Vatan Neden Kutsaldır Açıklayınız?

 Vatan Neden  Kutsaldır Açıklayınız?


Bir vatanın kurulması, kazanılması, sahiplenmesi belirli bir emek sonucunda olur. Vatan kutsaldır çünkü vatan; vatan evlatlarının kanı akıtılarak kazanılmıştır. Bu vatan toprakları için gencecik körpe kuzular şehit olmuştur. Bu vatan için  Mehmetçiklerimiz acı çekmiş, çile çekmiş, yoklukla mücadele etmiş, canını hiçe saymıştır. Bu vatan için kahraman Anadolu kadınları gecesini gündüzüne katıp sabahlara kadar çalışmış, sadece ev işlerini yapmakla kalmayıp aynı zamanda cepheye yardım göndermişler, askerler için ellerinden gelen her türlü fedakarlığı yapmışlar ve yeri geldiği zaman düşmanla çarpışıp canlarını bu vatana feda etmişlerdir.


 Bu vatan için Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve vatanın kahraman evlatları savaşmış ve vatana olan bağlılıklarından hiçbir zaman vazgeçmemişlerdir. Bu vatan kutsaldır çünkü vatan demek namus demek, özgürlük, bağımsızlık demektir. Vatan demek gözünü açtığın yer, ekmeğini yediğin, suyunu içtiğin yer demektir. Vatan demek ay yıldızlı al bayrağın altında korunmak demektir. Vatan demek milli marşını söyleyebilmek, ana dilini konuşabilmek ve köle olmamak demektir. Bundan dolayı vatan kutsaldır. Vatan alın teridir, vatan gözyaşıdır, vatan sabırdır, vatan cefa çekmektir, vatan çok çalışmak ve başka milletlerin egemenliğini kabul etmeden yaşadığın yer demektir. Bundan dolayı kutsaldır vatanımız. 


 Bir  imparatorluğun küllerinden doğan ve bir büyük işgale karşı yapılan onurlu bir bağımsızlık savaşından kurulan Türkiye Cumhuriyeti  bugün ayakta durabiliyorsa bu vatanın kahraman evlatları sayesinde olmuştur. Onun için vatanımızı sevelim, çalışalım ve vatan uğrunda her türlü zorluğa göğüs gerelim.

İslam’da Nezaket İle İlgili Ayetleri Araştırınız.

 İslam’da Nezaket İle İlgili Ayetleri Araştırınız.


Dinimiz iyi ve ahlaklı insan olmayı emretmiştir. Nezaket sahibi olmak insanı iyi insan yapar, kibar insan yapar. Elimizden geldiği kadar kibar insan olmalıyız, insanları incitmemeliyiz.


Kuran-ı Kerim’de nezaket ile ilgili ayetler şunlardır:


  “Ey îmân edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi farkettirip ev halkına selâm vermeden girmeyiniz! Bu sizin için daha iyidir; umulur ki düşünüp anlarsınız.” (en-Nûr 24/27)

“Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Rasûlü’ne dâvet edildiklerinde, mü’minlerin sözü ancak «İşittik ve itaat ettik» demeleridir. İşte asıl felâha erenler bunlardır. Her kim Allah’a ve Rasûlü’ne itaat eder, Allah’tan korkar ve O’na karşı takvâ sâhibi olursa, işte asıl murâda erenler bunlardır.” (en-Nûr, 51-52)


“Ey îmân edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi farkettirip ev halkına selâm vermeden girmeyiniz! Bu sizin için daha iyidir; umulur ki düşünüp anlarsınız.” (en-Nûr 24/27)

“İnsanları arkadan çekiştirmeyi, yüzlerine karşı da el, kaş, göz işaretleriyle alay etmeyi âdet hâline getiren her bir kişinin vay hâline!, Böylesi malı biriktirip yığar ve onu tek tek sayar durur., Malının kendisini sonsuza dek yaşatacağını zanneder.” (Hümeze 1-3)

“Ey iman edenler! Zannın birçoğundan kaçının! Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın! Biriniz diğerini arkasından gıybet etmesin! Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz, değil mi? O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok çok kabul edendir, merhamet sâhibidir.” (el-Hucurât, 12)

