Metinden Hareketle Malazgirt’in Kahramanı Alparslan İle Kurtuluş Savaşı’nın Önderi Atatürk’ün Ortak Yönlerini Belirleyiniz.

Okuduğunuz İki Farklı Metinden  Hareketle Malazgirt’in  Kahramanı Alparslan  İle Kurtuluş Savaşı’nın  Önderi Atatürk’ün Ortak Yönlerini Belirleyiniz.



24 Ağustos 1071 yılında Selçuklu ordusu ile  Bizans ordusunun karşı karşıya geldiği tarihin unutulmaz muharebelerinden biridir. Malazgirt Savaşı,   Büyük Selçuklu Devleti’nin  zaferi ile sonuçlanmıştır.  Böylece Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı. Sultan Alp Arslan'ın savaş tekniklerini iyi bilmesiyle ve hilal taktiği  ile  kendi ordusundan  sayıca üstün olan Bizans ordusunu yerle bir ettiği savaştır. Bu savaşın sonucunda Bizans hükümdarı Romen Diyojen esir alınmıştır. 



Esir alındıktan sonra öldürüleceğini ya da halkın ortasında elleri, kolları zincire vurulmuş şekilde halkın karşısında gezdirileceğini düşünmüştü. Ama durum hiç de bu şekilde olmamıştı. Çünkü bizim ecdadımız, Türk komutanı Alparslan Romen Diyojen’i affetmiştir ve merhametli olduğunu göstermiştir. 






Mustafa Kemal Atatürk ve Alparslan’ın ortak özellikleri şunlardır:

 

* Savaş esnasında her ikisi de sırtını halka dayamıştır. Halkın gönlünü almışlar ve halkın desteğini almışlardır. Mustafa Kemal de Kurtuluş Savaşını Türk milletinin desteği ve azmi ile kazanmıştır.

 

* Her ikisi de millet sevdalısı olan vatansever insanlardır. Türk insanı da vatansever olduğu için hem Malazgirt (Alparslan) Savaşı kazanılmış, hem de Kurtuluş Savaşı (Mustafa Kemal) başarı ile sonuçlanmıştır.

* Her ikisi de zeki ve kendine güvenen insanlardır.  İçinde yaşadığı milletinin fertlerine inanan ve onları çok seven liderlerdir. Her ikisi de liderlik özelliğine sahiptir.

* Her ikisi de insancıldır. İnsan öldürmek yerine daha barışçıl bir sistemi savunmuşlardır ve affetmeyi bilen erdemli kimseler olmuştur. Liderlere yakışan bu özellik her ikisinde de bulunmaktadır.

* Her ikisi de bağımsızlığa düşkün liderlerdir. Bunun için gelecek kuşakların da bağımsızlığı korumaları gerektiğini söylemişlerdir ve bunun için de gençlere büyük görevler düştüğünü belirten sözler söylemişlerdir.

* Her ikisi de vatan zordayken çalışılması, emek edilmesi gerektiğini belirtir. Vatan kurtulduktan sonra ise barış içinde, mutluluk içinde yaşaması gerektiğini söyler.

* Her iki lider de hoşgörülüdür.

 

 

“Tiyatro; İnsanı, İnsana, İnsanla, İnsanca Anlatma Sanatıdır.” Yukarıdaki Cümleden Hareketle Tiyatronun İzleyicisine Neler Kazandırdığını Arkadaşlarınızla Tartışınız.

 “Tiyatro; İnsanı, İnsana, İnsanla, İnsanca Anlatma Sanatıdır.” Yukarıdaki Cümleden Hareketle Tiyatronun İzleyicisine Neler Kazandırdığını Arkadaşlarınızla Tartışınız.


Tiyatro;  içinde her türlü oyunun sahnelenebildiği, sahnesi ve seyirci için oturma yerleri ,vb. bulunan, özel olarak bu iş için yapılmış yapıdır. Ya da herhangi bir durum, olay  veya tasarının sahnede canlandırılması için  yazılmış eserlere "dramatik metinler" denir. Bu metinlerin sahnede canlandırılması ile ortaya çıkan sanat da tiyatro olarak adlandırılır.