 “Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin! Belki de onlar, kendilerinden daha hayırlıdır. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha hayırlıdır. Birbirinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın! İmandan sora fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte bu kimseler zalimlerin tâ kendileridir.” (el-Hucurât, 11)


 “Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek sûretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirivermiştir. Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar. Allah, kâfirleri doğru yola iletmez.” (Bakara, 264)

 “Kadınlara güzel muâmele edin, onlarla iyi geçinin! Eğer onlardan hoşlanmazsanız (şunu biliniz ki) sizin hoşlanmadığınız bir şeyde Allah pek çok hayırlar takdir etmiş olabilir!” (Nisâ, 19)

 

Dürüst Olduğun İçin Kaybedebilirsin Ama Yalan Söyleyip Utanmaktan İyidir. Sözünü Açıklayınız.

 Dürüst olduğun için Kaybedebilirsin Ama Yalan  Söyleyip Utanmaktan İyidir. Sözünü Açıklayınız.

 

Dürüst olduğun için çok şey kaybedebilirsin ama bu kayıp uzun süreli olmaz. ÇünKü dürüstlük eninde sonunda meyve veren bir ağaçtır ve kazanandır. Kısa süreliğine büyük kayıpların olabilir. Para kaybedebilirsin, değer verdiğin insanları kaybedebilirsin, dürüst ve dost bildiğin sandığın insanları kaybedebilirsin.  Yani kayıpların çok olabilir.

 

İnsanı insan yapan en önemli erdemlerden birisi dürüst olmasıdır. Bazen can yaksa da  çıkarlarımıza ters düşse de  dürüstlükten asla vazgeçmemeliyiz. Çünkü yalan söyleyip yüzünün kızarması daha utanç verici bir şeydir. İnsanı küçük düşüren şey yalan söyleyip  kendi vicdanına karşı hesabı verememesidir. Birde yalanın ortaya çıktığı zaman hem kendini rezil edersin hem de diğer insanların önünde rezil olursun. Saygılı ve dürüst insanlar sana bir daha güvenmezler ve saygınlığını tamamen kaybedebilirsin. Kaybedilen güven de bir daha yerine kolay kolay gelmez. Bunların olmaması için zaman doğrulardan yana olmalıyız. Üç beş günlük dünya için onun bunun himayesine girmemeliyiz. Bir şeyi yapacaksa Allah için yapmalıyız. Kul için hem bu dünyamız hem de öbür dünyamızı tehlikeye atmamalıyız. Bir yerlere yaranmak için, bir şeyleri daha fazla kazanmak için mal ve makam hırsına kapılmamalıyız. Sağlam karakterli ve dik duruşlu olmalıyız. Haksızlık karşısında susmamalıyız ve yalandan ne pahasına olursa olsun kaçmalıyız.

 

Yalan söylemek kişiyi alçaltan ve onu değersiz kılan kötü bir alışkanlıktır. İnsan yalana alıştığı zaman onu bırakamaz. Oysa dürüst insanlar her zaman kazanan olur ve yalan söylemediği için kişinin kendisine güveni tam gaz devam eder ve utanacağı bir iş yapmadığı için de vicdanına hesap sormak gibi bir derdi olmaz. İnsan yalan söyleyince ve yalan ortaya çıkınca çok kötü olur. Yüzü kızarmayan kişinin ise muhtemelen ar damarı yırtılmıştır.  Ar damarı yırtılmış yani utanma duygusu kalmamış birinin tedavisi de kişi kendi kendini değiştirmek istemediği sürece imkansızdır.

Ortaokul Bire Geçmiş Bir Öğrencinin İlkokul Öğretmenine Yazdığı Mektup Örneği

 Ortaokul Bire Geçmiş Bir Öğrencinin İlkokul Öğretmenine Yazdığı Mektup Örneği


Beni bu günlere getirmiş olan ve dördüncü sınıfımı da tamamlayıp benim eğitimime büyük katkı sağlamış olan sevgili Suna Öğretmenim!