Tiyatro insanı , insana, insanla, insanca anlatan önemli bir sanat türüdür. Tiyatro insanla yapılır. Yani tiyatroda oyuncular vardır ve o oyuncular tiyatroyu izlemeye gelenlere ellerinden gelen hünerleri, hazırladıkları oyunları en iyi şekilde sunarlar. Sahnede önceden çalıştıkları konuları canlandırarak çok güzel bir şekilde anlatırlar. Yeri geldiği zaman da doğaçlamalara da yer verilir elbette. Tiyatroya giden insan oradan çok güzel bilgiler öğrenirler. Yapılan gösterilerde, canlandırmalarda ve konuşmalardan kendilerine bir anlam çıkarırlar.



 Oyunda verilmek istenen mesajı en iyi şekilde anlamaya çalışırlar. Tiyatro izleyen kişi sanata ve sanatçıya da önem veren bir kişidir. Değişik düşüncelere açık olan, empati kurma becerisine sahip olan, anlatılan olaylara kahkaha ile karşılık veren , oyunculara ilham veren kişi ya da kişilerdir oraya gelenler.  







Tiyatronun bireye, izleyiciye  kazandırdığı şeyler şunlardır:


 * Tiyatroya gidildiği zaman  oradaki oynanan oyunda başından sonuna  kadar izleyeceğiniz her şey canlı ve de gerçektir. Sahne ortamında oyuncular, olaylar her biri samimi ve içtendir. . Tamamı ile her şey gerçeği yansıtır ve yalnızca tiyatroda bulunan kişilerce görülür..

 

*Dayanışma duygusu artar.


* Verilmek istenen toplumsal mesaj algılanır.


* Çevresinde yaşanılan olaylara insanlar daha bilinçli ve daha duyarlı yaklaşır.


* İfade özgürlüğünü kişiye aşılar.


* Problemler üzerinde düşünmeyi, tartışmayı ve sorgulamayı kişiye öğretir.


* Bir olayın birden fazla nedeni ve sonucu olduğunu kişiye anlatır.


*  Sanatın geliştirici ve kişiyi iyi yönde değiştirici gücünü gösterir.


*   Toplum duyarlılığının artmasını sağlar.


* Tiyatroda izlediğimiz oyunlar bizim  özgürce kararlar alıp uygulamamıza katkı sağlar.


* Estetik algılama gücünü  geliştirir.


*  Dili nasıl doğru ve etkin koşmamız gerektiğini anlarız.


* Kişinin  ufku açılır.


* Kişinin  zihinsel yaşamına katkı sağlar.


* Toplumun sıradanlıktan uzaklaşmasına katkı sağlar.


* Bireyin kültürel birikimine katkı sağlar. Değişik oyunlar ve değişik olaylar izleyerek farklı bilgiler de öğrenmiş oluruz.


* Oyuncuların oyun esnasında yaptığı yanlışlar, ezberlediği oyunda unuttuğu cümleler tiyatroyu izleyenler tarafından net bir şekilde görülür ama  yine de oyuna kaldığı yerden devam edilir. Bu da toplumsal duyarlılığın artmasını sağlar.


* Gittiğimiz tiyatroda oynanan oyuna dahil olabiliriz ve bu bizim için muhteşem bir duygu olur. Orada kendimizi ifade edebilmek, küçük bir rolde bile yer edinebilmek bizim kendimize  olan güvenimizin  artmasını sağlar ve  böylece mutlu da oluruz.


* Eğitimli oyuncularla tanışma fırsatı yakalamış oluruz.


*  Stres atmamıza neden olur ve bizi mutlu eder, kafamız dağılır ve huzurlu bir şekilde, bir şeyler öğrenmiş ve bir şeylerin farkında olan kişiye dönüşmüş şekilde evlerimize dağılırız.

 

İyi Bir İnsan Hangi Erdemlere Sahip Olmalıdır?

 İyi Bir İnsan Hangi Erdemlere Sahip Olmalıdır?