Öğretmenim sizde biliyorsunuz ki bu yıl  artık sizin öğrenciniz değilim. Sizden zor da olsa zorunlu olarak  ayrıldık. Canım öğretmenim  sizinle dolu dolu dört yıl geçirdik ve süreçte iyi günlerimiz oldu, bazen zorlu günlerimiz oldu ama zaman öyle akıp gitti işte. Bugün beşe geçtim. Artık orta okul birinci sınıf öğrencisiyim . Siz de yeni ilkokul birinci sınıflardan tekrar başladınız ve sizin içinde yeni bir dönem başladı bile.


Bugün yeni bir okula geldiğimde kendimi çok tuhaf hissettim. Babam beni yeni okuluma bırakırken biraz korktum, biraz duygulandım ve babamla göz göze geldik. Baktım onun da gözleri dolmuştu. Yeni ortam, yeni arkadaşlar ve hiç tanımadığım öğretmenler. Yeni okul müdürü İstiklal Marşı'nı okuturken bir an üzerimdeki kıyafete baktım ve ben neredeyim ya dedim. Burası nere falan gibi saçma sapan kendi kendime konuşmaya başladım. Sonra anladım ki artık eski okulum, eski öğretmenlerim ve eski arkadaşlarım yok. Artık beşinci sınıf öğrencisi olmuşum. Hemen kendime geri geldim. Daha sonra sınıflara geçmeye başladık. Tam okuldan içeri girince eski müdürümüz Bülent Hocamın arabasını gördüm zannettim ve bir de ona duygulandım. Sonra sınıfa girdim

 

Sevgili öğretmenim bugün yeni okulumda ilk günümdü. Çok yaramaz arkadaşlarım da vardı çok uysal arkadaşlarım da. Sınıfımız 30 kişi. Arkadaşlarımın hepsi ile tanıştım ama samimi olmak için zaman gerekecek. Yanıma çok hareketli bir arkadaşım oturdu, çok küfür ediyor ama artık büyüdüğümüz için kendine çeki düzen verecektir. Yaramaz da olsa onu da sevdim. Çünkü o da beni sevdi ve senin yanından ayrılmayacağım diyor. Bu duruma hem içimden güldüm hem de sevindim. Demek ki kendimi sevdirebilmişim.

 

Canım öğretmenim!

Yeni öğretmenlerimizden kimisini çok sıcakkanlı buldum, kimileri ise çok soğuk. Sizin sıcaklığınızı ve gülüşünüzü özledim. Onlar da zaman içinde daha sıcakkanlı olurlar mı bilmiyorum ama benim size olan sevgim ve özlemim asla bitmeyecek. Çünkü siz benim ilk öğretmenimdiniz, okuma yazmayı öğreten, düştüğümde yerden kaldıran ve gözlerime bakan sevgili güzel Suna Öğretmenimdiniz. Sizi nasıl unuturum ki. Sizi çok özledim. En kısa zamanda okula yanınıza geleceğim ve doya doya size sarılacağım.

 

Canım öğretmenim inşallah bu yeni okula da alışırım ve güzel bir arkadaş çevresi edinir ve başarılı olur.

Sizi çok seviyorum.

Öğrenciniz Mustafa Erdem

Öğretmen Konulu Kompozisyon Hazırlayınız.

 Öğretmen Konulu Kompozisyon Hazırlayınız.

 

İnsan sevebilen ve insanlar arasında da daha çok  çocuk sevebilen , çocuğun dilinden anlayan ve onunla göz teması kuran,  ona değer veren, onun değerli olduğunu ona hissettiren kişi öğretmendir. Tüm öğrencileri koşulsuz seven ve çocuklar arasında hiçbir şekilde ayrım yapmayan, her öğrenciyi biricik olarak gören kişidir öğretmen. Öğrencisinin bir bakışından mutlu mutsuz mu olduğunu anlayan, onun neyden mutlu olacağını bilen ve onunla samimi bir diyalog kuran kişidir öğretmen. Bunun için öğretmenlik mesleği kutsal bir meslektir.