İyi insan; kimseye kötülüğü olmayan, içinde şefkat ve merhamet duygusu olan, hoşgörüyü temel edinmiş kimselerdir. İyi insanlar bulunduğu ortama sevgisini yayan, içinde kötü niyet taşımayan kimselerdir.







İyi insan şu erdemlere sahip olmalıdır:


* İyi insan kendisine ve içinde yaşadığı topluma saygılı olan kimsedir. Bunun için iyi insan için saygılı kimse diyebiliriz. ( Saygı)


* Kötü alışkanlıklara sahip olmayan kimselerdir.


* Vefalı kimselerdir.


* Barıştan ve kardeşlikten yana olan kimselerdir.


*  Başka insanları aşağılamayan , onları dışlamayan kimselerdir. (İnsanları olduğu gibi kabul eden, insana insan olduğu için değer veren)


* Ön yargılı olmayan kimselerdir.


* Kendilerine yapılan kötülüğü affeden ve unutan kimselerdir. 


* Sevgiyi kendine ilke edinmiş ve bunu yaşamı boyunca çevresindekilere hissettiren  kimselerdir. ( Sevgi)

 

* İyi insanın sahip olduğu erdemlerden biri de iyi bir dinleyici olmalarıdır. Kendisine anlatılanları can kulağı ile dinler ve konuşmacıya saygı duyar. ( iyi bir dinleyici)


* İşlerinde acele etmeyen, bir işin ya da bir olayın sonucunu sabırla bekleyen, sebat gösteren kimselerdir. (sabırlı)


*Vatanını ve milletini seven, vatanı için gerekirse canını vermekten çekinmeyen kimselerdir. Yani iyi insanın sahip olduğu özelliklerden biri de  vatansever olmasıdır. ( vatansever)



* Hoşgörülü insanlardır.


*Tebessüm edebilen, içinde şefkat ve merhamet duygusu ağır basan güzel insanlardır.


* Sabırlı kimselerdir.


* Öz eleştiri yapan kimselerdir.


* Zihni; arzu ve isteklerden, kötü fikirlerden arındıran kimsedir.


* İçinde yaşadığı doğaya, doğanın ona verdiği nimetlere şükretmesini bilen ve onun için de doğaya katkı sağlamak için çalışan erdemli insanlardır.


* İyi insan yalan söylemeyen kimsedir.


*  Dedikodu yapmayan, başkalarına iftira atmayan kimselerdir.


*  Ölçülü olan ve her aklına geleni olduğu gibi konuşmayan, iki dinleyip bir söyleyen kimselerdir.


* Dürüst ve güvenilir kimselerdir.


* Öfke ile kalkmayan, zarar ile oturmayan kimselerdir. Öfkesine yenik düşmeyen , güzel ahlaklı insanlardır.


* Hiç bir şeyi israf etmeyen kimselerdir.


* Adaletli kimselerdir.


* Yardımsever ve dayanışmacı kimselerdir. İşte bu erdemlere sahip olan kişiler iyi insanlardır.

Aşı Olmanın Önemi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 Aşı Olmanın Önemi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.



Aşılama yöntemi; hastalık sonucunda oluşabilecek maddi ve manevi tüm kayıpları önleyecek, büyük tasarruflar  sağlayan en önemli  sağlık yatırımı olarak bilinir. Aşı olmak insanı çeşitli hastalıklardan korur ve kimi hastalıkların da önlenmesini sağlar.  Aşı olan kimse  çeşitli hastalıklara karşı bağışıklık da kazanmış olur. Bağışıklama hizmetlerinde asıl amaç  ise ; toplumda, özellikle de  bebek ve çocuklarda aşı ile önlenebilir hastalıkların ortaya çıkışını engellemektir. Bundan dolayı da   çeşitli hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin ve sakatlıkların önüne geçmek temel esastır.   



Salgın hastalıkların tedavisinde de aşılama çok önemli bir yere sahiptir. Örneğin; iki yıl önce ortaya çıkan ve hâla da yayılma hızı bitmemiş olan korona virüste de aşı olmak çok önemlidir. Aşı olan kişiler bu virüs tipine yakalansa bile hastalığı daha hafif geçirirken aşı olmayan kimseler ise bu hastalığı daha ağır geçirmektedir. Genç, yaşlı demeden insanların canını almaya devam eden bu hain virüse karşı en etkili yol ve çözüm elbette ki aşı olmaktan geçer.  Aşı olduğu halde hastalığı ağır geçirip hayatını kaybeden az bir kesim vardır. Bunu inkar edemeyiz ama aşı çoğunlukla korumakta ve hastalığın ağır etkilerini söndürmeye devam etmektedir.






 Salgın hastalıklardan korunmak, geleceğe daha sağlıklı ulaşabilmek için mutlaka aşılarımızı zamanında yaptırmalıyız. Aşının insan sağlığı için ne kadar faydalı olduğunu şu bilimsel gerçekler ile de ortaya koyabiliriz. Örneğin; Çiçek hastalığı, 1924 -1944 yılları arasında büyük salgınlar ve ölümlere yol açmıştır. Buna karşı geliştirilen aşının bulunması ile çiçek hastalığı 1977 yılından itibaren tamamen yok edilmiştir. Hastalık etkeni yok edildiğinden çiçek aşısı uygulamalarına da ihtiyaç kalmamış ve 1980 yılında ülkemizde ve tüm dünyada aşılamaya gerek kalmamıştır. 


Bu ve bunun gibi  (çocuk felci, Hepatit B ..vb) daha çok sayıda hastalığın aşılama yöntemi ile önlendiğini ve yok olduğunu söyleyebiliriz. Aşı olarak hem kendi sağlığımızı, hem çocuklarımızı korumuş oluruz. Aşı sayesinde toplum ve dünyada  korunarak salgınların önü kesilmiş olur ve insanlar çeşitli hastalıklar yüzünden hayatını kaybetmemiş olur. Bunun için aşı olalım, aşı karşıtlığına son verelim.

Kışın Gelişi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 Kışın Gelişi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.



 Sonbahar mevsiminin  yapraklarını dökmesi ile , havaların soğuması ve Kasım ayının da bitmesi ile kış mevsimine geçildi. Kış mevsimi; karın ve soğuğun birleştiği, şiddetli soğukların yüzümüze buz gibi çarptığı ve bizleri tir titrettiği bir mevsimdir. Havalar soğuduğu için insanlar da bu dönemde evlerine çekilmeye başladı. Her ne kadar kış mevsimi soğuk olsa da bu mevsimin de elbette kendine göre güzellikleri vardır. Ayrıca karın yağması, yağmurların yağması kadar güzel bir şey olamaz. Kuraklığın etkilerini son yıllarda daha bariz hissetmeye başladığımız bu günlerde kış mevsimi inşallah karlı, yağmurlu geçer.  Bu güzel dileklerimiz gerçek olduğu zaman da susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya kalmayız ve barajlarımız, nehirlerimiz, göllerimiz inşallah bu kış mevsiminde su ile dolar.

 


Kış mevsimi bana hep çocukluk yıllarımı hatırlatır.  Annemin sobayı yakıp  kendi elleri ile , o öpülesi, alın terinin işlediği güzel eller ile  evi sıcacık ettiği o sıcak ve samimi yıllar gelir aklıma. Sobada közlenen patatesin o muhteşem kokusunu içime çekmek ve yumuşacık olan patatese tuzu bandırıp bir güzel iştahla yemek,  soba fırınında pişen çörek daha pişer pişmez  kardeşlerimden önce koşarak hemen annemin elinden kapıp yemeye başlamak, soba fırınında kestane közlemek ve daha birçok güzelliği hatırlatır bana kış mevsimi. Her ne kadar günümüzde doğalgazlı, kaloriferli evlerde otursak da bende kış mevsimi eskiye özlem olarak kalmıştır hep. Çünkü kış demek sobaların yandığı,   akşam ışıkları kapatıp yatağımıza geçtiğimiz zaman  sobadan çıkan ateşlerin kıvılcımlarının gölgesini  tabana bakarak hissetmek bana huzur ve mutluluk hissi vermiştir hep. İşte kış mevsimi benim için bunları çağrıştırır.