 

Çocukların topluma sağlıklı bir şekilde katılabilmesi için ilk olarak eğitim ailede başlasa da bu eğitimin devam ettirileceği yerler okullar ve okulların içindeki eğitimcilerdir. Yani öğretmenlerdir. Öğretmen çocuklara önce güzel ahlak öğretmeli ve kendi de güzel ahlaklı davranışları ile onlara örnek olmalıdır. Mesela bağırmayın, birbirinize hakaret etmeyin deyip kendi bunları yapıyorsa çocuklar da öğretmen gibi olur. Unutmayın ki, çocuklar sizin sözlerinize değil yaptıklarınıza bakar ve yaptıklarınızı örnek alır. Onun için öğretmenler çocuklar ile bir bağ kurmalıdır. Bu bağ sevgi, saygı ve merhamet bağı olmalıdır. Güven bağı olmalıdır. Bunu sağlayacak olan kişiler de değerli öğretmenlerdir. İnsan yetiştirmek , o insanı topluma  ruh sağlığı yerinde olarak kazandırmak, o insanın  mutlu olmasını sağlamak ailenin ve öğretmenlerin sorumlulukları arasında yer almaktadır. Öğretmeni iyi olan, öğretmeninden güzel şeyler öğrenen çocuklar daha mutlu olur ve  başarılı olamasa bile başarılı olmak için çalışmaya devam eder. Çünkü öğretmen onları gerçek anlamda sevmiş ve onlarla samimi bir iletişim kurmuştur.

 

Çocuğu birey yerine koyan öğretmenler her zaman kazanır ve böylece toplum kazanır. Geleceğimizin mimarı olan çocukların yetiştirilmesinde öğretmenler büyük bir önem sahiptir. Onların yetiştirdikleri insanlar geleceğin doktoru, geleceğin öğretmeni, geleceğin tüccarı, çiftçisi olacaktır. Önemli olan dürüst, güvenilir ve ahlaklı çocuklar yetiştirmektir. Ahlak ve başarı birlikte olunca ülkemizde her anlamda gelişmeye başlar. Bunu sağlayacak olan vatansever, insan sever öğretmenlerdir. Bizlere bu kadar çok emeği geçen, bizler için gecesini gündüzüne katan öğretmenlerin değeri bilinmelidir. Bundan dolayı da veliler evde çocuklarına öğretmene nasıl davranılması gerektiğini öğretmeli ve onların emekleri göz ardı edilmemelidir.

 

Unutmayın ki öğretmenler olmasa  eğitimli toplumlar olmaz ve her türlü toplumsal sorunlar ortaya çıkabilir. Öğretmenler toplumsal düzenin sağlanmasında, nitelikli ve iyi çocukların yetiştirilmesinde büyük sorumluluklar almıştır. Bize düşen de öğretmene olan sevgiyi ve saygıyı artırmak, öğretmeni el üstünde tutmaktır.

“Kusursuz Dost Arayan, Dostsuz Kalır.” Atasözü İle İlgili Sınıfta Sunmak Üzere Konuşma Hazırlayınız.

 “Kusursuz  Dost Arayan, Dostsuz Kalır.” Atasözü İle İlgili Sınıfta Sunmak Üzere Konuşma Hazırlayınız.

 

İnsan yalnız başına yaşayamaz. İnsanın mutlu olabilmesi ve kendi meşgul edebilmesi için başka insanlar ile sosyal etkileşim ve iletişim içerisinde bulunması gerekir. Çok çalışkan olabilirsiniz, çok zeki olabilirsiniz, çok zengin olabilirsiniz ama tüm bunların tek başına bir anlamı olmaz. Çünkü ancak başka insanlarla birlikte olduğumuz zaman, eğlenceli vakit geçirdiğimiz zaman başarımızın, zenginliğimizin ya da herhangi bir şeyin keyfi çıkar.

İşte bundan dolayıdır ki  sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım!