 

Kış mevsimi deyince şunları da unutmamak gerekir. Karın yağması ile çocukların akın akın sokaklara çıkması, kar topu oynanması, kazakta kayılarak dünyanın en muhteşem duygusuna , heyecanına ve mutluluğuna kavuşma duygusu, akşama doğru oynamaktan yorulup burunlarımız akmış halde, ellerimiz soğuktan kıpkırmızı olmuş vaziyette koşarak evlere kaçışımızı ve sıcacık evlerimize huzurla gidişimizi  ve daha birçok anılar biriktirip anın tadını çıkaracağımız bir mevsimdir  kış.


 




Kış mevsiminde kar çok yağdığı için, karın yağdığının ertesi sabahı da yollar buzlanmaya başlar. Dışarıda sis oluşur. İşte bu durumda trafiğe çıkan sürücülerin, işlerini halletmek için arabası olmayan yürümek zorunda kalan yayaların bu tehlikelere dikkat etmesi gerekir. Sürücüler kaza yapmamak için , yayalar da bir yerlerini sakatlamamak için çok dikkat etmelidir.

“Eğer İnsan Kendi Biyolojisine Dikkat Etmezse Biyolojisi Onun Hakkından Gelecektir.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Eğer İnsan Kendi Biyolojisine Dikkat Etmezse Biyolojisi Onun Hakkından Gelecektir.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Sağlık; yaşamda insanoğluna verilmiş en değerli hazinedir ama insanoğlu ne yazık ki bunun kıymetini yeteri kadar bilmez. Uyku düzenine dikkat etmez, beslenmesine dikkat etmez, spor yapmaz, olur olmaz her şeyi kafasına dert eder ve zihnini o kadar çok gereksiz şeyler ile yorar ki en sonunda da bağışıklık sisteme bu duruma fazla dayanamaz ve zayıflamaya başlar. 



Bağışıklık sistemi vücudu koruyamamaya başladığı zaman hastalıklar da birer birer kendini göstermeye başlar. Günümüzde  hastalık çeşitleri de o kadar çok artmıştır ki bunu saymakla anlatamayız. Hastalıkların bu kadar çok artmasının nedeni ise sağlıklı beslenme olmaması, üretilen gıdaların doğal yapısı ile oynanması ve ürünlere çok sayıda kimyasal ilaç katılması yediğimiz yiyeceklerin bizi kötü etmesine, hasta etmesine neden olmaktadır. Böyle olduğu zamanda ayakta duramayız, halsiz oluruz ve elden ayaktan düşeriz. Ayrıca kötü alışkanlıklara  da  (sigara, alkol, tütün vb.) de   sahip olunması  kişide ağır ve ölümcül hastalıklar çıkmasına neden olabilir.



İşte tüm bunların olmaması için sağlığımız dikkat etmeliyiz, yeterli ve dengeli beslenmeli, organik gıdalar satın almaya özen göstermeliyiz. İnsan kendi biyolojisine dikkat etmediği zaman da biyolojisi insanın hakkından gelir ve bu olumsuz durum da yine kişinin kendine zarar verir.

“Adaletin Olmadığı Yerde Ahlâk Da Yoktur.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

  “Adaletin Olmadığı Yerde Ahlâk  Da Yoktur.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


 Kelime anlamı ile adalet;  Hak ve hukuka uygunluk; hak ve hukuku gözetme ve yerine getirme; doğruluk, adil olma gibi anlamlara gelir. Bir kişiye yapılan haksızlık aslında tüm topluma yapılmış haksızlık ve tehdittir.  Adaletin olmadığı yerde hukuk devleti olmaz. Hukuk devleti olmadığı için de adaletsiz bir kanun devleti ortaya çıkar, demokrasi işlemez. Toplum büyük bir huzursuzluk içine girer. Adaletin olmadığı yerde ahlakın zerresi olmaz. Ahlakın olmadığı yerde de insanlıktan eser kalmamıştır zaten. Hak edene hakkı verilmediği zaman toplumda kaos ortamı ve güvensizlik oluşmaya başlar. Adaletin olmadığı yerde zulüm vardır.


 Zulmün olduğu yerde ise başkaldırı kaçınılmaz olur. Herkes kendi adaletini uygulamaya çalışır. Böyle olduğu zamanda toplumda birlik, beraberlik ve dayanışma azalır. Millet bölünmeye devlet ise dağılmaya başlar. Vatandaş devlete güvenmemeye başlar. Adaletin olmadığı yerde sosyal adaletten de bahsedemeyiz. Sömürü ve yolsuzlukları engellemek neredeyse imkansıza dönüşür. İnsan hakları gelişmez, temel hak ve özgürlükler de sıkıntılar başlar. İşte bunların olmaması için de adaleti elinde bulunduran güç ya da güçler bunu çok iyi temsil etmelidir. "Adalet  özellikle de devlet  adamlarında olduğu zaman devlet daha iyi yönetilir".  diyen efendimiz Hz Muhammed Mustafa , adaletin ne denli önemli olduğu mesajını vermiştir insanlığa. 



Adaletin olduğu toplumlarda  her şey kuralına uygun yaşanmış olur. Adaletin olduğu yerde acı olmaz, gözyaşı olmaz. Hak eden hakkına kavuştuğu zaman halk, devlet yöneticilerine, ülkeyi yöneten kimselere daha çok güvenir ve daha çok inanır. Hiç kimse adaletsizliğe göz yummamalıdır. Bir yerde bir haksızlık olduğu zaman buna hemen karşı konmalıdır. Unutmayın ki karşı koymadığınız, sessiz kaldığınız adaletsiz davranışlar gün gelecek sizi de olumsuz yönde etkileyecektir. 



 İşte böyle bir şeyin olmaması için her zaman adil olandan, adaletten yana olmalıyız. Adaleti savunmalı, güçsüz ve güzel ahlaklı insanların, dürüst insanların, emeğini helali ile kazanmış kimselerin arkasında koca bir çınar gibi dimdik durabilmeliyiz. Ahlak, adalet ile daha da anlam kazanır. Bundan dolayı adalet daim olmalı, ahlaksızlık yok olmalıdır. Adaletin önemi ile ilgili şu sözü de yüreğimizde tutmalıyız:


·         * “  Eşit davranarak değil, hakkını vererek adil olunur." ( Ali Suad)

“Çocukların Karınlarını Ve Zihinlerini Doyurduğumuz Kadar Ruhlarını Da Beslemeliyiz.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Çocukların Karınlarını Ve Zihinlerini Doyurduğumuz Kadar Ruhlarını Da Beslemeliyiz.”  Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Çocuklar, tatlı bakışları, doğal davranışları ile içimize güneş  gibi doğan ve yüzü asık insanın bile yeri geldiğinde tebessüm etmesini sağlayan sevimli canlardır. Onlar olunca yaşam daha anlamlı ve daha çekilir olur. Çocuksuz bir dünyanın hiçbir tadı olmaz. Çocuklarımız;  geleceğimiz, geleceğimize ışık tutan neferler, her zaman sevgiye , ilgiye muhtaçtır. Çocukların istediği en önemli istekleri onlara gösterilen  ,ilgi ve şefkatin devamlı olmasıdır. 



Çocukların karınlarını doyururuz ki aç kalmasınlar, açıkta kalmasınlar. Kimseye el açmasınlar, muhtaç olmasınlar.  Zihinlerini doyurmaya çalışırız elimizden geldiği kadar. Okumayı ve yazmayı öğrensinler, başarılı olsunlar, kimseye muhtaç olmadan kendi ayakları üzerinde durabilsinler gibi çok sayıda amaçlarımız vardır çocuklarımızın  üzerinde. Oysa ruhlarını doyurmak çoğumuzun aklına gelmez belki de. Onun en çok gereksinim duyduğu şey ise başının okşanması, yanağının okşanması ve içten bir sarılış, onunla az da olsa  vakit geçirip sadece ona yönelmek ve onu önemsemek,  zaman zaman unutulmayacak  anılar biriktirebilmek, güzel vakit geçirebilmek ve çocuğumuzun değerli olduğunu ona hissettirebilmek.