   Mutlu olmak için, yaşamdan zevk almak dost bulmamız gerekir, düşman zaten anadan da  doğar der bir atasözünde. Arkadaş, dost bulmak için de kendimizin güvenilir ve iyi bir arkadaş olması gerekir. Dost olduğumuz kişilerden dört dörtlük bir davranış beklentisi içine girmemeliyiz. Hiç kimse kusursuz değildir. İnsan olduğumuz için hepimizin kusuru vardır hayat devam ettiği sürece de var olmaya devam edecektir. Önemli olan insanı kusurları ile kabul edebilmek ve sevebilmektir. Kusursuz dost arayan yalnız kalır, yalnız kalınca da  hiçbir zaman mutlu olamaz ve psikolojisi zamanla bozulmaya başlar ve böylece yaşamını kişi kendi eli ile  cansız ve zevksiz bir hale getirir.


Sevgili arkadaşlarım!


Mesela sınıf içinde bazı zamanlar aramızda kavga ediyoruz, birbirimize küsüyoruz, surat yapıyoruz ve bir zaman konuşmayacağız diyoruz ama dayanamıyoruz geri barışıp tekrar konuşmaya, arkadaş olmaya devam ediyoruz. Etmek zorundayız da. Çünkü insan ancak başkası ile iletişim kurunca, arkadaş olunca mutlu olur, kendini ifade eder, stresini atar. Yoksa tek başımıza biz çok sıkılırdık ve hiç mutlu olamazdık. Hiç birimiz mükemmel değiliz. Onun için birbirimizi kusurlarımız ile kabul edip sevmeye çalışmalıyız. Yoksa dostsuz kalırız, arkadaşsız kalırız ve en önemlisi en güzel çağlarımızı boş yere heba etmiş oluruz.


 Dost dediğin kişi de seni her halin ile anlayabilen ve kabul edebilendir. Mutlu olmak için, arkadaşlıklar devam etmeli, dostluklar devam etmeli, yanlışlar varsa onlar düzeltilmeye çalışılmalı, ön yargılı olunmamalıdır. Kusur aramak yerine o güzellik ve iyi niyet aramaya bakmalıyız ve birbirimizi olduğumuz gibi kabul etmeli ve sevmeliyiz. Beni dinlediğiniz hepinize teşekkür ediyorum.

20 Tane Atasözü ve Anlamları

 20 Tane Atasözü ve Anlamları


1) Göz Mideden Büyüktür: Bir midenin içine alacağı yemek miktarı bellidir. Kimi insanlar ihtiyacı olmadığı halde gördükleri ve istedikleri her şeye sahip olmak isterler ve bundan dolayı açgözlü davranışlar sergilerler. Neyi, ne kadar alacakları hiç belli olmaz. Bunun için böyle insanlardan olmamalıyız. Tok gönüllü olmalıyız ve fazlasına kaçmamalıyız.

2) Ekmek bulduk, gaga mı kaldı?: İnsan çok ihtiyacı olan bir şeye kavuştuğu zaman onun daha iyisini, daha kalitelisini aramakla meşgul olmamalıdır.

3) Dilenci küsmüş, kısmetini kesmiş: Bir kimseden yardım bekleyen kişi ondan ümidi kesmemeli yoksa olacak işi de olmaz.

4) Çömlekçi suyu saksıdan içer: İnsan sahip olduğu bilgi, beceri ve yetenekleriyle elde ettikleri sayesinde hayatını idame ettirir.


5) Çok seğirten çabuk yorulur: Dengeli çalışarak hemen hemen her işte sağlıklı bir sonuca ulaşmak mümkündür. İnsan gücünün üstüne çıkmadan çalışmalıdır. Kendini fazla yormadan çalışanlar hem uzun süre çalışabilirler hem de istedikleri sonuca daha kolay ulaşırlar.

6) Buyurmadan tutan evlat, gün doğmadan kalkan avrat, deh demeden yürüyen at: Çocuk anlayışlı, anne ve babasını üzmeyen olursa iyi olur. Kadın da  güne erken kalkmalı, at da kamçı yemeden yürüyen olmalıdır .

7) Beylik çeşmeden su içme:  Devlet işlerine yanaşmak tehlikelidir. Küçük bir hata çok büyük sonuçlara neden olabilir. Devlet akla gelmeyecek bir açıdan olaya bakarak kişiyi altından kalkamayacak büyük sorumluluk altına sokabilir. Bu yüzden devletle ilişki kurulurken dikkatli olunmalıdır.

8) Arsız neden arlanır, çul da giyer sallanır: Arsız olan kişide utanma duygusu kalmadığı için elbise de çul daa giyse salına salına gezer.


9) Azmış, kudurmuştan beterdir: Kendisini kaybedecek derecede coşkun ve heyecan içindeki bir kişiyi kontrol altında tutmak kolay değildir.

10) Az el aş kotarır, çok el iş kotarır: Yemek az kişiyle  onun dışında kalan işler ise çok kişiyle daha çabuk yapılır.

11) Çok el ya yağmaya ya yolmaya: Bir işte gereğinden fazla kişi aynı anda çalıştığında karmaşa ortaya çıkar. İstenen sonuç  elde edilemez.

12) Çorbanın ateşini kazandan sor: Bir işin zorluğunu ancak o işin içinde olanlar bilir.

13) Dağ ardında olsun da yer altında olmasın: İnsan sevdiği birinin ölmesindense uzakta olmasını yeğler.

Dağdaki kekliğin bini bir paraya: Etrafta çok da olsa ele geçmeyen, yararlanılamayan güzelliklerinin insana bir faydası yoktur.

14) Damlaya damlaya göl olur: Küçük veya önemsiz görülen şeyler biriktirilirse lazım olduklarında çok işe yarayabilir.

15) Dalaşan köpekte yara eksik olmaz: Sürekli mücadele içinde olan kişinin başında bela eksik olmaz.

 

16) Değirmen taşının altından diri çıkar: Kişi zora düştüğü zaman daha kolay çözüm yolu üretir ve işini daha sağlıklı bir biçimde yürütür.

17)Dayanık öküze “oha” neymiş?: İşini eksiksiz ve doğru yapan kişiye iyi çalış demeye gerek yoktur.

18) Defineye malik viraneler var: Kimi insanlar kıyafetleri eski veya modası geçmiş olduğu için hor görülürler fakat onların içinde çok değer olanları vardır. İnsanları kılık kıyafete göre değerlendirmek saçma ve etik olmayan bir harekettir.

19) Devenin yemediği ot başını ağrıtır: Bir insanın yapması gereken ama yapmadığı bir iş kendisini sıkıntı içinde bırakır.

20) İmam görür ağlar, davul görürü oynar: Kimi insanlar çevrenin durumuna göre hareket ederler. Onları bazen imam ile derin inançla Allah’a yakarırken bazen de çalgılı, eğlenceli bir yerde eğlenirken görürsün.

 

 

Vatan Sevgisi İle İlgili Hikaye Örneği (2)

 Vatan Sevgisi İle İlgili Hikaye Yazınız.


 Yıllar önceydi. Bugün okula gidecektim. Atanmış bir Sosyal Bilgiler Öğretmeni olarak okulda ilk gün dersime başlayacaktım ama aklıma yıllar öncesi geldi ve bir anda oturdum ve dalıp gittim. Annemi, babamı hatırladım, çocukluğumu hatırladım. Bir sabah kalktığımda annem erkenden kalkmış, mutfağa yönelmiş ve çayı demlemişti. Bugün 10 Kasım olduğu için annem çok üzgündü. 


Mustafa Kemal Atatürk vefat ettiği için ona olan sevgimiz ve özlemimiz her 10 Kasım’da artıyor ve ailece üzülüyorduk. Annem dedi ki: Bak Ahmet Atamız bizim vatanımız için ne çileler çekti , kimse ona inanmazken o büyük bir vatan kurdu ve düşmana vermedi bu vatanı diyerek ağlamaya başladı. Sana düşen de bu vatanı çok sevmek ve çok çalışmak dedi. Babam da bana dönerek: Bu vatan için nice şehitlerin kanları aktı,  Mehmet Akif boşa dememiş: “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı, düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı” diyerek İstiklal Marşı’ndan bir dize söyledi ve hepimiz duygulandık ve babama şunu dedim: Merak etme baba ben büyüyünce iyi bir öğretmen olacağım ve öğrencilerime önce vatan sevgisini aşılayacağım dedim. 