 İşte çocuğun asıl istediği şey şunlardır: Sevgi, ilgi, merhamet, saygı  vb gibi temel unsurlardır. Bunlar olduğu zaman çocuk kendini mutlu hisseder, kendini sever ve kendini geliştirmek ve olumlu yönde değiştirmek için çalışır ve bunun sonucunda başarılı da olur. Çocukların ruhları sevgi ile doyurulmalı, onları sevgiden mahrum bırakılmamalıdır. 



Onlar sevgiden ve ilgiden mahrum bırakılmadığı zaman çocukluklarını doyasıya yaşamış olur ve onlar da büyüdüğü zaman iyi bir baba, iyi bir anne, iyi bir eş, iyi bir dost vb. olur. İşte tüm yazdıklarımdan da anlaşılacağı gibi çocukları doyurmak sadece ekmek, peynir ya da envai çeşit yemekler değildir. Onların en çok ihtiyaç duydukları şey anne ve baba sevgisi, öğretmen sevgisi, yakınların ona gösterdiği sevgi ve ilgidir.

Gelecek Hakkında Hayallerinizi, Planlarınızı Anlatan Bir Kompozisyon Yazınız.

 Gelecek Hakkında  Hayallerinizi, Planlarınızı Anlatan Bir Kompozisyon Yazınız.



Her insanın olmasa da çoğu insanın geleceğe dair hayalleri, umutları vardır. Umutla geleceğe doğru adım atmak, bizi mutlu eden işlerde çalışmak ve çalıştığımız işten iyi bir kazanç sağlamak gibi çok sayıda emellerimiz vardır. Geleceğe dair hayallerim ve planlarım şunlardır:


Geleceğim için yatırımım ilk önce sağlığımdır. Bugün sağlıklı olduğum gibi gelecek yaşamımda da sağlıklı bir birey olmak isterim. Kimseye  muhtaç olmadan kendi ayaklarımın üzerinde durabilmek, özgürce nefes alabilmek , sağlıkla yaşama devam ediyor olmak beni çok mutlu eder. Gelecekte sevdiğim mesleği yapıyor olmak  beni çok mutlu eder. İstediğim meslek ise  hakim olmaktır. İyi bir hakim  olmak isterim.


 Yaşamla mücadele eden,  adaletten yana olan, eşitlikten yana olan ve yaşanılan her olaya objektif bakabilen ve kimsenin günahına girmeyen dürüst bir insan, işini hakkı ile yapan, adaleti temsil eden bir hakim olmak isterim. Kimsenin etkisi altında kalmadan doğru kararlar verebilen, belli siyasi gruplara ya da siyasi görüşlere göre hareket etmeyen, olması gereken ne ise ona göre hareket ederim.




 Her zaman doğruları söylerim. Daha çok para kazanmak için ya da daha büyük makamlara  gelmek için kesinlikle içinde yaşadığım topluma ihanet etmem. Yaşamımın sonuna kadar dürüstlükten yana olurum. He şeyden önce insan olarak kalmaya devam ederim ve bunun için de elimden gelen her türlü fedakarlığı gösteririm. Sevdiğim meslekten elde ettiğim gelirin bir kısmını maddi durumu olmayan başarılı ve zeki öğrenciler için ayırırım. 



İyi bir aile babası olmaya çalışırım. Eşime ve çocuklarıma karşı kibar ve sevecen olurum. İnsanları kırmayan, incitmeyen bir kimse olurum. Şefkatli ve merhametli olurum . İnsani duygulara sahip olmayan, insanlıktan nasibini almamış kimselere örnek olmaya çalışırım. Bunun için de dürüst ve güvenilir olurum. Kendimi severim, kendimle barışık olmak için sürekli kitap okumaya, araştırmaya devam ederim.