Onlar da güldü ve mutlu oldular. Şu anda babam ve annem hayatta yok. Bir trafik kazasında ikisini kaybettim ama onlara yakışır bir evlat olmaya çalıştım hayatım boyunca. Benim öğretmen olduğumu göremediler ama yalnız değilim. Çünkü benim ailem öğrencilerim olacak ve onlar birlikte vatan için çok çalışacağız diyerek yola koyuldum. Okula vardım. Pırıl pırıl öğrenciler vardı karşımda. Gözleri parlayan sevgiye ve ilgiye muhtaç olan muhteşem çocuklar... Hepsi ile tek tek tanıştım ve zaman içinde hepsini çok iyi tanıdım ve çok sevdim. Ben onlara vatan sevgisini anlattım ve davranışlarımla örnek oldum. Onlar da kendine düşen sorumlulukları yerine getirdi ve beni utandırmadılar. Hepsi de başarılı ve çalışkan oldular. Onları daha sonra Anıtkabir’e götürdüm ve Atalarına olan sevgilerini orada da belli ettiler. Çanakkale'ye götürdüm ve oradaki şehit mezarlarını gezdirdim ve nasıl bir ecdadın çocukları olduğunu onlara hissettirdim zannımca. Gidecek yerlerimiz henüz bitmedi ama devam edecek.


Gezilerden sonra okulumuza döndük. Çocuklarım vatanlarının daha çok gelişmesi için derslerine çok çalıştılar ve iyi notlar aldılar. Yıl sonunda baktım ki masalarda ve sıralarda tek bir çizik yok, sınıflarını temiz tuttular, okulu temiz tuttular ve sorumluluk sahibi çocuklar oldular. Çünkü vatanını seven okul eşyalarını da korurdu, ödevlerini de yapardı.... Onların her birinin vatansever bir çocuk olması için hayatımın sonuna kadar mücadeleme devam edeceğim. Çünkü vatansever olurlarsa bu vatan kolay yıkılmaz ve daha da güçlenir, gelişir ve dünyanın en gelişmiş ülkesi oluruz. Dünyanın en vatansever milleti oluruz inşallah.

 

Hayatın Anlamı İle İlgili Kompozisyon

 Hayatın Anlamı İle İlgili Kompozisyon

 

İnsan olarak dünyaya gelerek başlar hayatın zorlukları. Çünkü insanoğlu dünyaya geldiğinde bakıma muhtaçtır. Temel gereksinimlerinin ve sosyal gereksinimlerinin gerçekleşebilmesi için başka bir insana anne, babaya yani  aileye ihtiyacı vardır. Çünkü aile insanı topluma katan, onun birey olmasına fayda sağlayan en önemli kurumdur.

 

Hayatın anlamı nedir diye bakacak olursak ise şunları söyleyebiliriz. Bazı günler oturup düşündüğümüzde özellikle de mutsuz günlerimizde hayat bize anlamsız gelebilir, boş gelebilir ve hayattan zevk almayabiliriz. Çünkü canımızı sıkan kötü anılarımız olabilir. Mutlu olduğumuz anda ise hayat bize mutluluk katar. Hayatın anlamı genel olarak ne diyecek şunları yazabiliriz. Zengin olma isteği, kimseye muhtaç olmama isteği, başka insanlar ile rekabet etmek, kendinizi ve ailenizi korumak ve onları koşulsuz sevmek,  herhangi bir ser ortaya çıkarmak, sizi yaralayanlara başarınız ile cevap vermek, sorgulamak,  hayatın anlamının ne olduğunu araştırmak ve kendince cevaplar oluşturmak, aşık olmak, sevmek, sevilmek, ait olmak, güvende hissetmek, dürüst ve güvenilir olmak, yardıma muhtaç insanlara yardım etmektir.

 

Ayrıca hayatın anlamı; merhametli olmak, empati kurmak, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde güzel bir yaşam yaşamak, adaletli olmak, haksızlık karşısında susmamak, her zaman emin insan olmak, başkaları ve doğa ile barış ve huzur içinde yaşamak, yeri geldiğinde risk alabilmek ve başarısızlığa uğradığında pes etmemek, kendini meşgul edecek ve zevk alacak bir işte çalışmak, inancın doğrultusunda yaşamak, güzel amelle işlemek, can yakmamak, iftira atmamak, ah almamak, dedikodudan uzak durmak, bir insanın dünyaya bakış açısını değiştirmek,  bir çocuğu mutlu edebilmek, bir yaşlı ile konuşup dertleşmek, birinin hatalarından ders çıkarmak, anne olmak, baba olmak, dede olmak, büyük anne olmak, fedakar olmak, sevdiklerin için her türlü zorluğa göğüs germek, özgür olmak,  işbirliği içinde çalışmak ve mutluluğu paylaşmak vb gibi daha birçok şey hayatın anlamıdır. Hayatın anlamı kişiye göre değişir ve koşullar değiştikçe görüşler de zamanla değişebilir.

 

Bana göre hayatın anlamı ise şudur: Beni meşgul ve mutlu edecek bir işimin olması ve onunla meşgul olmam, mutlu bir yuvamın olması, kimseye kötülük etmemek, kimsenin hakkını yememek, sosyal ilişkiler kurabileceğim arkadaşlarım ve çevrem olması,  yeri geldiğinde mutlu yeri geldiğinde mutsuz bir şekilde hayatın getireceği her türlü şeyi kabul edebilmek ve yine de yaşama dört elle tutunabilmektir.

“Hayat Eskidikçe Yamaladığımız Bir Türlü Üzerimizden Çıkaramadığımız Bir Elbisedir" Sözünü Açıklayınız.

 “Hayat Eskidikçe Yamaladığımız Bir Türlü Üzerimizden Çıkaramadığımız Bir Elbisedir" Sözünü Açıklayınız.


Hayat eskidikçe yamaladığımız, bir türlü üzerimizden çıkaramadığımız elbisedir. İnsanoğlu bu dünyada başına ne gelirse gelsin yaşamayı ister. Çünkü insan hayattan vazgeçemez ve hayatta yaşadığı sürece iyi ya da kötü anılar yaşar. Bazen çok güzel mutlu anlarımız olur, her şey yerli yerinde gider. Bazen de akla hayale gelmeyecek anılarımız olur. En sevdiklerimizi kaybedebiliriz, en yakınlarımızı kaybedebiliriz ama yine de hayat devam ediyor der ve yaşamaya devam ederiz. Çünkü her insan için yaşam ona verilmiş büyük bir armağandır.


 Elbette hayattan bıktığımız zamanlar olur, yaşadığımız zorluklar bizi üzer, kırar, döker ama yine de yaşamalıyım deriz. Çünkü yaşamda umut vardır, yaşamda yeniden diriliş vardır, heyecan vardır, coşku vardır ve bu duyguların hepsi de sadece ve sadece insanoğlu için geçerlidir. Varlıklı bir halden varlıksız bir hale düşeriz. Yoksulken  zengin oluruz. İnişler çıkışlar yaşayabiliriz ama yine de yaşam güzel, nefes almak güzel deriz. Havayı, toprağı koklamak, denizleri, gölleri seyretmek mutlu kılar insanı ve insan her ne olursa olsun yaşamdan vazgeçmez.


 Çünkü onu yaşama bağlayan umutları vardır, hayalleri vardır. Yaşamak  her ne olursa olsun güzeldir. Eksiklerimiz olacaktır ve onu düzeltmek, onu iyileştirmek yine bize düşecektir. Acılarımız olacak onu iyileştirmek zaman alacaktır. İnsanoğlu her şeye alışır ama yaşamdan vazgeçmeyi kolay kolay düşünmez. Çünkü yaşam nefes almadır, nefes vermedir.