 

“Dünyanın Her Yanında Öğretmenler İnsan Topluluğunun En Fedakâr Ve En Değerli Varlığıdır.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Dünyanın Her Yanında Öğretmenler İnsan Topluluğunun En Fedakâr Ve En Değerli Varlığıdır.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


İnsana, insanlığa verdiği büyük hizmetler ile büyük fedakarlıklar gösteren öğretmenlerimiz, elleri öpülesi, saygıdeğer kimselerdir. Öğretmen olmak, insan yetiştirmek  öyle kolay bir iş değildir. Hele ki o insana şekil vermek, onu doğruya, güzele yönlendirmek, iyi insan etmek zahmetli ve emek isteyen bir süreçtir. Bu emeği de gösteren kimseler ise elleri öpülesi, değerleri  asla azalmayan öğretmenlerimizdir.


 Öğretmenler kendini tüketen, öğrencilerim başarılı olsun, güzel ahlaklı olsun diye çalışıp çırpınan ve bunun için sabırla yoluna devam eden güzel insanlardır. Dünyanın her yanında öğretmenlik mesleğine ve öğretmene çok değer verilmiştir. Sadece bir iki öğrenci ile değil çok sayıda öğrenci ile ilgilenen, onların sorunlarını dinleyen ve onları koşulsuz seven öğretmenler zor ve kutsal bir iş yapmaktadırlar aynı zamanda. Aileler de öğretmenlerin değerini çok iyi bilirler. Bunun için de şunu derler:  “ Bizler  iki çocuk ile üç  çocuk ile uğraşamıyoruz ama öğretmenler o kadar çocukla  nasıl ilgileniyor, nasıl sabırla işini yapıyor “. diye bahsederler hep. Gerçekten de öyledir. Öğrenciler yeri gelir bağırır, çağırır. Sınıf karmaşa ve gürültü içinde olur.




Onca zorluğa rağmen öğretmenler bunu sabırla beklemeye ve öğrencileri ile ilgilenmeye, onları geleceğe hazırlamaya devam eder. Çünkü öğretmenlik gönül işidir, sevgi işidir ve tabi ki sebat işidir. İşte öğretmenlerimizin bunca emeğine karşılık onların değeri bilinmeli ve onlara hak edilen sevgi verilmeli, hak edilen saygı gösterilmelidir. Buradan tüm öğretmenlerin öğretmenler gününü kutlar hepsinin ellerinden öperim.

 

“Kusursuz Dost Arayan, Dostsuz Kalır.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 

“Kusursuz Dost Arayan, Dostsuz Kalır.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

İnsanlar, doğruları ile, yanlışları ile  bir bütün olan  canlılardır. Yaşam içindeki süreçte elbette hatalarımız olacaktır. Çünkü hiçbir insan kusursuz değildir. Önemli olan bu hataları tekrardan yapmamaktır. Hiç kimse çıkıp diyemez ki ben mükemmelim, benim hiç kusurum yok. Bunu diyen kişi de kendini bilmezin tekidir zaten. Arkadaşlarımızı, dostlarımızı kusurları ile kabul etmeli ve sevmeliyiz. Çünkü her insan kusurları ile bir bütündür. 





Kusursuz dost aradığımız zaman yalnız kalırız. Yalnız kaldığımız zaman da sosyal yaşamadan uzak, içine kapanık, mutsuz kimselere dönüşürüz. Böyle olduğumuz zaman da ne yediğimiz ekmeğin tadı bize tat verir, ne içtiğimiz suyun tadı bize tat verir. Her şey arkadaşlar ile, dostlar ile güzel olur. Dostlarımız bir yanlış yaptığı zaman onları uyarmalı ve aynı yanlışı yapmaması için gereken tepkiyi elbette göstermeliyiz ama bunun sonucu da  tatlıya bağlanmalıdır. Küslük, kırgınlık uzun süre devam etmemelidir. Örneğin;  en sevdiğimiz bir arkadaşımız bizim doğum günümüzü unuttu ve bizi o gün aramadı. Bu ve bunun gibi basit sebeplerden dolayı ona küsmemeliyiz.


 Belki dostumuzun o anda başında daha önemli dertleri varsa, belki hastaysa, her şey olabilir. İşte bunları da düşünerek hareket etmeliyiz ve insanları hemen yargılamamalıyız. Affedici olmalı sevgi dilini kullanmalı ve kendimizin de kusurlu olduğunu bilerek daha şeffaf ve daha iyi insan olma yolunda ilerlemeliyiz.